sanırım herkesi ikna etmeden duramayacağım:)ben anladım ki destek arıyorum kendime biraz cesaret belki de
Arkadaş ben vazifemi yaptım, tercih dönemindeki Metisa'ya söylemek istediklerimin bir kısmını söyledim. Hoş, o Metisa da bunları duyarak ikna olmazdı. Duydu ve ikna olmadı "olsun yine de istiyorum" dedi ve yazdı gitti.
Madem sen tıp için 2. seneyi beklemek fikrine ikna olmak istiyorsun, yardım edeyim. Ben ilk yılımda girdim ama 2., 3. yılında giren ve başarı ile öğrenimini sürdüren pek çok arkadaşım var. Değdiğini düşünüyorlar.
Tıbbın iyi yanlarından bahsedeyim biraz. Mezun olduğunda doğruca mecburi hizmete gidiyorsun. Yani atanma derdi yok. Uzmanlık yapabileceğin yirmi tane falan farklı alan var. Girdin, fakülteyi bitirdin baktın hastalarla ilgilenmek istemiyorsun, laboratuvarda çalışabileceğin bölümler var, cerrah da olabilir, klinisyen de olabilirsin. İşletme okuyup hastane yöneticiliği de yapabilirsin.
Okulu bitirdiğinde 5 senede 280 kredilik ders almış oluyorsun, 6. seneyi de hastanede intern olarak çalışarak(maaş falan yok burs kadar bir ücret veriyorlar) geçiriyorsun. Sene başına da, toplamda da en fazla kredi yükü tıpta. Yani birçok konuda bilgi sahibi olacaksın, doğal süreçlere materyalist bir yaklaşımın olacak. Beni en çok etkileyen bu olmuştu. Ne, neden, nasıl oluyor anlamak istemiştim. Yalnız düşün ki asgari yeterlilik için böyle yüklü bir müfredatı var; ilerledikçe önündeki bilgi yığını artıyor. Örneğin mühendislik tıbba nispeten daha az bilgiyle daha çok akıl yürütmeyle halledilen bir meslekken tıpta bilginin olmadığı yerde akıl yürütmenin zekanın hükmü yok. Yani çok çalışacaksın dendiği zaman en rahat döneminde bile, vasat sayılabilmek için, altı haftanın
üç haftası boyunca 12 saat masa başında çalışmayı anla. Bak abartmıyorum. Millet kan kusup "kızılcık şerbeti içtim" diyor o ayrı. Tıp zekadan önce çalışma ister, zeka sonra devreye girer.
Halk sana hem saygı duyacak, imrenecek hem de bulduğu yerde öldürmek isteyecek. İnsan bunu niye ister? :-D