- Konu Sahibi ProfDrBulentTiras
Tüp bebek tedavisi, doğal yolla bebek sahibi olmayan çiftlerin başvurduğu yardımcı üreme tekniklerinden bir tanesidir. Tüp bebek, çeşitli durumlarda etkili bir tedavi olmakla birlikte doğal gebeliklerde olduğu gibi tüp bebek gebeliklerinde de düşük meydana gelebilir.
Tüp bebek gebeliklerinde düşüğe neden olabilecek faktörleri anlamak, başarılı bir gebelik süreci geçirmeye yardımcı olabilir. Annenin yaşı, embriyo kalitesi, diğer sağlık sorunları ve yaşam tarzı dahil olmak üzere pek çok faktör, tüp bebekte düşük riskini etkileyebilir. Tüp bebekte düşük riskini etkileyen faktörler hakkında bilgi sahibi olmanız, risk faktörlerini daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir.
Tüp bebekte düşük riskine dair merak ettiklerinizi ve önlem amaçlı neler yapabileceğinizi bu yazıda okuyabilirsiniz.
Tüp Bebekte Düşük Olur mu?
Düşük, gebeliğin ilk 20 haftası içerisinde bebeğin kaybedilmesidir. Düşüğe neden olan faktörler genelde kontrol edilememekte ve fetüsün gelişiminin durması nedeniyle meydana gelmektedir.
Gebeliğin ilk trimesterindeki düşüklerin yaklaşık yarısına kromozom anomalileri neden olmaktadır. Kromozomlar vücudunuzdaki hücrelerin içinde genlerinizi taşıyan küçük yapılardır. Genler ise kişinin cinsiyeti, saç ve göz rengi ve kan grubu gibi tüm fiziksel özelliklerini belirlemektedir.
Döllenme sırasında yumurta ve spermin birleşmesiyle iki kromozom seti bir araya gelir. Yumurtada veya spermde normalden daha az ya da daha fazla kromozom varsa fetüsün kromozomları gereken sayıda olmayacaktır. Bu durumda fetüs düzgün bir şekilde gelişemeyecek ve gebelik son bulacaktır.
Düşük hem doğal yolla hem de tüp bebek tedavisiyle gerçekleşen gebeliklerde gerçekleşebilen bir komplikasyondur. Bununla birlikte annenin yaşı, altta yatan diğer sağlık sorunları, embriyo kalitesi ve kaç adet embriyo transfer edildiği gibi faktörler, tüp bebekte düşük riski üzerinde etkili olabilir.
Tüp Bebekte Düşük Riski
Tüp bebek gebeliklerinde annenin yaşı, yumurta kalitesi ve rahim anomalileri gibi faktörler, düşük riskinin artmasına enden olabilir. Düşükler genelde embriyodaki kromozom anomalileri nedeniyle gerçekleşir. Yumurtanın genetik materyalinin hasar görmesiyle kromozom anomalileri ortaya çıkar. Bu durumda annenin vücudu embriyoyu reddeder ve düşük meydana gelir. Bunun yanı sıra miyom ya da endometriozis gibi rahimle ilgili sorunlar da düşüğe yol açabilir.
Tüp bebekte düşük riskini etkileyen faktörler genel olarak şu şekildedir:
Tüp bebekte düşük meydana gelebilir. Hatta yalnızca tüp bebekte değil, doğal gebeliklerde de düşük riski her zaman vardır. Bununla birlikte tüp bebek deneyen kadınlar daha ileri yaşlarda gebe kalabildiği için düşük riski daha yüksek olabilir. 30 yaşında her beş gebelikten biri düşükle sonuçlanırken 42 yaşında her iki gebelikten biri düşükle sonuçlanmaktadır.
Tüp bebekte düşük riski söz konusu olsa da bunu azaltmak için yapabileceğiniz bazı şeyler olabilir. Tüp bebekte düşük riskini azaltmak için alabileceğiniz önlemler şu şekildedir:
TSH seviyelerinizi kontrol ettirin
Tüp bebek öncesi doktorunuz çeşitli testler yaptırmanızı isteyecektir. Ancak bazen tiroit uyarıcı hormon ya da kısaca TSH testi atlanabilmekte ve yalnızca FSH, LH ve AMH seviyelerine bakılabilmektedir. TSH seviyelerindeki anormallikler, gebelikte sorunlara yol açabilir. Bu nedenle tedaviye başlamadan önce TSH seviyelerinizi kontrol ettirmeniz faydalı olabilir.
Histeroskopi yaptırın
Histeroskopi genelde tekrarlayan düşüklerde yapılan bir işlemdir. Rahimdeki lezyonlar veya yapısal anomaliler, düşüklere neden olabilmektedir. Histeroskopi, ultrasona göre daha detaylı olduğundan ve işlem sırasında bazı sorunları gidermek mümkün olduğundan tedaviniz öncesinde histeroskopi yaptırmayı düşünebilirsiniz.
Tedavi öncesi sağlığınıza dikkat edin
Tüp bebekte düşüklerin nedenini belirlemek çoğu zaman mümkün değildir. Bununla birlikte tedavi öncesi her iki eşin de sağlıklarına dikkat etmeleri önemlidir. Bunun için sigara ve alkol kullanıyorsanız bunları bırakabilir ve düzenli olarak egzersiz yapmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca Vücut Kitle İndeksi’nizin normal aralıklarda olması için dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni benimseyebilirsiniz.
İlaçlarınızı düzenli olarak alın
Tüp bebekte ilaçlarınızı düzenli olarak almanız çok önemlidir. Yalnızca bir doz kaçırsanız dahi bunun gebelik üzerinde büyük etkileri olabilir. Bu nedenle ilaçlarınızı gözünüzün önünde tutmalı ve gerekirse ilaç saatleriniz için alarm kurmalısınız. Tüp bebekte embriyo transferi sonrası genelde östrojen ve progesteron kullanımına devam edilmelidir. Bu hormonları ne süreyle ve ne dozda kullanacağınızı doktorunuza danışmanız gerekir.
Enfeksiyonlara karşı dikkatli olun
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar düşüğe yol açabilir. Bu nedenle tedavi öncesi cinsel yolla bulaşan hastalıklar için test yaptırmanız ve gebe kaldıktan sonra ise bu hastalıklara karşı dikkatli olmanız önemlidir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların yanı sıra listeria gibi enfeksiyona neden olabilecek bakteri ve virüslere karşı da dikkatli olmalısınız.
Tüp bebek tedavisi, kısırlıkla mücadele eden pek çok çifte umut veren bir tedavi olmakla birlikte tedaviyle ilgili risklerin farkında olmak ve gerekli adımları atmak gerekir. Düşük yapmaya katkıda bulunabilecek faktörleri anlamak ve bunları azaltmak için gerekli önlemleri almak, gebeliğin başarılı bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olabilir. Çiftlerin tüp bebek süreci boyunca sağlıklarına dikkat etmeleri ve doktorlarıyla yakın bir iş birliği içerisinde çalışmaları, tedaviden en iyi sonuçların alınması açısından çok önemlidir.
Tüp bebek gebeliklerinde düşüğe neden olabilecek faktörleri anlamak, başarılı bir gebelik süreci geçirmeye yardımcı olabilir. Annenin yaşı, embriyo kalitesi, diğer sağlık sorunları ve yaşam tarzı dahil olmak üzere pek çok faktör, tüp bebekte düşük riskini etkileyebilir. Tüp bebekte düşük riskini etkileyen faktörler hakkında bilgi sahibi olmanız, risk faktörlerini daha iyi yönetmenize yardımcı olabilir.
Tüp bebekte düşük riskine dair merak ettiklerinizi ve önlem amaçlı neler yapabileceğinizi bu yazıda okuyabilirsiniz.
Tüp Bebekte Düşük Olur mu?
Düşük, gebeliğin ilk 20 haftası içerisinde bebeğin kaybedilmesidir. Düşüğe neden olan faktörler genelde kontrol edilememekte ve fetüsün gelişiminin durması nedeniyle meydana gelmektedir.
Gebeliğin ilk trimesterindeki düşüklerin yaklaşık yarısına kromozom anomalileri neden olmaktadır. Kromozomlar vücudunuzdaki hücrelerin içinde genlerinizi taşıyan küçük yapılardır. Genler ise kişinin cinsiyeti, saç ve göz rengi ve kan grubu gibi tüm fiziksel özelliklerini belirlemektedir.
Döllenme sırasında yumurta ve spermin birleşmesiyle iki kromozom seti bir araya gelir. Yumurtada veya spermde normalden daha az ya da daha fazla kromozom varsa fetüsün kromozomları gereken sayıda olmayacaktır. Bu durumda fetüs düzgün bir şekilde gelişemeyecek ve gebelik son bulacaktır.
Düşük hem doğal yolla hem de tüp bebek tedavisiyle gerçekleşen gebeliklerde gerçekleşebilen bir komplikasyondur. Bununla birlikte annenin yaşı, altta yatan diğer sağlık sorunları, embriyo kalitesi ve kaç adet embriyo transfer edildiği gibi faktörler, tüp bebekte düşük riski üzerinde etkili olabilir.
Tüp Bebekte Düşük Riski
Tüp bebek gebeliklerinde annenin yaşı, yumurta kalitesi ve rahim anomalileri gibi faktörler, düşük riskinin artmasına enden olabilir. Düşükler genelde embriyodaki kromozom anomalileri nedeniyle gerçekleşir. Yumurtanın genetik materyalinin hasar görmesiyle kromozom anomalileri ortaya çıkar. Bu durumda annenin vücudu embriyoyu reddeder ve düşük meydana gelir. Bunun yanı sıra miyom ya da endometriozis gibi rahimle ilgili sorunlar da düşüğe yol açabilir.
Tüp bebekte düşük riskini etkileyen faktörler genel olarak şu şekildedir:
- Annenin yaşı: Yaş, en önemli faktörlerden bir tanesidir. 35 yaş üzerindeki kadınlarda düşük yapma riski daha yüksektir. Ayrıca yumurtalarda kromozom anomalileri görülme riski de yaş ile birlikte artar.
- Embriyo kalitesi: Tüp bebekte transfer aşamasında kullanılan embriyoların kalitesi düşük riskini etkileyebilir. Kromozom anomalileri bulunan embriyoların düşükle sonuçlanma olasılığı daha yüksektir.
- Diğer sağlık sorunları: Polikistik over sendromu (PKOS), endometriozis, tiroid bozuklukları ve kontrolsüz diyabet gibi sağlık sorunları düşük yapma riskini arttırabilir.
- Yaşam tarzı: Sigara içmek, aşırı alkol tüketimi, obezite ve yüksek stres seviyeleri de düşük yapma riskinin artmasına katkıda bulunabilir.
- Önceki düşükler: Geçmişte birden fazla düşük yapan kadınların, tüp bebek gebelikleri dahil olmak üzere sonraki gebeliklerinde düşük yapma riski daha yüksek olabilir.
- Birden fazla embriyonun transferi: Birden fazla embriyonun transfer edilmesi çoğul gebeliklere neden olabilir. Bu da düşük riskinin artmasına yol açabilir.
- Genetik faktörler: Ebeveynlerin birinde veya her ikisinden gelen genetik anomaliler düşük yapma riskini arttırabilir.
- Rahim sorunları: Miyomlar veya rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar, düşük yapma riskinin artmasına neden olabilir.
- Otoimmün hastalıklar: Otoimmün hastalıklardan bazılarının düşük riskini arttırabileceği düşünülmektedir.
- Klinik seçimi: Tüp bebek tedavisi görülen klinikteki uzmanların deneyimli olması ve kliniğin gerekli donanımlara sahip olması da düşük yapma olasılığı üzerinde etkili olabilir.
Tüp bebekte düşük meydana gelebilir. Hatta yalnızca tüp bebekte değil, doğal gebeliklerde de düşük riski her zaman vardır. Bununla birlikte tüp bebek deneyen kadınlar daha ileri yaşlarda gebe kalabildiği için düşük riski daha yüksek olabilir. 30 yaşında her beş gebelikten biri düşükle sonuçlanırken 42 yaşında her iki gebelikten biri düşükle sonuçlanmaktadır.
Tüp bebekte düşük riski söz konusu olsa da bunu azaltmak için yapabileceğiniz bazı şeyler olabilir. Tüp bebekte düşük riskini azaltmak için alabileceğiniz önlemler şu şekildedir:
TSH seviyelerinizi kontrol ettirin
Tüp bebek öncesi doktorunuz çeşitli testler yaptırmanızı isteyecektir. Ancak bazen tiroit uyarıcı hormon ya da kısaca TSH testi atlanabilmekte ve yalnızca FSH, LH ve AMH seviyelerine bakılabilmektedir. TSH seviyelerindeki anormallikler, gebelikte sorunlara yol açabilir. Bu nedenle tedaviye başlamadan önce TSH seviyelerinizi kontrol ettirmeniz faydalı olabilir.
Histeroskopi yaptırın
Histeroskopi genelde tekrarlayan düşüklerde yapılan bir işlemdir. Rahimdeki lezyonlar veya yapısal anomaliler, düşüklere neden olabilmektedir. Histeroskopi, ultrasona göre daha detaylı olduğundan ve işlem sırasında bazı sorunları gidermek mümkün olduğundan tedaviniz öncesinde histeroskopi yaptırmayı düşünebilirsiniz.
Tedavi öncesi sağlığınıza dikkat edin
Tüp bebekte düşüklerin nedenini belirlemek çoğu zaman mümkün değildir. Bununla birlikte tedavi öncesi her iki eşin de sağlıklarına dikkat etmeleri önemlidir. Bunun için sigara ve alkol kullanıyorsanız bunları bırakabilir ve düzenli olarak egzersiz yapmaya başlayabilirsiniz. Ayrıca Vücut Kitle İndeksi’nizin normal aralıklarda olması için dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni benimseyebilirsiniz.
İlaçlarınızı düzenli olarak alın
Tüp bebekte ilaçlarınızı düzenli olarak almanız çok önemlidir. Yalnızca bir doz kaçırsanız dahi bunun gebelik üzerinde büyük etkileri olabilir. Bu nedenle ilaçlarınızı gözünüzün önünde tutmalı ve gerekirse ilaç saatleriniz için alarm kurmalısınız. Tüp bebekte embriyo transferi sonrası genelde östrojen ve progesteron kullanımına devam edilmelidir. Bu hormonları ne süreyle ve ne dozda kullanacağınızı doktorunuza danışmanız gerekir.
Enfeksiyonlara karşı dikkatli olun
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar düşüğe yol açabilir. Bu nedenle tedavi öncesi cinsel yolla bulaşan hastalıklar için test yaptırmanız ve gebe kaldıktan sonra ise bu hastalıklara karşı dikkatli olmanız önemlidir. Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların yanı sıra listeria gibi enfeksiyona neden olabilecek bakteri ve virüslere karşı da dikkatli olmalısınız.
Tüp bebek tedavisi, kısırlıkla mücadele eden pek çok çifte umut veren bir tedavi olmakla birlikte tedaviyle ilgili risklerin farkında olmak ve gerekli adımları atmak gerekir. Düşük yapmaya katkıda bulunabilecek faktörleri anlamak ve bunları azaltmak için gerekli önlemleri almak, gebeliğin başarılı bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olabilir. Çiftlerin tüp bebek süreci boyunca sağlıklarına dikkat etmeleri ve doktorlarıyla yakın bir iş birliği içerisinde çalışmaları, tedaviden en iyi sonuçların alınması açısından çok önemlidir.