- 12 Temmuz 2006
- 35.006
- 30.350
- 60
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Mücahit Öztürk, televizyon, 0-3 yaş arasındaki çocuklarda konuşma yeteneğinin gerilemesi ve sosyal gelişiminin olumsuz etkilenmesi gibi etkiler oluşturduğunu söyledi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Mücahit Öztürk, televizyonun insanın hayatının merkezindeki araçlardan biri olduğunu, bu nedenle televizyonu çocuklardan uzak tutmanın oldukça zor olduğunu belirtti. Çocukların televizyonu az izlemesinin sağlanması için öncelikle bunu ailelerin uygulaması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Televizyonun çocuğun kişiliğine, yaşına göre her dönemde farklı etkileri olabilmektedir. Örneğin 0-3 yaş arasındaki bir çocuğun televizyon izlemesi ciddi olumsuzlukları getirebilmektedir” dedi.
Ailelerin çocuklarını 1 yaşından itibaren televizyonun karşısına oturttuklarını, hızlı şekilde hareket eden görüntülerin de bu yaşlardaki çocukların ilgisini çektiğini ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:
“Çocuklar 3 yaşına kadar televizyonda sadece renk ve ses uyumunu izlemektedirler. Çocuklarda bu dönemde iki temel sorun ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi konuşma yeteneğinin gerilemesi, ikincisi de çocuğun sosyal gelişiminin olumsuz etkilenmesidir. Karşılıklı iletişim olmadığı için ileri yaşlarda çocukların çevresiyleiletişim kurması zorlaşmaktadır.”
4-7 yaş arasındaki çocuklar
Öztürk, 4-7 yaş arasının, televizyonun çocuğun üzerinde en fazla riskli dönem olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Bu dönemde evde çok fazla kalan çocuk, tek başına oyun oynar. Bu ortamda televizyon da çocuk için kurtarıcı araç olur. Bu çağda çocuklar gördüklerini, yani televizyondaki görüntüleri algılayarak özümsemektedir. Bu yaştaki çocuklarda soyut düşünce olmadığı için olayları muhakeme etme yetenekleri yoktur. Dolayısıyla çocuklar televizyondaki görüntülerin gerçek olduğunu düşünmektedir. Bu da çocukların televizyonda gördükleri hareketleri gerçek hayatta tekrar etmeleri tehlikesini doğurabilmektedir.”
7-12 yaş arasındaki çocuklar
Televizyonun 7-12 yaş arasındaki çocuklar üzerindeki etkisinin erişkinlere benzer özellikler taşıdığını belirten Öztürk, bu dönemde çocukların iyiyi ve kötüyü ayırt etmeye başladıklarını söyledi. Çocukların bu yaşlarda televizyondan daha az etkilendiğine işaret eden Öztürk, “Ancak bu yaştaki çocuklar televizyondaki karakterlerle özdeşim kurmaktadırlar. 10 yaş civarındaki bir çocuğun özdeşim kurduğu kişi genellikle ev dışında birisidir. En kolay da televizyon kahramanları ile özdeşim kurmaktadırlar” diye konuştu.
Öztürk, televizyonun günümüzde hayatın gerçeklerinden birisi olduğunu, çocukların televizyon izlemesinin evde yasaklanması durumunda ev dışında izlenilebileceğine dikkat çekerek, “Bu nedenle önemli ve doğru olan çocuğa televizyonunun nasıl izleneceğini öğretebilmektir. Bir ebeveyn çocuğunun ne seyrettiğini bilmeli ve mümkün olduğunca birlikte seyretmeye çalışmalıdır. Seçicilik konusunda önce anne baba örnek olmalıdır. Anne veya baba bir programı çocuğuna izlettirmeyip kendisi izlerse çocuk daha fazla merak eder” dedi.
Öztürk, son zamanlarda televizyon kanallarında gösterimde olan “gizem” ağırlıklı programların da çocuklar üzerinde olumsuz etki ve korku oluşturabildiğini sözlerine ekledi.
Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Doç. Dr. Mücahit Öztürk, televizyonun insanın hayatının merkezindeki araçlardan biri olduğunu, bu nedenle televizyonu çocuklardan uzak tutmanın oldukça zor olduğunu belirtti. Çocukların televizyonu az izlemesinin sağlanması için öncelikle bunu ailelerin uygulaması gerektiğini vurgulayan Öztürk, “Televizyonun çocuğun kişiliğine, yaşına göre her dönemde farklı etkileri olabilmektedir. Örneğin 0-3 yaş arasındaki bir çocuğun televizyon izlemesi ciddi olumsuzlukları getirebilmektedir” dedi.
Ailelerin çocuklarını 1 yaşından itibaren televizyonun karşısına oturttuklarını, hızlı şekilde hareket eden görüntülerin de bu yaşlardaki çocukların ilgisini çektiğini ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:
“Çocuklar 3 yaşına kadar televizyonda sadece renk ve ses uyumunu izlemektedirler. Çocuklarda bu dönemde iki temel sorun ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi konuşma yeteneğinin gerilemesi, ikincisi de çocuğun sosyal gelişiminin olumsuz etkilenmesidir. Karşılıklı iletişim olmadığı için ileri yaşlarda çocukların çevresiyleiletişim kurması zorlaşmaktadır.”
4-7 yaş arasındaki çocuklar
Öztürk, 4-7 yaş arasının, televizyonun çocuğun üzerinde en fazla riskli dönem olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Bu dönemde evde çok fazla kalan çocuk, tek başına oyun oynar. Bu ortamda televizyon da çocuk için kurtarıcı araç olur. Bu çağda çocuklar gördüklerini, yani televizyondaki görüntüleri algılayarak özümsemektedir. Bu yaştaki çocuklarda soyut düşünce olmadığı için olayları muhakeme etme yetenekleri yoktur. Dolayısıyla çocuklar televizyondaki görüntülerin gerçek olduğunu düşünmektedir. Bu da çocukların televizyonda gördükleri hareketleri gerçek hayatta tekrar etmeleri tehlikesini doğurabilmektedir.”
7-12 yaş arasındaki çocuklar
Televizyonun 7-12 yaş arasındaki çocuklar üzerindeki etkisinin erişkinlere benzer özellikler taşıdığını belirten Öztürk, bu dönemde çocukların iyiyi ve kötüyü ayırt etmeye başladıklarını söyledi. Çocukların bu yaşlarda televizyondan daha az etkilendiğine işaret eden Öztürk, “Ancak bu yaştaki çocuklar televizyondaki karakterlerle özdeşim kurmaktadırlar. 10 yaş civarındaki bir çocuğun özdeşim kurduğu kişi genellikle ev dışında birisidir. En kolay da televizyon kahramanları ile özdeşim kurmaktadırlar” diye konuştu.
Öztürk, televizyonun günümüzde hayatın gerçeklerinden birisi olduğunu, çocukların televizyon izlemesinin evde yasaklanması durumunda ev dışında izlenilebileceğine dikkat çekerek, “Bu nedenle önemli ve doğru olan çocuğa televizyonunun nasıl izleneceğini öğretebilmektir. Bir ebeveyn çocuğunun ne seyrettiğini bilmeli ve mümkün olduğunca birlikte seyretmeye çalışmalıdır. Seçicilik konusunda önce anne baba örnek olmalıdır. Anne veya baba bir programı çocuğuna izlettirmeyip kendisi izlerse çocuk daha fazla merak eder” dedi.
Öztürk, son zamanlarda televizyon kanallarında gösterimde olan “gizem” ağırlıklı programların da çocuklar üzerinde olumsuz etki ve korku oluşturabildiğini sözlerine ekledi.