• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Soma Kömür İşletmeleri: Açıklanamayan bir yangın

ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Şebnem Düzgün hocamızın Soma olayı hakkındaki yorumları:

Aslinda sabah yazmistim ancak sanirim yeni gorulmus. Olay gercekten
dunya madencilik facialarindan biridir. Konu hakkinda fazla
yazamamamizin nedeni ise neredeyse hic bir teknik veriye ulasamamis
olmamiz. Herhangi bir yorum yapmak icin ocak hakkinda bilgiye sahip
olmak gerekiyor. Dunden beri sadece medyadan ve tanidigimiz
meslektaslarimizdan aldigimiz bilgiye gore olasiliklara dayali
senaryolar yaziyoruz. Dolayisi ile teknik acidan veriler olmadan
yorum yapamiyoruz. Bu veriler olmadan da yapilan tum yorumlar bilgi
kirliligi ve yanlis anlamalara neden oluyor. Ancak dunden beri krizin
yonetimi ile iligli yorum yapmak ve cikarimda bulunmak mumkun. Bunlari
soyle ozetleyebilirim:

1. Modern bir maden isletmesinde ocakta herhangi bir t zamaninda
kimlerin madenin neresinde oldugu asagi yukari bilinir. Bununla
ilgili olarak en ilkel yontemde madene girenlere tike (fransizca
terim) check anlamina gelen bir metal pul verilir ve bu pulun kimde
oldugu bir deftere kaydedilir ve imza atilir. Madenin girisinde de
tike tablosu olur ve ocaga girerken tikenizi buraya koyar cikinca da
alip imza atarsiniz. Boylece madenin girisindeki tike tablosunda
kimlerin asagida oldugu bilinir. bugun bu yontemin daha gelismisleri
var. RFID’ye dayalli sistemler de giderek yayginlasiyor. Bunlar bile
olmasa her vardiya basinda iscilerin ocagin neresinde ne yapacagini
belirleyen tertipler olur ve bu tertiplere bagli olarak da kimlerin
nerede oldugu bilinir. Bu zamana kadar asagida kac kisi oldugunun
bilinmemesi madencilik sistematigine uygun bir calisma ortaminin
olmadigini gosteriyor. Bir yeralti madeninde t zamaninda kac kisinin
oldugunun bilinmemesi kabul edileilir birsey degil. Bir alternatif
de su olbilir. Ocak yonetimi bunu biliyordu ancak ustlerindeki
baskilar nedeni ile aciklamadilar. Basbakanin seyahatlerini dun iptal
etmesi facianin boyutunun dunden itibaren asagi yukari bilindigini
ancak alistira alistira verilmesinin uygun goruldugunu gösteriyor
olabilir.
2. Bu tur facialarda olmasi gereken maden isletmesi yetkililerinin bir
kamuoyu aciklamasi yapmasidir. Benim kanaatim Enerji bakani tek elden
aciklama yapsin karari alindi ve bu kisilerin aciklama yapmasina izin
verilmedi. Ortada farkli aciklamalar olmasin kimse eline yuzune
bulastirmasin biz nasil istersek oyle yonlendirelim yaklasimi olmus
olabilir.
3. Bir maden isletmesinde herhangi bir kaza oldugunda (yangin, gocuk,
grizu vb) ocaga tahlisiye (arama kurtarma) ekipleri girer. Tahlisiye
ekipleri her madende olur ve bu ekip madeni en iyi taniyanlardan
olusur. Akut’un ocaga arama kurtarma acisindan girmesi ve tahlisiye
icin girenlerin bir kisminin yarali olarak cikmasi ocagin bu konuda
nereydese amator bir yaklasim izledigini gosteriyor. Akut tabii ki
ulkemizdeki en onemli STK’dir ancak yeralti madenleri yillarca
madencilik yapsaniz bile sadece ocagi bilenlerce ve onlarin
rehberliginde girebileceginiz yerlerdir. Bu yaklasim AKUT gibi
kiymetli bir orgutun calisanlarini da tehlikeye sokmustur aslinda.
4. Biraz once yine NTV’de sag kurtulan bir isciden ogrendigim kadari
ile kirli hava cikisindan temiz hava uflenmeye baslaninca yangındaki
duman artmis ve yayılmis. Her ne kadar saglikli bir bilgi olmasa da
dun gece olayin trafo patlmasi bugun ise ocakta aniden cikan bir
yangindan kaynaklandigini ogrenmemiz bile olayin acil durum yonetimi
acisindan yeteri kadar irdelenmedigini gosteriyor. Alinan tedbirlerin
de etkinligini sorgulamamamiza neden oluyor.
5. Dun geceden beri hepimizin kafasindaki soru bir trafo patlamasi
nasil olur idi? bu tur madenlerde explosion proof malzemelerin
kullanilmasi gerekiyor. Bu kadar denetlenen bir yerde ex-proof
malzeme olmamasi zaten kayitlarda olmasi gereken birsey ise iki
alternatif olabilir biri seyyar bir trafo kullaniliyor olmasi digeri
de kazanin nedeninin baska birsey olmasi. Gordugunuz gibi yeteri
kadar bilgi sahibi olmadigimizdan ancek forensic investigation icin
hipotez uretebiliyoruz. Dolayisi ile genel gecek birtakim yorumlar
yapmadan once konu hakkinda bilgilenmek en dogrusu. ancak isletmenin
bu konuda ketum olmasi gercekten kabul edilebilir degildir.

6. Dunden beri tum bakanlar biz burayi cok siki denetliyorduk taseron
calistirmiyoruz sigortasiz isci yok yonunde. Ancak unutulan en onemli
sey su. Bir yeralti madeninde gocuk de olabilir yangin da cikabilir.
ancak kayiplarin bu kadar buyuk olmasi kabul edilebilir degildir. Bu
durum su sorulari akla getiriyor. Yangina mudahele icin alanin
oksijensizlestirilmesi amaci ile bir baraj uygulaması yapilamamasi
nedendir? Tecrubesizlikten mi? olayin yanlis analizi mi? Ocaktaki
herkesin CO maskesi olmasi gerektigi ve bu maskelerin yaklasik 1 saat
dayaniyor olmasi ocaktaki buyuk cogunlugun guvenli bir alana ulasip
ocak disina cikmasini saglayacagini gosterirken bu kadar kisi maskeyi
nasil kullanamadi? Makeler var miydi? 1 saat dayaniyor muydu? Evet
ise patlamanin oldugu yerde ve civarinda 300 kisi nasil yogun sekilde
calisiyordu? Kisaca kayiplarin bu kadar fazla olmasi ya olaya
mudahalenin zamaninda dogru ve etkin sekilde yapilamadigini ya da bu
kadar isci ve muhendisin ocagin patlama ve yangin olan alaninda
konsantre oldugu ya da her ikisini isaret ediyor hangi durum olursa
olsun safety kulturunun bu ocakta yerlesmedigine dair belirtiler
veriyor. Ocakta calisirken maske agirlik yaptigindan calisanlarin
maskeleri her zaman yaninda bulundurma aliskanliginin olmamasi gibi
birtakim pratik sorunlar da olmus olabilir. Ne olursa olsun tum bu
olasiliklar guvenlik kulturunun hem denetlemede hem de uygulamada
yeteri kadar olusmamasindandir. Biraz once basbakin yine malum
aciklamasi vardi. bu isin dogasinda vardir sozu. Evet isin dogasinda
kaza vardir. Ancak kazanin bu kadar kayip vermesi isin dogasinda
yoktur. Eger isin dogasi buysa (yani 300’e yakin can alacaksa bir
isletme) zaten bu madenler isletilmesin. Bu yuzyilda teknoloji odakli
muhendislik yapmadiginiz taktirde madencilik gibi bir sektorde
kayiplarin bu kadar cok olmasi kacinilmazdir. Kisaca olayin dogasinda
falan yoktur. Zaten bunlar yuzlerce kere bir cok ortamda dile
getirildi.Mevzuat acisindan bir eksikligi yok o nedenle bu isin
dogasinda var kacinilmazdi argumani kanimi dondurmaktadir. Mevzuat
acisindan hic problemi olmayan bir madende bu kadar kayip oluyorsa ya
mevzuat yeterli degildir ki (yasa cok sikidir aslinda) ya
denetleyiciler mevzuati farkli yorumlamistir ki pek ihtimal vermek
istemiyorum ya da isletme beceriksizdir ki bu daha cok ihtimal
verdigim bir secenek. Turkiye’deki madenlerin rodevans ile isletilmesi
sorunu en temel sorundur. Rodevans devlete ait bir sahanin ozel
sektor tarafindan belli yilligina kiralanarak isletilmesidir ki
taseronluk kadar problemleri olan bir yaklasimdir. Rodevans sorunu
ustune yazilacak cok sey var ancak daha fazla uzatmayacagim. Bir
onceki e-mailimde de belirttigim gibi madencilik kendi icinde
sistemsel butunlugu olan bir istir.taseronluk sistemi ile sitemin
integrity’si bozulmustur ve bu da hem uretimde kayiplara hem de bu tur
sorunlara yol acmaktadir. Arabayi kullanırken gazi birine debriyaji
birine ve freni birine verirseniz nasil etkin kullanacaginiz ortada
ise madencilikte de benzer bir durum vardir. Buna devletin en temel
argumani da sudur. Taseronlar kar ediyoruz. Dunyanin hic bir yerinde
kucuk olcekli madencilik buyuk olcekli ile yarisamaz. Kucuk olcekle
kar edilebilir ancak buyuk olcekle yapacaginiz is kardan yediginizden
etkin madencilik yapmiyorsunuz demektir. Bu noktada madenler
hepimizin oldugundan hatta gelecek nesillerimizin de oldugundan bir
maden rezervi maksimum karla isletilmek zorundadir. Eger maksimum kar
yapmiyorsaniz ve sadece elde ettiginiz karla yetiniyorsaniz gelecek
nesillerin kaynagindan calisyorsunuzdur. bu nedenle rezervi parcalara
bolup kucuk kucuk uretmek (rodevansla uretime vermek) maksimum kar
presibi acisindan olcegi kuculteceginden buyuk bir ulusal kayiptir.
Iste bizim dikkati cekmemiz gereken nokta budur. Ayrica yasada
taseronluk icin kurumun kendi yapamayacagi isleri taserona vermesi
hukmu olmasina ragmen bu konu goz ardi edilmektedir.

Ulkemizdeki madenciligin buyuk bolumu surdurulebilirlik
prensiplerinden cok uzaktir.Birkac ay sonra bu kaza tavsar kayiplarin
yakinlarina tazminatlar odenir. Acilar dustugu yerde yillanir.Ancak
bu madenin aylarca hatta yillarca kapanmasindan ve reservin belkide
onemli bir bolumunun uretilememesi tum milletin kaybidir. Benzer
durum Afsin Elbistanda oldu.Su anki kayiplarimiz sadece buz daginin
gorunen yuzudur. Kaybimiz cok daha buyuktur. Ayrica kaybettigimiz
vatandaslarimizin geride biraktigi yuk, kurtulan ve is goremez
olanlarin yasam kalitesindei dusus gibi konular da baska tabii.

7. Bizim yaptigimiz bilimsel calismalarda madenlerin bu sekilde
parcalanmasi kazalara dair tutulan istatistiklerin de butunlugunun
bozuldugunu, daha once cok riskli olan bazi ocaklarin
istatistiklerdeki veri butunlugunun bozulmasi nedeni ile cok guvenli
gibi gorundugunu gosteriyor.

Acimiz buyuk, katlanmak cok zor. Buyuk pencereyi de gozden
kacirmamaya calisalim.
 
Hocanın da dediği gibi bir madende o madeni karış karış bilen tahliye ekipleri olması gerekir, yok muymuş burada dünden beri afad ve akut çıkarmaya çalışıyor?
 
Yaşayan oma ihtimali hiç yok mu gerçekten
 
Yaşayan oma ihtimali hiç yok mu gerçekten

Rengi diğer konuda da yazmıştım, ben daha önce CO zehirlenmesi yaşamıştım çok feci bir şey. Benim kanımdaki oranın neredeyse 50 katı varmış orada. Eğer yaşam odaları yoksa, yeterli oksijen yoksa mümkün değil, anında öldürüyor zaten :50:
 
ODTÜ Maden Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Şebnem Düzgün hocamızın Soma olayı hakkındaki yorumları:

Aslinda sabah yazmistim ancak sanirim yeni gorulmus. Olay gercekten
dunya madencilik facialarindan biridir. Konu hakkinda fazla
yazamamamizin nedeni ise neredeyse hic bir teknik veriye ulasamamis
olmamiz. Herhangi bir yorum yapmak icin ocak hakkinda bilgiye sahip
olmak gerekiyor. Dunden beri sadece medyadan ve tanidigimiz
meslektaslarimizdan aldigimiz bilgiye gore olasiliklara dayali
senaryolar yaziyoruz. Dolayisi ile teknik acidan veriler olmadan
yorum yapamiyoruz. Bu veriler olmadan da yapilan tum yorumlar bilgi
kirliligi ve yanlis anlamalara neden oluyor. Ancak dunden beri krizin
yonetimi ile iligli yorum yapmak ve cikarimda bulunmak mumkun. Bunlari
soyle ozetleyebilirim:

1. Modern bir maden isletmesinde ocakta herhangi bir t zamaninda
kimlerin madenin neresinde oldugu asagi yukari bilinir. Bununla
ilgili olarak en ilkel yontemde madene girenlere tike (fransizca
terim) check anlamina gelen bir metal pul verilir ve bu pulun kimde
oldugu bir deftere kaydedilir ve imza atilir. Madenin girisinde de
tike tablosu olur ve ocaga girerken tikenizi buraya koyar cikinca da
alip imza atarsiniz. Boylece madenin girisindeki tike tablosunda
kimlerin asagida oldugu bilinir. bugun bu yontemin daha gelismisleri
var. RFID’ye dayalli sistemler de giderek yayginlasiyor. Bunlar bile
olmasa her vardiya basinda iscilerin ocagin neresinde ne yapacagini
belirleyen tertipler olur ve bu tertiplere bagli olarak da kimlerin
nerede oldugu bilinir. Bu zamana kadar asagida kac kisi oldugunun
bilinmemesi madencilik sistematigine uygun bir calisma ortaminin
olmadigini gosteriyor. Bir yeralti madeninde t zamaninda kac kisinin
oldugunun bilinmemesi kabul edileilir birsey degil. Bir alternatif
de su olbilir. Ocak yonetimi bunu biliyordu ancak ustlerindeki
baskilar nedeni ile aciklamadilar. Basbakanin seyahatlerini dun iptal
etmesi facianin boyutunun dunden itibaren asagi yukari bilindigini
ancak alistira alistira verilmesinin uygun goruldugunu gösteriyor
olabilir.
2. Bu tur facialarda olmasi gereken maden isletmesi yetkililerinin bir
kamuoyu aciklamasi yapmasidir. Benim kanaatim Enerji bakani tek elden
aciklama yapsin karari alindi ve bu kisilerin aciklama yapmasina izin
verilmedi. Ortada farkli aciklamalar olmasin kimse eline yuzune
bulastirmasin biz nasil istersek oyle yonlendirelim yaklasimi olmus
olabilir.
3. Bir maden isletmesinde herhangi bir kaza oldugunda (yangin, gocuk,
grizu vb) ocaga tahlisiye (arama kurtarma) ekipleri girer. Tahlisiye
ekipleri her madende olur ve bu ekip madeni en iyi taniyanlardan
olusur. Akut’un ocaga arama kurtarma acisindan girmesi ve tahlisiye
icin girenlerin bir kisminin yarali olarak cikmasi ocagin bu konuda
nereydese amator bir yaklasim izledigini gosteriyor. Akut tabii ki
ulkemizdeki en onemli STK’dir ancak yeralti madenleri yillarca
madencilik yapsaniz bile sadece ocagi bilenlerce ve onlarin
rehberliginde girebileceginiz yerlerdir. Bu yaklasim AKUT gibi
kiymetli bir orgutun calisanlarini da tehlikeye sokmustur aslinda.
4. Biraz once yine NTV’de sag kurtulan bir isciden ogrendigim kadari
ile kirli hava cikisindan temiz hava uflenmeye baslaninca yangındaki
duman artmis ve yayılmis. Her ne kadar saglikli bir bilgi olmasa da
dun gece olayin trafo patlmasi bugun ise ocakta aniden cikan bir
yangindan kaynaklandigini ogrenmemiz bile olayin acil durum yonetimi
acisindan yeteri kadar irdelenmedigini gosteriyor. Alinan tedbirlerin
de etkinligini sorgulamamamiza neden oluyor.
5. Dun geceden beri hepimizin kafasindaki soru bir trafo patlamasi
nasil olur idi? bu tur madenlerde explosion proof malzemelerin
kullanilmasi gerekiyor. Bu kadar denetlenen bir yerde ex-proof
malzeme olmamasi zaten kayitlarda olmasi gereken birsey ise iki
alternatif olabilir biri seyyar bir trafo kullaniliyor olmasi digeri
de kazanin nedeninin baska birsey olmasi. Gordugunuz gibi yeteri
kadar bilgi sahibi olmadigimizdan ancek forensic investigation icin
hipotez uretebiliyoruz. Dolayisi ile genel gecek birtakim yorumlar
yapmadan once konu hakkinda bilgilenmek en dogrusu. ancak isletmenin
bu konuda ketum olmasi gercekten kabul edilebilir degildir.

6. Dunden beri tum bakanlar biz burayi cok siki denetliyorduk taseron
calistirmiyoruz sigortasiz isci yok yonunde. Ancak unutulan en onemli
sey su. Bir yeralti madeninde gocuk de olabilir yangin da cikabilir.
ancak kayiplarin bu kadar buyuk olmasi kabul edilebilir degildir. Bu
durum su sorulari akla getiriyor. Yangina mudahele icin alanin
oksijensizlestirilmesi amaci ile bir baraj uygulaması yapilamamasi
nedendir? Tecrubesizlikten mi? olayin yanlis analizi mi? Ocaktaki
herkesin CO maskesi olmasi gerektigi ve bu maskelerin yaklasik 1 saat
dayaniyor olmasi ocaktaki buyuk cogunlugun guvenli bir alana ulasip
ocak disina cikmasini saglayacagini gosterirken bu kadar kisi maskeyi
nasil kullanamadi? Makeler var miydi? 1 saat dayaniyor muydu? Evet
ise patlamanin oldugu yerde ve civarinda 300 kisi nasil yogun sekilde
calisiyordu? Kisaca kayiplarin bu kadar fazla olmasi ya olaya
mudahalenin zamaninda dogru ve etkin sekilde yapilamadigini ya da bu
kadar isci ve muhendisin ocagin patlama ve yangin olan alaninda
konsantre oldugu ya da her ikisini isaret ediyor hangi durum olursa
olsun safety kulturunun bu ocakta yerlesmedigine dair belirtiler
veriyor. Ocakta calisirken maske agirlik yaptigindan calisanlarin
maskeleri her zaman yaninda bulundurma aliskanliginin olmamasi gibi
birtakim pratik sorunlar da olmus olabilir. Ne olursa olsun tum bu
olasiliklar guvenlik kulturunun hem denetlemede hem de uygulamada
yeteri kadar olusmamasindandir. Biraz once basbakin yine malum
aciklamasi vardi. bu isin dogasinda vardir sozu. Evet isin dogasinda
kaza vardir. Ancak kazanin bu kadar kayip vermesi isin dogasinda
yoktur. Eger isin dogasi buysa (yani 300’e yakin can alacaksa bir
isletme) zaten bu madenler isletilmesin. Bu yuzyilda teknoloji odakli
muhendislik yapmadiginiz taktirde madencilik gibi bir sektorde
kayiplarin bu kadar cok olmasi kacinilmazdir. Kisaca olayin dogasinda
falan yoktur. Zaten bunlar yuzlerce kere bir cok ortamda dile
getirildi.Mevzuat acisindan bir eksikligi yok o nedenle bu isin
dogasinda var kacinilmazdi argumani kanimi dondurmaktadir. Mevzuat
acisindan hic problemi olmayan bir madende bu kadar kayip oluyorsa ya
mevzuat yeterli degildir ki (yasa cok sikidir aslinda) ya
denetleyiciler mevzuati farkli yorumlamistir ki pek ihtimal vermek
istemiyorum ya da isletme beceriksizdir ki bu daha cok ihtimal
verdigim bir secenek. Turkiye’deki madenlerin rodevans ile isletilmesi
sorunu en temel sorundur. Rodevans devlete ait bir sahanin ozel
sektor tarafindan belli yilligina kiralanarak isletilmesidir ki
taseronluk kadar problemleri olan bir yaklasimdir. Rodevans sorunu
ustune yazilacak cok sey var ancak daha fazla uzatmayacagim. Bir
onceki e-mailimde de belirttigim gibi madencilik kendi icinde
sistemsel butunlugu olan bir istir.taseronluk sistemi ile sitemin
integrity’si bozulmustur ve bu da hem uretimde kayiplara hem de bu tur
sorunlara yol acmaktadir. Arabayi kullanırken gazi birine debriyaji
birine ve freni birine verirseniz nasil etkin kullanacaginiz ortada
ise madencilikte de benzer bir durum vardir. Buna devletin en temel
argumani da sudur. Taseronlar kar ediyoruz. Dunyanin hic bir yerinde
kucuk olcekli madencilik buyuk olcekli ile yarisamaz. Kucuk olcekle
kar edilebilir ancak buyuk olcekle yapacaginiz is kardan yediginizden
etkin madencilik yapmiyorsunuz demektir. Bu noktada madenler
hepimizin oldugundan hatta gelecek nesillerimizin de oldugundan bir
maden rezervi maksimum karla isletilmek zorundadir. Eger maksimum kar
yapmiyorsaniz ve sadece elde ettiginiz karla yetiniyorsaniz gelecek
nesillerin kaynagindan calisyorsunuzdur. bu nedenle rezervi parcalara
bolup kucuk kucuk uretmek (rodevansla uretime vermek) maksimum kar
presibi acisindan olcegi kuculteceginden buyuk bir ulusal kayiptir.
Iste bizim dikkati cekmemiz gereken nokta budur. Ayrica yasada
taseronluk icin kurumun kendi yapamayacagi isleri taserona vermesi
hukmu olmasina ragmen bu konu goz ardi edilmektedir.

Ulkemizdeki madenciligin buyuk bolumu surdurulebilirlik
prensiplerinden cok uzaktir.Birkac ay sonra bu kaza tavsar kayiplarin
yakinlarina tazminatlar odenir. Acilar dustugu yerde yillanir.Ancak
bu madenin aylarca hatta yillarca kapanmasindan ve reservin belkide
onemli bir bolumunun uretilememesi tum milletin kaybidir. Benzer
durum Afsin Elbistanda oldu.Su anki kayiplarimiz sadece buz daginin
gorunen yuzudur. Kaybimiz cok daha buyuktur. Ayrica kaybettigimiz
vatandaslarimizin geride biraktigi yuk, kurtulan ve is goremez
olanlarin yasam kalitesindei dusus gibi konular da baska tabii.

7. Bizim yaptigimiz bilimsel calismalarda madenlerin bu sekilde
parcalanmasi kazalara dair tutulan istatistiklerin de butunlugunun
bozuldugunu, daha once cok riskli olan bazi ocaklarin
istatistiklerdeki veri butunlugunun bozulmasi nedeni ile cok guvenli
gibi gorundugunu gosteriyor.

Acimiz buyuk, katlanmak cok zor. Buyuk pencereyi de gozden
kacirmamaya calisalim.

:42::42::42::42::42::42::42:
 
Rengi diğer konuda da yazmıştım, ben daha önce CO zehirlenmesi yaşamıştım çok feci bir şey. Benim kanımdaki oranın neredeyse 50 katı varmış orada. Eğer yaşam odaları yoksa, yeterli oksijen yoksa mümkün değil, anında öldürüyor zaten :50:
anladım canım :14::14:
 
Sıkma bitince çıkacakmış güya ama 3 günde gazı çıkaramadılar,o insanları hiç çıkaramazlar.

Tam sayıyı söylememek için mi böyle şeyler yapıyorlar. İçeride artık canlı kimse kesin yok yani öyle mi? Bu anlama mı geliyor bu?
 
Tam sayıyı söylememek için mi böyle şeyler yapıyorlar. İçeride artık canlı kimse kesin yok yani öyle mi? Bu anlama mı geliyor bu?

Canım sayı orda çalışan mühendislere göre 800-1000 civarı.Sorduğun sorunun cevabı malesef evet.:14::14:
 
Son düzenleme:
Türkiye hala Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 176 numaralı "Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi"ni imzalamadı.

Sözleşme maden işletmesi sahiplerine ve hükümetlere önemli sorumluluklar getiriyor.

1995 tarihli sözleşmeyi 26 ülke imzaladı. 4 Haziran 2014'te Fas’ta, 19 Temmuz 2014'te de Rusya’da yürürlüğe girecek olan sözleşmeyi ise Türkiye imzalamıyor.

17 Mayıs 2010’da 30 maden işçisinin öldüğü Zonguldak’taki patlamanın ardından Türkiye ILO 176’yı yeniden gündemine almış ancak imzalamamıştı.

ILO 176'nın neden imzalanmadığı sorusu soru önergeleri ve Meclis kürsü konuşmalarında birçok defa hükümetin önüne geldi. En son 11 Ocak 2012'de Cumhuriyet Halk Partisi Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya da aynı soruyu yöneltmiş, Çalışma Bakanı Faruk Çelik şu cevabı vermişti:

“176 sayılı ILO sözleşmesi Yeraltı ve Yerüstü Maden İşletmelerinde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği ve Sondajla Maden Çıkarılan İşletmelerde Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği incelendiğinde bahse konu sözleşme ile paralellik arz ettiği hatta çok daha kapsamlı hükümler içerdiği görülmektedir.”

Sözleşmede neler var?

* Sözleşmeyle işverenler kazaları önlemek için her türlü önlemi alma, işçileri bilgilendirme ve eğitme yükümlülüğü altında.

* İşverenler riski kaynağında bertaraf etmek, güvenli çalışma sistemleri tasarlamak, kaza riskleriyle ilgili işçileri bilgilendirmek ve kaza olduğunda gerekli tıbbi yardıma ulaşmalarını sağlamak zorunda.

* İşverenler sözleşmeyle kaza sonrasındaki sağlık ve kurtarma etkinliklerinin kalitesinden de sorumlu hala getiriliyor.

* Sözleşme, hükümetlereyse teknik kılavuzların hazırlanması, denetimlerin düzenlenmesi, denetimlere ilişkin gerekli yasal düzenlemelerin sağlaması ve kazaların etkili soruşturulması gibi yükümlülükler getiriyor.

* İşçilerin ve temsilcilerininse kazaları, riskli durumları bildirmek, güvenlik ve sağlıklarına ilişkin koşullara dair bilgi edinmek, güvenlik ve sağlık önlemlerinin karar süreçlerine katılmak gibi hakları ve yükümlülükleri var.

Sözleşmeyi imzalayan ülkeler şunlar:

Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Belçika, Bosna Hersek, Botsvana, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Almanya, İrlanda, Lübnan, Lüksemburg, Norveç, Peru, Filipinler, Polonya, Portekiz, Slovakya, Güney Afrika, İspanya, İsveç, Ukrayna, ABD, Zambiya, Zimbabve (EA)
 
Back