- 12 Temmuz 2006
- 35.048
- 30.486
- 61
ÖSS tercihi yaparken aman dikkat!
Üniversite sayısı 100’ü aştı. Tercih aşamasında yani şu günlerde adayların işi gerçekten zor. Bilinen 15-20 üniversitenin dışında, pek çoğunun adını dahi duyan yok. Peki böylesi bir ortamda nasıl iyi bir üniversite ve iyi bir meslek seçimi yapılacak?
Geçen yılların ÖSYM istatistiklerine baktığımızda her şey çok net. Bilinçli bir tercih söz konusu değil ki, üniversiteyi kazananların bile yarıdan fazlası tekrar sınava giriyor. Yani kazandığı fakülteden memnun değil. Yani doğru tercih yapılmamış.
Bir başka gösterge ise 1. sınıfa 100 kişiyle başlayan bazı bölümlerin 4-5 yılın sonunda üçte biri kadar bile mezun vermemesi. Bazı fakültelerde bu oran yüzde 10’lara kadar iniyor. Bunun nedeni ise yine öğrencilerin girdikleri fakültelerden memnun kalmamaları.
İşte bu yüzden, dış faktörlerin etkisinde kalarak tercih listesi hazırlamayın. Kazandığınızda gidip öğrenim görmeyeceğiniz, mezun olduğunuzda gidip o mesleği yapmayacağınız bölümleri kesinlikle ve kesinlikle tercih listesine almayın.
Bu konuda adayların üzerinde çok baskı var. Kimi masumane, kimileri de sinsice. Örneğin pek çok okul, dershane ve özel öğretmen, sırf kendi başarı oranı yüksek çıksın diye öğrencilerin başını yakıyor. Örneğin, kendileriyle hiç uyumlu olmayan fakültelere yönlendiriyorlar. Örneğin, açıkta kalmaktansa buraya girmelisin baskısı yapıyorlar.
Yanlış bir tercih, adayın en az iki-üç yılına, bazen de onlarca yılına mal olabiliyor. Bu nedenle, gelin tercih listelerinizi bir kez daha gözden geçirin.
Peki iyi bir tercih sıralaması nasıl yapılır? Bu konuda ahkâm kesen çok. Ama emin olun, sizin geleceğinize sizden daha iyi kimse yön veremez. Çünkü hiç kimse sizi, sizin kadar tanımıyor.
İşte bu konuda dikkat etmeniz gereken birkaç nokta daha:
- Yanlış bir seçim yapmaktansa, şansınızı bir kez daha denemeyi düşünebilirsiniz. Tabii moraliniz, sabrınız ve mali durumunuz iyiyse.
- Yeterince tanımadığınız üniversiteleri ve meslekleri kesinlikle tercih etmeyin. Gelecek yıl yeniden sınava girmek zorunda kalabilirsiniz. Bu da OÖBP’nin yarı yarıya düşmesi, yani en az 30 puanınız gitmesi anlamına gelir ki, gelecek yılı da riske sokmuş olursunuz.
- İlanları, rehberlik öğretmenlerini, üniversite tanıtımlarını ve bu konudaki diğer yayınları okuyun, dinleyin, inceleyin, ama sakın gözü kapalı kabullenmeyin. Çünkü hemen herkes en iyi benim diyor.
- En çığırtkan en iyi olsaydı, hiç sesi çıkmayan da en kötüsü olurdu. Oysa, gerçek en iyilerin hiç sesi çıkmıyor. Bu da onlara bir şey kaybettirmiyor.
- Özellikle bazı vakıf üniversitelerinde gel, ne olursan ol gel, yeter ki paran olsun mantığı hâkim. Kontenjanlarını doldurmak için ön kayıttan yetenek sınavlarına, ilginç bölümlerden bire bir markaja ve bol armağana kadar hemen her türlü ikna yöntemleri düşünülmüş. Geleceği ve kesenizi iyice sorgulamadan adım atmayın.
- Kontenjanların en önemli bölümünü fen-edebiyat fakülteleri oluşturuyor. Oysa yüzbinlercesi işsiz. Artık öğretmen de olamıyorlar. Yani dikkat! Pek çok fakülte de onlardan farklı değil.
- Ailenizin bulunduğu ilden farklı bir ildeki devlet üniversitesine gidecekseniz, harcamalarınızı ve gideceğiniz fakülteyi bir kez daha düşünün. Örneğin, iddialı olmayan bir bölüm için gidiyorsanız, yapacağınız masrafa değmeyebilir.
Bu yüzden aynı parayı ya da biraz daha fazlasını harcayarak vakıflardaki mühendislik ve hukuk gibi size bir unvan kazandıracak alanlara yönelebilirsiniz.
- Kızınızın çeyiz parasını, oğlunuz geleceği için yaptığınız yatırımları, eğitimleri için harcamaktan kesinlikle çekinmeyin. Onlara bırakacağınız en iyi miras eğitimdir. Ama harcayacağınız paraya değmeli!
- Sıralama yaparken kesinlikle ve kesinlikle puana, yüzdelik dilime ya da geçen yılki sıralara bakmayın. Bir numaralı öncelik ilginiz, yetenekleriniz ve istek sıranızdır. Geniş yelpazede tercihler yapın. Ama ayağınız yere bassın.
Özetin özeti: Yaşamınızın bundan sonraki bölümüne yön verirken işi şansa ve başkalarının yönlendirmesine, dayatmasına bırakmayın. Sonra çok üzülürsünüz...
MİLLİYET
Üniversite sayısı 100’ü aştı. Tercih aşamasında yani şu günlerde adayların işi gerçekten zor. Bilinen 15-20 üniversitenin dışında, pek çoğunun adını dahi duyan yok. Peki böylesi bir ortamda nasıl iyi bir üniversite ve iyi bir meslek seçimi yapılacak?
Geçen yılların ÖSYM istatistiklerine baktığımızda her şey çok net. Bilinçli bir tercih söz konusu değil ki, üniversiteyi kazananların bile yarıdan fazlası tekrar sınava giriyor. Yani kazandığı fakülteden memnun değil. Yani doğru tercih yapılmamış.
Bir başka gösterge ise 1. sınıfa 100 kişiyle başlayan bazı bölümlerin 4-5 yılın sonunda üçte biri kadar bile mezun vermemesi. Bazı fakültelerde bu oran yüzde 10’lara kadar iniyor. Bunun nedeni ise yine öğrencilerin girdikleri fakültelerden memnun kalmamaları.
İşte bu yüzden, dış faktörlerin etkisinde kalarak tercih listesi hazırlamayın. Kazandığınızda gidip öğrenim görmeyeceğiniz, mezun olduğunuzda gidip o mesleği yapmayacağınız bölümleri kesinlikle ve kesinlikle tercih listesine almayın.
Bu konuda adayların üzerinde çok baskı var. Kimi masumane, kimileri de sinsice. Örneğin pek çok okul, dershane ve özel öğretmen, sırf kendi başarı oranı yüksek çıksın diye öğrencilerin başını yakıyor. Örneğin, kendileriyle hiç uyumlu olmayan fakültelere yönlendiriyorlar. Örneğin, açıkta kalmaktansa buraya girmelisin baskısı yapıyorlar.
Yanlış bir tercih, adayın en az iki-üç yılına, bazen de onlarca yılına mal olabiliyor. Bu nedenle, gelin tercih listelerinizi bir kez daha gözden geçirin.
Peki iyi bir tercih sıralaması nasıl yapılır? Bu konuda ahkâm kesen çok. Ama emin olun, sizin geleceğinize sizden daha iyi kimse yön veremez. Çünkü hiç kimse sizi, sizin kadar tanımıyor.
İşte bu konuda dikkat etmeniz gereken birkaç nokta daha:
- Yanlış bir seçim yapmaktansa, şansınızı bir kez daha denemeyi düşünebilirsiniz. Tabii moraliniz, sabrınız ve mali durumunuz iyiyse.
- Yeterince tanımadığınız üniversiteleri ve meslekleri kesinlikle tercih etmeyin. Gelecek yıl yeniden sınava girmek zorunda kalabilirsiniz. Bu da OÖBP’nin yarı yarıya düşmesi, yani en az 30 puanınız gitmesi anlamına gelir ki, gelecek yılı da riske sokmuş olursunuz.
- İlanları, rehberlik öğretmenlerini, üniversite tanıtımlarını ve bu konudaki diğer yayınları okuyun, dinleyin, inceleyin, ama sakın gözü kapalı kabullenmeyin. Çünkü hemen herkes en iyi benim diyor.
- En çığırtkan en iyi olsaydı, hiç sesi çıkmayan da en kötüsü olurdu. Oysa, gerçek en iyilerin hiç sesi çıkmıyor. Bu da onlara bir şey kaybettirmiyor.
- Özellikle bazı vakıf üniversitelerinde gel, ne olursan ol gel, yeter ki paran olsun mantığı hâkim. Kontenjanlarını doldurmak için ön kayıttan yetenek sınavlarına, ilginç bölümlerden bire bir markaja ve bol armağana kadar hemen her türlü ikna yöntemleri düşünülmüş. Geleceği ve kesenizi iyice sorgulamadan adım atmayın.
- Kontenjanların en önemli bölümünü fen-edebiyat fakülteleri oluşturuyor. Oysa yüzbinlercesi işsiz. Artık öğretmen de olamıyorlar. Yani dikkat! Pek çok fakülte de onlardan farklı değil.
- Ailenizin bulunduğu ilden farklı bir ildeki devlet üniversitesine gidecekseniz, harcamalarınızı ve gideceğiniz fakülteyi bir kez daha düşünün. Örneğin, iddialı olmayan bir bölüm için gidiyorsanız, yapacağınız masrafa değmeyebilir.
Bu yüzden aynı parayı ya da biraz daha fazlasını harcayarak vakıflardaki mühendislik ve hukuk gibi size bir unvan kazandıracak alanlara yönelebilirsiniz.
- Kızınızın çeyiz parasını, oğlunuz geleceği için yaptığınız yatırımları, eğitimleri için harcamaktan kesinlikle çekinmeyin. Onlara bırakacağınız en iyi miras eğitimdir. Ama harcayacağınız paraya değmeli!
- Sıralama yaparken kesinlikle ve kesinlikle puana, yüzdelik dilime ya da geçen yılki sıralara bakmayın. Bir numaralı öncelik ilginiz, yetenekleriniz ve istek sıranızdır. Geniş yelpazede tercihler yapın. Ama ayağınız yere bassın.
Özetin özeti: Yaşamınızın bundan sonraki bölümüne yön verirken işi şansa ve başkalarının yönlendirmesine, dayatmasına bırakmayın. Sonra çok üzülürsünüz...
MİLLİYET