- 16 Mayıs 2007
- 826
- 85
- 648
“Yetiştiremiyorum! Nereden kısacağımı bilemiyorum.”
Bu günlerde, sık sık duyulan kelimeler bunlar. Zengini de, fakiri de aynı şeyleri söylüyor. Biri büyük harcamaların hesabını yaparken söylüyor bu ifadeyi, diğeri küçük hesapların.
Hâlbuki Allah’ın taahhüt ettiği rızık herkese yetecek şekilde gönderiliyor. İnsanlar, “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz” ayet-i kerimesine riayet etmedikleri için bu şikâyetleri yapmak zorunda kalıyorlar.
Eğer insanlar günlük harcamalarını bu ayeti esas alarak yapsalar, hem kendileri sıkıntı çekip şikâyet etmek zorunda kalmazlar, hem de âdetlerini ibadete çevirirler.
“İktisat ve kanaat bana iki hazinedir,” diyen Bediüzzaman Hazretleri de bu hakikate işaret etmiştir. Bunu söylerken insanların saadetinin ancak iktisat ve çalışmakla mümkün olduğunu, şu anki medeniyetin insanları hazırcılığa alıştırması, iktisat ve kanaat yerine israf ve sefahet, çalışma, hizmet yerine tembellik ve istirahat meylini empoze etmesi sebebiyle şikâyetlerin arttığını ifade etmiştir.
Yine Said Nursi’nin, “İnsanın eskiden üç beş şeye ihtiyacı vardı, şimdi hevesatla yirmi şeye ihtiyaç gibi hissediyor” sözleri de medeniyetin insanları ne kadar israfa teşvik ettiğini gösteriyor.
Onun için insanlar, bilhassa bu zamanda aldıkları eşyalara gerçekten ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu iyi düşünmeli ve ona göre hareket etmelidirler.
Şu bir gerçektir ki, israfın zararı yalnız yapana dokunmakla kalmaz, çevreye ve cemiyete de etki eder. Kimse, “Bunun parasını ben veriyorum, istediğim gibi kullanırım” deme hakkına sahip değildir.
Meselâ, bu günlerde küresel ısınmanın nedeni olduğu söylenen kuraklığın asıl sebebi, insanların suyu israf etmesi ve tabiattaki İlâhî dengeyi bozacak zararlı gazları üretmeleridir.
Bunun gibi herkesin istifade etmesi için yaratılan tabiat, enerji, hava, toprak gibi umumî nimetlerin israfı ve yanlış kullanılması da bunların değerinin yeterince bilinmediğini gösteriyor.
İktisat ve israf...
Lügatlerde bu iki kelime de “kullanmak” manasına gelmektedir.
İktisat, bir şeyi maksadına uygun şekilde kullanmaktır, israfsa maksadının dışında kullanmaktır. Burada kastedilen maksat, yaratılışın gayesine uygun hareket etmektir.
Peygamber Efendimiz, “İktisat geçimin yarısıdır. İktisat edeni Allah zengin eder, israf edeni Allah fakir kılar. Fakirken de, zenginken de iktisatlı davranmak gerekir” şeklindeki hadis-i şerifler de bu gerçeğe işaret etmektedir.
Hâl böyle olunca insanların herhangi bir şey alırken ve kullanırken, “Acaba ben şu anda israf içinde miyim, yoksa iktisat mı ediyorum?” diye kendilerine sormalı ve hayatlarına ona göre yön vermelidirler.
Hülâsa, zaman israf zamanı değil, iktisat zamanı olmalıdır.
Ayşenur Yaşar
Eğitimci