Parmaklarımızın uzunlukları niçin birbirlerinden farklı?

Evrim teorisi Allah ı inkar etmek demektir.Açıkça sapkınlıktır.Hiç bir dine inanmayan bir insan bile bu teorinin ne kadar saçma olduğunu görebilir.

size yanlışlıkla pozitif rep verdim, daha açıkgörüşlü olmayı öğrenmelisiniz, ya da en azından karşıt görüşlü olanlara hakaret edeceğinize saygı duymayı.:kızgın:
 
evrim teorisi illa maymundan türemek değildir...
evrim yok diyen insanlar tutturmuş maymundan türedik yalan yok öyle bişi...
her şeyin evrimleşmesi vardır
maymundan türemedik belki
ama...kas,ayak,kol yavaş yavaş vücudumuzun
farklı bölgelerini kullanmayı öğrendik
beynimizi çalıştırıp ateş yakmayı
tekerlek yapıp ilk arabayı yapmayı öğrendik...
evrim teorisine inanıyorum...
ama bazı biz maymundan türemedik yoooo evrim teorisi yok diyenlere inanmıyorum...
ben mamunlardan türemediğimize ve evrimin teorisini farklı yaşadığımıza inanıyorum
kara kaplumbağası ve deniz kaplumbağısı var bunlarda evrimleşmeyi farklı bir şekilde yaşamışlar...
inancımıda Rabbim biliyor başkasının bilmesine gerek yok...


 
Son düzenleme:
Darwin in insanların maymundan gelme teorisi çürütüldü diye biliyorum ayrıca beni ilgilendirmez çünkü benim köküm insan ben nerden geldiğimi biliyorum ama ısrarla bazı insanlar maymundan geldiklerini savunuyorlar sen hayvansın desen bunuda kabul etmiyorlar anlamıyorum ben hem hayvan soyundan geldiğini söyle hemde kabul etme nasıl iş ooo benim dedem insan Hz.Adem valla başka birşey bilmem insan gibi geldim insan gibide giderim
 
evrim teorisi çürütülmedi arkadaşlar.harun yahya bir genetikçi ya da biyolog değildir mühendistir ve kitaplarının finansmanını da direkt olarak ABD sağlamaktadır.nam-ı diğer adnan hoca yani

yaratılışı açıklamak evrimin alanına dahil değildir.evrim süreçleri açıklar.

evrim insanın maymundan geldiğini de iddia etmez hiçbir evrim teorisyenin ağzından maymundan geldik gibi bir açıklama duyamazsınız insan ve maymunun ortak atası bugün bildiğimiz maymunlardan da farklıdır.daha ilkel bir canlıdır.

evrim sadece insanların doğal adaptasyon sürecini değil birçok canlı türünün evrimini açıklar.

doğal seleksiyon,mutasyon vs. etkenlerle desteklenir.bir de evrim teorisini lamark ın 'kullanırım-kullanmam' prensibiyle karıştırmamak gerekir.

araştırdığınızda o kadar ilginç şeylerle karşılaşacaksınız ki biyoloji bilmiyle yeniden tanışmış gibi olacaksınız.

darwin evrim teorisinin sadece temellerini atmıştır.bugünkü haliyle evrim teorisi o na ait değildir
 
Son düzenleme:
her organizma eşsiz ve kendine has yaratılmıştır
evrimin orta direği olan türlerin biribinden gelişerek ve değireşerek oluştuğu gösteren ara fosiller hiç bulunamamıştır
 
Darwin in insanların maymundan gelme teorisi çürütüldü diye biliyorum ayrıca beni ilgilendirmez çünkü benim köküm insan ben nerden geldiğimi biliyorum ama ısrarla bazı insanlar maymundan geldiklerini savunuyorlar sen hayvansın desen bunuda kabul etmiyorlar anlamıyorum ben hem hayvan soyundan geldiğini söyle hemde kabul etme nasıl iş ooo benim dedem insan Hz.Adem valla başka birşey bilmem insan gibi geldim insan gibide giderim

Mrs.Sönmez .!.:
her organizma eşsiz ve kendine has yaratılmıştır
evrimin orta direği olan türlerin biribinden gelişerek ve değireşerek oluştuğu gösteren ara fosiller hiç bulunamamıştır

.....................................
 
Darwin in insanların maymundan gelme teorisi çürütüldü diye biliyorum ayrıca beni ilgilendirmez çünkü benim köküm insan ben nerden geldiğimi biliyorum ama ısrarla bazı insanlar maymundan geldiklerini savunuyorlar sen hayvansın desen bunuda kabul etmiyorlar anlamıyorum ben hem hayvan soyundan geldiğini söyle hemde kabul etme nasıl iş ooo benim dedem insan Hz.Adem valla başka birşey bilmem insan gibi geldim insan gibide giderim

siz güle güle gidin o zaman, ama giderken çevrenize, her şeyin değiştiğine biraz bakın.

biraz evrim kitabı karıştırırsanız ara fosillerin mevcut olduğunu ve giderek de arttığını görürsünüz, ancak biraz harun yahyadan ve kendisinin fosilleştikçe değersizleşmiş fikirlerinden uzak durun.
 
Evrim din konusu degil bilimin konusudur, bu konuda motorcu hocalarin safsatalarina degil, bilimsel yayinlara veya bilim adamlarina kulak verirseniz, evrim cürütüldü gibi kulakdan dolma, kadinlar gününde arkadasinizdan duydugunuz laflari burada gercekmis gibi iletmezsiniz.

Evrimi destekleyen bircok ara gecis formu fosili mevcuttur ayrica maymundan gelme hikayeside evrim karsiti bagnazlarin bilimden sogutmak icin ortaya attiklari bir safsatadir.
 
ara fosilleri siz buldunuz herhalde
link verirseniz özelden evrimin çürütüldüğü safsatasından!! bizde kurtarırsınız
not:biyoloji öğrt mezunuyum
 
Okudugunuz üniversitede Ögretim görevlileri size evrimin cürütüldügü hakkinda ders verdilermi yada Türkiye deki onlarca üniversitenin ilgili bölümlerinde Evrim cökmüstür onun yerini akilli tasarim teorisi almistir gibi bir bilgi verildimi ?

Bilimin Türkiyeden cok daha ileride oldugu bir ülkede yasiyorum ne bu ülkede nede gelismis diger ülkelerde (ABD deki birkac parali probagandaci haric) evrimin cürütüldügünü duymadim. Demekki bir tek Türkler evrimi yerle bir etmisler ama dünyanin haberi olmamis.

Evrimi cürüttügünü söyleyen hocalara dünya bilim cevrelerinden cevap vermeye bile tenezzül etmiyorlar adamlar bu deli sacmalarina agizlariyla bile gülmüyor artik.
 
Bugüne dek bulunmuş ara geçiş fosillerinden bir kısmını sıralayalım. Balıktan hem su hem karada yaşayan amfibyumlara geçişi gösteren ara formlar: Tiktaalik rosae, Osteolepis, Eusthenopteron, Panderichthys, Elginerpeton, Obruschevichthys, Hynerpeton, Tulerpeton, Acanthostega, Ichthyosgtega, Pederpes finneyae ve Eryops; amfibyumlardan ilk sürüngenlere geçiş aşamasını gösteren: Proterogyrinus, Limnoscelis,Tseajaia, Solenodonsaurus, Hylonomus ve Paleothyris; dört ayaklı sürüngenlerden memelilere geçişi gösteren: Protoclepsydrops, Clepsydrops, Dimetrodon ve Procynosuchus; iki ayaklı sürüngenlerden kuşlara geçildiğini gösteren: Compsognathus, Protoavis, Pedopenna, Archeopteryx, Changchengornis, Confuciusornis ve Ichthyornis… “Yürüyen balina” da denilen Ambulocetus‘u, ilk at türlerini, insan-primat ortak atadan insana geçişi gösteren çok sayıda ara geçiş türlerinin fosillerini, Ardipithecus, Australopithecus, Homo habilis, Homo erectus‘u ve daha diğer pek çok ara form fosillerini saymayı gereksiz buluyoruz.

Evrim karşıtları, kendilerine ne kadar ara form gösterilirse gösterilsin kabul etmiyor. Tüysüz kuşlar, tüylü-gagalı sürüngenler, dört ayaklı balıklar, insan maymun karışımı canlıların kalıntıları onlara göre kanıt değildir. “Onlar ara geçiş formu değil, öylece yaratılmış, farklı türlerdir” deyip işin içinden çıkıyorlar.

[Bu yazı, Dr. Kenan Ateş'in, "Yaradılışçıların iddialarına kısa yanıtlar" (Bilim ve Gelecek, S.32) ve Dr. Ümit Sayın'ın "Yaratılışçıların iddiaları ve bilimin yanıtları -2" (Bilim ve Ütopya, S.89) başlıklı makalelerinden derlenmiş ve Bilim ve Gelecek dergisinin Nisan 2007 tarihli 38. sayısında yayımlanmıştır.]
 
500 amino asitli ortalama bir protein molekülünün uygun çesşit ve sıralamada dizilme ihtimmali(yani kendi kendine) bile ;
950
10 'de "1" ihtimaldir. yani 1'in yanına 950 sıfırın gelmesidir
başkada bişey söylemiyorum şimdilik
 
Pierre Paul Grassé (Fransız Bilimler Akademisi Eski Başkanı, Evolution of Living Organisms (Canlı Organizmaların Evrimi) isimli kitabın yazarı):

Bugün, bizim görevimiz, bizden daha önce baş gösteren ve basit, anlaşılır ve açıklanmış bir olgu olarak kabul edilen evrim mitolojisini yıkmaktır. Hile (aldatma) bazen bilinçsiz olur, ama her zaman değil, çünkü bazı insanlar, tarafgirlikleri nedeniyle, amaçlı olarak gerçeği görmezden gelirler ve inançlarının yetersizliğini ve yanlışlığını kabul etmeyi reddederler.24

Rastgele mutasyonların, tüm canlılık aleminin ihtiyaçlarını karşılamış olmasının imkansızlığını anlattıktan sonra Grassé şöyle diyor:

Hayal kurmaya karşı bir yasa yok, ama bilim buna dahil edilmemelidir.25

Prof. Derek Ager:

Öğrenci iken öğrendiğim bütün evrim hikayelerinin bugün doğru olmadıklarının anlaşılması oldukça önemli.26

Dr. Robert Milikan (Nobel ödüllü, ünlü bir evrimci):

Şu çok acıklı: Biz bilim adamları şu ana kadar hiçbir bilim adamının kanıtlayamadığı evrimi kanıtlamaya çalışıyoruz.27

Dr. Lewis Thomas:

Biyolojinin, evrimde yönlendirici güç için "hata" sözcüğünden başka bir sözcüğe ihtiyacı var. Tesadüf doktrini ile uzlaşmam mümkün değil. Doğadaki amaçsızlık ve kör tesadüfler kavramına tahammül edemiyorum. Ve bununla beraber zihnimi sakinleştirmek için bunun yerine ne koyabileceğimi hala bilmiyorum.28

Jerry Coyne (Chicago Üniversitesi Evrim ve Ekoloji Bölümü'nden):

Neo-Darwinist görüş için çok az delil olduğunu söylemeliyiz: Bu görüşün teorik temelleri ve deneysel delilleri oldukça zayıftır.29

H. S. Lipson:

Eğer canlılık atomların, doğa güçlerinin ve radyasyonun karşılıklı etkileşimleri sonucunda oluşmamışsa nasıl oluşmuştur?.. Sanırım tek kabul edilebilir açıklamanın yaratılış olduğunu kabul etmeliyiz. Bundan ne kendim ne de fizikçiler hoşlanmamaktadır. Ancak eğer bir teoriyi bilimsel deliller destekliyorsa, o teoriyi sırf hoşlanmadığımız için reddedemeyiz. Aslında evrim bir anlamda bilimsel bir din haline geldi; hemen hemen bütün bilim adamları bunu kabul etti ve birçoğu onunla uyumlu olması için gözlemlerini eğip bükmeye hazırlandılar.

Evrim teorisinin yaşayan canlıların tüm özelliklerini sayabilme yeteneği beni daima teoriden kuşkulanmaya itmiştir (Örneğin zürafanın uzun boynu). Bu nedenle son 30 yıllık biyolojik araştırmaların Darwin'in teorisine uygun olup olmadığına baktım. Uygun olduğunu düşünmüyorum. Bana göre teori ayakta bile duramamaktadır.30

Gregory Alan Pesely:

Ayrıca bilim adamlarının temel prensibi "gereksiz söz tekrarı" olan bir kanundan memnun kalmaları utanılacak bir şeydir. Bu problem ile ilgili başarılı bir çözüme kavuşulmadıkça doğal seleksiyon teorisi asla ciddi bir bilim olamaz.31

Dr. Colin Patterson (İngiltere Doğa Tarihi Müzesi yöneticilerinden, evrimci paleontolog. Doğa Tarihi Müzesi Gazetesi'nin editörü, Evolution kitabının yazarı):

Bu anti-evrimci bakış açısını almaya başlamamın nedenlerinden birisi, bu şey üzerinde 20 yıl çalışıp bu konuda tek bir şey bilmemenin yaptığı etkiydi. Bir kişinin bu kadar uzun bir süre yanlış yönlendirildiğini öğrenmesi onun için oldukça büyük bir şok. Bu yüzden geçen birkaç hafta, çeşitli insanlara ve insan gruplarına basit bir soru sormaya çalıştım. Soru şu: Bana evrim hakkında bildiğiniz bir şeyi, doğru olan bir şeyi anlatabilir misiniz? Bu soruyu Doğa Tarihi Müzesi'ndeki jeoloji grubuna sordum ve aldığım tek cevap sessizlikti. Chicago Üniversitesi'ndeki Evrim Morfoloji Semineri'ndeki (Evolutionary Morphology Seminar) prestij sahibi evrimci üyelerde denedim ve aldığım tek cevap uzun süren bir sessizlikti ve sonunda bir kişi şöyle dedi: "Tek bir şey biliyorum, evrim teorisi liselerde okutulmamalıdır."32

Dr. Albert Fleischman (Zoolog):

Çöküşte olan Darwin'in teorisi doğa aleminde ispatlanması gereken tek gerçek değildir. Bilimsel araştırmaların bir sonucu değildir, ama kesin olarak hayal gücünün bir ürünüdür.33

W. R. Thompson (Commonwealth Institute of Biological Control - Ottowa'nın başkanı):

Bilim adamı olmayan kişilerin dikkatini, evrimle ilgili anlaşmazlıkların üzerine çekmek uygun ve doğru olacaktır. Fakat bazı evrimcilerin son görüşleri bunu makul bulmadıklarını gösteriyor. Bilimsel olarak tanımlayamayacakları bir doktrini savunmak için biraraya gelen bilim adamlarının zorlukları elimine ederek ve eleştirileri gizleyerek inançlarını halkın gözünde devam ettirme girişimi bilimsel açıdan anormal ve istenmeyen bir durumdur.34


E. O. Wiley (CUNY, Balık Bilimi (Ichthyology) Bölümü ve Amerikan Doğa Tarihi Müzesi), Norman Macbeth tarafından yazılan Darwin Retried (Yeniden Darwin) adlı kitap hakkındaki düşünceleri:

Macbeth, evrime yeni bir göz ile bakmamızı, halka ve gerekirse kendimize Darwinizm'in yanlış verilere sahip yapay bir teori olduğunu itiraf etmemizi öneriyor. Sanırım bunlar mükemmel öneriler.35


Roger Lewin
Roger Lewin (Ünlü evrimci bilim yazarı, New Scientist dergisi eski editörlerinden):

Zekamızı gösteren anlayışımız, son derece geniş teknolojik imkanlarımız, son derece kompleks olan dilimiz, ahlaki değerlerimiz tüm bunlar galiba doğayla insanları birbirinden ayırmaya yeterli olacaktır. Evrimciler için bu durum açıklanması gereken bir utançtır.36

Herribert Nillson:

Evrimi bir deney ile ispat etme girişimlerim 40 seneden fazla sürdü ve başarısızlıkla sonuçlandı. Hiç olmazsa deneyime ön yargılı anti-evrimsel bir başlama noktasından başlamakla suçlanmayacaktım.37

P. Lemoine:

Evrim teorileri ile araştırma yapmayı seven gençlerimiz kandırıldı. Bütün dünyanın öğrenmeye devam ettiği bir dogma oluşturuldu. Zoologlar ya da botanikçiler yapılan hiçbir açıklamanın yeterli olmadığını saptamıştır. Bu özetten şu sonuç çıkmaktadır ki, evrimin gerçekleşmiş olması imkansızdır. 38

Norman Macbeth:

Maalesef evrim alanındaki açıklamaların çoğu iyi değil. Doğrusu bunların açıklama olarak değerlendirilmeleri bile çok zordur. Öneri, önsezi ve boş hayallerdir, hipotez olarak adlandırılmaları bile yanlış olur. 39

Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü):

Hiçbir bilim adamı (Darwinist ya da neo-Darwinist olsun) evrim kuramının ispat edildiği düşüncesini ileri süremez.40

Doğrudur, evrim kuramı ispat edilememiştir.41

Darwin'in evrim kuramı bugün geçerliliğini koruyorsa, bunun başlıca nedeni yerine geçecek daha doyurucu, alternatif bir kuramın yokluğundandır. Yetersiz de olsa Darwin'in kuramını, başka bir kuram ortaya çıkıncaya kadar korumak zorundayız.42


Christopher Wills
François Jacob (Hücre Genetiği Profesörü - 1965 Nobel Tıp Ödülü):

Ama yine de, özellikle evrimin mekanizmalarına ilişkin nihai açıklamaya sahip olmanın uzağındayız... Ayrıca, örneğin kromozomların yapısıyla ilgili şu yakınlarda gerçekleştirilen bazı gözlemlerin de ortaya koyduğu gibi, evrimin temelinde yer alan bütün mekanizmaları bilebilmenin de çok uzağındayız.43

C. D. Darlington:

Bize insanoğlunun sanatı kademe kademe geliştirdiği ve sonunda tarihin ışığında ortaya çıktığı anlatıldı. Bu "yavaş yavaş" ve "adım adım" gibi insanın beynini uyuşturmak için kullanılan kelimeler sürekli olarak tekrarlandılar. Amaç büyük bir bilgisizliği örtmekti. Biri şu soruyu sormalıydı: Hangi kademeler? Ancak bu soruyu soran kişi de verilen yavan cevaplarla uyuşturuldu ve vazgeçti. Çünkü hiç kimse medeniyetin bir anda oluştuğunu düşünmek bile istemiyordu.44

Christopher Wills (San Diego California Üniversitesi'nde biyolog ve evrim dersleri veriyor.) Darwin ve Alfred Russel Wallace'tan söz ederek şöyle diyor:

Evrim kuramının iki büyük kurucusundan birinin (Wallace) sonunda bu kuramın çoğunu reddetmesi şaşırtıcıdır
 
24. Pierre Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s.8
25. Pierre Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, s.103
26. Derek Ager, "The Nature of the Fossil Record." Proceedings of the Geological Association, Vol. 87, No:2, 1976, s. 132
27. SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland, URL:http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html
28. Lewis Thomas, "On the Uncertainty of Science", Key Reporter, vol.46 (Sonbahar 1980), s.2
29. H.A. Orr ve Jerry Coyne (1992), "The Genetics of Adaptation: A Reassessment", American Naturalist, 140, 726
30. H. S. Lipson, "A Physicist Look at Evolution", Physics Bulletin, 31 (1980), s. 138
31. Gregory Alan Pesely, "The Epistomological Status of Natural Selection", Laval Theologique et Philosophique, vol. 38 (Şubat 1982), s. 74
32. Dr. Colin Patterson, "Evolution and Creationism", American Museum of Natural History'deki konuşmasından, New York City, 5 Kasım 1981
33. SBS Vital Topics, David B. Loughran, Nisan 1996, Stewarton Bible School, Stewarton, Scotland,
(URL:http://www.rmplc.co.uk/eduweb/ sites/sbs777/vital/evolutio.html) (Creation Evolution Encyclopedia and Natural Remedies Encyclopedia. Is creation or evolution the correct scientific explanation for the origin of life? What do the scientists say? The facts may surprise you! Are drugs and surgery the best way to healt ce_encyclopedia/01-evol1.htm, Scientists Speak About Evolution -1)
34. Charles Darwin, Origin Of The Species (Türlerin Kökeni) kitabının "Everyman's Library" baskısının Önsöz'ü, 1965
35. E.O.Wiley, "Review of Darwin Retried by MacBeth" Systematic Zoology, cilt 24 (Haz.1975), s. 270
36. Roger Lewin, In the Age of Mankind, Washington D.C.: Smithsonian Books, 1988. s.22
37. Herribert Nillson, Synthetische Artbildung (lund, İsveç: Verlag CWK Gleerup, 1953), s. 31
38. Introduction: De (Evolution), Encyclopedie Française, Vol.5 (1937) s.6
39. Norman Macbeth, Darwin Retried: An Appeal to Reason, Boston: Gambit, 1971, s. 147
40. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, Bilgi Yayınevi, Ocak 1989, s.56-57
41. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.134
42. Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s.108
43. François Jacob, Mümkünlerin Oyunu, Kesit Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 50-51
44. C.D. Darlington, "Origin of Darwinism", Scientific American, Mayıs 1959, s.68
 
Alinti yaptiginiz kaynaklarin kime ait oldugunuda belirtirseniz sevinirim, ayrica adi üstünde Evrim teorisi yani kanitlanmis bir kanun degil
Sizin karsi tez olarak sunabileceginiz "bilimsel" bir teziniz varsa onuda görmek isteriz.
 
sizinki pek bilimselmi
yukarıyı okursanız iyice eğer bu konuşanların kim olduğu
ve bu konuşulanların hangi kitaplarda yayınlandığını farkedersiniz
ayrıca sitede link vermek yasak olduğu için kaynak belirtemiyorum
ama altta belirtilen kitapları googleden araştırma zahmetinde bulunursanız görebilirsiniz
 
EVRİM TEORİSİNİN BAZI AÇMAZLARI



Canlılık tesadüfen meydana gelemez...
Proteinler hem canlı hücrelerinin yapıtaşlarını oluşturan hem de hücre içinde çok çeşitli görevler üstlenen kompleks moleküllerdir. Ortalama bir protein molekülünün tesadüflerle ortaya çıkma ihtimali hesaplandığında ``10 üzeri 950`de 1`` gibi insanın hayal gücünün ötesinde bir rakam çıkmaktadır. Bu sayı matematiksel olarak pratikte ``0 ihtimal`` anlamına gelir.


Tek bir tane bile ara fosil yoktur…
Bugüne kadar 250 bin ayrı türe ait yaklaşık 100 milyon fosil çıkarılmasına rağmen bunlardan biri bile Darwinizm’i desteklememektedir. Bulunan fosillerin her biri tam ve eksiksiz canlılara aittir. Oysa evrimcilerin iddiaları gerçek olsaydı bu denli fazla fosilin çok büyük bir bölümü “ara canlılara” ait olmalıydı, oysa bir tane bile yoktur.


“Yaşayan fosiller” evrim masallarına cevaptır...
Yaşayan fosiller, evrim teorisinin 'kademeli gelişim iddiası'nı son derece çarpıcı şekilde yalanlayan kanıtlardır. Bu fosillere “yaşayan fosil” ismi verilmesinin sebebi, yüz milyonlarca yıllık yaşlarına karşın, günümüzde yaşayan örnekleriyle tamamen aynı olmalarıdır. Karıncalardan ağaçlara, yarasalardan köpek balıklarına kadar çok çeşitli türlere ait yaşayan fosiller mevcuttur. Bu durum, doğa tarihi boyunca hiçbir evrimleşme yaşanmadığının kesin bir belgesidir.


DNA’daki akılalmaz bilgi…
Bir insanın dış görünümünden iç organlarının yapılarına kadar bütün özelliklerinin bilgisi DNA'nın içinde özel bir şifre sistemiyle kayıtlıdır. Eğer DNA'daki bu genetik bilgiyi kağıda dökmeye kalksak, yaklaşık 500'er sayfalık 900 ciltten oluşan dev bir kütüphane oluşturmamız gerekir. Ama bu akılalmaz hacimdeki bilgi, DNA'nın "gen" adı verilen parçalarında şifrelenmiştir. DNA’nın tesadüflerle ortaya çıkamayacağı kesin bir gerçektir.


İndirgenemez kompleksliğe sahip organlar...
İndirgenemez komplekslik, evrim teorisinin temelindeki kademeli gelişim iddiasını geçersiz kılan bir özelliktir. Örneğin göz ve kanatlarda indirgenemez komplekslik özelliği mevcuttur. Biraraya gelerek gözü oluşturan gözyaşı bezi, retina, iris gibi yapıların aşamalarla teker teker oluşmaları mümkün değildir. Çünkü gözü oluşturan tüm parçalar ancak eksiksiz olduğunda görme gerçekleşecektir. Aynı şey kanatlar için de geçerlidir.


Tüm canlı çeşitliliği 530 milyon yıl önce yeryüzünde aniden belirmiştir…
Canlılardaki ana beden yapılarının (yumuşakçalar, kordalılar vb. kategoriler) neredeyse tamamı, günümüzden yaklaşık 530 milyon yıl önce Kambriyen Dönemi’nde ortaya çıkmıştır. Kambriyen öncesinde sadece bir-iki ana kategori varken, Kambriyen’de 50’den fazla ana kategori, dünyanın çeşitli bölgelerinde aniden ortaya çıkmıştır. Kambriyen öncesi canlılar sade bir beden yapısındayken, Kambriyen’dekiler bunlarla kıyas edilemeyecek derecede komplekstir. Örneğin bu devirde ortaya çıkmış olan trilobitlerin sahip oldukları gözler ile bugünkü canlıların göz yapıları arasında hiçbir fark yoktur.


Sürüngenler kuşların atası değildir...
Evrimciler artık Archaeopteryx’i sürüngenlerle kuşlar arasında ara form olarak gösterememektedirler. Bu fosil üzerinde yapılan incelemeler, bu canlının bir ara geçiş formu olmadığını, sadece günümüz kuşlarından biraz daha farklı özelliklere sahip, soyu tükenmiş bir kuş türü olduğunu göstermektedir. Güçlü uçuş kaslarının olduğunu kanıtlayan göğüs kemiğinin varlığı ve günümüz kuşlarınınkinden farksız olan asimetrik tüy yapısı, bu canlının mükemmel olarak uçabildiğini göstermektedir.

Balıklar karaya çıkmamışlardır...
Evrimciler bir zamanlar sudan karaya geçiş hikayesine delil olarak Cœlecanth isimli balığın fosillerini delil gösterirlerdi. Coelecanth o dönemde balıklar ve amfibiyenler arasında yaşamış bir ara canlı zannedildi. Ancak 1938’de Hint Okyanusu’nda Coelecanth'ın "canlı" bir örneği bulundu. Ardından günümüze kadar 200’den fazla örneği yakalandı. Canlı Coelecanth’lar üzerindeki incelemeler, bunun kusursuz yapıda bir balık olduğunu, daha önce fosilleri üzerinde yapılan yorumların tamamen hatalı olduğunu ortaya koydu.


Mutasyonlar yeni türler oluşturmaz...
Mutasyonlar, canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA molekülünde, radyasyon veya kimyasal etkiler sonucunda meydana gelen kopmalar ve yer değiştirmelerdir. DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Dolayısıyla bu molekül üzerinde oluşan herhangi rastgele bir etki ona ancak zarar verir. Mutasyonlar çoğu zaman hücrenin tamir edemeyeceği boyutlarda birtakım hasarlara, sakatlıklara ve hatta ölümlere sebep olurlar. Hiroşima, Nagazaki veya Çernobil facialarına maruz kalmış insanlar bunun canlı göstergeleridir. Mutasyonların evrimsel bir mekanizma olduğunun iddia edilmesi evrim teorisinin içinde bulunduğu çıkmazın bir kanıtıdır.


Doğal seleksiyon evrime yol açmaz…
Doğal seleksiyon, güçlü ve çevre şartlarına uygun yapıdaki canlıların hayatta kalışını ifade eder. Ancak bu durum yeni türler ortaya çıkarmaz. Örneğin yırtıcı hayvanların tehdidi altında olan bir zebra sürüsü içinde, hızlı kaçabilen zebralar hayatta kalacak, zebra sürüsü zamanla daha hızlı koşabilen zebralardan meydana gelecektir. Ancak bu süreç sınırlıdır ve zebraları bir başka canlı türüne dönüştürmeyecektir. Çünkü zebraların iskelet kas yapısı ve fizyolojisi DNA’larında kayıtlıdır ve yırtıcılarla olan mücadele bu bilgiyi değiştiremez, zebraya yeni genetik bilgi kazandıramaz.


İnsan evrim geçirmemiş, insan olarak yaratılmıştır...
İnsanın soy ağacının sadece evrimcilerin hayalgücü doğrultusunda kurgulanan bir şema olduğu ortaya çıkmıştır. Evrimciler insanın, sırasıyla "Australopithecines > Homo habilis > Homo erectus> Homo sapiens" canlılarından kademeli olarak türediğini öne sürmüşlerdir. Bu sıralamadaki canlıların her birinin, bir sonrakinin atası olduğu izlenimini vermişlerdir. Oysa evrimcilerin birbirlerinin atası olarak gösterdikleri bu canlılar gerçekte yanyana bulunmakta, bu da insanın hayali soyağacını yıkmaktadır. Paleoantropologların son bulguları, Australopithecines, Homo habilis ve Homo Erectus'un dünyanın farklı bölgelerinde aynı dönemlerde yaşadıklarını göstermektedir.


İnsanın hayali evrimi için öne sürülen tüm kafatası fosilleri sahtedir...
Sahte evrime delil olarak öne sürülen fosillerin tümü ya maymuna ya da insana aittir. Bu canlıların hiçbiri ara form özelliği göstermemektedir. Darwinistlerin fosiller üzerinde yaptıkları kategorilendirmeler, soyu tükenmiş maymun ya da insan fosillerini ve bu fosiller üzerinde yapılmış spekülasyonları temel alır. Gerçekte, Australopitecus ve Homo habilis olarak sınıflandırılan canlıların tümü soyu tükenmiş maymun, Homo erectus ve Homo Neandertalensis olarak sınıflandırılan canlıların tümü de soyu tükenmiş insandır.


Evrim tarihi sahtekarlıklarla doludur...
Darwinistler, tek bir tane bile ara fosil olmadığı gerçeğini ilan etmek yerine, çözümü sahte fosiller üretmekte bulmuşlardır. Tüm insanlığı aldatabilmek için bu sahte fosilleri, dünyanın en büyük müzelerinde sergilemişlerdir. İnsan kafatasına orangutan çenesinin yapıştırılmasıyla oluşturulmuş ve British Museum’da 40 yıl sergilenmiş Piltdown Adamı, tek bir domuz dişinden ailesi resmedilen Nebraska adamı, farklı canlıların kemiklerinin birbirine yapıştırılmasıyla oluşturulmuş olan ve National Geographic Müzesinde sergilenen sahte tüylü dinozor Archaeoraptor, Haeckel’in sahte embriyo çizimleri, ağaç kütüğüne tutkalla yapıştırılan sanayi devrimi kelebekleri, farklı dönemlerde farklı yerlerde yaşamış birbiriyle ilgisiz canlıların bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş olan ve hala İngiltere Doğa Tarihi müzesinde sergilenen sahte atın evrimi senaryosu bunlardan en ünlüleridir.


Darwinistler çözümü tek bir ara fosil elde edemedikleri fosil kayıtlarını saklamakta bulmuşlardır...
Darwinistler fosilleri saklarlar. Bunun nedeni, milyonlarca örneğin bulunduğu fosil kayıtlarında evrimi destekleyen TEK BİR TANE BİLE fosil bulunmayışıdır. Tüm canlı çeşitliliğinin, hiçbir evrimsel ataları olmaksızın yaklaşık 530 milyon yıl önce aniden ortaya çıktığını ilan eden Kambriyen fosilleri, evrimci bir bilim adamı tarafından tam 70 yıl saklanmıştır. 65 milyon yıllık en eski papağan fosili, günümüz papağanlarından farksız olduğu ve evrimi reddettiği için 40 yıl saklanmıştır. Şu an halen, yeraltından çıkarılmış bulunan ve canlıların mükemmel kompleks görünümleriyle yaratıldıklarını ve değişmediklerini gösteren 100 milyon fosil Darwinistler tarafından saklanmaktadır.


Hücrenin Kompleksliği Darwin’in Evrim Teorisine Büyük Bir Darbedir...
Hücre, Darwin’in yaşadığı dönemde hayal edemeyeceği kadar kompleks ve mükemmel yapıda bir mucizedir. Hücrenin içinde enerji üreten santrallerden, protein üreten fabrikalara, hammaddeleri taşıyan kargo sisteminden DNA'yı tercüme eden şifre çözücülere, haberleşme sistemine kadar birçok yapı, kusursuz bir organizasyon içinde sürekli faaliyet halindedir ve henüz bunların çok az bir kısmı anlaşılabilmiştir. Tek bir hücreyi oluşturan yüzlerce proteinden tek bir tanesinin bile tesadüfen oluşamayacağı gerçeği dikkate alındığında, Darwinistlerin hayali ilk hücre iddialarının bir aldatmacadan oluştuğu daha iyi anlaşılmaktadır.


Darwinistlerin Körelmiş Organlar İddiası Bir Aldatmacadır...
Darwinist kaynaklar, canlılardaki bazı organların işlevsiz olduğunu ileri sürmüşler ve bu organların o canlıların hayali atalarından miras kalmış olduğunu iddia etmişlerdir. Örneğin insan vücudundaki apendiks veya kuyruk sokumu gibi bölümler yıllarca Darwinistler tarafından körelmiş organ sayılmıştır. Fakat gelişen bilim, bu çürük Darwinist iddiayı tamamen ortadan kaldırmış durumdadır. Körelmiş organ olarak nitelendirilen yapıların tümünün bugün işlevlerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde, evrimcilerin öne sürdükleri "hurda DNA" kavramı, yani DNA'nın büyük bölümünün işe yaramaz olduğu iddiası da yapılan yeni keşiflerle çürütülmüştür. DNA’nın söz konusu parçalarının vücutta önemli işlevlerinin olduğu ortaya çıkmıştır.
 
Tamam tesekkürler buldum kaynaginizi ,büyük bilim adami, biyoloji, kimya, Paleontoloji,anatomi,moleküler biyoloji konularinda engin deha ''çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan suan hapiste bulunan kisilik.

Bu konuya baska cevap yazmayacagim ilginiz icin tesekkürler.
 
eğer siz Pierre Paul Grassé , Prof. Derek Ager,Dr. Robert Milikan (Nobel ödüllü, ünlü bir evrimci),Dr. Lewis Thomas,Jerry Coyne (Chicago Üniversitesi Evrim ve Ekoloji Bölümü'nden),Dr. Colin Patterson (İngiltere Doğa Tarihi Müzesi yöneticilerinden, evrimci paleontolog. Doğa Tarihi Müzesi Gazetesi'nin editörü, Evolution kitabının yazarı),W. R. Thompson (Commonwealth Institute of Biological Control - Ottowa'nın başkanı),Dr. Albert Fleischman (Zoolog),Roger Lewin
Roger Lewin (Ünlü evrimci bilim yazarı, New Scientist dergisi eski editörlerinden) ve Prof. Cemal Yıldırım (Yerli evrim savunucularından, felsefe profesörü)'ı bilimadamı olarak kabul etmiyorsanız bu sizin probleminizdir
 
"Sizi topraktan yaratması O’nun varlığının âyetlerindendir. Sonra hemen birer insan olup yeryüzüne yayılırsınız. İçinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi O’nun varlığının âyetlerindendir. Bunlarda tefekkür eden bir kavim için âyetler vardır. Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması, O’nun varlığının âyetlerindendir. Doğrusu bunda bilenler için âyetler vardır. Geceleyin uyumanız, gündüz de lütfundan rızık aramanız O’nun varlığının âyetlerindendir. Bunlara kulak veren bir kavim için âyetler vardır. Size korku ve ümit veren şimşeği göstermesi, gökten su indirip ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi O’nun varlığının âyetlerindendir. Bunlarda akleden kavim için âyetler vardır. Göğün ve yerin, O’nun emri ile ayakta durması O’nun varlığının âyetlerindendir. Sonra sizi kabirlerinizden bir çağırmaya görsün, hemen çıkıverirsiniz." *rum 20-25

size katılıyorum ayrıca bu yazılanlar bana maymunlar cehennemi adlı sinamayı hatırlatı izleyenler vardır aranızda ordada insanların maymunlardan geldiği maymunların ileride dünyaya hükmedeceği konu ele alınmıştı şuan o filmi hatırladım yorumları okuyunca.
dünyada okadar çok canlı varki hepside birbirini tamamlıyor onlarıda benide kusursuzca ve mükemmel yaradan ALLAHtır başka teori falan tanımam bilim ayrı bir konu fakat burda katılamıcam
 
X