- 22 Nisan 2015
- 7.358
- 25.438
Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, yasaklarla mücadele için Akpvar benim reisimiz aldırmışsa vardır bi bildiği onların hepsi fetöcü dış mihrakların uşakları
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
Daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, yasaklarla mücadele için Akpvar benim reisimiz aldırmışsa vardır bi bildiği onların hepsi fetöcü dış mihrakların uşakları
Fakirleeeeer
durmak yola yola devammmmDaha çok özgürlük, daha çok demokrasi, yasaklarla mücadele için Akp
bak 155i ararım seni aldırırım vatan haini kürtaj yapıyak biz burdaMuharrem İnce'nin dün ziyaret ettiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr Alaattin Duran ve yardımcıları YÖK'ün talimatıyla görevden alındı.
Var mı iktidarı destekleyen ama mertçe buna zulum diyebilecek biri?
Bu nasıl bir ayıptır !Muharrem İnce'nin dün ziyaret ettiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr Alaattin Duran ve yardımcıları YÖK'ün talimatıyla görevden alındı.
Var mı iktidarı destekleyen ama mertçe buna zulum diyebilecek biri?
Dışardan sorarlarsa ülkede zorlama yok derizMuharrem İnce'nin dün ziyaret ettiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr Alaattin Duran ve yardımcıları YÖK'ün talimatıyla görevden alındı.
Var mı iktidarı destekleyen ama mertçe buna zulum diyebilecek biri?
Bizim kızlar reisçi olmuş ondanReisçiler nereye kaybolmuş yav
Bunuda yazan Süleyman ÖzışıkErdoğan gitsin mi diyorsun?
Aşırı muhaliflerden misin can kardeş? Gel, seninle bugün iki medeni insan gibi karşılıklı oturup, senin derdin ne benim derdim ne şöyle bir konuşalım.
Sen, Türkiye'de ağır bir ekonomik kriz olduğunu mu iddia ediyorsun?
Dövizin yukarı tırmanışının, benzin ve motorinin astronomik rakamlara ulaşmasının bir ekonomik kriz olduğunu ve bunun tek sorumlusunun işbaşındaki hükümet olduğunu mu söylüyorsun?
Ben tam olarak böyle düşünmüyorum.
Nasıl düşündüğümü anlatayım kardeşime...
Ben çevreme baktığımda, Türkiye'de bir ekonomik kriz olduğuna inanasım gelmiyor. Gördüklerim, "Ekonomik kriz falan yok, milletin keyfi yerinde" dedirtiyor bana…
Nasıl mı?
Mesela araba satışlarına bakıyorum, son 6 yılın en yüksek seviyesinde seyrettiğini görüyorum.
Mesela, konut satışlarına bakıyorum, küçük bir krizin ardından tekrar canlandığına şahit oluyorum.
Mesela, çevremdeki insanlara bakıyorum ve onları delirmiş gibi alışveriş yaparken görüyorum.
Mesela kaç kredi kartının kara listeye girdiğini takip ediyorum, son 10 yılın en düşük seviyesinde olduğunu görüyorum.
Mesela tatil ve tur programlarına bakıyorum. İnsanların daha şimdiden akın akın tatil beldelerine akmaya başladığını görüyorum.
Buna benzer onlarca madde sayabilirim ama uzatmaya gerek yok.
Bak güzel kardeşim.
Sen ölmeyle bayılmayı karıştırmışsın anlaşılan. Ya da ekonomik krizin nasıl bir şey olduğunu hiç yaşamamışsın.
Azıcık anlatayım...
Sen ekonomik kriz yüzünden bir çırpıda 200 bin devlet memurunun işten çıkarıldığını hiç gördün mü?
Ben gördüm.
IMF, "Size verdiğimiz bu borç para karşılığında 200 bin devlet memurunu sokağa atacaksınız" dedi ve bu talep bir emir gibi yerine getirildi.
Sen bu ülkede depremzedeler için toplanan paraların, memur maaşlarını ödemek için kullanıldığına şahit oldun mu?
Ben gördüm.
Türkiye genelinde, depremzedeler için toplanan paraların onlara verilmediğini, onların kış günü çadırlarda ölüme terkedildiğini, toplanan bağışların ise maaş bekleyen memurlara dağıtıldığını gördüm.
Sen hiç toplam büyüklüğü Bayburt kadar olan Lüksemburg gibi bir ülkecikten 750 bin TL borç para istendiğini duydun mu?
Sen duymadın ama ben gördüm.
Devlet olarak o kadar aciz durumdaydık ki Lüksemburg'un kapısına gittik, adeta para dilendik. Onlar ne yaptı biliyor musun? "Borç değil bu para, başımızın gözümüzün sadakası olarak hibe ediyoruz" dediler. Bu hibe parayı alıp getirdik, memur maaşlarının ancak bir kısmını ödeyebildik.
Sen bu ülkede polislerin maaş alamadıkları için eylem yaptığını gördün mü can kardeş?
Bak ben onu da gördüm!
Binlerce polis, beylik silahlarının namlusundan tutarak havaya kaldırdı ve İstanbul'da yürüyüşe geçti. "Maaşlarımızı verin, yoksa çalışmayız" diye slogan attı.
Sen hiç bankaların vatandaşa kredi vermediği, esnafın tefecilerin eline düştüğü, insanların 10 bin lira aldığı tefeciye bir ay sonrası için 15 bin lira ödediği dönemi gördün mü? Ödeyemediğinde sokak ortasında kurşunlandığını ya da malına, mülküne, şirketine eşkıyalık yöntemiyle el konulduğunu gördün mü?
Ben bunu da gördüm.
Peki sen bu devletin "Ülkeye balans ayarı yapıyoruz" bahanesiyle bizzat tefecilik yaptığı, milletin parasına çöktüğü dönemi gördün mü?
Ben o dönemi de gördüm.
28 Şubat postmodern darbesini gerçekleştirenlerin, milletin cebinden 370 milyar doları cebren aldığını gördüm. Hemen akabinde, bankaların tek tek hortumlandığı, yüzlerce milyar doların iç edildiği dönemi yaşadım.
Bunun da akabinde doların bir gecede 600 liradan 1500 liraya yükseldiğini gördüm.
Sen hiç belediyelerin iflas ettiğini, emrinde çalışan personelin parasını veremediğini, temizlik işçilerinin maaş alamadıkları için Türkiye genelinde çöp toplamadıklarını ve sokakların ağzına kadar çöp dağlarıyla dolup taştığını gördün mü?
Görmedin di mi?
Ben gördüm ama sen de görebilirsin. Gir google'a, "çöp dağları" diye yaz, ne demek istediğimi anlarsın.
Ha, “Bunlar geçmişte kaldı, bana şimdilerden bahset” diyorsan, onu da konuşalım.
"Döviz yükseliyor, benzin motorin fiyatları artıyor" diyordun değil mi? Bak bunda haklısın, kimse bu gerçeği inkâr edemez. Peki ama bu yükseliş sadece Türkiye'de mi dersin?
Dövizden başlayalım...
Amerika ve Çin şu anda dünyanın birinci ekonomik gücü olmak için çarpışıyor. Amerika, Çin'in önünü kesmek için elindeki en büyük silahı, yani doları kullanıyor. Bu kullanım şekli nedeniyle dolar şu anda gelişmekte olan bütün ülkelerde ve hatta bütün dünyada aynı şekilde dalgalanıyor.
İnanmayabilirsin bu söylediğime...
Gir google'a, doların dünya ülkelerindeki seyrini takip et. Üç aşağı, beş yukarı, Türkiye'deki tablonun bir benzerini göreceksin diğer dünya ülkelerinde...
Bizde biraz daha fazla dalgalandığını görebilirsin. Onun nedenini sen de ben de çok iyi biliyoruz. En basit örneğini vereyim. İngiltere’deki televizyonlar, "Erdoğan gitmezse ve faizler yükseltilmezse döviz yükselecek" diyor. Almanya aynı, Fransa aynı, Amerika aynı, Avusturya, Belçika, aynı can kardeş. Hepsi aynı anda senin ülkene operasyon çekiyor, anladın?
"Döviz yükseliyor, fakirleşiyoruz" diye isyan ediyorsun değil mi?
Çok haklısın!
Merkez Bankası dövize müdahale etti, faiz oranlarını 3 puan yükseltti ve döviz aşağı doğru indi değil mi? Ve sen de bu durumda, daha çok fakirleşmekten kurtulduğunu düşündün değil mi?
Bak sana bu faiz artışının ne anlama geldiğini şöyle anlatayım.
O üç puanlık faiz artışı, sana ve senin geleceğine, doların yükselişinden 10 kat daha fazlaya patladı. Yani sana gelecek olan para, ülkenin kasasına girecek olan para direk faizcilerin kasasına gitti. Senin cebine ve geleceğine en büyük darbe indirildi ama senin ruhun bile duymadı.
Petrol de öyle...
Varili neredeyse 100 dolara dayanan petrol, bütün dünya ülkelerinde benzin ve motorinin abartılı zamlanmasına neden oluyor. Aklına gelen ilk ülkenin adını söyle mesela...
İngiltere mi?
Benzin fiyatları şu anda 1.60'ın üzerinde tarihi bir fiyata fırlamış görünüyor. Sterlin olarak hesaplarsan 8 bin Türk lirası civarında bir rakam ediyor bu oran. Fransa, Almanya veya başka bir ülke mi? Gir internete kendin bak fiyatlara...
Hah, şimdi gelelim senin muhalif tarafına...
Sana göre Erdoğan giderse, döviz de düşecek, petrol fiyatları inecek, ekonomik kriz de bitecek değil mi? Yani en azından, oy verdiğin partinin iktidar adayları sana bunu söylüyor ve sen de bunlara inanıyorsun.
Eyvallah!
De, nasıl düşecek, bunu soruyor, sorguluyor musun? Mesela sana nasıl bir ekonomik paketle geliyorlar, nasıl bir reçete sunuyorlar?
Var mı bir çözüm önerileri?
Ben duymadım, sen duydun mu?
Meral Akşener, "Ben devlete ait uçakları ve kaçak sarayı yıkacağım ekonomiyi düzlüğe çıkaracağım" diyor.
Temel Karamollaoğlu, "Ben bütün büyük yatırımları durduracağım, böylece ülke şaha kalkacak" diyor.
Muharrem İnce, "Ben dövize hiç müdahale etmeyeceğim. döviz kendiliğinden düşecek" diyor.
Düşün ki oy vermeye hazırlandığın Muharrem İnce, "Çiftçiye mazotu 3 liradan vereceğim" diyor, ama mazot şu anda çiftçiye 2 buçuk liradan veriliyor.
"18 yaşına kadar herkesin hastanelerde ücretsiz muayene olmasını sağlayacağım" diyor ki bu sistem yıllardır zaten uygulanıyor.
Elini vicdanına koy da söyle kardeşim.
Sen bu komik vaatler dışında, adaylardan şöyle dişe dokunur başka bir ekonomik çözüm önerisi duydun mu?
Bak can kardeş...
Ben, "Şuna oy verme, buna ver" diyecek değilim. Paşa gönlün kimi istiyorsa git, oyunu ona ver. Sana sadece şu dostane tavsiyede bulunmak istiyorum.
Geriye dön, şöyle bir araştırma yap!
Özal'ı, Erbakan'ı ve Ecevit'i ekonomik kriz başta olmak üzere çeşitli bahanelerle koltuktan indirenlerin, daha sonra memleketi ne hale getirdiğini bi araştır.
Her bir ekonomik darbeden sonra, milletin açlık ve sefalete mahkum edildiğine, milyarlarca devlet kaynağının sadece bir kaç gün içinde iç edildiğine şahit olacaksın.
"Erdoğan gitsin de ülke batarsa batsın, umurumda değil" diyorsan, o senin bileceğin iş...
Ama sonra ortopedik beddualar etmek, "Elim ayağım kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim" demek yok.
Tamam mı can kardeş?
Kaynak: http://www.internethaber.com/erdogan-gitsin-mi-diyorsun-1874175y.htm
Keşke başta alinti diye yazsanız. Ben de sanıyorum siz yazıyorsunuz.Ne çok şey görmüş diyorum:) Belki fragmandayizdir daha.Erdoğan gitsin mi diyorsun?
Aşırı muhaliflerden misin can kardeş? Gel, seninle bugün iki medeni insan gibi karşılıklı oturup, senin derdin ne benim derdim ne şöyle bir konuşalım.
Sen, Türkiye'de ağır bir ekonomik kriz olduğunu mu iddia ediyorsun?
Dövizin yukarı tırmanışının, benzin ve motorinin astronomik rakamlara ulaşmasının bir ekonomik kriz olduğunu ve bunun tek sorumlusunun işbaşındaki hükümet olduğunu mu söylüyorsun?
Ben tam olarak böyle düşünmüyorum.
Nasıl düşündüğümü anlatayım kardeşime...
Ben çevreme baktığımda, Türkiye'de bir ekonomik kriz olduğuna inanasım gelmiyor. Gördüklerim, "Ekonomik kriz falan yok, milletin keyfi yerinde" dedirtiyor bana…
Nasıl mı?
Mesela araba satışlarına bakıyorum, son 6 yılın en yüksek seviyesinde seyrettiğini görüyorum.
Mesela, konut satışlarına bakıyorum, küçük bir krizin ardından tekrar canlandığına şahit oluyorum.
Mesela, çevremdeki insanlara bakıyorum ve onları delirmiş gibi alışveriş yaparken görüyorum.
Mesela kaç kredi kartının kara listeye girdiğini takip ediyorum, son 10 yılın en düşük seviyesinde olduğunu görüyorum.
Mesela tatil ve tur programlarına bakıyorum. İnsanların daha şimdiden akın akın tatil beldelerine akmaya başladığını görüyorum.
Buna benzer onlarca madde sayabilirim ama uzatmaya gerek yok.
Bak güzel kardeşim.
Sen ölmeyle bayılmayı karıştırmışsın anlaşılan. Ya da ekonomik krizin nasıl bir şey olduğunu hiç yaşamamışsın.
Azıcık anlatayım...
Sen ekonomik kriz yüzünden bir çırpıda 200 bin devlet memurunun işten çıkarıldığını hiç gördün mü?
Ben gördüm.
IMF, "Size verdiğimiz bu borç para karşılığında 200 bin devlet memurunu sokağa atacaksınız" dedi ve bu talep bir emir gibi yerine getirildi.
Sen bu ülkede depremzedeler için toplanan paraların, memur maaşlarını ödemek için kullanıldığına şahit oldun mu?
Ben gördüm.
Türkiye genelinde, depremzedeler için toplanan paraların onlara verilmediğini, onların kış günü çadırlarda ölüme terkedildiğini, toplanan bağışların ise maaş bekleyen memurlara dağıtıldığını gördüm.
Sen hiç toplam büyüklüğü Bayburt kadar olan Lüksemburg gibi bir ülkecikten 750 bin TL borç para istendiğini duydun mu?
Sen duymadın ama ben gördüm.
Devlet olarak o kadar aciz durumdaydık ki Lüksemburg'un kapısına gittik, adeta para dilendik. Onlar ne yaptı biliyor musun? "Borç değil bu para, başımızın gözümüzün sadakası olarak hibe ediyoruz" dediler. Bu hibe parayı alıp getirdik, memur maaşlarının ancak bir kısmını ödeyebildik.
Sen bu ülkede polislerin maaş alamadıkları için eylem yaptığını gördün mü can kardeş?
Bak ben onu da gördüm!
Binlerce polis, beylik silahlarının namlusundan tutarak havaya kaldırdı ve İstanbul'da yürüyüşe geçti. "Maaşlarımızı verin, yoksa çalışmayız" diye slogan attı.
Sen hiç bankaların vatandaşa kredi vermediği, esnafın tefecilerin eline düştüğü, insanların 10 bin lira aldığı tefeciye bir ay sonrası için 15 bin lira ödediği dönemi gördün mü? Ödeyemediğinde sokak ortasında kurşunlandığını ya da malına, mülküne, şirketine eşkıyalık yöntemiyle el konulduğunu gördün mü?
Ben bunu da gördüm.
Peki sen bu devletin "Ülkeye balans ayarı yapıyoruz" bahanesiyle bizzat tefecilik yaptığı, milletin parasına çöktüğü dönemi gördün mü?
Ben o dönemi de gördüm.
28 Şubat postmodern darbesini gerçekleştirenlerin, milletin cebinden 370 milyar doları cebren aldığını gördüm. Hemen akabinde, bankaların tek tek hortumlandığı, yüzlerce milyar doların iç edildiği dönemi yaşadım.
Bunun da akabinde doların bir gecede 600 liradan 1500 liraya yükseldiğini gördüm.
Sen hiç belediyelerin iflas ettiğini, emrinde çalışan personelin parasını veremediğini, temizlik işçilerinin maaş alamadıkları için Türkiye genelinde çöp toplamadıklarını ve sokakların ağzına kadar çöp dağlarıyla dolup taştığını gördün mü?
Görmedin di mi?
Ben gördüm ama sen de görebilirsin. Gir google'a, "çöp dağları" diye yaz, ne demek istediğimi anlarsın.
Ha, “Bunlar geçmişte kaldı, bana şimdilerden bahset” diyorsan, onu da konuşalım.
"Döviz yükseliyor, benzin motorin fiyatları artıyor" diyordun değil mi? Bak bunda haklısın, kimse bu gerçeği inkâr edemez. Peki ama bu yükseliş sadece Türkiye'de mi dersin?
Dövizden başlayalım...
Amerika ve Çin şu anda dünyanın birinci ekonomik gücü olmak için çarpışıyor. Amerika, Çin'in önünü kesmek için elindeki en büyük silahı, yani doları kullanıyor. Bu kullanım şekli nedeniyle dolar şu anda gelişmekte olan bütün ülkelerde ve hatta bütün dünyada aynı şekilde dalgalanıyor.
İnanmayabilirsin bu söylediğime...
Gir google'a, doların dünya ülkelerindeki seyrini takip et. Üç aşağı, beş yukarı, Türkiye'deki tablonun bir benzerini göreceksin diğer dünya ülkelerinde...
Bizde biraz daha fazla dalgalandığını görebilirsin. Onun nedenini sen de ben de çok iyi biliyoruz. En basit örneğini vereyim. İngiltere’deki televizyonlar, "Erdoğan gitmezse ve faizler yükseltilmezse döviz yükselecek" diyor. Almanya aynı, Fransa aynı, Amerika aynı, Avusturya, Belçika, aynı can kardeş. Hepsi aynı anda senin ülkene operasyon çekiyor, anladın?
"Döviz yükseliyor, fakirleşiyoruz" diye isyan ediyorsun değil mi?
Çok haklısın!
Merkez Bankası dövize müdahale etti, faiz oranlarını 3 puan yükseltti ve döviz aşağı doğru indi değil mi? Ve sen de bu durumda, daha çok fakirleşmekten kurtulduğunu düşündün değil mi?
Bak sana bu faiz artışının ne anlama geldiğini şöyle anlatayım.
O üç puanlık faiz artışı, sana ve senin geleceğine, doların yükselişinden 10 kat daha fazlaya patladı. Yani sana gelecek olan para, ülkenin kasasına girecek olan para direk faizcilerin kasasına gitti. Senin cebine ve geleceğine en büyük darbe indirildi ama senin ruhun bile duymadı.
Petrol de öyle...
Varili neredeyse 100 dolara dayanan petrol, bütün dünya ülkelerinde benzin ve motorinin abartılı zamlanmasına neden oluyor. Aklına gelen ilk ülkenin adını söyle mesela...
İngiltere mi?
Benzin fiyatları şu anda 1.60'ın üzerinde tarihi bir fiyata fırlamış görünüyor. Sterlin olarak hesaplarsan 8 bin Türk lirası civarında bir rakam ediyor bu oran. Fransa, Almanya veya başka bir ülke mi? Gir internete kendin bak fiyatlara...
Hah, şimdi gelelim senin muhalif tarafına...
Sana göre Erdoğan giderse, döviz de düşecek, petrol fiyatları inecek, ekonomik kriz de bitecek değil mi? Yani en azından, oy verdiğin partinin iktidar adayları sana bunu söylüyor ve sen de bunlara inanıyorsun.
Eyvallah!
De, nasıl düşecek, bunu soruyor, sorguluyor musun? Mesela sana nasıl bir ekonomik paketle geliyorlar, nasıl bir reçete sunuyorlar?
Var mı bir çözüm önerileri?
Ben duymadım, sen duydun mu?
Meral Akşener, "Ben devlete ait uçakları ve kaçak sarayı yıkacağım ekonomiyi düzlüğe çıkaracağım" diyor.
Temel Karamollaoğlu, "Ben bütün büyük yatırımları durduracağım, böylece ülke şaha kalkacak" diyor.
Muharrem İnce, "Ben dövize hiç müdahale etmeyeceğim. döviz kendiliğinden düşecek" diyor.
Düşün ki oy vermeye hazırlandığın Muharrem İnce, "Çiftçiye mazotu 3 liradan vereceğim" diyor, ama mazot şu anda çiftçiye 2 buçuk liradan veriliyor.
"18 yaşına kadar herkesin hastanelerde ücretsiz muayene olmasını sağlayacağım" diyor ki bu sistem yıllardır zaten uygulanıyor.
Elini vicdanına koy da söyle kardeşim.
Sen bu komik vaatler dışında, adaylardan şöyle dişe dokunur başka bir ekonomik çözüm önerisi duydun mu?
Bak can kardeş...
Ben, "Şuna oy verme, buna ver" diyecek değilim. Paşa gönlün kimi istiyorsa git, oyunu ona ver. Sana sadece şu dostane tavsiyede bulunmak istiyorum.
Geriye dön, şöyle bir araştırma yap!
Özal'ı, Erbakan'ı ve Ecevit'i ekonomik kriz başta olmak üzere çeşitli bahanelerle koltuktan indirenlerin, daha sonra memleketi ne hale getirdiğini bi araştır.
Her bir ekonomik darbeden sonra, milletin açlık ve sefalete mahkum edildiğine, milyarlarca devlet kaynağının sadece bir kaç gün içinde iç edildiğine şahit olacaksın.
"Erdoğan gitsin de ülke batarsa batsın, umurumda değil" diyorsan, o senin bileceğin iş...
Ama sonra ortopedik beddualar etmek, "Elim ayağım kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim" demek yok.
Tamam mı can kardeş?
Kaynak: http://www.internethaber.com/erdogan-gitsin-mi-diyorsun-1874175y.htm
Erdoğan gitsin mi diyorsun?
Aşırı muhaliflerden misin can kardeş? Gel, seninle bugün iki medeni insan gibi karşılıklı oturup, senin derdin ne benim derdim ne şöyle bir konuşalım.
Sen, Türkiye'de ağır bir ekonomik kriz olduğunu mu iddia ediyorsun?
Dövizin yukarı tırmanışının, benzin ve motorinin astronomik rakamlara ulaşmasının bir ekonomik kriz olduğunu ve bunun tek sorumlusunun işbaşındaki hükümet olduğunu mu söylüyorsun?
Ben tam olarak böyle düşünmüyorum.
Nasıl düşündüğümü anlatayım kardeşime...
Ben çevreme baktığımda, Türkiye'de bir ekonomik kriz olduğuna inanasım gelmiyor. Gördüklerim, "Ekonomik kriz falan yok, milletin keyfi yerinde" dedirtiyor bana…
Nasıl mı?
Mesela araba satışlarına bakıyorum, son 6 yılın en yüksek seviyesinde seyrettiğini görüyorum.
Mesela, konut satışlarına bakıyorum, küçük bir krizin ardından tekrar canlandığına şahit oluyorum.
Mesela, çevremdeki insanlara bakıyorum ve onları delirmiş gibi alışveriş yaparken görüyorum.
Mesela kaç kredi kartının kara listeye girdiğini takip ediyorum, son 10 yılın en düşük seviyesinde olduğunu görüyorum.
Mesela tatil ve tur programlarına bakıyorum. İnsanların daha şimdiden akın akın tatil beldelerine akmaya başladığını görüyorum.
Buna benzer onlarca madde sayabilirim ama uzatmaya gerek yok.
Bak güzel kardeşim.
Sen ölmeyle bayılmayı karıştırmışsın anlaşılan. Ya da ekonomik krizin nasıl bir şey olduğunu hiç yaşamamışsın.
Azıcık anlatayım...
Sen ekonomik kriz yüzünden bir çırpıda 200 bin devlet memurunun işten çıkarıldığını hiç gördün mü?
Ben gördüm.
IMF, "Size verdiğimiz bu borç para karşılığında 200 bin devlet memurunu sokağa atacaksınız" dedi ve bu talep bir emir gibi yerine getirildi.
Sen bu ülkede depremzedeler için toplanan paraların, memur maaşlarını ödemek için kullanıldığına şahit oldun mu?
Ben gördüm.
Türkiye genelinde, depremzedeler için toplanan paraların onlara verilmediğini, onların kış günü çadırlarda ölüme terkedildiğini, toplanan bağışların ise maaş bekleyen memurlara dağıtıldığını gördüm.
Sen hiç toplam büyüklüğü Bayburt kadar olan Lüksemburg gibi bir ülkecikten 750 bin TL borç para istendiğini duydun mu?
Sen duymadın ama ben gördüm.
Devlet olarak o kadar aciz durumdaydık ki Lüksemburg'un kapısına gittik, adeta para dilendik. Onlar ne yaptı biliyor musun? "Borç değil bu para, başımızın gözümüzün sadakası olarak hibe ediyoruz" dediler. Bu hibe parayı alıp getirdik, memur maaşlarının ancak bir kısmını ödeyebildik.
Sen bu ülkede polislerin maaş alamadıkları için eylem yaptığını gördün mü can kardeş?
Bak ben onu da gördüm!
Binlerce polis, beylik silahlarının namlusundan tutarak havaya kaldırdı ve İstanbul'da yürüyüşe geçti. "Maaşlarımızı verin, yoksa çalışmayız" diye slogan attı.
Sen hiç bankaların vatandaşa kredi vermediği, esnafın tefecilerin eline düştüğü, insanların 10 bin lira aldığı tefeciye bir ay sonrası için 15 bin lira ödediği dönemi gördün mü? Ödeyemediğinde sokak ortasında kurşunlandığını ya da malına, mülküne, şirketine eşkıyalık yöntemiyle el konulduğunu gördün mü?
Ben bunu da gördüm.
Peki sen bu devletin "Ülkeye balans ayarı yapıyoruz" bahanesiyle bizzat tefecilik yaptığı, milletin parasına çöktüğü dönemi gördün mü?
Ben o dönemi de gördüm.
28 Şubat postmodern darbesini gerçekleştirenlerin, milletin cebinden 370 milyar doları cebren aldığını gördüm. Hemen akabinde, bankaların tek tek hortumlandığı, yüzlerce milyar doların iç edildiği dönemi yaşadım.
Bunun da akabinde doların bir gecede 600 liradan 1500 liraya yükseldiğini gördüm.
Sen hiç belediyelerin iflas ettiğini, emrinde çalışan personelin parasını veremediğini, temizlik işçilerinin maaş alamadıkları için Türkiye genelinde çöp toplamadıklarını ve sokakların ağzına kadar çöp dağlarıyla dolup taştığını gördün mü?
Görmedin di mi?
Ben gördüm ama sen de görebilirsin. Gir google'a, "çöp dağları" diye yaz, ne demek istediğimi anlarsın.
Ha, “Bunlar geçmişte kaldı, bana şimdilerden bahset” diyorsan, onu da konuşalım.
"Döviz yükseliyor, benzin motorin fiyatları artıyor" diyordun değil mi? Bak bunda haklısın, kimse bu gerçeği inkâr edemez. Peki ama bu yükseliş sadece Türkiye'de mi dersin?
Dövizden başlayalım...
Amerika ve Çin şu anda dünyanın birinci ekonomik gücü olmak için çarpışıyor. Amerika, Çin'in önünü kesmek için elindeki en büyük silahı, yani doları kullanıyor. Bu kullanım şekli nedeniyle dolar şu anda gelişmekte olan bütün ülkelerde ve hatta bütün dünyada aynı şekilde dalgalanıyor.
İnanmayabilirsin bu söylediğime...
Gir google'a, doların dünya ülkelerindeki seyrini takip et. Üç aşağı, beş yukarı, Türkiye'deki tablonun bir benzerini göreceksin diğer dünya ülkelerinde...
Bizde biraz daha fazla dalgalandığını görebilirsin. Onun nedenini sen de ben de çok iyi biliyoruz. En basit örneğini vereyim. İngiltere’deki televizyonlar, "Erdoğan gitmezse ve faizler yükseltilmezse döviz yükselecek" diyor. Almanya aynı, Fransa aynı, Amerika aynı, Avusturya, Belçika, aynı can kardeş. Hepsi aynı anda senin ülkene operasyon çekiyor, anladın?
"Döviz yükseliyor, fakirleşiyoruz" diye isyan ediyorsun değil mi?
Çok haklısın!
Merkez Bankası dövize müdahale etti, faiz oranlarını 3 puan yükseltti ve döviz aşağı doğru indi değil mi? Ve sen de bu durumda, daha çok fakirleşmekten kurtulduğunu düşündün değil mi?
Bak sana bu faiz artışının ne anlama geldiğini şöyle anlatayım.
O üç puanlık faiz artışı, sana ve senin geleceğine, doların yükselişinden 10 kat daha fazlaya patladı. Yani sana gelecek olan para, ülkenin kasasına girecek olan para direk faizcilerin kasasına gitti. Senin cebine ve geleceğine en büyük darbe indirildi ama senin ruhun bile duymadı.
Petrol de öyle...
Varili neredeyse 100 dolara dayanan petrol, bütün dünya ülkelerinde benzin ve motorinin abartılı zamlanmasına neden oluyor. Aklına gelen ilk ülkenin adını söyle mesela...
İngiltere mi?
Benzin fiyatları şu anda 1.60'ın üzerinde tarihi bir fiyata fırlamış görünüyor. Sterlin olarak hesaplarsan 8 bin Türk lirası civarında bir rakam ediyor bu oran. Fransa, Almanya veya başka bir ülke mi? Gir internete kendin bak fiyatlara...
Hah, şimdi gelelim senin muhalif tarafına...
Sana göre Erdoğan giderse, döviz de düşecek, petrol fiyatları inecek, ekonomik kriz de bitecek değil mi? Yani en azından, oy verdiğin partinin iktidar adayları sana bunu söylüyor ve sen de bunlara inanıyorsun.
Eyvallah!
De, nasıl düşecek, bunu soruyor, sorguluyor musun? Mesela sana nasıl bir ekonomik paketle geliyorlar, nasıl bir reçete sunuyorlar?
Var mı bir çözüm önerileri?
Ben duymadım, sen duydun mu?
Meral Akşener, "Ben devlete ait uçakları ve kaçak sarayı yıkacağım ekonomiyi düzlüğe çıkaracağım" diyor.
Temel Karamollaoğlu, "Ben bütün büyük yatırımları durduracağım, böylece ülke şaha kalkacak" diyor.
Muharrem İnce, "Ben dövize hiç müdahale etmeyeceğim. döviz kendiliğinden düşecek" diyor.
Düşün ki oy vermeye hazırlandığın Muharrem İnce, "Çiftçiye mazotu 3 liradan vereceğim" diyor, ama mazot şu anda çiftçiye 2 buçuk liradan veriliyor.
"18 yaşına kadar herkesin hastanelerde ücretsiz muayene olmasını sağlayacağım" diyor ki bu sistem yıllardır zaten uygulanıyor.
Elini vicdanına koy da söyle kardeşim.
Sen bu komik vaatler dışında, adaylardan şöyle dişe dokunur başka bir ekonomik çözüm önerisi duydun mu?
Bak can kardeş...
Ben, "Şuna oy verme, buna ver" diyecek değilim. Paşa gönlün kimi istiyorsa git, oyunu ona ver. Sana sadece şu dostane tavsiyede bulunmak istiyorum.
Geriye dön, şöyle bir araştırma yap!
Özal'ı, Erbakan'ı ve Ecevit'i ekonomik kriz başta olmak üzere çeşitli bahanelerle koltuktan indirenlerin, daha sonra memleketi ne hale getirdiğini bi araştır.
Her bir ekonomik darbeden sonra, milletin açlık ve sefalete mahkum edildiğine, milyarlarca devlet kaynağının sadece bir kaç gün içinde iç edildiğine şahit olacaksın.
"Erdoğan gitsin de ülke batarsa batsın, umurumda değil" diyorsan, o senin bileceğin iş...
Ama sonra ortopedik beddualar etmek, "Elim ayağım kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim" demek yok.
Tamam mı can kardeş?
Kaynak: http://www.internethaber.com/erdogan-gitsin-mi-diyorsun-1874175y.htm
Çok Komiksiniz ya.Erdoğanın işi gücü yok da, Muharrem incenin görüştügü insanlarla mı uğraşacak?Bu nasıl bir ayıptır !
Koskoca tıp fakültesi dekanının gördüğü muameleye bak
Ama onurlu ve dik bir akademisyenmiş
Ortalık civa kıvamı adamlarla dolu bıkmıştık
Tarih den,''Ders Almak'' Deyimini Duymadınız mı siz?!Ya sen bu adamları neden hep peygamberlerle sahabelerle karsilastiriyorsun? Bu adam halife mi?
Devlet yönetmek,evde çoluk çocuğu yönetmeye benzemez! Sizde bunu Anlayamadınız gitti bir türlü!
Tam çevir kaz yanmasın.Ucunda para varsa herşeye bir kılıf uyduruyorsunuz.
Maşallah ona güle güle büyüt kızını annesi.
Oooooo maşallah genç kız olmuş bile :)