Sahiplerinin kişiliğinin bir eve yansımasında ilk göze çarpan alan evin salon kısmıdır.
Her ne kadar günümüzde "salon" anlayışı yerini daha kullanışlı, daha sıcak ve sade alanlara bıraksa bile, yine de bazı evlerde büyük salonlara rastlamak mümkün.
Öncelikle; 2000'li yıllarda salonlarda rastlanan belli başlı çizgi ve anlayışa değinmek istiyorum. Hedef; özlenen doğa ve doğa renklerini yansıtmak. Bu doğaya ve eskiye duyulan özlem, kendini öncelikle mobilyalarda belli ediyor. Eskitilmiş mobilyalar, döşemelikte doğa renkleri, duvarlarda ise bol ve uyumlu resimler, çerçeveler.
Kanapelerin üzerinde ise büyük, kenarı püsküllü yastıklar. Ahşap, demir, antika, yeni ve ayrı esprilerdeki eşyalar eğer bilinçli ve uyumlu biraz da cesaretle yapılırsa bir bütünlük ve güzellik ortaya çıkacaktır. "Zıtların Birliği" diye de tanımlamak mümkün.
Yerlerde duvardan duvara halı artık yerini parkelere bıraktı. Ahşap rabıta zemin sıkça kullanılıyor. Üzerlerine ise el dokuma halılar. Duvarlarda ise dekoratif sıvalar, saten boyalar. Boya, duvarları ve tavanları güzelleştirir hatta uygunsuz inşa edilmiş duvarları bile değiştirebilir; koyu, sıcak bir duvar boyası büyük bir odayı rahat ve sıcak bir alan olarak gösterir.
2000 yılına girerken döşemelik kumaşlarda düz ve natürel görünümlü, minimalist dokular daha sıkça kullanılmış, şönil ve kadifelere de rastlanıyor, çizgili ve ekose döşemelikler ise her zaman olduğu gibi yine revaçta.
Perdeliklerde ise çarpıcı renklerde desensiz kumaşlar öneriliyor. Dekorasyonda biraz cesur olunmalı demiştik; işte bu yıl, simli ve doreli kumaşlara bile rastlamak mümkün
alıntıdır