Başbuğ'un suçu, en zor dönemde Genelkurmay Başkanlığı yapması mı? Altındaki askerler patır patır tutuklanırken tipik asker refleksiyle korumacı bir tutuma girmesi, misal Saldıray Berk'e kefil olması mı? Başbuğ evet, çok zor bir dönemde bu görevi ifa etti, dönemi hatırlayın, hükümetle uyum içinde çalışmayı "suç" imiş gibi gösterenlerin baskısını hatırlayın. Başbuğ darbeci zihniyet tarafından da "Tepki ver, bir şey yap!" diye kışkırtılıyordu. Buna rağmen yaptığı açıklamalardan Başbuğ'un askeri vesayetin tasfiyesine teorik olarak karşı olmadığı sonucu rahatlıkla çıkarılabiliyordu; itirazı teorinin pratiğe geçerken neden olduğu hukuk ve nezaket kaybına, TSK'nın itibarsızlaştırılmasınaydı. Ergenekon ve Balyoz davaları, darbeciliğe karşı sivil siyasetin savunulması yönünde önemli bir direnç yarattı. Peki seçilmiş siyasetçiler, misal hükümetin başı ne diyordu bu konuda? Şunu: "İki yıl birlikte çalıştık, mesai arkadaşımdır, tutuksuz yargılanması hem partimin hem şahsımın arzusudur. Bu yol daha isabetli olur" (9 Ocak 2012). Ayrıca şunu da: "İlker Başbuğ'a terör örgütü mensubu demek çok yanlıştır, bu affedilemez" (1 Şubat 2013. Başbakan, Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtlıyor). Buradaki tuhaflık şu: Seçilmiş hükümetlerin altını oyma, millet iradesinin tecessüm ettiği iradeyi ilegal yollardan çalışamaz hale getirme suçunun yargılandığı bir dava var. Bir eski Genelkurmay Başkanı bu suçu işlediği iddiasıyla yargılanıyor. Ama seçilmişlerin başı olan Başbakan, böyle bir saldırı ya da engellenmeyle karşılaştığı kanısındaymış gibi görünmüyor. Yani mağdur olduğunu düşünmüyor. Ama şimdi bu yargı kararı alenen Başbakan'a şunu demiş oluyor: Hayır sen mağdursun. Farkında olmaman da senin problemin. İlker Başbuğ, TSK'da görev yaptığı tüm aşamalarda birilerini sahiden mağdur etmiş, vicdanları yaralayacak işler yapmış olabilir. Ama o takdirde "görevi kötüye kullanma" suçuyla yargılanmalıydı, "terör örgütü kurma" suçundan değil.
Alıntı