Gebeliğe Hazırlık POLİKİSTİK OVERDEN 3 AYDA KURTULUYORUZ!! Dr. Felice Gersh PCO SOS KİTAP ÖZETİ

Gebe kalmayı planladığımızda yapmamız gereken hazırlıklar.

mucizelerbenibulur

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
17 Mart 2016
5.761
9.231
Kızlar yıllardır konu hakkında araştırmalar yapıyorum yerli yabancı bir çok makale okudum hiç biri içime sinmiyor kalbimi ruhumu daraltmaktan baka bir işe yaramıyordu. Ta ki bu kitabı bulana kadar.
Bu kitap;

'PCOS, doğal bir dişi türüdür, hastalık değildir. Ancak bu varyant günümüzde bir hastalıkmış gibi kendini göstermektedir. Bunun da nedeni yaşam tarzımızın ve yiyeceklerimizin işlevsiz olmasıdır.

PCOS, geçmişten bu yana hafif etkili bir durum olagelmiştir. Genetik bir durumdur. Muhtemelen siz annenizden, o da kendi annesinden, o da kendi annesinden bunu almıştır. Yani anneannelerinizde de PCOS vardı ama doğurganlardı. İnfertilite sorunu yaşamamışlardı. Onlar PCOS’un geçmişteki hafif versiyonunu yaşıyorlardı. Bugünkü gibi çığırından çıkmış ve insanı takatten düşüren yaygın versiyonunu yaşamamışlardı.

Bu kitap, sizde bulunan şiddetli etkilere sahip polikistik overi, anneannelerimizde bulunan hafif şiddetli versiyonuna döndürmek için tasarlanmıştır. Siz yine PCOS’lu olarak kalacaksınız, ancak vücudunuzda PCOS’un olumsuz etkilerini hissetmediğiniz için bir hastalık olarak bu duruma bakmayacaksınız.'

Diyordu..


Kitap orijinal dili ingilizce araştıdım burada ayneyn ayneyn https://www.kadinlarkulubu.com/uyeler/ayneyn.580403/ bölüm bölüm çevirip paylaşmış Allah ondan razı olsun :KK200: Kendisi de 10 yıllık bebek bekleyişinde bu kitabın vesilesiyle 2 ayda gebe kalmış :anneadayı::KK200: maşallah diyor ve kitabı uyhulamaya koyuluyorum .

Kitap içeriği çok basit ve yapılabilir şeylerle dolu. Yılmadan bir göz gezdirmenizi tavsiye ederim.

Ben başladım başlar başlamaz kendimi o kadar iyi hissediyorum ki kendin için bir şey yapıyor olmak o kadar önemli ki.

8 aydır bebek için tedavi görüyorum ama ayneyn ayneyn i okuduktan sonra önceliğin sağlığıma tam anlamıyla kavuşma hedefi olduğunu anladım.

Vitaminlerimi aldım kimisi geldi kimisi yolda ama ben beklemeden ertelemeden başladım :KK49:normal hayatıma devam ediyorum.

Bana katılmak isteyen, merak eden olursa burada paylaşabiliriz.

Kitabı paylaşıyor ve başlıyorum.

Bu ay gebeyim amin :emir_bebek::KK200:
 
Dr. Felice Gersh
PCOS SOS, Doğurganlığı hızlandırmak
12 haftada başarılı bir gebelik ve sağlıklı bebek sahibi olma şansını arttırmak



GİRİŞ

Eğer polikistik overliyseniz ve bebek sahibi olmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Hamilelik, kadın vücudunun en büyük stres testidir. Sağlıklı olduğunuz zaman daha kolay hamile kaldığını görürsünüz. Aynı derecede önemli olarak sağlıklı bir gebelik geçirir ve sağlıklı bir bebek doğurursunuz. İşte bu kitap tam da bunun hakkında: sağlıklı kadınlar ve sağlıklı bebekler.

Sonuç olarak bu kitap, sizin hemen bugün hamile kalmanızı hedeflemiyor. Asıl hedef sizi hamile kalmaya hazır hale getirmek, doğal bir şekilde gebe kalma, sağlıklı bir doğum ile sağlıklı bir bebek sahibi olma ihtimalinizi olabilecek en yüksek seviyede arttırmaktır. Bir doktor olarak hamile kalmak isteyen bütün polikistik overliler için hedefim budur.

Burada sizi çok iyi anlıyorum. Eğer bu kitabı okuyorsanız muhtemelen hemen bugün hamile kalmak istiyorsunuz. Ben de aynı yollardan geçtim. Ben de bir PCOS’luyum ve ilk bebeğime kavuşmam aylar süren tedaviler sonucunda gerçekleşti. Başarısız sonuçlanan her deneme dayanılmaz derecede acı veriyordu. Her gün hissettiğim şey aynıydı: ‘’Şimdi’’ hamile kalmak istiyorum. Hemen.

Ancak gerçek şu ki, eğer polikistik overliyseniz gebelik oranları aleyhinizde çalışıyordur.

Polikistik overlilerin %80’i infertilite sorunu ile karşılaşmaktadırlar. Hamile kaldığımız zaman da düşük ve gebelik komplikasyonlarının gerçekleşme riski diğer kadınlara göre daha fazla. Bebeklerin kuvözde kalma ihtimali de aynı şekilde daha fazla. Ve maalesef, eğer bebeğimiz kız ise, yüksek ihtimalle büyüdüğü zaman onda da polikistik over görülecektir.

Tüm bunlar PCOS ile beraber gelen risklerdir. Fakat bunlar başa çıkılmaz riskler değildir. Kesinlikle değişmez bir kader olarak bakmayın. Bilinçli tercihler ve davranış değişiklikleri ile bu riskleri ciddi oranda azaltabilir, sağlıklı bir gebelik elde etme ve sağlıklı bebekler dünyaya getirme ihtimalinizi arttırabilirsiniz.

‘’Hamileliğe Hazır Olma’’ Kitabı

Genellikle bir kadın hamile kalmakta zorlanıyorsa, kadının hemen hamile kalabilmesi için tıp dünyası acilen olaya el atar. Klomen veya benzeri ilaçlarla yumurtlama uyarılır. Kadın kiloluysa en hızlı bir şekilde kilo verebilmesi için çok sıkı bir diyet uygulatılır. Bu kadar çabaya rağmen hala gebelik gerçekleşmediyse ileri bir aşamaya geçilir. Ek ilaçlar verilir, laparoskopik ovaryan drilling gibi ameliyatlar yapılır, tüp bebek uygulamasına geçilir vs. Hepsi gebelik testinde pozitif sonucunu yakalamayı amaçlar.

Peki ya sonra? Komplikasyon riskleri daha fazla olduğu için bir uzman tarafından kadın düzenli bir şekilde takip edilir. Erken doğum olmasın diye önlemler alınır. Evet hepsinin mutlaka bir yeri ve zamanı vardır elbette. Ancak doktorlar tüm bu yöntemleri ilk adım tedavileri olarak görmekteler. Halbuki bu yöntemler en son çareler olmalıdır.

Yardımcı üreme teknikleriyle gerçekleşen gebelikler doğal gebelikler kadar güvenli değildir. Kullanılan yardımcı üreme tekniğinin çeşidine bağlı olarak düşük, gebelik zehirlenmesi, gebelik şekeri, plasenta previa, bebeğin eşinin erken ayrılması, sezaryen, erken doğum ve ölü doğum riskleri artar.

Diğer bir sorun ise yardımcı üreme tekniklerinde çoğul gebelik riski fazladır ve çoğul gebeliklerde yukarıda sayılan riskler tekil gebeliklere göre çok daha fazla artar. Ancak tek sebep çoğul olması değildir. Tekil gebeliklerde de tüp bebek gebelikleri ile normal gebelikler karşılaştırıldığında tüp bebeklerdeki komplikasyon risklerinin ve anne-bebek ölümü risklerinin daha fazla olduğu görülmüştür.

Üstelik yardımcı üreme teknikleri pahalıdır ve sigorta tarafından ödenmez.

Tabi ki burada ben asla bu yöntemleri kullanmayın demiyorum. Ancak standart bir tedavi olarak herkesin kullanmaması gerektiğini söylüyorum. Pek çok polikistik overli kadın doğal yoldan hamile kalabilecekken bu yöntemleri ilk adımda uygulamayın diyorum.

Doğurganlığı arttırmak için ilk değerlendirilmesi gereken şeyler -eğer kadının ve erkeğin ekstra özel bir durumu yoksa- diyet, hayat tarzı, kilo, takviyeler ve beslenme eksikliği olmalıdır. Bu durum özellikle PCOS için geçerlidir çünkü PCOS’un seyri, hayat tarzı değişikliği ile ciddi anlamda değişir.

Pek çok araştırma gösteriyor ki besin değeri yüksek gıdalarla beslenen polikistik overlilerin doğurganlıklarında artış gözlenmiştir. Fazla kilolu olanlar kilolarından %5-10 oranında kilo verdikleri zaman yine doğurganlıklarında artış görülmüştür. Yemek yenilen zaman, egzersiz ve stresi azaltmak metabolik sağlığı iyileştirir ve doğurganlığı arttırır. Ve belli takviyeler ve vitaminler yumurtlamayı düzenleyerek ve yumurta kalitesini arttırarak doğurganlığı arttırabilir.

Polikistik overliyseniz ve hamile kalmak istiyorsanız ilk yapmanız gereken şey hayat tarzınızı değiştirmektir.

Bu stratejileri hamile kalmadan ‘’önce’’ hayatınıza geçirmeniz gerekir. Anahtar kısım budur. İyi bir sağlık, sağlıklı bir gebelik için olmazsa olmazdır. Bu da ilk yapmamız gereken şeyin sağlıklı olmak olduğu anlamına gelir.

Bütün kadınların, özellikle de polikistik overli kadınların hamile kalma teşebbüsünde bulunmaya başlamadan en az 3 ay önce sağlıklarını düzeltmeye başlamalarını öneriyorum. İşte bu kitabın bakış açısı budur.

12 hafta boyunca sağlığınıza odaklanın. Kan şekeri ve insülin direncinizi kontrol altına alın. Kilo verin. Bağırsak ve vajinal mikrobiyotanızı yeniden inşa edin. Besin değeri yüksek olan ve lifli gıdaları önceleyin. Hafif egzersizler yapın. Hormonları bozan kimyasalları yiyeceklerinizden ve çevrenizden uzaklaştırın. Günlük 24 saatlik ritminizi stabil hale getirin. Yumurtlamanızı takip edin. Eğer şimdi yumurtlamıyorsanız, yumurtlamak için elinizden gelen her şeyin en iyisini yapın.

Bu 12 hafta boyunca doğal doğum kontrol yöntemi tercih edin. Prezervatif kullanmayı veya doğurgan olmadığınız zamanlarda ilişkide bulunmayı düşünebilirsiniz. Doğum kontrol hapı, iğne, spiral vb yöntemler kullanmayın. 12 hafta boyunca sağlığınızı optimize etmeye odaklanırken aylık adet döngünüze odaklanın, hamile kalmaya değil. Gözleri parlayan bir bebeğin arzusuyla yanıp tutuşuyorsanız bu cümleleri hazmetmek biraz zor gelebilir. Fakat bu gerçekten önemli. Güvenli ve başarılı bir gebeliği elde etmek için bu 12 haftayı temel atmak gibi düşünün.

12 haftada doğurganlığı arttırma protokolünün bazı aşamalarında su orucu tutacaksınız ki bu sağlığınızı düzeltmek için çok güzel bir yol olsa da gebe iken yapmanız uygun değildir. Bazı bitkiler ovulasyonu sağlamada etkiliyken gebe kaldığınız anda kullanımları güvenli değildir.

12 haftanızı kendinize ve sağlığınıza adayın. Bu 3 ayın sonuna geldiğinizde siz daha sağlıklı olacaksınız. Yumurtalarınız daha sağlıklı olacak. Yumurtlama döneminiz ile alakalı kesin bir bilgiye, anlayışa sahip olacaksınız. 12 hafta bittiğinde artık hamile kalmaya hazır bir halde olacaksınız.

PCOS SOS Doğurganlığı Hızlandırmak Nedir?

Bu kitap benim çok satan PCOS SOS kitabımın kızı. 350 sayfadan fazla bilim, taktikler ve tavsiyeler içeren PCOS SOS Doğurganlığı Hızlandırmak kitabı, optimal sağlık ve doğurganlık, alışveriş listesi, kontrol listesi, menü fikirleri ve programlar hakkında sizi yönlendiren 12 haftalık plan içerir.

Polikistik overliyseniz optimal sağlığa kavuşmanın zorluğunu biliyorsunuzdur. Zaman gerekir, kendini adamak gerekir, süreklilik ve azim gerekir. PCOS yolculuğunuzun her neresinde olursanız olun, sağlığınızı ve doğurganlığınızı yeniden kazanabilirsiniz. Sizin gibi pek çok kadına yardım ettim. Kolay olmayacak çünkü değişim her zaman zordur, fakat bunu başarabilirsiniz. Bu kitabın rehberliğinde mümkün olan en kolay şekilde bunu başaracaksınız.

Sizleri çok fazla bilgiye boğup bu kitabı bir ders kitabına dönüştürmeyeceğim. Ancak herbir hayat tarzı değişikliğinin sağlığınız ve doğurganlığınız üzerinde nasıl bir etki bırakacağını sizlere hatırlatmak için yeterli bilgileri vermeyi de ihmal etmeyeceğim. Sonuçta bu kitap en hızlı bir şekilde doğurganlığınızı arttırmak için. Bu da özlü bir anlatımı gerektirir.

Herhangi bir yerde daha detaylı açıklamalara ihtiyaç duyarsanız lütfen PCOS SOS kitabına bakın. İyi bir anne gibi o da her şeyi biliyor!

Size Vaadim

Keşke 12 hafta bu protokolü uyguladığınızda hamile kalacağınızın ve sağlıklı bir gebelik geçirip doğum yapacağınızın kesin garantisini size verebilseydim. Size hiç kimse böyle bir şeyin sözünü veremez. Eğer sizdeki PCOS olağanüstü derecede şiddetli bir haldeyse 3 aydan daha fazla zamana ihtiyacınız olabilir. Ayrıca PCOS dışında başka bir infertilite sorunu yaşıyor da olabilirsiniz. Eşinizde bazı sorunlar olabilir…

Ama her ne olursa olsun, bu programı tamamen harfi harfine de uygulasanız yine PCOS’lu olmaya devam edeceksiniz. Eğer şu anda PCOS’lu iseniz ölene kadar öyle olmaya devam edeceksiniz demektir. PCOS, doğal bir dişi türüdür, hastalık değildir. Ancak bu varyant günümüzde bir hastalıkmış gibi kendini göstermektedir. Bunun da nedeni yaşam tarzımızın ve yiyeceklerimizin işlevsiz olmasıdır.

PCOS, geçmişten bu yana hafif etkili bir durum olagelmiştir. Genetik bir durumdur. Muhtemelen siz annenizden, o da kendi annesinden, o da kendi annesinden bunu almıştır. Yani anneannelerinizde de PCOS vardı ama doğurganlardı. İnfertilite sorunu yaşamamışlardı. Onlar PCOS’un geçmişteki hafif versiyonunu yaşıyorlardı. Bugünkü gibi çığırından çıkmış ve insanı takatten düşüren yaygın versiyonunu yaşamamışlardı.

Bu kitap, sizde bulunan şiddetli etkilere sahip polikistik overi, anneannelerimizde bulunan hafif şiddetli versiyonuna döndürmek için tasarlanmıştır. Siz yine PCOS’lu olarak kalacaksınız, ancak vücudunuzda PCOS’un olumsuz etkilerini hissetmediğiniz için bir hastalık olarak bu duruma bakmayacaksınız.

Size bebek sözü veremem.

Ancak bu 12 haftayı tamamladığınızda bugünden çok daha sağlıklı olacağınızın sözünü verebilirim.

Metabolizmanız ve hormonlarınız bugünden çok daha iyi olacak. Vücudunuzda iltihaplar azalacak, insülin direnciniz azalacak. Yumurta kaliteniz artacak. Doğurganlığınız artacak.

Bütün olasılıklar lehinize işleyecek.

Eğer her şeye rağmen doğal yolla gebe kalamaz ve yardımcı üreme tekniklerine başvurmak zorunda kalırsanız, düzelen sağlığınız nedeniyle bu tedaviler sizin için daha güvenli ve daha etkili hale gelecek.

Nihayetinde hangi yöntemle ailenizi kurarsanız kurun, eğer bu protokolü uygular, kitapta yazan tavsiyeleri alışkanlık haline getirirseniz polikistik overli ve sağlıklı bir anneliğin temellerini atmış olacaksınız ki bu, tam da sizin ve gelecekteki bebeklerinizin hakettiği şeydir.

BİRİNCİ KISIM

BAŞLAMADAN ÖNCE



Birinci Bölüm

PCOS: Karmaşık bir sağlık durumu hakkında kısa bir açıklama




PCOS, Polikistik over sendromunun kısaltılmışıdır. Bu isim bir hastalık ismiymiş gibi kulağa gelse de aslında hastalık değildir. Resmi olarak PCOS bir endokrin bozukluğu yani hormon bozukluğudur. Fakat gerçekte PCOS doğal bir hormon farklılığıdır. Dünya çapında bütün ırklar ve etnikler içerisinde kadınların yüzde onunda PCOS görülmektedir ve bu oran yüzyıllardır istikrarlı bir şekilde aynıdır. Polikistik overin en az 50.000 yıldır var olduğu bilinmektedir.



PCOS, doğal bir kadın türüdür, bir hastalık değildir. Kadınların doğuştan sahip olduğu basit bir hormonal farklılıktır, ve bin yıllar boyunca da böyle olmaya devam etmiştir.



Sizin anneanneleriniz, büyük-büyük-büyük anneanneleriniz PCOS’un tarihi versiyonuna sahipti ki bu hafif etkiye sahip durum, polikistik overliler için aslında bir avantajdı. Vücutlarındaki hafif enflamasyon (iltihap, yangı), bağışıklık sistemlerinin her an hastalıklarla mücadele edebilecek halde olduğu anlamına geliyordu. Hafif dereceli bir şeker intoleransı, sadece bir kaç kilo fazla almalarına neden oluyordu. Hafif dereceli metabolik farklılıklar kıtlık zamnlarında hayatta kalmalarına katkıda bulunuyordu. Hafif yüksek testosteron seviyeleri kas yapmalarını kolaylaştığıyor ve bu da onları daha güçlü kadınlar haline getiriyordu. Hafif infertilite nedeniyle dünyaya getirdikleri çocuk sayısı diğer kadınlara göre daha azdı ve bu da doğum esnasında vefat etme ihtimallerini azaltıyordu.



(Not: Bu konu hakkında Felice Gersh başka bir yerde şöyle yorumluyor. Burada kastedilen hafif dereceli infertilite, geçmişte kadınların belki ortalama 7 tane çocuğu varken polikistik overlilerin ortalama mesela 4 çocuk sahibi olması anlamına gelmektedir. Bu da gerçek anlamda bir infertilite değildir. Aynı zamanda doğumlar arası sürenin artması kadınların vitamin değerlerinin tekrar düzelmesi ve bir sonraki çocuğa vücudun daha fazla hazır olması açısından da bir avantajdı.)



PCOS günümüzde hastalık benzeri bir görünüme kavuşmuştur çünkü bizim hormonal farklılıklarımız, günümüzün işlevsiz toplumunda yaşamımızı devam ettirmeye daha az müsait. PCOS’u doğal ve hafif derecede etkili seviyesine geri çekebilmemiz için doğal ve besleyici bir ortama polikistik overli olmayanlara göre çok daha fazla muhtacız.



İşlenmiş gıdaları yiyip çok fazla oturduğumuz zaman, açık havadan uzak ve hatta 24 saatlik ritimden uzak, gün ışığı almayan camsız binalarda yaşayıp çalıştığımız zaman, vücudumuzu hormon taklidi yapan kimyasallara maruz bıraktığımız zaman hasta oluyoruz. Hem de çok kötü hasta oluyoruz. PCOS’lu olmayanlardan çok daha fazla hasta oluyoruz. Hafif enflamasyon kronik hale geliyor. Hafif dereceli şeker intoleransı şeker hastalığına dönüşüyor. Hafif metabolik farklılıklar obeziteye dönüşüyor. Hafif yüksek testosteron kronik akneye dönüşüyor. Ve hafif infertilite gerçek infertiliteye dönüşüyor.



Geçmişte ‘’farklılık’’ olarak adlandırılan bu kadın türü artık bir rahatsızlık olarak görülmeye başlıyor.



PCOS Semptomları



Bugünün PCOS’u bir kadının bütün vücudunu etkiler hale geldi. Bu kompleks durum tam anlamıyla onlarca semptomu içinde barındırıyor.



PCOS’lu her bir kadın kendine has eşsiz bir PCOS versiyonuna sahiptir. İşte size eğer PCOS’lu iseniz karşılaşabileceğiniz A’zan Z’ye semptomlar listesi:



Akantozis Nigrikans: Yüksek kan şekeri nedeniyle deride ortaya çıkan koyu renkli lekeler.

Akne

Saç dökülmesi

Haşimato tiroidi

Kanser, özellikle de endometrium kanseri

Kalp-damar hastalıkları: Enflamasyon nedeniyle damarların daralması ve plakların oluşması kalp krizine ve felce neden olabilir.

Şeker hastalığı (diyabet)

Yeme bozuklukları, özellikle tıkınırcasına yeme bozukluğu ve bulimia nervoza (yeme-çıkarma bağımlılığı)

Karaciğer hücrelerinde yağ çoğalması: Bu, metabolizmanın bozulmasına ve sonunda karaciğer kaybına dahi neden olabilir.

GERD: Reflü

Diş eti hastalıkları, gingivit

Anormal tüylenme

Hipertansiyon

Uyku bozuklukları: Uykuya dalma zorluğu veya uzun süreli uyuyamama

Hassas barsak sendromu

Adet düzensizliği veya adet görememe

Düşük

Ruh hali bozuklukları, depresyon, anksiyete

Obezite

Gebelik komplikasyonları: Preeklempsi, gebelik şekeri, makrozomi, erken doğum

Et benleri

Uyku apnesi

Felç

Trombofili



Bu kadar geniş ve bütün vücudu kuşatan semptomlar listesi neden ‘’polikistik over sendromu’’ adını hiç sevmediğimin en öncelikli nedenidir. Kadın vücudunun her organını etkileyen böyle bir durum, kadının sadece yumurtalıklarına indirgenmiştir.



Kompleks Bir Endokrin Bozukluk



PCOS, yumurtalıklardaki bir rahatsızlık değildir. PCOS, normal bir endokrin farklılığından meydana gelen bir endokrin bozukluğudur.



Endokrin bozukluğu, hormonların olması gerekenden daha az veya daha fazla salgılanması rahatsızlığı veya hormonların iletilmesi, reseptörler tarafından kabul edilmesi veya imha edilmesi aşamalarında meydana gelen bir bozukluktur.



PCOS, yüksek androjen (genelde testosteron) seviyeleri ile karakteriztik bir endokrin bozukluktur. Testosteron erkekler için 'anahtar' hormondur. Yüksek androjen seviyelerine hafif dereceli düşük östrojen (kadınlık hormonu) seviyesi eşlik eder. PCOS'lu kadınlarda östrojen seviyeleri adet döngüsü ile beraber düzgün bir artış ve azalış göstermez.



PCOS'lu olmayan kadınlarda östrojen seviyeleri ovulasyon dönemi ve adet döneminde ciddi farklılıklar gösterir. Aylık belli bir ritmi vardır. Ancak PCOS'lu kadınlarda döngü boyunca östrojen seviyeleri daha stabildir ve olması gerekenden oldukça düşüktür. Bu da düzensiz adet döngüsünün veya hiç adet görememenin ana nedenlerinden biridir.



Östrojen Baskınlığı



Bazen insanlar PCOS hakkında konuşurken bunu bir östrojen baskınlığı olarak tanımlamaktadırlar. Ben bu terimi hiç sevmiyorum. Polikistik overde problem östrojen baskınlığı değil, östrojenin bir adet döngüsü boyunca düzenli bir şekilde artarak yumurtlamayı uyaramamasıdır. Temel östrojen hormonu olan estradiol, üreme çağındaki kadınların bir aylık adet döngüleri boyunca 15-350 pg/mL arası değişken bir sayıda tespit edilebilir. Hatta 350'den daha fazla da olabilir. Yumurtlamanın gerçekleşebilmesi için estradiolun 300 pg/mL'nin üzerine çıkması gerekmektedir. Bir adet döngüsünün sonunda ise 15 pg/mL'ye kadar düşebilir. Buna karşılık polikistik overli kadınlarda estradiol seviyeleri kronik olarak 60-90 pg/mL arasında değişmektedir ki bu sayı estradiolun en düşük üçte birlik kısmına ait bir değere tekabül eder.



Östrojen baskınlığı terimi aslında östrojene nisbeten daha az seviyelerdeki progesteron seviyesine işaret etmektedir. PCOS'lu kadınlarda östrojen seviyeleri progesterona nisbeten daha fazladır. Ancak bu, onların yüksek östrojene sahip oldukları anlamına gelmez. Östrojen hormonlarına nisbeten progesteron hormonlarının eksik olduğu anlamına gelir. Çözüm östrojeni azaltmak değil, aylık östrojen döngüsünü normale çevirmek, progesteronu normale çevirmek, yumurtlama ve adet döngüsünde vazifeli hormonları normal seviyelerine getirmektir.



Östrojen, kadınlar için benim tanımımla 'ana hormon'dur. Vücutta hemen hemen her hücrede östrojen reseptörleri vardır. Rahminizde ve vajinanızda östrojen reseptörleri olduğu gibi, idrar torbanızda, bağışıklık sistemi hücrelerinizde, sindirim sisteminizde, kalbinizde, akciğerlerinizde, cildinizde ve beyninizde de östrojen reseptörleri bulunmaktadır. Vücuttaki her bir bölümün ideal şekilde işlev görebilmesi için östrojenin ritmik bir şekilde artıp azalmasına ihtiyacı vardır. Vücudunuzdaki pek çok başka hormon östrojene bağlı olduğu için sizin vücudunuzda testosteron, progesteron, LH, FSH, melatonin, kortizol ve AMH hormonları anormal seviyelerde tespit edilir. Bu hormonlar üremeyi, ruh halini, acıkmayı, uyumayı ve bağışıklık sistemini düzenleme gibi pek çok kritik işleve sahiptirler.



Hormonlar Hakkında Kısa Bir Açıklama



Hormonlar kurye vazifesi yapan moleküllerdir. Belirli hormonlara cevap veren hücreler bu hormonlara ait reseptörleri kendinde barındırırlar. Hormonları anahtarlar, reseptörleri de kilitler olarak düşünebilirsiniz. Her bir hormon sadece kendisi için tasarlanmış olan reseptörle uyumludur. Bir hormon kendisi için uygun olan reseptöre girdiği zaman o hücrenin davranışlarını kilitler ve bu şekilde bütün vücuttaki organları ve sistemleri kontrol altında tutar.



İnsan vücudunda yaklaşık olarak 50 farklı hormon bulunmaktadır. Sizin bilmeniz gereken birkaç hormon ise şunlardır:



AMH (Anti-müllerian hormone): Üreme çağındaki her kadının yumurtalıklarında belli sayıda yarı olgunlaşmış yumurta folikülleri bulunur. Bu foliküller sabit ve az miktarlarda AMH hormonu salgılarlar. Sonuç itibariyle AMH, bir kadının yumurtalıklarında ne kadar miktarda yüksek kalitede yumurta olduğunun göstergesidir. Yüksek AMH değerleri genelde iyi yumurtalık rezervi olarak yorumlanır. Ancak maalesef PCOS'lu kadınların yumurtalıklarında çok fazla sayıda yarı gelişmiş folikül bulunduğu için AMH değerleri çok yüksek çıkar ve AMH çok yüksek olduğunda da yumurtlamayı bloke eder.



Kortizol: Bu hormon sizin temel stres hormonunuzdur. Kortizol; acıkma, metabolizma, ruh hali ve uyuma-uyanma döngüleri üzerinde de etkilidir. İdeal olarak kortizolün gündüzleri artması beklenir. Gündüz artan kortizol kahvaltınızı yapmaya sizi teşvik eder ve gün içinde yavaşça düşer. Böylece gece uykuya dalabilir ve gece boyu bir şey yemeden durabilirsiniz. PCOS'lu kadınlarda kortizol fazla salgılanır ve bunu doğru bir şekilde metabolize edemeyiz. Aynı zamanda bizim vücudumuzda düzgün bir 24 saatlik kortizol döngüsü de yoktur. Bu bizi aşırı yemeye, kilo almaya, ruh halimizin bozulmasına ve uyku problemleri yaşamaya yatkın yapar.



Östrojen: Östrojen kadın vücudunun temel hormonudur. Üremeyi, bağışıklık sistemini, enerji üretimini ve vücuttaki 24 saatlik günlük ritmi kontrol eder. Vücudunuzda hemen hemen bütün hücrelerde östrojen reseptörleri olduğu için, östrojen vücuttaki bütün organların işlevlerini destekler. 4 çeşit östrojen vardır:



Estrone (E1): Menopoz dönemindeki kadınların vücudunda bulunan temel östrojen hormonu.



Estradiol (E2): Üreme çağındaki kadınların vücudunda bulunan ve en güçlü olan östrojen hormonu. Normal bir şekilde adet gören kadınlarda östrojen seviyeleri ciddi bir şekilde yükselir ve yumurtlamayı tetikler. Adet zamanları ise estradiol düşer. PCOS'lu kadınlarda ise estradiol seviyeleri düşük ve daha stabildir. Ciddi artış azalış göstermez.



Estriol (E3): Gebelikte kritik bir rol oynayan östrojen hormonudur.



Estetrol (E4): Gebelik boyunca hem erkek hem de dişi fetüs tarafından salgılanan östrojen hormonudur.



PCOS'ta Estradiolun doğru bir döngü içerisinde salgılanamaması, hormonal dengesizliklerin temel nedenidir.



FSH: FSH, estradiol üretimini düzenlemeye yardım eder. Yumurtlamada ise bir folikülün olgunlaşıp çatlayabilmesi için FSH'a ihtiyaç vardır. PCOS'lu kadınlarda ise FSH genellikle ya düşük ya da normaldir. Düşük FSH seviyeleri, yetersiz estradiol üretimine neden olur ve bu da yumurta folikülünün olgunlaşmasını dolayısıyla da yumurtlamayı engeller.



İnsülin: Pankreastan salgılanan bu hormon vücutta şekeri ve yağı kontrol eder. Kan şekeri yükseldiği zaman insülin, hücrelerin şeker emilimi yapmasına neden olur. 'İnsülin duyarlılığı', hücrelerin insüline ne kadar duyarlı olduğunu ifade eder.İnsüline karşı olan yüksek duyarlılık, vücudun şeker emilimi yapabilmesi için sadece çok az miktarlarda insüline ihtiyaç duyduğu anlamına gelir. İnsülin duyarlılığının zayıf olması yani 'insülin direnci' ise hücrelerin insülini görmezden gelmesi demektir. Netice itibariyle hücrelerin şeker emilimi yapabilmesi için vücut daha fazla insüline ihtiyaç duyar. Genellikle insülin hassasiyeti iyi, insülin direnci ise kötü bir durumdur ve şeker hastalığına sebebiyet verir. Ayrıca yüksek insülin seviyeleri özellikle karın bölgesinde ve iç organlarda yağ üretimini ve yağ depolamasını arttırır. Neredeyse bütün PCOS'lularda yüksek insülin seviyeleri ve insülin direnci görülür. Hatta zayıf veya normal kilolu olan PCOS'luları, kendi kilolarında olan ancak PCOS'lu olmayan kadınlarla karşılaştırdığımızda, PCOS'lu grubun iç organlarındaki yağlanmanın daha fazla olduğu görülmektedir.



LH: FSH gibi LH da yumurta folikülünün gelişmesine katkıda bulunur. Adet döngüsünün ilk günlerinde bir kadının vücudu benzer miktarlarda FSH ve LH salgılar. Ancak yumurtlama dönemi geldiğinde östrojen hormonu hızlıca artar ve LH hormonunu da aynı şekilde arttırır (pik yaptırır). Bu da yumurtalıklardan yumurta salınmasına neden olur. PCOS'lu kadınlarda ise Lh seviyeleri sürekli yüksek kalır. Östrojen hormonunda düzgün bir artış olmadığı için LH hormonu da pik yapamaz ve yüksek seviyelerde kalır. Genelde LH/FSH oranı 2:1 olarak karşımıza çıkar. Bu da FSH hormonundan iki kat fazla LH hormonu salgılandığı anlamına gelir. Maalesef LH hormonunun ikinci bir vazifesi daha vardır. Fazla LH, vücudu daha fazla testosteron üretmeye teşvik eder. Testosteron aslında östrojenin ön maddesidir. Yüksek LH, yüksek testosterona neden olur. Ve yeterli FSH olmayınca da testosteronu östrojene çeviremez. Bu nedenle yüksek LH, aşırı türylenmeye neden olur.



Melatonin: Bu sizin uyku hormonunuzdur. Genellikle gündüzleri düşüktür ve gece geç saatlerde artış gösterir. Uykuyu tetiklemesinin yanı sıra melatonin aynı zamanda güçlü bir antioksidandır ve kadının yumurtalarını oksidatif hasardan korur. PCOS'lu kadınlarda melatonin genelde yüksektir ancak işlevi çok zayıftır. Uyku kalitesi düşüktür. Özellikle de yumurtalıklarda oksidatif hasar yüksektir. Melatonin takviyeleri ise gelende bu problemleri çözer.



Progesteron: Yumurtlama meydana geldilten sonra boş kalan folikül (korpus luteum) progesteron salgılar. Bu hormon, zigotun tutunabilmesi için rahim duvarının kalınlaşmasına neden olur. Eğer zigot yerleşirse hemen plasentayı oluşturur. Plasenta progesteron salgılamayı devam ettirir böylece rahim kalınlaşması korunmuş olur. Boş folikül (korpus lutesum) yaklaşık 2 hafta boyunca varlığını devam ettirir sonra küçülür. Yumurta döllenmemişse ve plasenta da yoksa progesteron seviyeleri düşer, rahim duvarı dökülür, adet kanaması başlar. PCOS'lu kadınlarda ise progesteron seviyeleri genelde düşüktür. Bu da implantasyonu engeller.



Testosteron: Testosteron temel erkeklik hormonudur (androjen). Hem kadınlarda hem de erkeklerde bulunur. Sizin vücudunuzda erkeklerdeki testosteron miktarının onda biri bulunur. Normal miktarlardaki testosteron hormonu cinsel ve mental sağlığı destekler, güçlü kemiklerin ve kasların oluşmasına yardımcı olur. PCOS'lu kadınlar, PCOS'lu olmayanlara göre biraz daha fazla testosteron veya diğer androjen hormonlarına (adrostenedione, DHEA...) sahiptir. Bu durum akneye, tüylenmeye veya saç dökülmesine neden olur. Ayrıca önceleri tartışmalı bir konu olsa da şimdi görülüyor ki yüksek andojen seviyeleri enflamasyona (yangı, iltihap), insülin direncine ve infertiliteye neden olmaktadır. Ne kadar yüksek testosterona sahipseniz o kadar şiddetli PCOS semptomlarına sahipsiniz demektir.



Tüm bu hormonlar ışığında sonuç olarak östrojen hormonu vazifesini tam olarak yerine getirmediği zaman vücuttaki her bir organ ve her bir sistem bundan negatif yönde etkilenmektedir. Sindirim, acıkma, metabolizma, uyku, iyileşme ve detoksifikasyon gibi vücuttaki bütün temel ritimler bozulur ve birbiriyle senkronize olamazlar. Bunun sonucunda vücudunuzun her bir bölümünün, vazifesini yerine getirmek ve sizi hayatta tutabilmek için çok daha fazla çaba sarf etmesi gerekir. Bu da vücudunuzdaki her bir organın bir derece stres altında olması anlamına gelir. Düşük dereceli kronik stres, kronik sistemik enflamasyona (iltihap) neden olur.



Enflamasyon vücudun enerji yönetim merkezine yani metabolizmaya zarar verir. Metabolizma, sirkadiyen ritim denilen vücudun 24 saatlik ritmi rehberliğinde vücuttaki bütün organları mükemmel bir şekilde birbiriyle uyum içinde çalıştıran karmakarışık girift bir işlemdir. Karaciğer, pankreas, sindirim sistemi ve vücudunuzdaki bütün yağ hücrelerinin yanı sıra metabolizma, vücudunuzdaki kemikler, kaslar, bağışıklık sistemi ve tabi ki beyin ile de alakalıdır.



Yine PCOS'lu kadınlar, genel itibariyle metabolik olarak şeker yakma ve yağ depolama modundalardır. Bu nedenle sürekli açlık hissederler ve kilo alırlar.



PCOS, bütün hormonları, organları ve hücreleri kapsayan çok kompleks bir durumdur. Bu kadar kompleks bir yapıda her şeyin sebebini tam ayrıntılarıyla bilmenize de aslında gerek yok. Sonuç itibariyle PCOS'lu kadınların başa çıkması gereken temel 3 adet problem vardır:



1. Yaygın hormonal bozukluk

2. Kronik enflamasyon (iltihap, yangı)

3. İnsülin direnci



Şu anda yaşadığınız semptomların altında yatan temel üç sebep budur. Bu üçünü tedavi edin ve infertilite dahil şu anda yaşadığınız bütün semptomlardan kurtulun.



Herşey Enflamasyon ve İnsülin Direnci ile Alakalı

Yan etki problemiyle uğraşmak istemiyorsanız hormonları direkt kontrol altında tutmak oldukça zordur. Ayrıca gebe kalmak istiyorsanız günümüzdeki tedavilerde kullanılan doğum kontrol hapları da zaten size göre değil. Bazı doktorlar da insülin duyarlılığını arttırmak için şeker hastası olmayan PCOS'lulara metformin (Glifor ilacı) önermekteler. Metformin bir endokrin bozucudur ve günümüzde fetüs üzerinde metabolizmaya uzun vadeli zarar verici etkisi olduğu tespit edilmiştir. Gebelik sürecindeki bir kadına ben metformin kullanmasını önermiyorum.



Doğal östrojen takviyesinin ileride PCOS'un temel tedavilerinden biri haline geleceğine inanıyorum. Ancak şu anda böyle bir çalışma elimizde olmadığı için hangi dozlarda ve hangi şekilde bunu uygulayacağımızı bilemiyoruz. Bu tedavinin gerçekten ne seviyede işe yarayacağının anlaşılabilmesi, doz seviyelerinin belirlenebilmesi için belli bir fona ve araştırmaya ihtiyaç var ve maalesef şu anda böyle bir çalışma yok. Bunun ileride değişmesi için şu anda aktif olarak çalışmalarımı sürdürmekteyim.



Şu anda PCOS tedavilerinde en etkili yöntem enflamasyonun (iltihap) azaltılması ve insülin direncinin iyileştirilmesidir. İlginçtir ki vücuttaki iltihabı ve insülin direncini kontrol altına aldığımızda neredeyse her zaman hormonların normal seviyelere geldiğini veya en azından PCOS'un tarihi formundaki zararsız versiyonuna uygun seviyelere çekildiğini görüyoruz.



PCOS SOS kitabında da izah ettiğim gibi, iltihabın ve insülin direncinin iyileştirilebilmesi için en etkili hayat tarzı değişiklikleri ise şunlardır:



1. Güçlü bir sirkadiyen (24 saatlik) ritim sahibi olun. Bunun için ışığı, karanlığı, uykuyu ve saatli yemek yemeyi kullanın.

2. Diyet ve egzersiz ile sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olun ve onu besleyin.

3. Endokrin bozuculardan uzak durun.



Bu programda vücudunuzu arındırmak, vajinal mikrobiyotanızı inşa etmek ve yumurtlama takibi yapmak ve daha başka ekstra taktiklerin yanı sıra doğurganlığınızı arttırmak için bu 3 stratejiyi de uygulayacaksınız.



Polikistik Over Sendromu Teşhisizden Emin Olun



Çok daha ileriye gitmeden önce size bir doktor tarafından polikistik over sendromu teşhisinin konulmasının ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. PCOS, teknik olarak bir sendromdur. Bu şu anlama gelir: Bir kadın belli semptomları taşıyorsa ve bu semptomlarla alakalı başka bir hastalık ihtimali bertaraf edilmişse PCOS tanısı konur.



Doktorunuz sizin sağlık geçmişinizi dineleyecek, kan tahlili yapacak ve muhtemel vajinal ultrason isteyecektir.



PCOS teşhisinin konulabilmesi için birkaç farklı kriter ortaya koyulmuştur. Benim en yararlı bulduğum tanım ise AE-PCOS (Androgen Excess an PCOS Society) tarafından geliştirilen tanımdır. Bu tanım son zamanlarda Centre for Research Excellence in Polycystic Ovary Syndrom (CRE PCOS) tarafından düzenlenen uluslararası bir sempozyumda bir kere daha doğrulanmıştır. AE-PCOS ve CRE PCOS tarafından kabul gören tanımlamaya göre bir kadına PCOS teşhisi konulabilmesi için şunlar gereklidir:



1. Hiperandrojenizm: Yüksek androjen, erkek cinsiyet hormonu seviyesi (örneğin testosteron). Bu 'gerekli' bir semptomdur. Hiperandrojenizm, kan testi ile veya gözlenebilen semptomlar ile teşhis edilebilir. Örneğin yalnızca erkeklerde görülen tipte tüylenme (göğüste, yüzde ve sırtta), veya akne, saç dökülmesi vs.



PCOS teşhisinin konulabilmesi için hiperandrojenizm mutlaka olmalıdır. Ancak bu tek başına yeterli değildir. Aşağıdaki iki semptomdan en az birinin yine kadında gözlenmesi gerekir.



2. Üreme çağındaki kadınlarda adet görememe veya düzensiz adet görme: Düzensiz adet, 35 günden daha seyrek ya da 21 günden daha kısa süren adet döngüleri, birkaç günden daha fazla farkla değişen adet döngüleri veya 7 günden fazla süren adet döngüleridir.



3. Ultrasonda polikistik over görüntüsü: Polikistik yumurtalık görüntüsü nedir? Aslında kulağa geldiği kadar korkunç bir durum değildir. Hormonal dengesizlikler nedeniyle yumurtalıkların çok sayıda gelişmiş folikül barındırması durumudur. Bu kistler tehlikeli değildir. Fakat hiçbir yumurta büyümediği ve çatlamadığı zaman yumurtlama gerçekleşmez ve kadın düzenli bir şekilde adet göremez. Düzenli bir yumurtlamanın olmaması PCOS'lu kadınlarda görülen infertilitenin temel nedenidir. Polikistik over görüntüsü vajinal ultrason ile tespit edilir ve bu görüntü yumurtlama sürecinin gerçekleşmediğinin delilidir. Bu kistler PCOS'a neden olmazlar. Kistler, PCOS semptomlarından biridir.



PCOS benzeri şekillerde kendisini gösteren çok ciddi rahatsızlıklar vardır. Endokrin tümörleri, Cushing sendromu ve daha pek çok farklı endokrin bozukluklar ancak bir doktor tarafından ayırt edilir. Eğer PCOS semptomlarını taşıyorsanız ancak henüz bir doktor tarafından PCOS teşhisi konulmadıysa lütfen hemen randevunuzu alın. Eğer doktorunuz, sizin yaşadığınız semptomları ciddiye almıyorsa veya hemen doğum kontrol hapı, metformin veya klomen tedavisine başlamayı öneriyorsa yeni bir doktor bulun. Doğru bir teşhis, hayat tarzı değişikliği konusunda karar verebilmeniz için kritik derecede bir öneme sahiptir.



İkinci Bölüm

Doğurganlığı Hızlı Bir Şekilde Arttırma Protokolü




Sağlığınızı ve doğurganlığınızı kazanmanız için 12 hafta boyunca size çok dikkatli bir şekilde rehberlik edeceğim. Pek çok tavsiye benim bir önceki kitabım olan PCOS SOS ile benzer olacak. Ancak doğurganlığı arttırma amaçlı bazı tavsiyelerle ilk defa karşılaşacaksınız. Bütün terapiler yiyecek, takviye ve hayat tarzı değişikliklerine odaklanmaktadır.



Bizim kültürümüzde asıl ilaçlar eczaneden satın alınan ürünlerdir ve hayat tarzı değişiklikleri ise eğer yaparsanız güzel bir şey olarak değerlendirilir. Halbuki bu algı tamamen yanlıştır. Yiyecekler ilaçtır. Uyku ilaçtır. Güneş ışığı ve karanlık ilaçtır. Egzersiz ilaçtır. Takviyeler ilaçtır. Pek çok çalışmada da gösterilmiştir ki sağlığımıza faydalı tercihlerde bulunmak, hücrelerimizin işlevlerini düzenler.



Bu kitaptaki stratejiler, değişiklik yapmanız gereken 3 etkili alana odaklanacak: sirkadiyen ritim (24 saatlik günlük ritim), mikrobiyom ve endokrin bozuculara maruz kalma. Bu üç alanda yapacağınız değişiklikler ile PCOS semptomlarınız ciddi bir şekilde iyileşecek ve doğurganlığınız önemli ölçüde artacak.



Sirkadiyen Ritim (24 saatlik günlük ritim)



Sirkadiyen ritim, vücudunuzun 24 saatlik günlük döngüsüdür. Vücudumuzdaki her hormon ve organ kendine has doğal bir 24 saatlik ritme sahiptir. Her bir hücreniz, saat geni adı verilen özel bir gene sahiptir. Bu genler hormonal sinyallere cevap verirler ve günlük döngülerini bu şekilde devam ettirirler. Sağlıklı bir sirkadiyen ritim için östrojen önemlidir. Kadın vücudunda östrojen; uykuyu, metabolizmayı, sindirimi ve tabi ki üremeyi ayarlar. Kronik bir şekide düşük ve aritmik östrojen seviyeleri PCOS ile birleşince sirkadiyen ritmi zayıflatır, bu da hormonal dengesizliklere ve sistemik enflamasyona neden olur.



Vücutta sirkadiyen ritmin bozulması, yaşadığınız bütün PCOS semptomlarını daha da ağırlaştırır. PCOS'tan bağımsız olarak sirkadiyen ritim bozukluğu, doğurganlığın azalması ile doğrudan ilişkilidir. PCOS olsun veya olmasın, gece mesaisi yapan kadınlar daha az doğurgandırlar. Uyku problemi yaşayan kadınlar da daha az doğurgandırlar. Hatta rutin bir şekilde kahvaltısını atlayan kadınlar da daha az doğurgandırlar. Ritim önemlidir.



Biz kadınlar ritmik varlıklarız ve bizim sirkadiyen ritmimiz hem genel vücut sağlığımız hem de ürememiz için çok önemlidir. Bu ritmin düzeltilmesi, doğurganlığın iyileştirilmesi için kritik bir öneme sahiptir.



Sirkadiyen ritminiz öncelikli olarak güneş tarafından düzenlenmektedir. Sabahleyin güneş ışığı önce gözlerinize, oradan da beyninizin bir parçası olan supraschiasmatic nucleus'a gider. Burası beynin ana saatidir ve vücuttaki bütün diğer hücrelere sirkadiyen sinyalleri buradan gönderilir.



Bu kitaptaki pek çok strateji, vücudunuzun saatini yeniden kurabilmeniz için gün içinde güçlü bir ışık ve karanlık dengesi kurmanıza odaklanacak.



Uyku ise 24 saatlik düzenin diğer önemli bir parçasıdır. Bu nedenle her gece yeterli ve onarıcı bir uyku uyuduğunuzdan emin olacağız.



Sindirim sisteminizdeki saatler ise bağırsak mikrofloranız tarafından ayarlanmaktadır, beyniniz tarafından değil. Sindirim sisteminizdeki saatin de vücudunuzun diğer bölgelerindeki saatlerle senkronize bir şekilde ilerlemesi gerekir. Sindirim sisteminiz, saatini yeme ve yememe üzerine kurar. Yemek yediğiniz vaktin gün içinde bir vakit olduğunu, yemediğiniz saatlerin de gece saatleri olduğunu düşünür. Bu nedenle sağlıklı bir sindirim sirkadiyen ritmi için saatli yeme metodunu kullanacağız ki uyku ve uyanıklık, gece ve gündüz, yemek ve yememek arasındaki ritim düzenli bir şekilde kurulabilsin.



Mikrobiyom



İnsan cildi mikroplarla kaplanmıştır ve sindirim sistemi, ağız, vajina ve diğer organlarda da mikrop populasyonu yerleşmiştir.



Vücudunuzun en yüksek oranda mikrop popülsayonuna sahip olduğu yer bağırsaklarınızdır. Buradaki mikropar, hücresel saatleri ayarlayarak sirkadiyen ritme katkı sağlar. Bu saatler metabolizma üzerinde kritik bir role sahiptir ve karaciğer fonksiyonlarını düzenleyerek insülin duyarlılığını ayarlar.



Ek olarak bağırsaklardaki mikroplar direkt olarak bağışıklık sisteminiz ile iletişim kurar, ve böylece sağlıklı bir mikrobiyom, enflamasyonu azaltır. Bu mikroplar hormon üretme, hormonlara ve nörotransmittere cevap verme açısından aktiftirler. Hatta bağırsak mikrobiyomunda, estrobolom adı verilen özel bir bölümde, vücudunuzda doğal bir şekilde var olan östrojenin korunması sağlanır. Sağlıklı bir estrobolom, vücudunuzun ürettiği östrojeni yeniden işlemden geçirir ve böylece doğal bir şekilde östrojeninizi arttırır.



Bağırsak mikrobiyomunuz, temel olarak yiyecekler tarafından beslenir. Meyve-sebze ağırlıklı, yüksek lifli ve en az işlem görmüş yiyecekler bağırsak bakterilerinizi geliştirir. Ayrıca bağırsak bakterilerimizin, bizim egzersiz yapmamıza ihtiyaç duyduğu ise yeni yeni anlaşılmaya başlamıştır.



Sonuç olarak bu kitaptaki plan, mikrobiyom sağlığınız için nasıl beslenmeniz gerektiğini ve nasıl hafif egzersizler yapabileceğinizi size gösterecektir.



Ek olarak bağırsak bakterilerimizi öldüren en büyük düşmanları da diyetimizden uzaklaştıracağız. Bunlar antibiyotikler, alkol, şeker, fazla yağlar ve sentetik katkı maddeleridir.



Bağırsak mikrobiyomunuz, vücudunuzun en büyük mikrobiyomudur. Fakat mesele infertilite ve doğurganlığı arttırma olunca, dikkat etmemiz gereken iki farklı mikrobiyom daha vardır.



Ağzınızda bulunan oral mikrobiyom, gıdaların emilimi ve sindirim için kritik bir öneme sahiptir. Kalbinizi ve kan damarlarınızı koruyan nitrik oksidin üretmesinde önemli rol oynar. Gebelik döneminde ağızdaki kötü bakterilerden kaynaklanan diş hastalıkları, preeklempsi ve erken doğum riskini ciddi anlamda arttırmaktadır.



Vajinanız ise kendisine ait eşsiz bakteriler için bir ev gibidir. Herhangi bir komplikasyonla karşılaşmadan gebeliği tamamlayabilmek için vajinal mikrobiyom da aynı derecede öneme sahiptir. Vajinal enfeksiyonlar; düşük, erken doğum, düşük kilolu bebek, doğum sancısı ve doğum esnası komplikasyon oranlarını arttırmaktadır. Sizin vajinal mikrobiyomunuz, bebeğinizin ilk etkileneceği yerdir. Bu nedenle oranın sağlıklı olmasını istersiniz.



12 hafta boyunca bağırsaklarınızda, ağzınızda ve vajinanızda bulunan çeşitli ve sağlıklı mikrobiyomlarınızı besleyeceksiniz.



Endokrin Bozucular



Günümüz dünyası, endokrin sistemimizin etkileşime geçtiği ve hormonlarımızın çalışma sistemini değiştirdiği sentetik kimyasallarla doludur. Bu kimyasallar plastiklerde, yapışmaz tencerelerde, işlenmiş gıdalarda, temizlik ve kozmetik ürünlerinde, pestisidlerde ve içme sularında bulunmaktadır.



PCOS'lu kadınların kan tahlili sonuçlarında, endokrin bozucu endüstriyel kimyasallara yüksek oranda rastlanmıştır. Bu kimyasallar kanda ne kadar fazlaysa PCOS semptomları o kadar şiddetlenmektedir. Ayrıca PCOS'tan bağımsız olarak endokrin bozucular, infertilite ve gebelikle alakalı başka problemlerle bağlantılıdır.



Hepsinden öte, hamile kadınlarda bu kimyasallar plasentaya geçer ve fetüse zarar verir. Bebeğin genetik programını bozar ve bebeği ilerleyen yaşlarda diyabet veya kalp hastalıkları gibi kronik durumlara yatkın hale getirir. Aslında iki temel endokrin bozucu olarak bilinen Bisphenol A (BPA) ve fitalatlara ceninin maruz kalmasının, onda PCOS gelişmesinde etkili olduğu tespit edilmşitir. Her ne kadar bu kimyasallardan tamamen uzak durmak imkansız olsa da, bu maddelere maruz kalma oranınızı ciddi anlamda azaltmaz kesinlikle mümkündür.



Önümüzdeki 12 hafta boyunca bu kimyasalları yiyeceklerinizden, kişisel ürünlerinizden ve evinizden nasıl uzaklaştırabileceğinizi size göstereceğim.



Doğurganlığı Arttıran Ek Stratejiler



Kadının doğurganlığı, hayat tarzının ve çevresel faktörlerin bebek sahibi olmak için doğru bir zaman olup olmadığına yanıtlar veren kompleks bir yapıdır. Kadın vücudu, bolluk zamanlarında doğurganlığı arttırmaya, çatışma ve kıtlık zamanlarında doğurganlığı azaltmaya motive olmuş bir haldedir. Vücudunuz bir bebek dünyaya getirmek istediği kadar sizi korumayı da istiyor.



Beslenme (kaloriden farklı olarak), sosyal istikrarın ve bolluğun anahtar göstergesidir. Bu nedenle kadının doğurganlığı beslenme ile bağlantılıdır. Yumurtalıklarınız düzgün bir şekilde çalışabilmek için yiyeceklerden elde edeceğiniz belirli besinlere, az rastlanan elementlere ve antioksidanlara gereksinim duyar. Besin değeri zengin bir diyeti benimsemediğinizde yumurtalıklarınız küçülür ve oksidatif stres adıyla bilinen süreç içerisinde serbest radikaller tarafından hasar görür. Bu kitaptaki plan, sabit ve düzenli bir şekilde vücudunuza çeşitli ve yüksek kalitede besinler alabilmeniz için diyetinizi en uygun hale getirecek.



Duygusal olarak iyi hissetmek de doğurganlığı etkileyen diğer bir faktördür. Kronik duygusal stresin bir göstergesi olan yüksek alfa-amilaz seviyelerine sahip olan kadınlar, normal alfa amilaz seviyelerine sahip olan kadınlara göre yüzde 50 oranında daha fazla infertilite problemleri yaşamaktadırlar. Stres, başarılı bir gebelik ve implantasyon için gerekli olan hormon seviyelerini değiştirir. Ayrıca stres (ki infertilite kendi içinde zaten çok stres verici bir durumdur), hem bir kadın hem de bir insan olarak sizin vücudunuza zararlıdır. Stresle baş edebilmeniz için bu kitapta sizlere bazı basit teknikler öğreteceğim.



Bilgi tek başına doğurganlığınızı arttırmaz ama eğer bilirseniz olabileceğiniz en doğurgan halinize gelebilir ve bunun için bu yolculukta hangi adımlar atmanız gerektiğinin kararını bilinçli bir şekilde verebilirsiniz. Hayat tarzınızda değişiklikler yaptığınızda bunun size pozitif bir etki edip etmediğini tam olarak bilmek zor olabilir. Her hafta enflamasyon ve metabolik sağlığınızın güncel halini tespit etme adına kilonuzu, vücut kitle indeksinizi, bel çevrenizi ve kan basıncınızı ölçeceksiniz. Aynı zamanda ovulasyon takibi yapacaksınız. Düzenli bir ovulasyon, hormonlarınızın düzenli bir döngüye sahip olduğunun göstergesidir. Bu program boyunca sağlığınızın hangi yöne gittiğini gösteren bu krtiterler hakkında bilgi sahibi olacak ve böylece vücudunuzda neler olduğu hakkında net bir fikre sahip olacaksınız.



Sağlık Hakkında Konuşalım



Bu kitaptaki programın temel hedefi sizi daha sağlıklı hale getirmektir. Peki bu ne demek? Bence sağlık, hayatta sizin için önemli olan şeyleri yapabilecek fiziksel ve duygusal istidata sahip olmanızdır.



Bundan sonra kendi sağlık tanımınızı kendiniz yapabilirsiniz. Sizi mutlu eden aktiviteler nelerdir? Seyahat etmeyi, kamp yapmayı, kırda yürüyüş yapmayı, yüzmeyi, sporla meşgul olmayı seviyor musunuz? Ağır eşyaları kaldırmak veya uzun süre ayakta kalmanız mı gerekiyor? Acil durumlarda sakin kalmak mı istiyorsunuz? Hasta bakabilmek için duygusal yeterliliğe mi ihtiyacınız var? Bir bebek sahibi olmak mı istiyorsunuz?



Sağlık bir sayı, bir numara değildir. Kendi tanımladığınız şekilde yaşamaya değer bir hayata sahip olabilme ve bu hayatı mümkün olduğu kadar uzun bir süre devam ettirebilme kapasitesidir. Sağlığın tek bir portresi olmasa da şunu biliyoruz ki belli sağlık faktörleri, hayat kalitenizi etkileyebilecek rahatsızlıklara yakalanma riskinizi arttırıp azaltabilir.



Bir doktor olarak bir yandan hastalarımın kendi sağlık yolculuklarında bulunduğu konumu kabul ederken diğer yandan onların kan testi sonuçlarında, kilo ve hayat tarzlarında gördüğüm risk faktörleri hakkında dürüst bir şekilde konuşuyorum. Benim hedefim her zaman hastalarımı yargılamadan onların ihtiyaç duydukları bilgileri vermek olmuştur.



Siz bir sağlık numarası, bir tahlil sonucu değilsiniz. Fakat numaralarınız, tahlil sonuçlarınız size çok şey ifade eder.



Bu mesele özellikle de gebelik ile alakalı ise çok önemlidir. Fazla kilo, insülin direnci, yüksek kan basıncı, testosteron, kan tahlilinizde BPA, kurşun ve cıva gibi endokrin bozucuların seviyesi; sağlığınız, doğurganlığınız ve gelecekteki bebeklerinizin sağlığı hakkında riskleri belirler.



Sağlıklı bir gebelik geçirmeniz ve sağlıklı bebekler dünyaya getirebilmeniz için sizin sağlık numaralarınıza bakmamız gerekecek.



Kilo Hakkında Konuşalım



Kilo, muhtemelen konuşulması en zor sağlık numaralarından biri, çünkü o diğer sağlık numaralarından farklı. Pek çok PCOS'lu kadın fazla kiloya sahiptir. İşlevsiz metabolizmamız, insülin direncimiz ve kronik enflamasyonumuz nedeniyle vücudumuz hep yağ depolama modunda çalışır ve yüksek ihtimalle bu yağlar kalça bölgesi yerine karın bölgesinde toplanır. İşte bu nedenle pek çok PCOS'lu kadında az zararlı olan ''armut'' şekli kilo alma değil de, kalp hastalıkları da dahil olmak üzere pek çok hastalık için riskli bir durum olan ''elma'' şeklinde kilo alma görülür.



Fazla kilonun bize zararlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak sizler de mutlaka fark etmişsinizdir ki PCOS'lu ve aynı zamanda fazla kilolu iseniz bu kiloları vermek gerçekten zordur. Vücudumuz bu konuda metabolik anlamda biraz fazla tutumlu. Biz doğal olarak enerjiyi korur ve bu enerjiyi yağ olarak depolarız. Bu da büyük büyük anneannelerimizin kıtlık zamanında hayatta kalma konusunda yeterince iyi oldukları anlamına gelir. Ancak maalesef bu özellik günümüzde pek işe yaramamaktadır.



Özetle biz PCOS'lu kadınlar kilo almaya yatkınız. Aldığımızda da onu korumaya yatkınız. Ve mükemmel bir şekilde zayıf olmayan kadınlar için bunun önemli olduğu bir toplumda yaşıyoruz.



Asla vücudunuz hakkında sizi suçlu hissettirmek istemiyorum. Sizin vücudunuz, sizden önce gelen güçlü kadınlardan bir hediye, bir mirastır. Ve bu vücudunuz, günlük ritmin tam bir şekilde yaşandığı, egzersiz yapılan ve doğal yiyecekler yenen bir çevre için tasarlanmıştır. Sizin vücudunuz eksik değil. Eksik olan, hatalı olan çevreniz.



Fazla kilolu olmak, bugünün toksik ve doğal olmayan dünyasında yaşamakta zorlandığınızı gösterir. Bu kitaptaki plan sizin çevrenizi, büyük-büyük anneannelerinizin yaşamasına elverişli olan çevreye nasıl benzetebileceğinizi size göstererek vücudunuzu iyileştirmenize yardımcı olacak.



Bir doktor olarak PCOS, kilo ve gebelik hakkında size şunu söylemek istiyorum: Sağlıklı olmak için cılız olmak zorunda değilsiniz. Fakat eğer fazla kilolarınız varsa kilo vererek doğurganlığınızı arttıracak ve gebeliğinizi daha güvenli hale getireceksiniz. Ayrıca kilo vermek, insülin direncinizin ve enflamasyonun azaldığını gösteren gözle görülebilir bir işarettir.



Bu kitap size sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde nasıl kilo verebileceğinizi gösterecek. Muhtemelen yediğiniz şeyleri ve yemek yediğiniz zaman dilimlerini değiştirmeniz gerekecek. Fakat ben kalori hesabı yapma taraftarı değilim, bu nedenle kalori hesaplamak, kalori sınırlaması yapmak hatta kalorinin ne olduğunu bilmek zorunda bile değilsiniz.



Diğer taraftan kısa süreli oruçlar, metabolizmanızı, sirkadiyen ritminizi ve bağırsak mikrobiyomunuzu resetlemek için mükemmel bir yoldur. Bu nedenle sizden 3 defa 5 günlük ''oruç benzeri diyet'' yapmanızı isteyeceğim ki bu, ileride ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır. Bu diyetin ilk birkaç günü kendinizi yemekten yoksun hissedebilirsiniz, ancak bu süre içerisinde aktif bir şekilde oruç tutacaksınız ve sizden aç kalmanızı talep etmeyeceğim. Hatırlayın, sağlığın tanımını hayatı istediğiniz gibi dolu dolu yaşama kapasitesi olarak yapmıştım. Sürekli aç dolaşmak mutluluk değildir, sağlık değildir.



PCOS'lu Zayıf Kadınlar



Eğer PCOS'lu olduğu halde zayıf olan %20'lik kısımdaysanız kendinizi dışarıda bırakılmış gibi hissetmeyin. Bu program sizin de işinize yarayacak.



Fazla kilosu olan kişiler için kilo vermek metabolizmanın düzelmesinin işaretidir. Eğer hali hazırda zaten sağlıklı ve ideal kilonuzdaysanız bu programla siz de fazla kilo kaybetmeden daha da sağlıklı olacaksınız ve kilonuzu korumak daha da kolay hale gelecek.



Eğer infertilite ile mücadele eden zayıf bir PCOS'lu iseniz insülin direnciniz olduğu neredeyse kesindir. Bu kitapta tavsiye edilen takviyeler, hayat tarzı değişiklikleri ve diyetinizde yapacağınız değişiklikler size yardım edecek.



Vücut kitle indeksiniz 18'in üzerinde ise oruçlar dahil bu kitaptaki her şeyi olduğu gibi uygulayabilirsiniz. Vücut kitle indeksiniz 20'nin altındaysa doğurganlığınızı arttırmak için biraz kilo almanız gerekip gerekemediği konusunu doktorunuzla konuşmalısınız.



Eğer vücut kitle indeksiniz 18'in altındaysa kesinlikle kilo almanız gerekmektedir. Kitaptaki programı aynıyla uygulayın, ancak ''oruç benzeri diyet'' kısmını atlayın.



Gerçek Doğurganlık Hakkında Konuşalım



Doğurganlık sadece hamile kalmak ile alakalı değildir. Hamile kalmak sadece ilk adımdır. Gerçek doğurganlık, sağlıklı bir şekilde haftasını doldurmuş bir gebelik süresi geçirmek ve sağlıklı bir bebek doğurmaktır.



PCOS'lu kadınlarda infertilitenin en büyük nedeni yumurtlamanın olmamasıdır. Bu 12 hafta boyunca yumurtlamanızı takip edeceksiniz. Yumurtlayıp yumurtlamadığınızı ve eğer yumurtluyorsanız ne sıklıkta yumurtladığınızı göreceksiniz. Eğer programı tamamlamanıza rağmen hala yumurtlamıyorsanız bunu da bileceksiniz.



Fakat yumurtlamanın gerçekleşmemesi hikayenin sadece bir kısmı. PCOS, düşük yapma ihtimalinizi de epey arttırmaktadır. Hormonal dengesizlikler ve yumurta kalitesinin düşük olması bunda rol oynamaktadır. PCOS yumurta kalitenizi azaltmaktadır. Bu nedenle yumurta kalitenizi arttırmak için size takviyeler önereceğim.



PCOS, stres altında iken vücudunuzun daha az dirençli olmasına neden olur. Bir kere hamile kaldığınızda vücudunuzda stres muazzam bir şekilde artar. Bu program ile metabolik sağlığınızı iyileştirecek ve böylece vücudunuz bir bebeği büyütmeye müsait hale getirecek, ve bu süre içerisinde tehlikeli bir hastalık geçirmenizi veya doğum sancılarınızın çok erken başlamasını da engelleyecektir.



Bu program, başarılı bir şekilde gebe kalma ve sağlıklı bir bebek doğurmak için sahip olabileceğiniz en iyi şansı size sunacak. Gerçek doğurganlık hakkkında benim düşündüklerim işte budur.



Erkek Sağlığı



Bebek sahibi olmak için sadece kadının sağlıklı olması yeterli değildir. Erkeğin de sağlıklı olması gerekir. Sağlıklı erkeğin vücudu sağlıklı sperm üretir. Siz PCOS ile mücadele ederken eşinizin de sağlıklı spermlere sahip olması çok önemlidir. Meslektaşım Prof. Dr. Kelton Tremellen, eşinizin uygulaması gereken bazı tavsiyeleri bu kitap için kaleme aldı. Kadınların ve erkeklerin bu konuda ayrı ayrı ele alınması gerçekten önemliydi. Ancak şunu diyebilirim ki, sizin doğurganlığınızı arttıran şeyler eşinizin de sperm kalitesini arttıracaktır. Bu nedenle 12 haftalık programda bulunan diyet, oruç, uyku, egzersiz ve temiz yaşam gibi herkes için faydalı olan tavsiyeleri eşinizle beraber uygulamanızı öneririm. Eşiniz hem bu tavsiyeleri hem de Dr. Kelton'un erkeklere özel tavsiyelerini uygularsa şansınızı daha da arttırmış olacaksınız.



Para Hakkında Konuşalım



ABD'de iki türlü ürün vardır. Birincisi normal herkese hitap eden, test edilmemiş, minimal düzenlemeye tabi tutulmuş kimyasallardır. İkincisi ise varlıklı insanlar için üretilen pahalı ama kaliteli, güvenilir ve doğal ürünlerdir. İnsanların maddi durumlarına bakılmaksızın herkesin temiz yiyecek, temiz içecek ve güvenilir kişisel bakım ürünlerine sahip olma hakkı vardır, ancak bu konu kitabın kapsamının dışındadır.



Fakat bir doktor olarak sizin ve ailenizin sağlığı için hangi ürünlerin tercih edilmesi gerektiği hakkında dürüst olacağım. Polikistik over sendromunuzu iyiye götürmek için en uygun maliyetli seçenekleri sizlere sunacağım. Ayrıca dışarıda yemek yemeyip evde pişirmek, daha az et yemek gibi tavsiyeler ile bütçenize katkıda bulunabileceksiniz. Ancak ne olursa olsun bazı takviyelere hatırı sayılır bir miktarda para harcamanız da gerekebilir. Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok.



Araştırmalar gösteriyor ki sağlıklı bir yaşam tarzı; kalp hastalıkları, felç, kanser, diyabet ve oto immün hastalıklara yakalanma riskinizi azaltmaktadır. Kronik hastalıkları tedavi etmek pahalıdır. İnfertilite tedavileri ise çok daha pahalı olabilir. Kısa vadede bu programı uygularken harcadığınız para gözünüze çok görünebilir ama daha sağlıklı bir insan olacağınız için uzun vadede sağlığınız için yapacağınız harcamaları ciddi anlamda azaltacaktır.



Parayı organik yiyeceklere ve organik ürünlere harcamanın, zamanı da egzersiz ve kişisel bakıma ayırmanın ekonomik olarak mantıklı bir tercih olduğuna gönülden inanıyorum. Ancak şu da var ki herkes kendi ekonomik gerçekliklerine göre hareket etmelidir. Hayat bazen bunu gerektirir. Yine de hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapabiliriz.



Gerçek Hayat Hakkında Konuşalım



PCOS SOS Doğurganlığı hızlı bir şekilde arttırma programı çok özenle hazırlanmış bir programdır. Şu an PCOS yolculuğunuzun her neresinde olursanız olun bu program, bulunduğunuz yerden sizi alıp fiziksel, duygusal ve üreme açısından daha sağlıklı bir noktaya getirecek. Programı ne kadar dikkatli bir şekilde uygularsanız o kadar iyi netice alırsınız. Çok basmakalıp bir ifade olacak ama ne ekerseniz onu biçeceksiniz.



Ayrıca sizlere bazı şeyleri aksatma iznini de veriyorum. Siz bir insansınız. Muhteşem, karmakarışık, ve mükemmel olmayan bir insansınız. Bu programı uygulayabilmek için sadece elinizden gelenin en iyisini yapın. Eğer olur da sert bir taşa denk gelir tökezlerseniz, kalkın ve koşmaya devam edin.



Eğer bu şekilde devam ederseniz, önünüze hangi engeller çıkarsa çıksın sonuçta daha sağlıklı olacaksınız. Bu kaçınılmaz. Umarım bu program vesilesiyle sağlığınız ve doğurganlığınız için öyle bir yere gelirsiniz ki, neticede muhteşem, karmakarışık, mükemmel olmayan ama sevgi dolu bir anne olursunuz.



3. Bölüm

Hazır Olun




12 haftalık programa hazırlık yapmanız birkaç gününüzü alabilir. Bu konuda kendinize 1 hafta süre vermenizi tavsiye ederim. Şimdi neyi neden yapmanız gerektiğine bir bakalım. Daha sonra size vereceğim kontrol listesi ile kendinizi gözden geçirin ve programa hazır olduğunuzdan emin olun.



Takviminize ilk günü işaretleyin: Yapmanız gereken ilk şey kendinize bir başlangıç günü belirlemektir. Bu programa hazır olabilmek için birkaç güne ihtiyacınız olacak. Bu nedenle önümüzdeki veya bir sonraki pazartesi gününü başlangıç için seçebilirsiniz. Araştırmacıların söylediğine göre başarılı bir programın başlangıcı için kendinize iyi bir başlangıç günü seçmelisiniz. Bu günler genelde bir yılın veya bir ayın ilk günü olabilir, doğum günü olabilir, veya herhangi bir pazartesi günü olabilir. Başlangıç gününüzü seçerken dikkat edin çünkü 4. 8. ve 12. haftalarda oruç tutacaksınız. Bu günlerde tamamen evde kalmanız gerekmeyecek, normal hayatınıza devam edeceksiniz, ama yine de çok yorucu bir program, önemli bir sunum, veya büyük bir parti ile çakışmasını muhtemelen istemezsiniz. Bu nedenle başlangıç gününüzü iyi belirleyin. Oruç haftasına gelmenize rağmen bu günler oruca müsait halde değilseniz son haftaya kadar uyguladığınız programı aynen devam ettirin. Ne zaman oruca müsait olursanız o zaman oruç tutun ve programa kaldığınız yerden devam edin.



Bazı haftaların yerini değiştirmek veya bazı haftaları atlamanız gerekirse oruçlar arası en az 3 hafta geçmesine dikkat edin.



Bu programı 12 haftadan daha uzun sürelerde uygulamak tamamen size kalmış. Gebelik öncesi hazırlığınızı daha fazla uzatmak daha da sağlıklı hale gelmenize neden olacaktır.



Bütün bunları göz önünde bulundurarak kendinize bir başlangıç günü belirleyin ve buraya yazın.



………………….. günü başlıyorum.



Bu kitabı tanıyın: Kolaylık olması için her 4 haftayı 1 ay olarak düşüneceğiz ve her bir haftanın ilk gününü de pazartesiden başlatacağız. Her pazar günü de önümüzdeki haftanın planını yapacağınız gün olacak. Her pazar günü önümüzdeki haftanın görevlerini okuyacak, kendinize yemek menüleri belirleyecek ve alışverişe çıkacaksınız. Bir hafta boyunca size verilen görevleri yapacak, hayatınıza bunları nasıl adapte edebileceğiniz konusunda çaba harcayacaksınız. Hafta bittiğinde pazar günü kilo vb. ölçülerinizi alacak ve önümüzdeki haftanın hazırlıklarını yapacaksınız. Bu ölçümler ileride ayrıntılı bir şekilde açıklanacaktır. Böylece pazar gününden her işinizi tamamlayacak ve pazartesi günü tekrar taze bir başlangıç yapacaksınız.



Her bölümün haftalık planı şu şekilde olacak:

1. Haftanın yeni görevleri ve kazanılması gereken alışkanlıklar hakkında özet

2. Yemek planı. Böylece bir hafta boyunca neler yiyeceğinize karar vereceksiniz

3. Tamamlanması gereken görevler ve alınması gereken malzemeler hakkında yapılacaklar listesi

4. Her bir gün yapmanız gereken şeyleri takip edebileceğiniz günlük kontrol listesi

5. Bir sonraki hafta için pazar günü planı



Her hafta verilen görevler, bir önceki haftaya ek görevlerdir. Yeni bir haftaya geçtiğinizde önceki haftanın hedeflerini de aynen devam ettiriyor olacaksınız. 12 haftanın sonunda kendinize tamamen yeni bir hayat tarzı edinmiş olacaksınız. Böylece sağlığınız iyiye gidecek ve doğurganlığınız artacak.



Randevu Alın: Gebelik öncesi gerekli diş muayenesi için randevu alın. Gerekli tedavilerinizi yaptırın. Gebeliğe hazırlık ve gebelik süresi boyunca sizi takip edebilecek, PCOS hakkında bilgi sahibi uzman bir jinekolog bulun. Vajinal ultrason ve gerekli kan tahlilleriniz yaptırın. Gebe kalmanızı engelleyebilecek ek bir durum olmadığından emin olun veya bir problem varsa bu problemi gidermek için gerekli randevularınızı alın. Herhangi bir ilaç kullanıyorsanız bu kitaptaki protokolü ve içindeki takviye listesini doktorunuza gösterin ve takviyelerin ilaçlarınızla bir etkileşime girmediğinden emin olun.



Diş eti hastalığınız varsa tedavi ettirin çünkü diş eti hastalıkları doğum sancılarının erken gelmesi ve düşük kilolu bebek doğurma risklerini arttırmaktadır. Diş röntgeni çekilmeniz gereken bir durum varsa gebelik öncesinde tamamlayın ve eğer dolgu yaptırmanız gerekirse cıvasız dolgu malzemesi tercih edin. Amalgam dolguların yüzde 50'si cıvadır. Eğer ağzınızda amalgam dolgular varsa bunları çıkarttırmayın çünkü dolgunun çıkarılması esnasında daha fazla civaya maruz kalacaksınız. Bu nedenle amalgam dolgularınızı şimdilik olduğu gibi bırakın.



Temin etmeniz gereken aletler:

Tansiyon aleti: Koldan ölçen cihazları tercih edin. Bilekten ölçenler biraz yüksek sonuç verebilir ancak eğer elinizde bu cihazdan varsa onu da kullanmanızda bir sakınca yok.

Yumurtlama takip cihazı: PCOS'lu kadınlarda doğru netice verebilecek ve birkaç gün sonra yumurtlayacağınızı size bildirebilecek bir ovulasyon takip cihazına ihtiyacınız olacak. Takvim aplikasyonları, ateş ölçme yöntemi ve idrar tahlili ile ovulasyon takibi bu konuda istenen neticeyi veremeyecektir. Benim tavsiyem, Ovacue vajinal sensör veya Ovusense monitörden yana. (Not: Bu cihazlar Türkiye'de satılmadığı için ateş ölçme, idrarda lh takibi gibi yöntemleri seçmek zorunda kalacağız.)

Tartı: Haftada bir defa kilonuzu ölçebileceğiniz bir tartıya ihtiyacınız olacak.

Mezura: Haftada bir defa bel ve kalça ölçünüzü alabileceğiniz bir mezuraya sahip olmalısınız.



Takviyelerinizi Temin Edin: Ne kadar sağlıklı yaşamak için çaba gösterirsek gösterelim hiçbir zaman geçmişteki insanlar kadar doğal bir hayat süremeyiz. İşte takviye gıdalar hayat tarzımızda ve yiyeceklerimizde bulunan boşluğu doldurmaya yarayacaklar. İnfertiliteye neden olan enflamasyon ve insülin direncini de ortadan kaldırmada bize yardım edecekler. Bu listedeki takviyeler gözünüze çok fazla görünebilir. Ancak bunları sadece 3 ay kullanacaksınız ve bu sürede insülin direncinizi ve enflamasyonunuzu ciddi bir şekilde azaltmış olacaksınız. İlk haftadan itibaren bütün takviyeleri 12 hafta boyunca almanızı tavsiye ederim. 12 haftanın ardından hangi takviyelere ne kadar süreyle devam edilmesi gerektiği ise daha sonra kişiye göre değerlendirilebilir. 12 hafta bittikten sonra hayat tarzınıza ve takviyelerinize nasıl devam etmeniz gerektiğini ileride konuşacağız.



1. Berberin: Günde 3 defa 500 mg'lık (3x500 mg: günlük toplam 1500 mg) berberin alacaksınız. Berberin infertilite tedavisinde faydalıdır çünkü kan şekerini kontrol eder ve metabolizmayı normalleştirir. PCOS'lu kadınlarda gebelik ihtimalini arttırır. Hamile kalır kalmaz berberin almayı bırakın.

2. Kurkumin: Günlük 1500 mg almanız gerekecek. Kurkumin, zerdeçalın içinde bulunan bir bileşendir. Enflamasyonu giderici bir etkisi vardır. İnsülin direncini ve diyabet riskini azaltır. Yüksek tansiyonu düşürür. Genel vücut sağlığını iyileştirerek doğurganlığı arttırır ve vücudunuzu gebeliğe hazırlar.

3. Melatonin: Melatonin, yumurtalıklarda reseptörleri bulunan bir hormondur. PCOS'lu kadınlarda başarılı gebelik oranlarını arttırmaktadır. Her gece yaklaşık 3 mg almanızı öneririm.

4. Myo-inositol: Günlük 4 gr tozu suyla karıştırıp içebilirsiniz. Myo-inositol insülin direncini azaltır. Metforminden daha etkilidir. Ayrıca metforminin neden olduğu yan etkilere neden olmaz. O kadar etkilidir ki kullananların %70'inin adetleri düzene girer. Yumurta kalitesini arttırır ve gebelik şekeri riskini azaltır.

5. NAC (N-acetyl cysteine): Günlük 1800 mg NAC almanızı tavsiye ederim. NAC bir antioksidandır. PCOS'lu kadınlarda yumurta kalitesini arttırır, yumurtlamayı normale çevirir. Gebe kalma ve sağlıklı bir bebek dünyaya getirme ihtimalinizi arttırır. NAC, gebelik sürenizi uzatır, erken doğum riskini azaltır.

6. Omega 3: Günlük 600 mg EPA, 400 mg DHA içeren bir kapsül öneriyorum. Omega 3, enflamasyonu azaltır, bağışıklık sistemi fonksiyonlarını iyileştirir. Vücudumuzun iki türüne ihtiyacı vardır: EPA ve DHA. Kanında yüksek oranda omega 3 bulunan kadınların doğurganlıklarının arttığı tespit edilmiştir.

7. Prenatal multivitamin: Multivitamininizin içinde 800-1000 mcg folat ve 150 mcg iyot içerdiğinden emin olun. Biyo-uygun multivitamin aldığınızdan emin olun. Biyo-uygunluk, vücudunuzun bu vitaminlerin emilimini rahat bir şekilde yapabileceği anlamına gelir. B grubu vitaminlerinin metil formda olması gerekir. Örneğin B9 vitamini olarak bilinen folik asit, folik asit formunda değil metil folat formunda olması gerekir. B12 vitaminin ise cyanobalamin yerine methylcobalamin olması gerekir.

8. Probiyotik: Probiyotikler, bağırsak mikrobiyomunuz için yararlı olan canlı bakterilerdir. PCOS'lu kadınlarda günlük probiyotik kullanımı kilo vermeye yardımcı olur, trigliserid ve kolesterol seviyelerinizi düzeltir, insülin direncinizi azaltır. Aynı zamanda probiyotikler testosteron seviyelerini düşürür, aşırı tüylenmeyi azaltır. Gebelik zehirlenmesi ve erken doğum risklerini azaltır. Günlük bir kapsül probiyotik almanızı tavsiye ederim. (Probiyotik seçerken dikkat etmeniz gereken kriterler için PCOS SOS kitabında probiyotik başlığına bakın.)

9. Quercetin: Günlük 1000 mg Quercetin almanızı tavsiye ederim. Quercetin testosteron seviyesini düşürür, yumurtalık sağlığı ve işlevi için faydalıdır. Myo inositol gibi quercetin de insülin direncini azaltır. Kilo vermeyi kolaylaştırır.

10. Vajinal probiyotik: Sağlıklı vajinal mikrobiyom için vücutta yeterli östrojen olmalıdır. PCOS'ta östrojen yeterli olmadığı için günlük oral probiyotik almanızı tavsiye ederim. Oral probiyotiklerin vajinal mikrobiyoma katkısı yapılan araştırmalar tarafından kanıtlanmıştır.

11. D3 Vitamini: Günlük 2000 IU D vitamini almanızı tavsiye ederim. Multivitamininizin içinde ne kadar D vitamini olduğunu tespit edin ve bu miktarı 2000 IU'ya tamamlayın. Doktorunuza danışmadan 2000 IU'nun üzerinde doz almayın. PCOS'lu kadınların %85'inde D vitamini eksikliği görülmektedir ve bu eksikliği gidermek pek çok PCOS semptomunun iyileşmesine neden olur. Ayrıca D vitamini yeterli olan kadınlarda gebelik oranları daha fazladır.



Pazar Günü Hazırlıklarınızı Yapın: Yeni hafta başlamadan bir gün önceki pazar günü, bir sonraki haftanın planını yapın.



Önünündeki hafta ile ilgili açıklamaları okuyun. Haftalık menü planınızı yapın. Her öğün için ayrı bir tavsiye verilmeyecek. Size verilen tavsiyeleri uygulayın. Tavsiye verilmeyen alanlarda normalde günlük nasıl besleniyorsanız aynı şekilde beslenmeye devam edin. Bu programda beslenme alışkanlığınızı yavaş yavaş 12 haftada değiştireceğiniz için bütün tavsiyeleri bir anda ilk haftadan vermeyeceğim.



Haftalık menünüzü belirledikten sonra alışveriş listesi yapın. Her hafta mutlaka almanız gereken malzemeleri ben size söyleyeceğim. Siz buna ek olarak normal kendi alışverişinizi yapabilirsiniz. İlk haftalar benim tavsiye ettiğim yiyecekler daha az olacak ve sizin kendi tercihlerinizi yapmanıza daha fazla müsaade edeceğim. Ancak haftalar ilerledikçe daha fazla tavsiyelerde bulunacağım. Pazar günü alışveriş yaptığınızda size 1 hafta yetecek kadar sebze alacaksınız ve bu sebzeleri çürümeden bir hafta boyunca yiyebilmeniz için haftanın ilk günleri daha çabuk bozulabilecek sebzeleri, haftanın son günleri ise bozulmaya daha dayanıklı olan sebzeleri yiyeceksiniz. Böylece bütün bir haftanın alışverişini pazar günü yaparak hafta boyu rahat edebilirsiniz.



Mutfak dolaplarınızı uzun ömürlü gıdalarla doldurabilirsiniz. Kuru yemişler, kuru meyveler, tohumlar, baklagiller, turşu ve zeytin bu kategoridedir.



Tüm bunlar bir tarafa, bu haftadan itibaren odaklanmanızı istediğim şey organik gıda satın almanız. Her ne kadar iyi yıkarsanız yıkayın, geleneksel tarımda kullanılan pestisitler yiyeceklerle vücudunuza girmektedir. Pestisitler zehirdir ve pestisitlere maruz kalan kadınların hamile kalma süreleri daha da uzar, düşük yapma ve bebekte sağlık problemi görülme riski artar. Mutfağınızda organik olmayan her şeyi çöpe atmanıza gerek yok. Ancak yeni bir şey aldığınızda organik satın almanız yeterli.



Programa Hazırlık Listesi: Bu liste gözünüze çok kabarık gelebilir ancak bu listeyi tamamladığınızda hayat tarzınızı değiştirmeye, ve sizi tabiri caizse deli eden rahatsızlıklardan kurtulmaya hazır hale geleceksiniz.



1. Başlangıç gününü belirleyin.

Randevular:

2. Gebeliğe ek engel bir durum olup olmadığını tespit etmek için jinekolog randevunuzu alın.

3. Diş eti hastalığınız varsa veya diş problemleriniz varsa dişçiden randevu alın.

4. Eşiniz için uzman bir ürologdan randevu alın, her şeyin yolunda gittiğinden emin olun.

Satın almanız gerekenler:

5. Tansiyon aleti satın alın. Tercihen koldan ölçüm yapan bir cihaz olsun.

6. Ovulasyon takibi yapabileceğiniz bir cihaz alın.

7. Tartı satın alın.

8. Bel ve kalça ölçümlerini yapabileceğiniz mezura alın.

Takviye gıdalar:

9. Berberin

10. Kurkumin

11. Melatonin

12. Myo-inositol

13. NAC

14. Omega 3

15. Prenatal multivitamin

16. Probiyotik

17. Quercetin

18. Vajinal probiyotik

19. Vitamin D3





Bunları temin ettiyseniz artık programa başlamak için hazırsınız. Önümüzdeki pazartesi günü başlayacağınızı varsayarak bu pazar günü bütün hazırlıklarınızı yapın. Ve önümüzdeki hafta için pazar günü planını okuyun.





Pazar Günü Planı

1. Aşağıdaki kılavuzdan yararlanarak bel ve kalça ölçünüzü alın, kilonuzu ve tansiyonunuzu ölçün.

2. Birinci hafta bölümünü baştan sona okuyun.

3. Birinci hafta size verilen alışveriş listesini alın ve alışverişinizi yapın.



KILAVUZ



Her hafta vücudunuza ait belli ölçüleri alıp not etmeniz gerekecek. Haftada birden daha fazla ölçüm yapmak isterseniz tabi ki o da uygun ama haftada en az bir defa pazar günleri ölçüm yapmanız gerekli.

1. Kilonuz: Her pazar sabahı lavabo ihtiyacınızı giderdikten sonra kıyafetsiz bir şekilde tartılın ve not edin.

2. Vücut Kitle İndeksi: Vücut kitle indeksinizi internetteki bir hesaplayıcı yardımıyla hesaplayın ve her pazar günü not edin. İdeal vücut kitle indeksiniz 18.5-24.9 arası olmalıdır. Pek çok doğurgan kadının vücut kitle indeksleri 20'ye yakındır. Ancak her kadın farklıdır. Bu nedenle sizin için ideal olan vücut kitle indeksini doktorunuzla konuşabilirsiniz.

3. Bel / kalça oranı: Bu oran ne kadar yüksekse kalp damar hastalıkları geçirme ve felç riskiniz de o kadar artar. Örneğin bel ölçünüz 75 cm, kalça ölçünüz 90 cm ise bel/kalça oranınız 75/90 = 0.83 şeklinde çıkacaktır. Eğer çıkan sonuç 0.8'in altındaysa risk düşük, 0.8-0.89 arası orta risk ve 0.9 üzeri yüksek risk anlamına gelir. Fazla kilo vermeseniz bile vücudunuzda enflamasyon (iltihap) azaldıkça bu oranın daha da düştüğünü ve bel bölgenizdeki yağların kalça bölgesine dağıldığını göreceksiniz. Bel bölgesindeki yağlar, kalça bölgesindeki yağlara göre daha fazla tehlike arz eder.

4. Tansiyon: Akşam saat 8 civarı bir yere oturun ve sakin bir şekilde 10 dakika kadar bekledikten sonra tansiyonunuzu ölçün. Büyük tansiyonun 12'den, küçük tansiyonun ise 8'den aşağı olması idealdir.



Tüm bunlara ek olarak her hafta yaşadığınız semptomları not etmeniz gerekecek. Sivilce, saç dökülmesi, kan şekeri, ruh hali, uyku, adet döngünüz, şeker hastasıysanız kullandığınız insülin miktarı gibi not etmeniz gerekli olan şeyleri de ekstra bir yere her pazar günü not edin.

Kilo​
Vücut Kitle İndeksi​
Bel / Kalça Oranı​
Tansiyon​
1. Hafta​
2. Hafta​
3. Hafta​
4. Hafta​
5. Hafta​
6. Hafta​
7. Hafta​
8. Hafta​
9. Hafta​
10. Hafta​
11. Hafta​
12. Hafta​




Semptomlarla alakalı notlar​
1. Hafta​
2. Hafta​
3. Hafta​
4. Hafta​
5. Hafta​
6. Hafta​
7. Hafta​
8. Hafta​
9. Hafta​
10. Hafta​
11. Hafta​
12. Hafta​
 
Dödüncü Bölüm

1. Ay, 1. Hafta: Başlıyoruz




Birinci haftaya hoşgeldiniz. Bu hafta programa başladığınız ilk hafta. Umarım bu haftadan itibaren kazanacağınız yeni alışkanlıklarınızın pek çoğunu ömür boyu devam ettirebilirsiniz. Bu haftanın hedefleri özetle şöyle olacak:



1. Kendinize yeni ve daha sağlıklı bir yemek programı oluşturun

2. Salata yiyin

3. Takviyelerinizi kullanmaya başlayın.

4. Yumurtlama takibi yapmaya başlayın.



Şimdi bunları hayatınıza nasıl geçirebileceğinizi açıklayacağım. Ancak size en uygun yöntemi keşfetmeniz birkaç gün alabilir. Bu nedenle ilk günlerde programa mükemmel bir şekilde ayak uyduramazsanız canınızı sıkmayın. Birkaç gün içinde alışacaksınız ve size en uygun tercihleri keşfedip hayatınıza geçirmeye başlayacaksınız. En iyi motivasyon, bu yaptıklarınızın sonucunu görmeye başladığınız anda olacak. Bu da birkaç hafta süreceği anlamına gelir.



1. Daha sağlıklı bir yemek düzenine geçerken yapacağınız ilk değişiklik yemek yediğiniz saatler olacak. Yemek yiyeceğiniz ve yemeyeceğiniz vakitleri ayırmanız gerek. Buna zaman sınırlamalı yemek diyoruz. Bu, sindirim sisteminizin sirkadiyen ritmi kurmasına yardım edecek.



Kurallar basit. Sadece kahvaltı, öğlen yemeği ve akşam yemeği yiyin. Bu kadar. 24 saatinizi yemek yediğiniz zamanlar ve yemediğiniz zamanlar olarak bölün. Öğünlerinizde ne kadar yemek isterseniz o kadar yiyebilirsiniz. Miktar sınırı koymuyorum. Ancak yemek yemediğiniz zamanlarda tatlı, atıştırmalık vs yemeyin. Tv izlerken bir şeyler atıştırmayın. Akşam yemeğinden sonra hiçbir şey yemeyin. Ancak sıcak bir çay veya kafeinsiz kahve içebilirsiniz. Tabi ki süt ve şeker ilavesi yapmadan.



Hedefimiz, bütün bir sindirim sistemini gece boyu dinlendirmek. Bu işlem, metabolizma ve insülin direnci üzerinde olumlu bir etki oluşturacak.



Akşam yemeğini bitirdiğiniz saat ile kahvaltıya başladığınız saat arasında geçen süre yemek yemediğiniz süredir. Bu süreye gece orucu da diyebiliriz. Gece orucunuz ilk haftalarda 12 saat olacak. Ancak ilerleyen haftalarda bunu 13 saate çıkaracağız.



Pek çok kişi için ideal olan vakit, sabah 7'de kahvaltıya başlamak ve akşam yemeğini 7'de tamamen bitirmek şeklinde olacaktır. Kendi programınıza göre bunu ileri ya da geri alabilrsiniz ancak önemli olan şey, her gece 12 saat boyunca hiçbir şey yememeniz.



Zaman sınırlamalı yemek, insülin duyarlılığını arttırır, glukoz toleransını iyileştirir, trigliserid seviyelerinizi düzeltir, kan basıncınızı azaltır. PCOS'lu kadınlar için bunların hepsi, doğurganlığın artması anlamına gelir. Eğer bunu gebeyken uygulamaya devam ederseniz glukoz seviyeleriniz düşük olduğu için gebelik şekerine yakalanma riskiniz azalmış olacak.



Zaman sınırlamalı yeme, hayat boyu size yardım edecek bir alışkanlıktır. Bu alışkanlığı oturtmak biraz zaman alabilir. Size en uygun saatleri belirlemekte zorlanabilirsiniz ancak ne yapın edin ve her gece 12 saat boyunca yemek yemediğiniz bir vakit oluşturun.



Taktikler



Yemek yediğiniz ve yemediğiniz saatleri belirleyin ve yazın. Ancak bu saatleri ortalama bir hesapla yazmayın. Net olun. Arada 12 saat geçtiğine emin olun.



Kahvaltıya başladığım saat:.....................................

Akşam yemeğine başladığım saat:..........................

Akşam yemeğini bitirdiğim saat:............................



Akşam yemeğini hazırlamanız vakit alıyorsa bir gün önceden hazırlıklarınızı yapın. Akşam eve geldiğinizde bu hazır malzemelerle yemeğinizi daha kısa bir sürede hazırlayıp akşam yemeğinizi erkene çekebilirsiniz.



Arada sırada katılacağınız sosyal aktivite programlarında akşam yemeğinizi daha geç bitirirseniz yine bu vakte 12 saat ekleyip kahvaltıyı her zamankinden biraz daha geç yapabilirsiniz. Ancak bunu çok sık tekrar etmemeye çalışın.



Kahvaltıyı çok geciktirmek kortizol seviyelerinizin uzun süre yüksek kalmasına neden olur. Bu da vücutta enflamasyona ve yağ depolamaya sebep olacağından normalde uyandıktan kısa bir süre sonra kahvaltı yapmanızı tavsiye ederim. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi nadiren bir ortamda akşam yemeğini geç bitirdiğiniz için ertesi gün kahvaltıyı geç yapmak zorunda kalırsanız her zamanki kahvaltı vaktinizde bir avuç kuruyemiş yiyin. Süre 12 saate tamamlanınca da normal kahvaltınızı yapın. Böylece vücudunuzu oruç modundan tamamen çıkarmadan kortizol seviyelerinizi düşürebilirsiniz.



2. Bugünden itibaren akşam yemeğinize salata ile başlayacaksınız. Kahvaltıda, öğlen yemeğinde ve akşam yemeğinde normalde ne yiyorsanız onları yemeye devam edin. Bunları yavaş yavaş ileride değiştireceğiz. Ancak bu haftadan itibaren her akşam yemeğinden önce oturun ve salatanızı yiyin.



Salata dediğimizde şunu anlıyoruz: En az bir buçuk bardak yeşil yapraklı sebze ve buna eklediğiniz 3-5 farklı bitkisel içerikli yiyecek. Bunları salatanızın tabanı olarak düşünebilirsiniz. Bunun üzerine tavuk, peynir, haşlanmış yumurta gibi yiyecekler eklemek isterseniz ekleyebilirsiniz.



Günlük salata tavsiye etmemin iki nedeni var: Birincisi, insanların sağlıklı olmak için besinlere ve liflere ihtiyacı vardır. Sebzeleri ve diğer bitki türlerini yediğimiz zaman vücudunuzdaki bütün organları ve işlevleri desteklemiş olursunuz. Ayrıca bu, bağırsak mikrobiyomunuz için gerekli olan temel lifleri ona sağlar. Bu probramda her gün en az 6 bardak bitkisel kaynaklı yiyecek yemeniz gerekecek. Akşam yemeği öncesi yediğiniz 2 bardak salata ile bunun üçte birini almış olacaksınız.



İkinci neden ise marul, ıspanak, roka, kırmızı pancar gibi sebzelerin yüksek oranda nitrat içermesidir. Siz bunları yediğinizde vücudunuz onu nitrik okside çevirir. Nitrik oksit, çok güçlü bir antioksidandır ve düzgün bir bağışıklık sistemi, kalp-damar sağlığı ve kadının doğurganlığı için çok önemlidir. Nitrik oksit, spermlerin yumurtaya ulaşmasına ve implantasyona yardım eden servikal mukusu arttırır. Gebelik döneminde ise gebelik zehirlenmesi riskini azaltır. Tüm bunları günlük bir öğün salata yiyerek elde edebilirsiniz.



Salata yapmak çok kolaydır. Aslında bir salatayı yanlış bir şekilde yapmak neredeyse imkansızdır. Önce yeşillikleri zemine koyun ve üzerini yine bitkisel kaynaklı yiyeceklerle donatın. Ben bunlara salata aksesuarları diyorum. Bunlar salatanıza renk, lezzet, doku ve besin ekleyecek. Salatanıza eklemek için şunları değerlendirebilirsiniz: Yeşillikler, taze sebzeler, taze meyveler, donmuş sebzeler, konserve sebzeler (zeytin, turşu, marine edilmiş kapya biber vb.), baklagiller, tahıllar, kuruyemişler, tohumlar, kuru meyveler vr organik salata sosları.



Not: Konserve sebzelerinizi teneke kutularda satılanlardan almayın. Cam şişeleri tercih edin.

Keten tohumunu düzenli kullanan kadınların yumurtlama oranlarında artış ve adet döngülerinde düzelme görülmüştür.



Akşam yemeğinde salata yemek size göre değilse bunu kahvaltıda veya öğlen yemeğinde yemenizde hiçbir sakınca yok.



Salata yemek, sağlığınız üzerine yapabileceğiniz en güzel yatırımlardan biridir.



3. Takviyelerinizi alın. Günün belli bir vaktinde alınması gereken tek takviye berberindir. Çünkü berberin sadece birkaç saat vücuda etki eder. Bu nedenle berberini günde 3 defa olmak üzere 3 öğün yemeklerinizden önce 500 mg dozlarda alın. D vitamini için en ideal vakit kahvaltı vaktidir. Quercetin'i yemekle birlikte almayın. Berberin dışındaki bütün takviyeleri akşam yatmadan önce de alabilirsiniz. Ancak günün diğer bir vaktinde de almak isterseniz hiçbir sorun olmaz.



Özetle günlük alacağınız takviyeler şu şekilde olacak:

Kahvaltıdan önce: 500 mg berberin

Öğle yemeğinden önce: 500 mg berberin

Akşam yemeğinden önce: 500 mg berberin

Yatmadan önce: 4 gr myo-inositol, 1500 mg kurkumin, 1800 mg NAC, 600 mg EPA ve 400 mg DHA içeren omega 3 kapsülü, 1 doz prenatal multivitamin, 1 doz probiyotik, 1000 mg quercetin, 1 doz vajinal probiyotik, 2000 IU vitamin D. Daha önce de bahsettiğimiz gibi multivitamininizin içinde ne kadar D vitamini varsa o dozu 2000 IU'ya tamamlayın.



Normalde bu takviyeler yeterlidir. Ancak uzun yıllar gebe kalmak için uğraşıyorsanız, yumurta rezervleriniz azalmışsa, 35 yaş üzerindeyseniz birkaç ek takviyeye daha ihtiyacınız olabilir. Eğer ek takviye almaya karar verirseniz şunları alın:



Resveratrol: Güçlü bir antioksidandır. Testosteron seviyelerini düşürür. İnsülin direncini kırmaya yardım eder. Özellikle de endometriyozisli kadınlarda yumurta kalitesini arttırır. Yumurtalık rezervleri azalan bütün kadınlara bunu tavsiye ediyorum. Günlük 40 mg alabilirsiniz.



Ubiquinol: 35 yaş üzerindeyseniz, bir veya daha fazla düşük yaşadıysanız veya over rezervlerinizin azaldığı size söylendiyse bu takviyeyi kullanmayı düşünmelisiniz. Ubiquinol, CoQ10'in aktif formudur. Pek çok CoQ10 takviyesi ubiquinol değil ubiqinon'dur. Bu da vücutta ubiquinol kadar iyi emilemez. Ubiquinol hücre içindeki enerji üretiminde kritik bir rol oynayan antioksidandır. Biz yaşlandıkça vücudumuz daha az ubiquinol üretmeye başlar. Bu eksiklik ise yumurta kalitesinin azalmasına neden olur. Birkaç araştırma göstermiştir ki ubiquinol takviyeleri, yumurtanın hayatiyetini sürdürmesine katkı sağlar ve kromozom anormalliklerinin azaltılmasına katkıda bulunur. Ubiquinol takviyesi almak isteyenler günlük 600 mg kullanabilirler. Günde 3 defa 200 mg'lık dozlar halinde berberinle aynı anda alabilirsiniz.



4. Yumurtlama takibi yapın. Eğer şu anda yumurtlamıyorsanız dahi yumurtlama takibi yapmaya başlayın. Böylece 12 haftanın sonunda geçmiş 3 ay içinde yumurtlamanın başlayıp başlamadığını görecek ve planlarınızı ona göre yapacaksınız.



Yemek Planlayıcısı


KahvaltıÖğlen YemeğiAkşam YemeğiDiğer
Pazartesi
Salı
Çarşamba
Perşembe
Cuma
Cumartesi
Pazar




Alışveriş Listesi



Yukarıdaki listeyi doldurun ve buna göre ilk haftanız başlamadan önceki pazar günü alışverişe çıkın.



  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Çabuk bozulabilir salata sebzeleri (avokado, renkli biber, salatalık, yeşil soğan)
  • Dayanıklı salata sebzeleri ( domates, havuç, kereviz, kırmızı pancar, lahana, turp)
  • Donmuş salata sebzeleri (mısır, bezelye, soya)
  • Konserve sebzeler (zeytin, sarımsak turşu, marine edilmiş renkli biber)
  • Salata meyveleri (elma, armut, çilek, nar)
  • Salata için kuruyemişler ve tohumlar (keten tohumu)
  • Organik salata sosları


Günlük Liste



Önce kahvaltı ve akşam yemeği saatlerinizi belirleyip boşlukları doldurun. Daha sonra bu hafta boyunca kendinizi günlük kontrol etmek için bu listeyi kullanın.


P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:.......
Öğlen yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:.......
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......
Takviyeler
Yumurtlama takibi
Pazar günü hazırlığı
X​
X​
X​
X​
X​
X​


Bu haftanın son günü yani pazar günü kilo, vücut kitle indeksi, bel/kalça oranı ve tansiyonunuzu ölçüp not edin. Semptomlarınızı not edin. Daha sonra önümüzdeki hafta için hazırlık yapın. 2. haftayı okuyun ve bu hafta yaptığınız hazırlıkların aynısını önümüzdeki hafta için yapın.



Beşinci Bölüm
1. Ay, 2. Hafta


Bir hafta önce bir yolculuğa çıkmaya başladınız. Eğer her şey yolunda gidiyorsa harika. Ama hala bazı şeyleri çözmeye ve hayat tarzınızı değiştirmeye çalışıyorsanız bu durum gayet normal. Hayatınızda yapacağınız her değişiklik sizi daha da sağlıklı yapacak. Bu programı ne kadar dikkatli bir şekilde uygularsanız o kadar iyi sonuç elde edersiniz. Ancak pek çoğumuz mükemmel değiliz. Yine de ben yapabileceğimin en iyisi için çaba göstermeye devam ediyorum.

Geçen haftanız mükemmel olsa da olmasa da, geçen haftanın alışkanlıklarını uygulamaya devam ederken bu hafta yeni birkaç alışkanlık daha ekleyeceğiz. Bu haftanın iki hedefi özetle şöyle olacak olacak:

1. Kendi ışık karanlık dengenizi dünyanın gece gündüz ritmi ile senkronize bir hale getirin.
2. Her gün bakliyat yiyin.

Bu iki alışkanlık o kadar önemli ki programın başlarında yer almasını istedim. Işık karanlık dengesini kurduğunuzda sirkadiyen ritminizi oluşturacak ve böylece kısa ve uzun vadede sağlığınıza çok iyi gelecek. Duygusal durumunuzu kontrol altına alacak ve bağırsak mikrobiyomunuzu iyileştirecek. Ve tabi ki doğurganlığınızı da. Buna inanmak zor olabilir, ancak günlük güçlü bir ışık-karanlık dengesi kurmak ve günlük diyete bakliyat eklemek, kadınların doğurganlıklarını ciddi bir şekilde arttırmaktadır.



Sabahları Gün Işığı Alın

Günlük ışık-karanlık ritminiz her sabah yeni bir güne uyandığınızda ve güneşi gördüğünüzde başlıyor. Sabah gelen güneş ışıkları gözünüzden girdiğinde optik sinirlerinizi uyarır ve beyninizde bulunan ana saate (master clock) zamanı ayarlayan sinyaller gönderir. Bunun gerçekleşebilmesi için sabahleyin 20-30 dakika boyunca günün ilk ışıklarına ihtiyacınız vardır.

Eğer hava şartları müsaitse bu vakti dışarıda geçirin çünkü çoğu zaman bulutlu günler bile kapalı ortamlardan daha aydınlık olur. Bu kısa sürede gün ışığı alabilmeniz için güneş gözlüğü kullanmayın. Ana saatin çalışabilmesi için gün ışığını görmeniz gerekir. Güneşe bakmak tehlikeli olduğu için bunu yapmayın. Ancak sabahleyin 20-30 dakika gün ışığı altında durun.

Ek olarak eğer ılık bir günse cildinizin güneş ışığı alması, vücudunuzun D vitamini, nitrik oksit ve diğer antioksidan üretimini arttırmasına neden olacaktır.

Güçlü bir gün ışığı, sirkadiyen ritminizi kuracak ve bu da hormonlarınıza neyi ne zaman yapmaları gerektiğini bildirecektir.

Uyandığınızda melatonin hormonu düşer ve kortizol hormonu artmaya başlar. Bu uyanmayı ve güne başlamayı bize kolaylaştırır.

Sabah ışıkları insülin duyarlılığını arttırır ve böylece kahvaltınızı daha iyi metabolize etmenizi sağlar. Böylece sonuç olarak sabah ışığı alan kişiler kilo verebilirler.

Günlük sabah güneşi almak kadının doğurganlığını üçte bir oranında arttırmaktadır. Ayrıca dünya genelinde yaz mevsimlerinde kadınlar, kış mevsimlerine göre daha doğurganlardır.



Taktikler

Güneşlenmeyi başka bir eylem ile kombine edebilirsiniz. Mesela kahvaltınızı balkonda yapabilir, evcil hayvanınızı dolaştırmaya çıkabilir veya yürüyüşünüzü sabah açık havada yapabilirsiniz.

Dışarı çıkamayacak durumdaysanız evinizin veya iş yerinizin pencere önünde, güneş alan, aydınlık bir yerde oturun.

Genelde sabah güneşi almayan bir bölgede yaşıyorsanız ışık terapisi almayı düşünebilirsiniz. Işık terapi lambası (10.000 lüks-lux) satın alıp her sabah kahvaltınızı yaparken bu lambayı 30 dakika boyunca açıp önüne oturabilirsiniz.

Kontakt lenslerinizin veya gözlüklerinizin UV koruması içerip içermediğini kontrol edin. Eğer UV koruması varsa bunları kullanırken güneşlenmek, güneşten tam anlamıyla istifade edememenize neden olacaktır.

Eğer herhangi bir nedenle sabah ışığı alamadıysanız öğlen güneşi alın. Bu da doğurganlığınızı arttıran bir yöntemdir.



Gece Yatak Odanızı Mümkün Olduğu Kadar Karanlık Hale Getirin

Vücudunuzun sabah ışıklarına nasıl ihtiyacı varsa gece de bir o kadar karanlığa ihtiyacı vardır. Bu nedenle gece çok karanlık bir odada uyumanız gerekmektedir. Odanızı özellikle karanlık bir hale getirmek için çaba göstermediyseniz yüksek ihtimalle yatak odanız geceleri yeterli miktarda karanlık değildir. Geceleyin çok az bir miktarda da olsa gözünüze ışık girmesi melatonin hormonunu baskılar ve kortizol hormonunu arttırır. Bu da uyku kalitesini azalttığı için netice itibariyle metabolizmanızı ve doğurganlığınızı etkiler.

Gece vücudun sahip olduğu melatonin yumurtalık sağlığı ve yumurta kalitesi için çok önemlidir. Yumurtalıklar ışık-karanlık dengesine bağlı olarak melatonin döngüsünden çok fazla etkilendiği için tek başına bu bile doğurganlığı etkileyen bir faktördür.

Bu nedenle bu haftanın hedeflerinden biri de yatak odanızı nasıl daha karanlık hale getirebileceğinizi düşünmek olacak.



Taktikler

Kalın, koyu renkte, ışık geçirmez perdeler kullanın. En ucuz ürünler bile bu konuda işinizi görecektir.

Bir gece ışıkları kapatın ve etrafta gördüğünüz ışık saçan elektroniklerin üzerini bantla kapatın. Şarj aletlerinde veya pirizlerde bulunan ışıklandırmalar gibi...

Uyku maskesi kullanmayı düşünün. Bu benim için en ideal yol çünkü çok sık seyahat ediyorum. Otel odalarını karartmak için düşünmek yerine sadece maskemi takıyorum.

Her ne şekilde olursa olsun bu haftanın sonunda tamamen karanlık bir odada uyuyor olduğunuzdan emin olun. Vücudunuzun salgılayacağı ekstra melatonin nedeniyle uyku kaliteniz artacak, bu da çok kıymetli yumurtalarınız içinde yaşadığı yumurtalıklarınızı destekleyecektir.



Gece Kırmızı Işık Kullanın

Yatak odanıza ek olarak evinizin kalan kısımlarını da geceye uygun hale getirmeniz gerekecek. Banyo ve koridorlarınızda gece lambası kullanıyor musunuz? Geceleyin banyoya gidip gelirken ışık kullanmamalısınız.

Gece maruz kaldığınız her ışık kötüdür. Hangi renkte olduğunun bir önemi yok. Hepsi de sizi uyandıran kortizol seviyelerinizi arttırır. Fakat her şeye rağmen gece banyoyu kullanabilmek için ışığa ihtiyacınız varsa kırmızı ışık kullanın. Kırmızı ışıklar, beyaz ışıklar kadar melatonin hormonunu baskılamazlar.

Eğer siz veya eşiniz karanlıktan korkan %15'lik grup içindeyseniz, yatak odanızda kırmızı gece lambası kullanın ve uyku maskesi takıp uyuyun.



Her Gün Bakliyat Yiyin

Bakliyatlar, diyetinize ekleyebileceğiniz en gıdalı besinlerden biridir. Bağırsak mikrobiyomunuzu detekleyen gıda ve lif açısından zengindir. Baklagiller ve mercimekler yemek sonrası glukoz seviyelerini düşürür, bu da insülin duyarlılığını arttırır. Bir sonraki öğüne kadar kan şekerinizi dengede tutar. Bu da ara öğüne olan ihtiyacınızı ortadan kaldırır.

Ve tabi ki doğurganlığı arttırır. Baklagiller, yumurtlamanız için gerekli olan demir ve manganez açısından zengindir.

Bu haftadan itibaren her gün yarım kase (veya yarım bardak şeklinde de ölçülebilir) baklagil veya mercimek yiyin. Günün herhangi bir öğününde bunu yiyebilirsiniz. Önümüzdeki haftalarda bu miktar bir kaseye çıkacak. Ancak miktarı yavaş yavaş arttırmak bağırsaklarınızın buna alışması için önemlidir.



Taktikler

Akşam salatanızın içine yarım kase baklagil ekleyebilirsiniz. Nohut ve farklı fasulye çeşitleri ile salatanızı zenginleştirebilirsiniz.

Yer fıstığı bakliyat grubundandır. Organik fıstık ezmesi yiyebilirsiniz. Günlük birkaç kaşık fıstık ezmesini (isterseniz meyveyle beraber) yiyerek baklagil ihtiyacınızın bir kısmını giderebilirsiniz.

Kahvaltıda baklagil yemeyi deneyebilirsiniz. Yanına kahve de içtiğiniz zaman öğlene kadar daha iyi hissedeceksiniz. Ayrıca önümüzdeki haftadan itibaren günlük aldığınız kalorinin büyük bir kısmını günün ilk saatlerine çekeceksiniz. Bu nedenle kahvaltıya bakliyat eklediğinizde kahvaltınızı daha güçlü bir hale getirebilirsiniz. İnternetten bakliyatlarla nasıl tarifler hazırlayabileceğinizi keşfedin.

2. Haftanın hedefleri bu kadar. Sabah ışığı alın. Geceyi karanlık ortamda geçirin. Her gün bakliyat yiyin. Size yardımcı olacak listeler aşağıdadır.



Yapılacaklar Listesi

Bu listedeki her şeyi yapmak zorunda değilsiniz. Kendi durumunuzu gözden geçirin ve hangisine ihtiyaç duyduğunuzu belirleyip gereken malzemeleri temin edin.


  • 10.000 lüks ışık terapisi lambası alın.
  • Yatak odanıza ışık geçirmez perdeler takın.
  • Işıklı alarm saatlerinizi ışıksız olanlarla değiştirin.
  • Yatak odanızı yeterince karanlık yapabilmek için ışık saçan minik elektronik lambalarını siyah bantla kapatın.
  • Uyku maskesi kullanın.
  • Gece lambası olarak (yatak odası veya banyoda) kırmızı ışıklı lambalar kullanın.





















Yemek Planlayıcısı

2. haftaya başlamadan önceki pazar günü bu listeyi doldurun. Her gün yarım kase bakliyat eklemeyi unutmayın.




Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Yukarıdaki listeyi doldurun ve buna göre ikinci haftanız başlamadan önceki pazar günü alışverişe çıkın.



  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Çabuk bozulabilir salata sebzeleri (avokado, renkli biber, salatalık, yeşil soğan)
  • Dayanıklı salata sebzeleri ( domates, havuç, kereviz, kırmızı pancar, lahana, turp)
  • Donmuş salata sebzeleri (mısır, bezelye, soya)
  • Konserve sebzeler (teneke konserve omayacak) (zeytin, sarımsak turşu, marine edilmiş renkli biber)
  • Salata meyveleri (elma, armut, çilek, nar)
  • Salata için kuruyemişler ve tohumlar (keten tohumu)
  • Organik salata sosları
  • Yarım kiloya yakın herhangi bir çeşit bakliyat


Günlük Liste




P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük yarım kase bakliyat
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlagıç saati:.......
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:.......
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......
Takviyeler
Yumurtlama takibi
Pazar günü hazırlığı
X​
X​
X​
X​
X​
X​



3. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı




  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 3. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
  • Melatonin edindiğinizden emin olun çünkü önümüzdeki haftadan itibaren melatonin kullanmaya başlayacaksınız. 2 mg ve 1 mg olmak üzere iki farklı dozda melatonin satın alın. Veya 3 mg ve 0.5 mg şeklinde de alabilirsiniz.
  • 4. hafta su orucu yapabilmeniz için doktorunuzun veya sağlık danışmanınızın onayını alın.


Altıncı Bölüm
1. Ay, 3. Hafta




Bu hafta doğal bir sirkadiyen ritim tutturabilmeniz için bazı değişiklikler yapmaya devam edeceksiniz. Bu haftanın iki hedefi özetle şöyle olacak:

1. Gece uygun bir vakitte uyuyun ve ideal bir süreyi uykuda geçirin.
2. Dolu bir kahvaltı, orta halli bir öğlen yemeği ve çok hafif bir akşam yemeği yiyin.

Bu iki strateji, sirkadiyen ritminizi tamamlayacak son iki büyük taktiktir. Düzgün bir şekilde uyuduğunuzda, sabah kalkınca yeterince acıkmış olacaksınız. Gün boyu ihtiyacınız olan enerjiyi karşılayabilmek için doğal olarak büyük bir kahvaltı yapmanız gerekecek. Akşam olduğunda ise hafif bir akşam yemeğine, hafif aktivitelere ve yatmaya hazır halde olacaksınız.

İşte atalarımızın yaşadığı ritim tam da böyleydi. İşte sizin yeniden kurmaya ihtiyaç duyduğunuz ritim tam da bu!



Uyuduğunuz Süreyi Belirleyin

Yemek yediğiniz ve yemediğiniz süreleri belirlediğiniz gibi, uyku için de aynı şekilde bir saat oluşturmanız gerekecek. İyi bir uyku doğurganlığınızı arttırırken, sürekli bölünen veya çok kısa süren uyku ise infertilite nedeni olarak bilinmektedir.

Gece vardiyası usulü çalışan kadınlar, gündüz çalışan hemcinslerine göre daha fazla infertilite, düşük ve erken doğum vakaları ile karşılaşmaktadırlar.

PCOS'lu kadınların uyku ile alakalı problem yaşama riskleri yüksektir ve iyi bir uykuya sahip olmak öyle hemen olan bir şey değildir. Bu nedenle iyi bir plan yapmanız gerekir. Kurallarını önceden belirlediğiniz sağlam bir uyku planına sahip olun. Sağlıklı bir vücuy için her gece 7-8 saat uyumanız gerekir. Bundan daha fazla veya daha az uyku sağlık problemlerini de beraberinde getirir. Bu konuda koyacağınız kurallarınızı haftasonlarında ve tatillerde de sürdürmeniz gerekecek.



Taktikler

Uyanma saati:...............
Yatmadan önce yapılacak hazırlıklara başlama saati:.......................
Yatma saati:.................

Yatmadan önce yapmanız gereken hazırlıklara hangi saatte başlamanız gerekiyorsa, o vakit için telefonunuza alarm kurun.

Akşam olduğunda kısılan ve yatma vakti geldiğinde de tamamen sönen akıllı lambalar edinin.

Haftasonları geç vakte kalmayın ve vaktinde uyuyun. Buna sosyal jetlag diyoruz. Farklı saat dilimlerinin olduğu bölgelere gittiğinizde nasıl bir süre jetlag yaşıyorsanız hafta sonu uyku düzeniniz değiştiğinde de vücudunuz bir jetlag yaşamış oluyor. Gerçek jetlaglar gibi sosyal jetlaglar da sirkadiyen ritminizi tahrip etmektedir. Hafta sonu jetlagları, diyabet ve metabolik sendrom yaşama riskinizi ikiye katlar. Bu nedenle haftasonları bile uyku düzeninizi bozmadığınızdan emin olun.



İyi Bir Uyku Düzeni Sağlayın

Doğru bir ışıklandırma sistemi varsa, güneş battıktan sonra vücudunuzda melatonin artmaya başlar, gece saat 2'de en yüksek seviyeye ulaşır ve daha sonra tekrar düşüşe geçer. İyi bir uykunun ön hazırlığı, akşam yemeği civarında ışıkların yavaş yavaş karartılmaya başlamasıyla başlar. Genel olarak dışarıdaki ışık durumu ne ise evinizde de onu sağlamanız gerekir. Güneşin batmasıyla yavaş yavaş ışıkların karartılması ve parlak ekranlardan uzak durulması gerekir. Vücudunuzun sakinleşip uykuya hazırlanabilmesi için gerekli zamanı ona verin.

Geçen hafta yatak odanızı yeterince karanlık yapabilmek için uğraştınız. Yatak odasının aynı zamanda serin bir havaya da sahip olması gerekir. Yatak odanızın 15-20 derecede olduğundan emin olun. Yatağınızın yanında bir fan bulundurun, böylece aşırı sıcak olması durumunda bir serinlik sağlayabilirsiniz.

Etraftaki gürültüleri bastırmak için parazit bir ses kullanabilirsiniz. Bunun için hazırlanan uygulamaları kullanabilir veya fanınızı çalıştırabilirsiniz.

Yatak odanızı rahat, serin ve rahatlatıcı bir hale getirin.



Taktikler

Ampullerinizi değiştirin ve daha ılık tonlarda ampul satın alın. Her ampulün kelvin numarası vardır. 500 Kelvin gibi yüksek rakamlar mavi ışık olarak geçer ve gün ışığıdır. Akşam ışıkları ise 2700 Kelvin veya daha da azdır. Sıcak tonlardaki ampuller akşamleyin vücudunuzun melatonin salgılamasına yardımcı olur.

Yatmadan iki saat önce rahatlamaya başlayın. Bitki çayı için. Kitap okuyun. Bir hobi edinin ve onunla meşgul olun. Hatta çamaşır katlayın veya bulaşık yıkayın.

Yatmadan iki saat önce ekranları kapatın. Elektronik cihazların ekranları ciddi oranda mavi ışık yaymaktadır. Mavi ışıklar sizi uyandırır ve melatonin salgılanmasını baskılar.



Melatonin Alın

İnfertiliteden bahsettiğimizde melatonin, uyku ve yumurta kalitesini arttıran güçlü bir takviye olarak karşımıza çıkmaktadır.

PCOS'lu kadınlar melatonin takviyelerine çok güzel yanıt verirler. Melatonin, daha hızlı uykuya dalmamıza, daha uzun ve daha kaliteli uyumamıza yardımcı olur. Ancak PCOS için durum bundan daha da fazlasıdır. Melatonin takviyeleri yumurtalık sağlığını düzeltir, östrojeni arttırır. Bu da PCOS ile alakalı her şeyin daha da düzelmesini sağlar. Buna infertilite de dahil. Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre, 6 ay boyunca yatmadan önce 2 mg melatonin alan kadınların adetleri daha düzenli olmaya başlamış, yumurta kaliteleri artmış ve testosteron seviyeleri düşmüştür.

Başka bir araştırmaya göre tüp bebek tedavisi gören PCOS'lu kadınlardan bir gruba 3 mg melatonin ve 4 gr myo-inositol verilmiş, diğer gruba ise sadece 4 gr myo-inositol verilip melatonin verilmemiş. Netice itibarıyla melatonin alan grupta yumurta ve embriyo kalitesi çok daha fazla artmıştır.

En iyi uyku ve doğurganlık sonucu için her akşam iki defa melatonin kullanın. Yatmadan iki saat önce hafif dozda, yatma vakti ise daha yüksek dozda melatonin takviyesi alın.

Yatmadan iki saat önce alacağınız melatonin vücudunuzu uykuya hazırlayacak. Saat 8 civarı 0.5-1 mg arası bir doz kullanabilirsiniz. Eğer mavi ışığa maruz kalmıyorsanız bu takviye ile saat 10 civarı uykuya hazır olacaksınız ve kendinizi yorgun hissedeceksiniz. Yatmadan önce ise 2mg melatonin alın. Bu da melatonin salgılanmasını yaklaşık saat 2'ye kadar arttıracak ve o saatten sonra ise doğal bir şekilde melatonin azalacaktır. Uyumakta çok zorlandığınız günler dozajı 2 mg yerine 3 mg'a çıkarabilirsiniz.



Taktikler

Melatonin faydalı diye düşünüp daha fazla melatonin almaya çalışmayın. Düşük seviyeler faydalıdır, ancak yüksek dozajlar sirkadiyen ritmi desteklemek bir yana, onu bozar. Doktorunuz tavsiye etmediği müddetçe bir gecede 5 mg'dan daha fazla melatonin almayın.

Farklı saat dilimi olan bir yere seyahat ettiyseniz bulunduğunuz yerde jetlag yaşamamak için oranın saatiyle uyku vaktiniz geldiğinde 5 mg melatonin alın ve buna 3 gece boyunca devam edin. Böylece vücudunuz bu bölgenin saatine daha hızlı alışacak ve uyku problemi yaşamanızı engelleyecektir.

Daha Çok Kahvaltı ve Daha Az Akşam Yemeği Yiyin

Bu haftanın son hedefi ise günlük aldığınız kaloriyi belli vakitlere bölmek. Buna kalori zamanlaması diyoruz. Amerika'da pek çok kişi ya hafif bir kahvaltı yapıyor ya da kahvaltıyı tamamen atlıyor. Ardından büyük bir öğlen yemeği ve hatta daha fazla akşam yemeği yiyorlar. Bu, vücudumuzun ihtiyacı olan sitemin tam tersidir.

Vücudunuz sabahları insüline daha fazla duyarlıdır ve sabahleyin tükettiğiniz gıdaları gün içinde daha fazla yakıt olarak kullanabilirken akşam yediğiniz yemekler ise yüksek ihtimalle yağ olarak depolanacaktır.

Daha büyük bir kahvaltı ve daha az akşam yemeği yiyen PCOS'lu kadınların insülin seviyelerinde %56 düşüş, testosteronda %50 düşüş ve yumurtlamada %50 artış görülmüştür.



Taktikler

Hedefiniz daha az yemek değildir. Sadece akşam yediklerinizin bir kısmını sabaha kaydıracaksınız.

Akşam normalde yediğiniz yiyecekleri kahvaltıda yiyebilir, akşamları da hafif bir kahvaltı yapabilirsiniz. Sabah fırında sebze-tavuk yiyebilir, akşam da salata yanına 2 yumurtayla omlet yiyebilirsiniz.

Bu değişiklikleri bir günde yapmanız zor olabilir. Mide rahatsızlığı yaşamamak için akşam yemeğinizi yavaş yavaş azaltıp, kahvaltınızı yavaş yavaş arttırmaya çalışın ve böylece bir veya iki hafta boyunca bu düzeni kurmaya çalışın.

Kahvaltıda ekstra meyve, sebze, bakliyat, yumurta yiyin. Örneğin günlük normalde yediğiniz kahvaltı ne ise onu yiyin. Buna ek olarak bir kase bakliyat, bir yumurta ve bir parça meyve yiyin.

Kahvaltıda iyi yediğiniz zaman doğal olarak akşam daha az acıkacaksınız. Acıkma hislerinizi iyi takip edin. Akşam daha az bir yemek yiyin ve tabağınızı yavaş yavaş bitirin. Eğer hala aç hissediyorsanız anca o zaman biraz daha yemek yiyin. Bu değişiklikler biraz zaman alacaktır. Kendinize yeni tarifler bulabilir, daha güçlü bir kahvaltının yollarını arayabilirsiniz.

Bu haftanın hedefleri bu kadar. Uykunuza odaklanın, daha sağlam bir kahvaltı yapın ve daha hafif akşam yemeği yiyin. Bu alışkanlıklar bir anda değişmez. Ancak güzel tarafı şu ki, birkaç hafta içinde vücudunuzu buna alıştırdığınız anda bu konu üzerinde daha fazla düşünmenize gerek kalmayacak ve vücudunuz yeni sisteme alıştığı için ekstra bir gayret göstermeksizin bu taktikleri hayatınıza geçirmiş olacaksınız.


Yapılacaklar Listesi

  • Gece kısılabilir lambalar edinin.
  • Yatağınızın kenarında bulundurabileceğiniz bir fan edinin. Böylece yatak odanızın aşırı sıcak olmasını engelleyebilirsiniz.
  • Yatma vakti alarmı kurun.


































Yemek Planlayıcısı

3. haftaya başlamadan önceki pazar günü bu listeyi doldurun. Kahvaltının daha fazla ve akşam yemeğinin daha az olduğundan emin olun.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Yukarıdaki listeyi doldurun ve buna göre diğer haftanız başlamadan önceki pazar günü alışverişe çıkın.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • Yarım kiloya yakın herhangi bir çeşit bakliyat



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük yarım kase bakliyat
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlagıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü)
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......
Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak
Yatmadan 2 saat önce 2 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



4. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 4. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
  • 4. hafta su orucu yapacaksınız. Su orucu yapacağınız günleri belirleyin.
  • Su orucu yapmayacağınız günlerin yiyeceklerini belirleyip alışveriş yapın.
Yedinci Bölüm
1. Ay, 4. Hafta


Bu haftanın temel iki hedefi şunlar olacak:
1. Fasting mimicking diet (oruç benzeri diyet) yapın.
2. Plastikleri, pestisitleri ve diğer toksik kimyasalları mutfağınızdan uzaklaştırın.

Sağlıklı bir yaşam alanı oluşturmak uzun bir süreci kapsar ancak sizin ve ailenizin sağlığı için son derece önemlidir. Zararlı maddeler vücudumuza en fazla yiyecek ve içecekler yoluyla girdiği için işe ilk başlamamız gereken yer mutfak olacak.



5 gün Fasting Mimicking Diet (Oruç Benzeri Diyet) Yapın

ProLon adlı şirketin ürettiği oruç benzeri diyet kitini satın alın ve bu 5 gün boyunca sadece size yolladıkları yiyecekleri yiyin. Bu yiyecekleri vücudunuz normal bir öğün olarak algılamayacak ve su orucu yaptığınızı zannedecektir. Böylece kendinizi tamamen aç bırakmadan su orucunun faydalarını bu yiyecekleri yiyerek sağlamış olacaksınız.

(Not: 5 günlük ProLon oruç benzeri diyet ortalama 3-4 günlük su orucuna eş değerdir. Herhangi bir nedenle ProLon'un ürettiği gıdaları tüketerek oruç benzeri diyet yapamayacaksanız 3 gün sadece su içerek normal su orucu da yapabilirsiniz. Burada ProLon oruç benzeri diyet veya su orucunun nasıl yapıldığını açıklamayacağım. ProLon kitini satın aldığınızda tam olarak nasıl bir yol takip etmeniz gerektiğini talimatlar şeklinde kutunun içinde bulacaksınız. Gerçek su orucu yapmak isterseniz de bir uzman yardımı alıp uzmanın talimatlarını takip edebilirsiniz. Önemli olan iki yöntemden birini tercih edip vücudunuza su orucunun faydalarını yaşatmaktır. Emziriyorsanız veya vücut kitle indeksiniz 18'in altındaysa lütfen su orucu veya oruç benzeri diyeti yapmayın.)



Bu Aşamadan İtibaren Organik Yiyin

Orucun ardından artık organik yemeye başlamayı düşünebilirsiniz. Yediğiniz yiyecekler vücudunuz için yakıttır. Yiyecekler vücudunuzda kemikleriniz olur, beyniniz olur, cildiniz olur... Hamile kaldığınızda ise yediğiniz yiyecekler bebeğiniz olur. Özellikle de oruç sonrası vücudunuzdaki hücreler yenilenirken organik yemeniz çok daha önemlidir.

Yiyeceklerinizin tamamını organik satın almanız oldukça zordur. Bu konudaki en gözde marketlerde bile her şeyin organiğini bulamazsınız. Bulduklarınız ise çoğu zaman organik olmayanlara göre iki üç kat daha pahalıdır.

Herkesin hayat tarzı ve bütçesi farklıdır. Bu nedenle sizin için en uygun stratejileri belirleyip ona göre yiyecek satın almaya çalışmalısınız.



Taktikler

Her şeyin organiğini satın almak bütçeniz için uygun değilse, "kirli düzine" adı verilen en fazla pestisit içeren 12 gıdayı organik almayı tercih edebilirsiniz. Environmental Working Group tarafından düzenli bir şekilde güncellenen listeye göre en fazla pestisit içeren 12 gıda sıralaması şöyle: çilek, ıspanak, karalahana, nektarin, elma, üzüm, şeftali, vişne-kiraz, armut, domates, kereviz, patates. Tam güncel liste için linke tıklayın: www.ewg.org/foodnews/dirty-dozen.php

(Not: Açılan sayfada "get the full list" yazısına tıklayıp tam listeye ulaşabilirsiniz. Bu listede en başlarda olan gıdaları, özellikle de ilk 12 gıdayı organik marketlerden satın alıp listenin en sonlarında olan, mesela 43. sırada olan soğanı normal pazarınızdan, manavınızdan satın alabilirsiniz. Listede bulunan sondan 15 gıda "clean fifteen" yani temiz 15 gıda olarak bilinmektedir.)

Unlar, tahıllar ve baklagillerin her zaman organik olanlarını satın alıyorum. Çünkü bu gıdalar yüksek oranda herbisit içermektedir. Üreticiler glifosat adı verilen herbisidi ürünlerin üzerine spreyleme yoluyla uygulamakta ve bu ilaç ürünlerin hızlı bir şekilde ve eşit oranda kurutulabilmesine imkan vermektedir. Böylece üreticiler daha kısa bir sürede hasat yapabilmektedirler. Bu nedenle unlar, tahıllar ve baklagiller yüksek oranda herbisit içermektedir.

Etler, yumurta ve süt ürünleri organik olmalıdır. Hayvanlar otla beslenmiş olmalıdır. Hiç değilse antibiyotik içermemelidir.

Balıklar yabani olmalı veya doğal bir şekilde yetiştirilmelidir. Yine en azından antibiyotiksiz olmalıdır. Kılıç balığı, ton balığı gibi büyük boy balıklardan kaçının çünkü büyük balıklar civa ve diğer ağır metalleri daha fazla içerirler.

Organik satın alırken besleyici değerlere sahip olan gıdaları tercih edin. Organik cipslere, kahvaltı gevreklerine, krakerlere para verdiğinizde çoğu zaman elde edeceğiniz şey yine un, şeker, yağ ve tuzdan elde edilmiş ürünler olacak. Onun yerine organik meyveye, sebzeye, bakliyata para verin. İşlem görmemiş organik gıdalar hem daha sağlıklı hem de daha ucuzdur.

Meyve sularını, sodayı ve alkolü bırakarak hem tasarruf sağlayın hem de sağlığınıza katkıda bulunun. İçecek olarak bitki çaylarını deneyin.



Mutfağınızdaki ve Yiyeceklerinizdeki Plastiklerden Kurtulun

Bir yandan sağlıklı gıdalar satın almaya başlarken diğer yandan bu gıdaları pişirdiğiniz veya sakladığınız kapların da sağlıklı olmasına dikkat edin.

Plastikler çok sert görünebilir ancak içerik olarak yayılım yapmaya müsaittir. Güneşin altında beklemiş plastik pet şişenin içinde bulunan suyun tadını veya yeni satın alınmış sentetik kumaşların kokusunu düşünün. Plastiği koklayabilir ve tadabilirsiniz çünkü plastikte bulunan kimyasallar havada ve suda çözünürler.

Plastiklerde BPA ve ftalat gibi endokrin bozucular yer almaktadır. Bunlar östrojen taklidi yaptıkları için östrojen reseptörlerine girerler ve gerçek östrojen olmadıkları için hücrelerin davranışlarını bozarlar.

PCOS'lu kadınlarda zaten östrojen eksikliği problemi olduğu için plastikler PCOS sendromlarını daha da kötüleştirir. BPA testosteronu arttır ve bu da akne, tüylenme ve saçlarda incelmeyi beraberinde getirir. BPA obeziteye neden olur, diyabet ve metabolik hastalıklara yakalanma riskinizi arttırır.

Kadının doğurganlığı östrojen reseptörleriyle yakından ilişkili olduğu için infertilite sorunu yaşayan kadınların vücutlarında doğurgan kadınlara göre daha fazla BPA tespit edilmiştir. BPA ve diğer endokrin bozucular, kadın üreme hormonlarını ve üreme organlarının işlevlerini bozarak infertiliteye neden olurlar. BPA özellikle rahim hücrelerinin davranışını bozarak döllenmiş yumurtanın rahim duvarına yapışmasına engel olur.

BPA ve PCOS ilişkisi çok kuvvetlidir. PCOS'lu kadınların vücutlarında BPA, PCOS'lu olmayan kadınlara göre 3 kat daha fazladır.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi BPA, ftalat ve diğer endokrin bozuculara mümkün olduğu kadar az maruz kalmanın en kolay yolu mutfağınızdaki plastiklerden kurtulmaktır. Bu kimyasallar plastik şişe, plastik spatula, melamin tabak, plastik saklama kapları gibi mutfak gereçleriyle yemeklerinize bulaşırlar.

Bu araç gereçleri kontrol edebilmeniz için şuralara bakabilirsiniz:

İçecek kapları: Hangi kaplarla suyunuzu taşıyorsunuz? Nasıl bir kahve termosu kullanıyorsunuz? Bu konuda güvenli bir plastik ürün bulmanız mümkün değil. Tercihinizi camdan ve paslanmaz çelikten yana yapın.

Yemek saklama kapları: Artan yemeklerinizi nasıl saklıyorsunuz? Plastik kaplara, poşetlere mi koyuyorsunuz? Bunun için cam, çelik ve silikon kaplar tercih edin. Alüminyum folyoya sarıp da saklayabilirsiniz.

Pişirme araç gereçleri: Kullandığınız kepçe, spatula ve kaşıklar hangi malzemeden yapılmış? Siyah naylon plastiktir. Tahta, metal ve silikon daha güvenlidir.

Tencere ve tavalar: Seramik, paslanmaz çelik, emaye ve demir döküm ürünleri tercih edin. Yapışmaz tava-tencereler ve diğer yapışmaz ürünlerde tam anlamıyla plastik diyemesek de kadınlarda metabolik bozukluklara neden olan PFAS adlı madde bulunur.

Tabak ve bardaklar: Bu ürünler kesinlikle ya cam ya da seramik olmalıdır. Kırılmaya dayanıklı bir ürün arıyorsanız emaye kullanabilirsiniz.

Mikrodalga kapları: mikrodalgada yemeğinizin üzerini kapatıp ısıtmak için asla ve asla plastik kap kullanmayın. Üzerinde mikrodalgada kullanılabilir yazsa da bunun anlamı erimez demektir. Yemeğinize plastik karışmaz demek değildir. Cam ürünleri tercih edin.

Küçük elektrikli aletler: su ketılları, kahve makineleri, blendırlar, mutfak robotları, yoğurt yapma makineleri... Neredeyse hepsi plastiktir. Cam veya çelik bulabildiğiniz ürünlerde plastik olanlarını tercih etmeyin.

Diğer ürünler: Mutfağınıza bir göz gezdirin. Kevgir, çırpma kapları, ölçü kapları... Bu ürünler gıdalara temas ediyorsa, hele de sıcak gıdalara temas ediyorsa plastik olmamalıdır. Çırpma kapları mutlaka metal olmalıdır çünkü çırpma esnasında plastikler aşınır ve yiyeceklerinize karışırlar.

Bütün plastikleri mutfağınızdan bir haftada atıp yerine sağlıklı ürünleri koymak hem zordur hem de pahalıdır. Bu nedenle yapmamız gereken şey hangi sırayla bu ürünleri değiştirmemiz gerektiğini belirlemektir.

1. Yiyecek, plastik ve ısı hangi ürünlerde bir aradaysa önceliğimiz bu ürünlerdir. Çünkü ısı, plastiğin yayılımını arttırarak yiyeceklerinize karıştırır. Bu nedenle önceliklerimiz bardak, tabak, kepçe, kevgir, mikrodalga kapları, termos gibi pişirme malzemeleri ile sıcak yiyecekleri ve içecekleri koyduğumuz kaplar.

2. Yiyeceklerin uzun süre temas ettiği kaplar yani su şişeleri ve plastik kaplar. Kimyasallar yağlı yiyeceklere daha hızlı karışırlar. Bu nedenle mesela tereyağını buzdolabında saklamak için kullandığınız kap listede üst sıralarda olmalıdır.

3. Isı üreten ve sık kullandığınız ürünler. Her sabah plastik filtre kahve makinesinden kahve içiyorsanız kesinlikle plastik içermeyen ürünleri düşünmelisiniz.

4. Çok nadiren kullandığınız veya sadece soğuk ve kuru gıdaların temas ettiği malzemeleri değiştirmeyebilirsiniz. Mesela buz kapları, salata malzemelerini yıkadığınız süzgeçler, ölçü kapları, kurabiye kalıpları gibi malzemelerinizi değiştirmenize gerek yok.



Alternatifini Bulduğunuz Ürünleri Plastik Kaplarda veya Teneke Kutularda Satın Almayın

Plastik paketlerin içindeki yağlı ürünler plastikleri emerler. Süt ürünleri, mayonez, yağlar, fıstık ezmesi gibi ürünler yağ içermeleri nedeniyle plastiği en fazla emen ürünlerdir. Plastik içermeyen kaplarda satın almanız gerekir.

Diğer yandan plastik kaplarda satılan sebze, meyve, pirinç, bakliyat gibi ürünler zararsızdır. Bu ürünler plastiği emmezler.

Teneke konserveler ise diğer bir tehlikedir. Neredeyse bütün konserve kutuların iç yüzeylerinde BPA bulunur. BPA içermez denilen pek çok üründe ise BPF, PBS gibi BPA benzeri kimyasallar bulunmaktadır.

Satın alabileceğiniz alternatifler ise şunlardır:

Cam: Aynı ürün hem plastik, hem teneke, hem de camda satılıyorsa cam kap içinde satılan ürünleri tercih edin. Domates sosu, zeytin, yağ, salata sosları, fıstık ezmesi gibi neredeyse bütün gıdaları cam kaplarda satın alın.

Donmuş gıdalar: Teneke konservede sebze meyve almaktansa dondurulmuş olanları tercih edin. Onlar da plastik paketlerde satılıyor ancak soğukta bekledikleri için plastikler bu sebzelere meyvelere karışamıyor.

Tetra Pak kutular: Bu kutuların iç yüzeyleri polietilen plastik ve alüminyum kaplamadır ve yapılan testlerde gıdalara nüfuz etmediği belirlenmiştir. Makul bir alternatif olarak değerlendirebilirsiniz.

Kuru gıdalar: Makarnalar, baklagiller, soslar ve toz çorbaları kuru halde satın alıp evde kendiniz pişirebilirsiniz.

Bazı konserve markaları: Piyasada az sayıda da olsa güvenilir, sağlığa zararlı olmayan konserve kutular bulabilirsiniz.

Satın almayın: sağlıklı alternatifini bulamadıysanız belli ürünleri daha az yemeyi veya tamamen terk etmeyi düşünebilirsiniz. Hazır yoğurt ve peynirler veya salam gibi.

Bu taktikleri hayatınıza geçirmeyi öğrenmek zaman alacaktır. Değişimi sırayla ve tek tek yapın.



Taktikler

İşe en sık yediğiniz gıdalarla başlayın.

Plastik şişede aldığınız bir ürün bittiğinde yerine yenisine alırken güvenli alternatifine bakın.

Yiyeceklerinizi kendiniz hazırlayın. Böylece pek çok plastik paketli gıdadan uzak durmuş olacaksınız.



Temiz Su İçin

Musluk sularının içinde bulunan zararlı maddeler bulunduğunuz bölgelere göre değişiklik göstermektedir. Mesela benim yaşadığım yerin musluk suyunda arsenik bulunurken, kızımın yaşadığı bölgede musluk sularında testosteron bulunmaktadır.

Florür ise zararlı diğer bir madde. Amerika'da musluk sularının %75'inde florür bulunmaktadır. Florürü fazla tüketen kişilerde daha fazla iranda infertilite görülmektedir.

Musluk sularında bulunan klor ise sulardan kaynaklanan hastalıkları engellemektedir. Bu durum, sular musluğunuza gelene kadar iyi bir şey olsa da siz bu suyu tükettiğinizde klor, bağırsak mikrobiyomunuz için öldürücü bir etkiye sahip olacaktır.

Tüm bu bilgilerden sonra eğer plastik şişelerde satılan hazır suların daha sağlıklı olabileceğini düşünüyorsanız lütfen tekrar düşünün. Çoğu şişe sular musluk suyundan arıtmadır ancak musluk sularına göre çok fazla sayıda plastik partikülleri içerirler. Bu nedenle ne olursa olsun musluk suları, plastik şişede satılan sulardan daha güvenilirdir.

Netice itibariyle mükemmel bir sonuca ulaşamasak da yapabileceğiniz en iyi şey sağlığa zararlı olmayan iyi bir su arıtma cihazı kullanarak arıtma su içmeniz ve bu su ile yemek pişirmeniz olacaktır. Bütçeniz el verirse ters osmoz su arıtma sistemi iyi bir tercih olacaktır. Bu sistem, suya karışan zararlı maddelerin çok ciddi bir kısmını suyunuzdan arıtacaktır.



Taktikler

Ne içmek için ne de yemek pişirmek için musluktan gelen sıcak suyu kullanmayın. Sıcak su ile borulardan gelecek olan zararlı madde oranını arttırmış olursunuz.

Arıtma suyunuzu (BPA içermez ibaresi olsa dahi) plastik bir depoda biriktirmeden doğruca cam bir kaba alın.

Bulunduğunuz bölgede sular aşırı kirliyse en iyi arıtma cihazı ile dahi suyunuz güvenli olmayabilir. Yerel yetkililerden suyunuz hakkında bilgi alın.

Cam veya çelik bir saklama kabı kullanarak suyunuzu yanınızda taşıyın.

Dışarıda iken elektrikli su soğutucu damacanalardan su alıp içmeyin. Bu sular BPA ve mikro plastik doludur.

Yanınızda taşıdığınız su biter ve dışarıda iken suya ihtiyacınız olursa tercihinizi musluk suyundan yana yapın.

Sonuç olarak bu hafta enerjinizi ilk olarak su orucuna veya ProLon oruç benzeri diyete ayırın. Orucun ardından ise mutfağınıza göz gerdirmeye başlayabilirsiniz.



Yapılacaklar Listesi

  • Mutfağınızda bulunan plastikleri tespit edin.
  • Hangi sıralama ile neleri değiştirmeniz gerektiğini not edin.
  • Musluk sularınızın hangi maddeleri içerdiğini, ne kadar temiz olduğunu tespit etmek için yapılan herhangi bir test, araştırma vs. olup olmadığını araştırın veya yetkililere sorun.
  • Paslanmaz çelik veya cam su kabı alın.
  • Paslanmaz çelik veya cam termos alın.
  • Yemek saklama kaplarınızı cam ürünlerle değiştirin.
  • Su arıtma cihazı temin edin.


Yemek Planlayıcısı

Bu hafta su orucu yapacağınız için yemek yiyeceğiniz kalan birkaç gün için önceki haftalarda olduğu gibi yemek listesi yapın ve size yetecek miktarda alışveriş yapın.



Alışveriş Listesi

Mümkün olduğu kadar organik alın. Plastik ve teneke kutulardan uzak durun. Su orucu yapmayacaksanız geçen haftanın alışveriş listesini kullanabilirsiniz. Su orucu yapacaksanız yine aynı malzemelerden birkaç günlük satın alın. Ancak su orucu sonrası normal yemeye geçiş yaparken yiyebileceğiniz çorba vb. ürünler alabilirsiniz.



Günlük Liste

Bu hafta oruç tutacağınız için geçen haftanın listesinden kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği ile alakalı maddeleri çıkarın. Takviyelerinizi almayacağınız için bu maddeyi de eleyin. Ancak su orucu boyunca sadece melatonin kullanın ve bunu listeye ekleyin.



5. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 5. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
Sekizinci Bölüm
2. Ay, 5. Hafta


Tebrikler. 12 haftalık programın üçte birini tamamladınız. Buraya kadar kazanmaya çalıştığınız alışkanlıkları hayatınıza iyice yerleştirin. Bu haftanın ana hedefi bu olsun. Geçmiş haftaların hedeflerinden bu zamana kadar hayatınıza neleri geçiremediniz tespit edin ve bunları hayata geçirebilmek için plan yapın. Bu haftanın diğer iki hedefi ise şöyle olacak:

  1. Basit bir yürüyüş programına başlayın.
  2. İşlenmiş gıdaları daha sağlıklı alternatifleri ile değiştirin.
Bu iki alışkanlık da kadınların doğurganlığını arttırır ve genel anlamda sağlığınızı iyileştirir. Bu alışkanlıklar için bir plan oluşturmak zaman alabilir ama buna değer.



Her Gün 30 Dakika Yürüyün

Bu 30 dakikanın hepsini tek seferde yürümek zorunda değilsiniz. Ben hastalarıma her yemekten sonra 10 dakika yürümelerini tavsiye ediyorum. Böylece günlük toplam 30 dakika yürüyebilirsiniz. Yemek sonrası yürümek PCOS'lu kadınlar için ayrıca iyi bir şey çünkü yemeğin ardından yürümek yemek sonrası kan şekerini azaltmaktadır. Ayrıca bir araştırmaya göre yürüyüş yapan kadınlar, yürüyüş yapmayan kadınlardan daha hızlı hamile kalabilmektedirler.

Bu hafta yürüyüş yapmaya başlayın. Günde 3 defa 10'ar dakika yürüyüş yapmak uygun değilse iki defa 15'er dakika yapın. Ama yürüyüşlerinizin en azından bir kısmını kahvaltıdan sonra yapmanızı tavsiye ederim. Böylece yürüyüş ile sabah güneşlenmenizi kombine edebilirsiniz.



Taktikler

Ne zaman dışarıda yürüyüş yapmak sizin için uygunsa o vakitte dışarı çıkın. Hava şartları nasıl olursa olsun günde birkaç kere dışarı çıkmak sirkadiyen ritminiz için iyidir. Eğer sadece 10 dakika dışarıda kalacaksanız güneş kremi sürmeyin ve güneş gözlüğü takmayın. Böylece güneş ışınlarından azami derecede faydalanmış olursunuz.

Yürüyüşe uygun bir ayakkabı giyin. Eğer işe giderken topuklu giyiyorsanız, yürüyüş için çantanızda düz bir ayakkabı taşıyabilirsiniz.

Yürüyüşün doğrusu yanlışı yoktur. Hangi hızda kendinizi daha rahat hissediyorsanız o hızda yürüyün.

Bazen herhangi bir nedenle dışarıda yürüyüş yapamayabilirsiniz. Güvenlik sorunu vardır veya hava şartları uygun değildir. Buna benzer bir durumda evde kalmanız gerekiyorsa ve eviniz genişse yürüyüşü evde yapabilirsiniz. Veya evde yapılan egzersiz programlarını internet üzerinden takip edebilirsiniz.



Büyük Anneleriniz Ne Yediyse Siz de Onları Yiyin

Diyetinizi belirlerken zamanda geriye doğru gidelim. Bugün yediğiniz yiyeceklerin ne kadarını insanlar 200 yıl önce de yiyordu? Hangi yiyecekler o zamanlarda yoktu? Bugün insanların tükettiği ama geçmişte tüketilmeyen yiyecekler işlenmiş gıdalardır. İşlenmiş gıdaların içinde, olması gereken besin değerleri yoktur. Hatta onun yerine sağlığınıza zarar veren, doğal olmayan pek çok madde vardır.

Yüksek oranda işlenmiş gıdalar mutfakta bir şef tarafından hazırlanmaz. Bunlar gıda mühendisleri tarafından laboratuvar ortamında hazırlanırlar. Meyve sebze gibi doğal malzemeler öğütülür ve tat veren bileşenler ile doku bileşenleri birbirinden ayrılır. Besin değeri yüksek olan ama tadından dolayı tercih edilmeyen meyve kabukları veya pirincin kepeği ayrılır. Bundan sonra ne yapıldığı ise her markanın kendi sırrıdır.Doğal veya suni yollarla elde edilen malzemeler ve koruyucu maddeler bir araya getirilir ve insanların hoşuna gidecek tat, doku, biçim ve renklerde ürün hazırlanır. Hatta ürünlerin ambalajları dahi insanların hoşuna gidecek şekilde hazırlanır ve her ambalajın üzerine birkaç yıl sonrasına ait bir son tüketim tarihi yazılır. Biz bu ürünleri yiyecek olarak adlandırsak da bence bu kelime çok da doğru değil.

Genel bir prensip olarak 200 yıl önce olmayan şeyleri yüksek ihtimalle bugün yememeniz gerekir. 1800'lü yılların başında tarlada hasat edilen yiyecekler işlem görmeden tezgahlarda yerini alıyordu. O tezgahlarda sebzeler, meyveler, et, peynir, kuru yemişler ve iri taneli öğütülmüş unlar vardı. Aşırı işlenmiş gıdalar o zamanlarda yoktu. İnsanlar modern yiyeceklerin koruyucu katkılarını, suni renklendiricilerini, suni tatlandırıcılarını, trans yağları ve emülgatörleri tüketmiyorlardı çünkü o zamanlarda henüz bunlar icat edilmemişti. İnsanlar malzemeleri ya satın alıyor ya kendi yetiştiriyorlardı. Sonra da kendileri pişirerek yiyecek hazırlıyorlardı. Gıdalar konserve, fermente etme, kurutma veya buz odalarında saklama yöntemiyle uzun süre saklanabiliyordu ama genel itibariyle pek çok gıda taze olarak tüketiliyordu.

Plastik poşetler ve streç filmler mevcut değildi. Kahvaltı gevrekleri ve gazlı içecekler üretilmemişti. Unu, minik bir balık şeklindeki krakere dönüştüren makineler henüz mucitlerin hayallerini süslememişti bile.

Ben hastalarıma hep 100 yıl önce insanlar ne yiyorduysa onu yiyin diyordum ama sonradan fark ettim ki ilk gıda boyaları ve tatlandırıcılar 1850'lerde icat edilmiş. Neden bilmiyorum ama biz insanlar sahte gıdaları tüketmeyi çok seviyoruz ve bunu uzun zamandır yapıyoruz.

İşte tam da bu nedenle gerçek yemek yeme konusunda çok hevesli olmalısınız. Hasat edildiği haliyle aynı olan gıdaları satın alın, pişirin ve yiyin.

İşlenmiş gıdalar toksiktir. Sağlığınıza ve doğurganlığınıza zarar verir. Büyük büyük anne annelerinizin yediği şekilde doğal yemekler yemeniz sağlığınız için mükemmeldir.

Doğal yiyecekler insanı daha fazla tatmin eder bu nedenle daha az yemiş olursunuz. İşlenmiş gıdalar insanları daha fazla yemeye teşvik eder ve daha fazla kilo aldırır. Bu ürünler sizi doyurmak yerine daha fazla aç hissettirir.

Haftada yalnızca bir öğün fast food yemek infertilite riskinizi arttırır. Haftada 4 defa fast food tüketen kadınlar, hiç fast food yemeyen kadınlara göre iki kat fazla infertilite yaşamaktadırlar.

Gazlı içecekler ve hazır meyve suları erken yaşta ölüm riskini arttırır, gebe kalma ihtimalini azaltır. Günde sadece bir defa gazlı içecek içen bir kişinin doğurganlığı %25 oranında azalmaktadır.

Meyve, sebze, bitkisel yağlar ve proteinler açısından zengin bir diyet ömrü uzatır ve kadınların doğurganlığını arttırır.

Hepimiz biliyoruz ki baklagiller, elma, brokoli ve tavuk; patates cipsinden, hamburgerden, kızartmalardan ve donmuş pizzadan daha sağlıklıdır. Öyleyse neden hala abur cubur tüketiyoruz?

Günümüz batı toplumu sağlıklı yemek yemeyi zorlaştırmaktadır. Hepimiz zaman ve para konusunda sıkıntılar yaşayabiliyoruz. Maalesef bir yemek tarifine bakmak, malzemeleri satın almak, pişirmek ve bulaşıkları temizlemek ciddi bir paramızı ve zamanımızı tüketmektedir. Abur cubur yiyecekler hızlı, kolay ve ucuzdur. Aynı zamanda gıda mühendisleri tarafından bağımlı yapacak dercede lezzetli olabilmesi için tasarlanmıştır.

Abur cuburlar ilk etapta gözünüze gayet ucuz görünebilir ama aslında çok pahalıdır. Sadece masrafını sonra ödersiniz. İşlenmiş gıdalar şeker, tuz, yağ ve kimyasal katkılarla doludur ancak besin değeri ve lif açısından çok eksiktir. Amerikalıların yarısı diyetlerinin sağlıksız olması nedeniyle kronik hastalığa sahiptirler. Her yıl dünya çapındaki ölümlerin yaklaşık %20'sinin nedeni çok fazla işlenmiş gıda tüketmek ve sağlıklı, besin değeri zengin gıdaları yeterince tüketmemektir. Kısaca abur cuburlar sizi hasta eder ve hasta olmak pahalıdır. Ayrıca bu yiyecekler sizin ömrünüzden de çalar. Netice itibariyle zamandan ve paradan tasarruf ettiğinizi zannederken aslında ikisini de kaybetmiş olursunuz.

Sağlıklı bir PCOS hayatı yaşamak ve gebe kalmak istiyorsanız işlenmiş gıdaları doğal, besin değeri zengin ve lifli gıdalarla değiştirmeniz gerekir.



Taktikler

İşlenmiş gıdaları nasıl tespit edebileceğinizi öğrenmek onlardan kaçınmanız için önemlidir. İşlenmiş gıdalar her zaman ambalaj içinde gelir ve okuması da zor olan uzun bir içindekiler listesi vardır. Bazen kutunun üzerinde sağlıklı bir yiyecek olduğuna dair ifadeler yer alabilir. Ancak bu ifadelere inanmayın. Eğer içindekiler listesini anlamak için bir kimyacı olmanız gerekiyorsa bu ürünü hiç yemeyin.

Lokantada yemek yemeniz gerekiyorsa bolca sebze içerikli ve kızartılmamış bir yemeği tercih edin.

Yemeklerinizi pratik yöntemlerle hazırlayın. 5 veya daha az malzeme isteyen yemek tariflerine bakın. Yemek tarifi konusunda internet gerçekten büyük bir hazine.

Herhangi bir yemeği daha tatmin edici ve daha sağlıklı hale getirmek için yanına herhangi bir meyve veya sebze ekleyin. Benim favorilerim bir dilim kavun, buharda pişmiş havuç, haşlanmış kuşkonmaz, bir kase üzüm veya fırında közlenmiş patates.

Sağlıklı yemek tarifleri içeren bir yemek kitabı edinin. Sebze ağırlıklı tariflere bakın. Tariflerin krema veya hazır soslar gibi önceden paketlenmiş malzemelere ihtiyaç duymamasına dikkat edin.

5. haftanın hedefleri bu kadar. Geçen haftalardaki alışkanlıkları hayatınıza yerleştirmeye çalışın, yürüyüşe başlayın ve işlenmemiş, doğal gıdalar tüketin.

Yapılacaklar Listesi

  • Ayakkabılarınız yürüyüşe müsait değilse yürüyüş ayakkabısı edinin ve bir yere giderken yanınızda düz bir ayakkabı taşıyın.
  • Yemek kitabı edinin.













Yemek Planlayıcısı

İşlenmemiş gıdalar tüketin. Kahvaltının daha fazla ve akşam yemeğinin daha az olması gerektiğini unutmayın.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Organik yiyecekler satın alın. Teneke konserve, plastik paketli gıdalar ve aşırı işlenmiş ürünlerden uzak durun.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • Yarım kiloya yakın herhangi bir çeşit bakliyat



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük yarım kase bakliyat
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü)
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 2 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



6. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 6. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
 
Dokuzuncu Bölüm
2. Ay, 6. Hafta




Bu hafta yeme düzeniniz ile alakalı 4 tane hedefimiz olacak.

  1. Günlük yarım kase bakliyatı 1 kaseye (1 bardak) çıkarın.
  2. Her öğünde en az 2 tam dolu kase (veya bardak) sebze, meyve veya diğer bitkilerden yiyin.
  3. 12 saatlik gece orucunuzu 13 saate çıkarın.
  4. Atıştırmaları azaltın.

Vücudumuz bizim tükettiğimiz gıdalar ile inşa olduğu için eğer sağlıklı bir vücut istiyorsak besin değeri yüksek gıdaları tüketmeliyiz. Takviye gıdalar ve vitaminler bazı boşlukları doldurabilir ancak bilim insanları her bir gıdanın içindeki besin değerinin vücudumuzda nasıl bir işlev gördüğü konusunda kesin bir araştırma sonucu sunmadıkları için bu gıdaların vücudumuzda tam olarak ne yaptığını bilmiyoruz. Üstelik bunu öğrensek bile insan vücudunun ihtiyaç duyduğu her şeyi bir hapın içine sığdırmamız mümkün değil.

İhtiyaç duyduğunuz besinlerin büyük bir çoğunluğu bitkisel kaynaklı gıdalardan gelir. Sağlıklı olmak isteyen bir kişi çok çeşitli ve bolca sebze, meyve, kuru yemiş, bakliyat ve tam tahıl tüketmelidir. Eğer aşırı işlenmiş gıdaları tüketmeyi bıraktıysanız ve her akşam salatanızı yiyorsanız bu haftadan itibaren daha fazla sebze, meyve ve bakliyat yemek size zor gelmeyecektir.

Eğer öğünler arasında bir şeyler atıştırıyorsanız bu haftadan itibaren artık atıştırmaları bırakın. Akşam yemeğinizi ise 1 saat erkene çekerek 12 saatlik gece orucunuzu 13 saate çıkarabilirsiniz. Böylece bu haftadan itibaren artık zaman kısıtlamalı yemek yeme konusunda profesyonel biri haline geleceksiniz. Her gün en az 6 bardak bitkisel kaynaklı gıda tüketeceksiniz ve böylece günlük ortalama 30 gram lif tüketmiş olacaksınız. Sağlığınızı yeniden kazanmak için mükemmel bir yeme planı bu. Ve tabi ki doğurganlığınızı arttırmak için de mükemmel.



Her Gün 1 Bardak Bakliyat Yiyin

2. haftada bahsettiğim gibi baklagiller tüketebileceğiniz en sağlıklı yiyeceklerdendir. Doğurganlığı arttırır. Vücudunuzda meydana gelen oksidatif hasara karşı organlarınızı koruyan antioksidanlar açısından zengindir. Bakliyat tüketen kişilerde doygunluk hissi daha uzun sürer ve böylece yemek aralarında atıştırma ihtiyacı hissetmezler. Bu nedenle de daha kolay kilo verirler.

1 bardak bakliyat yaklaşık 15 gram lif içerir. İnsanlar lifleri hazmedemez ve bu lifler bağırsaklara bozulmadan giderler. Bağırsaklarınızdaki mikroplar lifleri çok severler. Lifler onların birincil gıdalarıdır. Her gün tüketeceğiniz 1 bardak bakliyat bağırsaklarınızdaki mikropları besler ve onları sağlıklı, mutlu ve iyi beslenmiş vaziyette tutar.

Günlük yarım bardak bakliyat tüketerek bağırsaklarınızı alıştırdınız. Şimdi 1 bardağa çıkarabilirsiniz. Vücut birkaç haftada bakliyatlara alışmaktadır ve bu süre geçtikten sonra gaz problemleri kaybolur. Günlük yarım bardak bakliyat yemeye alıştıysanız ve kendinizi iyi hissediyorsanız artık sıra onu 1 bardağa çıkarmada.



Taktikler

1 bardak kuru baklagil yaklaşık 450 gram etmektedir ve ortalama 3 bardak pişmiş bakliyat elde edersiniz.

Ailedeki her bir kişi için pazar akşamı 450 gram, çarşamba akşamı ise bu miktardan az fazlaca bakliyat pişirin. Böylece 1 hafta boyunca yeterli bakliyat tüketmiş olursunuz.

Pişmiş bakliyatlarınızı bölüp dondurucuya koyabilirsiniz.

Yarım kase bakliyatı kahvaltıda tavada yumurtayla tüketebilirsiniz. Akşamları da salata ile bakliyat yiyebilirsiniz.



Her Öğünde 2 Bardak Dolusu Sebze-Meyve-Bitki Yiyin

İşlenmemiş veya çok az işlenmiş bitkiler sağlıklı bir diyetin omurgasıdır. Kahvaltıda, öğle yemeğinde ve akşam yemeğinde 2'şer bardak dolusu işlenmemiş bitkisel kaynaklı gıda tüketmelisiniz.

Hangi tür gıdalar yeterince işlenmemiş kabul edilebilir?

  • Taze sebze meyveler (ağır kızartma hariç)
  • Baklagiller ve mercimek grubu
  • Kinoa, karabuğday veya çelik kesme yulaf gibi tahıllar,
  • Kuru yemişler, tohumlar, fıstık ezmesi
  • Patlamış mısır (sinemalarda sahte tereyağı ile servis edilen veya mikrodalgada patlatılan hariç)
  • Smoothiler (meyvelerden yapılan smoothiler insülin hormonunda ani yükselme yapacağı için sade tam yağlı yoğurt veya hindistan cevizi kreması ile karıştırılmalıdır.)

Smootiler hakkında: Pek çok insan kahvaltıda smoothie içmeyi çok seviyor. Bunun avantajlarından biri pek çok farklı meyve kullanarak hatta biraz ıspanak ekleyerek besin değeri zengin, işe giderken yanınızda götürebileceğiniz ve sizi ferahlatacak bir öğün hazırlayabilmenizdir. Ancak dezavantajına gelince yiyeceğinizi çiğnemek pek çok nedenden ötürü onu içmekten daha iyidir. Nitrik oksit, kan dolaşımınız için çok önemli bir moleküldür. Kan damarlarınızın esnemesini sağlar, kan basıncınızı düşürür ve sizi kalp krizine ve felce karşı korur. Vücudunuz nitrik oksidin büyük bir bölümünü yiyeceklerinizdeki nitratlardan üretir, fakat bunun için yiyeceği çiğnemeniz gerekir. Nitrik oksidin üretilebilmesi için yiyeceğin tükürükle ve ağızdaki mikroplarla birleşmesi gerekmektedir. Bu adımı atladığınız zaman yani bir meyve dilimizi çiğneyerek yemek yerine onu içtiğiniz zaman nitrik oksitten mahrum kalmış oluyorsunuz. Bence smoothilerin sağlıklı bir diyette de yeri olabilmeli. Bu nedenle eğer yanınızda taşıyabileceğiniz bir kahvaltıya ihtiyaç duyuyorsanız veya alternatif olarak dışarıda bir hamur işi veya hazır kahvaltılardan yemek zorunda kalacaksanız bu durumda tercihinizi smoothilerden yana yapın. Ama imkan varsa evinizde brokoli ve mantarlı yumurta pişirip yanına çilek yiyin.

Şimdi size bir yiyecek listesi vereceğim. Bu listedeki yiyecekler her öğünde yemeniz gereken 2 bardak bitkisel kaynaklı gıda (sebze-meyve-bitki-kuruyemiş-bakliyat vb) olarak sayılmayacak olan, ancak yine de yiyebileceğiniz gıdalardır.

  • Ekmek
  • Kahvaltı gevrekleri
  • Konserve meyveler
  • Krakerler
  • Patates kızartması
  • Granola çubukları
  • Meyve suyu
  • Patates cipsleri veya diğer sebze cipsleri
  • Beyaz pirinç pilavı

Bu listedeki yiyecekler duruma göre sağlıklı malzemelerden elde edilmiş ve çok az işlenmiş olabilir. Mesela sadece keten tohumundan yapılmış krakerler bulabilirsiniz. Fakat genelde bu yiyecekler çok pahalıdır. Ayrıca şirketler, yaptıkları reklamlarda ürettikleri yiyecekleri olduğundan daha sağlıklı ve doğal gösterme eğilimindedirler. Bu nedenle bu yiyeceklerin de aslında ne kadar sağlıklı olduklarını söylemek çok zordur. Bu nedenle şüpheye düştüğünüz anda benim temel kuralıma geri dönün: 200 yıl önce yaşasaydınız yiyemeyeceğiniz şeyleri bugün de yemeyin.



Taktikler

Her yemekte iki farklı bitkisel gıda yiyerek diyetinizi çeşitlendirebilirsiniz. Bitkilerin lifleri bağırsak bakterilerinizi besler. Lifler ne kadar çeşitli olursa bağrsak bakterileriniz de o kadar çeşitli olur. Bağırsak bakterilerinin çok çeşitli olması ise vücut kitle indeksinizin düşmesine ve vücudunuzdaki enflamasyonun azalmasına neden olur.

Eğer sebze veya meyvenin dış kabuğu yenilebilir bir formdaysa onu yiyin. Çünkü kabuk kısmı besin değeri ve lif açısından çok zengindir.

Her yemekte bir meyve yiyin. Bu yöntem her yemeğe 2 bardak bitkisel gıda eklemenin en kolay yoludur.

Beyaz pirinç pilavını kinoa ile değiştirin. Kinoa çok sağlıklı bir tam tahıldır.

Tencerenize uygun bir buharda pişirme aparatı edinin. Böylece istediğiniz bir sebzeyi dakikalar içinde buharda pişirebilirsiniz.



Gece Orucunuzu 13 Saate Çıkarın

Şu anda zaten 12 saat gece orucu yapıyorsunuz. Pek çok kadın için ideal gece orucu 13 saattir. En az 13 saat gece orucu tutan kadınlar daha iyi uyurlar, kan şekerleri daha düşüktür ve meme kanserine yakalanma ihtimalleri daha düşüktür.

Kadınlara 14 saatten daha fazla bir sürede gece orucu yapmamalarını öneririm. Çünkü her gün bu kadar uzun vakit yemek yemeden geçirirseniz vücudunuz kıtlık zamanında olduğunuzu zannedecek ve bu nedenle üreme sisteminizi durduracaktır.

Kadın vücudunda muhteşem bir sistem işlemektedir. Bu sisteme göre yiyeceklerin azlığı nedeniyle vücudunuzda bir enerji düşüklüğü varsa, kadın hormonlarını ve yumurtlamasını düzenleyen sistem durdurulmuş olur. Örneğin yeme bozukluğu olan kadınlarda meydana gelen durum da budur. Kadın vücudu, kıtlık zamanlarında kadının hamile kalmasını engellemek için hormon üretiminde bir kısıtlamaya gider ve böylece kadının ve bebeğin hayatının tehlikeye girmesi daha baştan önlenmiş olur.

İşte bu nedenlerden ötürü bir yandan glukoz seviyelerinizin kontrol altında olduğu hem de üreme fonksiyonlarınızın durdurulmadığı bir oruç saati bulmanız gerekmektedir. Pek çok hastam, özellikle de PCOS'lu kadınlar 13 saat gece orucu yaptıklarında kendilerini çok iyi hissetmektedirler.

Stres Zamanlarında Üreme: Kadınlar elbette savaş, kıtlık gibi ideal olmayan şartlar altında da üremeye devam etmişlerdir. Bütün kadınlar çevresel etkenlere karşı aynı derecede hassas değildir. Ayrıca üreme fonksiyonunun durdurulması meselesi her zaman mükemmel anlamda gerçekleşmez. Eğer PCOS'lu iseniz sizin üreme sisteminiz strese karşı duyarlıdır demektir. Bu da büyük büyük anneannelerinizin doğal veya beşeri felaket senaryolarında hayatta kalabilmek için ortama adapte olduklarını göstermektedir.

Gece orucunuzu bir saat uzatmanın en kolay yolu akşam yemeğinizi bir saat erkene çekmektir. Eğer akşam yemeğinizi daha erkene çekemiyorsanız kahvaltınızı bir saat ertelemeniz de mümkün. Ancak kahvaltıyı atlamayın. Sabahleyin kortizol hormonunuzun salgılanabilmesi için kahvaltı etmeniz gerekir. Kahvaltıyı atlayan kişilerde kalp damar hastalıklarına yakalanma riski, kalp krizi ve felç kaynaklı ölüm riski yüksektir. Bu nedenle eğer ihtiyaç duyuyorsanız kahvaltıyı bir saat erteleyebilirsiniz ama tamamen atlamayın.

Örnek ideal yemek saati için kahvaltı başlangıcı sabah 7 ve akşam yemeği bitiş saati saat 6 olabilir.



Taktikler

Yeni temek saatlerinizi not edin.

Pek çok insan için saat 5'te akşam yemeğine başlayıp 6'dan önce yemeği bitirmiş olmak zordur. Henüz işten eve dönmemiş bile olabilirsiniz. İş yerinizde yemek için ayrılan saati erken bir akşam yemeği için kullanabilirsiniz.

Maalesef akşam yemeğini erken yemek yüksek ihtimalle her akşam düzenli bir şekilde eşinizle beraber yemek yemenize engel olabilir. Böyle bir durum sizi üzüyorsa sabah kahvaltılarınızı daha zengin ve sosyal olarak aktif geçirmeyi düşünebilirsiniz. Akşamları da beraber çay veya kafeinsiz kahve yudumlayabilirsiniz.

Kültürel olarak akşam yemekleri davet için en uygun öğündür ve partiler ise geç saatlere kadar devam eder. Bu protokolü uyguluyorsanız eğer bu aktiviteler size pek de uygun değildir. Bu nedenle eğer arkadaşlarınızla yemek yiyerek vakit geçirmek istiyorsanız öğlen vakti düzenleyeceğiniz bir mangal partisi düşünebilirsiniz.



Atıştırmaları Azaltın

Gün boyu sırasıyla yemek ve yememek üzerine kurulu bir düzen vücudunuz için en iyisidir. Doyurucu, lezzetli ve sağlıklı yiyecekler yiyin. Sonra durun ve bir sonraki öğüne kadar bir şey yemeyin. Şekersiz ve sütsüz kahve veya çay içebilirsiniz.

Az ve sık yemek epey popüler bir hale geldi çünkü bunun kan şekerini daha stabil hale getireceği ve acıkmaları engelleyeceği zannedildi. Halbuki durum bunun tam tersi.

2012'de yapılan ilginç bir araştırmaya göre bir grup insan iki farklı yeme düzenini denedi. Kalori ve besin değeri açısından birbirinin tamamen aynısı olan gıdaları bazı günler 14 küçük öğünlere bölüp yediler, bazı günler ise 3 ana öğünde yediler. Aynı gıdaları 3 öğünde yedikleri günlerde kan şekerleri daha dengeli bir haldeydi ve kendilerini daha az aç hissettiler. Aynı gıdaları az ve sık tükettiklerinde ise daha aç hissettiler ve kan şekerleri daha düzensizdi.

Gün içinde doyurucu gerçek gıdalar tüketin. Meyve sebze yiyin. Yemeğinizin bakliyattan, kuru yemişten ve tam tahıllardan protein ve yağ içerdiğinden emin olun. Böylece besin değeri zengin gıdalar tüketerek yemek aralarında atıştırma isteğinizi azaltmış olacaksınız.



Taktikler

Doyurucu ve sağlıklı bir kahvaltı hazırlamak zaman alabilir. Ancak unutmayın gün içinde atıştırmak hem zaman alır hem masraflıdır. Ayrıca konsantrasyon kaybına neden olduğu için zamanınızdan çalar. Bu nedenle sabah iyi bir kahvaltı hazırlamaya ayırdığınız zamanın karşılığını gün içinde alacağınızı unutmayın.

Yemek yiyerek bir işe odaklanmaya alıştıysanız doğal sakızlar çiğnemeyi deneyin.

Bolca içecek tüketin. Gün içinde çay ve kahve içmek içerdikleri yoğun tatlar nedeniyle tatmin edicidir ve sıvı midenizi doldurduğu için açlık hissetmezsiniz.

Eğer öğünler arasında gerçekten bir şeyler yeme ihtiyacı duyuyorsanız küçük porsiyonda bitkisel ve yağ oranı yüksek bir gıda tercih edin. Kuru yemişler ve zeytin bunun için idealdir.

Bu haftanın hedefleri bu kadar. Bu hafta da sağlığınız ve doğurganlığınız için ideal bir yeme düzeni oluşturmaya devam edeceksiniz.



Yapılacaklar Listesi

Atıştırma yerine sakız çiğnemek için doğal sakızlar edinin.



Yemek Planlayıcısı


Her gün bir bardak bakliyat ve her öğünde iki bardak bitiksel gıda tüketin.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar











Alışveriş Listesi

Organik yiyecekler satın alın. Teneke konserve, plastik paketli gıdalar ve aşırı işlenmiş ürünlerden uzak durun.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler




Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü, iki bardak bitkisel gıda ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği, iki bardak bitkisel gıda ile)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 2 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​




7. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 7. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
Onuncu Bölüm
2. Ay, 7. Hafta




Şu anda 12 haftalık programın yarısını tamamlamış bulunuyorsunuz. Geçmiş 1 buçuk ayda vücudunuzun sağlığı için pek çok şey yaptınız. Ancak bu sefer daha önce üzerinde durmadığımız bir konuya eğileceğiz. Zihninize. Evet zihniniz de sağlıklı çalışması gereken bir organ gibidir. Zihin-beden bağlantısı sağlığınız için çok önemlidir. Sinir sistemleriniz sayesinde beyniniz vücudunuzdaki her bir organla iletişim halindedir. Sağlıklı bir zihne sahip olmadan sağlıklı bir vücuda sahip olmanız da mümkün değildir. Pek çok araştırma bunu desteklemektedir. Örneğin;

  • Sosyal stres kalp damar hastalıkları riskini arttırır ve ortalama ömrü azaltır.
  • Kronik depresyon kalp krizi ve felç riskini arttırır ve ortalama ömrü 10 yıl ve üzeri azaltır.
  • Yalnızlık, bütün kronik hastalıklar için tek başına bir risk faktörüdür.

Ve tabi ki doğurganlık akıl sağlığını ve akıl sağlığı da doğurganlığı etkilemektedir. İnfertilite tabi olarak stresli bir durumdur. Duyguların yoğun olarak yaşanmasına, ilişkilerin stresli geçmesine ve yoğun bir medikal prosedürün hayata geçirilmesine neden olur. İnfertilite yaşayan kadınların %80'i bu konuyla alakalı stres yaşamaktadırlar.

Stres ayrıca infertilite ile karşılaşılmasının muhtemel olduğunu gösteren bir uyarıcıdır. Araştırmacılar daha önce infertilite problemi yaşadığı bilinmeyen bir grup kadın üzerinde çalışma yapmışlardır. Bu kadınlardan kronik duygusal stresin yoğun olarak yaşandığını gösteren alfa amilaz seviyeleri yüksek olanların doğurganlıklarında diğer kadınlara göre %30 düşüş gözlenmiştir. Ayrıca uzun süreli infertilite yaşama riskleri ise diğer kadınlara göre iki kat fazla olduğu tespit edilmiştir.

Akıl sağlığı herkes için önemli olmakla beraber PCOS'lu kadınlar için özellikle önemlidir çünkü biz strese ve akıl sağlığı ile alakalı problemler yaşamaya daha meyilliyiz.

Duygu Durum Bozuklukları: PCOS, duygu durum bozuklukları için bir risk faktörüdür. Diğer kadınlara göre 5 kat fazla anksiyete ve 10 kat fazla depresyon oranları görülmektedir. Ayrıca yine diğer kadınlara göre 7 kat fazla intihara teşebbüs riski görülmüştür. Bu nedenle kendinize zarar verme ihtimaliniz olduğunu hissediyorsanız, yardıma ihtiyaç duyuyorsanız ihmal etmeyin ve acilen destek alın. Yeme bozuklukları da duygu durum bozuklukları içerisine girmektedir. Aşırı yeme ve doymama gibi problemler yaşıyorsanız konuyla ilgili bir uzmana danışmanızda yarar olacaktır.

Bu haftanın tek bir hedefi olacak:

1. Duygusal sağlığınıza özen gösterin.

Her kadın duygusal sağlığını korumak için önem göstermelidir. Ancak doğurganlığını arttırmak isteyen bir PCOS'lu için bu çok daha önemlidir. Bu nedenle burada vereceğim tavsiyeleri kendinize uygun bir şekilde günlük ve haftalık rutininize ekleyin. Böylece bu terapiler sayesinde stresiniz azalmış olacak ve genel sağlığınızda bir iyileşme göreceksiniz.



Güdümlü Görüntüleme Yöntemini Uygulayın

Güdümlü görüntüleme, basit ve etkili bir yöntemdir. İhtiyacınız olan tek şey sessiz ve rahat bir ortam ve güdümlü görüntüleme kayıtlarıdır. Ben bu yöntemi meditasyona tercih ediyorum çünkü pek çok hastam bu yöntemi meditasyondan daha etkili ve yapılabilir buluyorlar. Meditasyondan daha kolay ve çoğu zaman daha eğlenceli. Ancak zaten bir meditasyon uyguluyor ve zevk alıyorsanız buna devam edebilirsiniz, değiştirmenize gerek yok. Fakat bu konularda yeniyseniz güdümlü görüntüleme ile işe başlayın.

Sadece 4 hafta boyunca günlük 15-30 dakika güdümlü görüntüleme; stresi, anksiyeteyi, tükenmişlik hissini ciddi derecede azaltmaktadır.

Bu uygulamalar aslında beyninizin fiziksel özelliklerinde bir değişiklik meydana getirerek duygusal sağlığınızda iyileşme yapmaktadır. Amigdala, beyninizde bir parçadır ve stresi başlatır. PCOS'lu kadınlarda bu bölge testosteron nedeniyle daha aktiftir. Testosteron seviyelerimiz yüksek olduğu için daha aktif ve aşırı hassas amigdalaya sahibiz ve bu da bizi kronik strese ve anksiyeteye karşı daha savunmasız bir hale getirmektedir. Zihin sağlığını korumaya yönelik aktiviteler beyindeki bu bölgenin duyarlılığını azalttığı için amigdala, stres verici durumlarda daha az aktif olacaktır.

Beyinde bulunan gri madde öğrenme, hafıza, empati ve duyguların ayarlanması ile bağlantılıdır. Beyinde ne kadar fazla gri madde varsa o kadar iyidir. PCOS'lu kadınlar, özellikle de obez PCOS'lular diğer kadınlara göre daha az gri maddeye sahiptirler. Aynı şekilde kronik depresyon yaşayan hastaların gri maddelerinde de bir azalma görülmektedir. Duygusal kararlılık beyindeki gri maddeyi 8 hafta gibi kısa bir sürede ciddi oranda arttırmaktadır.

Doğurganlığı arttırmaya yönelik ses kayıtlarını dinleyin ve bu şekilde duygusal kararlılığınızı arttırın.



Taktikler

Bunun için günlük yaklaşık 30 dakikanızı ayırabilirsiniz. Ancak günlük sadece 5 dakika bile bir şey ifade eder.

Günlük 5 dakika ile başlayıp yavaş yavaş 30 dakikaya çıkarabilirsiniz.

Eğer gün içinde çok stresli bir ortama girecekseniz sabahları bunu uygulayın. Uyuma problemleri çekiyorsanız yatmadan önce uygulayın.



Yatak Odanızda Aromaterapi Uygulayın

Aromaterapiyi seviyorum çünkü çok basit bir uygulaması var ve stresi azaltmada ciddi etkili bir yöntem. Aromaterapi temelde kokuları kullanarak duyguların kontrol altına alınmasını ve sağlığın iyileştirilmesini sağlar.

Koku alma duyunuz direkt olarak amigdala ile bağlantılıdır. Amigdala ise beynin stresi algılayan ve kortizol salgılayan bölümüdür. Araştırmalar göstermiştir ki, koku alma duyularınızı kullanarak stres nedeniyle aşırı salgılanan kortizol hormonunuzu düşürebilirsiniz.

Gece yatak odanızda uygulayacağınız aromaterapi yöntemi ile kortizol seviyelerinizi düşürüp uyku kalitenizi arttırabilirsiniz. İhtiyacınız olan şeyler sadece aroma difüzörü ve esansiyel yağlar. Esansiyel yağlar saf ve yüksek oranda konsantre halde olmalıdır. Her seferinde yalnızca birkaç damla kullanacaksınız.

Rahatlamak için kullanabileceğiniz yağlar arasında benim için favori yağlar lavanta yağı, tatlı portakal yağı ve bergamot yağı.

Aroma difüzörleri pek çok farklı şekilde satılıyor. Hangisini alacağınız sizin bütçenize ve yatak odanızın boyutuna göre değişebilir.

Püskürtme yöntemi kullanan difüzörler en güçlü ve en basit difüzörlerdir. Şişeyi difüzöre monte edin, zamanlayıcıyı kurun. Yapmanız gereken işte bu kadar.

Ultrasonik difüzörler epey pahalı olmakla beraber oldukça dayanıklı cihazlardır.

Hidrosoller yağsız ve kokulu sulardır. Bu suları kıyafetlerinize veya uyku vakti yatağınıza, yastığınıza spreyleme yöntemi ile kullanabilirsiniz.

Kokular akciğerlerinize gireceği ve oradan da potansiyel olarak kan dolaşımınıza gireceği için sadece yüksek kalitede olan organik yağları satın almalısınız. Hazır satılan oda kokularını veya kokulu mumları aromaterapi yerine kullanmayın. Bu ürünler laboratuvar ortamında suni yöntemlerle üretilir ve toksik kimyasal içerirler. Kortizol seviyelerini düşürmede bir işe yaramadıkları gibi bazı kadınlarda astıma ve migrene de sebebiyet vermektedirler.



Diğer Zihin-Beden Sağlığı Uygulamaları

Ben ofisimde akupunktur ve masaj hizmeti vermekteyim. Hastalarımız ikisine de rağbet göstermekte ve olumlu neticeler almaktalar. Bu nedenle terapistler her zaman yoğun oluyorlar. Akupunktur, insan vücudunda gözle görülür neticeler alabilmemize olanak tanımaktadır. Bağışıklık sistemini güçlendirir, ağrıları hafifletir ve psikolojik sıkıntıları azaltır. Birkaç araştırma göstermiştir ki infertilite problemi yaşayan çiftler haftalık akupunktur seanslarına devam ettiklerinde kadında adet döngüsünde düzen oluşmaya başlamaktadır, gebelik oranları artmaktadır ve gebe kalmak için beklenen süre kısalmaktadır.

Günümüzde yüzlerce türde masaj ortaya çıkmıştır ve hepsi de sağlığınız için çok iyi olduğunu iddia etmektedir. Genel olarak masajın riski yok denecek kadar azdır, yeter ki çok sert bir masaj olmasın. Masaj stresi anında hafifletir. Tek bir seans uzun vadede duygusal durumunuza ciddi bir etki etmez. Ancak ortalama bir saat süren masaj seanslarına haftada bir defa olmak üzere iki üç ay kadar devam ederseniz kronik stres seviyelerinde azalma görebilirsiniz.

Eğer masajdan hoşlanıyor ancak uzman birini bulamıyorsanız kendi kendinize veya eşinizle karşılıklı olarak birbirinize yapacağınız masaj yöntemlerini de tercih edebilirsiniz. İnternetten basit masaj yöntemleri öğrenebilir veya vücudunuza zarar vermeyecek şekilde hafif ve nazik masaj yöntemlerini uygulayabilirsiniz. Başınıza, boynunuza ve omuzlarınıza nasıl masaj yapabileceğinizi internetten öğrenin.

Akupunktur veya masaj size çok da hitap eden bir şey değilse diğer rahatlama taktikleri de aynı şekilde işinize yarayabilir. İnsan vücudu iyi hissetmeye, rahatlamaya her zaman olumlu tepkiler verir. Spa, sıcak bir sauna veya jakuzi de aynı etkiyi verir. Kısaca özetlemek gerekirse kendinizi rahatlatacak, gevşetecek ve bakım yapacak bir yöntem bulun ve bunu haftada bir defa uygulayın. Rahminizde nelerin olup bittiğini çok da düşünmeyin. Vücudunuz her halükarda değer görmeyi hak ediyor.



Yapılacaklar Listesi

  • Aroma difüzörü ve esansiyel yağlar edinin.
  • Güdümlü görüntüleme programları bulun.
  • Akupunktur veya masaj seanslarını planlayın.
  • Evde kendiniz uygulayabileceğiniz masaj taktiklerini internetten öğrenin.



Yemek Planlayıcısı

Her gün bir bardak bakliyat ve her öğünde iki bardak bitiksel gıda tüketmeyi unutmayın.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika güdümlü görüntüleme
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü, iki bardak bitkisel gıda ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği, iki bardak bitkisel gıda ile)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 2 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



8. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 8. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On Birinci Bölüm
2. Ay, 8. Hafta




İkinci oruç haftası bu hafta. Su oruçları veya oruç benzeri diyet, her uygulamada biraz daha kolaylaşmaktadır. Herkesin vücudu farklı olmakla beraber bu defa yapacağınız su orucunun bir önceki su orucuna göre daha kolay geçmesini bekliyoruz. En azından vücudunuzun yağ yakma moduna geçme konusunda artık daha kabiliyetli olduğunu söyleyebiliriz. Bu haftanın sonundan itibaren tansiyon, göbek bölgesi yağları ve açlık kan şekeri gibi ölçümlerinizde artık ciddi değişiklikler görmeniz yüksek ihtimal.

Bir önceki oruç haftasında mutfağınızdaki zararlı maddeleri temizleme hedefi vermiştik. Bu haftanın hedefi ise şöyle olacak:

1. Kişisel bakım ürünleri de dahil olmak üzere banyonuzu elden geçirin, zararlı maddelerden temizleyin.

Banyo çok kirli bir yerdir. Burada bakterilerden mikroplardan bahsetmiyorum. Pek çoğumuzun banyosu, vücutlarımıza temas ettirdiğimiz toksik kimyasallarla doludur. Şimdi sıra bunları temizlemede.

Vinil İçermeyen Banyo Perdesi Edinin

Eğer banyo perdesi kullanıyorsanız işe ilk önce perdeyi yenilemekle başlayın. Banyo perdelerinin pek çoğu polivinil klorid diye bilinen PVC'den yapılmaktadır. Kısaca vinil diye de bilinir. Araştırmalar göstermiştir ki bu perdeler havaya 100'den fazla toksik kimyasal salmaktadır. Örneğin fitalatlar kadınların üreme sistemleri üzerinde toksik etkiye sahip endokrin bozucular olmakla beraber bu perdelerin yumuşak ve katlanabilir olmasını sağlamaktadırlar. Diğer maddelerden bazıları ise kansere neden olan veya insan sağlığı tehlikeye atan kimyasallardır.

Eğer banyo perdeniz plastik bir kağıt parçası gibiyse yüksek ihtimalle PVC'den üretilmiştir. Onu çöpe atın. Desenini çok beğeniyor ve çöpe atmak istemiyorsanız üzgünüm ama bazen bizi zehirleyen şeyler aynı zamanda güzel de olabiliyor.

En sağlıklı banyo perdeleri pamuktan veya kenevirden üretilenlerdir. Suyu küvet tarafında tutup yere sıçramasını engellemede iyi iş görürler. Ancak ıslanınca ağırlaştıklarından onu kurutmaz, ıslak halde bırakırsanız küf yapmaya eğilimlidirler. Dolayısıyla mükemmel kullanışlı olmasalarda %100 güvenlidir diyebiliriz.

Daha iyi bir alternatif ise polyester perdelerdir. Polyester perdeler bize güvenli bir profil çizmektedirler. Sentetik kumaş olmasına rağmen havaya çok çok az salınım yapar ve bileşenleri açısından da güvenli görünmektedir. Kıyafetlerin pek çoğunda polyester bulunmaktadır. Polyester perdeler, su geçirmez PVC perdeler gibi değildir fakat suyu da emmezler. Bu nedenle ıslandıklarında ağırlaşmazlar. Çabuk kurudukları için de küf yapma riski çok çok azdır.

PVC içermeyen banyo perdeleri PE, PEVA veya EVA içermektedirler. Bu maddeler polyestere göre daha su geçirmez olmakla beraber PVC'den daha güvenlidirler. Ancak hakkında yeterince araştırma yapılamadığı için bu maddeleri içeren perdeleri tavsiye edemiyorum. En azından PVC'den daha iyi olduklarını söyleyebilirim. Ancak bu konu hakkında henüz kimse emin bir şekilde yorum yapamamaktadır.

Bütün bunları göz önünde bulundurarak sizlere polyester perde edinmenizi tavsiye ederim. Hem güvenilir olması hem de pratik kullanımı nedeniyle pek çok kişi için en iyi tercih bu olacaktır. Ben de bu perdelerden kullanıyorum. Bir banyo perdesinden beklediğiniz şeyi yerine getiriyor, suyu banyo zemininden uzak tutuyor, küf yapmıyor ve ailemi zehirlemiyor.



Toksik Olmayan Kişisel Bakım Ürünlerine Geçin

Amerikalı kadınlar günde ortalama 12 farklı kişisel bakım ürünü kullanmakta ve bu ürünler toplamda yaklaşık 168 farklı madde içermektedir. Bu ürünler vasıtasıyla kadınların %8'i her bir gün kanserojen maddelere maruz kalmakta ve %4'ü ise üreme organları için toksik etkilere sahip kimyasallara maruz kalmaktadırlar. Pek çok kadın ise bundan çok daha fazlasına maruz kalabilmektedir. Makyaj malzemeleri satan bir mağaza 2017 yılında bir anket yaptı ve bu ankete göre müşterilerinin günlük sadece yüzlerinde kullandıkları ürün sayısının 16 olduğunu tespit etti.

İnsan cildi geçirgen bir yapıya sahiptir. Elimize, yüzümüze ve vücudumuza sürdüğümüz her bir kimyasal eninde sonunda kana karışmaktadır. Peki bu kimyasallar ne kadar güvenilir?

Amerika'da kişisel bakım ve güzellik ürünleri hakkında ciddi bir düzenleme bulunmamaktadır. Avrupa Birliği bu ürünlerde binlerce maddeye yasak getirmişken Amerika'da bu yasak maddelerin sayısı sadece 9'dur! Bu da demek oluyor ki Amerika'daki kişisel bakım ürünleri gerçekten güvenilir olup olmadıkları hakkında çok az bir kontrolden geçip müşterilere satılmaktadır.

Losyonlar, tırnak parlatıcıları ve saç bakım ürünlerinde bulunan kimyasallar cildiniz yoluyla kan akışınıza karışırlar. Bu aşamadan sonra ise bu kimyasallar vücudunuzda endokrin bozucu olarak çalışmaya devam ederler. Amerika'da hala legal olarak kullanılan bazı maddeler ise şöyledir:

Paraben: Östrojen taklidi yapan koruyucu. İçindekiler kısmında metilparaben, etilparaben gibi sonu paraben ile biten kelimeleri arayın.

Fitalat: Östrojen taklidi yapan endokrin bozucudur. İçindekiler kısmında bulmanız zordur çünkü kokuların içinde bulunur. Kokular şirket sırrı olduğu için içindekiler kısmında açıkça yazılmaz. Bu maddeyi bulmak için ürünün içindekiler kısmında parfüm veya koku yazısı arayın.

Toluen: Nörotoksindir. Beyninize, böbreklerinize ve karaciğerinize zarar verir. Plasentaya kolayca geçer. Ojelerde ve saç boyalarında bulunur. Toluen, benzen, metilbenzen, fenilmetan yazılarını arayın.

Triklosan: Endokrin bozucu antibakteriyeldir. Sabunlarda, deodorant ve diş macununda bulunabilir.

Formaldehit: Nörotoksindir. Kansere sebebiyet verir. İçindekiler kısmında şu isimlerle arayabilirsiniz: formaldehyde, quaternium-15, DMDM hydantoin, imidazolidinyl urea, diazolidinyl urea, sodium hydroxymethylglycinate, 2-bromo-2-nitropropane-1, 3-diol (bronopol) ve glyoxal.

Ek olarak pek çok kişisel bakım ürünü endüstriyel yan ürünlerle kirletilmiş haldedir. Örneğin talk pudrasına asbestos adıyla bilinen kanserojen bir madde bulaşmaktadır.

Tüm bu bilgiler epey karmaşık geldiyse yalnız değilsiniz. Size hak veriyorum. Sakınmanız gereken her bir kimyasalı bilip alacağınız ürünlerde bunun takibini yaparak kaçınmanız çok ama çok zordur. Nihayetinde ürün satın alırken karar verme işi yine en son size kalacak ve sizin için en güvenli ürünü seçme işini sizin yerinize kimse yapmayacaktır. Bu işinizi kolaylaştırma adına sizlere 3 strateji vereceğim:

1. Yiyecekleri kullanın: Kullanabileceğiniz en güvenli bakım ürünleri organik gıdalardır. İnternette yüzlerce ev yapımı şampuan, losyon, diş macunu tarifi bulabilirsiniz. Hindistan cevizi yağı ve shea yağı çok güzel nemlendiricidir. Elma sirkesi saçlarınızı durularken çok iyi iş görür. Genel bir kural olarak eğer bir yiyeceği yemenizde sorun yoksa onu cildinize sürmede de bir sorun olmayacaktır. Öyle olsa dahi siz yine de tercihinizi dikkatli bir şekilde yapın. Örneğin limon suyu ve karbonat cildi tahriş edici bir etkiye sahiptir.

2. Sertifikalı markaları tercih edin: Günümüzde ürünlerin güvenilirliğine kefil olan pek çok sertifika acenteleri bulunmaktadır. Online alışveriş yapıyorsanız bu terimleri de tarayabilirsiniz. Şu damgalara bakın: COSMOS, Ecocert, EWG Verified, MadeSafe, NSF Organic Certified, USDA Certified Organic. Her bir sertifikanın kriterleri farklıdır. Mesela MadeSafe insana zararlı olduğu bilinen hiçbir toksik kimyasallara müsaade etmez. Diğer yandan örneğin USDA Certified Organic sertifikasına sahip olan ürünlerin en az %95'i organik olmak zorundadır. Bu nedenle hangi sertifikanın neye kefil olduğunu bilin.

3. Araştırın: www.ewg.org/skindeep Kullandığınız ürünü bu linke tıklayıp arayın. Ürünün güvenilirlik profilini inceleyin. Veya daha kolay bir yöntem olarak EWG Healthy Living uygulamasını indirin ve kullandığınız ürünlerin barkodlarını taratıp ürünün ne kadar güvenilir olduğunu görün.

Organik Kozmetik Hakkında: Neden sadece ''organik'' veya ''tamamen doğal malzemelerden üretilmiş'' ürünleri alarak bu meseleden kurtulamıyoruz? Amerika'da bu terimlerin özellikle de kişisel bakımda tam olarak ne ifade ettikleri belirli bir düzenlemeye tabi tutulmamıştır. Eğer yukarıda verdiğim linkte farklı ürünleri inceleyebilme fırsatı bulursanız fark edeceksiniz ki insan sağlığına zarar vermeyen bazı ürünlerde organik ibaresi olmadığı gibi bazı organik yazan ürünlerin içinde zararlı maddeler bulunabilmektedir veya doğal yazmasına rağmen muadili diğer ürünlerden bir farkı bulunmamaktadır. Organik ürünlerin birçoğu organik olmayanlardan daha güvenlidir fakat bu kural her zaman geçerli değildir. ''Doğal'' ifadesi neredeyse anlamsız kalmaktadır. Hem daha pahalıya satılmakta hem de benzer ürünlerden güvenlik açısından bir farkı bulunmamaktadır. Keşke sadece ''organik satın alın'' diyerek bu meseleyi çözebilseydim. Evet, belki bu çok da kötü bir strateji olmayabilir. Ama yine de dört dörtlük kusursuz bir koruma sağlamaz.

Banyonuza girdiğinizde fark edeceksiniz ki sahip olduğunuz çok fazla ürün var. Günlük kullandığınız ürünler, hediye gelenler, kullanmaya alıştıklarınız, satın alırken beğenip birkaç kullanım sonrası memnun kalmadıklarınız... Bütün bu ürünler arasında çılgına dönmemeniz için şu taktikleri kullanabilirsiniz:

1. Eski ürünlere ne mekan ayırın ne zaman harcayın. Neredeyse hiçbir ürün 3 yıldan fazla bir süre kullanılamaz. Ne zaman aldığınızı hatırlamıyorsanız veya son 6 ayda hiç kullanmadıysanız o ürünü çöpe atın.

2. Herhangi bir ürünü cildinize uyguladıktan sonra mutlaka ellerinizi yıkayın. Böylece en azından gıda yoluyla ellerinizden midenize gitmesini engellemiş olursunuz.

3. Vücut losyonunuzun güvenilir olmasına dikkat edin. Losyonlar pek çok zararlı maddeyi bir arada barındırabilirler ve genelde banyo sonrası vücudun en emici olduğu bir anda losyonu bütün vücuda uygulamak epey tehlikeli bir durum olabilir.

4. Kimyasal güneş kremi yerine mineral içerikli çinko oksit güneş kremi tercih edin. Kimyasal güneş kremlerinin içinde endokrin bozucu kimyasallar vardır ve bu kimyasallar plasentaya ve anne sütüne geçer.

5. Kadınların günlük rutinde kullandıkları ürünlerin en tehlikelileri parfümler ve ojelerdir. Rujlarda ise kurşunun kontaminasyonu yani ana madde olmamasına rağmen üretim aşamasında içeriğe bulaşma durumu ile karşılaşılmaktadır. Ve pek çok kişi bilmeden ruju ''yer'' ve dolayısıyla kurşun yemiş olur.



Diş Macunu ve Ağız Bakım Suyunu Tekrar Gözden Geçirin

Bilim adamları ağız mikrobiyomunu yeni yeni anlamaya başlamışlardır. Şu ana kadar ağızda yaşayan 700'den fazla mikrop tespit edilebilmiştir. Bu mikropların çok az bir kısmı çürüklere ve diş eti hastalıklarına neden olmaktadır. Kalan çoğunluk ise ekosistemin devamı için gereklidir, yiyeceklerin hazmedilmesini sağlar ve nitrik oksit gibi bazı moleküllerin üretimini başlatma görevi görürler.

Bizim kendimize has bir hormon seviyemiz olduğu için PCOS'lu kadınların ağız mikrobiyomu daha farklıdır. Bu da bizi diş ve diş eti hastalıklarına karşı daha savunmasız yapar. Sonuç olarak iyi bir ağız hijyeni çok önemlidir. Tavsiyelerim; diş ipi kullanın, günde iki defa dişlerinizi fırçalayın, toksik olmayan diş macunu kullanın, ticari amaçla üretilen ağız bakım sularından uzak durun ve yılda iki kere dişçinizi ziyaret edin.

Günde iki defa diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak ağız sağlığının köşe taşıdır. Diş macununda bulunan kimyasallar ağızda emilerek kana karıştığından dolayı toksik olmayan diş macunu kullanmanızı öneririm. Triklosan maddesi bir antimikrobiyaldir. Bakterileri öldürdüğü için bazı diş macunlarında tercih edilmektedir. Ancak bu madde zararlı bakterileri öldürüken faydalı bakterileri de öldürdüğü için ağız florasını tahrip eder. Ayrıca triklosan, endokrin bozucu toksik bir kimyasaldır.

Ağız bakım sularında da aynı tehlike söz konusudur. İçeriklerinde bulunan antimikrobiyal maddeler zararlı bakterilerin yanı sıra faydalı bakterileri de öldürmektedir. Ağız bakım suları, bu özelliklerinden ötürü vücudunuzda nitrik oksit üretilme sürecine ket vurur.

Nitrik oksit kan damarlarının esnek ve açık olmasını sağlar, kan basıncını düşürür. Nitrik oksit, yeşil yapraklı sebzeler veya kırmızı pancar gibi diğer sebzelerde bulunan nitratlardan üretilir. Nitratların nitrik okside çevrilebilmesi için gıdaların ağızda çiğnenip tükürüğünüzde bulunan faydalı bakterilerle karışması gerekir. Bu yiyecekler midenize ulaştığında mide asidi tarafından nitratlar nitrik okside çevrilmiş olur. Nitrik oksit buradan kan akışına karışır ve kalp damar sağlığınızı korur.

Bu sürecin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için sağlıklı bir ağız mikrobiyomuna sahip olmanız gerekir ki bu mikroplar nitratları nitritlere çevirebilen enzimleri üretebilsin. İnsan vücudundaki hücreler bu enzimleri üretemezler.

Ağız bakım suları, nitritlerin oluşumunu %90 oranında azaltırlar ve bunu kullanan kişilerde yüksek tansiyon görülür. Bu da diğer metabolik hastalıklara yakalanma riskini arttırır. Sıkça ağız bakım suyu kullananlarda diyabete yakalanma riski artmaktadır.

PCOS'lu kadınlarda zaten nitrik oksit seviyeleri nispeten daha azdır. Bu nedenle ağız mikrobiyomumunu çok iyi korumamız gerekir. Bu nedenle ağız mikrobiyomuna zarar vermeyecek bir diş macunu kullanmanız gerekmektedir. Herhangi bir hastalık nedeniyle kullanmıyorsanız ağız bakım sularını tamamen bırakmanızı öneririm.



Yapılacaklar Listesi

  • PVC banyo perdenizi polyester ile değiştirin.
  • Kullandığınız ürünleri bu linkten tarayıp ne kadar güvenilir olduklarını tespit edin. www.ewg.org/skindeep
  • Hangi ürünleri değiştirmeniz gerektiği hakkında bir liste yapın ve ne kadar sürede değiştireceğinize dair bir plan oluşturun.
  • Ruj, losyon, güneş kremi, oje ve diş macununda bulunan kimyasallar nedeniyle bu ürünlerdeki kimyasallardan kurtulmayı önceleyin.


























Alışveriş Listesi

Bu hafta su orucu yapacağınız hafta olduğu için kalan iki güne yetecek sebze, meyve ve bakliyat alın.



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika yönelimli imajinasyon
Uyanma saati:..............
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Günlük 30 dakika yürüyüş
Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak
Yatmadan 2 saat önce 2 mg melatonin
Yatma saati 2 mg melatonin







Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



9. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 9. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On İkinci Bölüm
3. Ay, 9.Hafta




12 haftalık programın son ayına geldiniz. Tebrikler. Buraya kadar tavsiye ettiğim metodları ne kadar uygulayabilirseniz o kadar faydasını göreceksiniz. Mükemmel bir şekilde programa sadık kalamayabilirsiniz. Hem kim tamamen mükemmel bir şekilde uygulayabilir ki? Ne kadarını uygulayabiliyorsanız o kadarı için kendinizi tebrik edin.

Bu zamana kadar benim stratejim sağlıklı ve besin değeri yüksek olan gıdaları günlük menülerinize eklemekti. Siz bunları ekledikçe yan etki olarak ister istemez besin değeri düşük gıdaları daha az yemeye başladınız. Günlük 6 bardak veya daha fazla sebze meyve türü bitkisel kaynaklı bir gıda tüketmenizi istememin bir nedeni de sağlıksız gıdaları daha az yiyecek olmanızdı.

9. hafta kendinizi değerlendirmeniz için iyi bir hafta. Haftalık ölçümlerinizi yaptığınız tabloya bir göz atın. Ne durumdasınız? Kilo vermeniz gerekiyorsa eğer kilo verebildiniz mi? Psikolojik durumunuz nasıl? Akneleriniz ne durumda? Kendinizi iyi hissediyor musunuz? Adetleriniz düzenli mi? Eğer şu anda her şey yolundaysa bu zamana kadar oluşturduğunuz hayat tarzını uzun vadede devam ettirerek kendinizi bu şekilde hep iyi hissetmeye devam edebilirsiniz. Eğer vücudunuzda herhangi bir sorun olduğunu hissediyorsanız hala tüketmeye devam ettiğiniz bazı gıdalara karşı hassasiyetinizin olma ihtimalini göz önünde bulundurmalısınız.

Bu haftanın hedefleri, yüksek oranda enflamasyona neden olan gıdaları diyetinizden uzaklaştırmak olacak:

  1. Eklenmiş şekeri bırakın.
  2. Alkollü içki içmeyi bırakın.
  3. Eti sınırlı miktarda tüketin.
Eğer şu anda çok iyi hissediyorsanız bile yine de bu programa devam etmenizi ve bu diyet değişikliklerini uygulamanızı 2 nedenden ötürü tavsiye ederim:

  1. Yiyeceklere karşı hassasiyet, vücudumuzda pek çok tuhaf reaksiyona neden olabilmektedir. Eklem ağrısı, baş ağrısı, astım, hassas barsak sendromu, hatta kilo alımı bunlardan sadece birkaçı. Eğer şu anda iyi hissediyorsanız ve programa devam edip yüksek oranda enflamasyona neden olan gıdaları diyetinizden çıkarırsanız iyi değil harika hissetmeye başlayacaksınız.
  2. PCOS'lu ve gebe kalmak için uğraşıyorsanız vücudunuzun daha da iyiye gidebilmesi için her türlü yardımı kabul etmelisiniz. Eğer bir yiyecek infertilite ile bağlantılıysa önümüzdeki birkaç ay boyunca onu yemeyin. Biliyorum bu her zaman kolay olmayabilir. Fakat bilin ki piyasada çok lezzetli olmasına rağmen size zarar verecek pek çok yiyecek var.

Bu zamana kadar tükettiğiniz sebze meyve miktarını arttırdığınızı ve bu nedenle de ister istemez sağlıksız gıdalardan biraz uzaklaştığınızı varsayıyorum. Bu nedenle şu anda bazı yiyecekleri diyetinizden çıkarmak birkaç hafta öncesi kadar zor olmayacaktır.



Eklenmiş Şekeri Bırakın

Şeker lezzetlidir. İnsanlar biyolojik olarak şekeri sevmeye programlıdır. Çünkü geçmiş zamanlarda tatlı kaloriler nadir bulunuyordu ve kıymetliydi. Günümüzde basit karbonhidratlar ne nadir bulunmakta ne de kıymetlidirler. Kompleks karbonhidratlar ise işlenmemiş sebze ve meyvelerde bulunur ve bunları tüketmekte bir sorun yoktur. Sonradan eklenen şekerlere örnek ise, şeker pancarı, yüksek fruktozlu mısır şurubu, agave nektarıdır ve problemli olan grup budur. Hangi formda olursa olsun, beyaz pudra şekeri de, şurup da, meyve suyu da, şekerden elde edilen kimyasal katkı maddeleri de eklenmiş şekerdir ve metabolik bozukluklara neden olur.

Eklenmiş şekerin ilk zararı kan şekerini yükseltmesi ve bunun da insülin seviyelerinizi yükseltmesidir. Bu da ilerleyen zamanlarda insülin direncine neden olur. Uzun vadede ise diyabete yakalanma riskiniz artmaktadır. Şeker tüketiminin tek zararı diyabet riski de değildir. Şeker enflamasyona neden olur. Bağırsak mikrobiyomunuzu obeziteye neden olacak şekilde değiştirir. Şeker pek çok kronik hastalığı daha da kötüleştirir. Şeker kanser hücrelerini besleyerek onları daha hızlı büyütür. Şeker; depresyon, alzheimer, psikolojik bozukluklar ve rahim kanseri ile ilişkilidir.

Şeker kadın üreme sistemi için toksiktir. Kadınlarda infertilite oranını arttırır. Şeker oranı yüksek bir diyeti benimseyen kadınlarda yumurtlama bozukluğundan kaynaklı infertilite görülme riski %92 daha fazladır. Üstelik şu anda her ay yumurtluyor olsanız bile şeker tüketmek infertiliteyi tetikleyebilir. Eklenmiş şekeri bırakmak en zorudur çünkü o hemen hemen her şeyin içinde bulunmaktadır. Tatlılar, soda, fıstık ezmesi, krakerler, meyveli yoğurt, kahvaltılık gevrekler, ketçap, barbekü sosları, salata sosları, ekmek ve domates soları... Eğer bir yiyecek çiftlikten değil de fabrikadan geliyorsa, bir paketin içindeyse yüksek ihtimalle eklenmiş şeker içerir. Paketli ve işlenmiş gıdaları bırakmanız için bir neden de budur.

Şekeri bırakmak istediğinizde vücudunuz buna direnebilir çünkü şeker insanda bağımlılık yapar. Şeker yediğinizde beyniniz sizi ödüllendirir ve dopamin salgılar, bu da sizi mükemmel hissettirir. İnsanlar şekeri bıraktıklarında doymak bilmez bir iştah, tıkınırcasına yeme ve anksiyete gibi problemler yaşayabilirler. Böyle bir sorun yaşarsanız bilin ki tüm bu semptomlar 2-6 hafta arası sürmektedir. Bu sürenin sonunda normale döneceğinizi kendinize hatırlatın.

Canınız çok şeker çekerse kendinize eklenmiş şeker içermeyen doğal tatlılar yapabilirisiniz. Benim favorim ise bitter çikolata. Özellikle %90 ve üzeri kakao içeren bitter çikolataları tercih edebilirsiniz. Bunların içinde çok çok az miktarda şeker bulunmaktadır. Ayrıca kakao içindeki flavonoidler kalp damar sağlığı için de çok önemlidir. Gebelikte tüketilmesi durumunda preeklemsi riskini azaltmaktadır. Eğer canınız şeker istiyorsa birkaç kare bitter çikolatanın keyfini çıkarabilirsiniz.



Taktikler

  • Sebze ve meyvelerin içinde bulunan doğal şekeri çok önemsemeyin. Genel olarak meyvelerden daha fazla sebze tüketmek iyidir ama o kadar da her şeye kusur bulan bir yaklaşımın faydalı olacağını düşünmüyorum. Meyve ve sebzeler sağlıklıdır ve gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.
  • Paketli gıdaların içindekiler kısmını okuyun. Eklenmiş şekerlerden birisi içindekiler kısmında ilk 3-5. sıradaysa daha az tatlandırılmış ürünlere bakabilirsiniz.
  • Paketli gıdaların etiketlerinde şeker yerine yazılabilecek 60'tan fazla madde bulunmaktadır. En fazla kullanılanlar ise fruktoz, sukroz, mısır şurubu, agave, ve meyve suyu konsantresidir. İçindekiler kısmına bakarken aynı zamanda her bir serviste kaç gram şeker içerdiğine de bakmalısınız. 4 gram şeker bir tatlı kaşığına tekabül eder. Bir serviste 2 veya 3 gramdan fazla şeker içeriyorsa bu oran yüksek kabul edilir.
  • Şeker yerine suni tatlandırıcı kullanmayı düşünmeyin. Suni tatlandırıcılarda bulunan üç temel madde aspartam, sukraloz ve sakkarindir. Bu maddeler bağırsak mikrobiyomuna zarar verir. Kilo alımına ve insülin direncine neden olan bakterilerin meydana gelmesini sağlarlar. Sonuç olarak suni tatlandırıcı kullanan kişiler aynı normal şeker tüketenler gibi kilo alırlar ve diyabet riski altındadırlar.


Alkollü İçki İçmeyi Bırakın

Batı toplumundaki kadınların yaklaşık %70'i alkollü içki içmektedirler. Siz de eğer onlardan biriyseniz kötü haberlerim var. Gerçekten alkolü bırakmalısınız. Nedenleri ise şöyle:

  1. Çok az bir miktarda alkol bile sizin için kötüdür. Dünya çapında ölümlerin ve engelli hale gemenin 7. nedeni alkoldür. Belki bazı alkol firmalarının iddia ettiği şekilde bir bardak kırmızı şarabın kalp hastalıklarına karşı koruduğunu duymuş olabilirsiniz. Problem ise şurada: Kalp hastalıklarını korumada çok az bir etki göstermesinin yanında karaciğer hastalıkları, kanser ve alkol kaynaklı kazaları çok ciddi oranda arttırmaktadır. Ne kadar az miktar olursa olsun sizin için faydalı olduğu söylenemez.
  2. PCOS'lu kadınlar alkolü metabolize etmede çok zayıftırlar ve karaciğer hastalıklarında risk grubundadırlar. PCOS'lu olmayan kadınlara göre iki kat fazla karaciğer yağlanması riski ile larşı karşıyadırlar. Haftada sadece bir bardak bile alkollü içecek tüketmek karaciğer yağlanması riskini ciddi oranda arttırmaktadır. Obez PCOS'luların %80'inde karaciğer yağlanması görülür. Zayıf olanlarda bile karaciğer yağlanması görülebilmektedir. Bu hastalığın ilerlemesi halinde ise karaciğer kaybı, karaciğer kanseri, karaciğer nakli ve ölüme kadar gidebilmektedir.
  3. Alkol tüylenmeyi arttırır. Sadece bir defa içmek dahi testosteronda yaklaşık %20'lik bir artışa neden olur. Bu kitaptaki protokolün ana hedeflerinden biri de testosteron seviyelerini düşürmektir. Alkol, bütün bu çabaları baltalamaktadır.
  4. Alkol, bağırsak mikrobiyomunuz için toksiktir. Alkolü içecek içmek bağırsak mikrobiyomunda değişikliğe neden olur ve bu da sistemik enflamasyona neden olmaktadır. Doğurganlığı arttırabilmek için de enflamasyonu azaltmamız gerekmektedir.

Alkol pek çok yolla doğurganlığı azaltır. PCOS'lu kadınlar içinse alkol tüketmeye devam etmeyi mazur gösterebilecek hiçbir esneklik payı yoktur. Gebe kalmayı planladığınızda alkolü bırakmanız gerektiğini eminim ki biliyorsunuzdur. Hamile kadınlar için alkolün zarar vermeyecek bir miktarı yoktur.

Alkolü şimdi bırakın. Programı tamamlamadan bir ay önce alkolü bırakırsanız 12. haftanın sonunda bir aydır alkol tüketmiyor olacaksınız. Bu ekstra bir ayda testosteron seviyeleriniz düşecek, enflamasyon azalacak ve bağırsak mikrobiyomunuz iyileşecektir. Daha sağlıklı bir vücut ise daha yüksek oranda doğurganlık demektir.

Kendinizi alkolik olarak görmüyorsanız dahi alkolü keserken eğer zorlanırsanız yardım alın. Sarhoş olmasanız bile, çok fazla alkollü içecek tüketmiyorsanız bile alkolü kesmede sorun yaşayabilirsiniz. Eğer şu anda alkolü bırakmak size imkansız geliyorsa bir problem olabilir. Bu konuda yalnız da değilsiniz.

İçki içme problemi kadınlar arasında sessizce yayılan bir salgın gibidir. 2000'li yılların başından bu yana alkol istismarı ve alkol bağımlılığı Amerikan kadınlarda %85 civarında artmıştır. Aynı oran diğer batı toplumlarında da benzer şekildedir. Eğer yardıma ihtiyacınız varsa doktorunuzla görüşün ve alkolü bırakmak için bir plan oluşturun.



Taktikler

  • Alkol alınan ortamlardan uzak durun.
  • Dışarı çıktığınızda gideceğiniz ortamları siz belirleyin. Böylece alkolsüz içecek almak sizin için daha kolay olacaktır.
  • Akşamları rahatlamak için alkol içmeye alıştıysanız bunu akşam yürüyüşü, kitap okuma, ılık bir banyo, günlük tutma veya egzersiz yapma gibi farklı bir aktivite ile değiştirin.


Eti Sınırlı Miktarda Tüketin

Bu günlerde ne kadar et tüketiyorsunuz? Gebe kalmak isteyen kadınlara vegan veya vejetaryen bir diyet önermiyorum çünkü ihtiyacınız olan besin değerlerini ve proteini karşılamak çok az bir miktarda et yiyerek mümkündür ve kolaydır. Fakat bunun için çok az bir miktara ihtiyacınız var. Günlük çok küçük bir servis hayvansal protein tüketebilirsiniz. Bu da günlük bir küçük kalıp sabun miktarı kadardır.

Et yemek genelde doğurganlığı azaltmaktadır. Etten alınan proteini bitkisel kaynaklı proteinlerle (mesela bakliyat ile) değiştirmek kadının sağlığı ve doğurganlığı için daha iyidir.

  • Hayvansal protein tüketmek insülin direncini ve diyabet riskini arttırır.
  • Yüksek oranda hayvansal gıda tüketmek yumurtlama kaynaklı infertilite oranını %39 oranında arttırmaktadır.
  • Günlük kalorilerinin %5'ini hayvansal proteinden bitkisel proteine çeviren kadınlar infertilite oranlarını %50 oranında düşürmüş olurlar.
Yıllar boyunca şunu gördüm ki et dediğimde herkes farklı bir şey anlıyor. Kimi sadece kırmızı eti kastediyor, kimisi de hayvandan elde edilen her türlü ürünü bu kategoride değerlendiriyor. Et dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz bir bakalım.

Kırmızı et ve tavuk: Et dediğimiz zaman genelde küçük ve büyük baş hayvanlardan elde edilen kırmızı et, tavuk eti ve bunların iç organlarını kastediyorum. Her etin kendine göre faydaları ve zararları olduğu için kırmızı ve beyaz et arasında bir ayrıma girmeyeceğim. Önemli olan kısmı şu ki en sağlıklı eti almaya çalışırken kırmızı et mi beyaz et mi diye düşünmeyin.Sağlılı et, organik olandır ve otla beslenendir.

Benim burada tavsiyem farklı farklı hayvanların etlerini yemeniz ve etin en yağsız ve kaslı kısmını satın almanızdır.

Yağ zararlı değildir. Fakat pek çok insan ihtiyacı olandan daha fazla yağ tüketmektedirler. A, E ve K vitaminlerinin vücudumuzda emilmesi için yağ gereklidir. Ancak fazla yağ bağırsak mikrobiyomumuz için toksiktir ve enflamasyona neden olur.

Eğer bir kişi yağ oranı yüksek bir diyet uyguluyorsa obeziteye neden olabilecek bağırsak bakterilerine sahip olur. Bu kişi belki sağlıklı yiyeceklerle besleniyor olabilir fakat obez mikrobiyoma sahip olduğu için yediği yiyeceklerdeki kaloriler vücudunda daha fazla emilir ve bu kalorilerin çoğu yağ olarak depolanır.

Obez mikrobiyomları zayıf mikrobiyoma çevirmek için bolca sebze, meyve, bitkisel kaynaklı gıda yemek ve daha az yağ (özellikle de daha az hayvansal yağ) yemek gerekmektedir.

Özetle kırmızı et veya tavuk yemek istediğinizde organik ve otla beslenen hayvanların etini tercih edin, etin yağsız kısımlarından satın alın ve az yiyin:

  • Eti ana yemek olarak değil, yemeğe lezzet katan bir yiyecek veya garnitür olarak düşünün.
  • Otla beslenen hayvanları tercih edin çünkü onlar tahılla beslenenlerden daha faydalıdır, besin değerleri daha yüksektir, daha az yağ içerir ve 5 kat fazla omega 3 içerir. Kuzu, keçi, koyun gibi otla beslenen diğer hayvanların etlerini yemenizde de bir sakınca yok.
  • Beyaz veya kırmızı etli kümes hayvanlarını yiyebilirsiniz ancak derisini yememenizi öneririm. Kuş etleri, tavuk, hindi, ördek vb. Yine otla beslenen ise en sağlıklılarıdır.
  • İç organları yemek Amerika'da pek yaygın olmasa da bunlar epey sağlıklıdır, besin değerleri yüksektir. Haftada bir veya iki defa karaciğer, böbrek veya kalp yemenizi öneririm. Tabi organik ve otla beslenmiş hayvanlardan elde edilmesi şartıyla.
  • Sosis gibi yüksek oranda yağ içeren ürünlerden sakınmanızı öneririm.

Deniz ürünleri: Deniz ürünlerini et kategorisinde değerlendirmiyoruz. Haftada iki defa deniz ürünü tüketen çiftler, ayda sadece bir defa tüketen çiftlere göre gebelik elde etme ihtimalleri %60 oranında daha fazladır. Bu yüzden et yerine rahatlıkla balık tüketebilirsiniz.

Burada tek bir sorun var. Deniz ürünlerinin pek çoğunda cıva, antibiyotik, mikroplastik ve PCB bulunmaktadır. Bu toksinler gebe bir kadın için güvenli değildir. Ben ayda bir defa deniz ürünü tüketiyorum ve günlük yüksek kalitede omega 3 kullanıyorum.Bence bu daha iyi bir yöntem. Fakat daha fazla deniz ürünü tüketmek isterseniz de bunu anlayabilirim.

Burada kafa karıştıran mesele, deniz ürünleri için bir sertifika olmaması ve hangi ürünlerin insan tüketimine uygun olup olmadığını bilemememizdir. Genel bir kural olarak burada hangi balıkları tercih edip hangilerinden sakınmanız gerektiğini anlatacağım.

  • Büyük boy, uzun süre yaşayan ve etçil balıklardan sakının çünkü besin zincirine göre bu balıkların vücutlarında plastikler, ağır metaller ve diğer zararlı maddeler bulunmaktadır. Bu grup balığa şunlar da dahildir: köpek balığı, tuna, kılıç balığı, kral uskumru, şili levreği.
  • Yine genel bir kural olarak çiftlik balılarından sakının. Bazı çiftlikler temiz ve sürdürülebilir bir yöntem tercih ediyorlar ancak çoğu kirli, kalabalıktır ve pestisitlidir. Bu gruba dahil olan balıklardan bazıları: Atlantik somon balığı, kedi balığı, tilapya.
  • İthal çiftlik balıklarından sakının çünkü bazı ülkelerdeki sağlıkla alakalı kanunlarda eksiklikler bulunabilmektedir. Kilolarca balık içeriklerindeki yüksek antibiyotik ve pestisit nedeniyle Amerika'dan ve Avrupa'dan geri çevrilmektedir. Bunlara örnek: ithal kedi balığı, pangasius ve ithal çiftlik karidesi.
  • Bunların yerine besin zincirinde daha az yer alan balıkları tercih edin. Örneğin sardalya, hamsi, çiroz ve ringa balığı. Yabani / vahşi Atlantik somon balığı da yine iyi bir tercih.

Yumurta: Yumurta hayvansal protein ihtiva etmektedir. Deniz ürünleri gibi o da uygun miktarlarda tüketildiğinde insan sağlığı için faydalıdır. Obez kadınlar üzerinde bir deney yapılmış ve bir gruba her gün bir yumurta yemeleri söylenmiştir. Her gün bir yumurta yiyen grupta, yumurta yemeyen gruba göre açlık kan şekeri seviyelerinde iyileşme ve insülin direncinde düşüş gözlenmiştir. Yumurtanın kolesterol üzerinde etkisi meselesi çok tartılılan bir mesele olup yumurta yiyen grubun kolesterol seviyelerinde hiçbir değişiklik gözlenmemiştir.

Yumurtanın besin değeri yüksektir çünkü onun asıl amacı içinde bir canlıyı, bir civcivi büyütmektir. B5, B6, B12 ve D vitamini için çok iyi bir kaynaktır. Folat, lutein, selenyum ve en önemlisi kolin içermektedir. Hamile kadınlar için kolin, plasentanın ve bebeğin beyninin gelişmesi için temel bir besin maddesi olarak kabul edilmektedir.

Yumurtayı et kategorisinde değerlendirmeyin. Günlük ortalama bir yumurtayı rahatlıkla yiyebilirsiniz. Sağlığınız için faydalı etkileri olacaktır.

Süt ürünleri: Süt ürünleri hakkında konuşmak gerçekten biraz komik çünkü bazı araştırmalar tam yağlı süt ürünlerinin sağlığa iyi geldiğini ve doğurganlığı arttırdığını gösterirken bazı araştırmalar da bunun tam tersini iddia etmektedir.

Yağsız süt ürünlerinin herkes için zararlı olduğunu kesin biliyoruz. Düzenli bir şekilde az yağlı süt ürünü tüketen kadınlarda, tam yağlı süt ürünü tüketen veya hiç tüketmeyen kadınlara göre daha yüksek oranda infertilite görülmektedir. Bu nedenle yağsız süt veya az yağlı yoğurdu tamamen diyetinizden çıkarın.

Tam yağlı süt ve süt ürünleri ise sağlığa pek çok açıdan faydalıdır. Diyabet, kalp hastalıkları ve kanser riskini azaltır. Tam yağlı süt ürünü tüketen kadınlarda infertilite oranı daha azdır.

Ancak PCOS ve süt ürünleri ile alakalı ciddi bir veri bulunmaktadır. Süt ürünleri enflamasyona neden olur ve ineklere verilen hormonlarla doludur. Bu nedenle sadece süt ürünü tüketimi bile PCOS oluşması için bir risk faktörüdür. Bir genç kız ne kadar çok süt, yoğurt ve peynir tüketirse ileride PCOS'lu olma ihtimali o kadar fazladır.

Süt ürünleri ayrıca testosteron duyarlılığını arttırır. Süt ürünleri büyüme hormonlarıyla doludur. Buzağı iken yetişkin bir inek olabilmesi için çok fazla hormon verilir. Bu hormonlar insanda androjen reseptörlerini duyarlı hale getirir. Testosteron seviyeleri zaten yüksek olan bir PCOS'lu için bu hiç de istenen bir durum değildir. Süt ürünleri bu nedenle akne, tüylenme, saç dökülmesi genel hormon dengesinliğine neden olur.

Yapılan araştırmalara bakınca bazı kadınların tam yağlı süt ürünü tükettiklerinde gayet sağlıklı olduklarını görüyoruz. Ancak benim endişem süt ürünlerinin kendisine zararlı olan grubun PCOS'lu kadınlar olması hakkında. Bu nedenle süt ürünleri hakkında tavsiyelerim şöyle:

  • Eğer süt ürünleri tüketmiyorsanız başlamayın.
  • Eğer süt ürünlerini sevmiyorsanız diyetinizden çıkarın.
  • Eğer süt ürünlerini seviyorsanız bunun günlük bir servisle sınırlayın ve tam yağlı organik ürünleri tercih edin.
  • Yoğurt ve kefir gibi fermente ürünler en iyisidir. Yemekleri pişirmek için tereyağı kullanmanızda ise bir sakınca yoktur.

Bu taktiklerle ne süt ürününden tamamen mahrum kalmış olacaksınız, ne de fazla tüketerek zararlarına maruz kalacaksınız. Bu konuda orta yolun en iyi çözüm olduğunu düşünüyorum.



Yapılacaklar Listesi

  • Evinizdeki paketli şekerler ve tatlılardan kurtulun.
  • Evinizde bulunan paketli ürünlerde eklenmiş şeker bulunanların üzerine çarpı atın. Bunları ya yemeyin ya da en kısa sürede tükettikten sonra yerine yenisini alırken şeker eklenmemiş alternatiflerine bakın.
  • Akşamları alkol yerine kendinizi rahatlatabilecek alternatif programlara belirleyin. (Egzersiz, kitap, ılık bir duş vs)
  • Etsiz yemek tariflerine bakın. İster kitap satın alın, isterseniz de internetten bakın.
  • Akupunktur ve masaj randevusu alın.



Yemek Planlayıcısı

Eklenmiş şekerlerden uzak durun ve et tüketimini günlük bir küçük servisle sınırlandırın.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Paketli gıda alıyorsanız mutlaka içinde eklenmiş şeker olup olmadığını kontrol edin.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler
  • Bitter çikolata (en az %90 kakao içerikli)



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika güdümlü görüntüleme
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü, iki bardak bitkisel gıda ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği, iki bardak bitkisel gıda ile)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



10. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 10. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
 
On Üçüncü Bölüm
3. Ay, 10. Hafta



Bu hafta diyetinizden çıkarmanız gereken bazı şeyler olacak ama bundan sonra terk etmeniz gereken başka bir yiyecekle karşılaşmayacaksınız.

Bir yiyeceği terk etmek ilk başlarda zordur ama buna zamanla alışırsınız. Diyetinizi değiştirdiğiniz zaman bağırsak mikrobiyomunuzun beslendiği kaynakları da değiştirmiş olursunuz. Şu anda yapmaya çalıştığımız doğurganlığı arttırma programında ise şekerli, yağlı ve bu hafta göreceğimiz glutenli yiyeceklere bağlı olan bakteriler ölmeye başlayacaktır. Bu bakteriler açlıktan ölmemek için beyninize sinyaller gönderir ve yaşayabilmek için ihtiyaç duydukları o yiyeceğe karşı iştahınızı açarlar.

Eğer şekerli, yağlı, hamurlu gıdaları bıraktığınız için bu yiyeceklere karşı iştahınızın daha da açıldığını hissediyorsanız bu aslında kötü bakterilerin ölmeden önceki yardım çığlıklarıdır. Görmezden gelin. Kötü bakteriler yok olduğunda o yiyeceklere olan iştahınız da kaybolacaktır.

Yememeniz gereken bir yiyeceğe karşı iştahınız açıldığında bunu bir şekilde geçiştirmeye çalışın. Örneğin susamak bile bazen iştahı açar. Bu nedenle ilk olarak su için ve 10 dakika bekleyin. İştah açılmasının nedeninin gerçekten açlık mı yoksa susamak mı olduğunu böylece belirleyebilirsiniz.

Çay veya kahve içerek iştahınızı bastırmaya çalışın. Doğal sakızlar çiğneyin. Yürüyüşe çıkın.

İdeal olan öğün aralarında hiçbir şey atıştırmamaktır. Ancak bazı günler iştahınız bir şeye karşı çok açılır ve onunla mücadele edecek gücü kendinizde bulamazsınız. Sonunda atıştırırsınız. İşte böyle durumlarda doğru bir şekilde nasıl atıştırabilirsiniz ona bakalım:

  • Yağ oranı yüksek ve biraz protein içeren bir yiyecek atıştırın. Yağ ve protein açlık hissini azaltır ve tokluk sağlar. Bir avuç kuruyemiş veya zeytin yiyebilirsiniz. Eğer gerçekten tatlı bir şeyler yemek istiyorsanız bademle kaplanmış bir avuç bitter çikolata yiyebilirsiniz.
  • Baharatlı bir şeyler yiyin. Baharatta kapsaisin adı verilen bir madde vardır. Bu madde acı biberin aktif bileşenidir ve iştahı bastırır.
  • Karbonhidratlara karşı iştahınız açıldıysa patlamış mısır yiyin. İşte odaklanmak için bir şeyler atıştırmaya alışanlar için de iyi bir tercih. Tereyağsız, şekersiz, glutensiz ve lif oranı yüksek bir atıştırmalıktır. Patates cipsi gibi diğer sağlıksız atıştırmalıklara kıyasla patlamış mısır daha tatmin edicidir, açlığı bastırır ve patlamış mısır yiyenler normal öğünlerinde daha az yemek yerler.
  • Bir yiyeceğe karşı aşırı iştah açılması yaşıyorsanız ve buna hiçbir şekilde engel olamazsanız gidin ve o yiyeceğin tadını çıkararak yavaş yavaş yiyin. Çoğu zaman yememeniz gereken bir yiyecekten az yiyerek iştahınızı bastırmanız, başka bir yiyeceği tıkınırcasına yemekten daha iyidir.

Bu haftanın hedefleri:

  1. Gluteni bırakın.
  2. Kafeini azaltın.
  3. Kullandığınız her türlü haplarla alakalı plan yapın. (Normal ilaçlar ve illegal haplar vs.)



Gluteni Bırakın

Gluten, buğdayda bulunan bir proteindir. Buğdaydan elde edilen unun kullanıldığı makarna, kahvaltı gevrekleri, ekmek ve diğer hamur işlerinde bulunur. Gluten ek bir içerik olarak soya sosunda, salata soslarında, çorbalarda, gofretlerde, birada ve tabi ki neredeyse bütün işlenmiş gıdalarda bulunmaktadır. Glutendeki problem pek çok insanın bunu tolere edememesidir. İnfertilite yaşıyorsanız çölyak hastası veya çölyak olmadığı halde gluten hassasiyeti olan kişilerden olabilirsiniz. Genel nüfusun %1'i çölyak hastasıdır ve yaklaşık %6'sında ise glutene karşı hassasiyet vardır. Üstelik bu oran %6'dan çok daha fazla da olabilir. Glutene hassasiyeti olan pek çok kişi test edilmemektedir çünkü klasik mide bağırsak hastalıkları yoktur. Bu kişilerin sadece dörtte birinde ishal görülür ancak kalanlarında ise baş ağrısı, eklem ağrısı, deride kızarıklık, kemik erimesi ve adet düzensizlikleri görülür. Bazılarında ise görünürde bir semptoma rastlanmamaktadır.

Çölyak hastalığı ve gluten hassasiyeti sistemik enflamasyona neden olur. Bu da infertiliteye götürür. İnfertilite problemi yaşayan kadınlar test edildiğinde tahmin edilenden çok daha fazlasının çölyak hastası olduğu görülür. İnfertilite problemi yaşayan kadınlarda çölyak hastalığının görülme oranı, genel nüfusta görülme oranından 6 kat daha fazladır. Daha önce çölyak testi yaptırmadıysanız test yaptırmayı düşünebilirsiniz ancak sonuç negatif gelse dahi gluteni her halükarda kesmeniz gerekecektir.

Bazı kişiler gluteni diğerlerine göre çok daha iyi tolere ederler ancak gluten her zaman enflamasyona neden olur. Gluten yediğiniz zaman vücudunuz zonulin adı verilen bir protein salgılar. Normal bir sindirim sisteminde zonulin, gıda zehirlenmesine karşı bağırsakların verdiği bir tepkidir. Zonulin, bağırsak duvarlarındaki boşlukları açar ve bağırsaklara daha fazla suyun girmesini sağlar. Böylece bağırsaklardaki zehirli gıda püskürtülerek ishal şeklinde vücuttan atılmış olur. Gluten ise aynı şekilde bu süreci tetikler. Bazı kişilerde bu durum çok hafif seyrettiği için dikkat çekmezken bazılarında ise bariz bir şekilde ishal görülür. Ancak herkeste bu durum bağırsakların geçirgen hale gelmesine neden olur ki bu da sistemik (bütün vücudu etkileyen) enflamasyona (iltihaba) sebebiyet verir.


PCOS'unuzu iyileştirebilmek için enflamasyonunuzu iyileştirebilmemiz lazım. Gluten ise tam tersi enflamasyonu arttırmaktadır. Bu zamana kadar iyileşmek için yaptığınız her şeyi destekleyebilmek için gluteni bırakmanız gerekiyor. Gluteni bırakmak zordur. Gluten sadece buğdayda bulunmaz. Bırakmanız gereken diğer tahıllar ise şunlardır:

  • Arpa
  • Bulgur
  • Durum (makarnalık buğday)
  • Kamut
  • Yulaf (glutensiz olduğu paketinde bildirilmiyorsa)
  • Çavdar
  • İrmik
  • Spelt (kaplıca buğday)
  • Tritikale
  • Buğday
  • Ruşeym (buğday tohumu)

Tüm bu listeyi bir de gluten içerme ihtimali olan diğer ürünlerle birleştirdiğinizde insanı çileden çıkarmaması mümkün değil. Bu nedenle glutensiz beslenmenizi sağlayabilmek için bazı stratejiler geliştirdim:

  1. Çoğunlukla işlenmemiş gıdalar yiyin. Markete girdiğinizde üzerinde kafa yormanız gereken şeyler sadece paketli gıdalardır. Kendisi özellikle glutenli bir tahıl olmadıkça taze ürünlerin hepsi glutensizdir.
  2. Paketli bir gıda alıyorsanız ''glutensizdir'' mührünü arayın. Gluten içeren maddelerin listesini ezberlemek zordur bu nedenle denemeyin bile.
  3. Restoranlarda garsonlardan yardım alın. Gluten çoğunlukla soslarda bulunmaktadır ve dikkatimizi çekmez. Kızartılmış ve ufalanmış minik ekmek parçacıklarına dikkat edin. Garsona ekmek istemediğinizi ve glutensiz alternatifleri alabileceğinizi hatırlatın.
  4. Gluten Free Scanner gibi bir uygulama indirebilirsiniz. Bu tür uygulamaları açıp markette iken ürünün barkodunu tarattığınızda size gluten içerip içermediğini söyleyecektir. Siz de alışverişinizi buna göre yapabilirsiniz.

İlk başta glutensiz beslenmek çok karmaşık gelebilir ancak bugün glutensiz diyetler çok yaygındır ve bu nedenle glutensiz ürünlerin sayısı çok fazladır.



Taktikler

  • İçerisinde suni maddeler ve şeker olmadıkça glutensiz ekmekleri veya diğer hamur işlerini yiyebilirsiniz. Bu ürünler genelde çok pahalıdır ve hem tadı hem de dokusu nedeniyle hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ben hiç tüketmemeyi tercih ediyorum ancak siz seviyorsanız tüketin.
  • Piyasada glutensiz pek çok sağlıklı tahıl bulunmaktadır. Kinoa, mısır, pirinç bunlardan bazıları. Yulafın kendisi glutensizdir ancak fabrikalarda içerisine gluten karışmaktadır. Bu nedenle yulaf alırken ''glutensiz'' mührü olanları tercih edin. Amarant, sorgum, karabuğday ve sorgum da yine iyi bir alternatif olabilir.
  • İnternetten glutensiz tariflere bakabilirsiniz. Glutensiz alışveriş taktikleri öğrenip onları uygulayabilir, sadece bu amaçla açılmış web sitelerini takip edebilirsiniz.



Kafeini Azaltın

Eğer sabahları bir bardak çay veya kahve içerek güne başlıyorsanız bunu yapmaya devam edebilirsiniz, bir sorun yok. Ancak bu içecekleri gün boyu içiyorsanız bazı sınırlandırmalara gitmeniz gerekebilir. Araştırmacılar kafein alımı ile hamile kalma süresi arasında bir bağlantı bulamamışlardır ama kafein ile düşük yapma arasında bir bağlantı bulunmaktadır:

Günlük 100 mg kafein yani ortalama bir su bardağı (ortalama 230 ml) kadar kahve içmek düşük oranını %8 arttırır.
Günlük 300 mg kafein yani ortalama 3 bardak kahve içmek düşük oranını %37 arttırır.
Günlük 600 mg kafein yani ortalama 6 bardak kahve içmek düşük oranını %232 arttırır.

Bundan sonra günlük ne kadar kafein almak istediğiniz artık sizin tercihinize kalmış. Ancak kafeinli içecekleri nadiren içiyorsanız bundan tamamen vazgeçmek de kötü bir fikir değildir.

Her sabah bir bardak (yaklaşık 230 ml) kafeinli içecek tüketiyorsanız buna devam edip etmemek size kalmış. Şimdilik buna devam edebilirsiniz. Hamile kaldığınızda ise durumu tekrar değerlendirmenizi tavsiye ederim. Düşük riski çok çok az olmakla beraber sıfır da değil, unutmayın.

Ancak eğer gün içinde birkaç bardak içiyorsanız veya çok büyük boy bardakla yine bir bardak içiyorsanız bunu azaltmalısınız. Ancak bunu yavaş yavaş ve belli bir zaman içinde yaparsanız kafeini azaltmaya bağlı baş ağrısı, anksiyete gibi semptomları yaşamamış olursunuz. Hedefiniz birkaç hafta içinde yavaş yavaş azaltarak günlük ortalama bir su bardağı (ortalama 230 ml) kadar kafeinli içecek içmek olsun.



Taktikler

  • Bir bardak kahve hazırlayın ve bu kahveyi paslanmaz çelik termos bardağa koyun. Böylece sabah kahvenizi birkaç saat boyunca yudumlayarak içebilirsiniz.
  • Kahvenizi demlerken yarısını kafeinli yarısını kafeinsiz kahveden koyarak demleyebilirsiniz.
  • Kahve içmek için bir yere gittiğinizde içeriğindeki kafein miktarını sorun. Bazı büyük boy bardaklar 300 mg'dan fazla kafein içerebiliyorlar.
  • Kafeinli çayların içeriğindeki kafein oranı çok farklılık göstermektedir. Hatta aynı türdeki çaylar bile kendi içinde epey farklılık gösterebilir. Pek çok çay, kahveden daha az kafein içerir. Ortalama olarak bir bardak yeşil çay, bir bardak kahvenin içerdiği kafeinin yarısından daha azını içerir.
  • Öğleden sonraları bitki çaylarına geçiş yapın.
  • Diğer kafein içerikli yiyecek ve içecekleri diyetinizden çıkarın. Sodalar, enerji içecekleri, enerji barları neredeyse tamamen şeker ve sentetik kimyasal doludur. Bir porsiyonlarında 200 mg'dan fazla kafein içerebilirler.




Kullandığınız İlaçları ve Diğer Maddeleri Tekrar Gözden Geçirin

12 haftalık programın sonuna yaklaştınız. Bu süre sonunda her şey yolundaysa artık hamile kalmayı deneyebilirsiniz. Eğer programa başlamadan önce belli tahlilleri yaptırdıysanız ve bazı sonuçlar anormal çıktıysa bu sürede testlerinizi tekrar yaptırıp sonuçları değerlendirebilirsiniz. Reçeteli veya reçetesiz kullandığınız ilaçlar, tütün, mariuhana veya illegal hap/madde kullanımını ya doktorunuzla ya da kendiniz değerlendirin ve bunları bırakmaya hazır olup olmadığınızı tespit edin.

Reçeteye tabi ilaçlar: Şeker hastasıysanız insülin ilacını ömür boyu kullanmak zorunda olabilirsiniz. Tiroit beziniz tahrip olduysa ömür boyu tiroit ilaçları almak zorunda kalabilirsiniz. Eğer bir hastalığınız varsa ve ömür boyu ilaç almak zordundaysanız bu ilaçları bırakmak gibi bir durumdan bahsetmiyorum elbette. Ancak 12 haftalık bu programı uyguladığınızda ve hayatınıza bu şekilde devam ettiğinizde, ilaç almak zorunda kaldığınız kronik hastalıklarınızda da bir iyileşme gözlenebilir. Bu nedenle bu hastalıklarınıza ait testlerinizi tekrar yaptırın ve ilaç dozunuzun azaltılıp azaltılamayacağını doktorunuzdan öğrenin. Benim hastalarımdan pek çoğu hayat tarzlarını değiştirdiklerinde tahlil sonuçları eskiye göre daha iyi çıktığı için daha az ilaç alarak hayatlarına devam ediyorlar. İhtiyaç duyduğunuz doz ne kadar azsa o kadar iyidir. Kalp hastalıkları, GERD, depresyon, diyabet hatta bazı bağışıklık sistemi ile alakalı hastalıklarda eskisine göre daha iyi bir durumda olmanız muhtemel. Bu da daha az ilaca ihtiyaç duyacağınız anlamına gelebilir.

Reçetesiz İlaçlar: Uyku ilaçları, ağrı kesiciler gibi reçetesiz satılan ilaçlar hayatımızın bir parçası ise bu ilaçları mümkün olduğu kadar az almak, hatta mümkünse tamamen bırakmak için uğraşmalıyız.

Tütün: Eğer sigara içen milyonlarca kadından biriyseniz lütfen bırakın. Sigaranın korkunç zararları vardır. 40 yaşından önce sigarayı bırakan kadınlar, sigara içmeye bağlı hastalıklardan ölme risklerini %90'a varana kadar azaltmış olurlar. Üstelik siz şimdi hamile kalmak istiyorsunuz. Gelecekteki bebeklerinizin sağlığı ve kendi sağlığınız için sigarayı bırakmalısınız. Gebelik boyunca sigara içen kadınlarda düşük ve ölü doğum riski daha fazladır. Sigara içen annelerin dünyaya getirdiği bebekler ise sıklıkla erken doğar ve düşük doğum kilosuna sahiplerdir. Doğumsal kusurlara veya astıma daha sık rastlanır. Ani bebek ölümlerine ise 3 kat daha fazla rastlanmaktadır.

Pek çok kadın hamile kalınca elektronik sigara içmeye geçiş yapıyorlar çünkü bu tür sigaranın normal geleneksel sigaradan daha az zararlı olduğuna inanıyorlar. Bu düşünce bilimsel bir araştırmadan değil elektronik sigara satıcılarının söylemlerinden kaynaklanmaktadır.

Araştırmalar elektronik sigaranın güvenli olduğuna dair hiçbir şey söylememektedir. E-sigaranın içinde bulunan nikotin ile normal sigarada bulunan birbirine benzemektedir. Nereden gelirse gelsin nikotin bebeğin akciğer, beyin ve diğer organlarının gelişimine zarar verir. Üstelik e-sigaradaki sıvı ise ekstra kimyasal içerir. Bu kimyasallar tat vermek için olup güvenilirliği konusunda yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Son yapılan araştırmalardan birine göre ise gebelikte elektronik sigara kullanımı bebeklerde yarık damak, küçük surat gibi yüz kusurları meydana getirmektedir.

Pek çok kadın için tütünü bırakmak yeterli değildir. Ailenizde birisi sigara içiyorsa bundan meydana gelen etkileri minimuma indirmeniz gerekir. Bu şekilde sigara dumanına maruz kalan pasif içici kadınlarda (ikinci el içiciler) gebelik kaybı ve erken doğum oranları daha yüksektir. Bebeklerinde ise solunum problemleri, öğrenme bozuklukları, kronik enfeksiyon ve ani bebek ölümü görülme oranı çok yüksektir.

Sigaranın tortuları cilde, kıyafetlere, ev eşyalarına, perdeye ve araba döşemelerine tutunur. Bu tütün tabakası onlarca toksik kimyasal barındırmaktadır ki buna maruz kalan kişi üçüncü elden pasif içici gibidir. Bu tabakada bulunan kimyasallaradan bazıları nikotin, kurşun, arsenik ve siyanürdür. Bu tabakanın üzerinde olduğu bir eşyaya dokunduğunuz zaman vücudunuz cilt yoluyla kimyasalları emer. Hamile bir kadın üçüncü elden buna maruz kaldığında bebeğin akciğerlerinin zarar görme riski artmaktadır. Bebek annesinin rahminde gelişirken bu kimyasallar bebeğin akciğer gelişim şeklini değiştirmektedir.

Evinizde sigara içilmemesi kuralını katı bir şekilde uygulamalısınız. Evinizde birisi sigara içmek istediğinde balkonda içmesini rica edin ve sigara içerken üzerine bir kıyafet geçirmesini, eve tekrar girerken de bu kıyafeti çıkarmasını isteyin. Sigara içen kişi eve geldiğinde ellerini yıkamalıdır. Bu yöntemler hem normal hem de elektronik sigara için geçerlidir. Elektronik sigara da aynı normal sigara gibi eşyalar üzerinde toksik bir tabaka oluşturmaktadır.

Bu önlemler yüzde yüz bir koruma sağlamasa da sizin ve ev halkınızın ikinci ve üçüncü dereceden maruz kaldığı kimyasalların oranını epeyce düşürecektir.

Marihuana: Yaşadığınız yere göre marihuana legal veya illegal olabilir. Bu ürünün hammaddesi olan kenevir, vücudun endokanabinoid sistemini (ECS) kullanarak sinyal sistemi ve bunun reseptörleri ile etkileşime geçer.

ECS, kadın üreme sisteminde aktif rol oynamaktadır. Yumurtalıklarda, vajina ve rahimde endokanabinoid reseptörleri bulunmaktadır. Bu reseptörler 2 ana endokanabinoid sinyal dağıtıcı ile etkileşime geçmektedir: 2-AG ve AEA. Bir kadının adet döngüsünde bebeğin yerleşmesinin en muhtemel olduğu zaman diliminde AEA ciddi bir şekilde düşer. Doğuma kadar da bu seviye düşük kalır. Doğum sancılarıyla birlikte AEA yükselir. Bu üreme döngüsünde eğer AEA seviyeleri normalden farklı ise düşüklere, bebeğin rahim dışına tutunmasına veya erken doğuma neden olabilir.

Kenevirden elde edilen bütün ürünler ECS ile etkileşime geçer ve bilim insanlarının henüz tespit edemediği bir yolla ECS'nin çalışma şeklini değiştirir.

Pek çok kadın güçlü bir psikiyatrik ilaç veya ağrı kesici yerine marihuana kullanabilmektedir. Bunun dışında farklı nedenlerle kullananlar da olabilir. Kenevir ürünlerini tamamen bırakabiliyorsanız bu yolu tercih etmenizi öneririm çünkü bu maddeler adet döngünüzü, gebe kalmanızı ve gebeliği devam ettirmenizi etkiliyor olabilir. Herhangi bir nedenle bırakamıyorsanız onun yerine kenevirin başka bir ürünü olan ''hemp''ten elde edilen CBD yağını kullanabilirsiniz. Normalde bu ürünü gebelere veya gebe kalmak isteyenlere önermiyorum ancak marihuanayı bırakamayan kişiler için en azında onun zararlarını hafifletmek için tavsiye edebilirim. Çünkü marihuanayı yüksek dozda kullanıp onun uyuşturucu etkisine giren kadınların bebekleri de aynı şeyi hissetmektedir. CBD yağı ise en azından uyuşturucu etkisi yapmaz. Bu konuda lütfen doktorunuzdan yardım isteyin ve alternatiflerinizin olduğunu bilin.



Yapılacaklar Listesi

  • Gluten içeren bütün yiyecekleri mutfağınızdan temizleyin.




Yemek Planlayıcısı

Eklenmiş şekerlerden ve glutenden uzak durun. Et tüketimini günlük bir küçük servisle ve kafein içeren içecekleri günlük bir bardakla sınırlandırın.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Paketli gıda alıyorsanız içinde eklenmiş şeker ve gluten olup olmadığını mutlaka kontrol edin.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler
  • Bitter çikolata (en az %90 kakao içerikli)



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika güdümlü görüntüleme
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü, iki bardak bitkisel gıda ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği, iki bardak bitkisel gıda ile)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



11. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 11. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On Dördüncü Bölüm
3. Ay, 11. Hafta




Programı tamamlamak için son iki haftaya geldiniz. İnsanlara neleri yapmaması gerektiğini söylemeyi sevmediğim için yasaklı gıdaları son aya sakladım. Fakat dürüst olmak gerekirse bir doktor olarak sizlere ağır ilaçlar yazmak, ameliyat etmek veya başka ağır tedaviler uygulamaktansa şekeri, gluteni, alkolü kesmenizi, kafeini ve eti sınırlandırmanızı tavsiye etmeyi tercih ederim. Büyük resme baktığınızda diyetinizde yapacağınız değişiklikler o kadar da kötü olmamalı.

Şunu da söyleyeyim ki artık başka bir yasak koymayacağız ve daha güzel kısımlara ilerleyebiliriz. Bu hafta tek hedefiniz şu olacak:

  1. Doğurganlığınızı arttırmak için kendinize özel ihtiyaçlarınızı belirleyip programınıza ince bir ayar yapın.

Burada size yardımcı olabilecek bazı ek tavsiyelerde bulunacağım. Bu tavsiyelerin hepsini uygularsanız elbette mükemmel olacaktır. Ancak bunu hayal etmek çok da gerçekçi değil. Sağlıklarına müthiş derecede dikkat edenlerin bile bir sınırı vardır. O nedenle bu hafta size vereceğim tavsiyeleri bir gözden geçirin ve hangisi size daha uygunsa, sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyorsa onları hayatınıza geçirin. Bu programı kişiselleştirip size en uygun hale getireceğiniz hafta bu hafta.



Bu Yiyecek ve İçecekleri Diyetinize Ekleyin

Bu kitabın başında da dediğim gibi yiyecekler ilaçlarınızdır. Bazı yiyecekler ise özellikle güçlüdür. PCOS ve doğurganlık için tavsiye edeceğim yiyecekler şunlar:

Kırmızı Pancar Suyu: Kırmızı pancar suyu basitçe kırmızı pancarlardan elde edilen bir sebze suyudur. Nitrat açısından zengindir. Vücudunuz nitratları nitrik okside çevirerek kan damarlarınızı esnetir ve bu da sizi yüksek tansiyondan korur. Sonuç olarak kırmızı pancar doğal bir hipertansiyon ilacıdır. Araştırmaların gösterdiğine göre gebelikte meydana gelen aşırı kan basıncı-preeklempsi için faydalı olabilir. Bu aynı zamanda sağlıklı bir plasentanın büyüyüp şekillenmesinde rol oynamaktadır.

Kırmızı pancar suyunu bütün PCOS'lulara tavsiye etmekle beraber özellikle de geçmişte yüksek tansiyon hikayesi olanlara, kalp damar hastalıkları olanlara ayrıca öneririm.

Daha önce de ifade etmiştik. Vücudunuzda nitratların nitrik okside çevrilebilmesi için sağlıklı bir ağız florasına sahip olmanız gerekir. Bu nedenle antibakteriyel diş macunu veya ağız bakım sularını asla kullanmamanız önemlidir.

Günde bir defa 70 ml içebilirsiniz. Bu da yaklaşık bir bardağın üçte biri kadardır. İçeriğindeki şeker nedeniyle bunu kahvaltıda içmeniz daha iyidir çünkü insülin duyarlılığı sabah daha iyidir.

Fermente Gıdalar: Fermantasyon işlemi eski zamanlardan günümüze kadar gelen gıda işleme yöntemidir. Bakteriler veya mayalar şekerleri laktik aside çevirirler. Buzdolabının icadından önce gıdaları korumak için kullanılmıştır. Fermantasyon, gıdaların besin değerini ve içindeki faydalı mikropların sayısını arttırır. Probiyotik haplarının içerdiğinden çok daha fazla miktarda trilyonlarca canlı bakteri içerirler. Bu bakteriler sindirim sisteminiz boyunca canlı bir şekilde kalırlar ve bağırsak sağlığınızı korurlar.

Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu hormonal düzensizlikler, metabolik sorunlar ve duygu durum bozuklukları gibi bütün PCOS semptomları üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir. Gebelikte ise sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için bağırsak bakterileri önemlidir. Bir annenin vücudunda bulunan bakterilerdeki dengesizlik, erken doğum ve bebekte nörogelişimsel bozuklukların görülme riskini arttırır.

Sonuç olarak günlük probiyotik haplarına ek olarak her gün çeyrek bardak dolusu fermente edilmiş sebze tüketmenizi öneririm. Özellikle de fazla kilosu olanlara ve gebelere tavsiye ediyorum. Süt ürünlerinden tam yağlı yoğurt ve kefir de probiyotik bakteriler içermektedir.

Fermente ürünleri satın alırken içindeki bakterilerin canlı olmasına dikkat edin. Bu şekilde bir ürün bulmanız aslında oldukça zor çünkü canlı fermente ürünlerden kabarcıklar çıkar ve sürekli şişerler. Bir rafta kavanoz içinde uzun süre bekletilirse köpürüp akıtma yaparlar. Bu nedenle pek çok şirket fermente ürünleri ısıtma yöntemiyle pastörize ederler. Böylece ürünün tadı değişmemiş ancak içindeki faydalı bakteriler ölmüş olur. Bu da bakteri olmadığı için ürünün kabarıp köpürme yapmayacağı anlamına gelir. Bu nedenle ya buzdolabı bölümünde satılan fermente ürünleri alın, ya bulunduğunuz bölgedeki sağlıklı gıda satan yerleri keşfedip direkt olarak onlardan satın alın, ya da sebzeleriniz kendiniz evde fermente edin.

Soya: Soya, kadınların maruz kaldığı BPA'ların negatif etkilerinden koruyan bir süper gıdadır. BPA kadının doğurganlığı için, özellikle de PCOS'lular için felaket bir maddedir. PCOS'lu kadınların pek çoğunun kanlarında yüksek oranda BPA bulunmuştur. Yüksek BPA seviyeleri testosteronun artmasına, metabolik hastalıklara ve infertiliteye neden olmaktadır.

Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre tüp bebek tedavisi gören kadınların kanlarındaki BPA oranları tespit edilmiştir. Netice olarak BPA oranı yüksek olanlarda gebe kalma ve canlı bebek doğurma oranlarının çok daha az olduğu görülmüştür. Ancak her nasılsa burada çok büyük bir istisna vardı. Düzenli bir şekilde soya tüketen kadınların vücutlarındaki BPA, tüp bebek başarısına etki etmiyordu. Soya, BPA'nın doğurganlık üzerindeki olumsuz etkilerinden kadınları koruyordu.

Ben bütün PCOS'lu kadınların organik soya tüketmelerini tavsiye ediyorum. Bu gıda özellikle gebeler ve ister doğal yolla ister yardımcı üreme teknikleriyle olsun gebe kalmak isteyenler için çok önemlidir. Haftada 3 veya 4 defa bir tam servis organik soya tüketin. Soya fasulyesini haşlayıp buzluğa atabilir ve istediğiniz zaman bunu çözdürüp salatalarınıza ekleyebilirsiniz.

Bahçe Nanesi Çayı: Yüksek testosteron seviyesi doğurganlığı azaltmaktadır. Hamile kadınların testosteron seviyelerinin yüksek olması, bebeğin ilerine metabolik hastalıklara yakalanma riskini arttırır. Eğer bebek kız ise annenin kanında testosteron seviyelerinin yüksek olması, bebeğin ileride PCOS'a yakalanma riskini arttırmaktadır.

Testosteron seviyelerini azaltmak için hem güvenli hem de etkili çok az yöntem bulunmaktadır. Bahçe nanesi çayı içmek de bunlardan biri. Bahçe nanesi çayı güçlü bir anti androjendir. Araştırmaların gösterdiğine göre günde iki bardak bahçe nanesi çayı içen kadınlarda serbest testosteron seviyeleri düşmekte ve aşırı tüylenme veya akne gibi hiperandrojenizm kaynaklı semptomlarda azalma görülmektedir. Saç dökülmesi, tüylenme, akne gibi sorunlar yaşayan kadınlara günde 2 bardak bahçe nanesi çayı içmelerini öneriyorum. Yine hamile kalan bütün PCOS'lu kadınlara hamilelikleri boyunca bu çaya devam etmelerini öneririm.

Marketten alacağınız normal kuru naneler genelde farklı nane türlerinin karışımıdır. Sizin ihtiyacınız olan ise tek başına bahçe nanesidir. Bu nedenle alacağınız nanenin türüne dikkat edin.



Sirkadiyen Ritim Taktiklerini Deneyin

Uyku veya iştah düzeni ile alakalı sorunlar yaşıyorsanız buradaki ekstra taktikleri deneyebilirsiniz.

Şafağı İzleyin: Güne sağlılı bir başlangıç yapmak istiyorsanız gün doğarken uyanmış olun. Araştırmacılar insanları gün doğumu esnasında yavaş yavaş artan ışıklara maruz bıraktıklarında insanların duygu durum bozukluklarında %50 azalma görmüşler ve bu insanların sabahleyin gayet canlı olduklarını tespit etmişlerdir. Böylece bu kişilerde depresyon ve anksiyete semptomları daha az görülmüştür. Bu kişiler akşam daha erken uyumuşlar ve uyku süreleri ve kaliteleri artmıştır. Sabah uyandıklarında da kendilerini iyi hissetmektedirler. Ancak maalesef gün doğumu her zaman uygun bir vakitte olmayabilir. Ne var ki gün doğarken ayakta olup yavaş yavaş artan ışıkları izleyemeseniz de aynı faydaları elde edebileceğiniz bir yöntem var. Şafak simülatörleri yavaş yavaş artan ışığıyla 30 dakika boyunca size gün doğumu tecrübesi yaşatır. Uyanacağınız vakte göre alarmı kurduğunuzda, alarm çalıp sizi uyandırmadan 30 dakika önce cihaz çalışmaya başlar ve odanın ışığını yavaş yavaş arttırır. Gözleriniz kapalı olsa bile bu ışığı hissedeceği için gün doğumunu izlemiş gibi olursunuz. Gün doğarken ayakta olamayacaksanız ve sabahleyin kendinizi daha iyi hissetmek isterseniz bu cihazı alabilirsiniz. Işığı güzelce yayan ve parlak ışık veren bir cihaz tercih edin.

Öğleden Sonra Güneşlenin: Öğlen vakti herhangi bir vakitte güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanmaksınız güneşe çıkın. Gün içinde güneş ışığı almak sirkadiyen ritminizi yani vücudunuzun 24 saatlik ritmini kuvvetlendirir, geceleyin daha fazla melatonin salgılanır ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarını iyileştirir. Ayrıca D vitamini seviyelerinizi arttırır. D vitamini güçlü bir anti inflamatuardır (iltihaplara karşı savaşır). Ek olarak gün ışığı cildinizin nitrik oksit salgılamasına neden olur. Nitrik oksit kan basıncınızı düşürür ve kan damarlarınızın esnekliğini arttırır.

Bütün bu faydaları düşününce neden kadınların yaz aylarında kışa göre daha doğurgan olduklarını anlıyoruz. Afrika kökenli kadınların cilt renkleri koyu olduğu için kışın daha fazla D vitamini eksikliği yaşarlar ve bu nedenle kış ve yaz aylarındaki doğurganlık farkı onlarda daha nettir. PCOS'lu kadınlarda ise genelde D vitamini eksikliği görüldüğü için cilt renklerimizden bağımsız olarak yaz-kış arasındaki doğurganlık farkı bizde de gayet bariz bir şekilde görülmektedir.

Doğru miktarda gün ışığı almak sağlığınız ve doğurganlığınız için mükemmel bir yöntem. Ne kadarlık bir güneşlenmenin doğru olduğu ise nerede yaşadığınız, cilt renginiz, yılın mevsimi ve hatta yaşınız ile bağlantılıdır.

Genel bir kural olarak şunu söyleyeyim. Cildiniz pembeleşmediği sürece güneş altında ne kadar kalabiliyorsanız kalın. Yazın saat 11 ile 2 arası 10-20 dakika kadar güneşlenebilirsiniz. Güneşin çok yakıcı olduğu anlardan sakınmaya çalışın. Ancak kışın ise en güneşli vakitleri tercih edin ve duruma göre 2 saate kadar güneşlenebilirsiniz. Cilt renginiz ne kadar koyuysa o kadar fazla güneşte kalmanız gerekir. Ayrıca yaş ilerledikçe cildin güneş ışığından D vitamini üretme kabiliyeti %30 oranında düşmektedir. Bu nedenle yaş ilerledikçe daha uzun süre güneşte kalmanız gerekir.

Umarım öğle yemeği sonrası yürüyüşlerinizi yapıyorsunuzdur. Böylece yeterli gün ışığı almış olursunuz ve kan şekeri seviyeleriniz iyileşir. Ayrıca öğle yemeğini açık havada yemeyi veya işinizin bir bölümünü açık havada yapmayı da düşünebilirsiniz.

Gün Batımını İzleyin: Şafağın renklerini izlemek gibi gün batımı renklerini izlemek de önemlidir. Gün batarken yavaşça kararan ışıklar sizi gevşetir ve dinlendirir. Bu nedenle gün batımını izleyin. Gün batımının sarı, turuncu ve kırmızı renkleri beyninizi geceye ve uykuya hazırlar. Gözlerinizde bulunan reseptörler ışığın renklerine çok duyarlıdır. Gözleriniz gün ışığını yani mavi ışığı algıladığında sirkadiyen ritmi ona göre ayarlar ve melatonin salgılanmasını durdurur. Fakat gece olduğunda ise mavi ışığın azalması ve ılık renklerin hakim olması, gözlerinizdeki reseptörler yardımıyla melatonin hormonunun tekrar salgılanmasına neden olur. Evinizdeki ışıklar ne kadar geç kararırsa uyku döngünüz o kadar gecikir. Gün batımını izlemek bu döngüyü geciktirmemek için çok güzel bir yoldur. Bu nedenle akşam gün batarken açık havayı izleyin, gün batımının güzelliğini izleyerek bir gün daha gerçekleşen mucizeye tanıklık edin.

Gece Bitki Çayları İçin: Gece uykuya dalmada sorun yaşıyorsanız yatmadan 1-2 saat önce rahatlatıcı bir bitki çayı içebilirsiniz. Stres ve anksiyeteyi azaltan birkaç çay çeşidi var. Papatya, çarkıfelek çiçeği ve limon out (melisotu) benim favorilerim arasında.



Daha Fazla Egzersiz Yapın

Egzersiz rutininiz istediğiniz gibi gitmiyorsa yalnız değilsiniz emin olun. Kendinize uygun bir rutin belirlemek ve buna devam etmek zordur. Bu niyetinizi eyleme dönüştürmeye yardımcı olacak birkaç yöntemi deneyebilirsiniz:

Fitness Takip Cihazı Kullanın: Günlük hareketlerinizi arttırmak için çok güçlü bir yöntemdir. Bu cihazları kulanan kişilerin diğer insanlara göre daha fazla hareket ettikleri tespit edilmiştir. Iphone kullanıyorsanız apple saatleri de benzer özelliklere sahip. Bu tür cihazlar saatte en az bir defa hareket etmenizi size hatırlatabilir. Piyasada pek çok alternatif olduğu için size en uygun yöntemi kendiniz belirleyin.

Online Egzersiz Programlarını Deneyin: İnternette pek çok farklı egzersiz programları var. Bir video açıp dersleri takip ederek kendinize bir egzersiz rutini oluşturabilirsiniz. Eğer evinizde tek başınıza internetten egzersiz öğrenmek size çok sıkıcı geliyorsa canlı derslere abone olabilir ve internetten üzerinden birebir ders alarak egzersiz yapabilirsiniz.



Birkaç Farklı Takviye Gıdayı Almayı Düşünün

Şu anda nasıl hissettiğinize bağlı olarak aşağıda tavsiye edeceğim takviyeleri almayı düşünebilirsiniz. Size zaten en başta bir yığın takviye gıda tavsiye ettiğimi düşünebilirsiniz ama emin olun bazılarından hiç bahsetmedim bile. Örneğin:

Nitrik Oksit: Nitrik oksitten zaten birkaç defa bahsetmiştim. Kan damarlarınızın yumuşak, esnek ve açık olmasını sağlar. Böylece sizi yüksek tansiyondan korur. Nitrat yönüyle zengin gıdaları yiyerek, kırmızı pancar suyu içerek veya güneşlenerek nitrik oksidinizi arttırabilirsiniz. Aynı zamanda bunu takviye olarak da alabilirsiniz. Ben Pure Encapsulation Nitric Oxide Ultra veya HumanN Neo40 markalarını beğeniyorum. Herhangi birini günde iki defa öğünlerden 20 dakika önce kullanabilirsiniz.

Resveratrol: Resveratrol üzümde bulunan güçlü bir antioksidandır. Özellikle hamile kalmak isteyen PCOS'lu kadınlara tavsiye ederim. Resveratrol, PCOS'lu kadınlarda testosteron seviyelerini ve insülin direncini düşürür. Son yapılan bir araştırmaya göre 3 ay boyunca günlük 1500 mg resveratrol alan PCOS'lu kadınların testosteron seviyelerinde %23 ve açlık insülin seviyelerinde ise %31 azalma görülmüştür. Resveratrol ayrıca yumurta kalitesini arttırır, özellikle de endometriyozis hastaları için çok faydalıdır.

Pek çok PCOS'lu kadın için bu protokolün başında verdiğim takviyeler testosteron ve insülin seviyelerini düşürmek için yeterlidir. Bu nedenle ben insanları deli edecek derecede fazla takviye tavsiye etmek istemiyorum. Ancak buna rağmen hala kilo veremiyorsanız veya bariz bir şekilde androjen yüksekliği (akne, tüylenme, saç dökülmesi) yaşıyorsanız o zaman resveratrolü de takviye listenize ekleme zamanı gelmiş demektir. Ayrıca over rezervleri azalmış kadınlara veya 35 yaş üstüne de bu takviyeyi tavsiye ederim. Günde bir defa 40 mg'lık bir kapsül kullanabilirsiniz.

Ubiquinol: 35 yaş üzerindeyseniz, bir veya daha fazla düşük yaşadıysanız veya yumurtalık rezervlerinizin azaldığı size söylendiyse ubiquinol almayı düşünebilirsiniz. Ubiquinol, CoQ10'in aktif formudur. Piyasadaki pek çok CoQ10 ise ubiquinone'dur ki bu vücut tarafından ubiquinol kadar iyi emilemez.

Bu takviye güçlü bir antioksidandır. Hücrede enerji üretiminde kritik bir rol oynar. Biz yaşlandıkça vücudumuz daha az ubiquinol salgılar ve bu eksiklik 35 yaş üstü kadınlarda yumurtanın kalitesiz olmasına neden olur. Birkaç araştırma göstermiştir ki ubiquinol takviyeleri yumurtanın yaşaması için için önemli olup kromozomal anormallikleri azaltmaktadır. Günde 3 defa berberinle aynı anda 200 mg'lık kapsül alabilirsiniz. Yani günlük toplam 600 mg ubiquinol almış olacaksınız.

Bu haftaki tavsiyelerim bu kadar. Lütfen bu hafta sağlık ve doğurganlık için çıktığınız bu yolculuğun gerçekten neresinde olduğunuzu iyi tespit edin. Sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda bu hafta verdiğim tavsiyelerden hangilerine ihtiyacınız varsa onları hayatınıza geçirin.

Yapılacaklar Listesi

  • Alarm saatinizi şafak simülatörü ile değiştirin.
  • Fitness takip cihazı kullanmaya başlayın.
  • Online egzersiz programlarından birine başlayın.
  • Nitrik oksit, resveratrol ve ubiquinol takviyelerinden hangilerine ihtiyacınız varsa onu takviye listenize ekleyin.



Yemek Planlayıcısı


Eklenmiş şekerlerden ve glutenden uzak durun. Et tüketimini günlük bir küçük servisle ve kafein içeren içecekleri günlük bir bardakla sınırlandırın. Her gün çeyrek bardak fermente gıda tüketin. Haftada 3-4 servis organik soya tüketin.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Paketli gıda alıyorsanız mutlaka içinde eklenmiş şeker ve gluten olup olmadığını kontrol edin.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler
  • Bitter çikolata (en az %90 kakao içerikli)
  • Kırmızı pancar suyu
  • Fermente gıdalar
  • Organik soya
  • Bahçe nanesi çayı




Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günlük herhangi bir öğünde çeyrek bardak fermente gıda tüketin
Günlük herhangi bir vakitte toplam 2 bardak bahçe nanesi çayı için
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika yönelimli imajinasyon
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin, ubiquinol, nitrik oksit
Kahvaltı başlangıç saati:....... ( iki bardak bitkisel gıda ve 70 ml kırmızı pancar suyu ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin, ubiquinol, nitrik oksit
Öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Mevsime göre 10-20 dakika veya daha fazla güneşlenme
Akşam yemeği öncesi berberin ve ubiquinol
Akşam yemeği saati:....... (iki bardak bitkisel gıda ile)







Akşam yemeğinde salata








Akşam yemeği bitiş saati:.......

Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş







Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak








Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin








Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................

Yumurtlama takibi







Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​


12. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 12. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On Beşinci Bölüm

3. Ay, 12. Hafta




Bu hafta son su orucunuzu tutacaksınız ve bu protokolü tamamladığınız son hafta olacak. Burada bir yorumda bulunmak istiyorum. Şu zamana kadar yapmaya çalıştığınız her şey sağlığınız için bir yatırım oldu. Bu hafta bittikten sonra hala bazı şeyleri tam olarak çözemediğinizi ve bazı alanlarda hayat tarzınızı değiştiremediğinizi düşünüyorsanız geriye dönüp tekrar okuyun ve ileriki hayatınıza bunu adapte etmeye çalışın. Bu hafta siz oruç tutarken ben de sizlere evinizde kalan diğer toksinlerden nasıl kurtulabileceğinizi açıklayacağım.



Zararsız Temizlik Ürünlerine Geçin

Evinizdeki temizlik ürünleri vücudunuza farklı farklı yollardan girebilmektedir. Cildiniz bu kimyasalları emip kan akışınıza karıştırabilir. Masa ve raf gibi zeminlerde bir tabaka şeklinde kimyasal kalıntıları bulunabilir ve buradan elleriniz aracılığıyla yediğiniz yemeklere karışabilir. Ek olarak bu ürünler bir gaz ve kokusuz partiküller yayarlar. Bunlar da akciğerlerinizdeki hassas bezler tarafından solunarak vücudunuza alınmış olur.

Uçucu organik bileşikler (UOB veya İngilizce kısaltmasıyla VOC), katı veya sıvı maddelerden buharlaşan mikroskobik partiküllerdir. Bu bileşikler temizlik ürünlerinden veya boya, yapıştırıcı gibi evde kullanılan diğer malzemelerden havaya karışırlar. UOB yayan ürünler nemli haldeyken daha aktiftir ancak kuruduktan sonra bile uzun bir süre UOB yaymaya devam ederler. Dolayısıyla toksik bir ürünü evinizde kullandıktan sonra günlerce, haftalarca, hatta bazen yıllarca onu solumaya devam edersiniz.

Ev içindeki hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkileri vardır. Uçucu organik bileşiklere veya havada dolaşan minik partiküllere maruz kalmak baş ağrısı, sinüs problemleri ve astım gibi solunum sistemi hastalıklarını arttırmaktadır.

Doğurganlığa gelince, evde hava kirliliğine neden olan partiküllerin kanlarında yüksek çıktığı kadınlar gebe kalabilmek için yüksek ihtimalle 12 ay veya daha fazla beklemektedirler. Ayrıca yine bu kadınlarda sebebi açıklanamayan infertilite oranı daha fazladır. Gebe kaldıklarında ise düşük riskleri artar. Hepsinden önemlisi hamile bir kadın buna maruz kaldığında bebeğin gelişmekte olan akciğer bezeleri zarar görür ve çocuklarda solunum yolları hastalıkları görülme riski yüksektir.

Tüm bu riskleri azaltmak için temizlik ürünlerinizin kokusuz olmasına, düşük UOB içermesine ve toksin içermemesine dikkat edin.



Taktikler

  • Kullandığınız temizlik malzemelerinin ne kadar güvenilir olduğunu tespit etmek için şu linki kullanabilirsiniz: www.ewg.org/guides/cleaners Eğer bir ürün tehlikeli ise ondan tamamen kurtulun. Ancak bazı ürünler aşırı toksik olduğu için onları gelişigüzel bir şekilde çöpe atamazsınız. Kullandığınız ağır kimyasalları kabul eden bir birime gidip teslim edebilirsiniz.
  • Boyaları ve kimyasal çözücüleri garajınızda saklayın, evinizde değil.
  • Evinizi temizlediğinizde amacınız kirlerden arındırmak olsun. Evinizi dezenfekte etmenize ihtiyacınız yok. Antimikrobiyel dezenfektanlar, ağartıcılar ve diğer güçlü temizleyicilerden uzak durun. Açıkça ifade etmek gerekirse evlerini sterilize eden kişilerde alerji ve oto immün hastalık gelişme riski yüksektir.
  • Evinizin neredeyse hiçbir yerinde ticari temizlik ürünlerine ihtiyacınız yok. Pek çok zeminde sirke solüsyonu kullanabilirsiniz. Bunun için bir bardak sirke ile bir bardak suyu karıştırıp sprey şişeye koyun. Silmek istediğiniz yere spreyleyin, silin. Bitti. Ovalamaya ihtiyaç duyan zeminlerde ise sabun ve sünger kullanın. Karbonat ve su karışımı ile zemini ovalayın.
  • Eğer toksik temizleyici kullanırsanız (lütfen kullanmayın!) eldiven ve maske kullanın ve mekanı güzelce havalandırın.
  • Çamaşır deterjanları kıyafetlerde tortu bırakır ve gün boyu bu kimyasallar cildinizle temas halinde kalır. Deterjanınızın koku ve toksin içermemesine dikkat edin. Klorlu ağartıcılar yerine oksijenli ağartıcıları tercih edin. Kurutma makineleri için üretilmiş olan yumuşatıcı mendillerden ise tamamen uzak durun.
  • Boya bir temizleyici madde değil ama eğer evinizi boyuyorsanız zero-VOC (sıfır uçucu organik bileşen) olan boyaları tercih edin. Ev eşyalarında ise doğal ahşap tercih edin çünkü işlenmiş ahşaplarda bulunan tutkallar havaya toksik UOB(VOC) salınımı yaparlar.


Haftalık Temizlik Yapın

Temizlik ürünleri evimizdeki endüstriyel kimyasal kaynaklarından sadece biridir. Oturduğumuz kanepe ve yattığımız yataktan minik parçacıklar dökülmektedir. Halılar ve perdeler kimyasal işlem görmüş iplikçikler bırakırlar. Elektronik ürünler alevlenme geciktirici minik partiküller yayarlar. Tüm bu minicik parçacıklar ev tozlarına karışmaktadır.

2015'te üniversitelerden ve çevreci gruplardan bir araştırmacı ekibi bir araya geldi ve ev tozlarını araştırıp incelediler. Sonuç olarak normal evlerde bulunan tozların 45 farklı toksik kimyasal ve endokrin bozucular (örneğin fitalat, alev geciktirici ve pestisit) içerdiğini tespit ettiler.

Bunlar yiyeceklerde ve kişisel bakım ürünlerinde bulunan, sağlık problemlerine ve kadınlarda infertilite sorunlarına yol açan kimyasalların aynısıdır. Biz nefes alarak veya önce dokunup sonra bu ellerle yemek yiyerek tozları vücudumuza sokuyoruz. Çocuklar ve evcil hayvanlar ise yüksek risk grubunda çünkü onlar zamanlarının çoğunu yerde geçiriyorlar. Özellikle de çocuklar ellerini, oyuncaklarını ve buldukları pek çok şeyi ağızlarına koyuyorlar.

Özetle evinizdeki bu toksik tozlardan kurtulun. Bunun en iyi yolu HEPA filtre (High Efficiency Particulate Arresting - Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) özellikli bir süpürge ile haftalık olarak evinizi süpürmektir.



Taktikler

  • Süpürgenizin torbası ve HEPA filtresi olduğundan emin olun. Bazı tehlikeli partiküller çok küçük oldukları için onları bir filtrenin yakalaması gerekmektedir. En kötü süpürgeler torbasız olanlardır. Çünkü bunlar minik partikülleri içinde tutmak yerine havaya tekrar salarlar. Hazneyi boşaltırken de bu toz kümesini yüzünüze bulaştırılar. Süpürgenizin bir torbası ve HEPA özellikli bir filtresi yoksa onu bu özelliklere sahip bir süpürge ile değiştirmelisiniz.
  • Süpürme işleminin ardından bütün zeminleri nemli bir bezle silin.
  • Eğer evinizin zeminini değiştiriyorsanız ahşap, taş veya fayans gibi doğal ve sert bir zemin tercih edin. Halı, tozları kendinde toplar ve genellikle halılar toksik boyalarla boyanmıştır. İşlem görmüş ahşaplar ve döşeme muşambaları ise VOC (uçucu organik bileşen) salınımı yaparlar.


Evinizin Havasını Temizleyin

Evinize giren kimyasalları mümkün olduğunca azaltmak için elinizden gelen her şeyi yapmalısınız. Ancak herşeyi de kontrol edemezsiniz. Kapalı alanlardaki hava kirliliği modern hayatın bir parçası haline gelmiştir. Pek çok yerde kapalı alanlardaki hava kalitesi, açık havadan daha kötü durumdadır. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA), pek çok kapalı alandaki hava kirliliğinin açık havadan 2-5 kat daha kirli olduğunu tahmin etmektedir. Bu durum, insanların zamanlarının %90'ını kapalı alanlarda geçirdiklerini düşününce daha da vahim bir hale gelmektedir.

Kapalı alandaki havanın kalitesinin düşük olması, kalp damar hastalıkları, diyabet, kanser, nefes alma zorlukları ve enfeksiyonlara yakalanma riskinizi arttırmaktadır.

HEPA (High Efficiency Particulate Arresting - Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) özellikli bir hava temizleyici filtre, bu riskleri önleme adına kullanabileceğiniz en iyi alettir. Astım hastası veya çevresel alerjileri olan yetişkinler ve çocuklar için HEPA hava filtreleri solunum problemlerini azaltmaktadır. Araştırmaların gösterdiğine göre yüksek oranda hava kirliliğine maruz kalan kadınlar, az oranda hava kirliliğine maruz kalanlara göre infertilite yaşamaları daha muhtemeldir. Yüksek oranda hava kirliliğine maruz kalan hamile kadınların bebeklerinin büyümesinde belli aksaklılar görülmektedir. Havası kirli olan şehirlerde evlerinde hava temizleyici filtre kullanan kadınlar ise sağlıklı kiloda bebekler dünyaya getirmektedirler.

HEPA filtreler havadaki partiküllerin %50-%80'ini yakalarlar. Bu da maruz kalacağınız toksik kimyasalların oranını ciddi oranda düşürmektedir. Evdeki bütün ısıtma ve soğutma sistemlerine monte edilen HEPA filtreler en etkili yol olsa da taşınabilir HEPA filtreler de gayet güzel işe yaramaktadır. Sadece kullandığınız cihazın bütün alana yetecek kuvvette olduğundan emin olun yeter. Gece gündüz, hatta evde olmadığınız zamanlarda bile cihazın çalıştırın. Kapalı alanlardaki havanın temiz ve solunabilir kalitede olması için birkaç taktik vereceğim.



Taktikler

  • İş yeriniz için ekstra bir HEPA filtre almayı düşünün.
  • Aldığınız ürünün talimatlarına bakın ve filtreyi hangi aralıklarla değiştirmeniz gerekiyorsa bu zaman dilimine uyun.
  • Ne zaman ocakta bir şey pişirirseniz hemen davlumbazı çalıştırın. Gazlı ocaklar havaya nitrojen dioksit salınımı yaparlar, bu da solunum yollarını tahriş eder. Her türlü pişirme, özellikle de yüksek ısıda pişirmek akciğerlerinize zarar verebilecek partiküllerin havaya karışmasına neden olur. Ortamın hava alması ise buna maruz kalma oranınızı %90'a varıncaya kadar düşürür.
  • Evinizde radon testi yaptırın. Son tahminlere göre ABD'de her 5 evden birinde radon seviyeleri yüksektir. Radona maruz kalan hamile kadınların belirli doğumsal kusurlara sahip bebekler doğurma riski yüksektir. Radonu göremez veya koklayamazsınız. Bu nedenle radon probleminizin olup olmadığını anlamak için test yaptırabilirsiniz.
  • Evinizde küf problemi olup olmadığına dikkat edin. Küfler havaya sporlar salar. Mikotoksin adı verilen bu sporlardan bazıları ise solunum yolları hastalıkları, astım, alerjiler, baş ağrısı ve bitkinlik gibi pek çok sağlık problemine neden olur. Daha şiddetli durumlarda ise mikotoksinler zehirlenmeye, bağışıklık zayıflığına ve kansere neden olabilmektedir.
  • Dünyadaki en kötü hava şartlarına sahip şehirler hariç hemen hemen her yerde dışarıdaki hava, içerideki havadan daha temizdir. Hava şartları ne zaman müsaitse hemen camlarınızı açın. Açabildiğiniz bütün camları açın ve eğer rüzgar yoksa hava sirkülasyonunu sağlamak için bir fan kullanın. Kapalı alandaki havayı açık hava ile doldurun.



Bahçede Güvenli Ürünler Kullanın

Bitkiler üzerinde ve evinizin hemen dışarısında kullanılan kimyasallar evlerinize girmektedir. Bu kimyasallar ayakkabılarınıza ve kıyafetlerinize tutunurlar, veya havada hareket ederler.

Bahçenizde doğal gübre kullanın ve pestisitlerden uzak durmak için elinizden gelen her şeyi yapın. Böcek problemleri için önce doğal yöntemler deneyin. Uğur böcekleri yaprakbiti yer. Zehirsiz bir ''sarı ceket tuzağı'' satın alabilirsiniz. Salyangozlar parçalanmış yumurta kabuklarından, karıncalar ise tarçından nefret ederler. Eğer zehir kullanıyorsanız çevre dostu böcek kontrol metodlarını araştırın ve daha güvenilir yollar tercih edin. Yabani ot kontrolünde de aynı yöntemleri uygulayın.

Yabani otlara ve böceklere bakış açınızı tekrar bir gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Birkaç karahindiba otu kimseyi öldürmemiştir ancak ticari amaçla satılan yabani otları öldüren maddeler ve pestisitler kansere neden olmaktadır.



Taktikler

  • Doğal yerli bitki türleriyle oluşturulan bir peyzaj daha az bakım ister. Bu nedenle daha az kimyasal ve daha az su kullanırsınız. Zamandan ve paradan tasarruf etmiş olursunuz. Ayrıca yerel kuşlara ve böceklere doğal bir habitat kurmuş olursunuz.
  • Eğer kiracıysanız evinizin yakınlarında uygulanan pestisit ve herbisit spreylemeleri hakkında sahip olduğunuz hakları öğrenin.
  • Bahçenizde hangi ürünleri kullanırsanız kullanın, dışarıda giydiğiniz ayakkabıları evde asla giymeyin. Pestisitler, herbisitler, ve sokakların tozları ayakkabılarınız vasıtasıyla evinize girerler. Dış kapınızın önünde ayakkabılarınızı çıkarın. Eğer hava soğuksa ev için özel terlik giyin.


Yapılacaklar Listesi

  • Evinizde kullandığınız temizlik ürünlerinin güvenilir olup olmadığını tespit edin.
  • Toksik olmayan temizlik ürünleri edinin. Örneğin sirke, karbonat, sprey şişesi, ve ovalamak için sünger.
  • HEPA filtreli süpürge edinin.
  • Evinizi bu süpürgeyle süpürüp nemli bir bezle silin.
  • HEPA hava filtresi edinin ve evinizde genelde oturduğunuz alanda bunu çalıştırın. Bir tane de iş yeriniz için düşünün.
  • Evinizde radon testi yaptırın.
  • Küf problemlerini çözün.
  • Bahçede organik ürünler kullanın.
  • Akupunktur ve masaj için randevu alın.

























































Yemek Planlayıcısı

Bu hafta 3 günlük su orucu yapacağınız için listenizi ona göre doldurun.




Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Bu hafta su orucu yapacağınız için kalan günlere yetecek kadar malzeme alın.

  • Yeşillikler
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 400 gram civarı herhangi bir çeşit bakliyat
  • Bahçe nanesi çayı









































Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Uyanma saati:..............
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Günlük 30 dakika yürüyüş
Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak
Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin
Yatma saati 2 mg melatonin







Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Ve 12. haftanın sonuna geldiniz. Bundan sonra başka bir hafta olmayacağı için pazar günü hazırlığınız yok. Şu anda programı tamamlamış bulunuyorsunuz. Aslında buna tamamlamak değil başlangıç diyebiliriz. Şu anda yapacağımız şey doğurganlık yolculuğunuzun devamını planlamak ve devamında sağlıklı bir şekilde hayatınıza devam etmenizi sağlamak.

Bu protokolü bitirdiyseniz bile şu zamana kadar uyguladığınız bu yöntemlere devam etmeniz gerekecek. Eğer eski hayat tarzınıza geri dönerseniz, eskiden yaşadığınız problemleri tekrar yaşamaya başlarsınız. Bu haftayı da tamamladıktan sonra lütfen kitabın devamını okuyun. Bundan sonra nasıl bir yol çizmeniz gerektiğini öğrenin.
 
Kızlar yıllardır konu hakkında araştırmalar yapıyorum yerli yabancı bir çok makale okudum hiç biri içime sinmiyor kalbimi ruhumu daraltmaktan baka bir işe yaramıyordu. Ta ki bu kitabı bulana kadar.
Bu kitap;

'PCOS, doğal bir dişi türüdür, hastalık değildir. Ancak bu varyant günümüzde bir hastalıkmış gibi kendini göstermektedir. Bunun da nedeni yaşam tarzımızın ve yiyeceklerimizin işlevsiz olmasıdır.

PCOS, geçmişten bu yana hafif etkili bir durum olagelmiştir. Genetik bir durumdur. Muhtemelen siz annenizden, o da kendi annesinden, o da kendi annesinden bunu almıştır. Yani anneannelerinizde de PCOS vardı ama doğurganlardı. İnfertilite sorunu yaşamamışlardı. Onlar PCOS’un geçmişteki hafif versiyonunu yaşıyorlardı. Bugünkü gibi çığırından çıkmış ve insanı takatten düşüren yaygın versiyonunu yaşamamışlardı.

Bu kitap, sizde bulunan şiddetli etkilere sahip polikistik overi, anneannelerimizde bulunan hafif şiddetli versiyonuna döndürmek için tasarlanmıştır. Siz yine PCOS’lu olarak kalacaksınız, ancak vücudunuzda PCOS’un olumsuz etkilerini hissetmediğiniz için bir hastalık olarak bu duruma bakmayacaksınız.'

Diyordu..


Kitap orijinal dili ingilizce araştıdım burada ayneyn ayneyn https://www.kadinlarkulubu.com/uyeler/ayneyn.580403/ bölüm bölüm çevirip paylaşmış Allah ondan razı olsun :KK200: Kendisi de 10 yıllık bebek bekleyişinde bu kitabın vesilesiyle 2 ayda gebe kalmış :anneadayı::KK200: maşallah diyor ve kitabı uyhulamaya koyuluyorum .

Kitap içeriği çok basit ve yapılabilir şeylerle dolu. Yılmadan bir göz gezdirmenizi tavsiye ederim.

Ben başladım başlar başlamaz kendimi o kadar iyi hissediyorum ki kendin için bir şey yapıyor olmak o kadar önemli ki.

8 aydır bebek için tedavi görüyorum ama ayneyn ayneyn i okuduktan sonra önceliğin sağlığıma tam anlamıyla kavuşma hedefi olduğunu anladım.

Vitaminlerimi aldım kimisi geldi kimisi yolda ama ben beklemeden ertelemeden başladım :KK49:normal hayatıma devam ediyorum.

Bana katılmak isteyen, merak eden olursa burada paylaşabiliriz.

Kitabı paylaşıyor ve başlıyorum.

Bu ay gebeyim amin :emir_bebek::KK200:
Merhaba canım. Baştan sona okudum tüm yazıları. Teşekkür ederim 🥰🥰. Profilinfeki üçüz bebekler senin mi . Şuan gebesin galibaa herhangi tedavi aldın mı yada kullandigin takviye vs oldu mu 🐥💛💛
 
On Üçüncü Bölüm
3. Ay, 10. Hafta



Bu hafta diyetinizden çıkarmanız gereken bazı şeyler olacak ama bundan sonra terk etmeniz gereken başka bir yiyecekle karşılaşmayacaksınız.

Bir yiyeceği terk etmek ilk başlarda zordur ama buna zamanla alışırsınız. Diyetinizi değiştirdiğiniz zaman bağırsak mikrobiyomunuzun beslendiği kaynakları da değiştirmiş olursunuz. Şu anda yapmaya çalıştığımız doğurganlığı arttırma programında ise şekerli, yağlı ve bu hafta göreceğimiz glutenli yiyeceklere bağlı olan bakteriler ölmeye başlayacaktır. Bu bakteriler açlıktan ölmemek için beyninize sinyaller gönderir ve yaşayabilmek için ihtiyaç duydukları o yiyeceğe karşı iştahınızı açarlar.

Eğer şekerli, yağlı, hamurlu gıdaları bıraktığınız için bu yiyeceklere karşı iştahınızın daha da açıldığını hissediyorsanız bu aslında kötü bakterilerin ölmeden önceki yardım çığlıklarıdır. Görmezden gelin. Kötü bakteriler yok olduğunda o yiyeceklere olan iştahınız da kaybolacaktır.

Yememeniz gereken bir yiyeceğe karşı iştahınız açıldığında bunu bir şekilde geçiştirmeye çalışın. Örneğin susamak bile bazen iştahı açar. Bu nedenle ilk olarak su için ve 10 dakika bekleyin. İştah açılmasının nedeninin gerçekten açlık mı yoksa susamak mı olduğunu böylece belirleyebilirsiniz.

Çay veya kahve içerek iştahınızı bastırmaya çalışın. Doğal sakızlar çiğneyin. Yürüyüşe çıkın.

İdeal olan öğün aralarında hiçbir şey atıştırmamaktır. Ancak bazı günler iştahınız bir şeye karşı çok açılır ve onunla mücadele edecek gücü kendinizde bulamazsınız. Sonunda atıştırırsınız. İşte böyle durumlarda doğru bir şekilde nasıl atıştırabilirsiniz ona bakalım:

  • Yağ oranı yüksek ve biraz protein içeren bir yiyecek atıştırın. Yağ ve protein açlık hissini azaltır ve tokluk sağlar. Bir avuç kuruyemiş veya zeytin yiyebilirsiniz. Eğer gerçekten tatlı bir şeyler yemek istiyorsanız bademle kaplanmış bir avuç bitter çikolata yiyebilirsiniz.
  • Baharatlı bir şeyler yiyin. Baharatta kapsaisin adı verilen bir madde vardır. Bu madde acı biberin aktif bileşenidir ve iştahı bastırır.
  • Karbonhidratlara karşı iştahınız açıldıysa patlamış mısır yiyin. İşte odaklanmak için bir şeyler atıştırmaya alışanlar için de iyi bir tercih. Tereyağsız, şekersiz, glutensiz ve lif oranı yüksek bir atıştırmalıktır. Patates cipsi gibi diğer sağlıksız atıştırmalıklara kıyasla patlamış mısır daha tatmin edicidir, açlığı bastırır ve patlamış mısır yiyenler normal öğünlerinde daha az yemek yerler.
  • Bir yiyeceğe karşı aşırı iştah açılması yaşıyorsanız ve buna hiçbir şekilde engel olamazsanız gidin ve o yiyeceğin tadını çıkararak yavaş yavaş yiyin. Çoğu zaman yememeniz gereken bir yiyecekten az yiyerek iştahınızı bastırmanız, başka bir yiyeceği tıkınırcasına yemekten daha iyidir.

Bu haftanın hedefleri:

  1. Gluteni bırakın.
  2. Kafeini azaltın.
  3. Kullandığınız her türlü haplarla alakalı plan yapın. (Normal ilaçlar ve illegal haplar vs.)



Gluteni Bırakın

Gluten, buğdayda bulunan bir proteindir. Buğdaydan elde edilen unun kullanıldığı makarna, kahvaltı gevrekleri, ekmek ve diğer hamur işlerinde bulunur. Gluten ek bir içerik olarak soya sosunda, salata soslarında, çorbalarda, gofretlerde, birada ve tabi ki neredeyse bütün işlenmiş gıdalarda bulunmaktadır. Glutendeki problem pek çok insanın bunu tolere edememesidir. İnfertilite yaşıyorsanız çölyak hastası veya çölyak olmadığı halde gluten hassasiyeti olan kişilerden olabilirsiniz. Genel nüfusun %1'i çölyak hastasıdır ve yaklaşık %6'sında ise glutene karşı hassasiyet vardır. Üstelik bu oran %6'dan çok daha fazla da olabilir. Glutene hassasiyeti olan pek çok kişi test edilmemektedir çünkü klasik mide bağırsak hastalıkları yoktur. Bu kişilerin sadece dörtte birinde ishal görülür ancak kalanlarında ise baş ağrısı, eklem ağrısı, deride kızarıklık, kemik erimesi ve adet düzensizlikleri görülür. Bazılarında ise görünürde bir semptoma rastlanmamaktadır.

Çölyak hastalığı ve gluten hassasiyeti sistemik enflamasyona neden olur. Bu da infertiliteye götürür. İnfertilite problemi yaşayan kadınlar test edildiğinde tahmin edilenden çok daha fazlasının çölyak hastası olduğu görülür. İnfertilite problemi yaşayan kadınlarda çölyak hastalığının görülme oranı, genel nüfusta görülme oranından 6 kat daha fazladır. Daha önce çölyak testi yaptırmadıysanız test yaptırmayı düşünebilirsiniz ancak sonuç negatif gelse dahi gluteni her halükarda kesmeniz gerekecektir.

Bazı kişiler gluteni diğerlerine göre çok daha iyi tolere ederler ancak gluten her zaman enflamasyona neden olur. Gluten yediğiniz zaman vücudunuz zonulin adı verilen bir protein salgılar. Normal bir sindirim sisteminde zonulin, gıda zehirlenmesine karşı bağırsakların verdiği bir tepkidir. Zonulin, bağırsak duvarlarındaki boşlukları açar ve bağırsaklara daha fazla suyun girmesini sağlar. Böylece bağırsaklardaki zehirli gıda püskürtülerek ishal şeklinde vücuttan atılmış olur. Gluten ise aynı şekilde bu süreci tetikler. Bazı kişilerde bu durum çok hafif seyrettiği için dikkat çekmezken bazılarında ise bariz bir şekilde ishal görülür. Ancak herkeste bu durum bağırsakların geçirgen hale gelmesine neden olur ki bu da sistemik (bütün vücudu etkileyen) enflamasyona (iltihaba) sebebiyet verir.


PCOS'unuzu iyileştirebilmek için enflamasyonunuzu iyileştirebilmemiz lazım. Gluten ise tam tersi enflamasyonu arttırmaktadır. Bu zamana kadar iyileşmek için yaptığınız her şeyi destekleyebilmek için gluteni bırakmanız gerekiyor. Gluteni bırakmak zordur. Gluten sadece buğdayda bulunmaz. Bırakmanız gereken diğer tahıllar ise şunlardır:

  • Arpa
  • Bulgur
  • Durum (makarnalık buğday)
  • Kamut
  • Yulaf (glutensiz olduğu paketinde bildirilmiyorsa)
  • Çavdar
  • İrmik
  • Spelt (kaplıca buğday)
  • Tritikale
  • Buğday
  • Ruşeym (buğday tohumu)

Tüm bu listeyi bir de gluten içerme ihtimali olan diğer ürünlerle birleştirdiğinizde insanı çileden çıkarmaması mümkün değil. Bu nedenle glutensiz beslenmenizi sağlayabilmek için bazı stratejiler geliştirdim:

  1. Çoğunlukla işlenmemiş gıdalar yiyin. Markete girdiğinizde üzerinde kafa yormanız gereken şeyler sadece paketli gıdalardır. Kendisi özellikle glutenli bir tahıl olmadıkça taze ürünlerin hepsi glutensizdir.
  2. Paketli bir gıda alıyorsanız ''glutensizdir'' mührünü arayın. Gluten içeren maddelerin listesini ezberlemek zordur bu nedenle denemeyin bile.
  3. Restoranlarda garsonlardan yardım alın. Gluten çoğunlukla soslarda bulunmaktadır ve dikkatimizi çekmez. Kızartılmış ve ufalanmış minik ekmek parçacıklarına dikkat edin. Garsona ekmek istemediğinizi ve glutensiz alternatifleri alabileceğinizi hatırlatın.
  4. Gluten Free Scanner gibi bir uygulama indirebilirsiniz. Bu tür uygulamaları açıp markette iken ürünün barkodunu tarattığınızda size gluten içerip içermediğini söyleyecektir. Siz de alışverişinizi buna göre yapabilirsiniz.

İlk başta glutensiz beslenmek çok karmaşık gelebilir ancak bugün glutensiz diyetler çok yaygındır ve bu nedenle glutensiz ürünlerin sayısı çok fazladır.



Taktikler

  • İçerisinde suni maddeler ve şeker olmadıkça glutensiz ekmekleri veya diğer hamur işlerini yiyebilirsiniz. Bu ürünler genelde çok pahalıdır ve hem tadı hem de dokusu nedeniyle hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Ben hiç tüketmemeyi tercih ediyorum ancak siz seviyorsanız tüketin.
  • Piyasada glutensiz pek çok sağlıklı tahıl bulunmaktadır. Kinoa, mısır, pirinç bunlardan bazıları. Yulafın kendisi glutensizdir ancak fabrikalarda içerisine gluten karışmaktadır. Bu nedenle yulaf alırken ''glutensiz'' mührü olanları tercih edin. Amarant, sorgum, karabuğday ve sorgum da yine iyi bir alternatif olabilir.
  • İnternetten glutensiz tariflere bakabilirsiniz. Glutensiz alışveriş taktikleri öğrenip onları uygulayabilir, sadece bu amaçla açılmış web sitelerini takip edebilirsiniz.



Kafeini Azaltın

Eğer sabahları bir bardak çay veya kahve içerek güne başlıyorsanız bunu yapmaya devam edebilirsiniz, bir sorun yok. Ancak bu içecekleri gün boyu içiyorsanız bazı sınırlandırmalara gitmeniz gerekebilir. Araştırmacılar kafein alımı ile hamile kalma süresi arasında bir bağlantı bulamamışlardır ama kafein ile düşük yapma arasında bir bağlantı bulunmaktadır:

Günlük 100 mg kafein yani ortalama bir su bardağı (ortalama 230 ml) kadar kahve içmek düşük oranını %8 arttırır.
Günlük 300 mg kafein yani ortalama 3 bardak kahve içmek düşük oranını %37 arttırır.
Günlük 600 mg kafein yani ortalama 6 bardak kahve içmek düşük oranını %232 arttırır.

Bundan sonra günlük ne kadar kafein almak istediğiniz artık sizin tercihinize kalmış. Ancak kafeinli içecekleri nadiren içiyorsanız bundan tamamen vazgeçmek de kötü bir fikir değildir.

Her sabah bir bardak (yaklaşık 230 ml) kafeinli içecek tüketiyorsanız buna devam edip etmemek size kalmış. Şimdilik buna devam edebilirsiniz. Hamile kaldığınızda ise durumu tekrar değerlendirmenizi tavsiye ederim. Düşük riski çok çok az olmakla beraber sıfır da değil, unutmayın.

Ancak eğer gün içinde birkaç bardak içiyorsanız veya çok büyük boy bardakla yine bir bardak içiyorsanız bunu azaltmalısınız. Ancak bunu yavaş yavaş ve belli bir zaman içinde yaparsanız kafeini azaltmaya bağlı baş ağrısı, anksiyete gibi semptomları yaşamamış olursunuz. Hedefiniz birkaç hafta içinde yavaş yavaş azaltarak günlük ortalama bir su bardağı (ortalama 230 ml) kadar kafeinli içecek içmek olsun.



Taktikler

  • Bir bardak kahve hazırlayın ve bu kahveyi paslanmaz çelik termos bardağa koyun. Böylece sabah kahvenizi birkaç saat boyunca yudumlayarak içebilirsiniz.
  • Kahvenizi demlerken yarısını kafeinli yarısını kafeinsiz kahveden koyarak demleyebilirsiniz.
  • Kahve içmek için bir yere gittiğinizde içeriğindeki kafein miktarını sorun. Bazı büyük boy bardaklar 300 mg'dan fazla kafein içerebiliyorlar.
  • Kafeinli çayların içeriğindeki kafein oranı çok farklılık göstermektedir. Hatta aynı türdeki çaylar bile kendi içinde epey farklılık gösterebilir. Pek çok çay, kahveden daha az kafein içerir. Ortalama olarak bir bardak yeşil çay, bir bardak kahvenin içerdiği kafeinin yarısından daha azını içerir.
  • Öğleden sonraları bitki çaylarına geçiş yapın.
  • Diğer kafein içerikli yiyecek ve içecekleri diyetinizden çıkarın. Sodalar, enerji içecekleri, enerji barları neredeyse tamamen şeker ve sentetik kimyasal doludur. Bir porsiyonlarında 200 mg'dan fazla kafein içerebilirler.




Kullandığınız İlaçları ve Diğer Maddeleri Tekrar Gözden Geçirin

12 haftalık programın sonuna yaklaştınız. Bu süre sonunda her şey yolundaysa artık hamile kalmayı deneyebilirsiniz. Eğer programa başlamadan önce belli tahlilleri yaptırdıysanız ve bazı sonuçlar anormal çıktıysa bu sürede testlerinizi tekrar yaptırıp sonuçları değerlendirebilirsiniz. Reçeteli veya reçetesiz kullandığınız ilaçlar, tütün, mariuhana veya illegal hap/madde kullanımını ya doktorunuzla ya da kendiniz değerlendirin ve bunları bırakmaya hazır olup olmadığınızı tespit edin.

Reçeteye tabi ilaçlar: Şeker hastasıysanız insülin ilacını ömür boyu kullanmak zorunda olabilirsiniz. Tiroit beziniz tahrip olduysa ömür boyu tiroit ilaçları almak zorunda kalabilirsiniz. Eğer bir hastalığınız varsa ve ömür boyu ilaç almak zordundaysanız bu ilaçları bırakmak gibi bir durumdan bahsetmiyorum elbette. Ancak 12 haftalık bu programı uyguladığınızda ve hayatınıza bu şekilde devam ettiğinizde, ilaç almak zorunda kaldığınız kronik hastalıklarınızda da bir iyileşme gözlenebilir. Bu nedenle bu hastalıklarınıza ait testlerinizi tekrar yaptırın ve ilaç dozunuzun azaltılıp azaltılamayacağını doktorunuzdan öğrenin. Benim hastalarımdan pek çoğu hayat tarzlarını değiştirdiklerinde tahlil sonuçları eskiye göre daha iyi çıktığı için daha az ilaç alarak hayatlarına devam ediyorlar. İhtiyaç duyduğunuz doz ne kadar azsa o kadar iyidir. Kalp hastalıkları, GERD, depresyon, diyabet hatta bazı bağışıklık sistemi ile alakalı hastalıklarda eskisine göre daha iyi bir durumda olmanız muhtemel. Bu da daha az ilaca ihtiyaç duyacağınız anlamına gelebilir.

Reçetesiz İlaçlar: Uyku ilaçları, ağrı kesiciler gibi reçetesiz satılan ilaçlar hayatımızın bir parçası ise bu ilaçları mümkün olduğu kadar az almak, hatta mümkünse tamamen bırakmak için uğraşmalıyız.

Tütün: Eğer sigara içen milyonlarca kadından biriyseniz lütfen bırakın. Sigaranın korkunç zararları vardır. 40 yaşından önce sigarayı bırakan kadınlar, sigara içmeye bağlı hastalıklardan ölme risklerini %90'a varana kadar azaltmış olurlar. Üstelik siz şimdi hamile kalmak istiyorsunuz. Gelecekteki bebeklerinizin sağlığı ve kendi sağlığınız için sigarayı bırakmalısınız. Gebelik boyunca sigara içen kadınlarda düşük ve ölü doğum riski daha fazladır. Sigara içen annelerin dünyaya getirdiği bebekler ise sıklıkla erken doğar ve düşük doğum kilosuna sahiplerdir. Doğumsal kusurlara veya astıma daha sık rastlanır. Ani bebek ölümlerine ise 3 kat daha fazla rastlanmaktadır.

Pek çok kadın hamile kalınca elektronik sigara içmeye geçiş yapıyorlar çünkü bu tür sigaranın normal geleneksel sigaradan daha az zararlı olduğuna inanıyorlar. Bu düşünce bilimsel bir araştırmadan değil elektronik sigara satıcılarının söylemlerinden kaynaklanmaktadır.

Araştırmalar elektronik sigaranın güvenli olduğuna dair hiçbir şey söylememektedir. E-sigaranın içinde bulunan nikotin ile normal sigarada bulunan birbirine benzemektedir. Nereden gelirse gelsin nikotin bebeğin akciğer, beyin ve diğer organlarının gelişimine zarar verir. Üstelik e-sigaradaki sıvı ise ekstra kimyasal içerir. Bu kimyasallar tat vermek için olup güvenilirliği konusunda yeterli araştırmalar yapılmamıştır. Son yapılan araştırmalardan birine göre ise gebelikte elektronik sigara kullanımı bebeklerde yarık damak, küçük surat gibi yüz kusurları meydana getirmektedir.

Pek çok kadın için tütünü bırakmak yeterli değildir. Ailenizde birisi sigara içiyorsa bundan meydana gelen etkileri minimuma indirmeniz gerekir. Bu şekilde sigara dumanına maruz kalan pasif içici kadınlarda (ikinci el içiciler) gebelik kaybı ve erken doğum oranları daha yüksektir. Bebeklerinde ise solunum problemleri, öğrenme bozuklukları, kronik enfeksiyon ve ani bebek ölümü görülme oranı çok yüksektir.

Sigaranın tortuları cilde, kıyafetlere, ev eşyalarına, perdeye ve araba döşemelerine tutunur. Bu tütün tabakası onlarca toksik kimyasal barındırmaktadır ki buna maruz kalan kişi üçüncü elden pasif içici gibidir. Bu tabakada bulunan kimyasallaradan bazıları nikotin, kurşun, arsenik ve siyanürdür. Bu tabakanın üzerinde olduğu bir eşyaya dokunduğunuz zaman vücudunuz cilt yoluyla kimyasalları emer. Hamile bir kadın üçüncü elden buna maruz kaldığında bebeğin akciğerlerinin zarar görme riski artmaktadır. Bebek annesinin rahminde gelişirken bu kimyasallar bebeğin akciğer gelişim şeklini değiştirmektedir.

Evinizde sigara içilmemesi kuralını katı bir şekilde uygulamalısınız. Evinizde birisi sigara içmek istediğinde balkonda içmesini rica edin ve sigara içerken üzerine bir kıyafet geçirmesini, eve tekrar girerken de bu kıyafeti çıkarmasını isteyin. Sigara içen kişi eve geldiğinde ellerini yıkamalıdır. Bu yöntemler hem normal hem de elektronik sigara için geçerlidir. Elektronik sigara da aynı normal sigara gibi eşyalar üzerinde toksik bir tabaka oluşturmaktadır.

Bu önlemler yüzde yüz bir koruma sağlamasa da sizin ve ev halkınızın ikinci ve üçüncü dereceden maruz kaldığı kimyasalların oranını epeyce düşürecektir.

Marihuana: Yaşadığınız yere göre marihuana legal veya illegal olabilir. Bu ürünün hammaddesi olan kenevir, vücudun endokanabinoid sistemini (ECS) kullanarak sinyal sistemi ve bunun reseptörleri ile etkileşime geçer.

ECS, kadın üreme sisteminde aktif rol oynamaktadır. Yumurtalıklarda, vajina ve rahimde endokanabinoid reseptörleri bulunmaktadır. Bu reseptörler 2 ana endokanabinoid sinyal dağıtıcı ile etkileşime geçmektedir: 2-AG ve AEA. Bir kadının adet döngüsünde bebeğin yerleşmesinin en muhtemel olduğu zaman diliminde AEA ciddi bir şekilde düşer. Doğuma kadar da bu seviye düşük kalır. Doğum sancılarıyla birlikte AEA yükselir. Bu üreme döngüsünde eğer AEA seviyeleri normalden farklı ise düşüklere, bebeğin rahim dışına tutunmasına veya erken doğuma neden olabilir.

Kenevirden elde edilen bütün ürünler ECS ile etkileşime geçer ve bilim insanlarının henüz tespit edemediği bir yolla ECS'nin çalışma şeklini değiştirir.

Pek çok kadın güçlü bir psikiyatrik ilaç veya ağrı kesici yerine marihuana kullanabilmektedir. Bunun dışında farklı nedenlerle kullananlar da olabilir. Kenevir ürünlerini tamamen bırakabiliyorsanız bu yolu tercih etmenizi öneririm çünkü bu maddeler adet döngünüzü, gebe kalmanızı ve gebeliği devam ettirmenizi etkiliyor olabilir. Herhangi bir nedenle bırakamıyorsanız onun yerine kenevirin başka bir ürünü olan ''hemp''ten elde edilen CBD yağını kullanabilirsiniz. Normalde bu ürünü gebelere veya gebe kalmak isteyenlere önermiyorum ancak marihuanayı bırakamayan kişiler için en azında onun zararlarını hafifletmek için tavsiye edebilirim. Çünkü marihuanayı yüksek dozda kullanıp onun uyuşturucu etkisine giren kadınların bebekleri de aynı şeyi hissetmektedir. CBD yağı ise en azından uyuşturucu etkisi yapmaz. Bu konuda lütfen doktorunuzdan yardım isteyin ve alternatiflerinizin olduğunu bilin.



Yapılacaklar Listesi

  • Gluten içeren bütün yiyecekleri mutfağınızdan temizleyin.




Yemek Planlayıcısı

Eklenmiş şekerlerden ve glutenden uzak durun. Et tüketimini günlük bir küçük servisle ve kafein içeren içecekleri günlük bir bardakla sınırlandırın.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Paketli gıda alıyorsanız içinde eklenmiş şeker ve gluten olup olmadığını mutlaka kontrol edin.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler
  • Bitter çikolata (en az %90 kakao içerikli)



Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika güdümlü görüntüleme
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin
Kahvaltı başlangıç saati:....... (günün en fazla kalorili öğünü, iki bardak bitkisel gıda ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin
Orta halli bir öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Akşam yemeği öncesi berberin
Akşam yemeği saati:....... (günün en hafif yemeği, iki bardak bitkisel gıda ile)
Akşam yemeğinde salata
Akşam yemeği bitiş saati:.......







Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş








Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak

Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin







Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​



11. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 11. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On Dördüncü Bölüm
3. Ay, 11. Hafta




Programı tamamlamak için son iki haftaya geldiniz. İnsanlara neleri yapmaması gerektiğini söylemeyi sevmediğim için yasaklı gıdaları son aya sakladım. Fakat dürüst olmak gerekirse bir doktor olarak sizlere ağır ilaçlar yazmak, ameliyat etmek veya başka ağır tedaviler uygulamaktansa şekeri, gluteni, alkolü kesmenizi, kafeini ve eti sınırlandırmanızı tavsiye etmeyi tercih ederim. Büyük resme baktığınızda diyetinizde yapacağınız değişiklikler o kadar da kötü olmamalı.

Şunu da söyleyeyim ki artık başka bir yasak koymayacağız ve daha güzel kısımlara ilerleyebiliriz. Bu hafta tek hedefiniz şu olacak:

  1. Doğurganlığınızı arttırmak için kendinize özel ihtiyaçlarınızı belirleyip programınıza ince bir ayar yapın.

Burada size yardımcı olabilecek bazı ek tavsiyelerde bulunacağım. Bu tavsiyelerin hepsini uygularsanız elbette mükemmel olacaktır. Ancak bunu hayal etmek çok da gerçekçi değil. Sağlıklarına müthiş derecede dikkat edenlerin bile bir sınırı vardır. O nedenle bu hafta size vereceğim tavsiyeleri bir gözden geçirin ve hangisi size daha uygunsa, sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyorsa onları hayatınıza geçirin. Bu programı kişiselleştirip size en uygun hale getireceğiniz hafta bu hafta.



Bu Yiyecek ve İçecekleri Diyetinize Ekleyin

Bu kitabın başında da dediğim gibi yiyecekler ilaçlarınızdır. Bazı yiyecekler ise özellikle güçlüdür. PCOS ve doğurganlık için tavsiye edeceğim yiyecekler şunlar:

Kırmızı Pancar Suyu: Kırmızı pancar suyu basitçe kırmızı pancarlardan elde edilen bir sebze suyudur. Nitrat açısından zengindir. Vücudunuz nitratları nitrik okside çevirerek kan damarlarınızı esnetir ve bu da sizi yüksek tansiyondan korur. Sonuç olarak kırmızı pancar doğal bir hipertansiyon ilacıdır. Araştırmaların gösterdiğine göre gebelikte meydana gelen aşırı kan basıncı-preeklempsi için faydalı olabilir. Bu aynı zamanda sağlıklı bir plasentanın büyüyüp şekillenmesinde rol oynamaktadır.

Kırmızı pancar suyunu bütün PCOS'lulara tavsiye etmekle beraber özellikle de geçmişte yüksek tansiyon hikayesi olanlara, kalp damar hastalıkları olanlara ayrıca öneririm.

Daha önce de ifade etmiştik. Vücudunuzda nitratların nitrik okside çevrilebilmesi için sağlıklı bir ağız florasına sahip olmanız gerekir. Bu nedenle antibakteriyel diş macunu veya ağız bakım sularını asla kullanmamanız önemlidir.

Günde bir defa 70 ml içebilirsiniz. Bu da yaklaşık bir bardağın üçte biri kadardır. İçeriğindeki şeker nedeniyle bunu kahvaltıda içmeniz daha iyidir çünkü insülin duyarlılığı sabah daha iyidir.

Fermente Gıdalar: Fermantasyon işlemi eski zamanlardan günümüze kadar gelen gıda işleme yöntemidir. Bakteriler veya mayalar şekerleri laktik aside çevirirler. Buzdolabının icadından önce gıdaları korumak için kullanılmıştır. Fermantasyon, gıdaların besin değerini ve içindeki faydalı mikropların sayısını arttırır. Probiyotik haplarının içerdiğinden çok daha fazla miktarda trilyonlarca canlı bakteri içerirler. Bu bakteriler sindirim sisteminiz boyunca canlı bir şekilde kalırlar ve bağırsak sağlığınızı korurlar.

Sağlıklı bir bağırsak mikrobiyomu hormonal düzensizlikler, metabolik sorunlar ve duygu durum bozuklukları gibi bütün PCOS semptomları üzerinde iyileştirici etkiye sahiptir. Gebelikte ise sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek için bağırsak bakterileri önemlidir. Bir annenin vücudunda bulunan bakterilerdeki dengesizlik, erken doğum ve bebekte nörogelişimsel bozuklukların görülme riskini arttırır.

Sonuç olarak günlük probiyotik haplarına ek olarak her gün çeyrek bardak dolusu fermente edilmiş sebze tüketmenizi öneririm. Özellikle de fazla kilosu olanlara ve gebelere tavsiye ediyorum. Süt ürünlerinden tam yağlı yoğurt ve kefir de probiyotik bakteriler içermektedir.

Fermente ürünleri satın alırken içindeki bakterilerin canlı olmasına dikkat edin. Bu şekilde bir ürün bulmanız aslında oldukça zor çünkü canlı fermente ürünlerden kabarcıklar çıkar ve sürekli şişerler. Bir rafta kavanoz içinde uzun süre bekletilirse köpürüp akıtma yaparlar. Bu nedenle pek çok şirket fermente ürünleri ısıtma yöntemiyle pastörize ederler. Böylece ürünün tadı değişmemiş ancak içindeki faydalı bakteriler ölmüş olur. Bu da bakteri olmadığı için ürünün kabarıp köpürme yapmayacağı anlamına gelir. Bu nedenle ya buzdolabı bölümünde satılan fermente ürünleri alın, ya bulunduğunuz bölgedeki sağlıklı gıda satan yerleri keşfedip direkt olarak onlardan satın alın, ya da sebzeleriniz kendiniz evde fermente edin.

Soya: Soya, kadınların maruz kaldığı BPA'ların negatif etkilerinden koruyan bir süper gıdadır. BPA kadının doğurganlığı için, özellikle de PCOS'lular için felaket bir maddedir. PCOS'lu kadınların pek çoğunun kanlarında yüksek oranda BPA bulunmuştur. Yüksek BPA seviyeleri testosteronun artmasına, metabolik hastalıklara ve infertiliteye neden olmaktadır.

Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre tüp bebek tedavisi gören kadınların kanlarındaki BPA oranları tespit edilmiştir. Netice olarak BPA oranı yüksek olanlarda gebe kalma ve canlı bebek doğurma oranlarının çok daha az olduğu görülmüştür. Ancak her nasılsa burada çok büyük bir istisna vardı. Düzenli bir şekilde soya tüketen kadınların vücutlarındaki BPA, tüp bebek başarısına etki etmiyordu. Soya, BPA'nın doğurganlık üzerindeki olumsuz etkilerinden kadınları koruyordu.

Ben bütün PCOS'lu kadınların organik soya tüketmelerini tavsiye ediyorum. Bu gıda özellikle gebeler ve ister doğal yolla ister yardımcı üreme teknikleriyle olsun gebe kalmak isteyenler için çok önemlidir. Haftada 3 veya 4 defa bir tam servis organik soya tüketin. Soya fasulyesini haşlayıp buzluğa atabilir ve istediğiniz zaman bunu çözdürüp salatalarınıza ekleyebilirsiniz.

Bahçe Nanesi Çayı: Yüksek testosteron seviyesi doğurganlığı azaltmaktadır. Hamile kadınların testosteron seviyelerinin yüksek olması, bebeğin ilerine metabolik hastalıklara yakalanma riskini arttırır. Eğer bebek kız ise annenin kanında testosteron seviyelerinin yüksek olması, bebeğin ileride PCOS'a yakalanma riskini arttırmaktadır.

Testosteron seviyelerini azaltmak için hem güvenli hem de etkili çok az yöntem bulunmaktadır. Bahçe nanesi çayı içmek de bunlardan biri. Bahçe nanesi çayı güçlü bir anti androjendir. Araştırmaların gösterdiğine göre günde iki bardak bahçe nanesi çayı içen kadınlarda serbest testosteron seviyeleri düşmekte ve aşırı tüylenme veya akne gibi hiperandrojenizm kaynaklı semptomlarda azalma görülmektedir. Saç dökülmesi, tüylenme, akne gibi sorunlar yaşayan kadınlara günde 2 bardak bahçe nanesi çayı içmelerini öneriyorum. Yine hamile kalan bütün PCOS'lu kadınlara hamilelikleri boyunca bu çaya devam etmelerini öneririm.

Marketten alacağınız normal kuru naneler genelde farklı nane türlerinin karışımıdır. Sizin ihtiyacınız olan ise tek başına bahçe nanesidir. Bu nedenle alacağınız nanenin türüne dikkat edin.



Sirkadiyen Ritim Taktiklerini Deneyin

Uyku veya iştah düzeni ile alakalı sorunlar yaşıyorsanız buradaki ekstra taktikleri deneyebilirsiniz.

Şafağı İzleyin: Güne sağlılı bir başlangıç yapmak istiyorsanız gün doğarken uyanmış olun. Araştırmacılar insanları gün doğumu esnasında yavaş yavaş artan ışıklara maruz bıraktıklarında insanların duygu durum bozukluklarında %50 azalma görmüşler ve bu insanların sabahleyin gayet canlı olduklarını tespit etmişlerdir. Böylece bu kişilerde depresyon ve anksiyete semptomları daha az görülmüştür. Bu kişiler akşam daha erken uyumuşlar ve uyku süreleri ve kaliteleri artmıştır. Sabah uyandıklarında da kendilerini iyi hissetmektedirler. Ancak maalesef gün doğumu her zaman uygun bir vakitte olmayabilir. Ne var ki gün doğarken ayakta olup yavaş yavaş artan ışıkları izleyemeseniz de aynı faydaları elde edebileceğiniz bir yöntem var. Şafak simülatörleri yavaş yavaş artan ışığıyla 30 dakika boyunca size gün doğumu tecrübesi yaşatır. Uyanacağınız vakte göre alarmı kurduğunuzda, alarm çalıp sizi uyandırmadan 30 dakika önce cihaz çalışmaya başlar ve odanın ışığını yavaş yavaş arttırır. Gözleriniz kapalı olsa bile bu ışığı hissedeceği için gün doğumunu izlemiş gibi olursunuz. Gün doğarken ayakta olamayacaksanız ve sabahleyin kendinizi daha iyi hissetmek isterseniz bu cihazı alabilirsiniz. Işığı güzelce yayan ve parlak ışık veren bir cihaz tercih edin.

Öğleden Sonra Güneşlenin: Öğlen vakti herhangi bir vakitte güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanmaksınız güneşe çıkın. Gün içinde güneş ışığı almak sirkadiyen ritminizi yani vücudunuzun 24 saatlik ritmini kuvvetlendirir, geceleyin daha fazla melatonin salgılanır ve bağışıklık sistemi fonksiyonlarını iyileştirir. Ayrıca D vitamini seviyelerinizi arttırır. D vitamini güçlü bir anti inflamatuardır (iltihaplara karşı savaşır). Ek olarak gün ışığı cildinizin nitrik oksit salgılamasına neden olur. Nitrik oksit kan basıncınızı düşürür ve kan damarlarınızın esnekliğini arttırır.

Bütün bu faydaları düşününce neden kadınların yaz aylarında kışa göre daha doğurgan olduklarını anlıyoruz. Afrika kökenli kadınların cilt renkleri koyu olduğu için kışın daha fazla D vitamini eksikliği yaşarlar ve bu nedenle kış ve yaz aylarındaki doğurganlık farkı onlarda daha nettir. PCOS'lu kadınlarda ise genelde D vitamini eksikliği görüldüğü için cilt renklerimizden bağımsız olarak yaz-kış arasındaki doğurganlık farkı bizde de gayet bariz bir şekilde görülmektedir.

Doğru miktarda gün ışığı almak sağlığınız ve doğurganlığınız için mükemmel bir yöntem. Ne kadarlık bir güneşlenmenin doğru olduğu ise nerede yaşadığınız, cilt renginiz, yılın mevsimi ve hatta yaşınız ile bağlantılıdır.

Genel bir kural olarak şunu söyleyeyim. Cildiniz pembeleşmediği sürece güneş altında ne kadar kalabiliyorsanız kalın. Yazın saat 11 ile 2 arası 10-20 dakika kadar güneşlenebilirsiniz. Güneşin çok yakıcı olduğu anlardan sakınmaya çalışın. Ancak kışın ise en güneşli vakitleri tercih edin ve duruma göre 2 saate kadar güneşlenebilirsiniz. Cilt renginiz ne kadar koyuysa o kadar fazla güneşte kalmanız gerekir. Ayrıca yaş ilerledikçe cildin güneş ışığından D vitamini üretme kabiliyeti %30 oranında düşmektedir. Bu nedenle yaş ilerledikçe daha uzun süre güneşte kalmanız gerekir.

Umarım öğle yemeği sonrası yürüyüşlerinizi yapıyorsunuzdur. Böylece yeterli gün ışığı almış olursunuz ve kan şekeri seviyeleriniz iyileşir. Ayrıca öğle yemeğini açık havada yemeyi veya işinizin bir bölümünü açık havada yapmayı da düşünebilirsiniz.

Gün Batımını İzleyin: Şafağın renklerini izlemek gibi gün batımı renklerini izlemek de önemlidir. Gün batarken yavaşça kararan ışıklar sizi gevşetir ve dinlendirir. Bu nedenle gün batımını izleyin. Gün batımının sarı, turuncu ve kırmızı renkleri beyninizi geceye ve uykuya hazırlar. Gözlerinizde bulunan reseptörler ışığın renklerine çok duyarlıdır. Gözleriniz gün ışığını yani mavi ışığı algıladığında sirkadiyen ritmi ona göre ayarlar ve melatonin salgılanmasını durdurur. Fakat gece olduğunda ise mavi ışığın azalması ve ılık renklerin hakim olması, gözlerinizdeki reseptörler yardımıyla melatonin hormonunun tekrar salgılanmasına neden olur. Evinizdeki ışıklar ne kadar geç kararırsa uyku döngünüz o kadar gecikir. Gün batımını izlemek bu döngüyü geciktirmemek için çok güzel bir yoldur. Bu nedenle akşam gün batarken açık havayı izleyin, gün batımının güzelliğini izleyerek bir gün daha gerçekleşen mucizeye tanıklık edin.

Gece Bitki Çayları İçin: Gece uykuya dalmada sorun yaşıyorsanız yatmadan 1-2 saat önce rahatlatıcı bir bitki çayı içebilirsiniz. Stres ve anksiyeteyi azaltan birkaç çay çeşidi var. Papatya, çarkıfelek çiçeği ve limon out (melisotu) benim favorilerim arasında.



Daha Fazla Egzersiz Yapın

Egzersiz rutininiz istediğiniz gibi gitmiyorsa yalnız değilsiniz emin olun. Kendinize uygun bir rutin belirlemek ve buna devam etmek zordur. Bu niyetinizi eyleme dönüştürmeye yardımcı olacak birkaç yöntemi deneyebilirsiniz:

Fitness Takip Cihazı Kullanın: Günlük hareketlerinizi arttırmak için çok güçlü bir yöntemdir. Bu cihazları kulanan kişilerin diğer insanlara göre daha fazla hareket ettikleri tespit edilmiştir. Iphone kullanıyorsanız apple saatleri de benzer özelliklere sahip. Bu tür cihazlar saatte en az bir defa hareket etmenizi size hatırlatabilir. Piyasada pek çok alternatif olduğu için size en uygun yöntemi kendiniz belirleyin.

Online Egzersiz Programlarını Deneyin: İnternette pek çok farklı egzersiz programları var. Bir video açıp dersleri takip ederek kendinize bir egzersiz rutini oluşturabilirsiniz. Eğer evinizde tek başınıza internetten egzersiz öğrenmek size çok sıkıcı geliyorsa canlı derslere abone olabilir ve internetten üzerinden birebir ders alarak egzersiz yapabilirsiniz.



Birkaç Farklı Takviye Gıdayı Almayı Düşünün

Şu anda nasıl hissettiğinize bağlı olarak aşağıda tavsiye edeceğim takviyeleri almayı düşünebilirsiniz. Size zaten en başta bir yığın takviye gıda tavsiye ettiğimi düşünebilirsiniz ama emin olun bazılarından hiç bahsetmedim bile. Örneğin:

Nitrik Oksit: Nitrik oksitten zaten birkaç defa bahsetmiştim. Kan damarlarınızın yumuşak, esnek ve açık olmasını sağlar. Böylece sizi yüksek tansiyondan korur. Nitrat yönüyle zengin gıdaları yiyerek, kırmızı pancar suyu içerek veya güneşlenerek nitrik oksidinizi arttırabilirsiniz. Aynı zamanda bunu takviye olarak da alabilirsiniz. Ben Pure Encapsulation Nitric Oxide Ultra veya HumanN Neo40 markalarını beğeniyorum. Herhangi birini günde iki defa öğünlerden 20 dakika önce kullanabilirsiniz.

Resveratrol: Resveratrol üzümde bulunan güçlü bir antioksidandır. Özellikle hamile kalmak isteyen PCOS'lu kadınlara tavsiye ederim. Resveratrol, PCOS'lu kadınlarda testosteron seviyelerini ve insülin direncini düşürür. Son yapılan bir araştırmaya göre 3 ay boyunca günlük 1500 mg resveratrol alan PCOS'lu kadınların testosteron seviyelerinde %23 ve açlık insülin seviyelerinde ise %31 azalma görülmüştür. Resveratrol ayrıca yumurta kalitesini arttırır, özellikle de endometriyozis hastaları için çok faydalıdır.

Pek çok PCOS'lu kadın için bu protokolün başında verdiğim takviyeler testosteron ve insülin seviyelerini düşürmek için yeterlidir. Bu nedenle ben insanları deli edecek derecede fazla takviye tavsiye etmek istemiyorum. Ancak buna rağmen hala kilo veremiyorsanız veya bariz bir şekilde androjen yüksekliği (akne, tüylenme, saç dökülmesi) yaşıyorsanız o zaman resveratrolü de takviye listenize ekleme zamanı gelmiş demektir. Ayrıca over rezervleri azalmış kadınlara veya 35 yaş üstüne de bu takviyeyi tavsiye ederim. Günde bir defa 40 mg'lık bir kapsül kullanabilirsiniz.

Ubiquinol: 35 yaş üzerindeyseniz, bir veya daha fazla düşük yaşadıysanız veya yumurtalık rezervlerinizin azaldığı size söylendiyse ubiquinol almayı düşünebilirsiniz. Ubiquinol, CoQ10'in aktif formudur. Piyasadaki pek çok CoQ10 ise ubiquinone'dur ki bu vücut tarafından ubiquinol kadar iyi emilemez.

Bu takviye güçlü bir antioksidandır. Hücrede enerji üretiminde kritik bir rol oynar. Biz yaşlandıkça vücudumuz daha az ubiquinol salgılar ve bu eksiklik 35 yaş üstü kadınlarda yumurtanın kalitesiz olmasına neden olur. Birkaç araştırma göstermiştir ki ubiquinol takviyeleri yumurtanın yaşaması için için önemli olup kromozomal anormallikleri azaltmaktadır. Günde 3 defa berberinle aynı anda 200 mg'lık kapsül alabilirsiniz. Yani günlük toplam 600 mg ubiquinol almış olacaksınız.

Bu haftaki tavsiyelerim bu kadar. Lütfen bu hafta sağlık ve doğurganlık için çıktığınız bu yolculuğun gerçekten neresinde olduğunuzu iyi tespit edin. Sizin ihtiyaçlarınız doğrultusunda bu hafta verdiğim tavsiyelerden hangilerine ihtiyacınız varsa onları hayatınıza geçirin.

Yapılacaklar Listesi

  • Alarm saatinizi şafak simülatörü ile değiştirin.
  • Fitness takip cihazı kullanmaya başlayın.
  • Online egzersiz programlarından birine başlayın.
  • Nitrik oksit, resveratrol ve ubiquinol takviyelerinden hangilerine ihtiyacınız varsa onu takviye listenize ekleyin.



Yemek Planlayıcısı


Eklenmiş şekerlerden ve glutenden uzak durun. Et tüketimini günlük bir küçük servisle ve kafein içeren içecekleri günlük bir bardakla sınırlandırın. Her gün çeyrek bardak fermente gıda tüketin. Haftada 3-4 servis organik soya tüketin.



Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Paketli gıda alıyorsanız mutlaka içinde eklenmiş şeker ve gluten olup olmadığını kontrol edin.

  • Yeşillikler (yarım kilo)
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 1 kiloya yakın (yaklaşık 900 gram) herhangi bir çeşit bakliyat
  • Yemeklerle beraber yemek için meyve
  • Yemeklerle beraber çiğ tüketilebilecek sebzeler
  • Yemeklerle beraber pişirilerek tüketilebilecek sebzeler
  • Bitter çikolata (en az %90 kakao içerikli)
  • Kırmızı pancar suyu
  • Fermente gıdalar
  • Organik soya
  • Bahçe nanesi çayı




Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Günlük 1 kase bakliyat
Günlük herhangi bir öğünde çeyrek bardak fermente gıda tüketin
Günlük herhangi bir vakitte toplam 2 bardak bahçe nanesi çayı için
Günün herhangi bir vakti 15-30 dakika yönelimli imajinasyon
Uyanma saati:..............
Kahvaltıdan önce berberin, ubiquinol, nitrik oksit
Kahvaltı başlangıç saati:....... ( iki bardak bitkisel gıda ve 70 ml kırmızı pancar suyu ile )
Kahvaltı sonrası 10 dk yürüyüş
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Öğlen yemeği öncesi berberin, ubiquinol, nitrik oksit
Öğle yemeği (iki bardak bitkisel gıda ile)
Öğle yemeği sonrası 10 dk yürüyüş
Mevsime göre 10-20 dakika veya daha fazla güneşlenme
Akşam yemeği öncesi berberin ve ubiquinol
Akşam yemeği saati:....... (iki bardak bitkisel gıda ile)







Akşam yemeğinde salata








Akşam yemeği bitiş saati:.......

Akşam yemeği sonrası 10 dk yürüyüş







Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak








Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin








Takviyeler








Yatma saati 2 mg melatonin








Yatma saati:.....................

Yumurtlama takibi







Pazar günü hazırlığı

X​
X​
X​
X​
X​
X​


12. Hafta İçin Pazar Günü Planlayıcısı

  • Haftalık ölçülerinizi alıp not edin.
  • 12. haftayı okuyun ve hazırlıklarınızı yapın.
On Beşinci Bölüm

3. Ay, 12. Hafta




Bu hafta son su orucunuzu tutacaksınız ve bu protokolü tamamladığınız son hafta olacak. Burada bir yorumda bulunmak istiyorum. Şu zamana kadar yapmaya çalıştığınız her şey sağlığınız için bir yatırım oldu. Bu hafta bittikten sonra hala bazı şeyleri tam olarak çözemediğinizi ve bazı alanlarda hayat tarzınızı değiştiremediğinizi düşünüyorsanız geriye dönüp tekrar okuyun ve ileriki hayatınıza bunu adapte etmeye çalışın. Bu hafta siz oruç tutarken ben de sizlere evinizde kalan diğer toksinlerden nasıl kurtulabileceğinizi açıklayacağım.



Zararsız Temizlik Ürünlerine Geçin

Evinizdeki temizlik ürünleri vücudunuza farklı farklı yollardan girebilmektedir. Cildiniz bu kimyasalları emip kan akışınıza karıştırabilir. Masa ve raf gibi zeminlerde bir tabaka şeklinde kimyasal kalıntıları bulunabilir ve buradan elleriniz aracılığıyla yediğiniz yemeklere karışabilir. Ek olarak bu ürünler bir gaz ve kokusuz partiküller yayarlar. Bunlar da akciğerlerinizdeki hassas bezler tarafından solunarak vücudunuza alınmış olur.

Uçucu organik bileşikler (UOB veya İngilizce kısaltmasıyla VOC), katı veya sıvı maddelerden buharlaşan mikroskobik partiküllerdir. Bu bileşikler temizlik ürünlerinden veya boya, yapıştırıcı gibi evde kullanılan diğer malzemelerden havaya karışırlar. UOB yayan ürünler nemli haldeyken daha aktiftir ancak kuruduktan sonra bile uzun bir süre UOB yaymaya devam ederler. Dolayısıyla toksik bir ürünü evinizde kullandıktan sonra günlerce, haftalarca, hatta bazen yıllarca onu solumaya devam edersiniz.

Ev içindeki hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkileri vardır. Uçucu organik bileşiklere veya havada dolaşan minik partiküllere maruz kalmak baş ağrısı, sinüs problemleri ve astım gibi solunum sistemi hastalıklarını arttırmaktadır.

Doğurganlığa gelince, evde hava kirliliğine neden olan partiküllerin kanlarında yüksek çıktığı kadınlar gebe kalabilmek için yüksek ihtimalle 12 ay veya daha fazla beklemektedirler. Ayrıca yine bu kadınlarda sebebi açıklanamayan infertilite oranı daha fazladır. Gebe kaldıklarında ise düşük riskleri artar. Hepsinden önemlisi hamile bir kadın buna maruz kaldığında bebeğin gelişmekte olan akciğer bezeleri zarar görür ve çocuklarda solunum yolları hastalıkları görülme riski yüksektir.

Tüm bu riskleri azaltmak için temizlik ürünlerinizin kokusuz olmasına, düşük UOB içermesine ve toksin içermemesine dikkat edin.



Taktikler

  • Kullandığınız temizlik malzemelerinin ne kadar güvenilir olduğunu tespit etmek için şu linki kullanabilirsiniz: www.ewg.org/guides/cleaners Eğer bir ürün tehlikeli ise ondan tamamen kurtulun. Ancak bazı ürünler aşırı toksik olduğu için onları gelişigüzel bir şekilde çöpe atamazsınız. Kullandığınız ağır kimyasalları kabul eden bir birime gidip teslim edebilirsiniz.
  • Boyaları ve kimyasal çözücüleri garajınızda saklayın, evinizde değil.
  • Evinizi temizlediğinizde amacınız kirlerden arındırmak olsun. Evinizi dezenfekte etmenize ihtiyacınız yok. Antimikrobiyel dezenfektanlar, ağartıcılar ve diğer güçlü temizleyicilerden uzak durun. Açıkça ifade etmek gerekirse evlerini sterilize eden kişilerde alerji ve oto immün hastalık gelişme riski yüksektir.
  • Evinizin neredeyse hiçbir yerinde ticari temizlik ürünlerine ihtiyacınız yok. Pek çok zeminde sirke solüsyonu kullanabilirsiniz. Bunun için bir bardak sirke ile bir bardak suyu karıştırıp sprey şişeye koyun. Silmek istediğiniz yere spreyleyin, silin. Bitti. Ovalamaya ihtiyaç duyan zeminlerde ise sabun ve sünger kullanın. Karbonat ve su karışımı ile zemini ovalayın.
  • Eğer toksik temizleyici kullanırsanız (lütfen kullanmayın!) eldiven ve maske kullanın ve mekanı güzelce havalandırın.
  • Çamaşır deterjanları kıyafetlerde tortu bırakır ve gün boyu bu kimyasallar cildinizle temas halinde kalır. Deterjanınızın koku ve toksin içermemesine dikkat edin. Klorlu ağartıcılar yerine oksijenli ağartıcıları tercih edin. Kurutma makineleri için üretilmiş olan yumuşatıcı mendillerden ise tamamen uzak durun.
  • Boya bir temizleyici madde değil ama eğer evinizi boyuyorsanız zero-VOC (sıfır uçucu organik bileşen) olan boyaları tercih edin. Ev eşyalarında ise doğal ahşap tercih edin çünkü işlenmiş ahşaplarda bulunan tutkallar havaya toksik UOB(VOC) salınımı yaparlar.


Haftalık Temizlik Yapın

Temizlik ürünleri evimizdeki endüstriyel kimyasal kaynaklarından sadece biridir. Oturduğumuz kanepe ve yattığımız yataktan minik parçacıklar dökülmektedir. Halılar ve perdeler kimyasal işlem görmüş iplikçikler bırakırlar. Elektronik ürünler alevlenme geciktirici minik partiküller yayarlar. Tüm bu minicik parçacıklar ev tozlarına karışmaktadır.

2015'te üniversitelerden ve çevreci gruplardan bir araştırmacı ekibi bir araya geldi ve ev tozlarını araştırıp incelediler. Sonuç olarak normal evlerde bulunan tozların 45 farklı toksik kimyasal ve endokrin bozucular (örneğin fitalat, alev geciktirici ve pestisit) içerdiğini tespit ettiler.

Bunlar yiyeceklerde ve kişisel bakım ürünlerinde bulunan, sağlık problemlerine ve kadınlarda infertilite sorunlarına yol açan kimyasalların aynısıdır. Biz nefes alarak veya önce dokunup sonra bu ellerle yemek yiyerek tozları vücudumuza sokuyoruz. Çocuklar ve evcil hayvanlar ise yüksek risk grubunda çünkü onlar zamanlarının çoğunu yerde geçiriyorlar. Özellikle de çocuklar ellerini, oyuncaklarını ve buldukları pek çok şeyi ağızlarına koyuyorlar.

Özetle evinizdeki bu toksik tozlardan kurtulun. Bunun en iyi yolu HEPA filtre (High Efficiency Particulate Arresting - Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) özellikli bir süpürge ile haftalık olarak evinizi süpürmektir.



Taktikler

  • Süpürgenizin torbası ve HEPA filtresi olduğundan emin olun. Bazı tehlikeli partiküller çok küçük oldukları için onları bir filtrenin yakalaması gerekmektedir. En kötü süpürgeler torbasız olanlardır. Çünkü bunlar minik partikülleri içinde tutmak yerine havaya tekrar salarlar. Hazneyi boşaltırken de bu toz kümesini yüzünüze bulaştırılar. Süpürgenizin bir torbası ve HEPA özellikli bir filtresi yoksa onu bu özelliklere sahip bir süpürge ile değiştirmelisiniz.
  • Süpürme işleminin ardından bütün zeminleri nemli bir bezle silin.
  • Eğer evinizin zeminini değiştiriyorsanız ahşap, taş veya fayans gibi doğal ve sert bir zemin tercih edin. Halı, tozları kendinde toplar ve genellikle halılar toksik boyalarla boyanmıştır. İşlem görmüş ahşaplar ve döşeme muşambaları ise VOC (uçucu organik bileşen) salınımı yaparlar.


Evinizin Havasını Temizleyin

Evinize giren kimyasalları mümkün olduğunca azaltmak için elinizden gelen her şeyi yapmalısınız. Ancak herşeyi de kontrol edemezsiniz. Kapalı alanlardaki hava kirliliği modern hayatın bir parçası haline gelmiştir. Pek çok yerde kapalı alanlardaki hava kalitesi, açık havadan daha kötü durumdadır. Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA), pek çok kapalı alandaki hava kirliliğinin açık havadan 2-5 kat daha kirli olduğunu tahmin etmektedir. Bu durum, insanların zamanlarının %90'ını kapalı alanlarda geçirdiklerini düşününce daha da vahim bir hale gelmektedir.

Kapalı alandaki havanın kalitesinin düşük olması, kalp damar hastalıkları, diyabet, kanser, nefes alma zorlukları ve enfeksiyonlara yakalanma riskinizi arttırmaktadır.

HEPA (High Efficiency Particulate Arresting - Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) özellikli bir hava temizleyici filtre, bu riskleri önleme adına kullanabileceğiniz en iyi alettir. Astım hastası veya çevresel alerjileri olan yetişkinler ve çocuklar için HEPA hava filtreleri solunum problemlerini azaltmaktadır. Araştırmaların gösterdiğine göre yüksek oranda hava kirliliğine maruz kalan kadınlar, az oranda hava kirliliğine maruz kalanlara göre infertilite yaşamaları daha muhtemeldir. Yüksek oranda hava kirliliğine maruz kalan hamile kadınların bebeklerinin büyümesinde belli aksaklılar görülmektedir. Havası kirli olan şehirlerde evlerinde hava temizleyici filtre kullanan kadınlar ise sağlıklı kiloda bebekler dünyaya getirmektedirler.

HEPA filtreler havadaki partiküllerin %50-%80'ini yakalarlar. Bu da maruz kalacağınız toksik kimyasalların oranını ciddi oranda düşürmektedir. Evdeki bütün ısıtma ve soğutma sistemlerine monte edilen HEPA filtreler en etkili yol olsa da taşınabilir HEPA filtreler de gayet güzel işe yaramaktadır. Sadece kullandığınız cihazın bütün alana yetecek kuvvette olduğundan emin olun yeter. Gece gündüz, hatta evde olmadığınız zamanlarda bile cihazın çalıştırın. Kapalı alanlardaki havanın temiz ve solunabilir kalitede olması için birkaç taktik vereceğim.



Taktikler

  • İş yeriniz için ekstra bir HEPA filtre almayı düşünün.
  • Aldığınız ürünün talimatlarına bakın ve filtreyi hangi aralıklarla değiştirmeniz gerekiyorsa bu zaman dilimine uyun.
  • Ne zaman ocakta bir şey pişirirseniz hemen davlumbazı çalıştırın. Gazlı ocaklar havaya nitrojen dioksit salınımı yaparlar, bu da solunum yollarını tahriş eder. Her türlü pişirme, özellikle de yüksek ısıda pişirmek akciğerlerinize zarar verebilecek partiküllerin havaya karışmasına neden olur. Ortamın hava alması ise buna maruz kalma oranınızı %90'a varıncaya kadar düşürür.
  • Evinizde radon testi yaptırın. Son tahminlere göre ABD'de her 5 evden birinde radon seviyeleri yüksektir. Radona maruz kalan hamile kadınların belirli doğumsal kusurlara sahip bebekler doğurma riski yüksektir. Radonu göremez veya koklayamazsınız. Bu nedenle radon probleminizin olup olmadığını anlamak için test yaptırabilirsiniz.
  • Evinizde küf problemi olup olmadığına dikkat edin. Küfler havaya sporlar salar. Mikotoksin adı verilen bu sporlardan bazıları ise solunum yolları hastalıkları, astım, alerjiler, baş ağrısı ve bitkinlik gibi pek çok sağlık problemine neden olur. Daha şiddetli durumlarda ise mikotoksinler zehirlenmeye, bağışıklık zayıflığına ve kansere neden olabilmektedir.
  • Dünyadaki en kötü hava şartlarına sahip şehirler hariç hemen hemen her yerde dışarıdaki hava, içerideki havadan daha temizdir. Hava şartları ne zaman müsaitse hemen camlarınızı açın. Açabildiğiniz bütün camları açın ve eğer rüzgar yoksa hava sirkülasyonunu sağlamak için bir fan kullanın. Kapalı alandaki havayı açık hava ile doldurun.



Bahçede Güvenli Ürünler Kullanın

Bitkiler üzerinde ve evinizin hemen dışarısında kullanılan kimyasallar evlerinize girmektedir. Bu kimyasallar ayakkabılarınıza ve kıyafetlerinize tutunurlar, veya havada hareket ederler.

Bahçenizde doğal gübre kullanın ve pestisitlerden uzak durmak için elinizden gelen her şeyi yapın. Böcek problemleri için önce doğal yöntemler deneyin. Uğur böcekleri yaprakbiti yer. Zehirsiz bir ''sarı ceket tuzağı'' satın alabilirsiniz. Salyangozlar parçalanmış yumurta kabuklarından, karıncalar ise tarçından nefret ederler. Eğer zehir kullanıyorsanız çevre dostu böcek kontrol metodlarını araştırın ve daha güvenilir yollar tercih edin. Yabani ot kontrolünde de aynı yöntemleri uygulayın.

Yabani otlara ve böceklere bakış açınızı tekrar bir gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Birkaç karahindiba otu kimseyi öldürmemiştir ancak ticari amaçla satılan yabani otları öldüren maddeler ve pestisitler kansere neden olmaktadır.



Taktikler

  • Doğal yerli bitki türleriyle oluşturulan bir peyzaj daha az bakım ister. Bu nedenle daha az kimyasal ve daha az su kullanırsınız. Zamandan ve paradan tasarruf etmiş olursunuz. Ayrıca yerel kuşlara ve böceklere doğal bir habitat kurmuş olursunuz.
  • Eğer kiracıysanız evinizin yakınlarında uygulanan pestisit ve herbisit spreylemeleri hakkında sahip olduğunuz hakları öğrenin.
  • Bahçenizde hangi ürünleri kullanırsanız kullanın, dışarıda giydiğiniz ayakkabıları evde asla giymeyin. Pestisitler, herbisitler, ve sokakların tozları ayakkabılarınız vasıtasıyla evinize girerler. Dış kapınızın önünde ayakkabılarınızı çıkarın. Eğer hava soğuksa ev için özel terlik giyin.


Yapılacaklar Listesi

  • Evinizde kullandığınız temizlik ürünlerinin güvenilir olup olmadığını tespit edin.
  • Toksik olmayan temizlik ürünleri edinin. Örneğin sirke, karbonat, sprey şişesi, ve ovalamak için sünger.
  • HEPA filtreli süpürge edinin.
  • Evinizi bu süpürgeyle süpürüp nemli bir bezle silin.
  • HEPA hava filtresi edinin ve evinizde genelde oturduğunuz alanda bunu çalıştırın. Bir tane de iş yeriniz için düşünün.
  • Evinizde radon testi yaptırın.
  • Küf problemlerini çözün.
  • Bahçede organik ürünler kullanın.
  • Akupunktur ve masaj için randevu alın.

























































Yemek Planlayıcısı

Bu hafta 3 günlük su orucu yapacağınız için listenizi ona göre doldurun.




Kahvaltı

Öğlen Yemeği

Akşam Yemeği

Diğer

Pazartesi





Salı





Çarşamba





Perşembe





Cuma





Cumartesi





Pazar







Alışveriş Listesi

Bu hafta su orucu yapacağınız için kalan günlere yetecek kadar malzeme alın.

  • Yeşillikler
  • Salata malzemeleri (sebze, meyve, kuru yemiş, soslar...)
  • 400 gram civarı herhangi bir çeşit bakliyat
  • Bahçe nanesi çayı









































Günlük Liste



P.T​
S​
Ç​
P​
C​
C.T​
P​
Uyanma saati:..............
Sabah 20-30 dakika gün ışığı
Günlük 30 dakika yürüyüş
Akşam saat …........'da ışıklar kısılacak
Yatmadan 2 saat önce 1 mg melatonin
Yatma saati 2 mg melatonin







Yatma saati:.....................








Yumurtlama takibi








Ve 12. haftanın sonuna geldiniz. Bundan sonra başka bir hafta olmayacağı için pazar günü hazırlığınız yok. Şu anda programı tamamlamış bulunuyorsunuz. Aslında buna tamamlamak değil başlangıç diyebiliriz. Şu anda yapacağımız şey doğurganlık yolculuğunuzun devamını planlamak ve devamında sağlıklı bir şekilde hayatınıza devam etmenizi sağlamak.

Bu protokolü bitirdiyseniz bile şu zamana kadar uyguladığınız bu yöntemlere devam etmeniz gerekecek. Eğer eski hayat tarzınıza geri dönerseniz, eskiden yaşadığınız problemleri tekrar yaşamaya başlarsınız. Bu haftayı da tamamladıktan sonra lütfen kitabın devamını okuyun. Bundan sonra nasıl bir yol çizmeniz gerektiğini öğrenin.
Sizde demi pcos var
 
Merhaba canım. Baştan sona okudum tüm yazıları. Teşekkür ederim 🥰🥰. Profilinfeki üçüz bebekler senin mi . Şuan gebesin galibaa herhangi tedavi aldın mı yada kullandigin takviye vs oldu mu 🐥💛💛
Merhaba ben 4 kere yumurta geliştirici kullandım sonuç alamadım maalesef. Sonra burada forumdan ilgili kitabı buldum. Çeviren arkadaş yıllar sonra gebeliği nasip olmuştu çok umutlandım inandım. Kitabı uygulamaya başladım. Melatonin solgar kullandım onun çok faydasını gördüğümü düşünüyorum arkadaş ta kullanmıştı melatonini. Diğer ilaçlardan da d vitamini omega 3 önemli bence.
Yumurtalık masajı yaptım günlere dikkat ederek
Kilomu düzene sokmaya çalıştık
Hareket ettim
Suya dikkat ettim
Sıcak sobaya oturdum yumurtlama öncesi
Ve innovita ile birlikte Femometer kullandım. Ortalamada net yumurtlamamı görmüş oldum. Doktora gittiğimde yumurtlamamışsın sen inanma o testlere dedi resmen güldü bana. Ama progesteron baktırdım çift çizgi gördükten sonra 7. Gün yumurtlamamı doğruladı test :) doktorlara güvenim gitti gerçekten elimizden geleni yapalım zamanı varsa beklenecek ama neden boş bekleyeyim dedim.
Damacana bile cam olsun evde plastik bi şey kullanmamaya çalış. Paketli gıda sıfır.
Ve kitabı çıktı al kalemle çizerek takip et lütfen. İnan olacak Allahın izniyle 💞
 
Sizde demi pcos var
Merhaba ben 4 kere yumurta geliştirici kullandım sonuç alamadım maalesef. Sonra burada forumdan ilgili kitabı buldum. Çeviren arkadaş yıllar sonra gebeliği nasip olmuştu çok umutlandım inandım. Kitabı uygulamaya başladım. Melatonin solgar kullandım onun çok faydasını gördüğümü düşünüyorum arkadaş ta kullanmıştı melatonini. Diğer ilaçlardan da d vitamini omega 3 önemli bence.
Yumurtalık masajı yaptım günlere dikkat ederek
Kilomu düzene sokmaya çalıştık
Hareket ettim
Suya dikkat ettim
Sıcak sobaya oturdum yumurtlama öncesi
Ve innovita ile birlikte Femometer kullandım. Ortalamada net yumurtlamamı görmüş oldum. Doktora gittiğimde yumurtlamamışsın sen inanma o testlere dedi resmen güldü bana. Ama progesteron baktırdım çift çizgi gördükten sonra 7. Gün yumurtlamamı doğruladı test :) doktorlara güvenim gitti gerçekten elimizden geleni yapalım zamanı varsa beklenecek ama neden boş bekleyeyim dedim.
Damacana bile cam olsun evde plastik bi şey kullanmamaya çalış. Paketli gıda sıfır.
Ve kitabı çıktı al kalemle çizerek takip et lütfen. İnan olacak Allahın izniyle 💞
 
Merhaba ben 4 kere yumurta geliştirici kullandım sonuç alamadım maalesef. Sonra burada forumdan ilgili kitabı buldum. Çeviren arkadaş yıllar sonra gebeliği nasip olmuştu çok umutlandım inandım. Kitabı uygulamaya başladım. Melatonin solgar kullandım onun çok faydasını gördüğümü düşünüyorum arkadaş ta kullanmıştı melatonini. Diğer ilaçlardan da d vitamini omega 3 önemli bence.
Yumurtalık masajı yaptım günlere dikkat ederek
Kilomu düzene sokmaya çalıştık
Hareket ettim
Suya dikkat ettim
Sıcak sobaya oturdum yumurtlama öncesi
Ve innovita ile birlikte Femometer kullandım. Ortalamada net yumurtlamamı görmüş oldum. Doktora gittiğimde yumurtlamamışsın sen inanma o testlere dedi resmen güldü bana. Ama progesteron baktırdım çift çizgi gördükten sonra 7. Gün yumurtlamamı doğruladı test :) doktorlara güvenim gitti gerçekten elimizden geleni yapalım zamanı varsa beklenecek ama neden boş bekleyeyim dedim.
Damacana bile cam olsun evde plastik bi şey kullanmamaya çalış. Paketli gıda sıfır.
Ve kitabı çıktı al kalemle çizerek takip et lütfen. İnan olacak Allahın izniyle 💞
Doğal yolla üçüzler mi oldu canım . Allah bağışlasın 🤲🏻🤲🏻
 
Merhaba ben 4 kere yumurta geliştirici kullandım sonuç alamadım maalesef. Sonra burada forumdan ilgili kitabı buldum. Çeviren arkadaş yıllar sonra gebeliği nasip olmuştu çok umutlandım inandım. Kitabı uygulamaya başladım. Melatonin solgar kullandım onun çok faydasını gördüğümü düşünüyorum arkadaş ta kullanmıştı melatonini. Diğer ilaçlardan da d vitamini omega 3 önemli bence.
Yumurtalık masajı yaptım günlere dikkat ederek
Kilomu düzene sokmaya çalıştık
Hareket ettim
Suya dikkat ettim
Sıcak sobaya oturdum yumurtlama öncesi
Ve innovita ile birlikte Femometer kullandım. Ortalamada net yumurtlamamı görmüş oldum. Doktora gittiğimde yumurtlamamışsın sen inanma o testlere dedi resmen güldü bana. Ama progesteron baktırdım çift çizgi gördükten sonra 7. Gün yumurtlamamı doğruladı test :) doktorlara güvenim gitti gerçekten elimizden geleni yapalım zamanı varsa beklenecek ama neden boş bekleyeyim dedim.
Damacana bile cam olsun evde plastik bi şey kullanmamaya çalış. Paketli gıda sıfır.
Ve kitabı çıktı al kalemle çizerek takip et lütfen. İnan olacak Allahın izniyle 💞

Meraba siz melatonini hangi saatlerde kullandınız acaba?
 
X