Popüler Konu Verimli Rutin

Prokrastineyşın: Başlanıp bitirilmesi gereken işleri inatla erteleme, savsaklama ve oturup çalışmak yerine ıvır zıvır şeylerle oyalanma alışkanlığıyla mücadele kılavuzu

3- Savsaklamayla ilgili bilmemiz gereken en önemli şey ne?
savsaklama davranışı, özdüzenleme konusundaki başarısızlığın bir biçimidir.
Başaramadığımız şey, davranışlarımızı kendi hedeflerimize uygun olarak düzenlemektir. Eğer kronik bir biçimde savsakladığınızı keşfettiyseniz, yapmanız gerekenleri bir başka zamana erteleyerek pekala olumsuz hislerden kaçıyor olabileceğinizi de keşfetmişsinizdir. Elbette bu
geçici bir ödüllendirmedir. Görevi yarına bıraktığımız an olumsuz hislerden kurtulup rahatlarız. Ve lisedeki psikoloji dersinden de hatırlayabileceğiniz gibi, ödüllendirilen davranışlar tekrarlanırlar. Kendi savsaklama davranışımızı da işte bu şekilde pekiştirerek başlı başına bir sorun haline getiririz. Diyelim ki yaklaşan bir işle ilgili kendimizi kötü hissediyoruz.
Kirişi kırıp bize kendimizi iyi hissettirecek şeylere dalıp gitmek çok daha cazip görünüyor. Fakat mesele tam da bu: Savsaklama anında yapılması gereken ilk şey, yerinizden kıpırdamadan öylece durmaktır. Eğer size kendinizi iyi hissettirecek bir şeyler yapmak üzere dikkatinizin yönünü değiştirirseniz, geçmiş olsun, kaybettiniz. Hissettiğimiz korku ve hüsran duygularıyla yüzleşmekten kaçınırız. "Bunu şimdi yapmak hiç içimden gelmiyor, en iyisi yarın yapayım," diye kestirip atabiliriz ve muhtemelen ertesi gün elimizi bile sürmeyiz. Bize kendimizi iyi hissettiren şeylerin cazibesine boyun eğerken, "Bunu şimdi yapmak hiç içimden gelmiyor, en iyisi yarın yapayım," diye düşünerek bu tercihimizi duygusal bakımdan meşrulaştırırız. Fakat ne yazık ki bunu yarın da yapmayacağız
kitap tam olark beni anlatıyor. tam bir görev insanı gibi 3 günde kitabı bitirdim ama uygulamaya geçiş 0 maalesef, genelde böyle oluyor benm hayatımda burda tavsiye edilen bir sürü kitabı okudum: pürdikkat, etkili insanların 7 alışkanlığı, alışkanlıkların gücü vs, hızlı da okuyorum ama sonra puff hayatımda hiçbir sey değişmiyor. bu döngüyü kırmaya niyet ediyorum. burda parça parça paylaşımda bulunarak her gün farkındalığımı arttırmayı amaçlıyorum.
 
Günaydınlar ...

Biliyorsunuz 1 aydır glütensiz ve şekersiz beslenmeye başlamıştım. vücudumdaki değişikliği bir de biyolojik açıdan değerlendirmek adına kan tahlili yaptırmıştım. Sonuçlarım çıkmış; vitamin (magnezyum , b12, kalsiyum) değerlerim artmış, insulin direncim ve açlık kan şekerim düşmüş. Genel olarak hamd olsun bi iyileşme durumu söz konusu. Beslenmenin 1 ay içerisinde dahi bu denli değişime sebep olması hem şaşırtıcı hem de rahatlatıcı. Sağlıklı beslenmek, ideal kiloda olup , düzenli egzersiz yapmak insanı hem görünüş olarak hem biyolojik olarak hem de psikolojik olarak olumlu anlamda etkiliyor. Mesela d vitamini ile depresyon ilişkili. Sağlık bir bütün.
Doktoruma muayeneye gittiğimde önce beni bi an tanıyamadı ve 'daha freş göründüğümü ve daha da güzelleştiğimi ' iltifat etti. Sonuçlarla birleştirince mutlandım .
Ev halkı da genel olarak pilavsız ve bol salatalı bir sofraya alıştılar :)


elecda elecda gerçek anlamda evine çok özen gösterdin, mimarla güzel bir çalışma yaptın, zevkli seçimler yaptın, koşturdun çabaladın. ve tüm bu güzellikleri hala koruyor olman gerçekten ' istikrar' istiyor ve sen bunu başarıyorsun . Tebrikler.
Senin adına çok sevindim. Aldığın sonuçlar sürdürme konusunda da pozitif katkı sağlayacaktır. :KK200:
Dediğin gibi rutinlar istikrar getiriyor. İstikrar da sürdürülebilirliği sağlıyor.
 
kitap tam olark beni anlatıyor. tam bir görev insanı gibi 3 günde kitabı bitirdim ama uygulamaya geçiş 0 maalesef, genelde böyle oluyor benm hayatımda burda tavsiye edilen bir sürü kitabı okudum: pürdikkat, etkili insanların 7 alışkanlığı, alışkanlıkların gücü vs, hızlı da okuyorum ama sonra puff hayatımda hiçbir sey değişmiyor. bu döngüyü kırmaya niyet ediyorum. burda parça parça paylaşımda bulunarak her gün farkındalığımı arttırmayı amaçlıyorum.
Bende de genel anlamda bahsettiğiniz şekilde bir durum mevcuttu.
Fakat bu döngüyü kıracak olan şeyin kitaplar, motivasyon cümleleri vs değil, kendim olduğum olduğunun farkına vardım.
Kitaplar, cümleler bizlere yol gösteriyor.
Sürekli fitili ateşlemiyor, uygulamak bize düşüyor.

Dış motivasyon geçici.
Ben motivasyona değil, disipline inanırım.
Yapamıyorum diye sürekli sızlanmak yerine, ne yapabilirim diye baktım.
Döngüyü kırmak için mesela kendime doğru soruları sormakla başladım.

Hayata yön verirken; bazen kendimize doğru soruları soramadığımız için de, doğru yolu bulmakta zorluk çekebiliyoruz.
Neden erteliyorum?
Yapacağım işleri bende alıkoyan ne ?
Ne istiyorum?
Hangi zamanlarda huzurlu hissediyorum? Bu durumu daim kılmak ve artırmak için neler yapabilirim?
Bu soruları yanıtladım yazdım. Çantama bir not defteri edindim. Şu an bulunduğum noktadan memnunum.

Mükemmeli hedeflemiyorum, yapabildiklerimle ve çaba halindeki kendimle mutluyum🌸
 
Son düzenleme:
İyi Görünmek

Öncelikle toplumsal güzellik dayatmalarını reddettiğimi, sosyal medyanın etkisi sonucunda herkesin birbirine benzediği estetik müdahaleleri dehşet verici bulduğumu belirterek başlamak istiyorum. Güzellik çok subjektif bir kavram. Ben özgün ve gerçek kadınları güzel bulurum mesela. Gerçekten kastım, saçı, kirpiği ve tırnağı kendine ait olan, makyaj ile yüzü tanınmaz hale gelmeyen kadınları kast ediyorum.

Ülkemizdeki etnik köken çeşitliliği muazzamken, bunu kutlamak yerine, birbirine benzemeye çalışmak ne kadar gereksiz. Herkes olduğu gibi, farklılıklarına rağmen değil, farklılıkları ile birlikte güzel aslında. Bütün estetik müdahaleler de iyi sonuç vermiyor ayrıca. Bazı insanların kemerli bir burnu varken sahip olduğu aurayı, burun ameliyatı olduktan sonra yitirdiklerini, yüzlerindeki anlamı kaybettiklerini çok gözlemledim.

Ben kendim için ne yapıyorum. Madde madde detaylandırayım.

1. Saçlar: Saçlarım henüz beyazlamadı. Bu nedenle şimdiye kadar saçlarımı hiç boyatmadım. Geçen hafta fön çektirmeye gittim. Kuaför "Hiç değişiklik ihtiyacı hissetmediniz mi, kadınlar değişiklik ister" dedi. "Ben senelerdir her sabah aynı kahvaltıyı yapıyor ve değişiklik ihtiyacı duymuyorum. Saçlarımı neden değiştirme ihtiyacı duyayım ki?" dedim:)

Saçım sağlıklı ve bir tedavi ihtiyacı yok. Bu nedenle sadece şampuan kullanıyorum. Krem, serum, yağ, maske vs. gibi saç ürünlerine hiç girmedim, girmeyi de düşünmüyorum. Çünkü zaten iyi durumda olan bir şey için ekstra enerji ve para harcamayı manasız buluyorum. Eczane şampuanı kullanıyorum. Bioderme Node kullandım. Gayet iyiydi. Bitince Phyto şampuan aldım. Bu da gayet iyi.

2. Yüz Bakımı: Sabahları yüzümü yıkadıktan sonra termal su, ardından nemlendirici uyguluyorum. Evden çıkmadan da güneş kremi sürüyorum. Akşam yüzümü temizleyici jel ile iyice yıkayıp, termal su, hyaluronik asit serumu ve nemlendirici uyguluyorum. Kullandığım ürünler rosacea için uygun ürünler. Göz altı kremi artık kullanmıyorum, zira dermetologum hiç bir faydası olmadığını, normal nemlendiriciyi çok az göz altına geçmemin yeterli olduğunu söyledi.

3. Vücut Bakımı: Folikülit denilen bir cilt döküntüsü ile uğraştığımdan, dermetologun önerisi ile Bioderma Lipikar jel ve vücut kremini kullanıyorum. İkisinden de oldukça memnunum. Bu ara duş öncesi kuru fırçalama rutini oturtmaya çalışıyorum ama genelde unutuyorum.:işsiz: Vücut kremini el ve ayaklarıma da uyguluyorum. Ekstra ürün kullanmıyorum.

4. Makyaj: Çok az makyaj yapıyorum ben. Yaklaşık 2 dk sürüyor. Korendy'den aldığım bir cushion var. Güneş kreminin üstüne göz altları dahil bu ürünü uyguluyorum. Kaşlarımı fırçalayıp, rimel sürüyorum. Bir de ruj. Sağlıklı ve temiz bir görüntü elde ediyorum. Ayrıca makyajdan sonra hala kendime benziyorum ki benim için en önemli kriter bu.

5. Aylık Bakım: Her ayın ilk haftası lazer, kaş, manikür ve pedikür randevum var. Hepsini aynı kişi yapıyor. Uzun tırnak sevmiyorum. Kalıcı oje kullanıyorum.

Bunların haricinde gün içerisinde çok su içiyorum sağlıklı beslenmeye ve takviyelerimi içmeye özen gösteriyorum. Ayrıca ki bence en önemlisi kalbimi ve niyetimi temiz tutmaya gayret ediyorum. Çünkü bence bu insanın yüzüne yansıyan ve insanı güzel kılan bir şey.
 
Bunların haricinde gün içerisinde çok su içiyorum sağlıklı beslenmeye ve takviyelerimi içmeye özen gösteriyorum. Ayrıca ki bence en önemlisi kalbimi ve niyetimi temiz tutmaya gayret ediyorum. Çünkü bence bu insanın yüzüne yansıyan ve insanı güzel kılan bir şey.
Öyle doğru ki; insanın niyeti, bakış açısı, kalbinin ve iç güzelliğinin yüzünden okunuyor olması.

Benimde hemen dikkatimi çeken insanın yüzünden okunan ifadesidir.
Kendisi ile savaş halinde mi, barış halinde mi hemen belli oluyor.
Bu platformda dahi görmeden kelimelerin içindeki enerji geçiyor.

Sevdiğim bir söz var Doğan Cüceloğlundan; Işıklar içinde uyusun.
“Kim olduğun o kadar bağırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum.”
 
Evin sabah toplanmış ve akşam geldiğimde hazır halini paylaşıyorum. İşten tükenip yorgun argın eve geldiğimde bu düzen benim enerjimi yükseltiyor.
elecda elecda kocaman alkışlar sana. Düzen,evin görselliği, sadeliği çok iyi.. Gerçekten hayran olunası bir hayat tarzın var. Sana çokça imreniyor ve benimde bu kıvama gelmeme çokça niyet ediyorum.
 
Prokrastineyşın: Başlanıp bitirilmesi gereken işleri inatla erteleme, savsaklama ve oturup çalışmak yerine ıvır zıvır şeylerle oyalanma alışkanlığıyla mücadele kılavuzu
4-Bugünün işini yarına, yarının işini öbür güne

Önümüze koyduğumuz hedefe giden yolda en sık düştüğümüz tuzaklardan biri budur: Bir işi yapmak için illa canımızın istemesi gerektiğine inanırız. Böyle bir şey yok. Ve hayatımızdaki pek çok sorumluluk için geçerli olduğu gibi, bunu da canımız istemeyecek, hem de hiç!
Tutumların davranışları belirlediği kadar, davranışlar da tutumları belirler; fakat nihayetinde davranışların tutumlar üzerindeki belirleyiciliği daha fazladır. Amaçladığınız şey doğrultusunda planlanan şekilde davranmaya başladığınızda, tutumunuzun ve motivasyonunuzun değiştiğini siz de göreceksiniz.
"Bugün yapmak istemediğim işi yarın da yapasım olmayacak."
5- Uydurduğumuz bahaneler ve kendimize söylediğimiz yalanlar
Allan, dinleyecek birini bulduğunda uzun uzun savsaklama alışkanlığından dert yanıyor, fakat görünüşe göre hayatında hiçbir değişiklik olmuyordu. Bu konuda geliştirdiği gizli yeteneklerini kabullenmek istemese de, arkadaşlarının gözünde Allan bahanelerin efendisiydi. İş hesap vermeye gelince tam bir "teflon adam"a dönüşürdü; kendisine karşı sorumlulukları da dahil savuşturamayacağı, üzerinden atamayacağı hiçbir sorumluluk yoktu. İşten kaytarmak, başka bir güne bırakmak için daima bir bahanesi olurdu.
 
Merhaba sizlerden de öneri alarak kitaplarımı aldım :) Kitap aldıgım zaman fırından taze ekmek almış gibi mutlu oluyorum
 

Eklentiler

  • c460ce98-72f2-435e-8a6b-a9b64b9cded6.jpg
    c460ce98-72f2-435e-8a6b-a9b64b9cded6.jpg
    99,5 KB · Görüntüleme: 91
  • c979e2fe-b70b-4764-a749-1e8a32e2e40b.jpg
    c979e2fe-b70b-4764-a749-1e8a32e2e40b.jpg
    97,1 KB · Görüntüleme: 108
Merhaba arkadaşlar. Biz şimdi yazın 4 buçuk yaş kızımla arabayla balkan turu yapacağız, özellikle gidişte sınır kapısı falan derken 9 saat falan sürebilir yolculuk. Yolculuk için önerileriniz var mı? Biz arabayla uzun yol pek yapmadık çünkü.
Benim aldıklarım
Arabada rahat aktivite yapsın diye oto koltuğu üzerine aktivite masalarından aldım. Boyama kitabı, sticker kitabı, parmak baskı yapabileceği silinebilir kartlardan aldım. Bir de atıştırmalık bir şeyler alacağım.
Önerileriniz olursa sevinirim. Sevgiler🥰
 
Merhaba arkadaşlar. Biz şimdi yazın 4 buçuk yaş kızımla arabayla balkan turu yapacağız, özellikle gidişte sınır kapısı falan derken 9 saat falan sürebilir yolculuk. Yolculuk için önerileriniz var mı? Biz arabayla uzun yol pek yapmadık çünkü.
Benim aldıklarım
Arabada rahat aktivite yapsın diye oto koltuğu üzerine aktivite masalarından aldım. Boyama kitabı, sticker kitabı, parmak baskı yapabileceği silinebilir kartlardan aldım. Bir de atıştırmalık bir şeyler alacağım.
Önerileriniz olursa sevinirim. Sevgiler🥰
Bence lazımlık koyun bagaja bir tane. Ikea’nın şu ürününü ben her uzun yolda bagaja koyuyorum, zira hep abuk sabuk yerlerde tuvaleti geliyor:işsiz:
 

Eklentiler

  • IMG_6353.png
    IMG_6353.png
    102,9 KB · Görüntüleme: 97
Bence lazımlık koyun bagaja bir tane. Ikea’nın şu ürününü ben her uzun yolda bagaja koyuyorum, zira hep abuk sabuk yerlerde tuvaleti geliyor:işsiz:
AY evet hep saçma yerlerde geliyor😆 ben de şu katlananlarından kullanıyorum içine poşet koyarak
 

Eklentiler

  • Screenshot_20230609_183741_Trendyol.jpg
    Screenshot_20230609_183741_Trendyol.jpg
    50,5 KB · Görüntüleme: 90
6-Başlamanın gücü
Beklendiği gibi pazartesi günü katılımcıların belli bir iş veya işlerden (örneğin yöneticinin yapılmasını istediği bir görevden) kaçınarak bunun yerine (arkadaşlarla vakit geçirmek türünden) başka birtakım faaliyetlerde bulunmayı tercih ederken genellikle "En iyisi bunu yarın yapayım," veya "Bugün değil. Baskı altındayken daha iyi çalışıyorum," gibi ifadeler kullandıklarını gördük. Elbette haftanın daha sonraki günlerinde katılımcılardan hiçbirinin durup dururken "En iyisi şu [kaçındığım] işi bugün yapayım," veya "Son geceye bıraktığım iyi oldu, bu şekilde daha iyi çalışıyorum," türünden şeyler söylediğine şahit olmadık. Bizi asıl şaşırtan şey, katılımcıların sorumlu oldukları işe dair algılarının gösterdiği değişim oldu. Korkutucu görünen, imtina edilen halihazırdaki işe dair pazartesi günkü algı, çok stresli, zor ve mutsuzluk verici olduğu yönündeydi. Perşembe günü (veya cuma sabah erken saatlerde) bütün hafta uzak durdukları işle fiilen uğraşmaya başladıktan sonra katılımcıların algıları da değişti.
Peter Gollwitzer' ın geliştirdiği eylem psikolojisi kuramına göre uygulama hedefi, belli bir hedefe (ya da daha büyük çaplı bir hedefe veya göreve ait bir alt hedefe) ne zaman, nerede ve nasıl ulaşacağımızı daha en başından ortaya koyarak, ilgili hedef doğrultusunda kararlı bir şekilde ilerlememizi sağlar.
Farkındaysanız, söylediğimiz şey şu meşhur Nike sloganı "Just do it!" [Yap gitsin!] değil; biz hemen şimdi başlayın diyoruz. Bir kere başladıktan sonra "yapma" faslına bir şekilde geçilir elbet. Meseleye "hemen yapma" perspektifinden bakarsak, önümüzde bizi bekleyen onca işin ağırlığı altında ezilme riskiyle karşı karşıya kalırız. Eğer yalnızca o ilk adımı atarsak, her şey çok daha kolay hale gelir.
Elimizdeki işe hemen başladığımızda, savsaklamak için gösterdiğimiz bütün o nafile çabalar da birdenbire son bulur.
Önünüzde duran işi basitleştirebildiğiniz kadar basitleştirin ve bir de mümkün olduğunca somut hale getirin.
Lao Tzu'nun da bilgece ifade ettiği gibi: "Binlerce kilometrelik bir yolculuk bile tek bir adımla başlar." İşte o ilk adımı atın, hemen işe koyulun. Her şeyi değiştirme gücüne sahip bir adımdır bu.
Aslında belli bir görevi yerine getirmek üzere çalışmaya başlayamayacağınızı anladığınızda, işe bunu alt görevlere bölmekle de başlayabilirsiniz. FAKAT bazen size ne denli çekici görünürse görünsün, bununla yetinmeyin. Pek çoğumuz böyle bir liste hazırladıktan sonra kendimizi daha iyi hissedip bir şey başardığımızı düşünürüz ve böylece fiilen paydos ederiz ve bu da savsaklamamız için bize yeni bir bahane yaratır. Unutmayın: Bu listeyi elinizdeki işe başlamak amacıyla yaptınız. O halde hemen başlayın.
7-Başlamak neden sihirli bir değnek değildir?
Bilgisayar başında çalışanların daha iyi bildiği bir durumsa, e-postaları kontrol etmek veya internette bir şeylere
bakınmak gibi sebeplerle dikkatin dağılması ve işin bir kenara bırakılmasıdır. Kendi araştırmalarımda da gördüğüm üzere, bilhassa İnternet teknolojileri dikkat dağıtma konusunda fevkalade etkililer. "E-postalarıma bakmak bir dakikamı bile almaz," diye gelen kutusunu kontrol edersiniz ve saatler sonra bir bakarsınız ki elinizdeki iş bir kenarda öylece duruyor.
Muhtemel dikkat dağıtıcılarla ilgili önkararlar alırken izlenebilecek iki temel yaklaşım var. Birinci yaklaşım, çalışmaya başlamadan önce dikkatimizi dağıtabilecek şeyleri mümkün mertebe ortadan kaldırmak. İkinci yaklaşımda ise dikkatimiz dağıldığında, engel ve aksiliklerle karşılaştığımızda ne yapacağımıza önceden karar verebilmemize olanak sağlayan uygulama hedeflerine geri dönüyoruz:
a-Dikkati dağıtacak şeyleri azaltmak: dikkatimizi genellikle nelerin dağıttığını baştan belirlememiz gerekiyor. Dikkati dağıtacak şeyleri azaltmayı öngören bu stratejinin kilit unsuru proaktif olmak. Çalışmaya başlamadan önce dikkatinizi
dağıtabilecek şeyleri ortadan kaldırdığınızdan emin olun. Odanızın kapısını kapatmak, telefonun zilini kapatmak, cep telefonunu tümden kapatmak (mesajlaşma pek çok insan için kronik bir savsaklama faaliyetidir), sosyal medya uygulamalarını (Facebook, Twitter, Instagram vb) kapatmak, dikkatinizi dağıtması muhtemel dergi, gazete türünden şeyleri ortadan kaldırmak ... Kısacası, kapatmanız veya ortadan kaldırmanız gereken ne varsa tereddüt
etmeden kapatın veya ortadan kaldırın. Buradaki anahtar fiil " kapatmak." Bu stratejinin önerdiği şey de bu: Elinizdeki işe yönelttiğiniz dikkatinizi ve odaklanmanızı korumak için, kendinizi zihninizi dağıtabilecek şeylere kapatın. İşte bu, oturup bölünmeden çalışmanızı sağlayacak önkararınızdır.
b-Uygulama hedefleri: karşıma engel çıkarsa nasıl baş edicem?
 
8-Bütün mesele irade mi?
Özdüzenleme kapasitemizi sonuna kadar kullanıp tükettiğimizde motivasyonumuz da düşebilir.
"İrade, kasa benzer" sözü, özdüzenleme becerisinin düzenli egzersizle geliştirilebileceği gerçeğine cuk oturuyor.
Sadece iki hafta da olsa özdüzenleme egzersizi yapan katılımcılar, bu konuda eskisine nazaran çok daha başarılı hale
geldiler. Siz de birkaç basit özdüzenleme görevi belirleyin ve düzenli bir şekilde bunları yerine getirin.
Özdüzenleme becerisini tazelemede uykunun ve dinlenmenin büyük faydası var. Pilinizin bittiğini hissediyorsanız,
daha fazla ilerleyemez hale geldiyseniz ve bir sonraki işe geçmeye mecaliniz kalmadıysa, öncelikle yeterince uyuyup uyumadığınızı kendinize bir sorun.
Uyku ve dinlenmeyle doğrudan alakalı bir diğer mesele de günün sonuna doğru sergilenen özdüzenleme çabasının
daha az etkili oluşudur. Mümkün olduğunca stratejik davranın ve günün sonunda göstereceğiniz sağlam iradeye bel bağlamayın.
Bir eylem planı olarak kendinize bir uygulama hedefi koyun. "X durumuyla karşı karşıya kaldığımda, Y hedefim doğrultusunda, Z davranışını sergileyeceğim."
Kan şekerinizi düşürmeyin, yoksa özdüzenleme kapasitenizi tüketirsiniz. Kan şekerinizi düzenlemek için elinizin altında bir
tabak meyve (kompleks karbonhidrat) bulundurun.
9-Kişilik özelliklerimiz ve savsaklama alışkanlığı
10-Savsaklama otobanı ve online bağlantı yolları [internette hiçbir şey "sadece iki dakika" sürmez.]

Gece yarısı olmak üzere ve akşam iden beri bilgisayar başında oyalanan Ari, henüz rapor üzerinde çalışmaya başlamadı. Masasına oturduğunda Ari'nin niyeti bir an önce işe başlamaktı, fakat "Önce Facebook'ta durumumu güncelleyeyim, nasıl olsa sadece iki dakikamı alır," diye düşündü. Şimdi aradan saatler geçti ve Ari hala "durumunu güncelliyor".
Artık gayet iyi biliyoruz ki savsaklama alışkanlığımızın temelinde özdüzenleme konusunda düştüğümüz başarısızlık yatıyor ve internetin fevkalade bağımlılık yaratan doğasının özdüzenleme konusunda başarısızlığa uğramamızda büyük payı var
Aynı şey burada da geçerli: Savsaklamayla ilgili daha fazla şey okuyup araştırayım derken bu çabanızı sorumluluklarınızdan kaçmak ve savsaklama batağına iyice saplanmak için kullanmanız pekala mümkün!
 
AY evet hep saçma yerlerde geliyor😆 ben de şu katlananlarından kullanıyorum içine poşet koyarak
Su ile boyama yapabildiğin kitaplar bizim işimize yarıyor. Kalan zamanlarda da tablet seyrediyor. Tablete netflix'ten bölümleri evin internetine bağlıyken indiriyoruz, yolda böylece çok internet yedi ya da bağlantı koptu durumu olmuyor.
 
Günaydın canlar,
Sevgili elecda elecda ve arkadaşlar pilav tenceresi olarak ne kullanıyorsunuz? Gönül çelikten yana ama kullanışlı değil, tefalin titanyum tenceresi olabilir diye düşündüm.
Bu arada tavalarından çok memnun kaldım
Titatnyum tavalarun kapağı ayrı satılıyor. Bir tane büyük kapak aldım ben. Pilav, makarna yapacağım zaman tavayı kapak ile tencereye çeviriyorum:)
 
Selamlar Hanımlar,

Oldukça yorucu bir hafta sonu geçirdim. Cumartesi günü Ela'nın mezuniyet kahvaltısı vardı. Öğlene kadar oradaydık. Sınıf öğretmenimiz de katıldı. Ayrılırken kendisine "Bu kızı beraber büyüttük. Şu an dönüştüğü kişiden çok memnunum ve bu dönüşümde en az benim kadar emeğiniz var. Çok teşekkür ederim." dedim. Sarıldık, vedalaştık. Kendisi de başka bir okula geçiş yapacakmış. Yolu açık olsun. Sınıf öğretmenliği kadar zor ve bir o kadar insan hayatına dokunan çok az meslek grubu var diye düşünüyorum. Şansımıza Ela, iyi bir öğretmen ile 4 yıl geçirdi. Umarım İpek'te Ela kadar şanslı olur.

Öğleden sonra da evde İpek'e erken bir doğum günü yaptık. Yaz çocuğu olmasının dezavantajı olarak, bütün arkadaşları yazın başka yerlerde oluyor. Bu nedenle okul kapanmadan bir doğum günü yaptık. Keyifli ve güzel geçti. İkramlıkları hazır almam, çocuk servis malzemelerini de tek kullanımlık almam, sonrasındaki iş yükümü epey azalttı.

Pazar günü de Ela'nın piyano resitali vardı. 1 yıldır piyano çalıyor ve beklediğimin üstünde bir performans sergiledi. Onun için de bizim için de anlamlı ve keyifli bir gün oldu.
 
X