- 12 Temmuz 2006
- 35.047
- 30.494
- 61
Yeşillere bürünmüş tepeler arasında sakince akıp giden Neckar Nehri kenarında, ortaçağdan kalma bir masal şehri tadı veren yüksek ve kırmızı kiremitli çatılı binaları, tarihi köprüleri, şehri tepeden izleyen eski kalesi, cıvıl cıvıl sokakları ile Heidelberg, hiç kuşkusuz Almanya’nın en güzel şehirlerinden birisi.
Almanya denince bir çoğumuzun aklına bir sanayi ülkesi gelir. Özellikle altmışlı yıllarda artan işçi ihtiyacını karşılamak için Türkiye’den çok sayıda insanımızın gittiği bu ülke, bazılarımız için gurbet anlamına geliyor. Bu nedenle olmalı ki seyahat acentelerinin rotaların baktığımızda Berlin dışında bir Almanya şehri görmek çok da kolay değil.
Sadece seyahat etmek ve görmek için Almanya’ya gitmek ise kimin aklına gelir ki? Oysa harikulade doğası, biri birinden güzel şirin köyleri, dağlar ve gölleri ile Almanya görülesi bir ülke. Almanya’da ilk görülecek yerlerinde başında benim için Heidelberg geliyor.
Heidelberg
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin kuzeyinde, tarih ve doğanın iç içe olduğu bir yer olan Heidelberg, Almanya’nın en sevilen ve en çok ziyaretçi çeken şehirlerinden birisi. Frankfurt’tan araba kiralayarak geçtiğim Heidelberg, Frankfurt’a 80 km, Mannheim şehrine ise 20 dakika uzaklıkta bulunuyor. 150 bin nüfuslu bu şehir, Almanya’nın ılıman iklime sahip güney bölgesinde, Ren ve Neckar Nehirlerinin arasında kalan vadide kurulmuş. Adına “Ich hab’ mein Herz in Heidelberg verloren /Kalbim Heidelberg’de kaldı” diye bir şarkı bile yazılmış olan şehir, savaşlardan zarar görmemeyi başarmış nadir Avrupa şehirlerinden bir tanesi.
Heidelberg, aynı zamanda bir üniversite şehri. 1386 yılında kurulmuş olan Almanya’nın en eski üniversitesi olan Heidelberg Üniversitesi tıp ve eczacılık açısından Avrupa’nın en önemli üniversitelerin biri. Goethe, Georg Willhelm Friedrich Hegel, Robert Bunsen, Max Weber veya Karl Jaspers gibi büyük isimleri kendisine çekmiş şehirde, bugün 30 binin üzerinde üniversite öğrencisi bulunuyor. Şehrin her köşesinde görülen, kitap okuyan, sohbet eden, bisikletle gezen gençler şehrin dinamik enerjisini de yansıtıyor.
Şehrin kalbinin attığı en meşhur caddesi olan Hauptstrasse, Neckar Nehri ile görkemli kalesi arasında kalıyor. 1,5 km’lik bir uzunluğuyla, Avrupa’nın sadece yayalar için ayrılmış olan en uzun caddesi unvanına sahip. Birbirinden güzel dekorasyona ve ilginç ürünlere sahip alışveriş dükkanlarının bulunduğu caddede yürümek keyif verici. Kafe ve restoranlar, mağazalar, otel ve kitapçılar, oyuncakçılar, hediyelik eşya satan dükkanlar bu capcanlı sokak üzerinde uzanıyor. Sarmaşık ve çiçeklerle süslü binalarının uzandığı romantik sokaklarında sadece alışveriş değil, uzun yürüyüş de yapılabilir.
Hauptstraße, Heidelberg, Germany
Ortasında bir Herkül heykeli ve çeşme, bulunan Marktplatz Meydanı çevresinde çok sayıda hediyelik eşya satan dükkanlar ve açık havada masaları bulunan kafe ve restoranlar yer alıyor. 1700’lü yıllarda şehri savunan halkın kahramanlığını simgeleyen anıtın orijinali Kurpfälzisches Müzesi’nde bulunuyor.
1717-19 yıllarında arasında yapılmış ve meydanın kale tarafındaki iki önemli yapısından biri olan Büyük Dük Sarayı, 1805’ten sonra Baden mahkemesi tarafından kullanılmış. 1920’den bu yana ise Heidelberg Bilimler Akademisi olarak kullanılıyor.
yoldaolmak.com
Almanya‘nın en romantik kenti (Wege der Romantik) olarak anılan Heidelberg, Neckar Nehri tarafından ikiye ayrılmış. Üzerinde bulunan 200 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğindeki Eski Köprü ise burada bulunan ahşap köprünün yerine, yine bu bölgeden çıkan kumtaşı ile 1788’de yapılmış. Şehrin Kalesiyle beraber simgesi olan köprü, II.Dünya Savaşı’nda Alman askerlerince diğer tüm köprüler gibi yıktırılmış. Savaş sonrası halkın topladıkları parayla yaptırılıp 1947’de yeniden açılmış.
Neckar Nehri üzerindeki tarihi köprü
Şehrin en turistik ve romantik yerlerden biri olan köprü tablo güzelliğinde bir görünüm sergiliyor. Tarihi köprü üzerinde, köprüyü yapan Karl Theodor ve bir Roma tanrıçasına adanmış iki heykel bulunuyor. Köprünün girişinde yer alan kulelerinin solunda yer alan ve Gernot Rumpf tarafından 1979’da yapılan bronz maymun heykeli ise fotoğraf çektirmek isteyenler için oldukça ilgi görüyor. Heidelberg halkı ve şehri ziyarete gelen turistler nehir kenarında yürümeyi seviyor.
Köprü sonrası ise üniversite profesör ve filozoflarının yürüyüş alanı olarak kullandıklarından dolayı Filozoflar Yolu olarak anılan yol bulunuyor. Theodor Heuss Köprüsüne kadar uzanan bu yol, spor yapan veya yürüyüşe çıkanlar tarafından da kullanılıyor. Meyve bahçeleri arasında uzayan patikadan şehrin en muhteşem görüntülerinden birine sahip Heidelberg Kalesi’ne ulaşmak mümkün. Yürüyerek çıkması pek de kolay olmadığından Bergbahn denilen funikülerle tepeye çıkılabiliyor. 8 metre uzunluğunda, 50 kişi kapasiteye sahip kabini olan funiküler 1907’de yapılmış.
Yeşil ormana sırtını dayayan Heidelberg Kalesi, bir kartpostal görünümü veriyor. 13. yüzyıldan kalma kırmızı taştan yapılmış kalenin bazı yerleri yıkılmış olsa da görkemli ve görmeye değer bir yapı. Heidelberg Sarayı olarak da adlandırılan kale, 1398-1410 yıllarında, Prens Elector Ruprecht III hanedanlığın ilk rezidansı olarak da kullanılmış. 1764 yılında yıldırım çarpması sonucu zarar gören kalenin taşları bir dönem yöre halkı tarafından ev yapımında da kullanılmışsa da, daha sonradan kale korumaya alınmış.
Heidelberg Kalesi
Heidelberg, Almanya
Girişinde bir saat kulesi bulunan kalede, çeşitli sergilerin düzenlendiği Alman Eczane Müzesi yanı sıra, 1751 yılından kalma, 185 bin 500 litrelik dünyanın en büyük ahşap fıçısı da bulunuyor. Sonradan kaleye eklenen Kral Meydan’ı yaz aylarında yapılan Heidelberg Kalesi festivaline ev sahipliği yaptığı gibi, tiyatro, müzikal, opera ve klasik müzik konserleri için kullanılıyor.
Bir çok otorite tarafından Almanya’nın en güzel şehri olarak kabul edilen Heidelberg, Romantik Yol olarak bilinen, Almanya’nın kuzeyindeki Würzburg ile güneydeki Füssen arasında kalan, Ortaçağdan miras şatolar, kaleler, köprüler gibi kültürel eserlere sahip şehirlerinden bile hareketli ve canlı bir gece hayatına sahip. Havanın yavaş yavaş kararması ile birlikte meydanlardaki açık hava kafeleri kalabalıklaşmaya başlıyor. Yaşlı Alman nüfusuna karşın bu şehirde öğrenci ve genç bolluğu dikkat çekici. Bu durum eğlenceli bir gece hayatını da beraberinde getiriyor.
Şehrin sokaklarında yerlerini alan genç müzisyenler hünerlerini sergileyip okul harçlıklarını çıkarmanın peşinde. Gece ile birlikte şehrin çekici diğer yüzü daha da canlanmaya başlıyor, restoran ve kafeler dolup taşıyor. Günün yorgunluğunu ünlü şaraplarla dolu kadehler ve keyifli sohbetlerle çıkaran ziyaretçilerden yükselen sesler meydan ve sokaklarda birbirine karışıyor.
Marktplatz, Heidelberg
Hareketli meydanları, Heidelberg Kalesi, Karl-Theodor Köprüsü, Neckar Nehri, renkli gece hayatı, Hauptstrasse gibi nefis sokaklarıyla küçük, ama rengârenk bir şehir Heidelberg, 19. Yüzyılda, “A Tramp Abroad” adlı kitabını yazarken burada kalan Mark Twain’in de övgülerini aldığını hatırlatalım.
Özellikle sezonda, Heidelberg otelleri için mutlaka gelmeden önce rezervasyon yapmak şart. Popüler Heidelberg otelleri çoğunlukla 6 ay öncesinden yapılmış rezervasyonlar nedeniyle dolu olduğundan, bu dönemde uygun otel bulmak pek de mümkün değil. Buna şaşırmayın, zira yılda 3 milyona yaklaşan turist ziyaretçisi ile Heidelberg, sadece Almanya’nın değil, Avrupa‘nın da en gözde yerlerinden biri. Heideberg gezisi sonrasında, şehirde konaklamayı düşünüyorsanız mutlaka aylar öncesinden yer ayırtın.
Tek günlük bir gezinin yeterli olabileceği Heidelberg’e Stuttgart ve Frankfurt’tan ikişer, Karlsruhe’den ise 1 saatte ulaşabilirsiniz. Almanya turu yapacaksanız; yaşlı nüfusu ile sıkıcı olarak nitelendirilen Almanya’nın çekici ve dinamik bir yüzünü görmek arzusundaysanız yönünüzü mutlaka bu 700 yıllık tarihi şehre, Heidelberg’e çevirin, pişman olmazsınız.
Bu yazı Guest Dergi Ekim ayında yayınlanmıştır.
yoldaolmak.com
Almanya denince bir çoğumuzun aklına bir sanayi ülkesi gelir. Özellikle altmışlı yıllarda artan işçi ihtiyacını karşılamak için Türkiye’den çok sayıda insanımızın gittiği bu ülke, bazılarımız için gurbet anlamına geliyor. Bu nedenle olmalı ki seyahat acentelerinin rotaların baktığımızda Berlin dışında bir Almanya şehri görmek çok da kolay değil.
Sadece seyahat etmek ve görmek için Almanya’ya gitmek ise kimin aklına gelir ki? Oysa harikulade doğası, biri birinden güzel şirin köyleri, dağlar ve gölleri ile Almanya görülesi bir ülke. Almanya’da ilk görülecek yerlerinde başında benim için Heidelberg geliyor.
Heidelberg
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin kuzeyinde, tarih ve doğanın iç içe olduğu bir yer olan Heidelberg, Almanya’nın en sevilen ve en çok ziyaretçi çeken şehirlerinden birisi. Frankfurt’tan araba kiralayarak geçtiğim Heidelberg, Frankfurt’a 80 km, Mannheim şehrine ise 20 dakika uzaklıkta bulunuyor. 150 bin nüfuslu bu şehir, Almanya’nın ılıman iklime sahip güney bölgesinde, Ren ve Neckar Nehirlerinin arasında kalan vadide kurulmuş. Adına “Ich hab’ mein Herz in Heidelberg verloren /Kalbim Heidelberg’de kaldı” diye bir şarkı bile yazılmış olan şehir, savaşlardan zarar görmemeyi başarmış nadir Avrupa şehirlerinden bir tanesi.
Heidelberg, aynı zamanda bir üniversite şehri. 1386 yılında kurulmuş olan Almanya’nın en eski üniversitesi olan Heidelberg Üniversitesi tıp ve eczacılık açısından Avrupa’nın en önemli üniversitelerin biri. Goethe, Georg Willhelm Friedrich Hegel, Robert Bunsen, Max Weber veya Karl Jaspers gibi büyük isimleri kendisine çekmiş şehirde, bugün 30 binin üzerinde üniversite öğrencisi bulunuyor. Şehrin her köşesinde görülen, kitap okuyan, sohbet eden, bisikletle gezen gençler şehrin dinamik enerjisini de yansıtıyor.
Şehrin kalbinin attığı en meşhur caddesi olan Hauptstrasse, Neckar Nehri ile görkemli kalesi arasında kalıyor. 1,5 km’lik bir uzunluğuyla, Avrupa’nın sadece yayalar için ayrılmış olan en uzun caddesi unvanına sahip. Birbirinden güzel dekorasyona ve ilginç ürünlere sahip alışveriş dükkanlarının bulunduğu caddede yürümek keyif verici. Kafe ve restoranlar, mağazalar, otel ve kitapçılar, oyuncakçılar, hediyelik eşya satan dükkanlar bu capcanlı sokak üzerinde uzanıyor. Sarmaşık ve çiçeklerle süslü binalarının uzandığı romantik sokaklarında sadece alışveriş değil, uzun yürüyüş de yapılabilir.
Hauptstraße, Heidelberg, Germany
Ortasında bir Herkül heykeli ve çeşme, bulunan Marktplatz Meydanı çevresinde çok sayıda hediyelik eşya satan dükkanlar ve açık havada masaları bulunan kafe ve restoranlar yer alıyor. 1700’lü yıllarda şehri savunan halkın kahramanlığını simgeleyen anıtın orijinali Kurpfälzisches Müzesi’nde bulunuyor.
1717-19 yıllarında arasında yapılmış ve meydanın kale tarafındaki iki önemli yapısından biri olan Büyük Dük Sarayı, 1805’ten sonra Baden mahkemesi tarafından kullanılmış. 1920’den bu yana ise Heidelberg Bilimler Akademisi olarak kullanılıyor.
yoldaolmak.com
Almanya‘nın en romantik kenti (Wege der Romantik) olarak anılan Heidelberg, Neckar Nehri tarafından ikiye ayrılmış. Üzerinde bulunan 200 metre uzunluğunda ve 7 metre genişliğindeki Eski Köprü ise burada bulunan ahşap köprünün yerine, yine bu bölgeden çıkan kumtaşı ile 1788’de yapılmış. Şehrin Kalesiyle beraber simgesi olan köprü, II.Dünya Savaşı’nda Alman askerlerince diğer tüm köprüler gibi yıktırılmış. Savaş sonrası halkın topladıkları parayla yaptırılıp 1947’de yeniden açılmış.
Neckar Nehri üzerindeki tarihi köprü
Şehrin en turistik ve romantik yerlerden biri olan köprü tablo güzelliğinde bir görünüm sergiliyor. Tarihi köprü üzerinde, köprüyü yapan Karl Theodor ve bir Roma tanrıçasına adanmış iki heykel bulunuyor. Köprünün girişinde yer alan kulelerinin solunda yer alan ve Gernot Rumpf tarafından 1979’da yapılan bronz maymun heykeli ise fotoğraf çektirmek isteyenler için oldukça ilgi görüyor. Heidelberg halkı ve şehri ziyarete gelen turistler nehir kenarında yürümeyi seviyor.
Köprü sonrası ise üniversite profesör ve filozoflarının yürüyüş alanı olarak kullandıklarından dolayı Filozoflar Yolu olarak anılan yol bulunuyor. Theodor Heuss Köprüsüne kadar uzanan bu yol, spor yapan veya yürüyüşe çıkanlar tarafından da kullanılıyor. Meyve bahçeleri arasında uzayan patikadan şehrin en muhteşem görüntülerinden birine sahip Heidelberg Kalesi’ne ulaşmak mümkün. Yürüyerek çıkması pek de kolay olmadığından Bergbahn denilen funikülerle tepeye çıkılabiliyor. 8 metre uzunluğunda, 50 kişi kapasiteye sahip kabini olan funiküler 1907’de yapılmış.
Yeşil ormana sırtını dayayan Heidelberg Kalesi, bir kartpostal görünümü veriyor. 13. yüzyıldan kalma kırmızı taştan yapılmış kalenin bazı yerleri yıkılmış olsa da görkemli ve görmeye değer bir yapı. Heidelberg Sarayı olarak da adlandırılan kale, 1398-1410 yıllarında, Prens Elector Ruprecht III hanedanlığın ilk rezidansı olarak da kullanılmış. 1764 yılında yıldırım çarpması sonucu zarar gören kalenin taşları bir dönem yöre halkı tarafından ev yapımında da kullanılmışsa da, daha sonradan kale korumaya alınmış.
Heidelberg Kalesi
Heidelberg, Almanya
Girişinde bir saat kulesi bulunan kalede, çeşitli sergilerin düzenlendiği Alman Eczane Müzesi yanı sıra, 1751 yılından kalma, 185 bin 500 litrelik dünyanın en büyük ahşap fıçısı da bulunuyor. Sonradan kaleye eklenen Kral Meydan’ı yaz aylarında yapılan Heidelberg Kalesi festivaline ev sahipliği yaptığı gibi, tiyatro, müzikal, opera ve klasik müzik konserleri için kullanılıyor.
Bir çok otorite tarafından Almanya’nın en güzel şehri olarak kabul edilen Heidelberg, Romantik Yol olarak bilinen, Almanya’nın kuzeyindeki Würzburg ile güneydeki Füssen arasında kalan, Ortaçağdan miras şatolar, kaleler, köprüler gibi kültürel eserlere sahip şehirlerinden bile hareketli ve canlı bir gece hayatına sahip. Havanın yavaş yavaş kararması ile birlikte meydanlardaki açık hava kafeleri kalabalıklaşmaya başlıyor. Yaşlı Alman nüfusuna karşın bu şehirde öğrenci ve genç bolluğu dikkat çekici. Bu durum eğlenceli bir gece hayatını da beraberinde getiriyor.
Şehrin sokaklarında yerlerini alan genç müzisyenler hünerlerini sergileyip okul harçlıklarını çıkarmanın peşinde. Gece ile birlikte şehrin çekici diğer yüzü daha da canlanmaya başlıyor, restoran ve kafeler dolup taşıyor. Günün yorgunluğunu ünlü şaraplarla dolu kadehler ve keyifli sohbetlerle çıkaran ziyaretçilerden yükselen sesler meydan ve sokaklarda birbirine karışıyor.
Marktplatz, Heidelberg
Hareketli meydanları, Heidelberg Kalesi, Karl-Theodor Köprüsü, Neckar Nehri, renkli gece hayatı, Hauptstrasse gibi nefis sokaklarıyla küçük, ama rengârenk bir şehir Heidelberg, 19. Yüzyılda, “A Tramp Abroad” adlı kitabını yazarken burada kalan Mark Twain’in de övgülerini aldığını hatırlatalım.
Özellikle sezonda, Heidelberg otelleri için mutlaka gelmeden önce rezervasyon yapmak şart. Popüler Heidelberg otelleri çoğunlukla 6 ay öncesinden yapılmış rezervasyonlar nedeniyle dolu olduğundan, bu dönemde uygun otel bulmak pek de mümkün değil. Buna şaşırmayın, zira yılda 3 milyona yaklaşan turist ziyaretçisi ile Heidelberg, sadece Almanya’nın değil, Avrupa‘nın da en gözde yerlerinden biri. Heideberg gezisi sonrasında, şehirde konaklamayı düşünüyorsanız mutlaka aylar öncesinden yer ayırtın.
Tek günlük bir gezinin yeterli olabileceği Heidelberg’e Stuttgart ve Frankfurt’tan ikişer, Karlsruhe’den ise 1 saatte ulaşabilirsiniz. Almanya turu yapacaksanız; yaşlı nüfusu ile sıkıcı olarak nitelendirilen Almanya’nın çekici ve dinamik bir yüzünü görmek arzusundaysanız yönünüzü mutlaka bu 700 yıllık tarihi şehre, Heidelberg’e çevirin, pişman olmazsınız.
Bu yazı Guest Dergi Ekim ayında yayınlanmıştır.
yoldaolmak.com