- 10 Ağustos 2009
- 26.096
- 18.285
haber.sol.org.tr/turkiye/sebze-meyvedeSebze meyvedeki pahalılığın
nedeni, süpermarket tekellerinin
kâr hırsı!
Yaş sebze ve meyvedeki fahiş fiyat
artışı önemli gündem
maddelerinden biri. Konunun
uzmanı Dünya Gazetesi tarım yazarı
Ali Ekber Yıldırım’la konuştuk.
Yıldırım, fiyat artışının en önemli
nedenlerinden birinin, ürünü
tarladan ve doğrudan en ucuza alıp
tüketiciye en pahalıya satan
süpermarket ve hipermarket
tekelleri olduğunu söyledi. 2010’da
çıkarılan Hal Yasası’yla market
zincirlerine önemli avantajlar
sağlandığını hatırlatan Yıldırım, bu
mekanizmanın hiç
denetlenmediğini vurguladı.
Ahmet Çınar
Pazartesi, 11 Ocak 2016 13:28
Ülkemiz yeni yıla pazar yerlerinde,
marketlerde, manavlarda yaş sebze
ve meyvedeki inanılmaz fiyat
artışlarıyla girdi.
Öyle ki tarladaki üretici ile market
arasındaki fiyat farkları, hiç
olmadığı kadar yüksek.
Maydanozda yüzde 560, portakalda
yüzde 430, mandalinada yüzde
330, lahanada yüzde 250, marulda
yüzde 245, ıspanakta yüzde 230,
limonda yüzde 215, havuçta yüzde
210, elmada yüzde 200 oranında
artış var.
Tarlada 12 kuruş olan maydanozun
markette 77 kuruşa satılması, yüz
binlerce aileyi, milyonlarca dar
gelirliyi, ücretli çalışanı derinden
etkiliyor.
Önemli yaş-sebze meyve
alıcılarımızdan olan Rusya’yla ticari
ilişkilerimizi kesilmesi, bu kış
fiyatların düşeceği beklentisi
yaratmıştı oysa. Rusya’ya ihraç
edilecek ürünlerin iç piyasada
kalacağı, böylece daha ucuza satın
alabileceğimiz öngörülmüştü.
Öyle olmadı.
Aralık ayında ve Ocak’ın ilk on
gününde, en önemli gündem
maddelerimizden biri de yaş sebze-
meyvedeki fahiş artış oldu.
Bu konuyu, konunun uzmanı olan
Dünya gazetesinin tarım dünyası
yazarı Ali Ekber Yıldırım’a sorduk.
Yaş sebze-meyvenin tarladaki fiyatı
ile marketteki fiyatı arasındaki
farkın neden bu denli yüksek
olduğunu, Rusya’nın almadığı
ürünler iç piyasada kaldığı halde,
fiyatların ucuzlamasını beklerken,
niçin arttığını konuştuk.
“SEBZE MEYVENİN PİYASASINI SÜPER
VE HİPERMARKET ZİNCİRLERİ
BELİRLİYOR”
- Sayın Yıldırım, Pazar yerlerinde ve
özellikle marketlerdeki bu fahiş
fiyat nerden kaynaklanıyor?
- TÜİK yılbaşından hemen önce
2015’deki bitkisel üretim
rakamlarını açıkladı. Sebze üretimi
Türkiye’de 30 milyon ton, meyve
üretimi 18 milyon ton civarında.
Toplam 48 milyon ton civarından
bir üretim var. Bu üretimin yüzde
20’si tezgâha gitmeden tamamen
çöp oluyor, yok oluyor. Yüzde 5’ini
de ihraç ediyoruz. Evet Rusya krizi
önemli bir krizdi. Rusya kriziyle
birlikte, bu ürünlerin iç pazara
sürüleceği ve fiyatların düşeceği
beklentisi vardı. Ama böyle olmadı.
Türkiye’deki 10 büyük ve modern
sera üreticisi ortak bir karar aldı ve
“ürünlerimizi iç piyasaya
vermeyeceğiz” dediler. Başka
Avrupa ülkelerine satıldı o ürünler.
Bir de psikolojik olarak kar
yağdığında otomatik olarak bir
zam yapılıyor yaş sebze ve
meyveye. Her kar düşüşünde,
olağanmış gibi bu zam yapılıyor.
Oysaki artık her yerde seralar var.
Karla ilgisi yok. Bu modern ve
büyük seralar, seralarını
ısıtabiliyorlar. Ancak şu var:
2010’da çıkarılan Hal Yasası’yla
birlikte hipermarketlere ve
süpermarketlere, büyük market
zincirlerine büyük avantajlar
sağlanmaya başlandı. Bu yasanın,
ürünün ucuzlatılması için çıkarıldığı
söylenmişti o zaman. Ama öyle
olmadı. Süper ve hipermarketler
doğrudan üreticiden ürünü alıyor.
Ve giderek piyasayı hipermarketler
ve süpermarketler belirlemeye
başladı. Çarşıdaki, pazardaki
manavlar da bu büyük marketlere
bakarak fiyat belirlemeye
başladılar.
Dünya Gazetesi Tarım Dünyası
yazarı Ali Ekber Yıldırım
“ÜRETİCİ UCUZA SATMAKTAN,
TÜKETİCİ PAHALIYA ALMAKTAN
ŞİKÂYETÇİ, MARKETLER MEMNUN”
- Marketlerden yüksek fiyata
alabildiğimiz bu ürünler tarlada ne
kadar?
- Sonuçta üretici aslında çok ucuza
satıyor. Hatta Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’nın bu konuda bir
internet sitesi var, baktığımızda
ortalama olarak o sitede portakal
57 kuruş, mandalina 52 kuruş,
domates 1.62 lira, salatalık 1.02 lira
görünüyor. Ama pazara ve markete
gittiğinizde bu fiyatların 4-5 katı
fiyatla karşılaşıyoruz. Üretici ucuza
satmaktan, tüketici pahalıya
tüketmekten şikayetçi. Bir de
eskiden fiyatlar ne zaman yükselse,
“ihracat yapıldığı için iç piyasada
fiyatlar yükseliyor” denirdi. Oysa
Rusya önemli bir pazardı. Rusya
pazarı kapalı olmasına rağmen,
yani ihracat azalmasına rağmen, iç
piyasada fiyat yine yükseldi. İhracat
olduğunda fiyat yükseliyor, ihracat
durduğunda yine fiyat yükseliyor.
Buradaki temel sorun,
denetimsizlik, başıboşluk…
Piyasada tarım ürünlerinin ne kadar
denetimsiz, bu konudaki
yaptırımların ne kadar yetersiz
olduğunu gösteriyor. 2014’ün
sonunda bir gıda komitesi
oluşturmuştu. Bu komite suni
olarak fiyatı artıranları
denetleyecekti ama bu komite
bugüne kadar hiçbir şey yapmadı.
“AVRUPA’YA 3 LİRAYA SATTIĞIMIZ
DOMATES, HALKIMIZ 5-6 LİRAYA
ALIYOR”
- O halde hipermarketle,
süpermarketler zincirleri, tarladan
en ucuza alıp bizlere
satabileceğinin en
nedeni, süpermarket tekellerinin
kâr hırsı!
Yaş sebze ve meyvedeki fahiş fiyat
artışı önemli gündem
maddelerinden biri. Konunun
uzmanı Dünya Gazetesi tarım yazarı
Ali Ekber Yıldırım’la konuştuk.
Yıldırım, fiyat artışının en önemli
nedenlerinden birinin, ürünü
tarladan ve doğrudan en ucuza alıp
tüketiciye en pahalıya satan
süpermarket ve hipermarket
tekelleri olduğunu söyledi. 2010’da
çıkarılan Hal Yasası’yla market
zincirlerine önemli avantajlar
sağlandığını hatırlatan Yıldırım, bu
mekanizmanın hiç
denetlenmediğini vurguladı.
Ahmet Çınar
Pazartesi, 11 Ocak 2016 13:28
Ülkemiz yeni yıla pazar yerlerinde,
marketlerde, manavlarda yaş sebze
ve meyvedeki inanılmaz fiyat
artışlarıyla girdi.
Öyle ki tarladaki üretici ile market
arasındaki fiyat farkları, hiç
olmadığı kadar yüksek.
Maydanozda yüzde 560, portakalda
yüzde 430, mandalinada yüzde
330, lahanada yüzde 250, marulda
yüzde 245, ıspanakta yüzde 230,
limonda yüzde 215, havuçta yüzde
210, elmada yüzde 200 oranında
artış var.
Tarlada 12 kuruş olan maydanozun
markette 77 kuruşa satılması, yüz
binlerce aileyi, milyonlarca dar
gelirliyi, ücretli çalışanı derinden
etkiliyor.
Önemli yaş-sebze meyve
alıcılarımızdan olan Rusya’yla ticari
ilişkilerimizi kesilmesi, bu kış
fiyatların düşeceği beklentisi
yaratmıştı oysa. Rusya’ya ihraç
edilecek ürünlerin iç piyasada
kalacağı, böylece daha ucuza satın
alabileceğimiz öngörülmüştü.
Öyle olmadı.
Aralık ayında ve Ocak’ın ilk on
gününde, en önemli gündem
maddelerimizden biri de yaş sebze-
meyvedeki fahiş artış oldu.
Bu konuyu, konunun uzmanı olan
Dünya gazetesinin tarım dünyası
yazarı Ali Ekber Yıldırım’a sorduk.
Yaş sebze-meyvenin tarladaki fiyatı
ile marketteki fiyatı arasındaki
farkın neden bu denli yüksek
olduğunu, Rusya’nın almadığı
ürünler iç piyasada kaldığı halde,
fiyatların ucuzlamasını beklerken,
niçin arttığını konuştuk.
“SEBZE MEYVENİN PİYASASINI SÜPER
VE HİPERMARKET ZİNCİRLERİ
BELİRLİYOR”
- Sayın Yıldırım, Pazar yerlerinde ve
özellikle marketlerdeki bu fahiş
fiyat nerden kaynaklanıyor?
- TÜİK yılbaşından hemen önce
2015’deki bitkisel üretim
rakamlarını açıkladı. Sebze üretimi
Türkiye’de 30 milyon ton, meyve
üretimi 18 milyon ton civarında.
Toplam 48 milyon ton civarından
bir üretim var. Bu üretimin yüzde
20’si tezgâha gitmeden tamamen
çöp oluyor, yok oluyor. Yüzde 5’ini
de ihraç ediyoruz. Evet Rusya krizi
önemli bir krizdi. Rusya kriziyle
birlikte, bu ürünlerin iç pazara
sürüleceği ve fiyatların düşeceği
beklentisi vardı. Ama böyle olmadı.
Türkiye’deki 10 büyük ve modern
sera üreticisi ortak bir karar aldı ve
“ürünlerimizi iç piyasaya
vermeyeceğiz” dediler. Başka
Avrupa ülkelerine satıldı o ürünler.
Bir de psikolojik olarak kar
yağdığında otomatik olarak bir
zam yapılıyor yaş sebze ve
meyveye. Her kar düşüşünde,
olağanmış gibi bu zam yapılıyor.
Oysaki artık her yerde seralar var.
Karla ilgisi yok. Bu modern ve
büyük seralar, seralarını
ısıtabiliyorlar. Ancak şu var:
2010’da çıkarılan Hal Yasası’yla
birlikte hipermarketlere ve
süpermarketlere, büyük market
zincirlerine büyük avantajlar
sağlanmaya başlandı. Bu yasanın,
ürünün ucuzlatılması için çıkarıldığı
söylenmişti o zaman. Ama öyle
olmadı. Süper ve hipermarketler
doğrudan üreticiden ürünü alıyor.
Ve giderek piyasayı hipermarketler
ve süpermarketler belirlemeye
başladı. Çarşıdaki, pazardaki
manavlar da bu büyük marketlere
bakarak fiyat belirlemeye
başladılar.
Dünya Gazetesi Tarım Dünyası
yazarı Ali Ekber Yıldırım
“ÜRETİCİ UCUZA SATMAKTAN,
TÜKETİCİ PAHALIYA ALMAKTAN
ŞİKÂYETÇİ, MARKETLER MEMNUN”
- Marketlerden yüksek fiyata
alabildiğimiz bu ürünler tarlada ne
kadar?
- Sonuçta üretici aslında çok ucuza
satıyor. Hatta Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı’nın bu konuda bir
internet sitesi var, baktığımızda
ortalama olarak o sitede portakal
57 kuruş, mandalina 52 kuruş,
domates 1.62 lira, salatalık 1.02 lira
görünüyor. Ama pazara ve markete
gittiğinizde bu fiyatların 4-5 katı
fiyatla karşılaşıyoruz. Üretici ucuza
satmaktan, tüketici pahalıya
tüketmekten şikayetçi. Bir de
eskiden fiyatlar ne zaman yükselse,
“ihracat yapıldığı için iç piyasada
fiyatlar yükseliyor” denirdi. Oysa
Rusya önemli bir pazardı. Rusya
pazarı kapalı olmasına rağmen,
yani ihracat azalmasına rağmen, iç
piyasada fiyat yine yükseldi. İhracat
olduğunda fiyat yükseliyor, ihracat
durduğunda yine fiyat yükseliyor.
Buradaki temel sorun,
denetimsizlik, başıboşluk…
Piyasada tarım ürünlerinin ne kadar
denetimsiz, bu konudaki
yaptırımların ne kadar yetersiz
olduğunu gösteriyor. 2014’ün
sonunda bir gıda komitesi
oluşturmuştu. Bu komite suni
olarak fiyatı artıranları
denetleyecekti ama bu komite
bugüne kadar hiçbir şey yapmadı.
“AVRUPA’YA 3 LİRAYA SATTIĞIMIZ
DOMATES, HALKIMIZ 5-6 LİRAYA
ALIYOR”
- O halde hipermarketle,
süpermarketler zincirleri, tarladan
en ucuza alıp bizlere
satabileceğinin en