Zamana küskün…
Küskünlükleriniz oldu mu zamana ?, insanlara, yaşananlara, yaşanacaklara,ya Hayata küstünüz mü hiç? Defalarca belki de ama küs kalmaya devam edemezdiniz, buna yüreğiniz, bedeniniz hatta ruhunuz dayanamaz… Her defasında barışarak küslüklerinizle devam ettiniz hayata… Her defasında af dilemek size düştü, her defasında benliğinizden bir parça kayıverdi gökyüzüne ki yalnız yıldızlar gibi… Ama küstükleriniz hiç değişmedi zaman akıp gitti, acımasızca yaralayarak, örseleyerek paramparça ederek her defasında .Yaşananlar ve yaşanacaklar değişmedi her biri yüzünüzde bir çizgi daha ekleyerek yaşandı.ya da yaşanacak! Hayat sizin küslüğünüze aldırış bile etmeyecek ! İçinizde ki acıyla sizi yalnız bırakacak , küs olmayanlar için tüm ihtişamı ile renkli kahkahalar arasında yürüyüp gidecek…
Zamana küskünüm ben bu aralar, bu defa hiç af dilemeyecek kadar küsüm, Zaman geçmesin istiyorum ama beni dinlemiyor , acılarımın yaşanacağı noktada durmasını istedim …. Durmadı…. Küsüm o halde! üste üste getirip parmaklarımı yaptım küs işaretimi, açmayacağım bu sefer! Barışmayacağım!.Oysa yalvardım zamana ve hayata ,bugün benim için dur!!! Dönme ey dünya! gece olmasın , güneş ile alabildiğim nefes, gecenin hüznü ile düğümlenmesin bir bir boğazımda , dökemediğim sözcükler olmasın dilimin ucunda…O beni duymadı,aldırış bile etmedi …Ey zaman küskünüm sana duy beni…
Yoruldum , çok yoruldum …Dizlerim tutmaz , yüreğim atmaz oldu.beni anlatan birkaç gözyaşım oldu avuçlarımda .Avutmaya çalışan sıcak bir kucak ,birkaç tatlı söz yetmedi bana küskünlüğümde…En çok ta kendimden yoruldum.içim kan ağlarken gülmekten yoruldum..zamana küstüm yoruldum, barıştım yine yoruldum ..Her defasında hüznün bana kalmasından yoruldum.Sil baştan hayatlara yoruldum.Elvedalara yoruldum , zaten hiç sevemedim vedaları...vedalara mağlup olmaya yoruldum… kaybolup giden hayata mağlubum ,
Zamana yoruldum , zamana küstüm ….
Dursa zaman da dinlensem bir çınar ağacının gölgesinde, içime çeksem hazan mevsimini , doyasıya ağlasam; dinlensem..yırtıp atsam içimde ki çığlıkları; dinlensem.Bir bebeğin ilk gülümsemesini izlesem; dinlensem.Ama durmadı zaman dinlenemedim..Küstüm.
Verdiklerine değil de aldıklarına küskünüm..benden alıp götürdüklerine kaderin… umutlarımı , yarınlarımı , yağmurlarımı,hayatımı aldığı için küskünüm…gecenin siyahına saçlarımdan tutup sürükleyip en hazine savurduğu için küskünüm..korkularımla beni savaş meydanına bıraktığı için küskünüm…O koca meydanda bir başıma kalıp yenildiğim için küskünüm… beklerken hüznümü, buz tutmuş ellerimden tutmayan hayatıma küskünüm…oysa dursaydı o an , o zaman …ahhh dursaydı o ZAMAN …ellerimde olurdu umudum , yarınım ,yağmurlarım ve hayatım…
Bir hal var üzerimde bugünlerde…elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibiyim ,
Hırçınım ,kırgınım ,KÜSKÜNÜM…
( bana aitdir alıntı değildir)
***
Küskünlükleriniz oldu mu zamana ?, insanlara, yaşananlara, yaşanacaklara,ya Hayata küstünüz mü hiç? Defalarca belki de ama küs kalmaya devam edemezdiniz, buna yüreğiniz, bedeniniz hatta ruhunuz dayanamaz… Her defasında barışarak küslüklerinizle devam ettiniz hayata… Her defasında af dilemek size düştü, her defasında benliğinizden bir parça kayıverdi gökyüzüne ki yalnız yıldızlar gibi… Ama küstükleriniz hiç değişmedi zaman akıp gitti, acımasızca yaralayarak, örseleyerek paramparça ederek her defasında .Yaşananlar ve yaşanacaklar değişmedi her biri yüzünüzde bir çizgi daha ekleyerek yaşandı.ya da yaşanacak! Hayat sizin küslüğünüze aldırış bile etmeyecek ! İçinizde ki acıyla sizi yalnız bırakacak , küs olmayanlar için tüm ihtişamı ile renkli kahkahalar arasında yürüyüp gidecek…
Zamana küskünüm ben bu aralar, bu defa hiç af dilemeyecek kadar küsüm, Zaman geçmesin istiyorum ama beni dinlemiyor , acılarımın yaşanacağı noktada durmasını istedim …. Durmadı…. Küsüm o halde! üste üste getirip parmaklarımı yaptım küs işaretimi, açmayacağım bu sefer! Barışmayacağım!.Oysa yalvardım zamana ve hayata ,bugün benim için dur!!! Dönme ey dünya! gece olmasın , güneş ile alabildiğim nefes, gecenin hüznü ile düğümlenmesin bir bir boğazımda , dökemediğim sözcükler olmasın dilimin ucunda…O beni duymadı,aldırış bile etmedi …Ey zaman küskünüm sana duy beni…
Yoruldum , çok yoruldum …Dizlerim tutmaz , yüreğim atmaz oldu.beni anlatan birkaç gözyaşım oldu avuçlarımda .Avutmaya çalışan sıcak bir kucak ,birkaç tatlı söz yetmedi bana küskünlüğümde…En çok ta kendimden yoruldum.içim kan ağlarken gülmekten yoruldum..zamana küstüm yoruldum, barıştım yine yoruldum ..Her defasında hüznün bana kalmasından yoruldum.Sil baştan hayatlara yoruldum.Elvedalara yoruldum , zaten hiç sevemedim vedaları...vedalara mağlup olmaya yoruldum… kaybolup giden hayata mağlubum ,
Zamana yoruldum , zamana küstüm ….
Dursa zaman da dinlensem bir çınar ağacının gölgesinde, içime çeksem hazan mevsimini , doyasıya ağlasam; dinlensem..yırtıp atsam içimde ki çığlıkları; dinlensem.Bir bebeğin ilk gülümsemesini izlesem; dinlensem.Ama durmadı zaman dinlenemedim..Küstüm.
Verdiklerine değil de aldıklarına küskünüm..benden alıp götürdüklerine kaderin… umutlarımı , yarınlarımı , yağmurlarımı,hayatımı aldığı için küskünüm…gecenin siyahına saçlarımdan tutup sürükleyip en hazine savurduğu için küskünüm..korkularımla beni savaş meydanına bıraktığı için küskünüm…O koca meydanda bir başıma kalıp yenildiğim için küskünüm… beklerken hüznümü, buz tutmuş ellerimden tutmayan hayatıma küskünüm…oysa dursaydı o an , o zaman …ahhh dursaydı o ZAMAN …ellerimde olurdu umudum , yarınım ,yağmurlarım ve hayatım…
Bir hal var üzerimde bugünlerde…elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibiyim ,
Hırçınım ,kırgınım ,KÜSKÜNÜM…
( bana aitdir alıntı değildir)
***