onun çıktığı yoldan geri dönmeyişi..
kimseye eyvallah etmeyişi..
Türkiye nin saygınlığını her geçen gün arttırması yeter de artar bile..
icraatleride yanında extrası
Başbakanın açıklamalarını her Türk vatandaşı gibi bende çeşitli medya kuruluşlarından düzenli olarak takip ediyorum. Gazetelerde, televizyonlarda ya da internet medyasında karşıma çıkan Başbakan açıklamalarını ise gün ve gün karşılaştırdığımda ortaya çok ilginç sonuçlar çıkıyor.
Hatırlar mısınız bilmem ama Başbakan yıllar önce (sanırım Başbakanlığının ilk günlerinde) kendisini geçmişi ile eleştirenlere değiştim ben diyerek çıkışmıştı. Sonra da herkes bir insan nasıl bu kadar değişebilir diyerek tepki göstermişti. Her insan hayatı boyunca okuduklarından, izlediklerinden, gördüklerinden, izlenimlerinden ya da deneyimlerinden aldığı sonuçlarla kendi hayatını geçmişinden farklı bir boyuta taşıyarak değişebilir buraya kadar tamam. Ancak 180 derece dönüş olarak tabir edilen yani bugün ak denilene yarın kara diyebilecek kadar ciddi bir değişim varsa orada şaşılacak bir şeyler vardır.
***
Geçtiğimiz aylarda Başbakanın zor durumdaki ülke Yunanistana ziyareti sırasında basın mensupları ile yaşadığı bir polemik gelmişti gözlerimiz önüne. Başbakan iki ülke arasındaki ilişkileri medyanın tutumu bozuyor, medya işini iyi ve tarafsız yapsın deyince Yunan Medya mensupları Başbakana bize işimizi öğretmeyin diyerek çıkışmışlardı. Başbakanın değişimi sırasında yarattığı itaatkar medya maalesef ki Yunanistanda yoktu. Başbakanımız şaşırdı kaldı.
***
Uygur Türklerinin Çin polisince gösteriler sırasında öldürülmesi bir soykırımdır, bu ifadeyi bilerek kullanıyorum. (Temmuz 2009, Başbakan Erdoğan)
Gittim, gördüm. Darfurda soykırım olmamıştır. Bir Müslüman soykırım yapmaz. (Kasım 2009, Başbakan Erdoğan)
Soykırımlara siyasetçiler karar vermezler. Bu tarihçilerin işidir. (Mart 2010, Başbakan Erdoğan)
Erdoğan ve kendisine ait birbirinden farklı yerlerde söylenmiş 3 söz. Başbakanın kısa süreçte ne kadar değiştiğinin göstergesi değil mi?
***
Ortadoğuyu kana bulayıp, günahsız insanları kadın, çocuk demeden yok edenlere hiçbir şartta olumlu bakıp, onları onaylayamayız. (Başbakan Erdoğan, İsraili kastederek her türlü İsrail girişimine karşı olacağını beyan ediyor.)
Tezkerenin geçmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız. (Başbakan Erdoğan Irakı kastederek; ABDnin Irakta günahsız insanları kadın, çocuk demeden yok etmesine Türkiye üzerinden izin vermek için mücadele ederken beyan ediyor.)
***
27 Kasım 2004. Başbakan Tayyip Erdoğan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyeleri ile bir araya geldiği yemekte:
Türkiyede basın özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti konusunda reform niteliğinde adımlar atılmıştır. Devamındaki cümle daha heyecan verici:
Türkiye artık gazetecilerin hapse atıldığı, etkin kalemlerin türlü yollarla susturulduğu bir ülke olmaktan çıkmıştır. Harika. Üstelik, tecrübe konuşuyor, bakın:
Okuduğum bir şiir yüzünden hapse atılmış bir Başbakan olarak, düşünce ve ifade hürriyetine verdiğim önem, her şeyin önündedir.
Erdoğanın daha sonra da, basın, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan pek çok konuşması var. Başbakanın bu sözlerine rağmen, Bağımsız İletişim Ağının hazırladığı Medya Gözlem Raporuna göre: 2010 yılının ilk üç ayında tam 69 gazeteci yargı önünde. Onlar için istenen hapis cezası toplam 148 yıl, para cezası toplam 278 bin lira.
Olayın traji komik yanı, gazetecilerin bir bölümü hükümetin Kürt Açılımına ilişkin yazdıkları haberler nedeniyle yargılanıyor. Bir bölümü Ergenekon, bir bölümü Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgili haberlerden. Erdoğanın sözleriyle gazetecilerin yaşadıkları yan yana geldiğinde, sözler bir şey ifade etmiyor. Gazeteciler ve düşüncelerini ifade edenler için, bizim cephede yeni bir şey yok. Eskisi gibi, hapis, para cezası ve mahkemelerde sürünme. Erdoğanın öve öve bitiremediği demokrasi cephesinden son fotoğraflar. (Yalçın Doğan)
***