• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

sweetzehra / Sevdiği Şiirler

sweetzehra

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
11 Eylül 2007
14
0
86
İzmir
ÇIK YÜREĞİMDEN

Hiç kimse üzmemişti beni, senin üzdüğün kadar
Bu yürek hiç kimseyi sevmemişti, seni sevdigi kadar
Ya gel benim ol, yada bırak beni
Ben sevmem böyle gel-gitleri,
Ya kal beni sev, yada git...

Bana göre değil böyle sevmeler,
Sevdim mi sevdiğim benim olsun.
Hep yanımda olsun isterim.

Bırakıp gideceksen, bir daha ardına bakmayacaksın.
Seveceksen sarılacaksın.
Varlığının yaşamının anlamı olduğunu bileceksin.

Bırakıp gitmeler,
Gel-gitler,
Bu aşk, bu sevgi,
Bana göre degil...
Benim yüreğimde bir sen varsan,
Senin yüreğinde de bir ben olmalıydım.

Ya gel sarıl boynuma, yada ardına bakmadan git.
Böyle sevmeler, bana göre değil.

En iyisi sen, ardına bakmadan git.... '

Çık yüreğimden
 
Geçmiş Zaman Olur ki

Eski zamanları özlerdi anam ,
Babam methederdi .
"Eskiler şimdiden iyiydi " derdi .

Evlerimiz :

Küçük de olsa,harap da olsa
Herkesin bir evi vardı.
Bir camı mutlaka
Bahçeye bakardı .
Tel dolapları , tavanda mısır koçanları ,
Avluda ambarlar vardı..
Kadınlar süt sağar ,
Erkekler satardı.
Parasıyla ; hanıma şalvarlık ,
Kıza entari , oğlana pabuç alınırdı
Naylon, yandan şıkşıklı .

Bakkal Süleyman ; birinci , Gelincik , Bafra ,
Kulüp cıgarası.
Teneke peynir ,kırık leblebi , kuru üzüm
Satardı.
Her ayın başında hesap açar ,
Sonunda kapardı.
Yani , kimsenin
Kimsede alacağı kalmazdı..

Balıklı köprüsünde dilenci Kör Memet ,
Kapılarda dilenci Kör Zülâ ,
Sokaklarda Cevdet..
Cumaları fakirler doyurulur ,
Kimsesizlerin hali vakti sorulurdu.
Gönüllere nur , evlere bereket yağardı.
O zamanlar insanlık vardı.

Komşuluk :

Yağmur yağdığında dam`lar akardı
Her odaya tencere,sahan koyardık.
Bazen de borulardan kurum damlardı ,
Teneke kutu bağlardık.
Her şeyin kolayı vardı.
Kimse kimseyi kıskanmazdı ,
Komşuda ne varsa , komşuda vardı.
Hesna Hanım börek yollar ,
Karşılığında yaprak sarması giderdi.
Tencere dolusu, "Tadımlık canım (!)"
Kim hastalansa , Hayriyanım koşardı
Adı gibi hayırlı.
Şifalı otlardan merhem ,
Nane-limon,ayvadenesi ,
Her derde deva çörekotu .
Hayriyanım` ın marifeti çoktu.
Kim ölse "Efkarlı " koşardı
Yürekten , sevecen , telaşlı .

Ramazanlar ve kış geceleri :

.

Susamlı ramazan pideleri ,
Hem de "Dört Direkli" den .
İftarlıklar ,baklavalar , su börekleri..
Sokak aralarında, sahura kadar
Hasır sobetleri ,nargile sefaları.
Çocuklarda iftar topu neşesi :
"Topçu topunu atameyo,
Helvacı kızını satameyo."

Kış geceleri sıcacık, sevimli.
Konu komşu birlikte yılbaşılar.
Patlamış mısır, portakal,üzüm .
Pişmaniye çekmeler ,tombala oynamalar ;
l.Çinko , 2.çinko , tombalaaaa.
Sobanın dibinde sarman ,ana dizinde
Osman uyumuş.
Aaaa! Saat de geç olmuş.
Aman canım, daha erken;Oturuyorduk.
Derken ;
Borçsuz yaşardık derdi babam.
Her şey yoktu, kuyruk çoktu.
Ama insanlar umutlu ve daha
Mutluydu.
İskarpin giyemezsek, "Cızlavet " giyerdik.
Ama , biz o günleri çook,çok severdik.
 
Sağduyu Kalebentlerine Nazire

Sezen söyledi,
Ama ‘Ben’ sende tutuklu kaldım…
Gönüllü girdim o sihirli hücreme,
Sevdanla mühürleyip kapılarımı
gayya kuyusuna attım anahtarını..
Seyrettim döne ışıldaya düşüşünü :
Çarenin kurtuluşun kaçışın
ve bilcümle aklı selimin dipsizliğe…
Zamansız mekansız dursuz-duraksız bu düşüşte
Yırtıp atılan ağları, yıkarak bentleri
Yakıp da köprüleri değdiği anda
sağduyu kalebendinin bam teline;
Belirdi sihri keramet:
Tarifsiz mükemmel bir ışık,müzik, dans şöleni
birleşip biteviye köpürerek azgınlaşan kalp çarpıntısı seliyle,
Aktı damarlarıma, sardı her hücremi aşk kanseriyle..
Artık ben deli sen deli, biz: Zırdeli…
Çıktık sonuna kadar açılan kapılardan,
Katıldık ateşböceklerinin büyülü ışıklarıyla yaptıkları valse..
Boğazın lacivert yakamozlarıyla sarhoş olup
Süründük en ışıklı yıldızların şavkını,
Ciğerlerimize inat haykırdık galata semalarına aşk şarkılarını…

Şimdi, değdimi bari?.. diyen sağduyu kalebentlerinin
Vuramıyorum yüzlerine fukaralıklarını,acıyarak gülümsüyorum.
“Bütün suç Sezenindi”… de diyemiyorum..
Sadece gönlümden kopup gelen duayı terennüm ediyorum:
“Tanrım sana binlerce şükür,aşkım sana sonsuz teşekkür..
Yüzlerce kez de gelsem dünyaya,yine düşür beni bu aşka…”
Anımsamak ilkgün gibi içimi titretiyor sıcacık yapıyor:
İşte böyle sevdiceğim,ruheşim benim
Seni böyle sevdim seviyorum seveceğim …


Fulya Çekli
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Yabancı
Bir başka anlamı daha varmış uzaklığın,
Böylesi bir yakınlık ne derin bir acı, anla,
Yakınımdasın, yakınımdasın, yakınımdasın,
O kadar yakınımdasın ki sarılamıyorum bile sana.

Gözlerinde hep başka ellerin sildiği yaşlar,
Yüreğinde hep başka dillerin tesellisi…

Ölümün bile benden uzaklarda olacak sevgili,
Ne söylesem yapmacık diyecekler, ne yapsam kasıtlı,
Kim bilir ne zaman duyacağım haberini, ne olacağım?
Ağlamak bile kolay değil, "Kim bu?" diye soracaklar,
"Kim bu uzaktaki yakın, ya da yakınındaki yabancı?"
 
Hüznü Büken Örs Neresinde Hayatın

Şimdiden geçip gitmektedir gelecek
O müthiş yalnızlıkta
Sıyrıklar eksilmez bedenden.

Hüznü büken örs neresinde hayatın

Sisli bizli kapıların ardına gizlediğimiz
Hangi yanıdır yüreğimizin
Ki dil ile ne girdi ki us arasına
Tutuldu aşk
Tutuldu ay
Dilin sunaklarından kalbimize yapıştı.

Durmadan eskiyen yanlarımızı soyunuruz
Tutunmak için bir yüreğin incelmiş kıyısına.

Sensizliğin resmidir / nereye bakılsa
Bu derin sessizlik aynadır elbet
İp kopar
Ayna kırılır
Dağılır bütün görülenler ve görünmeyenler.

Güneşi tutacağım gözlerine ey gece
Ne fark var ki körle zindan arasında
Uyanıklığa değil düşe uyanmışım.

Sır kendimizi görebilmektir

Her şeyin bir özeti var
H a y a t ı n d a.


Nail Yavuz
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Back
X