Bu arada "neden akp hep iktidarda" ve muhalefetinde yalnislari üzerine konusuluyor burda. Gecenlerde eksi'de bu konu hakkinda cok güzel bir yazi okumustum. Sizin ile paylasmak istedim.
entryime başlamadan önce size köyümüzdeki mustafa amcadan bahsetmek isterim.
mustafa amca kendisiyle muhabbetim olan, ömrü boyunca çiftçilik yapmış, kaza kaza bu günlere gelmiş, hala daha sabah namazından sonra tarlasına koşan, dünyası o tarlasından ve akşam izlediği televizyondan ibaret olan ve her gittiğimde kendisiyle siyaset konuştuğum yaşı 50 60 arası bir amcamız.
yaklaşık 10 yıldır her siyaset konuşmamızda kendisine akp'yi anlattım. aldığım cevap hep aynı oldu. "o öyle değildir oğlum,bizim bilmediğimiz şeyler var. reis yapmaz öyle şey." dedi. ya da en iyi ihtimalle "yaa hatası oluyor tabi, insan sonuçta ama kime oy vereyim oğlum. sanki diğerleri farklı mı?"
yaklaşık 8 yıldır her tartışmada ekonomiden girdim, adaletten girdim, din imandan girdim, yolsuzluktan girdim ama bir gün bile vazgeçmedi partisinden ve onun liderinden. ben de 1-2 senedir genellikle siyaset konuşmamaya çalışıyorum.
geçen hafta yine bir uğrayayım yanına dedim. ama siyaset falan konuşmak amacıyla değil. amaç muhabbet.
neyse efendim uzatmayalım, yanına gittim, selamün aleyküm, aleyküm selam falan... selamlaşmanın hemen peşinden kime oy atacağımı sordu. "mustafa amca boşver yaa. benim kime atmayacağım belli, sen de var mı bir değişiklik?" dememle birlikte... "bunlara atmayacağım benim de kesin. allah belasını versin bunların" demesiyle şok oldum. adamı tanımasam, aha adam uyandı diyeceğim ama... öyle birşey mümkün değil. "hayırdır mustafa amca." dedim. "bir 50 metre boru istedim şu yola, 2 aydır salladılar, şimdi de başkan izin vermiyor diyorlar..." dedi. "la amca senin dilin ne söylüyor... eee benim amcam yıllardır boruyu döşüyorlar onu görmedin de şimdi bu mu yani ayrılık sebebin, senin beynine ne diyeyim şimdi?" demedim tabi...
ne için olursa olsun sonuçta bir oy, hatta teyzeyle birlikte iki oy kazanmışım hiç ürkütürmüyüm... başladım ben de kalaylamaya... "allah belasını versin amca... başkasına verirler ama, ben kaç kişiye verdiklerini gördüm... garibim mustafa amca isteyince yok... bunlar sapıttı amca iyice yoldan çıktı..." gibi cümleler kurdum ve kendisine "ben chp'li meclis üyesine söylerim ayarlar o merak etme... böyle şerefsizlik olur mu yaa..." dedim ve köyden aşağı indiğimde de gittim 300 lira verip istediği boruyu aldım köye gittiğimde de kendisine verip... "mustafa amca bak arkadaş dedi ki; vallahi hakkımı helal etmem, burada hizmet etmek için biz çırpınıyoruz... hala gidip bu akp'ye oy verirseler ayıp ederler... kul hakkıdır" dedim... "yok oğlum sana söz bu hırsızlara oy moy yok... " dedi.
* * * "iyi o zaman mustafa amca ben kaçıyorum." dedim ve orayı terk ettim...
bak arkadaşım; ben bu amcaya 10 yıldır anlatıyordum... aklına gelebilecek her açığını, her hatasını, her pisliğini söylemeye çalıştım. birgün olsun vazgeçmedi... bir boru lan boru... adamın 16 yıllık aşkını bitirdi...
gelelim hikayeden çıkarılacak derse...
akp seçmenini sevmeyebilirsiniz, cahil görebilirsiniz, ülkedeki mevcut halin sorumlusu olarak görebilirsiniz ama unutmamanız gereken bir şey var; her insanın bir oyu var ve siz o oyu almaya mecbursunuz.
16 yıldır ülkenin kötüye gittiğini ve ekonomik siyasi krizlere gebe olduğunu düşünen bir muhalifseniz iktidara gelmek için politik söylem ve eylemlerinizi halkın her kesimine göre ayarlanmalısınız...
"yaa daha ne yapalım kardeşim halk cahil işte anlamıyor." diye bir mazaret olamaz.
dokunmamışsın arkadaşım, suyuna gitmemişsin. köydeki mehmet amcaya boru lazım sadece. avrupa birliği ilerleme raporundaki övgüler, oecd ülkeleri arasındaki sıralamalar, hsyk üyelerinin atamaları, özgürlükçü anayasa falan bunların hepsi hikâye o adam için.
kandırılmışsa akp'nin kandırmasına izin vermişsin. madem halk cahil o zaman sen kandır, niye başkasına yem ediyorsun?
bu vesileyle sizlere ütopik gelecek olan seçim kazanma ve seçmen ikna etme yöntemimi anlatıyorum.
bak güzel kardeşim. mitingler, bayrak asmalar vs. senin pratikte pek bir işine yaramaz. senin esas hedefin köydeki mustafa amca. hani diyorsun ya makarnaya oy veriyor diye... hah işte o oy vereni bulup ikna edeceksin. ama adamı ürküterek değil. inancıyla dalga geçerek değil, hay sokayım cahilliğine diyerek değil, suyuna giderek incitmeden yapacaksın.
yapılması gereken şu; chp teşkilatında görevli adamlar köylere çıkacak millete bir nevi para dağıtacak. köydeki aileleri tek tek gerekirse tespit edecek, ihtiyaçlarını bulacak, adamın hassas noktasından yürüyecek. bu bazen boru olur, bazen su bağlanması olur, bazen kepçe isteği olur. adama gidip yolsuzluk, ab, dış politika falan anlatma boşuna.
ama bunu tüm teşkilat ve hatta seçmenle birlikte yapacak. üşenmeyecek, sıkılmayacak, hor görmeyecek, çayını içip derdini dinleyecek ve küçük dertlerine derman olacak.
* adama şunu dedirtecek; " yahu adamlar iktisat değil gelip yine de derdimi dinliyor, bir de iktidar olsa güç bunlarda olsa hepten yardımcı olurlar."
işte bu fikrî yerleştirdin mi tamamdır.
öyle çok pahalı istekleri yok adamların. bugün chp iş adamlarını, belli bir seçmenini ikna etse ve mantıklı bir şekilde para dağıtsa iktidarı hemen alır. bizim köye bir kere chp'li bir görevlinin
* geldiğini görmedim. köydeki iki muhalif insandan biriyim şu anda.
adam televizyondan izlemiş "tamam akp'de kötü ama diğerleri yanıma bile gelmiyor, bunlar başa gelse daha beter olur."diye bir yalana inanmış. sen medyada yer alsan da mitinglerde belgeler göstersen de o adam görmez, göremez. yanına gidip bir nevi pazarlık yapacaksın. gerekirse gidip 300 tl. para verip borusunu alacaksın.
hele öyle twitter'daki hashtaglerin gazına gelip boş hayallere kapılmayın. bunu özellikle iyi parti seçmeni için söylüyorum. kırsaldaki adam sizin fetö'nün partisi olduğunu düşünüyor. partindeki fetöcü mağdurları falan bilmiyor. zaten aslında derdi de fetö falan değil, sen bugün ona borusunu versen senin ne fetöcülüğün kalır ne başka bir şeyin... öyle olsa zaten 15 temmuzdan sonra akp'nin siyaset sahnesinden silinmesi lazımdı. o adama bugün gitsen bir derdine derman olsan akp fetöcü der... çünkü derdi fetö değil aslında.
chp biraz pratik getiri getirecek çalışmayı teşkilatı ve seçmeni ile birlikte yapsın bu ülkede iktidardan inmez. ama bunu başaramıyor. çünkü tembel ve maalesef birçoğu kırsaldaki halktan ve onun dilini anlamaktan uzak.
bir örnekle açıklayayım; bizim köyde her sene iftar olur belediye başkanı gelir anlatır. "yahu siz hiç kılıçdaroğlu'nun ya da chp'linin buraya geldiğini gördünüz mü, sofranıza oturduğunu gördünüz mü, adam sizden iğreniyor, onlar villalarında şarabını yudumlarlar, başa gelse de ilk sizin ekmeğinize göz koyarlar. bizim bizden başka dostumuz yok. hatalarımız olsa bile biz düzeltiriz yine, bunlara kalsa size su bile vermez." minvalinde biraz da din iman, vatan millet soslu cümleler kurar, adamları ikna eder gider.
köylü adamdan "yahu öyle diyorsun başkan da, sizin servet de aldı yürüdü, sülalen zengin oldu. ne iş?" diye sormasını bekleyemezsin. o adam memleketin ekonomik geleceğini, boş milliyetçi söylemlerin vatana millete bir hayrının olmadığını görmez, göremez. belediyeden kepçe istediğinde alıyorsa, boru istediğinde alıyorsa sıkıntı yoktur o adam için. çomar demek, makarnacı demek çözüm değil. haklı da olsan çözüm bu değil. demokrasi böyle de birşey aslında bunu anlamak lazım.
aysun kayacı muhabbetini bırakın kardeşim. bir işe yaramaz, yaramıyor. yıllardır aynı. köydeki adamla kentteki adamın oyu tabiki bir olacak böyle saçma ve küçümseyici söylemler akp'nin ekmeğine yağ sürüyor işte. adam gidip köyde anlatıyor ondan sonra; " bak görüyor musunuz, ellerinden gelse oy bile attırmayacak size bunlar" diyor. o korkuyu yerleştirdikten sonra zaten olay bitiyor. bu kadar basit.