Kendinle Aran Nasıl
Kendinle aran nasıl?
Çünkü kendinle aran iyi değilse, bir başkasıyla aranın iyi olması oldukça zordur. Kendisiyle derdi olan bir insanın problemini çözmeye imkan yoktur, insanın kendisiyle arasına girilir mi hiç?
30 yaş dönemecini dönerken, hele ki dünyaya bir insan yetiştiriken çözmem gereken en önemli sorunun kendimle olan dertlerim olduğunu fark ettim. Kendimle aram ne kadar iyi olursa, çocuğumla da aram o kadar iyi olur dedim. Dedim de nasıl olacak bu? 30 yıldır artık kabullendiğim kendimle olan didişmelerim, küskünlüklerim, kızgınlıklarım varken, herkes de beni böyle kabul etmişken kolay mı tek tek bunları bulup, her biri için kendimle barış imzalamak. Hem kolay değil, hem de bir anda olacak iş değil tabii ki. Ama bir yerden de başlamak gerekiyor.
Bu farkındalık ortaya çıktığından beri etrafımdaki herkesin az çok kendisiyle bir derdi olduğunu fark etmeye ve rahatlamaya başladım. Demekki sadece ben değilmişim, demek herkes ara ara kendini hırpalıyormuş, ya da kendine kızıyormuş sahip olamadığı ya da beceremediği şeyler için. ıtiraf edelim etmeyelim, farkına varalım varmayalım kendimizle az ya da çok bir sıkıntımız oluyor. “Benim asla yok” diyeni de ben şahsım adına tebrik etmek isterim ışte kendimizle bu cebelleşme hallerinde çevremize karşı hoşgörümüz, sabrımız ve sevgimiz de azalıyor. Kendimizi ne kadar seviyorsak, dünyayı da o kadar sevebiliyoruz, kendimize ne kadar gülüyorsak, çevremize karşı da o kadar güleryüzlü olabiliyoruz veee kendimize ne kadar hoşgörülü olabiliyorsak, çevremize de o kadar hoşgörü gösterebiliyoruz. Ya da tam tersi tabii..
O kadar kritik ve zor bir süreç ki bu aslında, çünkü dış dünyayla mücadele ederken, bir de farkında olmayarak, ya da şanslıysak farkında olarak kendimizle bir mücadele halindeyiz sürekli. ıçe dönük bu mücadeledede açıkçası kendimiz dışında bize yardımcı olmak isteyenlerin mutlak başarıya ulaşmaları çok zor. Çünkü bizi bizden iyi tanıyabilecek ve bizi kendimizin ellerinden kurtarabilecek maalesef bir başkası da yok.
Kendimizle olan sorunlarımızla yaşamaya alıştık ve bundan da rahatsız olmuyoruz diyelim, kavga dövüş yaşayıp gidiyoruz. Zaman zaman fiziksel olarak beğenmiyoruz kendimizi, ya da bir huyumuz, alışkanlığımız bizi sinirlendiriyor ama hiçbir şey de yapamıyoruz. Bu sürekli ya da ara ara iç çatışma halleri anlam veremediğimiz bir yorgunluğa ya da huzursuzluğa neden oluyor ve işin daha da kötüsü bizimle iletişim kuran herkese de yansıyor doğal olarak. Sonra çevremizle olan çatışmalarımızı çözmeye çalışıyoruz. Aslında hepsinde belki değil ama birçoğunda sorun bir türlü çözemediğimiz kendi kendimizle olan dertlerimiz.
ınsan bir yerden başlamalı diyorum kendisiyle barış imzamalaya.. Hele ki belli bir yaştan sonra bunu yapmak daha değerli. Bugüne kadar aştığımız yolda edindiğimiz tecrübeler kendimizi daha çok sevmemiz gerektiğini de gösteriyor bize. Elimizdeki en önemli şey kendimiziz.. Kendimize değer veremezsek kimseye değer veremeyiz.
Ben yavaş yavaş başladım, mesela artık kendime acımasızlık etmemeye çalışıyorum. Ya da kendimle daha fazla empati kurmaya gayret ediyorum. Çünkü kendimle aramı ne kadar iyi tutarsam sevdiiklerimle de aramın o kadar iyi olacağına inanıyorum