Merhaba. Size panik atakla ilgili yaşadıklarımı anlatacağım. Anlatacaklarımın, önereceklerimin yanında öncelikle bu konuda uzman olmadığımı sadece tüm bunları tecrübe etmiş bir insan olduğumu söylemek isterim. Eğer okuduğunuz herhangi bir şey uzman doktorunuzun size söylediğiyle çelişiyorsa öncelikle doktorunuzun dediklerinizi yapmanız gerektiğini hatırlatmayı borç bilirim.
Şimdi rahat bir şekilde arkana yaslandıysan derin bir nefes alarak okumaya başlayabilirsin. Nefes çok önemli. Bunu zaten anlatacağım. Hatta zibilyon kere söyleyeceğim ki beynine iyice kazınsın.
Bir yolculuğa çıktığımızı hayal edelim şimdi. Valizimize ihtiyacımız olan her şeyi düzgünce koyduk. Yolculuğumuzu da her haliyle planladık ki bir sorun olmasın. Yola çıktınız ve her şey yolunda giderken yolculuğun ortasında o da ne? Aslında almanız gereken valizi almamışsınız. İçine doldurduğunuz o ütülenmiş güzel kıyafetlerin yerine aslında atmayı planladığınız, sevmediğiniz, ütüsüz hatta kirli kıyafetlerle karşılaştınız. Şaşkınlıkla bakakaldınız. Ve yolu yarıladığınız için de geri dönemiyorsunuz. Bu durumda ne yapardınız?
Şimdi bu durumun panik atakla ne gibi bir ilgisi olduğunu düşünüp saçmaladığımı içinizden geçirmiş olabilirsiniz. Ama panik atağı ben bu olaya benzetiyorum. Her şeyi planlamış ve tüm o heyecanınızla, mutluluğunuzla uğraşırken birden tüm hevesinizi kaçıran kötü bir olay panik atak. Olmaması gereken, istemediğiniz duyguları en üst seviyede yaşıyorsunuz. Kalbiniz hızlanıyor, nefes alamıyorsunuz, durduk yere ağlama isteğiyle doluyorsunuz, anlamsız bir şeyden delice korkuyorsunuz, düşünceleriniz ve kaygınız o kadar yükseliyor ki nabzınız asla yavaşlamıyor. Düşündükçe kısır döngüde dolaşıp daha da kötü hissediyorsunuz. Ne yapacağınızı bilemediğiniz o çaresizlik hali, kurtulmaya çalışma çabası… Her şeyi daha da arttırıyor değil mi?
Aylar öncesinde panik atağın tanımlandığı herhangi bir cümle okusam aynı şekilde yaşıyormuş gibi hissederdim. Şimdi hiçbir şey hissetmiyorum. Zaten burada bunları yazıyor olmamın nedeni de bu. Size yardım etmek. Gün gelecek benim gibi normal hayatınıza döneceksiniz. Önce buna inanın. İlk şartımız iyi olacağınıza daima inanmak.
Şimdi rahat bir şekilde arkana yaslandıysan derin bir nefes alarak okumaya başlayabilirsin. Nefes çok önemli. Bunu zaten anlatacağım. Hatta zibilyon kere söyleyeceğim ki beynine iyice kazınsın.
Bir yolculuğa çıktığımızı hayal edelim şimdi. Valizimize ihtiyacımız olan her şeyi düzgünce koyduk. Yolculuğumuzu da her haliyle planladık ki bir sorun olmasın. Yola çıktınız ve her şey yolunda giderken yolculuğun ortasında o da ne? Aslında almanız gereken valizi almamışsınız. İçine doldurduğunuz o ütülenmiş güzel kıyafetlerin yerine aslında atmayı planladığınız, sevmediğiniz, ütüsüz hatta kirli kıyafetlerle karşılaştınız. Şaşkınlıkla bakakaldınız. Ve yolu yarıladığınız için de geri dönemiyorsunuz. Bu durumda ne yapardınız?
Şimdi bu durumun panik atakla ne gibi bir ilgisi olduğunu düşünüp saçmaladığımı içinizden geçirmiş olabilirsiniz. Ama panik atağı ben bu olaya benzetiyorum. Her şeyi planlamış ve tüm o heyecanınızla, mutluluğunuzla uğraşırken birden tüm hevesinizi kaçıran kötü bir olay panik atak. Olmaması gereken, istemediğiniz duyguları en üst seviyede yaşıyorsunuz. Kalbiniz hızlanıyor, nefes alamıyorsunuz, durduk yere ağlama isteğiyle doluyorsunuz, anlamsız bir şeyden delice korkuyorsunuz, düşünceleriniz ve kaygınız o kadar yükseliyor ki nabzınız asla yavaşlamıyor. Düşündükçe kısır döngüde dolaşıp daha da kötü hissediyorsunuz. Ne yapacağınızı bilemediğiniz o çaresizlik hali, kurtulmaya çalışma çabası… Her şeyi daha da arttırıyor değil mi?
Aylar öncesinde panik atağın tanımlandığı herhangi bir cümle okusam aynı şekilde yaşıyormuş gibi hissederdim. Şimdi hiçbir şey hissetmiyorum. Zaten burada bunları yazıyor olmamın nedeni de bu. Size yardım etmek. Gün gelecek benim gibi normal hayatınıza döneceksiniz. Önce buna inanın. İlk şartımız iyi olacağınıza daima inanmak.