Yandaş medya Yusuf Yerkel'in yeni görüntülerini servis etti

Konu o mu egem? buradan anladiginiz o ise zaten benim yazilarimi hiccc okumayin cünkü anlamiyorsunuz demektir, asiyor yani benim yazilarim sizi ve yazimdan sizin gibi cikarim yapanlari..

Eger bir tarafta göcük altindan cikarilan adam" sedye kirlenmesin cizmelerimi cikarayim" diyor ve böyle demesinin nedenini de " devlet malina zarar gelmesin diye öyle dedim" diye acikliyorsa, diger tarafta baska kisilerde bu adamin acisini kullanarak, provakasyon yapiyor, tekmeliyor, yakiyor, yikiyorsa ve siz hala olayi " Arabanin cani cok acimistir" olarak algiliyorsaniz benim yazlarimi okumayin..
 
Son düzenleme:
Bi defa bu ülkede pek adil işlemesede kanunlar var.
Kamu malına zarar vermenin cezası kanunlarda bellidir.
Madem bu kişi kamu malına zarar veriyor o zaman yapılacaklar bellidir.
Sarı cizmeli mehmet ağa olarak bunu ben biliyorken, sokaktaki vatandaş biliyorken Başbakan danışmanı bilmiyor mu diye sormak istiyorum.
O kişi azılı bir katil bile olsa bir başbakan danışmanın kanun nizam tanımaz bu davranışı gözümde aklanmazdı.
O yüzden ellerine sağlık ne de güzel dövdün adamı diyemeyeceğim.
 
Hani ülkede kanun yoktu, hukuk ölmüstü:))
Yukardaki size göre yazilmis birsey degil Pelin, sadece bir atif..
Bu arada evet kanun var ama kimi durdurabiliyor o kanunlar söyler misiniz?

1 yildir sokaklaqrdaki terörün maliyetini hic incelediniz mi?
 
Bunlar eksiksiz bir sınıf şiddetinin cismanileşmiş, elle tutulur halleridir. AKP'nin piyasa toplumu hedefi şiddetin ana kaynağıdır

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yoksullardan, dar gelirli emekçilerden oy desteği almasında,
Türkiye’de uzun bir dönemden beri bir 'kulturkampf' yaşıyor olmamızın payı yadsınamaz. Kültürel kimliklerin çatışmasının siyasal
alana yansıması ve bu alanda bir üst belirleyen konumunu elde etmesi olarak tanımlanan 'kulturkampf', Almanya’da 19. yüzyılın ikinci yarısında Bismarck
yönetimiyle Katolik kilisesi arasında yaşanan mücadelenin adıdır. Ondan önce kısa bir süre için İsviçre’nin Bern, Cenevre gibi kantonlarında yaşandı. Almanya’da 1871’de zirve noktasına ulaşan bu mücadelede, Bismarck ve liberaller kilise ve devletin ayrılmasını, medeni nikâh gibi kurumların yasallaşmasını, Katolikler ise kilisenin ve dinin devlet ve bilimden üstün olduğu ilkesini savundu. Çatışmanın en şiddetli olduğu dönemde 1880 Katolik
din adamı hapisteydi, kilisenin mallarına el konmuştu. Kulturkampf, hem iki yaşam tarzı arasındaki bir mücadeleydi hem bir
sınıf savaşıydı. Kentli burjuvaların asiller, ruhban sınıfı ve çifçilere karşı mücadelesiydi. Köylülerin büyük kısmı kilisenin yanında yer aldı, işçi sınıfı ise giderek yüzünü sosyalistlere çevirse de birçok yerde muhafazakârların etkisi altında kalmaya devam etti.
Bismarck, 1880’lerde, bu kez anti-sosyalist yasaları parlamentodan geçirmek isteyince, muhafazakârların desteğini almak için Kulturkampf’a son verdi. Ama bu çatışmanın artçı etkileri ve sınıf çatışmalarının üzerini örtme işlevi uzun yıllar devam etti.

Türkiye’de de AKP geniş oy desteğinin önemli bir kısmını bir kimlik çatışmasının siyasal gücü olmaktan alıyor. Diğer yandan, mülklüler sınıfının, varlıklıların, daha klasik ifadeyle sermaye kesiminin bir fraksiyonunun partisi olmaya devam ediyor. AKP’nin 2002’deki ilk hükümet programında yer alan amaçlardan biri, 'piyasa toplumu'nu tesis etmekti.

12 yıllık AKP iktidarının en bariz süreklilik gösteren hattı bu oldu. İnsanları sermaye birikiminin bir dişlisi olarak görmek, üretimden tüketime, çocuk doğurmaktan alışveriş yapmaya, onların bütün eylemlerini sermaye birikiminin bir anı olarak algılamayı gerektirir. Bu kültürel alandan dini alana kadar bütün insani faaliyetlerin doğrudan veya dolaylı bir kâr fırsatı olarak görülmesi demektir. Doğaya bakış da buna dahildir. Erdoğan Bayraktar’ın, “Bu rant olmazsa ülke kalkınmaz” özdeyişi bu anlayışı özetler. Doğanın sömürülmesi gibi, insanların sömürülmesi, hayatlarının kârı azamileştirmenin bir değişkeni haline gelmesini, örneğin büyük bir teknolojik değişim olmadan üretimde birim maliyetin birkaç yılda dörde bölünmesini doğal ve iyi bir şey
olarak algılar bu anlayış. İş kazaları bu maliyet azalmasının tortusu, firesidir.

Tayyip Erdoğan’ın ilk kez değil, bundan önce de iş kazaları konusunda söylediği, iş kazasının üretimin fıtratında olduğu iddiası, bir tespiti dile getirmenin ötesinde, bu kazaları olağanlaştırmak, kadere dönüştürmek amacı taşıdığı için, sadece bir muktedirin işgal ettiği yüksek makamdan sıradan insanların kaderine bakışını değil, sermaye sınıfının asli ideolojik dünya görüşünü dile getirir. Hızlı tren kazası sonrasında, Tuzla tersanelerinde üst üste gelen işçi ölümlerinde ve birçok başka örnekte, muktedirlerin acımasızca dile getirdikleri 'fıtrat', 'kader', 'takdiri ilahi değerlendirmeleri, aslında bir sınıf şiddetinin silahlarıdır. Bu şiddet, Soma’daki maden kazasının sorumlularının cezalandırılmasını talep eden kişiyi öfkeyle tekmeleyen ve ayağı incindiği için rapor alan takım elbiseli, kravatlı, okumuş ve imanlı danışman olarak tezahür eder. Kendisini gayet haklı nedenlerle yuhalayanı tokatlama hakkını kendisine atfeden kibirli muktedir kılığına girer. Ama kapısından nihayet girdiği üst sınıftan, o güç ve ikbal basmağından düşmenin endişesinin tetiklediği öfkeyle atılan o tekme ve tokatlardan çok daha büyük şiddet, kâr ve rantın azamileştirilmesi için feda edilen canları takdiri ilahinin sorumluluğuna devretmektir. Çok sıkışınca göstermelik sorumluları cezalandırır gibi yapmak ama zeytinyağı gibi hep suyun üstüne çıkmak, hiçbir şey olmamış gibi kibirle yoluna devam etmektir. Bunlar eksiksiz bir sınıf şiddetinin cismanileşmiş, elle tutulur halleridir. AKP’nin piyasa toplumu hedefi şiddetin ana kaynağıdır. Unutmayalım, Kulturkampf’ın sözlük anlamı kültürler savaşıdır ama esas anlamı, bir toplum ideali için savaştır. AKP’nin nasıl bir toplum ideali için savaş verdiğini tarif etmeye gerek yok.
AHMET İNSEL
 
Son düzenleme:

Bu ülkede kanunun olmadığını savunmadım hiç bir zaman. Yeterli değildir, adil işlemiyordur orası tartışılır.
Ama kamu malına zarar vermenin cezası bellidir.
Tabi tekme ile tokatla insanları öldürmekle çok güzel durduruyorlar aynen böyle devam etsinler.
Durmak yok yola devam.
 
Zaten yazida " bu kisim size yazilmis degil dememe ragmen üzerinize alinmanizi anlamadim ama neyse:)
 
ya arabaya tekme attı diye birinin kafasını gözünü kırmakla hatta bunu kendide yapacağını söyleyen bir insana hak hukuk kanundan bahsedebilir misiniz, ve onun hak hukuk laflarını artık ciddiye alır mısınız ?.
yorum okuyanın.
ben almam bu saatten sonra, oda ayrı
 
Son düzenleme:
Zaten size yazsam "size yazmadim" demezsim degil mi?:))
Zaten yazilarim bazen cogu kisiyi asiyor, anlamaniz üzerinize alinmanizi geretirmez..
En azindan " size yazmadim" dedigim bölümü anlamis olmaniz gerekirdi:))

Neyse konuyu uzatmayalim, en azindan bir seyi daha anladim sayenizde:)))
 
sen feci otoritesin ya. seni anlamamız zor.:))
geç bunları. egon tavan yapmış senin. yeter artık.
sen anlamazsın muhabetin baydı. işine gelmeyince bunu demen yazındaki saçmalıkları görmemizi engellemiyor
 
Son düzenleme:

Devlet Bahçeli Başbakan manen bitmiş kalben tükenmiştir demiş. Görüyoruz ki başbakan sadece kendi tükenmemiş bazı seçmenlerini de kalben ve manen tüketmiş adam.
 
Son düzenleme:
Nedense hala aracı tekmeleyen adam hukukta dayak yemeyi hak ediyor mu sorusuna cevap gelmemiş..

Ülkede hukuku uygulayacak kişi önce devlet büyükleridir. Onlar sokak serserisi gibi tavır takındıktan sonra evet hukuk ölmüş demek ki. Onlarında hukuka güveni kalmamış..
 
Sakin sakin..
Kimse yazimi okumak zorundada degil..

Konu bu ama anlasilan " vah vahh arabaa canimm cok canin acimistir" iste anlasilan:)))

Bu kadar sinirin sebebide o zaten..
Gercegi kendi icinde bilmek ama tersini söylemeye calismak..
 


Üzerime alınmadım sadece sizin atıfınıza atıf yaptım bende lütfen üzerime alındığımı düşünmeyin. :)
Ama hani bu ülkede hukuk yoktu, kanun yoktu size demedim üzerinize alınmayın lafları sizin düşüncenizi haklı çıkartmıyor malesef.
O zaman unutalım hakkı,hukuku, kanunları nizamları hepimiz önümüze geleni tokatlayalım, öldürelim.
Lütfen savunduğunuz şeye birde bu yönüyle bakın.
Beni anladığınızı düşünüyorum. :)
 
laf cambazlığı. yaptığın başka bir şey değil.

neyse resimler ve video varda insanlar gerçekleri açık ve net görüyorlar. bazıları görmemizi engellese bile.
 
Her zaman aynı laf. Sen anlamazsın. Okumak zorunda değilsin. Ben sizi aşıyorum.
 

İnsanlar ölmüş hala daha yok devletin malı,yok terörün maaliyeti...Ya ne zaman devletin MALI,devletin insanından değerli oldu?Vatan da devlet de üstünde insanlar olmadan yalnızca bir toprak parçasıdır.Ambulansa da bir tekmeyle bir şey olmaz korkmasın başbakanın gözünün nurları.1 senedir olanların maaliyeti de ölen insanlar,gözünü kaybedenler,yaralananlar,hukuka indirilen darbelerdir benim için.
Bu yorum da okuyanın,yeminim var.
Yere yatıp,ölü taklidi mi yapsak;yazmayacağım,yazmayacağım diyorum olmuyor.
 

devletin malının ayakkabı kutularından taştığını gördük biz. geçecekler bunu
 
Evet 1 yildir yakip yikanlar hep birileri tarafindan korundu..
Hep yüzleri maskeli olarak yaptilar bu isi..
Ama artik o kadar azittilar ki kendilerini aci sahipleriymis gibi tanitarak yapiyorlar..
Yani o kisi SOMA ya aci sahiplerinin acisini kullanmak icin provake yapmaya gelmis ise, o kadar acinin arasinda o kisiye az bile yapilmis..
Ayrica provake sadece mala zarar vererek yapilmaz, fitne en büyük provakasyondur , en büyük zarari verir ve kanunlardada cezasi yoktur..
Orada Soma halkinin acisini kulanarak provake eden kisileri bana verseler birakin tekmeyi agizlarini yüzlerini kirardim zira artik aciya bile saygilari yok..
Dul kalmis eslere yetim kalmis cocuklara, ölmüs onca insana saygisi olmayan, tek derdi provakasyon olan kisilere benimde saygim yok!!
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…