- 28 Mart 2012
- 8.170
- 2.004
ROOBİOS ÇAYININ ETKİLERİ..
Şu hayatta çaresini bulamadığımız tek şey zamanı geri döndürmek ya da bedenimizden ve hafızamızdan zamanın etkilerini silmek, öyle degil mi? Mitolojide bile böyle “hokus, pokus! Bugünleri hiç geçmemiş sayabiliyoruz! Hamlelerine izin verilmiyor dikkatinizi çektiyse, ne Gilgamis gençlik otunu yılana yem olmaktan kurtarabildi, Ne Orfeo, Eurydike’yi Hades’ten geri getirebildi, kader, yani zamanin akışının ta kendisi, böyle geri dönüşüm hamlelerini bizzat tesadüf çalımlarıyla engelliyor. “Yaa ne alakası var şimdi bunun Rooibus çayıyla?” diyebilirsiniz, gelgelelim bu çay, kaybettiğiniz yılları geri getiriyor! Bildiğiniz antioksidan deposu işte, bedeninizi yıpratan etkilere, örneğin serbest radikallere karşı savaşan lezzetli bir bitki çayı. Zaten o hafif mayhoş, meyvemsi, tarçın köseli ve fındıksı tadı, akide şekeri kırmızısı rengi ve doyamadığınız kokusuyla , mutluluk hormonlarınızı daha hızlı çalıştıracağından, daha çayı içer içmez anında kendinizi daha olumlu ve ılımlı hissediyorsunuz, zaten gençlik dediğimiz şey de olumlu ve ılımlı olma halinin olağandışı yüksek bir seviyede seyretmesinden başka birşey değildi, hatırlarsanız. Bilimsel adı Aspalathus Linearis olan bu iğne yapraklı bitkinin, Afrikan dilindeki adı “Rooibus” (okunuşu Roybus) ve dünyada da Rooibus olarak anılıyor. Roybus çayı, Cali Çayı (Güney Afrika), Kırmızı Cali Çayı (İngiltere), Güney Afrika Kırmızı Çayı ve Kırmızı Çay diye bilinen çay, bu bitkiden yapılıyor. Güney Afrika’da yüzyıllardır popüler olan bu çay, bugün bütün dünyada tüketilmekte. Dünyada sadece Güney Afrika’nın Western Cape bölgesinde yetiştiriliyor. Genellikle yapraklar okside ediliyor, ancak sanılanın aksine yapraklar herhangi bir fermentasyon işlemine tabii tutulmuyor. Okside edilmemiş, yeşil Rooibus edinmek de mümkün ancak yeşil çayınkine benzer zor üretim koşullarından dolayı, bu yeşil versiyon kırmızısından daha pahalıya maloluyor. Güney Afrika’da bu çay içerisine süt eklenmeden, bir dilim limon ve şeker yahut balla tatlandırılarak içiliyor. Rooibus’un tadı genel olarak, kendiliğinden tatlı ve biraz da fındıkımsı olarak tarif ediliyor. Yani bu lezzetli çayı, pekala şekersiz de içebilirsiniz,o zaman tüm faydalarından hem de hiç kalori almadan istifade etmiş olacaksınız. Güney Afrika’da pek çok yer Rooibus’tan espresso yapmaya da başlamış, hatta Rooibus aromalı Latte veya Cappucino’larda oldukça revaçta imiş duyduğum kadarıyla. Güney Afrika, ABD ve Avustralya’da ise Rooibos Buzlu çayı yazın aranılan içecekleri arasında. Sadece Rooibos çayının içinde bulunan aspalathin ve nothofagin gibi antioksidanlar ve içersinde kafein bulunmayışı, bir de siyah ya da yeşil çaya oranla içindeki tanın maddesinin azlığı dolayısıyla sağlıklı ürünleri tercih eden tüketicilerin en gözde çaylarından biri. Tabii ben şahsım adına, çocukluğumdan beri hep “yararlı şeylerin tadı çirkin oluyo yavv diye düşünen biriydim, Rooibus beni bu konuda tamamen yanılttı, bu mutlu yanılgıdan ötürü yatıp kalkıp Rooibus içiyorum, yakında eksi sekiz yaşına inmeyi ümid ediyorum böyle giderse. Hatta şu satırları yazarken de içiyorum kendisini, belki bu neşeli halet-i ruhiyemin sebebi yine budur sevgili okurlar. Rooibus sinirsel gerginliğe, alerjik rahatsızlıklara ve sindirim sorunlarına iyi geliyor. Güney Afrika’da geleneksel tıpta, astım, çeşitli dermatolojik problemler, kolit ve alerjilerin tedavisinde kullanılıyor. Yapılan bilimsel araştırmalar tüm bu faydalarının yanısıra, bir de bu çayın hiç bir yan etkisi olmadığını müjdeliyorlar. Kısa süre önce Japon bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre içindeki yüksek alfa hidroxy asidi ve çinko maddelerinden dolayı, akne tedavisinde de başarılı sonuçlar veriyor Rooibos, yani bir nevi her derde deva.17 ve 18inci yüzyılda, Güney Afrikadaki Cederberg bölgesini ziyaret eden Avrupalı Gezginler, iyileştirici etkileri ile tanınan “İyi otlar”ın sözünü etmekteydiler. 1772’de İsveçl bir gezgin, yöre halkının “Kırmızı Cali” otunun çayını yaptığını yazmaktaydı. Yerel halk, geleneksel olarak dağlara tırmanıp, kırmızı çalı bitkisinin iğnemsi yapraklarını topluyordu. Sepetlere doldurup, eşek sırtında köylerine getirdikleri bu kırmızı çalıları daha sonra balta ile kesiyor ve güneşte kurutuyorlardı. Cape’e yerlşen Hollandalılar , bunu dönemin pahalı ürünü olan siyah çayın yerine kullanmaya başladılar. 1904’te Benjamin Ginsberg isimli musevi asıllı Rus yerleşimci,dağların en ucra köşelerinde karşılaştığı bu çalıya derinden bir ilgi ile bağlandı, toplayıp evinde çeşitli yöntemlerle saklayıp, çayını yapmanın en iyi yöntemleri üzerine düşündü. 1930’lardan itibaren Ginsberg’in teşvikiyle bu çalının, yabani olarak değil de planlı olarak ekimi, dikimi ve kültive edilmesi konusunda yerel doktorlarla birlikte calışılmaya başlandı o gün bugündür Güney Afrika’da bu çay üretilip, dünya piyasasında yer almakta. Bu kırmızı ve kokusuyla baş döndüren çaydan bu kadar bahsetmişken, size son günlerdir arkadaşlarımla müptelası olduğumuz nacizane şahsımın buluşu olan Rooibus’lu bir mutluluk çayının tarifini vereyim. Placebo etkisi midir bilinmez, biz bu çayı ne zaman içsek, başka bir şey içmemize gerek kalmadan husu içerisinde kahkahalar atıp, eğlenirken buluyoruz kendimizi.
Şu hayatta çaresini bulamadığımız tek şey zamanı geri döndürmek ya da bedenimizden ve hafızamızdan zamanın etkilerini silmek, öyle degil mi? Mitolojide bile böyle “hokus, pokus! Bugünleri hiç geçmemiş sayabiliyoruz! Hamlelerine izin verilmiyor dikkatinizi çektiyse, ne Gilgamis gençlik otunu yılana yem olmaktan kurtarabildi, Ne Orfeo, Eurydike’yi Hades’ten geri getirebildi, kader, yani zamanin akışının ta kendisi, böyle geri dönüşüm hamlelerini bizzat tesadüf çalımlarıyla engelliyor. “Yaa ne alakası var şimdi bunun Rooibus çayıyla?” diyebilirsiniz, gelgelelim bu çay, kaybettiğiniz yılları geri getiriyor! Bildiğiniz antioksidan deposu işte, bedeninizi yıpratan etkilere, örneğin serbest radikallere karşı savaşan lezzetli bir bitki çayı. Zaten o hafif mayhoş, meyvemsi, tarçın köseli ve fındıksı tadı, akide şekeri kırmızısı rengi ve doyamadığınız kokusuyla , mutluluk hormonlarınızı daha hızlı çalıştıracağından, daha çayı içer içmez anında kendinizi daha olumlu ve ılımlı hissediyorsunuz, zaten gençlik dediğimiz şey de olumlu ve ılımlı olma halinin olağandışı yüksek bir seviyede seyretmesinden başka birşey değildi, hatırlarsanız. Bilimsel adı Aspalathus Linearis olan bu iğne yapraklı bitkinin, Afrikan dilindeki adı “Rooibus” (okunuşu Roybus) ve dünyada da Rooibus olarak anılıyor. Roybus çayı, Cali Çayı (Güney Afrika), Kırmızı Cali Çayı (İngiltere), Güney Afrika Kırmızı Çayı ve Kırmızı Çay diye bilinen çay, bu bitkiden yapılıyor. Güney Afrika’da yüzyıllardır popüler olan bu çay, bugün bütün dünyada tüketilmekte. Dünyada sadece Güney Afrika’nın Western Cape bölgesinde yetiştiriliyor. Genellikle yapraklar okside ediliyor, ancak sanılanın aksine yapraklar herhangi bir fermentasyon işlemine tabii tutulmuyor. Okside edilmemiş, yeşil Rooibus edinmek de mümkün ancak yeşil çayınkine benzer zor üretim koşullarından dolayı, bu yeşil versiyon kırmızısından daha pahalıya maloluyor. Güney Afrika’da bu çay içerisine süt eklenmeden, bir dilim limon ve şeker yahut balla tatlandırılarak içiliyor. Rooibus’un tadı genel olarak, kendiliğinden tatlı ve biraz da fındıkımsı olarak tarif ediliyor. Yani bu lezzetli çayı, pekala şekersiz de içebilirsiniz,o zaman tüm faydalarından hem de hiç kalori almadan istifade etmiş olacaksınız. Güney Afrika’da pek çok yer Rooibus’tan espresso yapmaya da başlamış, hatta Rooibus aromalı Latte veya Cappucino’larda oldukça revaçta imiş duyduğum kadarıyla. Güney Afrika, ABD ve Avustralya’da ise Rooibos Buzlu çayı yazın aranılan içecekleri arasında. Sadece Rooibos çayının içinde bulunan aspalathin ve nothofagin gibi antioksidanlar ve içersinde kafein bulunmayışı, bir de siyah ya da yeşil çaya oranla içindeki tanın maddesinin azlığı dolayısıyla sağlıklı ürünleri tercih eden tüketicilerin en gözde çaylarından biri. Tabii ben şahsım adına, çocukluğumdan beri hep “yararlı şeylerin tadı çirkin oluyo yavv diye düşünen biriydim, Rooibus beni bu konuda tamamen yanılttı, bu mutlu yanılgıdan ötürü yatıp kalkıp Rooibus içiyorum, yakında eksi sekiz yaşına inmeyi ümid ediyorum böyle giderse. Hatta şu satırları yazarken de içiyorum kendisini, belki bu neşeli halet-i ruhiyemin sebebi yine budur sevgili okurlar. Rooibus sinirsel gerginliğe, alerjik rahatsızlıklara ve sindirim sorunlarına iyi geliyor. Güney Afrika’da geleneksel tıpta, astım, çeşitli dermatolojik problemler, kolit ve alerjilerin tedavisinde kullanılıyor. Yapılan bilimsel araştırmalar tüm bu faydalarının yanısıra, bir de bu çayın hiç bir yan etkisi olmadığını müjdeliyorlar. Kısa süre önce Japon bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre içindeki yüksek alfa hidroxy asidi ve çinko maddelerinden dolayı, akne tedavisinde de başarılı sonuçlar veriyor Rooibos, yani bir nevi her derde deva.17 ve 18inci yüzyılda, Güney Afrikadaki Cederberg bölgesini ziyaret eden Avrupalı Gezginler, iyileştirici etkileri ile tanınan “İyi otlar”ın sözünü etmekteydiler. 1772’de İsveçl bir gezgin, yöre halkının “Kırmızı Cali” otunun çayını yaptığını yazmaktaydı. Yerel halk, geleneksel olarak dağlara tırmanıp, kırmızı çalı bitkisinin iğnemsi yapraklarını topluyordu. Sepetlere doldurup, eşek sırtında köylerine getirdikleri bu kırmızı çalıları daha sonra balta ile kesiyor ve güneşte kurutuyorlardı. Cape’e yerlşen Hollandalılar , bunu dönemin pahalı ürünü olan siyah çayın yerine kullanmaya başladılar. 1904’te Benjamin Ginsberg isimli musevi asıllı Rus yerleşimci,dağların en ucra köşelerinde karşılaştığı bu çalıya derinden bir ilgi ile bağlandı, toplayıp evinde çeşitli yöntemlerle saklayıp, çayını yapmanın en iyi yöntemleri üzerine düşündü. 1930’lardan itibaren Ginsberg’in teşvikiyle bu çalının, yabani olarak değil de planlı olarak ekimi, dikimi ve kültive edilmesi konusunda yerel doktorlarla birlikte calışılmaya başlandı o gün bugündür Güney Afrika’da bu çay üretilip, dünya piyasasında yer almakta. Bu kırmızı ve kokusuyla baş döndüren çaydan bu kadar bahsetmişken, size son günlerdir arkadaşlarımla müptelası olduğumuz nacizane şahsımın buluşu olan Rooibus’lu bir mutluluk çayının tarifini vereyim. Placebo etkisi midir bilinmez, biz bu çayı ne zaman içsek, başka bir şey içmemize gerek kalmadan husu içerisinde kahkahalar atıp, eğlenirken buluyoruz kendimizi.