Düşündüğüm de 8 gün sonra 7 ay olacağını fark ettim. Nasıl geçti hiçbir farkındalığım olmadığı 7 ay. Oysa ki ilk gün ki halim geliyor gözümün önüne nefes alamıyordum. O kadar zordu ki yürümek, konuşmak. Tek yapabildiğim şey ağlamaktı. Sabahlara kadar gökyüzünü izleyip ondan bir işaret bekleyerek ağlamak. 9 ağustos 2011 de sevdiğim insanı kaybettim. Çocukluğumdan beri tek sayılardan ve ağustostan nefret etmişimdir. Boşuna değilmiş.
Bir kaç sene önce tanımıştım onu . Sadece anlatıldığı kadarını biliyordum ama tatlı çocuktu bir hoşlanma olmuştu. Sonra bu yaz bir yakınlaşma oldu ama tatilde olduğum için dönmek zorundaydım. Arkadaşız dedik . Zaten ötesi olamazdı ona göre. Beni arkadaş olarak görüyordu. Ya da öyle söylüyordu. Onun yanından döndükten 1 hafta sonra ölüm haberini aldım. Bir sabah uykumdan telefonla uyandım. O öldü dediler. inanmadım. Sonrası yıkım sonrası dayanılmayacak acılar . Ama arkadaştık ya biz sevmiyordu ya o yuzden avutmaya çalışıyordum kendimi ne kadar başarabilirsem tabi. ve ölümünden 3 ay sonra en yakın arkadaşı aradı. Tanımıyordum ama o benle konuşmak istedi. O seni seviyordu dedi. Sadece sen onun kardeşim dediği kişiye misafir geldiğin için millet ne der diye düşündü. Emin ol hayatta olsaydı siz birlikte olcaktınız dedi. Benle konuşmuştu bende seviyorsan peşinden git demiştim dedi. Ama zamanı yetmedi sakın ağlama dedi. O gün onu 1 kez daha kaybetmiştim daha büyük bir yıkımla yıkıldım. Ve ocak ayında şehrine gittim. Mezarına.. ilk gittiğim gün koşa koşa gittiğim mezardan ayrılırken adım bile atamıyordum. Orda adının yazılı olduğunu görmek çok zormuş.. Sonra orada olduğum günlerin çoğunda gittim mezarına yağmur kar çamur fark etmedi dize kadar kar da olsa gittim. Annesiyle tanıştırdılar beni. Bana anne dedi . Tek evladını kaybetmiş bir insanın isteğini geri çeviremezdim. Annesiyle görüşüyoruz sık sık arıyor beni bende onu arıyorum. Çok sevmiş beni tanıdıklara öyle demiş. Keşke olsaydı dedi murvetinizi görseydim . Olmadı...
İkimizin resmi vardı onu verdim annesine bakıp bakıp ağlıyormuş bizim imkansızlığımıza. Artık nefes alıyorum. Tabi biraz da ilaçlarla..
Üniversite bu yıl bitiyor. Onun şehrinde buldum işimi oraya taşınıcam yanlız bırakmıcam onu. Mezar tahtasına bilekliğimi asmıştım. Geçen gün annem aradı bilekliğin duruyor hala dedi. Sadece ona yazıyorum . Kötü olduğum zamanlarda ona anlatıyorum. Ve biraz toparlanmamı sağlayan şey köpeğim o olmasaydı daha zor olurdu herşey.
Anlatmak istedim sadece. Burada yazılandan daha çok acı yaşadım hiçbirşey geçmeyecek gibiydi ama zaman geçiyormuş...
Bir kaç sene önce tanımıştım onu . Sadece anlatıldığı kadarını biliyordum ama tatlı çocuktu bir hoşlanma olmuştu. Sonra bu yaz bir yakınlaşma oldu ama tatilde olduğum için dönmek zorundaydım. Arkadaşız dedik . Zaten ötesi olamazdı ona göre. Beni arkadaş olarak görüyordu. Ya da öyle söylüyordu. Onun yanından döndükten 1 hafta sonra ölüm haberini aldım. Bir sabah uykumdan telefonla uyandım. O öldü dediler. inanmadım. Sonrası yıkım sonrası dayanılmayacak acılar . Ama arkadaştık ya biz sevmiyordu ya o yuzden avutmaya çalışıyordum kendimi ne kadar başarabilirsem tabi. ve ölümünden 3 ay sonra en yakın arkadaşı aradı. Tanımıyordum ama o benle konuşmak istedi. O seni seviyordu dedi. Sadece sen onun kardeşim dediği kişiye misafir geldiğin için millet ne der diye düşündü. Emin ol hayatta olsaydı siz birlikte olcaktınız dedi. Benle konuşmuştu bende seviyorsan peşinden git demiştim dedi. Ama zamanı yetmedi sakın ağlama dedi. O gün onu 1 kez daha kaybetmiştim daha büyük bir yıkımla yıkıldım. Ve ocak ayında şehrine gittim. Mezarına.. ilk gittiğim gün koşa koşa gittiğim mezardan ayrılırken adım bile atamıyordum. Orda adının yazılı olduğunu görmek çok zormuş.. Sonra orada olduğum günlerin çoğunda gittim mezarına yağmur kar çamur fark etmedi dize kadar kar da olsa gittim. Annesiyle tanıştırdılar beni. Bana anne dedi . Tek evladını kaybetmiş bir insanın isteğini geri çeviremezdim. Annesiyle görüşüyoruz sık sık arıyor beni bende onu arıyorum. Çok sevmiş beni tanıdıklara öyle demiş. Keşke olsaydı dedi murvetinizi görseydim . Olmadı...
İkimizin resmi vardı onu verdim annesine bakıp bakıp ağlıyormuş bizim imkansızlığımıza. Artık nefes alıyorum. Tabi biraz da ilaçlarla..
Üniversite bu yıl bitiyor. Onun şehrinde buldum işimi oraya taşınıcam yanlız bırakmıcam onu. Mezar tahtasına bilekliğimi asmıştım. Geçen gün annem aradı bilekliğin duruyor hala dedi. Sadece ona yazıyorum . Kötü olduğum zamanlarda ona anlatıyorum. Ve biraz toparlanmamı sağlayan şey köpeğim o olmasaydı daha zor olurdu herşey.
Anlatmak istedim sadece. Burada yazılandan daha çok acı yaşadım hiçbirşey geçmeyecek gibiydi ama zaman geçiyormuş...