Soner Yalçın yazdı: Emine Erdoğan Osmanlı'da böyle giyinemezdi
Emine Erdoğan bugün giydiği kıyafeti Osmanlı’da giyemezdi! Çünkü… Osmanlı feraceyi yasakladı. Uzun yakalara, kurdeleye, yemeniye yasak getirildi. Makyajı kabul etmesi imkansızdı.
Emine Erdoğan, Fatma Mernissi adını duymuş mudur?
Sanmam…
Fatma Mernissi (1940-2015), Faslı feminist yazardı.
Fransa’da öğretim üyesi olarak çalıştı. Uzmanlık alanı İslam’da kadının rolüydü.
Hz. Muhammet’ten aktarılan rivayetleri derinlemesine araştırarak ona atfedilen bazı hadislerin geçerliliğini reddetti. Ona göre, kadının ikincil konumunun sebebi Kur’an-ı Kerim değil İslamiyet idi!
Emine Erdoğan, Henri Matisse adını duymuş mudur?
Sanmam…
Henri Matisse (1869-1954) 20. yüzyılın en önemli ressamlarındandı. Renkleri büyük bir ustalıkla kullanışıyla Picasso ve Kandinsky ile birlikte, modern sanatın en büyük sanatçılarından biri kabul edildi.
Fatma Mernissi, Fransız ressam Henri Matisse tarafından yapılan Türk odalıkları resimlerine karşı mücadele başlattı. (Matisse’in, Nice kentinde 1942’de yaptığı “Siyah Koltuktaki Odalık” adlı tablosuna kim modellik yaptı dersiniz; II. Abdülhamit’in torunu Nermin Sultan!)
Fatma Mernissi’nin amacı, Batı’nın hayal gücünde varlığını sürdüren harem gerçeğini ortaya çıkarmaktı. Tabloların tarihlerine baktı, karşılaştırdı ve kanıtladı; o tarihlerde artık harem yoktu.
Fatma Mernissi’nin gururla örnek verdiği ülke Atatürk Cumhuriyeti idi.
Türk Kanunu Medenisi yürürlükteydi.
Yani, ailede kadın-erkek eşitliği sağlanmıştı.
Yani, evlilikte resmi nikah zorunluluğu getirilmişti.
Yani, tek eşle evlilik esası getirilmişti.
Yani, kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmıştı.
Yani, mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek artık eşitti. Sonra, seçme ve seçilme hakkı getirildi.
Emine Erdoğan, diyor ki; “90 yıllık enkazı kaldırdık!”
OSMANLI’DA BÖYLE GİYİNEMEZDİ
Asıl…
Enkazı kaldıran Cumhuriyet oldu.
Bu nedenle… Özellikle bir kadının Atatürk Cumhuriyeti’ne düşmanlığını anlamak zor.
“Osmanlı özentisi” mi bu? Ama öyle olsa…
Emine Erdoğan bugün giydiği kıyafeti Osmanlı’da giyemezdi! Çünkü…
Osmanlı feraceyi yasakladı. Uzun yakalara, kurdeleye, yemeniye yasak getirildi.
Makyajı kabul etmesi imkansızdı.
“İçi gösteriyor” diye yabancı kumaştan örtü dikilmesi yasaktı.
Zorla kara çarşafa sokulan kadının umuma açık yerlerde dolaşmasına izin verilmedi. Dükkanlara girmesi, mesire yerlerine gitmesi istenmedi. III. Mustafa kadınların sokağa çıkmasını tamamen yasakladı.
Kadının, kocası yanında olmasına rağmen faytonda görünmekten bile alıkondu.
Osmanlı kadınının miras hakkı erkeğin yarısı kadardı.
Davalarda iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine denk sayılıyordu.
Kadının eş seçme hakkı bile yoktu ve çok eşliliğe katlanmak zorundaydı.
Uzun yazmaya gerek var mı? Bunları biliyorsunuz zaten.
Osmanlı’daki kadının acınası durumunu bugün birçok İslam ülkesi hala yaşıyor. Erdoğan ailesinin çok sevdiği Suudi Arabistan’da kadının sokakta tek başına yürümesi bile yasak; gerisini siz düşünün artık! “Kadın çıkabilir” diye binalara balkon yapımının yasak olduğu bir ülkeden bahsediyoruz!
Hangi ülkeyi yazayım…
Örneğin… Pakistan’da Kuran’la evlendirilen kadınlar var. Kuran’la evlenen kadının yaşamı boyunca bir daha erkek yüzü görmesi ve evden çıkması yasak!..
Diyorlar ki, “90 yıllık enkazı kaldırdık!”
VAKFIN KADINA BAKIŞI
Emine Erdoğan bu sözleri nerede etti:
Nakşibendi Ensar Vakfı’nın düzenlediği toplantıda.
Ensar Vakfı kamuoyu tarafından ne zaman tanındı:
Çorum Ensar Vakfı Şube Başkanı 52 yaşındaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Z.İ.’nin 2008 yılında iki kız çocuğuna tecavüz etmesiyle!
Şimdi bu bir tek olay vakfı ahlaksız yapar mı?
Ama “birileri” İstanbul’da gece yarısı tecavüz vakası olduğunda ne diyordu: “Kızın gece yarısı sokakta ne işi var?” 15 ve 16 yaşındaki iki minik kızın Kur’an Kursu’nda tecavüze uğradığını unuttuğumuzu sanıyorlar!
AKP’li Ayşe Böhürler’in “Müslüman Ülkelerde Kadın, Duvarların Arkasında” kitabını okuyunuz…
Şeriat ile yönetilen ülkelerdeki tecavüz sayısına şaşırırsınız. Bu gerçeklerle hiç yüzleşilmiyor. Sürekli cumhuriyet düşmanlığı yapıyorlar. Enkazmış!
Erdoğan ailesinin Topbaşlar ile çok samimi olduğu biliniyor. Ensar Vakfı’na yakın Erenköy Cemaati Şeyhi Osman Nuri Topbaş’ın söyledikleri “enkazdan” neyi kastettiklerini ortaya koyuyor:
- Aile reisi erkektir. Aile riyâsetini düzgün yürütmek erkeğe bağlıdır. Âile reisliğinin erkeğe verilmesi, kadınların aşırı hissîliğinden dolayıdır… Bu itibarla hanımların, ev tanzîmi ve sâlih bir nesil yetiştirmek yolunda evladlarının ahlâkî yapıları ile meşgûl olmak yerine, hanımlıklarına, müstesnâ fıtratlarına zıd işlere yönlendirilmeleri, mantık, iz’ân ve îmâna sığmaz. (Eylül 1998 Altınoluk dergisi)
- Kadın, aslî vazifesinin dışına yönelir ise aile ocağını kurutur… İyi bilmelidir ki, milletler erkekleri ile terakkî eder; fakat kadın bu terakkide temel unsurdur. Zira evinde huzurlu olmayan bir erkek toplumda da başarılı olamaz. (Ocak 2005 Altınoluk)
- Batı toplumlarında ve Türkiye’ye o düşünceyi getirmek isteyen zihniyette, kadın metâ gibi kullanılır. Toplumun her yerine kadını sokarlar. Sonra da onu istismar ederler. Kadın ise daha güzel giyiniyorum, daha çok geziyorum, erkekler benimle daha fazla ilgileniyorlar düşünceleriyle kandırılır. (Nisan 2012 Altınoluk)
Cumhuriyet’i “enkaz” olarak görmeleri şaşırtıcı değildir…