- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.836
Bugün 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü. Türkiye, 2014 yılı itibariyle artık yaşlı bir ülke. 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı yüzde 8’e dayandı. Türkiye, 2023'te 'çok yaşlı' ülkeler arasına girecek. Yaşlı nüfus yüzde 10’u aşacak. Bu da 8 milyon 600 bin yaşlı anlamına geliyor. En önemli sorunlarının başında ise geçim sıkıntısı, sosyal haklar ve sağlık problemleri geliyor...
Birleşmiş Milletler'in (BM) tanımına göre bir ülkede yaşlı nüfusun oranı yüzde 8 ile 10 arasındaysa o ülke yaşlı ülke demek. Türkiye’deki yaşlı nüfus oranı, ülke tarihinin en yüksek noktasına ulaşmış durumda.
Al Jazeera Türk'ten Başak Çubukçu'nun haberine göre Türkiye, bu gerçekle 2023 yılında tanışacak ve 'çok yaşlı' ülkeler arasına girecek. Yaşlı nüfus yüzde 10’u aşacak. Bu da 8 milyon 600 bin yaşlı anlamına geliyor. Bu sayının 2050 yılında da yüzde 21’lik oranla 19,5 milyon olması bekleniyor.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte devletin sağlık, bakım hizmetleri, sosyal yardımlar ve emeklilik ücretleri gibi harcamaları da ciddi oranda artacak. Özellikle de 65 ve üzeri yaş grubunda görülen hızlı nüfus artışı, sosyal güvenlik sistemleri açısından tehdit olarak görülüyor.
TÜİK’in ölüm nedeni verilerine göre, Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranında artış var. 2010 yılında bu oran yüzde 2,7'ydi; 2011 yılında yüzde 2,9, 2012 yılında ise yüzde 3,4’e yükseldi. Alzheimer hastalarının sayısı toplumun yaşlanmasıyla doğrudan bağlantılı. Alzheimer gelecekte Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarından biri olacak.
Sağlık hizmetlerine erişim kentli yaşlı nüfus için de, kırsaldaki yaşlı nüfus için de çok önemli. Bu noktada Aile Sağlığı merkezleri, yaşlıların imdadına koşmuş durumda. Çocuklarla birlikte kendilerine ‘sıra’ önceliğinin tanınmış olması, yaşlıların yüzünü güldüren gelişmelerden. Birinci basamak sağlık hizmetleri kırsalda yaşayan yaşlılar için çok daha önemli.
Yaşlılık polikliniklerinin (geriatri) açılması, yaşlılıkla birlikte gelen hastalıkların tanı ve tedavisinde bütüncül bir bakış getiriyor. Hastalıklar tek elden koordine ediliyor. Ancak nüfusu, önümüzdeki 10 yıl içinde daha da yaşlanacak Türkiye’de geriatri polikliniklerinin sayısı da, uzman hekim sayısı da yeterli değil. Uzman sayısı sadece 60.
Şu anda da Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, GATA, Süleyman DemirelÜniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinde geriatri bölümü var. Geriatri merkezleri ya da poliklinikleri daha çok kent merkezlerinde. Kırsalda henüz yaygınlaşmış değil. Dolayısıyla tedavi için mutlaka kent merkezine seyahat etmek zorunda.
TÜİK’in İstatistiklerle Yaşlılar 2013 araştırmasına göre sosyal yardımlar, yaşlı nüfusun en önemli gelir kaynağı. Destek alan yaşlı sayısında geçen yıla oranla artış var. Yaşlıların yaklaşık yüzde 77’si sosyal yardımlarla geçinmeye çalışıyor. Sosyal yardım yoksullukla doğrudan bağlantılı. İhtiyaçlarını kendisi karşılayamayan, maddi açıdan darda olanlar yardım almak için ya devletin ya da kurumların kapısını çalıyor.
Hükümete göre, yaşlılar açısından bakıldığında Türkiye bir sosyal devlet. Anayasa'nın sosyal güvenlik hakkını düzenleyen 62. maddesinde yer alan “Yaşlılar devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” ifadesi bunun en önemli göstergesi.
Sosyal politika uzmanlarıysa konuya daha derin yaklaşıyor. Yardımlarla sosyal devlet olunmayacağını ileri sürüyorlar. Daha çok “hak” tanımı üzerinde yoğunlaşılıyor. Mevcut sisteme göre yaşlılar hak talep etme, talep ettikleri haklara kavuşabilme aşamasında değiller. Zira Türkiye’de yaşlılar özelinde tanımlanan sosyal hakları yok.
Yoksullukla mücadele haklar değil, hayırseverlik söylemi üzerinden yürüyor.
https://o nedio.com/haber/turkiye-2023-te-cok-yasli-ulkeler-arasina-girecek-596844
Birleşmiş Milletler'in (BM) tanımına göre bir ülkede yaşlı nüfusun oranı yüzde 8 ile 10 arasındaysa o ülke yaşlı ülke demek. Türkiye’deki yaşlı nüfus oranı, ülke tarihinin en yüksek noktasına ulaşmış durumda.
Al Jazeera Türk'ten Başak Çubukçu'nun haberine göre Türkiye, bu gerçekle 2023 yılında tanışacak ve 'çok yaşlı' ülkeler arasına girecek. Yaşlı nüfus yüzde 10’u aşacak. Bu da 8 milyon 600 bin yaşlı anlamına geliyor. Bu sayının 2050 yılında da yüzde 21’lik oranla 19,5 milyon olması bekleniyor.
Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte devletin sağlık, bakım hizmetleri, sosyal yardımlar ve emeklilik ücretleri gibi harcamaları da ciddi oranda artacak. Özellikle de 65 ve üzeri yaş grubunda görülen hızlı nüfus artışı, sosyal güvenlik sistemleri açısından tehdit olarak görülüyor.
TÜİK’in ölüm nedeni verilerine göre, Alzheimer hastalığından ölen yaşlı nüfus oranında artış var. 2010 yılında bu oran yüzde 2,7'ydi; 2011 yılında yüzde 2,9, 2012 yılında ise yüzde 3,4’e yükseldi. Alzheimer hastalarının sayısı toplumun yaşlanmasıyla doğrudan bağlantılı. Alzheimer gelecekte Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarından biri olacak.
Sağlık hizmetlerine erişim kentli yaşlı nüfus için de, kırsaldaki yaşlı nüfus için de çok önemli. Bu noktada Aile Sağlığı merkezleri, yaşlıların imdadına koşmuş durumda. Çocuklarla birlikte kendilerine ‘sıra’ önceliğinin tanınmış olması, yaşlıların yüzünü güldüren gelişmelerden. Birinci basamak sağlık hizmetleri kırsalda yaşayan yaşlılar için çok daha önemli.
Yaşlılık polikliniklerinin (geriatri) açılması, yaşlılıkla birlikte gelen hastalıkların tanı ve tedavisinde bütüncül bir bakış getiriyor. Hastalıklar tek elden koordine ediliyor. Ancak nüfusu, önümüzdeki 10 yıl içinde daha da yaşlanacak Türkiye’de geriatri polikliniklerinin sayısı da, uzman hekim sayısı da yeterli değil. Uzman sayısı sadece 60.
Şu anda da Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, GATA, Süleyman DemirelÜniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Adnan Menderes Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul ve Cerrahpaşa Tıp fakültelerinde geriatri bölümü var. Geriatri merkezleri ya da poliklinikleri daha çok kent merkezlerinde. Kırsalda henüz yaygınlaşmış değil. Dolayısıyla tedavi için mutlaka kent merkezine seyahat etmek zorunda.
TÜİK’in İstatistiklerle Yaşlılar 2013 araştırmasına göre sosyal yardımlar, yaşlı nüfusun en önemli gelir kaynağı. Destek alan yaşlı sayısında geçen yıla oranla artış var. Yaşlıların yaklaşık yüzde 77’si sosyal yardımlarla geçinmeye çalışıyor. Sosyal yardım yoksullukla doğrudan bağlantılı. İhtiyaçlarını kendisi karşılayamayan, maddi açıdan darda olanlar yardım almak için ya devletin ya da kurumların kapısını çalıyor.
Hükümete göre, yaşlılar açısından bakıldığında Türkiye bir sosyal devlet. Anayasa'nın sosyal güvenlik hakkını düzenleyen 62. maddesinde yer alan “Yaşlılar devletçe korunur. Yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” ifadesi bunun en önemli göstergesi.
Sosyal politika uzmanlarıysa konuya daha derin yaklaşıyor. Yardımlarla sosyal devlet olunmayacağını ileri sürüyorlar. Daha çok “hak” tanımı üzerinde yoğunlaşılıyor. Mevcut sisteme göre yaşlılar hak talep etme, talep ettikleri haklara kavuşabilme aşamasında değiller. Zira Türkiye’de yaşlılar özelinde tanımlanan sosyal hakları yok.
Yoksullukla mücadele haklar değil, hayırseverlik söylemi üzerinden yürüyor.
https://o nedio.com/haber/turkiye-2023-te-cok-yasli-ulkeler-arasina-girecek-596844