yaşanmış bir olay 1

cemre_SU

halasının kuzusu:)
Kayıtlı Üye
19 Temmuz 2007
4.903
8
39
Bu öyküyü de hayretle okuduktan sonra ´vay be´ diyecek ve ilki gibi meşhur olacağına şahitlik edeceksiniz...



İlk öykümüzün aksine bu anonim söylencenin zamanını ve mekanını tespit edemedik. Ama en az ilki kadar gerçekten yaşanmış olma ihtimali oldukça yüksek..



Buyurun öykümüze:



Sürücünün biri arabasıyla yolda giderken, işaret veren bir yolcuyu arabaya alır. Adam arka tarafa biner.



Şoför, ´Eee hemşerim kimsin nereye gidersin? der. Yolcu, ´ben Azrailim..canını almaya geldim´ der.



Şoför alaycı bir tavırla; ´Sen mi Azrailsin´ der.. ´Yahu senin gibi Azrail olur mu hiç´



Yolcu sakin bir tavırla cevap verir: ´Sen daha önce Azrail gördün mü ki tarif ediyorsun? İnanmadın bana öyle mi ?



Şoför: İnanmadım tabii!



Yolcu: O zaman sana bunu ispatlayayım. Bak şu dönemecin ardında, 200 metre ileride biri yolda araç bekliyor... Onu sen kavşaktan sonra göreceksin ama ben buradan görebiliyorum´ der...



Gerçekten de adamın dediği gibi şoför kavşağı döner dönmez 200 metre ilerde araç bekleyen bir yolcu görür .. Sürücü onu da almak için aracı durdurur. Yeni yolcu ön tarafa oturur....



Olaylar bundan sonra daha da garip bir boyuta taşınır...



Şoför önce yeni gelene de selam sabah vazifesini yerine getirir ve sorar : Eee sen kimsin hemşehrim, nereye gidersin?



> Abi allah razı olsun. Adım falanca... Sen beni merkezde bir yerde indirirsen işim görülür..



Şoför arkaya döner ve diğer yolcuya, ´Eee hadi şimdi kendini bu arkadaşa da bana tanıttığın gibi tanıt´ der...



Arkadaki yolcudan ses çıkmaz... Şoför gülerek, ´Yahu, şu arkadaki adam bana ´Azrail´im´ diyordu. Hem iyilik ediyoz hem de dalga geçiliyoruz´ der..



Öndeki arkaya bakar: Abi arkada kimse yok ki!



Şoför hışımla arkaya bakar: Kör müsün be adam, arkada kurulmuş otuyor işte!



Öndeki arkaya bir daha bakar ve ´Abi senin kafan iyi mi yoksa benle dalga mı geçiyorsun der?



Arkada konuşmadan oturan adam lafa girer: Gördün mü, öndeki beni ne duyabilir ne de görebilir? Hâlâ inanmadın mı?



Şoförün o anda dizlerinin bağı çözülür, beti benzi atar...



Arkadaki adam pişkin pişkin: Haydi, bırak artık bu dünya ile işin bitti. Arabayı kenara çek, 2 rekat namaz kıl da canını alıp gideyim. Sen de tövbe et, son kez Allah´a yalvar...



Şoför ağlamaklı bir şekilde çaresizce arabayı kenara çeker ve iner...



Arabadaki adamlardan önde olanı direksiyona geçer gaza basar ve şoför dolandırıldığını anlayıncaya kadar karayolunda kaybolmayı başarırlar...
 
Bu olay Kayseri-Bünyan ilçesi sinirlari içerisinde yasanmistir ki, olayın kendi Alfred Hitchcockun meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler ürpertici.

Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmis ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içer.
Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası baslamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüs yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma derdindedir.
Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farıni fark eder. Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne?
Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua etmeye baslar.
Tüm günahlari için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın dogru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.
Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dişarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kulfu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşırr ve bir kahvehaneye girer. Üstübaşı ıslak ve şok haldedir.
Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik olusur.
Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :
-Hasan Yıldız baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?-
 
çok güzel canımmmmmmmm
 
olayın doğrulugu aynı bunyan köyünde yasıynalar tarafından onaylanmıştır
 
Çok güzeldi.İlk öyküyü Yılmaz Erdoğanın ekibi "çok güzel hareketler bunlar"da canlandırmışlardı.
İkinci öyküyü de ben eklemiştim uzun bir süre önce.Teşekkürler anımsattığın için...
 
Çok güzeldi.İlk öyküyü Yılmaz Erdoğanın ekibi "çok güzel hareketler bunlar"da canlandırmışlardı.
İkinci öyküyü de ben eklemiştim uzun bir süre önce.Teşekkürler anımsattığın için...

BENDE İZLEDİM O BÖLÜMÜ. BU YAZIYI OKUYUNCA ALLAH ALLAH DEDİM. ÇÜNKÜ ORDA BUNLARI ORADAKİ TİYATROCULARIN YAZDIĞINI DÜŞÜNÜYORDUM.
ÖYLEDE OLMASI LAZIM ZATEN DEĞİLMİ? HATTA YILMAZ ERDOĞAN KİM YAZDI BUNU DEYİNCE ORDAN BİRİSİ BEN YAZDIM DEDİ.
YANİ BUNLAR İNTERNETTEN HİKAYELER BULUP SADECE OYUN MU OYNUYORLAR.
BENDE NEKADAR YARATICILAR DİYORDUM:1no2:
 
X