heee, hanedan ailesini kıskanıyom... böyyük anam da harem de bi cariye olamadı diye bi üzülüyom, bi üzülüyom
- Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.
Sultan Abdülhamit'in torunları İstanbul'u istiyor
- Konu Sahibi okypete
- Başlangıç Tarihi
heee, hanedan ailesini kıskanıyom... böyyük anam da harem de bi cariye olamadı diye bi üzülüyom, bi üzülüyom
- 10 Ocak 2014
- 4.729
- 11.128
- 208
Buyursun gelsinler de Türkiye'ye pek alışabileceklerini zannetmiyorum. Bilmiyorum son hanedan fotoğraflarına baktınız mı ama o halleriyle bırakın ülkenin herhangi bir yerini sadece İstanbul sokaklarında dolaşsalar maruz kalacakları tacizlerden iki saat içinde terki diyar ederler ülkeyi:) Biz Osmanlı Osmanlı, vay hanedan soyu, Oy halife efendimiz falan derken onlar baya baya bi Avrupalı olmuşlar zira... Hanım sultanların etek boyları benim pantolonumun üstüne giydiğim buluzün kapattığı kadar yeri zor kapatıyor:) Sakın yanlış anlaşılmasın kimseyi kıyafetiyle yargılamam ama bu Osmanlı hanedanı bizlere öyle bir yansıtılıyor ki sanırsın Müslümanlığın ilk şartı hanedanı korumak. Ayrıca şu an Türkiye'ye gelseler zaten yasal olarak benim ailemden farklı olmayacaklar. Yani buyursun gelsinler... Bekleriz...
- 16 Ekim 2012
- 32.409
- 95.803
- 598
- 17 Aralık 2011
- 2.568
- 141
- 373
Yok artık.. şu pişkinliği de haklı görenler olmuş ya.. Artık dava açmakla iyi yapmışlar diyesim geldi.. Hatta osmanlı topraklarının tamamı için dava açsınlar.. Türkiye'nin tamamını alıp,dolmabahçeye yerleşsinler, milleti de sınır dışı etsinler! bunlara az bile...
Bu arada borçları ödemek için yurda dönmeleri gerekmiyor...
şaka gibi...hakları diyorlar
Bu arada borçları ödemek için yurda dönmeleri gerekmiyor...
şaka gibi...hakları diyorlar
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
Gevezelik ?
İyi akşamlar dilerim.
İşinize gelmedi sanırım yazdıklarım. Size de iyi akşamlar.
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
Üslubumda bir sorun yok. Hakaret eden çok, ama ben kimseye kişisel hakarette bulunmuyorum. Herkes gibi düşüncelerimi paylaşıyorum.
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
heee, hanedan ailesini kıskanıyom... böyyük anam da harem de bi cariye olamadı diye bi üzülüyom, bi üzülüyom
Ay canım, bende üzüldüm şimdi senin adına :))
İyi akşamlar
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
Onların fotoğrafta ki hallerine takılmışsınız da çok içki kaçdık değiller, siz sanırım hiç sokağa çıkmıyorsunuz, bunlardan daha tuaf hallerde bulunan vatandaşlarımız var
- 4 Aralık 2012
- 14.265
- 10.145
- 198
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
Yok artık.. şu pişkinliği de haklı görenler olmuş ya.. Artık dava açmakla iyi yapmışlar diyesim geldi.. Hatta osmanlı topraklarının tamamı için dava açsınlar.. Türkiye'nin tamamını alıp,dolmabahçeye yerleşsinler, milleti de sınır dışı etsinler! bunlara az bile...
Bu arada borçları ödemek için yurda dönmeleri gerekmiyor...
şaka gibi...hakları diyorlar
Şaka gibisiniz gerçekten :))
- 6 Ekim 2011
- 100
- 7
- 298
Hepsi de başka ülkede yaşıyor nedense, isimleri bile değişik
Padişahlar öldü ama torunu torbası bitmedi gitti
Zaten hepsi bolluk içinde yaşıyor, bırakın İstanbul bize kalsın be
Sende Türkiye'den sürgün gönderilsen, yaşadığın ülkenin insanı ile hayatını birleştir, çocukların ve torunların da oranın isimlerini alırdı
çok normal. Zaman içerisinde herkes gibi onlar da yaşadıkları ülkede asimile olmuşlar. - 10 Ocak 2014
- 4.729
- 11.128
- 208
Onların fotoğrafta ki hallerine takılmışsınız da çok içki kaçdık değiller, siz sanırım hiç sokağa çıkmıyorsunuz, bunlardan daha tuaf hallerde bulunan vatandaşlarımız var
Keşke iletimin sonuna 'yüksek miktarda ironi içermektedir' yazsaydım:) Birincisi benim bahsettiğim fotoğraf bu fotoğraf değil. Bir yerlerden bulursam eğer mutlaka yüklerim bahsettiğim fotoları. En son geçen sene hanedan üyelerinin aileleri tek tek gezilip fotoğraflanmıştı. Emin olun ben daha Türkiye'de yirmi yaşında çocuğu olup da o derece kısa etek giyen kadın görmedim (ki takdir ediyorum hatunu fiziğini iyi korumuş) Dediğim gibi kimseyi kıyafetlerinden dolayı yargılamam ben. Ayrıca kendim de öyle kapalı giyinen bir insan falan değilim. Ama Türkiye'de hala nedense böyle bir Osmanlı hayranlığı mevcut. Tarihimi asla inkar etmem. Osmanlı benim de soyumdur ama bitme devri gelen herşey biter. Kaldı ki son dönemleri malumunuz adamlar tahtta kalabilmek için vatanı sattılar resmen. Buna rağmen nedense bu bahsettiğim hayranlık nedeniyle hep şöyle bir düşünce var muhafazakar kesimde 'Osmanlı olsaydı daha dindar olurduk, Osmanlı hanedanı tekrar gelirse daha dindar oluruz' vs. Oysa Osmanlı dedikleri aile şu anda Avrupa'nın dört bir tarafında bayağı bildiğin İngiliz kontları, kontesleri edasıyla yaşıyorlar. Var olan mal varlıkları yedi sülalelerine daha yeter. Ama işte insanoğlu doymak bilmiyorsa bilmiyor ne yapsınlar.... Ben asıl onlara hak verenlere kızıyorum. Bir ülkenin toprakları nasıl bir ailenin malı sayılabilir. Ki dedelerinin kendi şahsına ait çok az tapusu vardır. Memaliki şahane denir Padişahın mülkiyetinde olan mal varlıklarına ve bunların dedesinin mülkiyetinde olan mal varlıkları şu an Türkiye Cumhuriyeti sınırı içinde bile değiller. Ha diyorlarsa ki Osmanlı hanedanında ülkenin tüm toprakları hanedan malıdır anlaşınıdan yürüyoruz, e o zaman tüm ülkeyi verelim herkes rahatlasın.
- 2 Ağustos 2008
- 1.708
- 2.810
- 733
Kendimi hiç bir zaman o klişe tabirle osmanlının ecdadı olarak görmedim. Türk evladıyım, cumhuriyet kadınıyım. Ne için hak iddaa ediyorlarmış, İstanbul'u alıp dedeleri gibi tekrar satmaya mı çalışıyorlar yoksa 
Onlar hak iddaa edecekse, bizans veya çoook çok daha önce bu topraklardaki medeniyetler de hak iddaa ederler. Toprakta hak iddia edeceklerine önce bi zahmet Lozan'da tahsis edilen ve üzerimize Osmanlı'dan kalan(100 yılda ödemesi tamamlanan) dış borçları ödesinler ama miktar o kadar çoktu ki sanırım üzerine para vermeyi reddedip yine başka ülkeye kaçarlar.
Onlar hak iddaa edecekse, bizans veya çoook çok daha önce bu topraklardaki medeniyetler de hak iddaa ederler. Toprakta hak iddia edeceklerine önce bi zahmet Lozan'da tahsis edilen ve üzerimize Osmanlı'dan kalan(100 yılda ödemesi tamamlanan) dış borçları ödesinler ama miktar o kadar çoktu ki sanırım üzerine para vermeyi reddedip yine başka ülkeye kaçarlar. - 17 Aralık 2011
- 2.568
- 141
- 373
- 19 Ocak 2012
- 2.551
- 424
- 198
He yav..Ben de bulgaristana gidip vurucam elimi masaya
bende Kızılderilileri destekliyorum malum Amerika onlarınmış
- 2 Eylül 2012
- 41.591
- 141.631
- 598
Yunanistandaki dava örnek teşkil etmiş demek .
Hukuksal süreçteki cevabı merak ettim .
Devletten böyle bir hak ve maddi karşılığını beklemek ne kadar doğru tartışılır . Bana komik geldi mesela .
Şöyle bir yazı okudum konu ile ilgili ,
Abdülhamid'in vârisleri, Cumhuriyet'in ilânından sonra, hükümdarın mirasını alabilmek için Türkiye içinde ve dışında çeşitli davalar açtılar. Talep edilen malların başında Hazine-i Hassa'ya kayıtlı gayrienkuller ile Musul petrollerindeki Abdülhamid hissesi geliyordu. Dâva masraflarını karşılayabilmek için de, yabancı ortaklarla değişik şirketler kuruldu.
Duruşmaların başlamasından hemen sonra, mahkemeler, Hazine-i Hassa'nın ne olduğunun anlaşılması için konuyu bilirkişilere havale ettiler.
Uzun araştırmalardan sonra gelen raporlarda Hazine-i Hassa'nın padişahın değil "tahtın müşterek malı" olduğu ve Lozan Antlaşmasından sonra kurulan devletlere ait bulunduğu ifade edildi. Musul Petrolleri'ndeki Abdülhamid hissesini talep eden davalar da sonuçsuz kaldı. Mahkemeler hükümdarın petrollerdeki hisselerinin 26 Nisan 1909'da devletleştirildiği ve daha sonra yine Lozan Antlaşması'na göre İngiliz mandası altındaki Irak'a ait olduğu yolunda kararlar verdiler. Filistin'de açılan arazi davaları da aynı şekilde sonuçlandı.
MECLİS'İN KESİN KARARI
1940'lı yıllarda bu gelişmeler yaşandığı sırada, Büyük Millet Meclisi, 1949'da iki ayrı karar aldı. 18 Nisan günü Pasaport Kanunu'nu değiştiren bir yasa çıkartıldı ve yasaya ek olarak konulan bir maddede "Hanedan mensuplarından Türkiye'ye dönmelerine izin verilenlerin padişah mallarını talep edemeyecekleri" söyleniyordu. Anayasa Mahkemesi'nin bulunmadığı o günlerde bazı karmaşık yasaların anlaşılması için Meclis "yorum kararı" veriyordu ve 2 Mayıs 1949'da yapılan yorumda, padişah mallarının mirasçılara intikal edemeyeceğine hükmedildi. Ancak, mirasçıların hayalleri asla son bulmadı, davalar devam etti ama tamamı kaybedildi. Bugün, mevcut yasalara göre Abdülhamid'in tahta çıkmadan önce, yani şehzadeliğinde edindiği mallan belirlenebilirce, bunlarla ilgili olarak hak talep edilebilir ama padişahlık dönemindeki gayrimenkullerinden miras alabilmek, sadece tatlı bir hayaldir.
Hukuksal süreçteki cevabı merak ettim .
Devletten böyle bir hak ve maddi karşılığını beklemek ne kadar doğru tartışılır . Bana komik geldi mesela .
Şöyle bir yazı okudum konu ile ilgili ,
Abdülhamid'in vârisleri, Cumhuriyet'in ilânından sonra, hükümdarın mirasını alabilmek için Türkiye içinde ve dışında çeşitli davalar açtılar. Talep edilen malların başında Hazine-i Hassa'ya kayıtlı gayrienkuller ile Musul petrollerindeki Abdülhamid hissesi geliyordu. Dâva masraflarını karşılayabilmek için de, yabancı ortaklarla değişik şirketler kuruldu.
Duruşmaların başlamasından hemen sonra, mahkemeler, Hazine-i Hassa'nın ne olduğunun anlaşılması için konuyu bilirkişilere havale ettiler.
Uzun araştırmalardan sonra gelen raporlarda Hazine-i Hassa'nın padişahın değil "tahtın müşterek malı" olduğu ve Lozan Antlaşmasından sonra kurulan devletlere ait bulunduğu ifade edildi. Musul Petrolleri'ndeki Abdülhamid hissesini talep eden davalar da sonuçsuz kaldı. Mahkemeler hükümdarın petrollerdeki hisselerinin 26 Nisan 1909'da devletleştirildiği ve daha sonra yine Lozan Antlaşması'na göre İngiliz mandası altındaki Irak'a ait olduğu yolunda kararlar verdiler. Filistin'de açılan arazi davaları da aynı şekilde sonuçlandı.
MECLİS'İN KESİN KARARI
1940'lı yıllarda bu gelişmeler yaşandığı sırada, Büyük Millet Meclisi, 1949'da iki ayrı karar aldı. 18 Nisan günü Pasaport Kanunu'nu değiştiren bir yasa çıkartıldı ve yasaya ek olarak konulan bir maddede "Hanedan mensuplarından Türkiye'ye dönmelerine izin verilenlerin padişah mallarını talep edemeyecekleri" söyleniyordu. Anayasa Mahkemesi'nin bulunmadığı o günlerde bazı karmaşık yasaların anlaşılması için Meclis "yorum kararı" veriyordu ve 2 Mayıs 1949'da yapılan yorumda, padişah mallarının mirasçılara intikal edemeyeceğine hükmedildi. Ancak, mirasçıların hayalleri asla son bulmadı, davalar devam etti ama tamamı kaybedildi. Bugün, mevcut yasalara göre Abdülhamid'in tahta çıkmadan önce, yani şehzadeliğinde edindiği mallan belirlenebilirce, bunlarla ilgili olarak hak talep edilebilir ama padişahlık dönemindeki gayrimenkullerinden miras alabilmek, sadece tatlı bir hayaldir.
