Canım boşver kızma hiç takma da gül geç. Belli ki kötü niyetinden değil. Ama maalesef şöyle bir şey var; kültüre bağlı olarak öğrenmiş olduğumuz kadınlık ve erkeklik rolleri var. Biz bu rolleri anne ve babalarımızdan, çevremizden, okuldan, masallardan, kitaplardan, filmlerden, dizilerden, atasözlerinden....... ve daha pek çok kanaldan öğreniyoruz. Şimdi çağ değişti dönüştü, teknoloji ve iletişim çağındayız. Bu nedenle yeni nesiller toplumsal cinsiyete bağlı oluşan rolleri kırmada daha cesur ve daha atak olabiliyorlar. Ama inan bu rol modellerinden ve kalıpyargılardan kurtulmak hiç kolay değil. Aslında baştan beri konuştuğumuz erkek çocuk ve kız çocukla ilgili bütün istek ve söylemlerde bu kanallardan çıkıyor. Annelik ve annenin rollerine dair söylemlerde aynı yerden doğuyor. Keza doğumla ilgili şeylerde..... Şimdi KV ye gelirsek o bizden bir ya da iki nesil yukarda olunca onları bu kalıpyargılardan kurtarmak daha da zor olabiliyor. Çünkü ona da kendinden öncekiler öyle demiş. O da öyle inanmış. Benim KV de milletin gelini sezaryan yapınca o tarz şeyler söylerdi bende kızardım. Tabi benim KV ile ilişkim farklı bu konularda fazlaca hassas olduğum için onu konuşup dönüştürmeyi başardım. 10 yıldır üstünde çalışıyorum :) O kadının görevi bu annenin işi şeylerini aştık artık. Cinsiyetçi kelimelerini bile düzeltmeyi başardım. Ama dediğim gibi ben onda değişebilme potansiyelini gördüm ve bana karşı yaklaşımı anne gibi olduğu için alınmadı dönüştü. Ama herkes öyle olmayabilir. Bazen bazı insanlar cinsiyet rollerine o kadar sıkı sıkıya bağlı oluyorlar ki onları bırakın dönüştürmeyi biri iki karşıt görüşle bile karşımıza alabiliriz. Çok yaşlılara bu konuda hiç yanaşılmıyor. Örneğin ananem baya yaşlı sürekli torun torun.... ama her gördüğünde istinasız bebek yok mu? bebek olsun artık yaşın geçiyor.... eşime bile söylüyordu. Şimdi çocuk haberini verince suratı bir karış. Niye erkeklerin yanında söylemişiz. Erkek dediği de 8 yaşındaki oğlum.
Erkeklerin yanında söylemeyin diyor bir de... sanki bebek yapılırken erkekler yok işin içinde.
Velhasıl çok konuştum ama maalesef sözün özü toplumun coğu böyle cinsiyetçi safsataların içine ssıkışmış durumda ve inandıkları şeyi doğru zannedim değişime karşı direnç gösteriyorlar. Kötü niyetli olmadan değişime direnenleri çok kırmaya gerek yok. Ama kötü niyetli olanlara gereken söylenmeli. Bunun dışında iyi niyetli olup değişebilecekler de güzellikle dönüştürülmeli.
Son olarak da bütün anne adaylarımıza söylemek istiyorum: Lütfen kızlarınızı ve oğullarınızı cinsiyet rollerinden bağımsız yetiştirin. Kız böyle yapar erkek böyle yapar demeyin. Ev işlerini erkek çocuklarına da öğretelim. Kız çocuklar da babaları ile tamirat yapsın. Erkek çocuk söküğünü dikebilsin. Oyuncakları cinsiyete göre almayalım. Kızlara bebek bakmayı ve anne olmayı küçüklükten biz öğretiyoruz. Kızlara prenses, erkeklere paşa muamelesi yapmayalım. Kızlara narin ve duygusal olmayı biz öğretiyoruz. Erkekler saldırgan ve duygusuz olmayı biz öğretiyoruz. "Erkekler ağlamaz" diyoruz ve sonra neden kadınlar duygusal erkekler değil diyoruz. Aman kızım düşersin aman kızım dikkat diyoruz narin bir biblo gibi davranıyoruz ve kızlara narin olmayı biz öğretiyoruz. Ve daha pek çok şey biz de kendi anne babamızdan öğrendik ve diğer kanallardan... Bizim çocuklarımız ve onların çocukları inşallah bu cinsiyetçi kalıpları kırarlar ve bizim yaşadıklarımızı yaşamazlar.