Yassy, ben yemek yapmayı bilmeden 27 yaşına kadar yaşadım

Anne evinde zaten yapmadım, öğrenciliğimde de kankeyto olmadığımız lokanta yoktu ve abur cuburlar... Hala daha bu huyumdan tam tekmil arınabilmiş değilim gerçi.
Evlendiğimde, çok sevdiğim ve elinin lezzetine güvendiğim bir iki abla ve teyzeden, annemden ana tarifler aldım ve bir deftere yazdım ne olur ne olmaz diye; sonrası kendiliğinden geldi ve 2 aya kalmadı jet hızında bir saatte 3 çeşit yemeği çıkarabilen, lezzet ve görüntü olarak beklenileni veren bi elim oldu. Ha şuna inanırım, insanın elinin lezzeti diye bir şey var ama bu lezzet "İyi yemekten anlamak" ile ilgili.
Benim anneannenin lafları bitmez; gelin olup giderken (Gelin olmuş gidiyorum o sıra arabesklere bağladım :..( ) yemek konusunda annem anneanneme "Bari X yemekten anlıyor olsun" demiş (Eşim bari yemek bilsin bizi kurtarsın anlamında)

Anneannem de "Damağının tadı olanın elinin lezzeti de olur, yemek yemekten anlayan yapar da hiç merak etme sen Gangsta şaşırtacak seni" demiş (Anneannem aşçıydı).
Evlendiğimde ilk yaptığım yemek, kuru fasulye pilav ikilisi. Bunları iyi yapan her yemeği yapar gibi bi çizgisi var anneannemin, bilmiyorum neden muhtemelen su, yağ dengesi testi gibi bir şeyden geçiyorsun bu ikisinde. :) Ben de bu ikisini denedim. İkisi de çok güzel olmuştu ve muhtemelen sebebi de yaparken -kötü mü oluyor, tarifi tam bu muydu- diye umurumda olmaması ve kademe kademe su dökerek gözlemlememdi. Yani tamamen göz kararımı yapılandırdığım denemelerdi, damak zevkimi baz alarak ve her kademede tadına bakarak da tuz ve baharatları ilave etmiştim. Diyeceğim o ki, "Pasta,kek" gibi tam ölçü istemeyen tarifleri ilkten kafana göre yap ve özgür düşün. Atıyorum 2 bardak pirince 3 bardak su filan uğraşma; pirinci koy, pirinç ile aynı hizaya gelecek kadar suyunu koy (Tencereye bak yani, ölçün tencere olsun); çekti mi yumuşadı mı bak, olmadı mı, biraz daha sıcak su ilave et bekle bak, olmadı mı biraz daha... Sonra tencereyi bir parmak geçecek kadar su eklemen gerekir ya da pirinçleri şu kadar görecek kadar su katsam yeterli demeye başlarsın. Anlatabildim mi bilmiyorum. Yani tarifini yaratabilirsin böyle.
Aldığım ana tarifler ise şöyle: Bakliyatlar su çeker, sebzeler ve etler su salar, pişme sırası sert olandan yumuşağa doğrudur, ne kadar küçük doğrarsan pişme süresi o kadar azalır (Kabak ile patlıcanı aynı anda atıp kabağı eritmeden pişirdim mesela doğrama farkı ile

); patates tuzu alır, terbiye şöyle yapılır, krema şöyle kullanılır, su fazlaysa buharlaştırabilirsin, tuzu- baharatı kademe kademe at, yemek yaparken gerektiğinde tatmaktan çekinme, acısını alacağın sebzeleri tuzlu suda beklet/limonla ov... vb
Yani bir yemeğin baştan sona tarifi yerine kurtarıcıları en başta alarak başladım; aslında bu tamamen kimya, deneyleme ve alışkanlığa dönüştürme işi.
İyi yemek yerim diyorsun, iyi yemek yiyen iyi de yapar; sadece zamana ve pratik bilgiye ihtiyacın var demek ki.