• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Üç bakanın oğlu gözaltında

@suyorumcusu:
-Yolsuzlukların üzerine hep kararlılıkla gittik
+Nasıl gittiniz?
-Twitter'da ahlakla ilgili hadis ve özlü sözler paylaştık
 
Bugün Başbakanın 4 konuşmasından çıkan;
1) Bakanlarını sahiplendi
2) ABD Büyükelçisini hedef seçti
3) Yargı, sermaye ve medyayı tehdit etti
 
Dün Ertuğrul Günay'ın çok ses getiren tweetlerini, retweet yaptıktan sonra "Haksızlığın, yolsuzluğun, hırsızlığın savunulması, korunması, örtbas edilmesi ve cezasız bırakılması bize yakışmaz. Yola devam" yazan AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan bugün de eleştirilerini sürdürdü.

Kalkan bugün alınan Adli Kolluk Yönetmeliği’nin değiştirilmesi kararına da sert tepki gösterdi. AKP'li Kalkan, "Değiştirilen Adli kolluk yönetmeliği; CMHU’na, AB müktesebatına ve yargı bağımsızlığına aykırıdır. Çünkü yürütme yargının amiri yapılmıştır" ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Gazetesi - AKP vekil, sert eleştirilerini sürdürüyor!
 
Bir basbakan dusunun rusvein en had safhaya ulastigi bir operasyon icin siz gizliden desersenix bizde didik didik sizi arastiracagiz diyor.İste bu kadar on kusur yildir Turkiyenin basbakani oldugunu idrak etmekten uzak.Siz kim biz kim?
 
Uruguay Ekonomi Bakanı Fernado Lorenzo adının rüşvet iddialarına karışmasını içine sindiremeyerek istifa etti.

Bakan Lorenzo istifa kararını mahkemenin önüne bakan olarak değil sıradan bir vatandaş gibi çıkmak için aldığını söyledi.

İstifa kararını kabul eden Uruguay Devlet Başkanı Jose Mujika, siyasi yoldaşının parlak bir geçmişi olmasına rağmen yargının önünü açmak için istifa ettiğini söyledi.

Devlet Başkanı Mujika, Bakan Lorenzo’nun ahlaki bir davranış sergilediğini de belirterek “Mahkemeden masumiyet kararı çıkana kadar bakan arkadaşımızla hükümetimizin ilişkileri sona ermiştir” açıklaması yaptı.

Uruguay Ekonomi Bakanı Fernando Lorenzo devlet havayolları Puluna’nın satış ihalesinde usulsüzlük yaptığı gerekçesi ile suçlanıyordu.

Uruguay Ekonomi Bakan istifa etti - Hrriyet DNYA
 
İŞTE REZA ZARRAB'IN İFADELERİ:

“2012 yılında 20 milyar TL’lik altın ihracatı yaptığımı tahmin ediyorum. Aşağı yukarı rakam bu şekildedir. Zaten altın işini yapan biriyim. Müşterimiz bana telefon açtı ve Gana’dan 1.5 ton ithal altını Türkiye’ye gönderebileceğini söyledi. Ben önce buna ihtimal vermedim. Ancak güvendiğim bir müşterim olduğu için kabul ettim. Bugün yapılan savunmalardan birisi Duru Döviz isimli işyerinin bana ait olduğunu söyledi. Fakat buranın mülkiyeti bana aittir. Söz konusu şirket orada kiracıdır. Ben de bu müşterimin Duru Dövize yönlendirdim. Çünkü Duru Döviz’in ithalat yetkisi vardır. Altın borsasına kayıtlı olduğu içindir. Evraklar hazır dediler. Müşterimi ikaz ettim. Müşterimin ismi B.Z.’dir. Zaten benim her gün 1 ton altın ihracatım oluyordu.

BÖYLE BİR DURUMDA NASIL KAÇAKÇILIK OLUR
ULS Hava Yolları ile bu altınlar Türkiye’ye geldi. Evraklarda eksiklik olduğu bana bildirilince Rüçhan Bey isimli yanımda çalışan kişi genelde Çin’deki işleri takip eder. O sıralarda da Türkiye’ye gelmişti. Kendisi bizim altın ihracat işimizle ilgilenen birisi olduğu için bu konuyla ilgilenmesini istedim. O da bunu araştırdığında konşimento ve manifesto ve airwaybe isimli belgeler olmadığını öğrenmiş çok teferruatını bilmiyorum. Birkaç sonra bana ulaştılar. Evrak Gana’dan gelmemiş. ULS Taşımacılık bu evrakları getirmemiş ayrıca gelen belgelerde de uçaktaki eşyanın kıymetli maden yerine değersiz maden olarak yazıldığını öğrendiğimiz üzerine Duru Döviz’den bu mailin kendisine ait olmadığına ve herhangi bir hak talep edilmeyeceğine dair Duru Döviz’den noter belgesi istendi. Sahibi de bu belgeyi alıp teslim etti. Altın ihracatı ve ithalatında herhangi bir KDV ve vergi yoktur. Böyle bir durumda nasıl kaçakçılık olur.

TEMMUZ 2013'TEN SONRA HALKBANK YOLU İLE YAPAMAZ DURUMA GELDİK
Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Ancak Amerikan ambargosu nedeni ile bu ticareti bu tarihten sonra Halkbank yolu ile yapamaz duruma geldik. Biz de bu ticareti gıda ticareti yolu ile yaptık.

SAHTECİLİK İŞİNE GİRMEDİK
Tüm işlerimizi hukuka uygun bir şekilde yaptık. Herhangi bir sahtecilik işine girmedik. Alıcı ve gönderici bellidir. Kayıtlar da bellidir. 1986 yılından beri Türkiye’deyim.

TÜRK VATANDAŞLIĞINA 2006'DA GEÇTİM... ABİM İÇİN YOL YORDAMI MUAMMER BEY'DEN SORDUM
Türkiye vatandaşlığına 2006 veya 2007 yılında geçtim. Eniştem ve ablam da Türk vatandaşıdır. Bir tek ağabeyim geçmemişti. Ben ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için yol yordamı öğrenmek amacıyla bakan Muammer Bey’den sordum. O da bana yasal yolları izah etti. Normal prosedür ile Türk vatandaşlığına geçti. Bunun karşılığında hiçbir menfaat söz konusu değildir. Hatta vatandaşlık işlemi normal süresi gereken süreçten çok daha uzun sürdü. Bakanlar Kurulu’nun hepsinin onayının da gerektiği de dikkatinize sunuyorum. Hatta son imza olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın da imzası gerekiyor. Tapeleri kesmişler, asıl lazım olanları koymamışlar.

EMNİYET MÜDÜR YARDIMCISI RÜŞVET İSTEDİ
Ben bir emniyet müdür yardımcısından tehdit aldım. Bu kişi O.İ.’dir. Kendisi benden 1 milyon dolar para talep ediyordu. Gayrettepe’ye gittim. Suç duyurusunda bulundum. Maalesef bu konular tapelere girmemiştir. Hala bu konuda suç duyurusu devam ediyor. Normal prosedür gereği disipline sevk edilmiş kimseye bunun için bedel ödemedim. Talepte bulunmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Hatta bugüne kadar görevden ihraç edilmemesine hayretle izliyorum.

Sarkuysan A.Ş.’de hisse senedim vardı. Genel kurul yapılacaktı. A.M. isimli kişi bana “Usulsüz şeyler var gel yönetime girelim” dedi. Ben de araştırdığımda o dönemki başkanın 40 yıllık başkan olduğunu ve de istediği şekilde asıl komiserlerin gelmediği halde yönlendirme yaptığını öğrenince ben de sayın bakanla sadece usule uygun olarak komiserin gelmesi için ricada bulundum. Bundan ne tür suç var anlayamadım. Herhangi bir rüşvet vermedim.

YENİ ŞAFAK HABER İÇİN 1 MİLYON DOLAR İSTEDİ, ELİMDE SES KAYDI DA VAR
Emniyet şeridi kullanmak için hiçbir yere başvurmadım. Aldığım tehditlerden şirketimin yapmış olduğu cirolardan dolayı İstanbul Valiliği’ne koruma talebinde bulundum. Uygun görüldü ve verildi. bir gün Yeni şafak Gazetesi’nden beni aradılar. İran’a 87 milyar Euro ihracat yaptığım ve kara para akladığımı sorduklarında bu konuda yorum yapmayacağımı, avukatlarımın buna cevap vereceğini söyledim. Avukat H.K. isimli kişi bana bu haberin metnini getirdi ve de Yeni şafak Gazetesi’nde ekonomi yazarı olduğunu söyledi. Soyadının K. olması lazım. Eğer bu parayı yani 1 milyon doları vermezsem bu haberi yayınlayacaklarını söylediler. Buna dair elimde ses kayıtları da mevcuttur. Mahkemeye sunabilirim. Telefon görüşmeleri de mevcuttur. El konulan telefonumda bu kayıt şu anda mevcuttur. İncelenebilir.

YENİ ŞAFAK'TA VE BUGÜN'DE KONUŞMUŞ

Çok ilginçtir ki bana ait tapelerde bu haberlerin arkasında O.İ.’nin olduğunu ve kendi konuşmaları olduğu ortadadır. Bunlar tape kayıtlarında vardır. Yeni Şafak’ta konuşmuş. Sonra Bugün Gazetesi’nde konuşmuş. Bunlar bahsi geçen telefonda kayıtlıdır. Daha doğrusu telefonda benden 1 milyon dolar isteme hususu kayıtlıdır. Diğerleri ise tapelere yansıyan kayıtlarda bellidir.

MALİYE BAKANI'NA GİTTİM, 'POLİSİ İLGİLENDİRDİĞİ İÇİN İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NA' GİT DEDİ
Bu hususu bu kişi bakanlıkların isimleri de yazılarında zikrettiklerinde Ankara’ya gittiklerinde bakan Mehmet Şimşek Bey’le görüştüm. Hatta bir fotokopisini de sayın bakanımız Mehmet Şimşek’e bıraktım. O da bana polisi ilgilendiren bir mevzu olduğu için İçişleri Bakanlığı’na git dedi.

MUAMMER GÜLER'E GİTTİM, KAYDI DİNLETTİM

Ben de İçişleri Bakanımız Muammer Güler Bey’e durumu izah ettim. Kaydı dinlettirdim. Takdirine bıraktım. Sonucunda ne oldu bilemiyorum. Kendilerinin Yeni Şafak Gazetesi’ni arayıp aramadıklarını bilemiyorum.

AYNI BELGELERİ EGEMEN BAĞIŞ'A DA VERDİM
Hatta aynı konuyla ilgili belgelerin yani haber belgesinin suretinin ve ses kaydını Egemen Bağış Bey’e de verdim. Hatta hatırlamadığım diğer kişilere de vermiş olabilirim.

MUAMMER GÜLER VE BARIŞ GÜLER'E PARA VERMEDİM
Şimdiki hava işlemlerimin kolaylaşması için kimseye para vermedim. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Çünkü Çin’deki şirketler bana ait değil. Ben sadece Çin’deki şirketlerin müşterisiyim. Oradaki işlemlerin nezareti içinde Rüçhan Bayar beyi daha fazla para kazanıp borçlarını ödeyebilmesi için Çin’e yönlendirdim. Rüçhan orada işlerinin başındadır. Rüçhan bana bağlı olarak çalışıyor. Kendisi de oradaki işlemlerden para alıyor. Benim okuduğunuz adli ve istihbari çalışma yapılıp yapılmadığı konusundaki sorunuzla ilgili hiçbir bilgim yoktur. Bunlar için Muammer Güler bey’e veya oğlu Barış Güler’e herhangi bir para vermedim. Rüçhan Bey’in elde ettiği primlerden bana 200 bin dolar para verdi. Bunların da kayıtları tape kayıtlarında vardır. Bunu Barış Güler beyefendiye verdim. Çünkü Rüçhan Bey’in Barış Bey’e borcu vardı. Daha önce Barış Bey bu konuyla alakalı olarak benimle görüştü. Rüçhan Bey’le konuştuktan sonra Barış Bey ile görüştüm. Teyidini aldıktan sonra bu şekilde davrandım. Tape kayıtlarında da bu konu bellidir. Hatta tape kayıtlarında okunur ise bütün borçlarını bu şekilde yavaş yavaş ödemesini tavsiye ettim.

BAKAN ÇAĞLAYAN’A RÜŞVET SÖZ KONUSU DEĞİLDİR
İran’ın Türkiye’deki rezervlerinin altın ihracatı yöntemi ile çıkarılmasına yol verilmesi karşılığında Halk Bankası’ndaki İran parasını 0.05’ini rüşvet olarak Zafer Çağlayan’a ödenmesi hususu söz konusu değildir. Biz sadece Halk Bankası’nın resmi komisyonlarını ödüyorduk. Zaten Zafer Çağlayan’ın Halk Bankası ile ilgilisi yoktur. Tüm bankalar Bakan Ali Babacan’a bağlıdır. Bu konuyla alakalı kimseye rüşvet ödemedim. Gıda ve ilaç ticareti amacıyla da rüşvet ödemesi yapmadım. 6 Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Benim dışımda bu işi yapan birçok kimse vardı. Sadece Halk Bankası’nın almış olduğu resmi komisyonlar vardır. Bunun dışında kimseye rüşvet veya komisyon vermedim.

Halk Bankası’nı araştırmanız halinde benden çok daha fazla miktarda ilaç ve gıda ticaretini İran ile yapan kişi ve şirketlerin olduğunu göreceksiniz. Bu durum bana verilmiş herhangi bir herhangi bir imtiyaz değildir. Uçaktaki altını Gana’ya geri gönderilmesi olayıyla ilgili hiç kimseye para ödemesi yapmadım. Sayın bakanımı normal resmi telefondan aradım. Durumu izah ettim. Bunun menşeine iade edilmesi hususunda yardımcı olup olamayacağını sordum. Onur Bey de tapeler incelendiğinde Dubai’ye değil de geldiği ülkeye geri gönderilmesi talebinde bulunduğu görülecektir. Ekonomi Bakanı’nın özel kalemleri benim şahsi menfaatlerim için herhangi bir iş yapmamışlardır. Ben Zafer Çağlayan’a hiç para vermedim. Benim birebir tabir edilen herhangi bir telefonum yoktur.

ÜÇ TELEFONUMA DA SAVCILIK EL KOYDU
Üç tane telefonum var. Üçüne de savcılık el koydu. Evimdeki aramada da herhangi bir telefon bulunamadı. Ben Onur Bey’i hiçbir zaman sekreterim olarak kullanmadım. Bu haddim değildir. Bu ekonomi bakanımızın özel kalem müdürüdür. Sadece bakanımızla görüşme ihtiyacı olduğunda randevu ayarlaması için yapmış olduğum görüşmelerdir.

BANKA DUBAİ'DE CAG İSİMLİ BANKAYA BAĞLI... CAG HARFLERİNİN ZAFER ÇAĞLAYAN'LA ALAKASI YOK
İran’da Credit İnstitiut isimli bir banka vardır. Bu bankanın Dubai'de CAG isimli bankaya bağlı bir şirket vardır. Sorduğunuz bu harflerin Zafer Çağlayan ile hiçbir alakası yoktur. Süleyman Aslan isimli sayın genel müdürüme de herhangi bir rüşvet, komisyon vermedim. Zafer Çağlayan için söylediklerim sayın genel müdürüm içinde geçerlidir. İran ile Türkiye ticareti için çok emek veren bir insandır.

OKUL İÇİN BAĞIŞTA BULUNDUM
Ben birçok hayır kuruluşlarına bağışta bulunuyorum. Kendisine bir okul yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisinin okuduğu Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi’ni yaptırabileceğimi söyledi. Kendisi benden birkaç gün süre istedi. Bununla ilgili araştırma ve inceleme yapacağını söyledi. Gerekli girişimlerdi bulundu. İnşallah Allah nasip ederse bu okulu da yaptıracağız.

500 BİN EURO'YU KENDİ HESABIMDAN GÖNDERDİM
Yine kendisinin bahsettiği gibi Balkan Üniversitesi’ne destek amacı ile bağışta bulundum. 500 bin Euro’yu kendi hesabımdan gönderdim. Bu bütün resmi kayıtlarım da vardır. 1 milyon Euro’da kendisine yollaması için verdim. Çünkü biz ikincisini yolladığımız zaman iade oldu. Yoksa ben kendim yollardım. Ben hiç kimseye komisyon ödemedim. Süleyman Aslan’a da bir ödeme yapmadım.

ABİMİN TÜRK VATANDAŞLIĞINA GEÇMESİ İÇİN BAĞIŞ'A RÜŞVET VERMEDİM
Ben Egemen Bağış’a da ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için ve diğer işlemler için komisyon veya rüşvet vermiş değilim. Bu suçlamaları da samimi bulmuyorum. Neredeyse bütün kabineye kişi başı 500 bin verdiğimi iddia edecekler.

ÇAĞLAYAN EVİME GELDİ, PİYANOYU GÖRÜNCE MERAK ETTİ, SORDU
Zafer Çağlayan bey bir keresinde bizim eve gelmişti. Evde yeni aldığımız piyanoyu görünce merak etti sordu. Ben kendisine Umut beyin telefonunu verdim. O da yerini söylemiş. Ödemeleri de kendileri yapmışlar. Benim ödemem söz konusu değildir.

TÜMÖR 1 SANTİM BÜYÜDÜ
Benim böbrek üstümde tümörüm vardır. Kanser teşhisi konuldu. Bu 4 günlük süreç içerisinde Haseki’ye sevk edildim. 4 gün içinde bunun 1 cm büyüdüğü anlaşıldı. Benim buna acilen müdahale ettirip kemoterapi sürecine başlamam gerekiyor. Bununla alakalı da bütün raporlarım var. Haseki’de de teşhisi konuldu.”

Reza Zarrab'tan şok ifade - Hürriyet GÜNDEM
 
o beddualar neydi öyle ya, odanın köşesine sindim valla okudukça:27::27:

:27::27:
$BcB_LGTIcAAt_VG.jpg
 
Son düzenleme:
2 poğaça çaldı diye 12 yıl hapsi istenen insan var bu ülkede, milyarlarca dolarlık yolsuzluğa karışan adam "alnımız ak başımız dik" diyor.

@suyorumcusu
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Basın mensuplarının Emniyet Müdürlüğü hizmet binalarına girişi yasaklandı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamayla, Türkiye genelinde basın mensuplarının bugünden itibaren Emniyet binalarına girişlerinin yasaklandığı duyuruldu.

Yazılı açıklamada şöyle denildi:

Genel Müdürümüzün talimatıyla, Türkiye genelinde yapılan uygulama çerçevesinde 22.12.2013 tarihi itibariyle basın mensupları Emniyet Müdürlüğü hizmet binalarına giriş yapamayacaklardır.

Herhangi bir gelişme veya basın açıklaması olduğu takdirde basın mensupları davet edilecektir.

Vatan ve Gayrettepe hizmet binalarında bulunan basın odasını kullanan basın mensuplarının anahtar ve giriş kartlarını teslim etmeleri rica olunur.
Emniyet'ten basına yasak - Türkiye Haberleri - Radikal
 
Sızmaması için polisin amirine, savcının da başsavcıya dahi bilgi vermediği operasyon yönetmeliği “Büyük Rüşvet”in hemen sonrasında değiştirildi. Operasyonlar için amire ve başsavcıya bilgi verme zorunluluğu getirildi. Yeni yönetmeliğin HSYK genelgesine aykırı olduğunu belirten hukuk çevreleri, yargının yürütmenin vesayeti altına sokulduğunu iddia etti.

BÜYÜK Rüşvet Operasyo-nu’nda İstanbul’da polisin amirine, savcıların da başsavcıya bilgi vermediğinin ortaya çıkmasının ardından hükümet, bürokrasideki değişikliklerin ardından mevzuatta da önlemler almaya başladı. Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirilerek, polis ve jandarmaya adli olayları, yakalama, gözaltı, arama gibi operasyonları derhal üst amirlerine bildirme zorunluluğu getirildi. Savcılar ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) iletişimin tespiti, dinlemesi ve kayda alınmasını düzenleyen 135/6’ncı maddesindeki rüşvet, kaçakçılık, silahlı örgüt başta olmak üzere katalog suçlar nedeniyle yapacakları soruşturmaları başsavcıya bildirecek.

CMK’YA DA AYKIRI
Yargı çevrelerinde, yönetmeliğin yargı bağımsızlığına, kuvvetler ayrılığına ve CMK’nın ‘soruşturmanın gizliliğine’ ilişkin maddelerine açıkça aykırı olduğu ve yargının yürütmenin vesayeti altına sokulduğu savunuldu. Son değişikliğin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 2 yıl önce CMK’ya dayanarak çıkardığı 7 numaralı genelgesine de aykırı olduğu bildirildi. HSYK genelgesine göre adli kolluk sorumluları ve görevlileri, adli görevler haricinde üstlerinin emrinde. Adli kolluğun, sıralı amirlerine ve mülki makamlara, meydana gelen adli olayları bilgi ve haber verme zorunluluğu bulunmadığı gibi tam aksine bu durumun tespiti hâlinde derhal savcı tarafından ilgililer hakkında soruşturma açılması gerekiyor.

KOLLUK AMİRLERİ
Dün Resmi Gazete’de yayınlanan yeni yönetmelikle, ‘adli kolluk sorumlusu’ tanımı değişti. Polis ve jandarmanın yeni kolluk amirlerine savcılar dışında şu kişiler eklendi. ‘Adli kolluk sorumlusu’ (Mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından görevlendirilen adli kolluğun komutanı, amiri veya sorumlusu) ve ‘en üst dereceli kolluk amiri’ (Emniyet Genel Müdürlüğü’nde il emniyet müdürü, ilçe emniyet müdürü veya amiri; Jandarma Genel Komutanlığı’nda il jandarma komutanı, ilçe ve merkez ilçe jandarma komutanı; Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda birlik komutanı; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nda gümrük muhafaza kaçakçılık ve istihbarat müdürü). Yeni yönetmelikte, “En üst dereceli kolluk amiri adli olayları, suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumakla ve bu konuda gerekli tedbirleri almakla görevli ve yetkili olan mülki idare amirine derhal bildirir” denildi. Yönetmelikte “Adlî kolluk görevlileri, kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri; el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhâl cumhuriyet başsavcılığına ve en üst dereceli kolluk amirine bildirir ve ilgili cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlar” hükmü de yer aldı.

DİNLEMELER DAHİL
Savcılar dinleme ve iletişimin tespiti başta olmak üzere yapacakları operasyonun yanı sıra soruşturmanın bütün aşamalarını başsavcılarına ‘yazılı’ olarak bildirecekler. Savcının bildirim yazısı, başsavcının ‘görüldü’ şerhi ile soruşturma dosyasına konulacak. Savcı, artık rüşvet, örgüt, kaçakçılık gibi katalog suçlardan dinleme izni istediğini başsavcıya bildirmeden operasyon için düğmeye basamayacak.

İptal davası
YARGIÇLAR Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu Hürriyet’e CMK’da soruşturma usulüne ilişkin yasayla yapılması gereken bir değişikliğin bu yönetmelikle yapıldığını, yönetmeliğin iptali için Danıştay’da dava açacaklarını söyledi. Eminağaoğlu, “Savcıların soruşturmaları sağlıklı yürütmesine yönelik güvence yok edilmiştir. Biz bunun somut örneğini geçmişte de yaşadık. Bir savcı, başsavcısını bilgisi dışında dinletti” anımsatmasında bulundu. Eminağaoğlu, şunları söyledi: “Kamuoyuna yansıyan son soruşturmadan istediği ölçüde bilgi sahibi olmayan hükümet, kendisine bilgi akışını sağlayacak yollar arayışındadır.”

Yargıya müdahale
ANKARA Barosu Başkanı Sema Aksoy dün yaptığı yazılı açıklamada, yönetmelik değişikliğinin, Anayasa’ya, CMK’nın temel ilke ve kuralları ile adli kolluk hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, yürütmenin durdurulması ve iptal istemiyle dava açacaklarını bildirdi. Aksoy, açıklamasında özetle şunları söyledi: “Adli kolluğun soruşturmalara ilişkin görevlerini yaparken idari amirlere bağlı olmaması ve sadece cumhuriyet savcısına bilgi verip, cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmesi kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir gereğidir. Aksi durum soruşturmaya ve doğrudan yargı erkine yürütmenin müdahalesi anlamına gelir ki bu da Anayasa’ya aykırılık teşkil eder. ”

Gizleme kalkt - Hrriyet GNDEM
 
Back