- 16 Ağustos 2010
- 292.953
- 602.707
- 43
Adının yanına hemen bir ‘kebap’ eklemeye alışkınız. Haksız da sayılmayız, kebabı insanın aklını başından alabilir. Ama Adana mutfağını kebapla sınırlamak da çok yanlış. Bulgurun, unun, sebzenin önemli bir yeri var bu şehirde. Çeşit çeşit çorbaları, damak çatlatan köfteleri ve ilginç tatlılarıyla lezzet başkentlerimizden biridir Adana...
Adana denince akla hemen kömür ateşinde cızır cızır kızaran kebap gelir. Bu kebap gerçekten insanın aklını başından alacak kadar lezzetlidir. Pişerken gökyüzüne yükselen kokusu insanı çıldırtır. Kebap masası adeta sebze bahçesidir; bol maydanoz, demet demet nane, roka yaprakları, taze soğan, sarmısak, turp dilimleri... Ve tabii ki lezzetli mezeler... Küçük lahmacunlar, içliköfteler, çeşit çeşit salatalar, humus çeşitleri, çiğköfteler... Say say bitmez.
KEBAP OLUR DA ŞALGAM SUYU OLMAZ MI?
Adanalılar şalgam sularıyla çok övünür. Gerçekten de en lezzetlisini Adanalı ustalar yapar. Adana mutfağının tek yemeği tabii ki kebap değildir. Bulgurun, unun, sebzenin de önemli bir yeri vardır. Bu malzemeler kullanılarak çok lezzetli yemekler yapılır ama bunların tadına bakacak yer sayısı pek fazla değildir.
NOKTAYI KARAKUŞ TATLISIYLA KOYMALI
Adanalılar kebap kadar çorba da sever: Hamur çorbası, yüzük çorbası, düğün çorbası, toga çorbası, şakırdaklı çorba, dul avrat çorbası... Burası aynı zamanda köfte diyarıdır: Çiğköfte, içliköfte, sarmısaklı köfte, sini köftesi, ekşili köfte, mercimekli köfte...
Adanalılar esmer bulgurdan yapılan pilava bayılır; sıkmayı, etli kömbeyi, bulgur unu turşusunu, mercimekli ıspanak kökünü, kabak çitmesini sofradan eksik etmez. Adana gecelerinin en vazgeçilmezi ise şırdan dolmasıdır. İşten, pavyondan, meyhaneden çıkan, eve gitmeden önce mutlaka birkaç tane şırdan dolması yer.
Diğer özel bir lezzet de, yaz günlerinin serinleticisi bici bici tatlısıdır. Kırmızı renge boyanmış su muhallebisini andıran bu tatlıyı genellikle seyyar satıcılar satar. Son zamanlarda lokanta ve pastaneler de yapmaya başladı ama seyyarlardaki lezzeti tutturamıyorlar.
Adana’nın acılı, ekşili, lezzetli yemeklerini mutlaka karakuş tatlısıyla noktalamak gerekir. Sözün özü; Adana mutfağını kebapla sınırlamak çok yanlıştır.
BUGÜNÜN GEZGİNLERİ YENİ LEZZETLER KEŞFETMEK İSTİYOR
Yeni nesil gezginler; deniz, güneş, kum üçlüsünün ötesinde hedefler arıyor. Bu hedeflerin başında da değişik lezzetleri keşfetmek geliyor. Geçen hafta Adana’da gerçekleşen, Ziylan Grubu’nun düzenlediği ‘Anadolu Lezzetleri’ buluşmasına katılan Antalya, Adana, Mersin ve Antakya’daki önemli mekânların işletmecileri de böyle düşünüyor.
Toplantının ana konusu, tüm dünyada moda olan lezzet turizmiydi. Konuşmacılar değişik tatlar keşfetmek isteyen kitlenin her geçen gün arttığını, Türkiye’nin bu konuda çok şanslı olduğunu söyledi. Akdeniz çanağının lezzet yapılanmasında önemli rol oynayan mekân sahipleri; yöre mutfağının, turizmde en az deniz ve güneş kadar söz sahibi olacağını öne sürdü. Son dönemde krizlerden etkilenen bölgenin, lezzet peşinde koşturan turistler sayesinde biraz olsun nefes alabileceğini belirten ‘lezzet yatırımcıları’, bunun için yoğun bir tanıtım kampanyası yapılması konusunda fikir birliğinde.
AKDENİZ ÇANAĞINDAN ÖNERİLER
ANTALYA’DA TENCERE YEMEKLERİ VE SAKATAT
Antalya deyince akla ilk gelen mekân, tam 67 yıldan beri kente lezzet sunan Yedi Mehmet olur. Atatürk Kültür Parkı’nda yer alan lokanta; Antalyalıların, kente gelen yerli-yabancı ziyaretçilerin uğrak yeri. Yedi Mehmet’in tencere yemekleri çok ünlü. Antalya’da hareketli bir gecenin sabahında, isyan bayrağı açmış midenizi yatıştırmak için Tahıl Pazarı’ndaki Paçacı Şaban’a gitmeniz gerekir. Döner denince de parmaklar Atatürk Caddesi’ndeki Dönerci Hakkı Baba’yı gösterir. Kömürde piliç tatmak isterseniz de Zincirli Han’daki Parlak Restoran’a gitmenizi öneririm.
ÖLMEDEN ÖNCE MUTLAKA YEMELİ
Mersin’in özellikle içliköfteleri dillere destandır. Bir de tepside yapılan ve adına sini köftesi denen bir tür daha vardır ki, bunu ‘ölmeden yenecek yemekler’ listesinin en başına yazmakta fayda vardır. Mersin mutfağının diğer gözdelerini ise şöyle sıralamak mümkündür: Tantuni, sarmısaklı bulgur köftesi, tahinli balık (tace), tahinli kabak dolması, çamfıstıklı kabak dolması, nohutlu kabak, zeytinyağlı humus, patatesli köfte, nar ekşili zeytinyağlı dolma... Ama Mersin’e gidip bunları tatmak isterseniz, hevesiniz kursağınızda kalır. Çünkü Mersin’de tantuni dışında bu yemekleri yapan lokanta sayısı yok denecek kadar azdır.
DAHA ÇOK EVLERDE PİŞEN YEMEKLER
Antakya’nın yemekleri hem çok lezzetli hem de çok çeşitlidir. Bunun nedeni buranın birçok bölgeden etkilenmiş olması. Ancak bu lezzetli yemeklerin çoğu evlerde pişer.
Sacda pişirilen oruk (içliköfte), patlıcan, et ve iç pilavla yapılan maklube, özel günlerde ikram edilen, keşkeği andıran aşur, tokmakla dövülerek hazırlanan közlenmiş patlıcan, kırmızıbiber, domates ve sarmısak salatası, Arap kebabı, kasaplarda yapılıp orada yenen tepsi ve kâğıt kebabı, ciğer kebabı, çiğköfte, firikli aş, analı kızlı, kaytaz böreği, kaburga dolması, mumbar, patates üflemesi bir çırpıda sayabileceklerim.
ADI KADAR İLGİNÇ BİR TATLI: BİCİ BİCİ
Su ve nişasta kaynatılarak kalın bir muhallebi karışımı elde edilir. Bunun adı ‘bici’dir. Karışım bir tepsiye aktarılıp soğutulur. Normal boy bir kâse içine küp küp doğranmış bir miktar bici konur. Bicinin üzerine bol miktarda rendelenmiş buz eklenir.
Buzun üzerinden kızılcık şerbeti, meyankökü ve gülsuyuyla hazırlanmış renkli şerbet dökülür, en sonunda pudraşekeri serpilir. Şerbet ve şeker nedeniyle eriyen buz, dipteki bicilerin üzerine akar ve bicinin etraflarında inceltilmiş bir şerbet birikir. Sonra afiyetle yenir.
Hazırlama şeklinde farklılıklar yapmak mümkündür. Bazı ustalar buzu ekledikten sonra kaşıkla bastırarak ortasını açar ve şekeri oraya doldurur. Şerbeti veya şekeri önceden eklemek ustanın kararıdır. Tabağı süslemek için üstüne bir nane yaprağı bırakılabilir.
Kaynak:Hürriyet
Adana denince akla hemen kömür ateşinde cızır cızır kızaran kebap gelir. Bu kebap gerçekten insanın aklını başından alacak kadar lezzetlidir. Pişerken gökyüzüne yükselen kokusu insanı çıldırtır. Kebap masası adeta sebze bahçesidir; bol maydanoz, demet demet nane, roka yaprakları, taze soğan, sarmısak, turp dilimleri... Ve tabii ki lezzetli mezeler... Küçük lahmacunlar, içliköfteler, çeşit çeşit salatalar, humus çeşitleri, çiğköfteler... Say say bitmez.
KEBAP OLUR DA ŞALGAM SUYU OLMAZ MI?
Adanalılar şalgam sularıyla çok övünür. Gerçekten de en lezzetlisini Adanalı ustalar yapar. Adana mutfağının tek yemeği tabii ki kebap değildir. Bulgurun, unun, sebzenin de önemli bir yeri vardır. Bu malzemeler kullanılarak çok lezzetli yemekler yapılır ama bunların tadına bakacak yer sayısı pek fazla değildir.
NOKTAYI KARAKUŞ TATLISIYLA KOYMALI
Adanalılar kebap kadar çorba da sever: Hamur çorbası, yüzük çorbası, düğün çorbası, toga çorbası, şakırdaklı çorba, dul avrat çorbası... Burası aynı zamanda köfte diyarıdır: Çiğköfte, içliköfte, sarmısaklı köfte, sini köftesi, ekşili köfte, mercimekli köfte...
Adanalılar esmer bulgurdan yapılan pilava bayılır; sıkmayı, etli kömbeyi, bulgur unu turşusunu, mercimekli ıspanak kökünü, kabak çitmesini sofradan eksik etmez. Adana gecelerinin en vazgeçilmezi ise şırdan dolmasıdır. İşten, pavyondan, meyhaneden çıkan, eve gitmeden önce mutlaka birkaç tane şırdan dolması yer.
Diğer özel bir lezzet de, yaz günlerinin serinleticisi bici bici tatlısıdır. Kırmızı renge boyanmış su muhallebisini andıran bu tatlıyı genellikle seyyar satıcılar satar. Son zamanlarda lokanta ve pastaneler de yapmaya başladı ama seyyarlardaki lezzeti tutturamıyorlar.
Adana’nın acılı, ekşili, lezzetli yemeklerini mutlaka karakuş tatlısıyla noktalamak gerekir. Sözün özü; Adana mutfağını kebapla sınırlamak çok yanlıştır.
BUGÜNÜN GEZGİNLERİ YENİ LEZZETLER KEŞFETMEK İSTİYOR
Yeni nesil gezginler; deniz, güneş, kum üçlüsünün ötesinde hedefler arıyor. Bu hedeflerin başında da değişik lezzetleri keşfetmek geliyor. Geçen hafta Adana’da gerçekleşen, Ziylan Grubu’nun düzenlediği ‘Anadolu Lezzetleri’ buluşmasına katılan Antalya, Adana, Mersin ve Antakya’daki önemli mekânların işletmecileri de böyle düşünüyor.
Toplantının ana konusu, tüm dünyada moda olan lezzet turizmiydi. Konuşmacılar değişik tatlar keşfetmek isteyen kitlenin her geçen gün arttığını, Türkiye’nin bu konuda çok şanslı olduğunu söyledi. Akdeniz çanağının lezzet yapılanmasında önemli rol oynayan mekân sahipleri; yöre mutfağının, turizmde en az deniz ve güneş kadar söz sahibi olacağını öne sürdü. Son dönemde krizlerden etkilenen bölgenin, lezzet peşinde koşturan turistler sayesinde biraz olsun nefes alabileceğini belirten ‘lezzet yatırımcıları’, bunun için yoğun bir tanıtım kampanyası yapılması konusunda fikir birliğinde.
AKDENİZ ÇANAĞINDAN ÖNERİLER
ANTALYA’DA TENCERE YEMEKLERİ VE SAKATAT
Antalya deyince akla ilk gelen mekân, tam 67 yıldan beri kente lezzet sunan Yedi Mehmet olur. Atatürk Kültür Parkı’nda yer alan lokanta; Antalyalıların, kente gelen yerli-yabancı ziyaretçilerin uğrak yeri. Yedi Mehmet’in tencere yemekleri çok ünlü. Antalya’da hareketli bir gecenin sabahında, isyan bayrağı açmış midenizi yatıştırmak için Tahıl Pazarı’ndaki Paçacı Şaban’a gitmeniz gerekir. Döner denince de parmaklar Atatürk Caddesi’ndeki Dönerci Hakkı Baba’yı gösterir. Kömürde piliç tatmak isterseniz de Zincirli Han’daki Parlak Restoran’a gitmenizi öneririm.
ÖLMEDEN ÖNCE MUTLAKA YEMELİ
Mersin’in özellikle içliköfteleri dillere destandır. Bir de tepside yapılan ve adına sini köftesi denen bir tür daha vardır ki, bunu ‘ölmeden yenecek yemekler’ listesinin en başına yazmakta fayda vardır. Mersin mutfağının diğer gözdelerini ise şöyle sıralamak mümkündür: Tantuni, sarmısaklı bulgur köftesi, tahinli balık (tace), tahinli kabak dolması, çamfıstıklı kabak dolması, nohutlu kabak, zeytinyağlı humus, patatesli köfte, nar ekşili zeytinyağlı dolma... Ama Mersin’e gidip bunları tatmak isterseniz, hevesiniz kursağınızda kalır. Çünkü Mersin’de tantuni dışında bu yemekleri yapan lokanta sayısı yok denecek kadar azdır.
DAHA ÇOK EVLERDE PİŞEN YEMEKLER
Antakya’nın yemekleri hem çok lezzetli hem de çok çeşitlidir. Bunun nedeni buranın birçok bölgeden etkilenmiş olması. Ancak bu lezzetli yemeklerin çoğu evlerde pişer.
Sacda pişirilen oruk (içliköfte), patlıcan, et ve iç pilavla yapılan maklube, özel günlerde ikram edilen, keşkeği andıran aşur, tokmakla dövülerek hazırlanan közlenmiş patlıcan, kırmızıbiber, domates ve sarmısak salatası, Arap kebabı, kasaplarda yapılıp orada yenen tepsi ve kâğıt kebabı, ciğer kebabı, çiğköfte, firikli aş, analı kızlı, kaytaz böreği, kaburga dolması, mumbar, patates üflemesi bir çırpıda sayabileceklerim.
ADI KADAR İLGİNÇ BİR TATLI: BİCİ BİCİ
Su ve nişasta kaynatılarak kalın bir muhallebi karışımı elde edilir. Bunun adı ‘bici’dir. Karışım bir tepsiye aktarılıp soğutulur. Normal boy bir kâse içine küp küp doğranmış bir miktar bici konur. Bicinin üzerine bol miktarda rendelenmiş buz eklenir.
Buzun üzerinden kızılcık şerbeti, meyankökü ve gülsuyuyla hazırlanmış renkli şerbet dökülür, en sonunda pudraşekeri serpilir. Şerbet ve şeker nedeniyle eriyen buz, dipteki bicilerin üzerine akar ve bicinin etraflarında inceltilmiş bir şerbet birikir. Sonra afiyetle yenir.
Hazırlama şeklinde farklılıklar yapmak mümkündür. Bazı ustalar buzu ekledikten sonra kaşıkla bastırarak ortasını açar ve şekeri oraya doldurur. Şerbeti veya şekeri önceden eklemek ustanın kararıdır. Tabağı süslemek için üstüne bir nane yaprağı bırakılabilir.
Kaynak:Hürriyet