Tuz ve şeker tüketiminin böbrek sağlığına etkileri

Elif

Onur Üyesi
Pro Üye
12 Temmuz 2006
35.016
30.373
60
Yaşamsal öneme sahip görevleri olan böbrekler, aldığımız besinlerin vücudumuz tarafından kullanılması sonucunda açığa çıkan atık maddeleri idrarla vücudumuzdan uzaklaştırırlar, vücudun su – tuz dengesini düzenler ve tansiyonu dengede tutarlar. Vücuda fazla gelen hormonların kandan temizlenmesi, bu hormonların zararlı etkilerinin önlenmesi, böbrekler tarafından sağlanır. Böbreklerin en önemli görevlerinden biri salgıladığı bir hormon ile kan yapımını sağlayan kemik iliğine, ne kadar kan yapılacağı komutunu iletmektir. Eğer böbrekler bu işlevlerini yerine getiremezlerse, vücut için yeterli miktarda kan üretilemez ve kansızlığın neden olduğu halsizlik, iştahsızlık, baş dönmesi, çabuk yorulma ve çarpıntı gibi yakınmalara yol açar.

Dünyada her 10 kişiden, ülkemizde ise her altı kişiden biri potansiyel böbrek hastası olma riskine sahiptir. Böbrek hastalıklarının tüm dünyada artmakta olması, ekonomik yönden ülke bütçelerini gittikçe daha büyük yük altına sokmaktadır. Her yıl düzenli yapılacak olan basit ve düşük maliyetli kan ve idrar testleri ile çoğu kez ücretsiz olan tansiyon ölçümleri, böbrek hastalıklarının önlenmesinde hayati öneme sahiptir. Bu basit, ucuz ve etkili önlemlerin alınmaması durumunda ise bir kronik böbrek hastasının ülke ekonomisine yıllık maliyeti yaklaşık 20.000.-Dolar olmaktadır. Türk Nefroloji Derneği verilerine göre ülkemizde yaklaşık 60.000 diyaliz hastasının bulunduğu ve gelecek beş yılda bu sayının 115.000’e çıkacağının öngörüldüğü düşünüldüğünde, bugün için 1.200.000.000.-Dolar’lık bu büyük bütçenin eğitim, sağlık, araştırma-geliştirme, teknoloji ve diğer alanlara kaydırılmasının ülke gelişimine olan katkısı daha net görülmektedir.

Her biri 150 gram olan fasulye şeklindeki böbrekler, omurganın her iki yanında, bel bölgesinin biraz üzerinde yer alırlar. İçi damar yumaklarıyla örülü olan böbreklerin sağlığını tehdit eden iki düşman; yetersiz su tüketimi ve fazla tuz tüketimidir. Şeker hastalığı ve yüksek tansiyon, böbreklere hasar vererek yapısal bozukluklara yol açmaktadır. Fazla kilolu olmak ve sigara alışkanlığı gibi etkenler de böbrek sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ancak tüm bu etkenler, zamanında eyleme geçildiğinde, olumsuzlukları bertaraf edilebilir nitelikte koruyucu önlemlerdir.

Beslenme alışkanlıklarına verilen önem, böbreklerin işlevlerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için başta gelen koşullardan biridir. Ülkemizde günlük su tüketiminin azlığı, böbrekler sağlığını tehdit eder niteliktedir. Günde en az 1,5-2 litre su içmek, hem böbrek sağlığı, hem de damarların erken yaşlanmasının önlenmesi açısından önemlidir. Günde altı gram tuz tüketimi yeterliyken, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğinin araştırmasına göre, ülkemizde kişi başına günlük ortalama tuz tüketimi yaklaşık 18 gramdır. Sebze ve meyve tüketimi ile güde 2 gram tuz alınmakla birlikte özellikle işlem görmüş hazır gıdalar, salamura gıdalar, turşu, salça, peynir, zeytin ve ev dışında yenilen yemekler yüksek oranda tuz içermektedir.

Böbrek yetmezliğine yol açan duruma erken müdahale edildiğinde, vücutta kalıcı hasar bırakmadan tedavi edilebilir. Böbreklerin işlevlerini tamamen yitirebilmeleri için süzme kapasitelerinin % 15’in altına düşmüş olması gerektiği ve kronik böbrek hastalığı için bu sınırın % 60 olduğu düşünüldüğüne, böbreklerin ne kadar güçlü organlar olduğu daha net ortaya çıkmaktadır.

Gelecekte diyaliz makinalarına bağımlı kalmadan sağlıklı ve üretken bir hayat sürmek, ülke kaynaklarının verimli ve etkin kullanılmasına destek olmak; her şeyden önemlisi sağlıklı bir birey olarak yaşamaya devam etmek için tuz ve şeker tüketiminde aşırıya kaçmamak, düzenli tansiyon ölçümü, yıllık kan ve idrar tahlillerinin yaptırılması; böbreklerin işlevlerini sorunsuz sürdürebilmeleri için basit ve maliyetsiz önlemlerdir
tbv.com.tr
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…