''bir gün birine,”allah gönlünün murâdını versin” diye dua etmiştin de, “sakın!” demişti. şaşırmıştın.o güzel insan açıklamıştı: “niye şaştın? Ben gönlüme güvenmem! Benim gönlüm, iyiyi de ister,kötüyü de ister.lazım olanı da olmayanı da ister.ben gönlümün murâdına güvenmem; fakat dua et de, o’nun murâdı, benim gönlümün de murâdı olsun.o’nun hakkımda murâd ettiği şey,benim nefsime zor ve ağır gelmesin.” o vakit, dönmüş de bakmıştın kendi haline. Görmüştün ki pek çok muratların var. Kolları her bir yana yetişen kocaman ahtapotlar gibi, ne görseler arzuyla uzanıyorlar.her yanının talepten ibaret olduğunu fark edince garipsemiştin.işte o gün anladın: “gönlüne giren, aklını çelen her murâda güvenmemen lazım.”
kimi murâd, hayır sandığın halde şermiş. Kimisi şer sandığın halde hayır.sırat üstünde seni hakk’a taşıyan er lazım! Yolda bırakacak değil, kurtaracak nefer lazım!
Madem öyle, görecek, bir çift yanık göz lazım! Hayır kuru söz değil, yola fedâ öz lazım! Mâşuk lazım, âşık lazım, ser lazım! ..