Salat-ı Tüncina duası

realist

Nirvana
Kayıtlı Üye
3 Aralık 2006
3.073
132
63
SALAT-I TÜNCİNA;
“Allahım! Muhammed’e ve onun ehli beytine salât et. Bu salât ile bizleri bütün korku ve belalardan kurtarırsın. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hurmetine yerine getirirsin, bizi bütün günahlardan temizlersin, bizi yanındaki derecelerin en yücesine yükseltirsin, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra tüm hayırların en nihayetine ulaştırırsın…” Tüm hacetlerimizi Allah’tan istesek ne olur? Günaha mı gireriz? Yoksa az önce Fatiha’da Allah’a söz vermiştik, “Allah’ım yalnızca Sen’den yardım isteriz, isteyeceğiz” diye! Sözünde durmayana, ahd’e vefa göstermeyene ne denir?

İhtiyaçlarını, sıkıntılarını Allah’a arz etmeyip, bunları başkasının gidereceğine inanana ne dendiğini bilirsiniz? Peygamberi övmek ile başlayan bu çığır sonunda, ona ibadete, onu ulûhiyete ortak etmeye kadar uzandı. Mezarında sağ ise, ümmetinin tüm amelleri sabah akşam ona arz ediliyorsa, selam verenin selamını alıp, aynı ile mukabele ediyorsa o takdirde peygamber ölmemiştir. İsa’nın gökte sağ olması (!) gibi bizim Peygamber de Ravza-ı Mutahhara’sında sağ ve diri demektir.(!) Bizim peygamber’in onlarınkinden aşağı kalması hiç olacak şey midir? Onlarınki de, Baba’nın yanına oturmuş, bizimki de Arş’ta Allah’ın sağ yanına (!) oturtulmuştur. Küçükleri Allah, affedecek! Büyük günahlarımızı ise onun şefaati affettirecek. Ebedî kurtuluşumuz ona bağlı. Gel de şimdi ona binlerce salâvat getirme!

“Allah’a karşı yalan uydurandan daha zâlim kimdir ?” [En’am, 6/21]
“Haktan / hakikatten sonra geriye ne kalır ki? Sapıklıktan başka ?” [Yunus, 10/32]

İbni Fakihani (Fecri Münir) isimli kitabında şu olayı nakleder: Maneviyat büyüklerinden Ebu Musa, fırtınalı bir havada gemide imiş. Müthiş bir fırtına gemiyi batırmaya ramak kaldığı sırada Peygamber Efendimize iltica etmiş: Ya Resulallah, gemimiz bata-cak, içindeki bunca masumlar suya gark olup ölecekler. Lütfen bize bir kurtuluş çaresi göster! O sırada kulağına şöyle bir hitap vaki olmuş: Ey Ebâ Musa! Tüncina duasını okuyun! Demiş ki: Ya Resulallah, bu Tüncina duası hangisidir, biz bilmiyoruz? Efen-dimiz bugün namazlardan sonra okumakta olduğunuz Tüncina'yı okumuş, bunu okuyun, diye tenbih buyurmuş. Gemide ki yolcular hep birlikte bunu Ebu Musa'dan öğrenip okumuşlar, fırtına dinmiş, sağ sâlim karaya ayak basmışlar. Bu salavatı şerife ilham ile yazılmıştır. [Ahmet Şahin, Güncel Sorulara Çözümler] İlhamlar, gayb’ten gelen sesler. Daha neler, neler! Dar da kaldığında Allah’a iltica etmeyi bile bilmeyen şeyhler, Dini’ni tam öğretemeden giden Son Peygamber, bu kurtarıcı duayı sağlığında ümmetine öğretmeyi unutmuş (!)… Görüyorsunuz ibadetlerimizi kimler ve nasıl vaz etmişler.

Bu tüncîna duası; Balkan savaşında devletimizin çok zor kaldığı o acı günlerde, camilerde farz namazlardan sonra okunmaya başlanmıştır. Ve bu bidat o zamandan kalan bir hatıradır. Lakin tüncinâ duası Balkanların elimizden gitmesini durduramamıştır. Dini de dünyası da bu kadar bozulan bir millet’e kim yardım eder? Daha doğrusu; dinini bu kadar bozan bir milletin dünyası âbâd olur mu?
Saadettin Merdin/İslamın Pavlusları
 
X