kişisel bir blogdan aldım yazıyı. Kız çok dolmuş sanırım ama güzel anlatmış. Tam da benim düşüncelerime tercüman olmuş. Türkiye'de dul bir bayan olmanın zorluklarına ve mecburiyetten sürdürülen evliliklere sitem ediyor;
Bu Ayşe’nin ikinci kınasıydı. İlk kocası tam bir uyuzdu. Şimdi mutlu olacak mı canım arkadaşım bilmiyorum. Çünkü gerçekten sevdiği için mi yoksa mecbur olduğu için mi evleniyor emin değilim.
Lanet olasıca Türkiye’de dul olmamalısın. Çocukluğundan beri seni tanıyan, başını okşayan bakkal amcanın bile bakışı değişir. Saatlerce oturup dertleştiğin komşu teyzenin kocasıyla bir yerde karşılaşıp hal hatır sordun mu adını çıkarır. En kötüsü de dul olduğunu öğrenen her erkek sana asılır. Bu böyledir, kimse inkar etmesin. Erkeklerin evlenip boşanmış bir kadına bekarlardan daha farklı gözle bakmalarının sebebini biliyoruz, iyi düşünün anlayın siz de, konuşturmayın beni.
Dul kadın bekar biriyle evlenemez bir de. Yaşlı ve dul biriyle evlenmek zorunda.
Neden evlenmek zorunda diyorum? Çünkü geri kafalı Türkiye kültüründe onlarca baskı altında tek başına ayakta durabilmesi için gerçekten çok güçlü olmalıdır. Ama bizim ebeveynlerimiz kız çocuklarını asla güçlü yetiştirmezler. Erkeklerden ve kadınların pis iftiralarından korunmak için yine bir erkeğin koruması altına girmek zorundadırlar.
Kocasıyla problemleri olan bir kadın dul kalınca başına gelecekleri düşünüp ayrılma fikrinden vazgeçer. Cesaret ötesi bir güç gerektirir bu.
Boşanma da bir abartılır ki benim güzel ülkemde. Bir defa elinizde çok ciddi sebepleriniz olmalı. Kocanızdan soğudunuz, artık sevmiyorsunuz diyelim ki, bu asla sebep olamaz. Herkes size küfreder. Hatta böyle birşey varsa bile gizlemeli, kimseye söylememelisiniz yoksa adınız yolluya çıkar.
Abartmıyorum, çok ciddiyim.
Kocanız sizi aldattı mı? Hemen niye pes ediyorsun, sabretmelisin. Ama kadın aldatsa boşanmak yetmez, bir de linç edilir. Aldatılmak her iki taraf için de onur kırıcı. Çifte standart niye?
Kocan dayak mı atıyor? Yine sabret.
Adam hastalığa mı yakalandı? Hayırsız kadın bıraktı gitti derler. Adam şizofren olmuş mesela. Bunun tedavisi yok ki.. Ne yapsın o kadıncağız?
Kocanız sizi öldüresiye döverse, canınız tehlikede olduğu için makul bir boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Fakat yine de bu durumdaki mağdur kadın boşanıp geldiğinde rahat bırakmazlar. O dul damgasını yer ve hayatı asla eskisi gibi olmaz. Yaptığı her hareket milletin gözüne batar.
Dayaktan hastanelik olan kadıncağızlar neden yine o canavarlara dönerler? Bunu hiç düşündünüz mü?
Bu akşam Ayşe’yle karşılıklı oynarken bir yandan da bunları kurdum kafamda.
Çok güzeldi canım arkadaşım. Onlarca bekar kızdan daha zarif, daha alımlı, daha masumdu. Bence kızlar bir kere evlendikten sonra hem çok daha çekici ve güzel hem de çocukluktan çıkıp daha mantıklı ve yapıcı oluyorlar. Bir insan kaç yaşına gelirse gelsin bekarsa, evli bir kadından daha olgun düşünemez.
Annem bana hep “Sanki Avrupa’da yaşıyor!” diye kızar. Fikirlerim ona uçuk geliyor çünkü. Bu gidişle gerçekten Avrupa’ya göç edeceğim. Türkiye’yi çok seviyorum ama bu bakış açısı beni öldürüyor.
Ebeveynler 18 yaşından sonra evden kovsunlar bizi. Ayrı eve çıkalım, kendi hayatımızı kuralım. Kiminle evleneceğimize, nerede yaşayacağımıza biz karar verelim. Hata yapalım, sonra pişman olalım ama kendi kararımız olsun.
Evlenmek ve boşanmak bu kadar büyütülmesin. Çeyiz, bohça, hiçbir zaman kullanılmayan nişan sandığı, abuk subuk alışverişler.. Herşeyi tam olsun diye evini A’dan Z’ye dizmeler..vs. Bunlar hep kolay kolay boşanmasınlar diye yapılıyor. Artık böyle düşünmeye başladım. İnsanlar evlenebilmek için yıllarca para biriktiyor. Bu işi böyle zorlaştırmalarının tek nedeni bitmesinin zorlaşması içindir.
Yanlış bir evlilik yapmaktan korktuğu için 40 yaşına gelip de hala evlenememiş arkadaşlarım var benim. Bizde bir kere evlenilir çünkü!
“İkincisi asla birinciden iyi olmaz kızım” derler bir de. Sizin yüzünüzden gerzekler!
Dul düğünü.. Bir de böyle bir kavram var. Aslında en olması gereken.. Ayşe’lerin evinde en yakın arkadaşları olarak eğlendik. Kına dediğin budur. Ertesi gün de nikahları kıyılacak, bitti. Dul düğününde formaliteler olmaz. Dul ya, yakıştıramazlar eşşoğleşşekler!
Bu gece Allah’tan tek isteğim; “Lütfen Ayşe mutlu olsun, lütfen bu evlilik mecburiyetten olmasın. Lütfen, lütfen, lütfen…
Bu Ayşe’nin ikinci kınasıydı. İlk kocası tam bir uyuzdu. Şimdi mutlu olacak mı canım arkadaşım bilmiyorum. Çünkü gerçekten sevdiği için mi yoksa mecbur olduğu için mi evleniyor emin değilim.
Lanet olasıca Türkiye’de dul olmamalısın. Çocukluğundan beri seni tanıyan, başını okşayan bakkal amcanın bile bakışı değişir. Saatlerce oturup dertleştiğin komşu teyzenin kocasıyla bir yerde karşılaşıp hal hatır sordun mu adını çıkarır. En kötüsü de dul olduğunu öğrenen her erkek sana asılır. Bu böyledir, kimse inkar etmesin. Erkeklerin evlenip boşanmış bir kadına bekarlardan daha farklı gözle bakmalarının sebebini biliyoruz, iyi düşünün anlayın siz de, konuşturmayın beni.
Dul kadın bekar biriyle evlenemez bir de. Yaşlı ve dul biriyle evlenmek zorunda.
Neden evlenmek zorunda diyorum? Çünkü geri kafalı Türkiye kültüründe onlarca baskı altında tek başına ayakta durabilmesi için gerçekten çok güçlü olmalıdır. Ama bizim ebeveynlerimiz kız çocuklarını asla güçlü yetiştirmezler. Erkeklerden ve kadınların pis iftiralarından korunmak için yine bir erkeğin koruması altına girmek zorundadırlar.
Kocasıyla problemleri olan bir kadın dul kalınca başına gelecekleri düşünüp ayrılma fikrinden vazgeçer. Cesaret ötesi bir güç gerektirir bu.
Boşanma da bir abartılır ki benim güzel ülkemde. Bir defa elinizde çok ciddi sebepleriniz olmalı. Kocanızdan soğudunuz, artık sevmiyorsunuz diyelim ki, bu asla sebep olamaz. Herkes size küfreder. Hatta böyle birşey varsa bile gizlemeli, kimseye söylememelisiniz yoksa adınız yolluya çıkar.
Abartmıyorum, çok ciddiyim.
Kocanız sizi aldattı mı? Hemen niye pes ediyorsun, sabretmelisin. Ama kadın aldatsa boşanmak yetmez, bir de linç edilir. Aldatılmak her iki taraf için de onur kırıcı. Çifte standart niye?
Kocan dayak mı atıyor? Yine sabret.
Adam hastalığa mı yakalandı? Hayırsız kadın bıraktı gitti derler. Adam şizofren olmuş mesela. Bunun tedavisi yok ki.. Ne yapsın o kadıncağız?
Kocanız sizi öldüresiye döverse, canınız tehlikede olduğu için makul bir boşanma sebebi olarak kabul edilebilir. Fakat yine de bu durumdaki mağdur kadın boşanıp geldiğinde rahat bırakmazlar. O dul damgasını yer ve hayatı asla eskisi gibi olmaz. Yaptığı her hareket milletin gözüne batar.
Dayaktan hastanelik olan kadıncağızlar neden yine o canavarlara dönerler? Bunu hiç düşündünüz mü?
Bu akşam Ayşe’yle karşılıklı oynarken bir yandan da bunları kurdum kafamda.
Çok güzeldi canım arkadaşım. Onlarca bekar kızdan daha zarif, daha alımlı, daha masumdu. Bence kızlar bir kere evlendikten sonra hem çok daha çekici ve güzel hem de çocukluktan çıkıp daha mantıklı ve yapıcı oluyorlar. Bir insan kaç yaşına gelirse gelsin bekarsa, evli bir kadından daha olgun düşünemez.
Annem bana hep “Sanki Avrupa’da yaşıyor!” diye kızar. Fikirlerim ona uçuk geliyor çünkü. Bu gidişle gerçekten Avrupa’ya göç edeceğim. Türkiye’yi çok seviyorum ama bu bakış açısı beni öldürüyor.
Ebeveynler 18 yaşından sonra evden kovsunlar bizi. Ayrı eve çıkalım, kendi hayatımızı kuralım. Kiminle evleneceğimize, nerede yaşayacağımıza biz karar verelim. Hata yapalım, sonra pişman olalım ama kendi kararımız olsun.
Evlenmek ve boşanmak bu kadar büyütülmesin. Çeyiz, bohça, hiçbir zaman kullanılmayan nişan sandığı, abuk subuk alışverişler.. Herşeyi tam olsun diye evini A’dan Z’ye dizmeler..vs. Bunlar hep kolay kolay boşanmasınlar diye yapılıyor. Artık böyle düşünmeye başladım. İnsanlar evlenebilmek için yıllarca para biriktiyor. Bu işi böyle zorlaştırmalarının tek nedeni bitmesinin zorlaşması içindir.
Yanlış bir evlilik yapmaktan korktuğu için 40 yaşına gelip de hala evlenememiş arkadaşlarım var benim. Bizde bir kere evlenilir çünkü!
“İkincisi asla birinciden iyi olmaz kızım” derler bir de. Sizin yüzünüzden gerzekler!
Dul düğünü.. Bir de böyle bir kavram var. Aslında en olması gereken.. Ayşe’lerin evinde en yakın arkadaşları olarak eğlendik. Kına dediğin budur. Ertesi gün de nikahları kıyılacak, bitti. Dul düğününde formaliteler olmaz. Dul ya, yakıştıramazlar eşşoğleşşekler!
Bu gece Allah’tan tek isteğim; “Lütfen Ayşe mutlu olsun, lütfen bu evlilik mecburiyetten olmasın. Lütfen, lütfen, lütfen…
Son düzenleme: