- Konu Sahibi mavisaclikiz35
-
- #21
Hanımefendi sırf yorumunuz gözden kaçtı diye ne kadar kuruldunuz yahu. Nazikçe özür dileyip cevap da verdim, linçlemeden yine kurtulamadım. Ekonomik olarak çok kolay olsaydı, bu zamana kadar şunca rezilliği çekmek yerine evi çoktan tutmuştum. Evim zaten işyerime çok uzak, ailemle aram mükemmel olsa bile yine de bir ev tutma ihtiyacım var. 5 yıldır kendi yağımda kavrulacağım diye emdiğim süt burnumdan gelmiş ama ben çözüm önerisine cevap vermiyorum, öyle mi? İyi niyetli başlayıp lince giden yorumlarınız için çok teşekkür eder, iyi bayramlar dilerim…Bence çozum getirmek gibi bir çabasi da yok konu sahibinin , ben işyerinden ayaklarını kesmenin ilk etapta zor olacagini düşündüğüm için öncelikle ve acilen evi ayırmasını önerdim çunku bunu yapmak ekonomik olarak çok kolay konu sahibi icin, evi ayirinca da en azından mesai saati dışında ailesine maruz kalmayacağından kafasını ve sosyal hayatını toparlaması daha kolay olacak, daha sağlıklı kararlar alabilecek eninde sonunda iş yerinde de bağımsızlığını sağlayacaktı. Ama hiçbir rasyonel çozum önerisine cevap vermiyor.
Yaşanmışlıklarınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederim… Onlarsız olamıyorum, çünkü benzer düşüncelere sahibim ama onlarla hiç olamıyorum… Annem de babam da, ikisi de sorunlu ve sıkıntılı insanlar, ben bunu kabul ediyorum. İkisinin de haklı olduğunu düşündüğüm bazı yanları olmakla birlikte genel anlamda ebeveyn gibi davranabilen ve sorumluluk alabilen insanlar değiller (aile ilişkiler konusunda). İkisinde de almış yürümüş bir kurban psikolojisi var. Attığım bir ayrılık adımı onlara kendilerini kötü ve değersiz hissettirir diye üzülüyorum ama artık bundan başka bir çaremin olmadığının da farkındayım…Ahhh ah okuyunca resmen kendi hayatım gözlerimin önünden geçti.Benim annem babamda aynı durumdaydı.Cocuklugum gençliğim hep kavga gürültü evden ayrılma ve boşanma tesebbusleriyle geçti.Tesebbus diyorum çünkü en az 3-4 defa mahkeme kapılarından döndüler.Okuldan eve hep korkarak gelirdim acaba yine kavga mı ettiler annem acaba evden gitmismidir diye...
Onların aralarını bulucam ben evlenirsem aralarına bulacak kimse olmaz ayrılırlar diye evlenmem 37 yaşımı buldu nasıl büyük bir hata yaptığımı o zaman anladım çünkü yaşım çok ilerlemesi ve çocuk sahibi olmam çok zordu.Yani kısaca kendi hayatımdan olmuşum.
Evlendikten 7 ay sonra babamı kaybettim.O zamana kadar kavgalardan dolayı kendi içimde hep babamı suçluyorsun.Ama annemle birebir kalınca asıl sorunun annemde olduğunu fark ettim.Etrafindaki herkesle kavga etme potansiyeline sahip neredeyse yoldan geçenlere bile satasir durumda ve tedaviyide kabul etmiyor ben deli miyim diyip işin içinden çıkıyor.
Uzun oldu kusura bakmayın ama bende çok doluymuş.Size naçizane tek söyleyebileceğim geç olmadan kendi hayatınızı kurun anne baba bile olsa bırakın kendi kendilerine birbirlerini yesinler
Dolu dizgin bir şekilde nefrete doğru sürükleniyoruz sanırım… 3 yıl önce de başka bir konu içinde benzer bir şeyden bahsetmişim, o zamanlar annem ve babama karşı hislerim daha yumuşakmış ama şimdi giderek sertleştiğini kahrolarak farkediyorum. O yüzden tespitiniz çok doğru…Birlikte yaşama fikri başlı başına hata. Belli yaştan sonra vicdan yapıp aileden kopamayan bireyler yıllar sonra bunun pişmanlığını aileden nefret ederek ödüyor.
Kesinlikle kendi hayatınızı kurun ve uzaklaşın birkaç seneye daha da zor olur uzaklaşmak.. Hayatınızı mahvetmeyin tecrübe ile sabit
Tanımıyorum ama anlıyorum sizi, yoksa niye vakit ayırıp yorum yapayım? Niye açıklama yapmak yerine en başta linçleme tabirini kullandınız? Bence önce kendinize karşı dürüst olun, bu yasa kadar ekonomik sebeplerle bağımlı kalmışsınız tamam ama şu anda hemen adım atmanızı engelleyen ne? Birbirimizi öldürecek duruma geldik diyorsunuz, evinizi işinizi ayırın diyince de binbir bahane sunuyorsunuz. Hayat sizin, çozum onunuzde, gerisi size kalmış....Hanımefendi sırf yorumunuz gözden kaçtı diye ne kadar kuruldunuz yahu. Nazikçe özür dileyip cevap da verdim, linçlemeden yine kurtulamadım. Ekonomik olarak çok kolay olsaydı, bu zamana kadar şunca rezilliği çekmek yerine evi çoktan tutmuştum. Evim zaten işyerime çok uzak, ailemle aram mükemmel olsa bile yine de bir ev tutma ihtiyacım var. 5 yıldır kendi yağımda kavrulacağım diye emdiğim süt burnumdan gelmiş ama ben çözüm önerisine cevap vermiyorum, öyle mi? İyi niyetli başlayıp lince giden yorumlarınız için çok teşekkür eder, iyi bayramlar dilerim…
Evet ben yıllarca onları nasıl bırakayım diye diye herşeyi erteledim.Dolu dizgin bir şekilde nefrete doğru sürükleniyoruz sanırım… 3 yıl önce de başka bir konu içinde benzer bir şeyden bahsetmişim, o zamanlar annem ve babama karşı hislerim daha yumuşakmış ama şimdi giderek sertleştiğini kahrolarak farkediyorum. O yüzden tespitiniz çok doğru…
Herkese merhabalar, iyi bayramlar. Bayram bana zehir olsa da, umarım herkesin sağlığı ve keyfi yerindedir.
Daha önce de bazı konular açmıştım, toksik ilişkilerimden bahsetmiştim.
En büyük toksikliğim, ailem sanırım…
Instagramda bayramda toplu aile fotoğrafları, yemekleri, kahvaltıları gördüğümde artık gözlerim doluyor. Benim hiç böyle bir ortamım olmadı…
30 yaşındayım, çekirdek ailemle (annem ve babam, kardeşim yok) yaşıyorum, kendi işimin sahibiyim ve annemle babam işimin yoğunluğu dolayısıyla bana yardım etmek için her zaman işyerimdeler. Babam 2020’de emekli oldu, emeklilikten sonra hayatı kaydı resmen. Hala emekliliğe adapte olamadığını düşünüyorum. Önceden çalışırken akşamdan akşama birbirimizi gördüğümüzde çatışmalar çok daha az olurdu. Emeklilikten sonra bir de benim işim dolayısıyla iyice yapış yapış biraraya gelince işler içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Zaten annemle başından beri iyi gitmeyen (hatta rezalet) bir evlilikleri var. Kaç kere boşanma noktasına gelindi, ben varım diye vazgeçildi (bunun doğru mu yanlış mı olduğunu hala çözemedim; çünkü annem boşansa ve beni yanına alıp baba evine dönse, muhtemelen orada hayatımız başka türlü zehir olurdu. Galiba kötünün iyisini tercih etti annem)
Annemin ve babamın aileleriyle ilişki yıllardır kopuk. Babamın ailesiyle zaten görüşmüyorum, annemin ailesine de küçükken yaz tatillerinde giderdim, artık onu da yapmıyorum. Kocaman dünyada ben ve annemle babamın bitmek bilmeyen iğrenç evliliğinin çatışmaları, öylece kalakaldık…
Annem okb hastası (bilmeyenler için takıntı bozukluğu) ve kronik depresif. Önce dedemin, sonra da babamın hayatı zehir etmeleri sonucu bu hale geldi diye düşünüyorum. Sürekli bir yeri ağrır, sürekli bir sağlık sorunu olur. Babamsa bu sağlık sorunlarına asla tahammül etmez; annemi üzerine ilgi çekmeye çalışan bir ruh hastası olarak tanımlar (Az önce bu cümleyi bizzat babamdan duydum, yüreğim paramparça oldu). Sonra da babama patladım, bir sürü şey söyledim. Babamın her zamanki tepkisi “Ben geberip gideyim, kurtulun; bunu mu istiyorsun” oldu. Annem başka odaya gitti, ben de ağlayarak kendi odama kapattım kendimi.
Bu ve buna benzer sahneler neredeyse her gün yaşanıyor bizde.
İşyerindeki çatışmalarımızdan hiç bahsetmiyorum bile…
Yalnızlık ve çaresizlik hissiyle her geçen gün biraz daha tükeniyorum; ruhen ve bedenen… Doğru düzgün bir arkadaş çevrem de yok… Kendi işimi kurdum; aman çalışayım, maddi olarak kendimi toparlayayım derken sosyal hayatım kalmadı. Hiç yok…
Öyle çaresizim ki…
Benim psikoloğum da babamı görmüştü.Son cümleniz duygularımın önemli bir kısmının özeti oldu; evden ayrılamıyorum, hep yanlarında olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. İlişkilerindeki problemi çözmek için bilinçli bir çabaları asla yok. Annem hayatı boyunca psikiyatrların kapısını çaldı, şimdi düzenli olarak psikoloğa gidiyor. Psikolog haklı olarak babamı da görmek istiyor. Babamın cevabı: “ Benim bir şeyim yok”.
Onların çaba göstermediği bir durumu ben de çözemediğim gibi, giderek ruhen ve bedenen çöküyorum…
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?