• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Vahşet Bitene Dek Çin Mallarını Boykot Edelim...

623904062500.jpg



Çinli askerlerden çekinen Uygurlular suskun

Giriş Saati : 16.07.2009 17:19
Güncelleme : 16.07.2009 17:21

Doğu Türkistan olarak bilinen Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygurlular, 5 Temmuz'da patlak veren kanlı olayların yatışmasının ardından suskunluklarını korumayı tercih ediyor. Cadde ve sokaklarda devriye gezen binlerce Çinli askerden korkan Uygur halkı yorum yapmaktan kaçınıyor.

Kent yetkilileri, şiddetin kimseye faydası olmadığını ve bir an önce barış ile istikrarın tesis edilmesini arzuladıklarını belirtiyor. Halk günlük yaşamına dönmeye başladı. Ancak olayların olduğu ve Uygurların yoğun bulunduğu bazı caddeler trafiğe kapalı durumda. Camilerin bazıları kilitli. Şehirde internet halen yok. Sadece yabancı gazetecilerin kaldığı otelin bir odasında internet erişimi var.

Cep telefonlarından SMS yollanamıyor ve yurtdışı telefonlarını arama engeli de halen sürüyor. Güvenlik önlemleri en üst düzeyde tutuluyor. Sokaklarda çok sayıda güvenlik gücü nöbet tutuyor. Caddelerde askerler konvoy halinde geçerken, bir yandan da halka Uygurca ve Çince anonslar yapılıyor. Anonslarda, "olayların arkasında Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir'in olduğunu ve bölgenin birliğine karşı saldırdığı" iddia ediliyor.

Bölgedeki bazı yabancı gazeteciler, askerleri görüntüledikleri için gözaltına alınıp, karakolda sorgulandıktan sonra serbest bırakılıyor. Olayların yaşandığı yerlerden Erdaoqiao bölgesindeki cadde de trafiğe kapalı tutulan yerlerden. Çin polisinin açtığı ateş sonucu 2 Uygurlunun öldüğü bu caddedeki Ulu Cami'nin önünde halk alışveriş yapmaya çalışıyor. Askerler burada kimseye göz açtırmıyor ve tam takım nöbet tutuyor. Bu cadde kenarında konuşmaya çalıştığımız Uygurlular yorum yapmaktan kaçınıyor ve sorularımızı cevapsız bırakıyor. Küçük bir bakkalın önünde satış yapan Uygurlu bayan, kamerayı görünce hızla uzaklaşıyor.

Başka bir Uygur'a da işler nasıl diye sorduğumuzda, sadece "normal" cevabını alıyoruz. Burada Kuran-ı Kerim satan bir Uygur genci ile babalarını kaybetmiş iki Uygur kızının, yere oturarak yardım toplamaya çalıştığı göze çarpıyor.

Trafiğe kapalı caddede konvoy halinde geçen askerlerin arabalarından Rabia Kadir aleyhine anonslar yükseliyor. Bu caddenin karşısında eskiden Uygurların çalıştırdığı dükkan ve iş yerleri güvenlik gerekçesiyle kapalı tutuluyor. Nar suyu içilerek serinlenilen ve dondurmaların satıldığı yerlerde şimdi Çinli askerler oturuyor.

Güvenlik kordonuna alınan şehrin Halk Meydanı'nda Yi Na adında bir Han Çinlisine olayları nasıl değerlendirdiğini soruyoruz. Söylediği şeyler Çinli yetkililerin ve medyanın söyledikleriyle örtüşüyor. Yi Na, ''Sıradan bir Urumçi sakini olarak, 5 Temmuz'daki şiddeti ve sabotaj olaylarını ve masumların canına kıyılmasını şiddetle kınıyorum. Olayların arkasında Rabia Kadir vardır. Umut ediyorum yaşadığımız yer ortak çabalarla biran önce huzur ve barışa kavuşur. Bana göre bizim partimiz (Çin Komünist Partisi) bize kesinlikle böyle bir çevre verecektir'' diye konuştu.

Yetkililer, ölen 192 kişinin çoğunluğunu Han Çinlilerinin oluşturduğunu, Uygurluların sayısının 40'a yakın olduğunu iddia ediyor. Uygurlu kaynaklara göre ise, ölen Müslüman sayısı 800'den fazla.


SABAH
 
Çin Malına Talep Azalmadımafoldumben



Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan olayların ardından, Türkiye’de piyasanın yüzde 80’ini elinde bulunduran Çin malı oyuncaklara yönelik talep azalmadı.

Çin’in Sincan Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’de yaşanan olayların ardından, Türkiye’deki oyuncak sektörünün yüzde 80’ine hakim olan Çin malı ürünlerde herhangi bir talep azalmasının görülmediğini belirten oyuncakçılar, bunun Türkiye’de oyuncak sektörüne alternatif bir ürünün olmayışından kaynaklandığını dile getirdi.

Bursa’da Cumhuriyet Caddesi üzerinde oyuncak ürünleri satışı yapan ısmail Sevdalı isimli işletmeci, Çin malı oyuncakların satışında son zamanlarda herhangi bir azalmanın olmadığını ifade etti. Sevdalı, "Biz de olayları kınıyoruz ama piyasada Çin hakimiyeti olduğu belli. Türkiye’deki oyuncak sektörünün yüzde 80’ine hakim olan Çin’in bu olaylardan fazla zarar görmediğini söyleyebiliriz. Sektördeki yüzde 20’lik dilim ise AB ülkeleri ve ülkemizde üretilen oyuncaklardır. Biz de isteriz kendi ürünümüzü vitrinlere koyarak satışını yapmak ama maalesef oyuncak sektöründe alternatif ürünün olmaması bizi Çin mallarına yöneltiyor" dedi.


...
 
Çin Malına Talep Azalmadımafoldumben



Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan olayların ardından, Türkiye’de piyasanın yüzde 80’ini elinde bulunduran Çin malı oyuncaklara yönelik talep azalmadı.

Çin’in Sincan Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’de yaşanan olayların ardından, Türkiye’deki oyuncak sektörünün yüzde 80’ine hakim olan Çin malı ürünlerde herhangi bir talep azalmasının görülmediğini belirten oyuncakçılar, bunun Türkiye’de oyuncak sektörüne alternatif bir ürünün olmayışından kaynaklandığını dile getirdi.

Bursa’da Cumhuriyet Caddesi üzerinde oyuncak ürünleri satışı yapan İsmail Sevdalı isimli işletmeci, Çin malı oyuncakların satışında son zamanlarda herhangi bir azalmanın olmadığını ifade etti. Sevdalı, "Biz de olayları kınıyoruz ama piyasada Çin hakimiyeti olduğu belli. Türkiye’deki oyuncak sektörünün yüzde 80’ine hakim olan Çin’in bu olaylardan fazla zarar görmediğini söyleyebiliriz. Sektördeki yüzde 20’lik dilim ise AB ülkeleri ve ülkemizde üretilen oyuncaklardır. Biz de isteriz kendi ürünümüzü vitrinlere koyarak satışını yapmak ama maalesef oyuncak sektöründe alternatif ürünün olmaması bizi Çin mallarına yöneltiyor" dedi.


...


ben inanmıyorum sardunyam:umursamaz:

bu beyin yıkama sistemi bak talep var işte diyip almaya teşvik:olmaz:

yemez bu anadolu çocuğu :olmaz:

ben insanlarımızın duyarlı olduklarını biliyorum

ve hatta öylesine azalmıştırki böyle bir yazı çıkmışyerimseniben

durmak yok doğru yoldayız bu insan olanların başarısı turkbayragi
 
BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİRturkbayragi



resim1.20090708122408..jpg










resim2.20090708122414..jpg











resim3.20090708122419..jpg






Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.




Nasıl mı?




Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Made in P.R.C" veya "Çin Malı"




gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.




Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.




Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.




İşte Çin'e ait barkod numaraları




690 - 691 - 692





Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.




Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.





eline kan bulaştırmak istemeyen ÇİN MALI SATIN ALMAZ!!!!




(muadili olmayan sağlık ürünleri ve eskiden alınmış ürün için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)







PEKİ NE YAPACAĞIZ
"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi







arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...






"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi
 
Lanet olsun oyle adilere, of cocuklarin cogu oyuncaklari cin mali nedecem ben ya :((
gavurun mli dogru mal cikarmiolar ki, bi de Turk urunu nerrden bulcam ben burda, yarabbim sen bizim insanimizin yardimcisi ol insallah o adilere de vicdan ver yazk gunah beeeeeeeee
 
Canlı tanığın ağzından Çin zulmü

İnternet üzerinden yayın hayatına geçen Kudüz TV'de gazeteci Arzu Erdoğral’ın yönetiminde ki Net Gündem programı ilk canlı yayınını Doğu Türkistan’a ayırdı.

Net Gündem Programına katılan Doğu Türkistan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Çalışkan ve Çin zulmünden kaçarak kısa bir süre önce Türkiye’ye gelen Meryem Türkistanlı çarpıcı açıklamalarda bulundu.


MERYEM’İN GÖZYAŞLARI…
Program esnasında, Doğu Türkistan’da ki ailesinin hayatından ve Türkiye’de, Çin istihbaratının kendisini bulmasından endişe eden Meryem Türkistanlı’nın yüzü tamamen gizlenmişti. Vahşeti anlatırken ise Türkistalı’nın gözyaşları hiç dinmedi…
Abdullah Çalışkan ise yıllar önce Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmış. Akrabaları halen Doğu Türkistan’da…


GENÇ KIZLARIMIZA ZORLA FUHUŞ YAPTIRIYORLAR
Doğu Türkistan’da ki günlük yaşamı anlatan Türkistanlı neler söyledi?
Bu zulüm ilk değil. Biz Doğu Türkistan halkı olarak hep zor şeyler yaşadık. İşgal altında olan ülkemiz de günlük hayatta her ne kadar bizlere normal davranılıyormuş gibi gözükse de gerçek böyle değildi.

Kızlarımız, zorla fabrikalarda çalışmak üzere götürülüyor. Ailelerimiz karşı koyduğunda hapse atılıyor. Kızlarımızın bir kısmı ancak kaçmayı başarabilirse kurtuluyor. Maalesef büyük çoğunluğu fuhuşa zorlanıyor, tecavüzü uğruyor.

Fabrikaların içerisine başörtüleri ile girmeleri yasak. Yemekhanelerde ise bizlerin dinen yiyemeyeceği yemekler dışında hiçbir şey vermiyorlar. Türk dili üniversitelerde yasakken, şimdi ilkokula kadar yasaklandı. Sokaklarda istediğin gibi dolaşamıyorsun. Tarlalarını Türkistan halkına geri verdik deseler de, bizleri o tarlalarda çalıştırıp, karşılığında çok az ücretlere ürünlerimizi alıyorlar.


İBADET YASAĞI
Camilerde namaz kılmak serbest gidin diyorlar, ama camiye saldırı ya da patlama olursa biz karışmayız açıklamasında bulunuyorlar. Üstelik üst başımız aranıyor. Vaaz verme, uzun dua okuma, Kurandan ayet okunmasına da kısıtlamalar getirildi. Zaten memurların, işçilerin ibadet yerlerine gitmeleri, ibadet yapmaları yasak... İbadet yapanlar tespit edilirse gözaltına alınıyor, işten atılıyor ya da para cezasına çarptırılıyor.


İĞNE İLE ZEHİRLEME
Evimizde din kitabı bulundurmak da suç teşkil ediyor. Hacca gitmek istediğimizde pasaportlarımıza el koyuyorlar. Üç beş kişi bir araya gelsek hemen tutukluyorlar. Çocuklara dini eğitim veren aileleri ve hocalarını tespit ederler ise çok sert cezalandırıyorlar. Hapishanelere atılanların çoğu idam ediliyor, işkence ile öldürülüyor, ömür boyu hapse mahkum ediliyor, iğneler ile zehirleyerek bıraktıkları oluyor, o kişi ya bir hafta ya da bir ay sonra ölüyor. Belki çok azı sakat olarak çıkartılıyor. Oruç tutmamızdan tutunda çocuklarımızın sayısına kadar her konuda inanılmaz baskılar var.


BUNA HANGİ VİCDAN DAYANIR
Son olaylara gelince, her millet özgürlüğü ister. Ama bu bir özgürlük arayışı değildi. Düşünsenize kızlarımızın zorla götürülerek fuhuşa zorlanıyor sonra bu yetmezmiş
gibi çeşitli oyunlar kurgulanıyor. Soruyorum size hangi vicdan buna dayanır.

Gösteride, her şey normaldi. Fakat daha sonra Hun askerleri tarafından üzerlerine ateş açıldı. İlk gün 200’den fazla insanımızı kaybettik. Şimdi ise hapishanelerde tutulan kardeşlerimizi idam edeceklerini söylüyorlar. Kimse evlerinden dışarı çıkamıyor. Hunlular tüm sokaklarda ellerinde sopalar ile dolaşıyor. Polis ise bunlara göz yumuyor…

Biz halk olarak çok acılar çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Tüm dünya insanları ve Müslümanları bu vahşetin karşısında susmasın. Çünkü bir gün bu katliamlar kendilerinin de başına gelebilir. Biz halk olarak bu acıları kimsenin yaşamasını istemiyoruz.


BABAMA ZORLA ÇİM YEDİRMEYE ÇALIŞTILAR…
Doğu Türkistanlı Abdullah Çalışkan yaşadıklarını biran olsun unutamıyor. Sokaklarda küçücük çocukların kendisine ve ailesine küfürler ettiğini, küçümsediğini, namaz kılan babasını gören Çinlilerin, kendisini zorla yere yatırarak çim yedirmeye çalıştığını anlatıyor.


GÜNEŞ VERGİSİ
Çin’in kendilerine uyguladığı vergilerden bir kaçını anlatan Çalışkan “ Allah’ın güneşi ama bizler güneşten yararlanma vergisi, ağaç diktin ağaç vergisi yani kısacası her şeye vergi veriyorduk. Hayatımızı çekilmez hale getiriyorlardı. Birçoğumuz bu zulümden kaçmak için mülteci durumuna düşürüldü. Bu son olaylar da biraz olsun yaşadığımız katliam gün yüzüne çıktı. Zaten son zamanlarda zulümler artmıştı. Orada ki yakınlarımızdan çok zor haber alıyorduk.


KÜLTÜREL BOZGUNCULUK VE ASİMİLASYON
Yolların dört köşesine yerleşen güvenlik güçleri örtülü bayanları çevirerek zorla, zorbalıkla başlarını açtırıyorlar. Kültürel bozgunculuk ve asimilasyon had safhada… Zorbalıkla Çin’e götürülen genç kızlarımız fuhuş merkezlerinde, otellerde, kumarhanelerde çalıştırılıyor. Aileler sürekli tehdit ediliyor.


TRAKTÖRE BAĞLANARAK, ÇOCUK DÜŞÜRMESİ YAPILIYOR
Soykırım amaçlı doğum politikası ve zorunlu kürtaj ile halkımız 60 senedir yok ediliyor. Hamile kadınları zorla evlerinden götürüyorlar. İlkel yöntemler ile kürtaj ediyorlar. Çoğu zaman bu kürtajlar annenin ölümü ile sonuçlanıyor. Bazen köylerde tespit ettikleri kadınları toplayıp traktörün arkasına ellerinden bağlayıp sürükleyerek gayri insani şekilde çocuk düşürmesi yapılıyor.


RABİA’YA ÖLÜM, DÜNYA UYGUR KURULTAYINA ÖLÜM!!!
16.06.2009 tarihinde Çinin Gungdong shaoguan şehrinde ZHU(daha sonra yakalandı) isimli bir Çinli zorla memleketinden getirildi. Bu kişi Uygurlu işçilerin 2 Çinli kıza tecavüz ettiğine dair söylentiyi internet ortamında yaydı ve bu söylentiden sonra 10 gün boyunca Çin güvenlik kuvvetleri hiç bir müdahalede bulunmadı. Bu sürede Çinliler durmadan Uygurlara sataşmaya ve saldırmaya başladı, ta ki 25 Haziran tarihine kadar.

25.06.2009 aksamı yerel saat 10 civarında yaklaşık 600 Çinli, Uygur işçilerin bulunduğu lojmanlara bıçak, sopa, demir çubuk vs(her ne hikmetse bu saldırı araçları hep ayni ebatta olup, (profesyonellerin işi olduğu izlenimi veriyor) bu Çinlilerin saldırısını Uygurlar lojmanda bulunan sandalye, tencere gibi mutfak gereçleri ile püskürttü.

Çinliler geri çekildikten sonra ikinci bir saldırıya geçti ve günahsız milletimizin kanları dökülmeye başladı. Aksam saat 12’de (24.00) Çinlilerin sayısı 5-6 bin kişiyi buldu (bunların içinde yerel karakol görevlileri ile yerel polisler de vardı). Olay bölgesinde bulunan bir Çinlinin ifadesine göre, bu 5-6 bin kişinin çoğu yerel Çinli olmayıp konuşmalarından anlaşıyor ki başka bölgeden gelen Çinliler ve hepsinin de tıraşlı olmaları daha çok askerleri andırıyor idi.

İlk etapta 20-30 Uygur olay yerinde can verdi. ve bu saldırı (katliam demek geliyor içimden) 26 Haziranın sabah 03.00’e kadar sürdü. bu 6 saat boyunca Çin gibi sıkı yönetilen ülkede hiçbir polis veya başka güvenlik kuvvetlerinin müdahale etmemesi hayret vericidir(tabii zaten saldıranlar sivil kıyafetli güvenlik güçleri olduğuna göre niye müdahale etsin ki?) daha sonra hastanede ilk duyuma göre 50-60 kişi daha hayatını kaybetti. Geri kalan Uygur işçileri de koruma altına alacağız diye bilinmeyen yerlere götürüldü.

Ve bugüne kadar hala akıbetleri hakkında bilgi yoktur. Neden Çin hükümeti bu geri kalan Uygurların akıbetleri hakkında bilgi vermiyorlar? Hayret vericidir.
Bunun üzerine 5 Temmuz tarihinde Ürümçi’de Uygurlar haklı olarak (çoğu öğrenci ve öğretim üyesi ve Gunagdongda katledilenlerin yakınlarından oluşuyor) sorumlular hakkında hesap sormak ve Uygur kardeşlerinin akıbetini sormak amacıyla Çin bayrakları ile demokratik haklarını aramak amacıyla sükunet içinde Ürümçi vilayet binasına yürüyüş düzenledi. Daha sonra o dünyayı ağlatan kanlı, insanlık dışı, katliamlar başladı. Bunu fazla yazmayacağım, çünkü dünya biliyor artık.


6 temmuzda yine Ürümçi’de bu sefer Çinliler sopalarla, kesici aletlerle sokağa döküldü(dikkat ederseniz hepsi genç insanlardır, sanki ayni taburun askerleri gibiler!) Bunları yatıştırma görevi olan Komünist Partinin Ürümçi’deki Eyalet Başkanı LIZHI tam tersini yaptı ve arabanın üstüne çıkarak bir militan edasıyla yumruğunu sallayarak: Rabia’ya Ölüm, Dünya Uygur Kurultayına ölüm!!! diye saçma sapan slogan atmaya başladı. Bu kışkırtma ile Uygur halkının unutamayacağı bir KANLI SALI yasandı; camiler yakıldı, evler tarandı.Bu da yetmiyormuş gibi komünist partinin bölge sorumlusu Wanglequan: yakalanan ve gözaltına alınanlar (yani Uygurlar sorgusuzca) idam edilecektir açıklamasını yaptı.O günden sonra da katliamlar devam etti ve hala da ediyor.


SİNCAN DEĞİL DOĞU TÜRKİSTAN
Bizim isteğimiz İslam dünyasının biran önce Doğu Türkistan için bir araya gelmesi… Ne yazık ki Arabistan’da ki basın bu katliamı yeni duydu…
Birde bilinmesi gereken Doğu Türkistan Çin’in toprak parçası değildir. Çin bizim topraklarımıza Sincan diyerek, dolayısı ile yaşananları bir iç mesele gibi göstermeyi ve bizim varlığımızı unutturmayı hedefliyor…


CANLI YAYINDA OKUNAN MEKTUP YÜREKLERİ YAKTI
12 YAŞINDA BİR UYGUR KIZININ ÇİN CUMHURBAŞKANINA YAZDIĞI MEKTUP

Hojintaw amca! İyi misiniz? Günleriniz nasıl geçiyor?

Siz 26 Haziran 2009 tarihinde Guangdungluların Uygurlara etnik bir grup muamelesi yaparak bir çok uyguru öldürdüğünü duydunuz mu? Guangdungluların öldürdükleri ben değilim, ama onlar Uygurlar!

Uygurlar o şehre giderken sevinçliydiler. Ya şimdi? Onlar dünyanın neden bu kadar sessiz kaldığını hissedemedi. Çünkü onlar ebediyete kadar uykuya daldılar.

Şuan yüzlerce, binlerce çocukların, anne – babalarının, nice dede ve ninelerin de oğul – kızları ve torunlarının yuvasına dönmelerini dört gözle beklediklerini bilen var mı?
14 Mart günü Tibet’in başkenti Lasa’da, Çinlilerin ev – barkları ve dükkanları Tibetliler tarafından ateşe verildiğinde bizim nasıl bir duyguda olduğumuzu bilir misiniz? Yüreğimiz yanmış ve Lasa halkına kin duymuştuk. Ya şimdi? Bizim Çinlilere yönelik hiç sevgimiz kalmadı.

Her insanda bir sevgi vardır. Guangdung halkının yüreğinde hiç sevgi yok mu? Eğer onların yüreğinde sevgi diye bir şey olsaydı, günahsız Uygurları vahşice döverek katletmezlerdi…

Hojintaw amca! Siz üç bölünmezlikten bahsederdiniz ya! Bahsettiğiniz üç bölünmezlik bu mudur?

Bir çok web sitesinde neleri gördüğümü bilir misiniz?

Guangdungluların biz Uygurlara “Japon Cinleri”, “köpekler” diye sövdüklerini gördüm, bir çok abla ve ağabeylerimin kan damlayan vücutlarının Fotoğrafları ile Çinliler tarafından vahşice öldürülen ablalarımın cesetlerinin fotoğraflarını gördüm. Yine bir uyguru öldürdükten sonra ellerini havaya kaldırıp zafer işaretleri yaparak: “çok iyi iş çıkardık, daha da arayalım, o tarafta bir uygur kızı duruyor!” dediklerini gördüm. Ayrıca adil olmayan dünyayı, adil olmayan Çin’i, Sorumsuz polisleri ve güvenlik güçlerini gördüm…

Ben bu sene 12 yaşındayım. Gördüklerim benim yüreğimi yaktı. Ben bugüne kadar, bu sefer gördüklerimden daha üzücü olaylara şahit olmamıştım.

Şayet beni yaşım küçük olduğundan dikkate almayacaksanız, ben size adaletten bahsetmeyeceğim. Ben okuyacağım, kendimi geliştireceğim ve ünlü, yetenekli bir insan olarak yetişeceğim. Size de Uygurların şanlı geleceğini ispatlayacağım. Yine size Uygurların o kadar kolay yem olmadığını bir kez daha göstereceğim…
 
ben inanmıyorum sardunyam:umursamaz:

bu beyin yıkama sistemi bak talep var işte diyip almaya teşvik:olmaz:

yemez bu anadolu çocuğu :olmaz:

ben insanlarımızın duyarlı olduklarını biliyorum

ve hatta öylesine azalmıştırki böyle bir yazı çıkmışyerimseniben

durmak yok doğru yoldayız bu insan olanların başarısı turkbayragi

ımzamı atarım..............
 
Tüm dünya üzerinde müslüman kardeşlerimize zulmeden o zalimlerin her birini Rabb'imin "KAHHÂR" ismine havale ediyorum..

Bizim de imtihanımız bu Allah'ın dinine sahip çıkıyor muyuz acaba diye düşünüyorum...

Mübarek günlerde dualarla en azından yanlarındayız kardeşlerimizin....
 
Times: Ortadoğu Çin'in mazlumlarını yok sayıyor

Times dergisi, Çin'in Doğu Türkistan'da yaptığı kıyımı gözardı eden müslüman ülkelerin tavrını ve iki yüzlülüğü eleştirdi


Cuma, 17 Temmuz 2009 12:05



Times dergisi, Ortadoğu başta olmak üzere tüm İslam dünyasının Doğu Türkistan'da yaşananlar karşısındaki tavrını eleştiren bir yazıya yer verdi.

Abigail Hauslohner'in kaleme aldığı, Kahire mahreçli makalede, Almanya'da İslam düşmanı bir ırkçı tarafından öldürülen Merve Şirbini için gösterilen tepkiye dikkat çekilerek, Çin'in müslüman nüfusa yönelik katliamına yönelik sessizlik eleştirildi.

Birçok Arap ülkesinde medyanın Uygurlar'a yönelik katliamı tam anlamıyla yansıtmadığı kaydedilen yazıda, bu ülkelerdeki yönetimlerin Çin'de şiddeti kınayan açıklamalar yapmaktan çekindiği ifade edildi.

Yazıda, Arap ülkelerinin bu tavrının şaşırtıcı olmadığına, bölgedeki hükümetlerin kendi halklarına yönelik şiddet ve baskı uygulamalarının Çin'de yaşananlardan faklı olmadığına vurgu yapıldı.

Kendi "evlerinde" muhalefete karşı benzer politikalar uygulayan Arap rejimleri arasında gösterilen Mısır'ın, Müslüman Kardeşler'e yönelik tutumu bu duruma örnek gösterildi.
Arap rejimleri ile Çin'i karşılaştıran Müslüman Kardeşler liderlerinden Essam Erian, "Benzer sistematik ayrıştırma buradaki muhaliflere, İslami gruplara karşı yapılıyor, çok sayıda insan tutuklanıyor ve öldürülüyor" diyerek soruyor, "Aynı gemideyken, nasıl
Çin'i eleştirebilirler?"

Makalede, Mısır İhvanı'na yönelik uygulamalarla Çin'deki Uygurlar'ın yaşadıkları arasındaki benzerliğe dikkat çekildi. Han Çinliler'i tarafından dini, kültürel ve ekonomik ayrımcılığa ve asimilasyona uğrayan Uygur halkı gibi, İhvan hareketinin de Mısır rejimi tarafından baskı altında tutulduğu, siyaset yapmalarının engellendiği ve üyelerinin sürekli tutuklama ve sorgu tehdidi altında olduğu kaydedildi. Hem Mısır hem Çin yönetiminin, camiler üzerinde kontrol kurduğu, yasaklamalar uyguladığı ve muhaliflerin yurt dışına çıkışlarını kısıtladığı da yazıda yer verilen bilgiler arasında..

Şimdiye kadar, Çin'in eylemlerine karşı en ciddi tepkiyi Türkiye'nin verdiğine dikkat çekilen yazıda, bu tepkinin hem Türkiye ile Uygurlar arasındaki etnik kardeşlikten hem de demokratik bir sisteme sahip olunmasından kaynaklandığı belirtildi.

Yerel uzmanların yaşanan sessizlikte ticaretin de büyük faktör olduğu görüşüne yer verilen yazıda, Çin'in son dönemde Orta Doğu'da önemli bir ekonomik etkisi olduğu ifade edildi. ABD hükümetinin istatistiklerine göre, Çin, İran ve Sudan'ın en büyük ticaret ortağı, bölgedeki diğer ülkelerin ithalat yaptığı ilk iki ülkeden biri durumunda.

Arap ülkelerinin kendilerine insan hakları ihlalleri konusunda ses çıkarmayan Çin'e tepki vermekten kaçındığı aktarılan yazıda, halk tepkisinin yoğunlaşmasıyla bu durumun değişebileceği savunuluyor.
 
Times: Ortadoğu Çin'in mazlumlarını yok sayıyor

Times dergisi, Çin'in Doğu Türkistan'da yaptığı kıyımı gözardı eden müslüman ülkelerin tavrını ve iki yüzlülüğü eleştirdi


Cuma, 17 Temmuz 2009 12:05



Times dergisi, Ortadoğu başta olmak üzere tüm ıslam dünyasının Doğu Türkistan'da yaşananlar karşısındaki tavrını eleştiren bir yazıya yer verdi.

Abigail Hauslohner'in kaleme aldığı, Kahire mahreçli makalede, Almanya'da ıslam düşmanı bir ırkçı tarafından öldürülen Merve Şirbini için gösterilen tepkiye dikkat çekilerek, Çin'in müslüman nüfusa yönelik katliamına yönelik sessizlik eleştirildi.

Birçok Arap ülkesinde medyanın Uygurlar'a yönelik katliamı tam anlamıyla yansıtmadığı kaydedilen yazıda, bu ülkelerdeki yönetimlerin Çin'de şiddeti kınayan açıklamalar yapmaktan çekindiği ifade edildi.

Yazıda, Arap ülkelerinin bu tavrının şaşırtıcı olmadığına, bölgedeki hükümetlerin kendi halklarına yönelik şiddet ve baskı uygulamalarının Çin'de yaşananlardan faklı olmadığına vurgu yapıldı.

Kendi "evlerinde" muhalefete karşı benzer politikalar uygulayan Arap rejimleri arasında gösterilen Mısır'ın, Müslüman Kardeşler'e yönelik tutumu bu duruma örnek gösterildi.
Arap rejimleri ile Çin'i karşılaştıran Müslüman Kardeşler liderlerinden Essam Erian, "Benzer sistematik ayrıştırma buradaki muhaliflere, ıslami gruplara karşı yapılıyor, çok sayıda insan tutuklanıyor ve öldürülüyor" diyerek soruyor, "Aynı gemideyken, nasıl
Çin'i eleştirebilirler?"

Makalede, Mısır ıhvanı'na yönelik uygulamalarla Çin'deki Uygurlar'ın yaşadıkları arasındaki benzerliğe dikkat çekildi. Han Çinliler'i tarafından dini, kültürel ve ekonomik ayrımcılığa ve asimilasyona uğrayan Uygur halkı gibi, ıhvan hareketinin de Mısır rejimi tarafından baskı altında tutulduğu, siyaset yapmalarının engellendiği ve üyelerinin sürekli tutuklama ve sorgu tehdidi altında olduğu kaydedildi. Hem Mısır hem Çin yönetiminin, camiler üzerinde kontrol kurduğu, yasaklamalar uyguladığı ve muhaliflerin yurt dışına çıkışlarını kısıtladığı da yazıda yer verilen bilgiler arasında..

Şimdiye kadar, Çin'in eylemlerine karşı en ciddi tepkiyi Türkiye'nin verdiğine dikkat çekilen yazıda, bu tepkinin hem Türkiye ile Uygurlar arasındaki etnik kardeşlikten hem de demokratik bir sisteme sahip olunmasından kaynaklandığı belirtildi.

Yerel uzmanların yaşanan sessizlikte ticaretin de büyük faktör olduğu görüşüne yer verilen yazıda, Çin'in son dönemde Orta Doğu'da önemli bir ekonomik etkisi olduğu ifade edildi. ABD hükümetinin istatistiklerine göre, Çin, ıran ve Sudan'ın en büyük ticaret ortağı, bölgedeki diğer ülkelerin ithalat yaptığı ilk iki ülkeden biri durumunda.

Arap ülkelerinin kendilerine insan hakları ihlalleri konusunda ses çıkarmayan Çin'e tepki vermekten kaçındığı aktarılan yazıda, halk tepkisinin yoğunlaşmasıyla bu durumun değişebileceği savunuluyor.


........bizim kk da bile durum aynı....



......bu ve benzeri destek avatarlarından geçilmiyordu KK....başta bu konuya değinen arkadaşları uyardım ama maalesef onlar haklı çıktılar...
 
Abla hani sen yazmissin ya cin icin boykot diye yukarda nikin altinda ?
onu nasil yapioz ben bilmiom vallaha, zaten avatarlari zor kouyorum be
 
BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİRturkbayragi



resim1.20090708122408..jpg










resim2.20090708122414..jpg











resim3.20090708122419..jpg






Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.




Nasıl mı?




Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Made in P.R.C" veya "Çin Malı"




gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.




Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.




Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.




İşte Çin'e ait barkod numaraları




690 - 691 - 692





Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.




Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.





eline kan bulaştırmak istemeyen ÇİN MALI SATIN ALMAZ!!!!




(muadili olmayan sağlık ürünleri ve eskiden alınmış ürün için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)







PEKİ NE YAPACAĞIZ
"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi







arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...






"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi
 
Bugün bi arkadaşım bana bazı çin ürünlerinde Made in chine falan yazmıyo dedi doğrumu acaba CADIARZU
 
Bugün bi arkadaşım bana bazı çin ürünlerinde Made in chine falan yazmıyo dedi doğrumu acaba CADIARZU

evet doğrudur ama ayırt etmek için bir çok yollar var;

Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.

Nasıl mı?

Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Made in P.R.C" veya "Çin Malı"

gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.


Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.

Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.

ışte Çin'e ait barkod numaraları


690 - 691 - 692


Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.


Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.


eline kan bulaştırmak istemeyen ÇıN MALI SATIN ALMAZ!!!!


turkbayragi
 
Allah'in belalari, neden birileri bi sey yapmio, nerde buyuk devletler, nerde he, adi mahluklar, kendilerine gelince her bi pohu yapiolar of kahretsin yaaaaaaaaaaaaa.
 
simdi sira cindemi ...Allahim nedir bu müslümanlarin cektikleri...yecüc mecüc bunlar iste ..bunlarda ciktiktan sonra tamam.......son Peygamber Hz.Mehdinin cikmasina cok az kaldi...
 
Son düzenleme:
Back