sofia.

sofia.

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
26 Şubat 2010
634
17
0
İstanbul
yavaş yavaş derin bir nefes alıyorum

bir yolculuk daha var bilmiyorsun,
kaldığım yerden daha sıcak değil
yada olduğum yerden çok uzak
ama gidiyorum,
şehirim aynı
sana üvey aşklar vaad ediyorum gidişimle
kendime iyilikler diliyorum o kadar
sende bıraktığım küçücük ümidimle
yalnızlığıma yer açıyorum
kalabalık bir acı içimde
kaynağını unutmuş bir yudumluk aşkla
inadıma hoşçalal demiycem sana
 
Filistin de bir aşk bu yıkıyor ulu orta
şehir otobüsünde ki kalabalık
cami avlusunda ki yalnızlık
gitmediğim bir göl kenarında ki ıssızlık gibi alışıldık.
sınır kapısında bir aşk bu
bayrağını görmek kadar nefessiz
prosedür gereği yapılan her şey kadar kabullenilmiş
sonunda vardım dediğin kadar yorgun.
sana hiç benzemeyen bir aşk bu
senden çok fazla umutlu
senden daha az sabırlı
bilmediğin bir şeyler söyleyen biri kadar yabancı
ilk defa denizi gören bir çocuk kadar büyülenmiş,
şimdi neresinden tutsan bu aşkı da
o tarafına yatsan.
filistin gibi ateşlerde mi
bir sınır kapısında ki telaşla mı
kendine yabancı olan tarafınla mı
bir çocuğun telaşıyla mı
hiç fark etmez sevgili
sen nasıl seversen sev benim tek bildiğim
ben filistinli bir çocuğun korkusuyla
yine de hayata dair umuduyla
tüm dünya karşıdan izlese bile
kendi yangınımın içinde kendi savaşıma
bir gün denize kavuşmak umuduyla seviyorum seni
 
Şimdi aşk hangi tanrıya inanmaya çağıracak
yalvararak ettiğin tüm duaları
hangi bahane ile wazgeçirtip
sana inanmadığın hangi mucizeleri verecek

şimdi senin bıraktığın herşeyden kutsal
gidişimi kutluyorum senin tanrısızlığından
kutsal bi acı çektim ve kazandım en büyük mükafatımı
senden tek birşey almadan
bu sefer kaybolmadan
ben dönüyorum ilk başladığım yere

senden önce nasılsam yine aynıyım
zehirim,ilacım,uykum herşeyim aynı
küçük iblisler azat ettim bizim aşkımızdan
nefretimi bile kazanamadın
ben senin dilediğin hiç bir dilekte
tanrının sana yolladığı olmadım

şimdi ait olduğum yerdeyim
senin yatağından senin ışığından senin kokundan uzak
en sevdiğim şehirde,
senin baktığın gökyüzünden uzak bi gökyüzüm war
tüm yaşananları lanetli bir kutunun içine koydum
hiç bir zaman sahile vurmuş şişelerin içine sıkıştırılmış
mektuplar kadar olamadın bende
 
Alışılmamış bir acıdır her seferinde seni düşünmek
her anı farklı yakar canı,teni,fikri zehirr zembelek eder
en büyük kahkahalar en büyük yaralarına ayna olur
nasıldık dersin,nelere gülerdik dersin
hatırladıkça yabancılaşır anıların,
sanki daha önce hiç düşünmemişsin
sanki ilk defa hatırlıyormuşsun gibi
hala o kadar taze ve becerikli bir acıdır anıların,
ellerini düşünürüm,
ne kadar anneydi ellerin ne kadar sıcak,
ellerin ne kadar eldiler ne kadar kucak,
düşecek bir çocuk gibi bazen sımsıkı
bazen özgürlüğe o kadar yol gösteren kuş tüğü ellerin,
sonra dudaklarını düşünürüm,
uyurken susmuş,sabahları geveze kelimelerle dolu,
kahve içerken sıcak dudaklarını,
sonra gözlerini düşünürüm,
en yakından bile en uzakları gördüğüm,
benim şehrimi,çocukluğumda ki masumluğumu,inancımı,
ve benim olan senin baktığın herşeyi görürdüm,
sonra hayal ettiğimiz herşeyi bi anıdan çıkarıp
keşke daha fazlasını diletebilseydim sana derdim,
ne kadar küçük hayallerin mutluluğuyla uyuduk gecelerce,
seni düşünmek yıllar sonra,,
kendimi en sewdiğim,bir insanı en sewdiğim zamana geri dönmek
ne kadar güzelsin hala içimde,
ne kadar güzel okunmuş bir masaldın,
canımı yakan sen değildin,bende değildim aslında
biliyorum şimdi hala ansan sende benim gibidir için
sıcak,yangın,kor,ateş,
ama yine de sıcak işte sıcacıksın hayallerimde we biliyorum
öylesin hala gerçekliğinde de
 
Ben senden geçtim bilesin sıraat köprüsünün inceliğinde,
cennetine varmakta değildi amacım
yaşşadığımla kalmak dileğiyle,
ben senden geçtim bilesin,
cahilliğim aşkından öte
 
uyudun mu diyorsun sessizce
uyudum diyorum
artık beni hiçbir gerçek uyandıramaz
en sevdiğim yalanından
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…