Zehir yiyoruz!

Chess

Nirvana
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2009
53.297
42.836
Gıda katkı maddeleri üzerine dört kitaplık bir seri çıkaran Prof. Dr. Fatih Gültekin uyarıyor: "Markette satılan paketli ürünlerin yüzde 90'ından fazlasında katkı maddesi var. Bir kişi, bir yılda kendi ağırlığı kadar katkı maddesi tüketiyor. Katkı maddeleri genlerimize zarar veriyor"

  • Giriş : 16.11.2014 11:03
  • Güncelleme : 16.11.2014 11:03


Aldığımız gıda ürünlerinin etiketini okuyor muyuz? İçerisinde yer alan katkı maddelerinin taşıdığı risklerden haberdar mıyız? Herkesin elinde dolaşan E kodlu listeler gerçeği yansıtıyor mu? 10 yıllık araştırmalarını Server İletişim'den çıkan dört kitaplık bir seride bir araya getiren Süleyman Demirel Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Gültekin, ortalıkta dolaşan E kodlu listelerin gerçeği yansıtmadığını söylüyor. En çok tükettiğimiz 12 farklı ürün kategorisini değerlendiren Gültekin, gıda etiketlerinde yer alan işaretleri nasıl okuyacağımızı anlattı. Buyrun bilinçli tüketici olmanın ilk adımına.

- Araştırmanız ne kadar sürdü?
- Her şey doktor arkadaşımın "Gıda katkı maddelerinin zararlarıyla ilgili seminer hazırlar mısın?" ricasıyla başladı. "Katkı maddelerinden ne anlarım?" deyince, o da "Bir biyokimyacı bilmeyecek de kim bilecek?" dedi. Konuyu tüm hatlarıyla anlamam ve bir seminer verecek hale gelmem iki yılımı aldı. Kitabın kaleme alınması, kontrol ve ilavelerinin süresi 10 yılı aştı. Merak edilen konuları halk diliyle anlatan, hem bilimsel olan ve hem de tüketici duyarlılığıyla kaleme alınan bir eser malesef yoktu.
-Bu çalışmanızın nasıl bir eksikliği giderdiğini düşünüyorsunuz?
- Tüketiciler bu kitaplarla öncelikle gıda katkı maddelerini tanıyor. İlk kitap Fark Etmeden Yediklerimiz: Gıda Katkı Maddeleri bunun için yazıldı. Kitapta katkı maddelerinin ne olduğu, GDO ile ilişkileri, helal gıda çalışmalarındaki önemi, kanser, hiperaktivite, alerji, spastik kolon ve migren gibi hastalıklarla ilişkileri bilimsel kaynaklar eşliğinde incelendi. İkinci kitap A'dan Z'ye Gıda Katkı Maddeleri ansiklopedik bir sözlük niteliğinde. Ülkemizde kullanılmasına izin verilen tüm katkı maddeleri tek tek incelendi. Öğrenilen bilgilerin günlük yaşamda ürün seçerken kullanılabilmesi için Gıda Katkı Maddelerine Yönelik Tüketici Rehberi yazıldı. Tercih edilecek veya kaçınılacak katkı maddelerinin toplu olarak sunduğum Bir Bakışta Gıda Katkı Maddeleri kitabı ise her bir hastalık için riskli olan katkı maddelerinin görülebileceği bütün tablolara sahip.

GENLERİMİZE ZARAR VERİYORLAR
- Dünya genelinde veya ülkemizde kaç üründe katkı maddesi var?
- Bugün markette satılan paketli ürünlerin yüzde 90'ından fazlasında katkı maddeleri kullanılıyor. Sadece paketli ürünlerde değil, açık satılan ürünlerde de katkı maddeleri var. Örneğin lohusa şerbeti alacaksınız, kırmızılığı veren sentetik bir boya. Veya turşu suyu içeceksiniz, içinde koruyucu sodyum benzoat bulunabilir. Katkı maddeleri tümden zararlıdır veya zararsızdır demek doğru değil. Bir kısmı zararsızdır, bir kısmı ise risklidir. Risk miktarı düşük olduğu için tüketilmelerine izin veriliyor. Riskli olanlarından kaçınarak kendinizi koruyabilirsiniz.
- Türkiye'de yılda ne kadar katkı maddesi tüketiyoruz? Katkı maddeleri hangi hastalıklara yol açar?
- Türkiye'de ne kadar katkı maddesinin tüketildiğini söylemek biraz güç ama bir kişi bir yılda yediği içtiği gıdalarla yaklaşık kendi ağırlığı kadar katkı maddesi tüketir. Bu oldukça yüksek bir miktar. İstisnaları bir kenara koyacak olursak, bizim bu maddelere ihtiyacımız yok aslında. Beslenmemiz için gerekli değiller. Üstelik birçok riski de beraberinde getiriyorlar. Her ne kadar katkı maddeleri piyasaya arzedilmeden önce birçok araştırmadan geçse de kanser, hiperaktivite, alerji, migren, kemik erimesi, böbrek taşı olanlar, spastik kolon, ülseratif kolit ve obezite gibi hastalıklar için az da olsa risk taşırlar. Çocukluk döneminin en fazla görülen psikiyatrik bozukluğu olan hiperaktiviteyi sentetik gıda boyaları artırabilir. Hatta normal çocukların davranışlarını bile olumsuz yönde etkiler. Katkı maddelerinin bir kısmı DNA'ya, yani genlerimize zarar verme potansiyeline sahiptir. Örneğin günde 50 gram salam, sucuk ve pastırma gibi et ürünleri tüketenlerde bağırsak kanseri görülme riski yüzde 21 artmaktadır. Katkı maddeleri alerjileri, aspartam ve sukraloz gibi tatlandırıcılar migreni olanlarda baş ağrısını tetikler. Kola içindeki fosforik asit ise kemik erimesine yol açar. En çok etkilenenler elbette çocuklar.


- İnsanlar ellerinde 'E...' kodlu listelerle dolaşıyor. Bu yasak E listeleri gerçeği ne kadar yansıtıyor?
- İnsanların elinde dolaşan bu listeler kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. Bir kere bu listeleri kimin ve neye dayanarak yazdığı belli değil. Kaynağı belli olmayan bilgi, bilgi değildir. Ancak bu da bir ihtiyaç. Sonuçta tüketici riskli katkı maddelerinden kaçınmak istiyor.
- Çok sık tartışılan konulardan birisi de helal sertifikalı ürünler. Bu sertifikaya sahip ürünlerin gıda katkı maddeleri açısından zararsız olduğunu söylemek mümkün müdür?
- Fıkıh uzmanları gıdaların helalliğine karar verirken hem yenmesi helal olmayan madde içermemesine, hem de zararlı olmamasına dikkat ediyor. Katkı maddelerinin bir kısmı sağlık için risk taşıyor. Peki bu risk onun helalliğini etkiler mi? İsteyen istediği katkı maddesini gıda ürününe katıp piyasaya süremez. Dünyada uluslararası kuruluşlar var. Ülkemizde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı var. Zararlı olduğu açıkça ortaya konmuş olan katkı maddeleri kullanılamaz. Mevcut riskler ise bu maddelerin helalliğini etkileyecek düzeyde değil. Helalliğini asıl etkilecek nokta katkı maddelerinin kaynaklarıdır. Gıda katkı maddeleri dört kaynaktan elde edilir: Bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar ve sentetik kaynaklar. En büyük sorun hayvansal kaynaklardır. Örneğin domuz yağından emülgatör dediğimiz E471 kodlu monogliserit veya digliserit elde ediliyorsa, bunların içine katıldığı gıdayı da tüketmek fıkıh uzmanlarına göre helal değildir. Emülgatörlerin kullanıldığı ürünlerin bir kısmı şunlar: Kahve kreması, üçü bir arada kahveler, kekler, krakerler, bisküviler, kakaolu fındık kreması, pasta kreması, salep, dondurma, meyveli yoğurt, revani, şekerlemeler, çikolatalar, cips, gofret, sakız, margarin, krem şanti, hazır kekler ve hazır çorbalar.

NAR EKŞİLİ SOS YERİNE NAR EKŞİSİ
Katkı maddelerinden arındırılmış bir beslenme düzeni maalesef pek mümkün değil. Çok keskin sınırlar çizmek de hem sizi, hem de çevrenizi ciddi sıkıntıya sokabilir. Sonuçta katkı maddelerinin bir kısmı zararsız, bir kısmı ise sağlık açısından riskli. Bu riskli katkı maddelerine en az maruz kalacağımız şekilde bir strateji geliştirmeliyiz. Öncelikle katkı maddesi içermeyen ürün tercih edilmeli. Sayısı az olsa da bu tip ürünler var. Örneğin nar ekşili sos almayın, nar ekşisi alın. Şayet tüm ürünler katkı maddesi içeriyorsa, 'sağlık açısından riskli' olanları içermeyenleri tercih edin. Diyelim ki üçü bir arada kahve alacaksınız. Bazı markalar şeker yerine veya şekere ilave olarak sentetik tatlandırıcı kullanıyor. Bunlar riskli katkı maddeleri. Bu yüzden sentetik tatlandırıcı kullanmayan markaları tercih etmelisiniz. Tüm ürünler riskli katkı maddeleri içeriyorsa, o zaman en az sayıda içerenler tercih edilmeli.

DOKTORLAR KATKI MADDELERİNDEN ANLAMAZ


Gıda katkı maddeleri çok yönlü bir konu. Sağlık açısından doktor ve diş hekimlerinin, beslenme açısından beslenme-diyetetik ve gastronomi bölümlerinin, vücuda giren yabancı madde yönüyle toksikologların, hazır gıda üretme yönüyle gıda mühendislerinin, inançlarımıza uygunluğu açısından da ilahiyatçıların alanına giriyor. "Gıda katkı maddeleri zararlı mıdır?" sorusuna bu bilim dallarının hiçbirinden sizi tatmin edecek bir cevap alamazsınız. Doktorlar gıda katkı maddelerinden anlamazlar çünkü eğitim müfredatında yoktur. Gıdacılar katkı maddelerinin zararlarıyla uğraşmaz, hangi katkı maddesinin gıda ürünlerinde daha güzel sonuç vereceğiyle uğraşır. Ben hem bir tıp doktoru hem de toksikolojiyle uğraşan bir biyokimyacı olarak avantajlıyım.

En çok tercih edilen 12 ürün ve içerdikleri zararlı katkı maddeleri

GAZLI İÇECEKLER VE KOLA


Kesinlikle kola içilmemeli. Günde bir bardak kola içen kadınlarda ölçülebilir düzeyde kemik erimesi oluşuyor. Kronik böbrek hastalığına yakalanma riski iki kat artıyor. İçlerinde koruyucu olarak sodyum benzoat (E211), sentetik tatlandırıcılar (Asesülfam K (E950), Sodyum Siklamat (E952), Sodyum Sakkarin (E954)) bulunur.

MEYVE AROMALI İÇECEKLER


İçlerinde koruyucu olarak (Sodyum benzoat (E211), potasyum sorbat (E202)), sentetik tatlandırıcılar (Asesülfam K (E950), Sodyum Siklamat (E952), Sodyum Sakkarin (E954)). Sentetik renklendiriciler ise Tartrazin (E102), Sunset yellow FCF (E110), Karmosin (E122), Amarant (E123), Eritrosin (E127), Ponso 4R (E124), Allura red AC (E129), Brilliant Blue FCF (E133), Azorubin (E122), İndigotin (E132) vardır.

HAZIR VE MEYVELİ KEKLER


Potasyum sorbat (E202) içerir. DNA'ya hasar verebilir.

BİSKÜVİLER


Normal bisküvilerde Sodyum metabisülfit (E223) vardır. Alerjiye yol açabilir, baş ağrısını tetikleyebilir, DNA'ya hasar verebilir. Diyet bisküvi tüketirken tatlı yerine tuzlu olanlar tercih edilmeli. Tatlı olanlarda asesulfam K (E950) ve neohesperidin DC (E959) gibi tatlandırıcılar vardır.

SUCUK-SALAM-SOSİS


Tüm ürünlerde Nitrat ve Nitritler (E251, E252, E250, E249) vardır. Bağırsak, akciğer kanseri riskini artırırlar. Ayrıca lezzet artırıcı Monosodyum glutamat (E621), alerjiye yol açabilir, migreni tetikleyebilir, obeziteyi artırır.

PAKET SÜT ve YOĞURT


Sade süt alın. Kakaolu sütlerde Karregenan (E407) vardır. Yüksek miktarları başka kanserojenlerin etkinliğini artırabilir. Meyveli ve aromalı sütlerde renklendirici Azorubin (E122) vardır. Bazı enzimleri baskılar, mide krampları ve kas seğirmeleri gibi etkilere yol açabilir. Sade yoğurt alın. Meyveli yoğurtlarda Potasyum Sorbat (E202) gibi koruyucu, FCF (E133), Tartrazin (E102) ve Karmosin (E122) gibi sentetik boyalar bulunur.

REÇEL VE MARMELATLAR


Glikoz ya da fruktoz şurubu yerine şeker kullanılan ürünler tercih edilmeli. Diyabetik reçellerde Potasyum sorbat (E202) gibi koruyucu, Aspartam (E951) ve Asesülfam K (E950) gibi tatlandırıcılar vardır. Tatlandırıcıların bir kısmı kanser riskini, bir kısmı migren ağrıları artırabilir.

ÇİKOLATALAR


Bitter veya sütlü çikolata tercih edilmeli. Tartrazin (E102), Allura red AC (E129), Brilliant Blue FCF (E133) ve İndigotin (E132) gibi sentetik renklendiriciler vardır. Renklendiriciler hiperaktivetiyi artırır. Bir kısmı alerjiye, bir kısmı genetik hasara yol açabilir.
SAKIZ Bütillendirilmiş hidroksianisol BHA (E320) gibi antioksidan, Aspartam (E951) ve Asesülfam K (E950) gibi tatlandırıcı, Brilliant Blue FCF (E133) ve Sunset yellow FCF (E110) gibi renklendirici içerenler tercih edilmemeli.

KONSERVELER


Sodyum benzoat (E211) ve Sodyum metabisülfit (E223) gibi koruyucu, Allura red AC (E129) gibi sentetik renklendirici içerenler tercih edilmemeli. Kanser riskini artırabilir, alerjiye yol açabilir, DNA hasarı oluşturabilir.

TUZ VE SOSLAR Tuzlarda Sodyum alüminyum silikat (E554) vardır. Soslarda Sodyum benzoat (E211) ve potasyum sorbat (E202) bulunur. E211 alerji yapabilir, hiperaktiviteyi artırır, genetik hastalıklara yol açabilir. n CİPS Cips yüksek ısıda piştiği için içinde kanserojen bir madde olan Poliakrilamit oluşur. Monosodyum glutamat (E621) ve bütillendirilmiş hidroksianisol - BHA (E320) içerenler tercih edilmemeli.

E kodu okuma rehberi


Alışveriş yaparken katkısız ürün almalı. Eğer katkısız ürün yoksa 'riskli katkı maddesi' içermeyen ürüne, hepsi 'riskli katkı maddeleri' içeriyorsa, en az sayıda içeren ürüne yönelmek lazım. Gıdaların etiketlerinde yazan E kodlarını okuyarak en tehlikeli olanlarından (yandaki liste) uzak durunuz. aktüel




 
bence çocuklarda çok artan bu alerji vakaları bu e ler yüzünden olabilir, bizim çocukluğumuzda yoktu ben hiç hatırlamıyorum duymadım alerji falan, şimdi çocukların yarısı alerjik nerdeyse
 
Şu bisküitler çok zararlı ne zaman beyaz bisküit yesem ağzım zehir gibi oluyor zaten pakette kek yemem , nar ekşiside bildiğiniz karamel aslında hakikisini kendi elimle yapınca anladım ,birde küçük çocuklar salam ,sosis yediren anneleride anlamıyorum tamamen yapay gıda , yorulmamak uğruna paket gıda alıyorlar ama bunun acısı sonra çıkıyor yaşlı insanların kesinlikle paket gıdadan uzak durduklarını gözlemledim bunlar ketchupta yemiyor
 
Almamaya özen göstersekte arada kaçamaklar oluyor, hazır gıdalar, ambalajlı ürünler her daim sağlık açısından riskli, bak şimdi aklıma geldi zeytini de marketten alın diyor büyüklerimiz, o paketlenmiş zeytinler raf ömrü uzun olsun diye ne gibi işlemlerden geçecek acaba? Ki zeytinde bazı hileler vardır mesela çiviyle karartma, boyayla siyah zeytin üretme gibi
 
tüm bunlar büyük şehre göçten kaynaklanıyor. tarım işçisi kalmadı artık, çifçilikle hayvancılıkla geçinen aileler göç etmek, daha iyi hayat şartlarına uaşmak için çabalıyorlar. hani eskiden tr kendine yeten bir ülke der durulurdu öğrenciyken, tr tahıl ambarı denilirdi....devlet politikasını değiştirmeli, tarıma, çifçiye hayvan sahibine önem vermeli, tek çözüm bu
 
%100 dogal yiyecek mi var sanki? şehirleşmenin sonuçları bunlar. eskisi gibi degil artık işler. nüfus da çok çok arttı... yiyeceklerin uzun süre dayanabiliyor olması da gerekiyor.... o yüzden dogal yiyecek hayal.

hem bi de dogal yiyecekler acaba dogal mı ürün yetiştirirken kullanılan ilaçlar.. vs ler.. ya da genetigi ile oynanmış ürünler... hayvansal ürünler desek, hayvana yedirilen yemleri sorgularız falan... dogal yiyecek diye bir şey yok kısacası. anca işte şehirlerden uzak yerlerde. mesela afrika'da falan. ya da amazonlarda. ya da gözden uzak adalarda.
 
yalnız bu zehirler pek bir lezzetli oluyor, hiç adil değil!

/hazır gıdaya yönelişimden de bahsedeyim
ben de ev yapımı şeylere oldukça uzağım
yeterince hijyenik olmadıklarını düşünüyorum
fabrikasyon ürünleri bu konuda güvenerek tüketiyorum
kendin yap derseniz
ne yeteneğim, ne sabrım ne de zamanım var böyle işler için/

benim gibiler sektörü besledikçeeee ooooo
 
herşeyi bir yana koyun, evde siz kendiniz ne kadar dikkat ederseniz edin, çocukların okulda çıkan yemeklerine hiç dikkat ediyor musunuz? ben evde uzun ömürlü süt meyve suyu vermiyorum, yoğurdumu kendim mayalıyorum ama gelin görün ki okula giden çocuğunuz varsa, uzak tutmanız mümkün olmuyor, çok acı.... bu gidişat çok üzüyor beni
 
Kızım küçükken ben kızıma doğal ev çorbası yapardım diğer annelerde gözlemlediğim cicibebe büsküit alıp sıcak sütün içine atıp yedirmek , bazı anneler rahat
 

Bu konuda size hak veriyorum mervecik, konunun derinine inersek doğal diye düşündüklerimizinde hepsi doğal değil, mesela yumurta, sanayii yumurtası almayalım ama doğada börtü böcek yiyerek beslendiğini düşündüğümüz tavukların genleriyle oynanmış, hayvan 1 ayda tavuk oluyor, yumurtlasın diye de çoğuna yumurta yemi veriyorlar, süte su katılıyor tabii su en masum katkı maddesi diğer katılanları yazmayayım, zeytin onunda içine simsiyah gözüksün diye kimyasal boya koyanlar oluyor, çekirdeğine bakın anlarsınız, zeytinin çekirdeği siyah olmaz kahverengi olur, meyve sebze ilaçlanıyor, ilaçlanmasa da ne fark edecek birçoğunun fidesi yerli değil, yerli fide ekilmesi yasak.
http://www.yesildunya.net/forum/tur...91-yerli-tohum-dikmek-ekmek-satmak-yasak.html
 

evet öyle bi kanun çıkardılar ki insanlar kendi tohumlarını üretemiyorlar. mecburen tohum şirketlerinden almak zorunda kalıyorlar. bi de bu şirketler tohumu kısırlaştırıyorlar ki 2.sefere ürün veremesin diye. monstanto, dupont.. vs gibi abd şirketlerine mecbur bırakacaklar bütün çiftçileri. şu anda degil daha ama zamanla olacak olan bu.

ha tabi bizim kaderimiz de bunların eline kalacak. finans silahları var ayrı bi de tohum silahları çıkacak başımıza. tohum satmasalar aç kalıcaz sonra çünkü tohumlar 2. sefere ürün vermiyor.

zeytinin çekirdegini de yeni ögrendim. siyah zannediyordum
 
Eeee bu işler böyle, var mı senin tohum bankan? Yok, geleceğin güçlü ülkelerini tarım ve hayvancılıkta önde gidenler, tohumlarına, su kaynaklarına sahip çıkanlar oluşturacak, ilerde kıtlık, kuraklık, küresel ısınma sorunları bekliyor Dünya'yı, bizde sadece bir yıl mahsül alabildiğimiz tohumlara bakıyoruz, dağımızdan taşımızdan bitki örnekleri topladılar, niye topladılar?
 
komplo teorisi gibi olacka ama rockefeller ailesi, bill gates ve GMO tohum depoluyorlarmış bi süredir (başkaları da vardır illa ki). arktik bi mekandaymış. kıyamet günü deposu gibi bişey diyolar valla. bizim bilmedigimiz bir şeyler biliyorlar demek ki :)
 
hiç bir meyve sebze doğal değil çünkü köy yerlerinde bile tarım ilacı atıyorlar
atılan tarım ilaçlarının toprağa çok zararı var.ben köyde yaşadım ama herşeyi doğal olarak yemedim
çok üzücü bu kadar güzel bir ülkemiz varken kıymetini bilemiyoruz
 
Bu mevzuyu bende biliyorum, derinine girmeyeyim ama zaten bu depolamalar, bazı kaoslar vs vs derken işin ucu vadedilmiş topraklar, üstün ırk mevzuna çıkıyor, bir dalarsak konuya paketlenmiş gıdalar bambaşka birşeye dönüşür O yüzden sustum
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…