Merhaba güzel ve güçlü kadınlar, size tüp Bebek başarı hikayemi anlatmaya ve elimden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya geldim
Evlendiğimde ben 21 eşim 28 yaşındaydı. Hem birbirimize alışmak adına, hem de maddi olarak kendimizi toplamak adına bir süre çocuk düşünmedik, hatta olmasın diye o kadar dikkat ettik ki anlatamam. Çevremdeki herkes gibi bizimde istediğimiz zaman olacak zannetmiştik ama ne yazık ki öyle olmadı…
İlk denemeye başladığımızda 25 yaşındaydım. 4 ay denedik olmadı, olmayınca doktora görünmekte fayda var deyip İstanbul’da özel bir hastanede bir profesöre gittim. Muayene etti, smear aldı, 1-2 test istedi ve “ bir sorunun yok, 1 sene daha deneyin” dedi.
Biz de daha erken olur elbet dedik. Ovülasyon testi aldım hatta yumurtlama gününü kaçırmayayım diye. Aradan 1 yıl geçti ama ben hala hamile kalamamıştım ve bu çok can sıkıcı bir hal almıştı. Sonra nasılsa bende bir sorun yok diye eşim çok ünlü bir profesöre gidip en küçük ayrıntıya kadar baktırdı. Tamamen sorunsuz değildi ama doğal yoldan gebe kalmaya da engel değildi. 6 ay da öyle denedik, yine olmadı…
Artık doğal yoldan çocuğumuzun olmayacağının bilincine varmıştık. Hemen tüp bebeğin ne olduğu ve nereye gidebileceğimizle ilgili araştırmalar yapmaya başladık. Bu konuya o kadar uzaktık ki ne yapacağımızı bilmiyorduk. Araştırmalarımız sonucu İstanbul Fulya’da bulunan bir merkeze gittik. Orda da muayene oldum, muayene de herhangi kötü bir durum olmadığını söyledi doktor. Benden yanlış hatırlamıyorsam tsh, fsh, prolaktin, Amh ve rahim filmi istedi. Ben en kısa sürede hepsini tamamlayıp tekrar gittim doktora. Rahmimde bir sorun olmadığını, testlerde de ters bir şey olmadığını sadece yumurta rezervimin yaşıma göre biraz az olduğunu ama önemli olmadığını söyledi. “3-4 ay daha deneyin, rahim filmi sonrası gebe kalan çok hastam var” dedi. Bir umutla çıkıp hayatımıza ve tabi denemeye devam ettik. Fakat 4 ay geçti yine olmadı…
Tavsiye üzerine 2 doktora daha göründüm, tekrar Amh testi yaptırdım ve iki doktorda daha fazla beklemememi, yumurta rezervimin yaşıma göre çok düşük olduğunu, çarenin tüp bebek olduğunu söylediler. Yani diğer doktorun söylediğinin aksine yumurta rezerv azlığının en önemli sorun olduğunu söylemişlerdi bana. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Hemen nerede tedaviye başlayacağıma karar vermeliydim çünkü zaman aleyhime işliyordu.
Kararımızı verip önce aşılama denedik içimizde kalmasın diye, belki tutar dedik bir umut ama tabi olmadı…
Çok yıkılmadım ama çünkü tüp bebekte şansım çok daha yüksekti ve o şekilde kesinlikle hamile kalabilirdim. Aşılama negatifi sonrası hemen ilk tüp bebek tedavime başladık. İğneler, ilaçlar, ultrason muayeneleri derken opu (yumurta toplama) günü geldi. Genel anesteziyle sadece 3 yumurtam toplanmıştı. “olsun, bize 1 embriyo lazım” dedim ve moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Ertesi gün hastaneden aradılar ve “ 3 yumurtanız toplanmıştı ama yumurtlarınız çok kötü kalitede olduğu için hiçbiri döllenmedi, gelip doktorunuzla görüşün” dediler. Bu sefer yıkıldık tabi, böyle bir şey beklemiyorduk. Telefonu kapattıktan sonra uzun süre ağladım…
Ertesi gün nasıl bir yıkımla karşılaşacağımı bilmeden doktorla görüşmeye gittik. Ben, “ Umudunuzu kaybetmeyin, tekrar deneriz, daha gençsiniz” gibi cümleler bekliyordum doktordan. Ama elime yumurta görüntülerimi tutuşturarak, “ yumurtaların çok kötü durumda, döllenmiyor, istersen bir kez daha deneriz ama yine böyle olursa tekrar denemeye gerek yok” dedi. Bakakaldım, yutkunamadım, elim ayağım buz kesti. Yumurta kalitemi artıracak herhangi bir ilaç, tedavi vs yok mu diye sorduk ama aldığımız cevap koca bir HAYIRdı. “Kıbrıs’a veya Avrupa’ya gidip donasyon yapabilirsiniz ama “ dedi. Donasyonun ne olduğunu sordum, ilk kez duymuştum çünkü. “ Sağlıklı bir kadının yumurtasıyla, eşinin sperminden embriyo elde edip, sana transfer edecekler” dedi. O an resmen başımdan aşağı kaynar sular döküldü… durumumun bu kadar umutsuz olduğunu düşünmemiştim hiç. Öyle şeyler işitmiştimki doktordan o andan sonra o odadan başka bir kadın çıktı sanki. Kendime olan güvenim, inancım, sevgim, saygım yitip gitmişti. Odadan çıktığım andan itibaren günlerce ağladım. Ne uyku kaldı, ne moral, ne iştah, ne de umut..
Ayrıca sonra tedavi olduğum hastanede tedavi işleyişini gordukten sonra ne kadar acemi, bilinçsiz ve streril olmayan biyerde tedavi olup, boşa para ve zaman kaybettigimi anladım ne yazikki ..
Günler sonra arkadaş tavsiyeleriyle 2 ayrı doktora daha gittik. Bu 2 doktor tüp bebek alanında çok başarılı ve çok daha pahalıydı. Ama ikisi de diğer doktorun aksine “ zor ama olmayacak diye bir şey yok” demişlerdi. Özellikle de tedaviye başladığım sevgili doktorumun odasından çok daha umutlu ve mutlu çıkmıştım. Hatta eşim doktorun odasından gülümseyerek çıktığım için çok mutlu olmuştu.
Tekrar tedaviye başladım, burada herşey inanılmaz steril ve profesyoneldi. En önemlisi de tüm hemşireler, hasta bakıcılar ve doktorum mahremiyete çok özen gösteriyorlardı. O yüzden ben de fazlasıyla rahat hissediyordum, doktorumun ve hemşirelerin güleryüzleri motive ediyordu beni. Günler sonra yine opu günü geldi ve bu sefer lokal anesteziyle 4 yumurtam toplandı, ertesi gün 2 tanesi döllenmişti, bu sefer de mutluluktan ağladım..
Bu sayede de doğru tedavi, doğru doktor, doğru bilgi ve labaratuvarla neler başarılabileceğini, umutsuz vaka olmadığımı görmüş oldum. 3. Gün transfer edildi, 12 gün beklemeye başladık. Ufak tefek tüm işlerimi yaptım evde sürekli yatmadım. Test günü heyecanla gittik hastaneye ama sonuç ne yazıkki kocaman bir NEGATİFti…
3 ay sonra hem fiziken hem de ruhen toparlandım ve dondurulmuş embriyom transfer edildi. 5. Gün embriyosu olduğu için daha fazla umutluyduk. Hiç kimseye söylememiştik bu sefer. Ama 10 gün boyunca uzun yollar yürümek zorunda kaldım, bir sürü moral bozucu şeyler yaşadım, ufak çaplı bir kaza atlattık. Kabus gibi geçti 10 gün ve test günü yine sonuç değişmedi, NEGATİF…
1 aşılama ve 3 tüp bebek negatifi almıştım, mutsuzdum, umutsuzdum. Biraz ara vermek istiyordum çünkü çok yorulmuştum artık. Ama eşim hiçbir zaman umudunu kaybetmedi ve 2 ay sonra tekrar doktorla görüşmeye gittik.
Doktorum bu kez uzun protokol uygulayacağını söyledi. Ama bu uzun protokol öyle uzun ve öyle sıkıntılı geçtiki…
Uzun protokol olduğu için regl öncesi bir sürü iğne kullandım. Sonra ultrasona gittim ve bir de ne görelim ! Sağ ve sol tarafımda bol bol kist oluşmuş. Doktorum “ bu şekilde devam edemeyiz, hemen kistlerini boşaltmam lazım, hemşireler hazırlayacak seni” dedi ve gitti. Ben nasıl bir işlem olduğunu bilmediğim için hem korku hem de sürekli birşeyler ters gittiği için aşırı sinirli bir şekilde yine tüp bebek operasyon bölümüne alındım, ameliyat önlüğümü giyip beklemeye başladım. Beklerken sinirden ve tabi üzüntüden elim ayağım titriyor, sürekli gözlerim doluyordu.
Bu işlemde yumurta toplama işlemi gibi yapıldı, iğneyle yumurtalıklarıma girilerek kistler çekildi. 10 dakika içinde bitti ama kendimi sinirden ve stresten o kadar kasmıştım ki inanılmaz yorulmuştum.
Sonra üstüne diğer iğnelerde eklenerek tedavi sürecine tam gaz devam ettik. Birkaç gün sonra yine ultrasona gitim. Doktorum solumda kistten kaynaklı yumurtaların gelişmediğini, sadece sağda 2 adet yumurta olduğunu söyledi. Hatta “ istersen devam edelim, istersen bırak baştan başlayalım tedaviye, ama zaten senin en fazla 4 yumurtan oluyor, embriyoların da kaliteli oluyor, kararı sen ver” dedi. Moralim inanılmaz bozulmuştu. Tekrar bir dünya para ödeyip, tekrar 12 gün bekleyip boş yere umut etmek istemiyordum. Ama eşim vazgeçmedi yine. “Bu noktaya kadar geldik, o kadar iğne kullandın, boşa gitmesin deneyelim” dedi.
Yine opu günü gelip çatmıştı. Yine lokal anesteziyle yumurtalarım toplandı. 3 adet toplanmıştı ama 3.den bir şey çıkmayacağını tahmin ediyordum zaten. Eğer ikisi de döllenirse 2 adet embriyo transfer ettirmeyi çok istiyordum fakat sadece 1 tanesi döllenmişti. O kadar çabaya rağmen sadece 1 embriyom vardı.
Ertesi gün transfer için çağırdılar beni. Tek embriyo olduğu için 3. Veya 5. Güne gidebileceği belli olmadığı için 2. Gün transfer etmek zorundalardı. Bir yandan içimde müthiş bir umut ama bir yandan da inanılmaz bir endişe. 2.gün embriyosunun tutunma şansı çok daha düşüktü çünkü. O yüzden kendimi çok umutlandırmadım. Bu kez idrara çok sıkışık olmadan transferimi yaptırdım, öncekilerde işeme noktasındayken transfer olmuştum ve sonrasında çok zorlanmıştım.
Transfer sonrası idrara çok sıkışık olmadığım için rahat rahat yarım saat dinlendim. Sonra yavaşça giyindim ve ilk kez tekerlekli sandalyeyle arabaya götürülme teklifini geri çevirmedim. Arabayla da sorunsuz ve yavaş bir şekilde evimize geldik. O andan itibaren diğer transfer sonrası süreçlerimden farklı olarak 12 gün boyunca hiç yemek, bulaşık, temizlik vs yapmadım. Ev içinde yarım saatte bir kan dolaşımı için kısa kısa yürüyüşlerle yetindim. Çok umutlu olmadığım için ve hem ruhen hem de fiziken çok çok yorgun olduğum için büyük bir boşvermişlikle uzanarak, kitap okuyarak çok sıkıcı bir 12 gün geçirdim.
Ve yine test günü gelip çattı. Ben eşime hep umutsuz olduğumu söylüyordum ama çantamı hazırlarken içime tarif edemediğim, anlamlandıramadığım bir ferahlık geldi. Eşim tabi benim tam aksime inanılmaz umutluydu bu kez. Hastaneye gittim kanımı verdim ve kafeteryada kitap okuyarak zaman geçirmeye çalıştım. Bir saat sonra eşim de geldi işten ve aynı hastanede bir yakınımız doğum yapmıştı, onu ziyaret ettik. Sonra tekrar kafeteryaya dönüp oturduğumuzda telefondan sonuca baktık ve ilk kez o ekranda “0,1” yerine bir sürü rakam açıldı, inanamadım ve kodu tekrar gidim, evet bu kez olmuştu ve ben HAMİLEYDİM! Eşimle birbirimize sarıldık, inanamadık ve tabi çok sevindik. Heyecanla hemen doktorumuzun yanına çıkıp görüştük, sonunda başarmıştık. Bir dahaki randevu tarihimizi alıp hastaneden inanılmaz bir sevinçle çıktık. Hatta hastaneden çıktığımızda eşime “ ilk kez bu hastaneden bu kadar mutlu çıkıyorum” dedim.
Maddi,manevi ve fiziken bu kadar zor zamanları hep eşimin desteğiyle atlattım. Ailelerimiz, durumu bilen birkaç arkadaşımız da hep destek oldular sağolsunlar ama günün sonunda yastığa başımızı koyduğumuzda birbirimizden başka desteğimiz yoktu. Eşim bu kadar istekli ve iyi yürekli bir adam olmasaydı asla bu noktaya gelemezdik. Ve tabi işini büyük bir özveriyle yapan sevgili doktorum ve ekip arkadaşları sayesinde yıllarca süren uğraşlar sonucunda hamileydim artık.
Doğru eş, doğru zaman, doğru laboratuar, en en önemlisi doğru doktor ve tabi Allah’ın mucizelerine olan inancımızı kaybetmediğimiz zaman imkansız diye bir şey yokmuş.
Şuan 4bucuk aylık bir bebeğim var çok şükür, ilk tedavimde çocuğum olmaz diye Kıbrıs'a gidebilecegimi söyleyen doktora inat hemde !
Allah'ım isteyen herkese en kısa zamanda nasip etsin inşallah
Hayat mucizelerle dolu, Sakın umudunuzu kaybetmeyin
Evlendiğimde ben 21 eşim 28 yaşındaydı. Hem birbirimize alışmak adına, hem de maddi olarak kendimizi toplamak adına bir süre çocuk düşünmedik, hatta olmasın diye o kadar dikkat ettik ki anlatamam. Çevremdeki herkes gibi bizimde istediğimiz zaman olacak zannetmiştik ama ne yazık ki öyle olmadı…
İlk denemeye başladığımızda 25 yaşındaydım. 4 ay denedik olmadı, olmayınca doktora görünmekte fayda var deyip İstanbul’da özel bir hastanede bir profesöre gittim. Muayene etti, smear aldı, 1-2 test istedi ve “ bir sorunun yok, 1 sene daha deneyin” dedi.
Biz de daha erken olur elbet dedik. Ovülasyon testi aldım hatta yumurtlama gününü kaçırmayayım diye. Aradan 1 yıl geçti ama ben hala hamile kalamamıştım ve bu çok can sıkıcı bir hal almıştı. Sonra nasılsa bende bir sorun yok diye eşim çok ünlü bir profesöre gidip en küçük ayrıntıya kadar baktırdı. Tamamen sorunsuz değildi ama doğal yoldan gebe kalmaya da engel değildi. 6 ay da öyle denedik, yine olmadı…
Artık doğal yoldan çocuğumuzun olmayacağının bilincine varmıştık. Hemen tüp bebeğin ne olduğu ve nereye gidebileceğimizle ilgili araştırmalar yapmaya başladık. Bu konuya o kadar uzaktık ki ne yapacağımızı bilmiyorduk. Araştırmalarımız sonucu İstanbul Fulya’da bulunan bir merkeze gittik. Orda da muayene oldum, muayene de herhangi kötü bir durum olmadığını söyledi doktor. Benden yanlış hatırlamıyorsam tsh, fsh, prolaktin, Amh ve rahim filmi istedi. Ben en kısa sürede hepsini tamamlayıp tekrar gittim doktora. Rahmimde bir sorun olmadığını, testlerde de ters bir şey olmadığını sadece yumurta rezervimin yaşıma göre biraz az olduğunu ama önemli olmadığını söyledi. “3-4 ay daha deneyin, rahim filmi sonrası gebe kalan çok hastam var” dedi. Bir umutla çıkıp hayatımıza ve tabi denemeye devam ettik. Fakat 4 ay geçti yine olmadı…
Tavsiye üzerine 2 doktora daha göründüm, tekrar Amh testi yaptırdım ve iki doktorda daha fazla beklemememi, yumurta rezervimin yaşıma göre çok düşük olduğunu, çarenin tüp bebek olduğunu söylediler. Yani diğer doktorun söylediğinin aksine yumurta rezerv azlığının en önemli sorun olduğunu söylemişlerdi bana. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Hemen nerede tedaviye başlayacağıma karar vermeliydim çünkü zaman aleyhime işliyordu.
Kararımızı verip önce aşılama denedik içimizde kalmasın diye, belki tutar dedik bir umut ama tabi olmadı…
Çok yıkılmadım ama çünkü tüp bebekte şansım çok daha yüksekti ve o şekilde kesinlikle hamile kalabilirdim. Aşılama negatifi sonrası hemen ilk tüp bebek tedavime başladık. İğneler, ilaçlar, ultrason muayeneleri derken opu (yumurta toplama) günü geldi. Genel anesteziyle sadece 3 yumurtam toplanmıştı. “olsun, bize 1 embriyo lazım” dedim ve moralimi yüksek tutmaya çalıştım. Ertesi gün hastaneden aradılar ve “ 3 yumurtanız toplanmıştı ama yumurtlarınız çok kötü kalitede olduğu için hiçbiri döllenmedi, gelip doktorunuzla görüşün” dediler. Bu sefer yıkıldık tabi, böyle bir şey beklemiyorduk. Telefonu kapattıktan sonra uzun süre ağladım…
Ertesi gün nasıl bir yıkımla karşılaşacağımı bilmeden doktorla görüşmeye gittik. Ben, “ Umudunuzu kaybetmeyin, tekrar deneriz, daha gençsiniz” gibi cümleler bekliyordum doktordan. Ama elime yumurta görüntülerimi tutuşturarak, “ yumurtaların çok kötü durumda, döllenmiyor, istersen bir kez daha deneriz ama yine böyle olursa tekrar denemeye gerek yok” dedi. Bakakaldım, yutkunamadım, elim ayağım buz kesti. Yumurta kalitemi artıracak herhangi bir ilaç, tedavi vs yok mu diye sorduk ama aldığımız cevap koca bir HAYIRdı. “Kıbrıs’a veya Avrupa’ya gidip donasyon yapabilirsiniz ama “ dedi. Donasyonun ne olduğunu sordum, ilk kez duymuştum çünkü. “ Sağlıklı bir kadının yumurtasıyla, eşinin sperminden embriyo elde edip, sana transfer edecekler” dedi. O an resmen başımdan aşağı kaynar sular döküldü… durumumun bu kadar umutsuz olduğunu düşünmemiştim hiç. Öyle şeyler işitmiştimki doktordan o andan sonra o odadan başka bir kadın çıktı sanki. Kendime olan güvenim, inancım, sevgim, saygım yitip gitmişti. Odadan çıktığım andan itibaren günlerce ağladım. Ne uyku kaldı, ne moral, ne iştah, ne de umut..
Ayrıca sonra tedavi olduğum hastanede tedavi işleyişini gordukten sonra ne kadar acemi, bilinçsiz ve streril olmayan biyerde tedavi olup, boşa para ve zaman kaybettigimi anladım ne yazikki ..
Günler sonra arkadaş tavsiyeleriyle 2 ayrı doktora daha gittik. Bu 2 doktor tüp bebek alanında çok başarılı ve çok daha pahalıydı. Ama ikisi de diğer doktorun aksine “ zor ama olmayacak diye bir şey yok” demişlerdi. Özellikle de tedaviye başladığım sevgili doktorumun odasından çok daha umutlu ve mutlu çıkmıştım. Hatta eşim doktorun odasından gülümseyerek çıktığım için çok mutlu olmuştu.
Tekrar tedaviye başladım, burada herşey inanılmaz steril ve profesyoneldi. En önemlisi de tüm hemşireler, hasta bakıcılar ve doktorum mahremiyete çok özen gösteriyorlardı. O yüzden ben de fazlasıyla rahat hissediyordum, doktorumun ve hemşirelerin güleryüzleri motive ediyordu beni. Günler sonra yine opu günü geldi ve bu sefer lokal anesteziyle 4 yumurtam toplandı, ertesi gün 2 tanesi döllenmişti, bu sefer de mutluluktan ağladım..
Bu sayede de doğru tedavi, doğru doktor, doğru bilgi ve labaratuvarla neler başarılabileceğini, umutsuz vaka olmadığımı görmüş oldum. 3. Gün transfer edildi, 12 gün beklemeye başladık. Ufak tefek tüm işlerimi yaptım evde sürekli yatmadım. Test günü heyecanla gittik hastaneye ama sonuç ne yazıkki kocaman bir NEGATİFti…
3 ay sonra hem fiziken hem de ruhen toparlandım ve dondurulmuş embriyom transfer edildi. 5. Gün embriyosu olduğu için daha fazla umutluyduk. Hiç kimseye söylememiştik bu sefer. Ama 10 gün boyunca uzun yollar yürümek zorunda kaldım, bir sürü moral bozucu şeyler yaşadım, ufak çaplı bir kaza atlattık. Kabus gibi geçti 10 gün ve test günü yine sonuç değişmedi, NEGATİF…
1 aşılama ve 3 tüp bebek negatifi almıştım, mutsuzdum, umutsuzdum. Biraz ara vermek istiyordum çünkü çok yorulmuştum artık. Ama eşim hiçbir zaman umudunu kaybetmedi ve 2 ay sonra tekrar doktorla görüşmeye gittik.
Doktorum bu kez uzun protokol uygulayacağını söyledi. Ama bu uzun protokol öyle uzun ve öyle sıkıntılı geçtiki…
Uzun protokol olduğu için regl öncesi bir sürü iğne kullandım. Sonra ultrasona gittim ve bir de ne görelim ! Sağ ve sol tarafımda bol bol kist oluşmuş. Doktorum “ bu şekilde devam edemeyiz, hemen kistlerini boşaltmam lazım, hemşireler hazırlayacak seni” dedi ve gitti. Ben nasıl bir işlem olduğunu bilmediğim için hem korku hem de sürekli birşeyler ters gittiği için aşırı sinirli bir şekilde yine tüp bebek operasyon bölümüne alındım, ameliyat önlüğümü giyip beklemeye başladım. Beklerken sinirden ve tabi üzüntüden elim ayağım titriyor, sürekli gözlerim doluyordu.
Bu işlemde yumurta toplama işlemi gibi yapıldı, iğneyle yumurtalıklarıma girilerek kistler çekildi. 10 dakika içinde bitti ama kendimi sinirden ve stresten o kadar kasmıştım ki inanılmaz yorulmuştum.
Sonra üstüne diğer iğnelerde eklenerek tedavi sürecine tam gaz devam ettik. Birkaç gün sonra yine ultrasona gitim. Doktorum solumda kistten kaynaklı yumurtaların gelişmediğini, sadece sağda 2 adet yumurta olduğunu söyledi. Hatta “ istersen devam edelim, istersen bırak baştan başlayalım tedaviye, ama zaten senin en fazla 4 yumurtan oluyor, embriyoların da kaliteli oluyor, kararı sen ver” dedi. Moralim inanılmaz bozulmuştu. Tekrar bir dünya para ödeyip, tekrar 12 gün bekleyip boş yere umut etmek istemiyordum. Ama eşim vazgeçmedi yine. “Bu noktaya kadar geldik, o kadar iğne kullandın, boşa gitmesin deneyelim” dedi.
Yine opu günü gelip çatmıştı. Yine lokal anesteziyle yumurtalarım toplandı. 3 adet toplanmıştı ama 3.den bir şey çıkmayacağını tahmin ediyordum zaten. Eğer ikisi de döllenirse 2 adet embriyo transfer ettirmeyi çok istiyordum fakat sadece 1 tanesi döllenmişti. O kadar çabaya rağmen sadece 1 embriyom vardı.
Ertesi gün transfer için çağırdılar beni. Tek embriyo olduğu için 3. Veya 5. Güne gidebileceği belli olmadığı için 2. Gün transfer etmek zorundalardı. Bir yandan içimde müthiş bir umut ama bir yandan da inanılmaz bir endişe. 2.gün embriyosunun tutunma şansı çok daha düşüktü çünkü. O yüzden kendimi çok umutlandırmadım. Bu kez idrara çok sıkışık olmadan transferimi yaptırdım, öncekilerde işeme noktasındayken transfer olmuştum ve sonrasında çok zorlanmıştım.
Transfer sonrası idrara çok sıkışık olmadığım için rahat rahat yarım saat dinlendim. Sonra yavaşça giyindim ve ilk kez tekerlekli sandalyeyle arabaya götürülme teklifini geri çevirmedim. Arabayla da sorunsuz ve yavaş bir şekilde evimize geldik. O andan itibaren diğer transfer sonrası süreçlerimden farklı olarak 12 gün boyunca hiç yemek, bulaşık, temizlik vs yapmadım. Ev içinde yarım saatte bir kan dolaşımı için kısa kısa yürüyüşlerle yetindim. Çok umutlu olmadığım için ve hem ruhen hem de fiziken çok çok yorgun olduğum için büyük bir boşvermişlikle uzanarak, kitap okuyarak çok sıkıcı bir 12 gün geçirdim.
Ve yine test günü gelip çattı. Ben eşime hep umutsuz olduğumu söylüyordum ama çantamı hazırlarken içime tarif edemediğim, anlamlandıramadığım bir ferahlık geldi. Eşim tabi benim tam aksime inanılmaz umutluydu bu kez. Hastaneye gittim kanımı verdim ve kafeteryada kitap okuyarak zaman geçirmeye çalıştım. Bir saat sonra eşim de geldi işten ve aynı hastanede bir yakınımız doğum yapmıştı, onu ziyaret ettik. Sonra tekrar kafeteryaya dönüp oturduğumuzda telefondan sonuca baktık ve ilk kez o ekranda “0,1” yerine bir sürü rakam açıldı, inanamadım ve kodu tekrar gidim, evet bu kez olmuştu ve ben HAMİLEYDİM! Eşimle birbirimize sarıldık, inanamadık ve tabi çok sevindik. Heyecanla hemen doktorumuzun yanına çıkıp görüştük, sonunda başarmıştık. Bir dahaki randevu tarihimizi alıp hastaneden inanılmaz bir sevinçle çıktık. Hatta hastaneden çıktığımızda eşime “ ilk kez bu hastaneden bu kadar mutlu çıkıyorum” dedim.
Maddi,manevi ve fiziken bu kadar zor zamanları hep eşimin desteğiyle atlattım. Ailelerimiz, durumu bilen birkaç arkadaşımız da hep destek oldular sağolsunlar ama günün sonunda yastığa başımızı koyduğumuzda birbirimizden başka desteğimiz yoktu. Eşim bu kadar istekli ve iyi yürekli bir adam olmasaydı asla bu noktaya gelemezdik. Ve tabi işini büyük bir özveriyle yapan sevgili doktorum ve ekip arkadaşları sayesinde yıllarca süren uğraşlar sonucunda hamileydim artık.
Doğru eş, doğru zaman, doğru laboratuar, en en önemlisi doğru doktor ve tabi Allah’ın mucizelerine olan inancımızı kaybetmediğimiz zaman imkansız diye bir şey yokmuş.
Şuan 4bucuk aylık bir bebeğim var çok şükür, ilk tedavimde çocuğum olmaz diye Kıbrıs'a gidebilecegimi söyleyen doktora inat hemde !
Allah'ım isteyen herkese en kısa zamanda nasip etsin inşallah
Hayat mucizelerle dolu, Sakın umudunuzu kaybetmeyin