- 18 Nisan 2017
- 3.473
- 7.693
- 108
- Konu Sahibi Bremenmizikacisi
-
- #21
Sebep hatalı olmasından ziyade bilerek ve isteyerek kendisine verilen komutları almaması fakat burada. Şahsi olarak kendisine karşı vicdanım son derece rahat. Ama dediğiniz gibi ilk hatasından itibaren daha sert davransaydım belki bu problemler ortaya çıkmazdı.Gözünüze batan sorunları zamanında düzeltseydiniz çalışanı rencide edecek kadar ileri gitmezdiniz. Her ne olursa olsun, bize karşılık veremeyecek pozisyonda olan insanları havanın sıcaklığı, iş yoğunluğu, eski hataları gibi nedenlerle azarlar gibi konuşmamalıyız.
Kadın kadını çekemiyor işin özeti.Sizin üst konumda olmanızı veya kendinizi öyle görmenizi dahi istemiyor belli ki.Sanırım aranızda çok büyük bir prestij farkı yok olsaydı bu şekilde kabullenememezlik yapmazdı.Merhaba arkadaşlar. Çalıştığım işyeriyle ilgili olarak bir sorunumu danışmak istiyorum sizlere.
İşyerinde 15 mesai arkadaşım var. Bunların 5 (4erkek ve 1 kız) tanesinden ben sorumluyum. Bu arada bu arkadaşlar öyle denk geldiği için hemen hemen aynı dönemde işe başladılar. Fakat ben okulu biraz daha erken bitirdiğim için hepsi benden 2-3 yaş büyük.
Bahsi geçen 5 kişiye yapılacak işleri vermek ve bunları kontrol edip ardından tekrar kontrol için bir üste göndermekten ben sorumluyum. Hepsi bu konuda işe alındıkları esnada zaten aydınlatıldılar.
Bu arkadaşlar arasından erkek olanlarla hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kendilerine tevdi ettiğim işleri itiraz etmeksizin kabul ettiler ve işleri kontrol için de sıralamayı bozmadan ilk önce bana ve ben onay verdikten sonra bir üst kısma iletiyorlar işlerini.
Fakat kadın olan arkadaş bana ilk geldiği günden beridir “sen” diye hitap etmesiyle başlayarak beni yok sayma aktivitelerine hızla devam ediyor. Örnek olarak;
-Kendisine verilen iş uğraştırıcı bir işse oflayıp pofluyor
-Benim kendisine verdiğim işleri aşırı özensiz yapıyor fakat diğer kişilerin verdiklerine inanılmaz ihtimam gösteriyor
-Yaptığı işi kontrol esnasında şunları şunları düzeltip tekrar gönder lütfen dediğim halde onları düzeltmeden bir üst kısma iletiyor(ki sonra onlar da bana gelip neden kontrol etmedin diyorlar)
-Şunu yap lütfen dediğimde “ben bunu bir X Beye(patronu kastederek) sorayım” diyor ki normalde bizde hiyerarşik bir düzen mevcut öyle dimdirekt patronun karşısına dikilip bir şey sormuyoruz çok gerekmedikçe
Bu sorunu kendisiyle direkt olarak görüştüm ama tamamen kaçamak cevaplar verdi. Sanki genel tavrı bu değilmiş de bu örneklemeler sınırlı sayıda istisna olan somut olaylar üzerine yaşanmış gibi davrandı. Fakat buna rağmen kendisini çok net bir dille uyardım. Aynı şekilde konuyu diğer kişilerle de görüştüm ve onlar da sen konuş eğer düzelmezse biz de uyaracağız zaten farkındayız dediler.
Gelgelelim bugünkü olaya; bugün benim için inanılmaz yoğun bir gündü. Bir anda üstüme iş yığıldı onlar bir taraftan, sıcak bir taraftan. Bir de bu hanımefendi son güne bıraktığı işi mail olarak göndermiş bana (normalde kontrol edilecek işin dosyasını da götürür kontrol edecek kişinin masasına bırakırız). Kontrol edeceğim hemen arada dosya yok. Seslendim X hanım dosyayı getirin lütfen diye. Yan odamda oturmasına rağmen hiçbir icrai harekette bulunmadı. 5 dk sonra tekrar seslendim X hanım dosya lütfen diye yine yok.Aradan bi 10 dk daha geçti odasının önünden geçerken getir artık şu dosyayı bir de ayağına mı gelip alayım son güne bıraktığın işin dosyasını dedim suratıma ters ters bakıp getirdi koydu masaya. Ben de her zaman şunu şöyle yapar mısın vs diye uyarırdım fakat bu sefer sinirden ve sıkışıklıktan son derece rencide edici bir biçimde kontrol ettim(ama gerçekten çok kötüydü) “bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun” gibi gibi gibi gibi.
Her neyse cinnet anında olduğumu sezinleyince bu arkadaş gıkını çıkarmadan tamam diyip gitti.Bir yarım saat sonra patron beni çağırdı(ki patronla aram aslında çok iyidir işle ilgili herhangi bir konuda konuşmak için çağırdığını düşündüm). Fakat olay şöyleymiş ki bu arkadaş ne hikmetse benim sözlerimden dolayı çok incinip ağlayarak patronun kapısı açık olan odasının önünden geçmeye karar vermişpatron da biraz daha sakin davran vs vs telkinlerde bulundu. Ben de yaşananları olduğu gibi aktardım normalde bu derece gündelik bir konuyla kendisini sıkmak istemezdim ama yapacak bir şey yok. Patron da çok sinirlendi e iyi hak etmiş o zaman ağlasın dedi ben de çıktım odadan.
Açıkçası içimden geçen şey kızın suratına salak gerizekalı diye çemkirmek tabi ki ama bunu yapmayacağım aşikar. Ayrıca patron da sinirlendi evet ama ofisteki böyle saçma sapan şeylerle hiç uğraşmaz. Ben de kızın bu şark kurnazlığına inanılmaz derecede sinir oldum. O yüzden sizlerin engin tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Fikirlerinizi bekliyorum.
Yaşam koçum olur musunuzNasıl bir yerde çalıştığınızı bilmiyorum, ileride yönetici olma olanağınız/beklentiniz var mı bilmiyorum.
Eğer varsa; ister kişi ister olay, bir sorun karşısındaki yönetim beceriniz iyi olmadıkça ağzınızla kuş tutsanız ilerletmezler.
Patronunuzun "sakin ol" lafını bu manâda bir ihtar olarak görün.
O yüzden bu hanımı, bir kişi olarak değil, bir test olarak görün öncelikle.
Sesinizi yükseltmeyin, hele "cinnet" halinizi asla sezdirmeyin, ses tonunuz hep aynı hep mesafeli olsun.
Sizi delirttiğini bilirse, bunu yansıtırsanız, "eşitiniz" olur, onu motive edersiniz.
Aradaki profesyonel mesafe duvarını ne yaparsa yapsın aşamazsa cesareti kırılır.
Bireysel olarak da, cinnet noktasına gelmemek için kendinizi eğitmeye başlayın.
"Başkalarının işlerini iyi benimkileri özensiz yapıyor" demişsiniz mealen.
Sizin için yaptığı işler sizi yegane ilgilendiren şeyler olsun.
Eleştirileriniz sadece iş üstünden olsun.
Hatalarını gösterin, yorumlamayın. Yorumlamak kişisel ilişki kurmaktır, sizin aleyhinize çalışır, ona alan açar, örnek veriyorum;
Siz : "..bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun "
Ben : "..bu cümle değişmeli, ...a uygun hale getirilmeli, paragraflar arasına boşluk koyulmalı. " "Murat bey, X hanım şu şu düzeltmelerini yaptıktan sonra, kendisinin dosyasını da sizin dosyalarla beraber .... yapın/çıkarın/verin/gönderin, daha fazla geciktirmeyelim."
( X hanımın metninin son halini almasında, takım arkadaşı Murat'ı süpervizor yaptım, Murat bayıldı, X hanımın eşitini ona üstün kıldım, X hanım hiç bayılmadı.Gecikmenin sebebinin de X hanım olduğunu kendi gurubuna ilân ettim)
Ayrıca Murat beyi grup içinde, örneğin akşam saat 16:00'da son işleri teslim almakla görevlendirin. Murat'ın masasında toplansın, Murat size getirsin.
Hem araya bariyer koydunuz, hem de geciktirirse, artık muhatabı gurubun geri kalanı, size gelene kadar zaten onlar tepki gösterecek.
Ama en önemlisi, yaptığı/yapamadığı işi artık Murat da görecek. Ki bu, tüm gurup bilecek demektir.
Bunlar benim çok kısıtlı bilgiyle örnek olarak ürettiğim senaryolar, işe yarar olabilecekleri siz bilirsiniz, bulun, uygulayın.
Çok yanlış anlaşılmaya müsait bir şey tavsiye edeceğim, kastettiğimi anlayın lütfen; insanları insan olarak görmeyin.
Onları, sizin yapmakla mükellef olduğunuz işi yapmanızda yardımcı araçlar olarak görün, diyelim bir bilgisayar gibi. Bilgisayar işin aksamasına sebep olan bir arıza çıkarsa, bilgisayara delirmezsiniz, madem eldeki bilgisayar bu, ne yaparım da bana lâzım olan verimi alırım diye yaklaşırsınız duruma. İşte, yönettiğiniz insanları da öyle görün.
Son olarak; asla, asla duygu ifade etmeyin, göstermeyin, soğuk olmayın, sıcak olmayın, adil ve mesafeli olun.
Kendinize istisnalar için hak vermeyin, izin vermeyin; Şu şu oldu, çok üst üste geldi, yoksa normal şartlarda şöyle yapmam vs.. demeyin. Yönetebilmek, her türlü şartta sakin kalmaktır.
Siz yaparsınız. Metindeki dil çok sağlam.
Tavriniz da israrci olun.Benim de böyle başa bela 2 çalışanım vardı.Sirkette bende elemandim onların giriş çıkışlarini çizelge ve imzaya dayadigim için gıcık olmuşlardı bana.Ayrica fazla mesai ücretlerini de düşürdüm bogacaklardi beniMerhaba arkadaşlar. Çalıştığım işyeriyle ilgili olarak bir sorunumu danışmak istiyorum sizlere.
İşyerinde 15 mesai arkadaşım var. Bunların 5 (4erkek ve 1 kız) tanesinden ben sorumluyum. Bu arada bu arkadaşlar öyle denk geldiği için hemen hemen aynı dönemde işe başladılar. Fakat ben okulu biraz daha erken bitirdiğim için hepsi benden 2-3 yaş büyük.
Bahsi geçen 5 kişiye yapılacak işleri vermek ve bunları kontrol edip ardından tekrar kontrol için bir üste göndermekten ben sorumluyum. Hepsi bu konuda işe alındıkları esnada zaten aydınlatıldılar.
Bu arkadaşlar arasından erkek olanlarla hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kendilerine tevdi ettiğim işleri itiraz etmeksizin kabul ettiler ve işleri kontrol için de sıralamayı bozmadan ilk önce bana ve ben onay verdikten sonra bir üst kısma iletiyorlar işlerini.
Fakat kadın olan arkadaş bana ilk geldiği günden beridir “sen” diye hitap etmesiyle başlayarak beni yok sayma aktivitelerine hızla devam ediyor. Örnek olarak;
-Kendisine verilen iş uğraştırıcı bir işse oflayıp pofluyor
-Benim kendisine verdiğim işleri aşırı özensiz yapıyor fakat diğer kişilerin verdiklerine inanılmaz ihtimam gösteriyor
-Yaptığı işi kontrol esnasında şunları şunları düzeltip tekrar gönder lütfen dediğim halde onları düzeltmeden bir üst kısma iletiyor(ki sonra onlar da bana gelip neden kontrol etmedin diyorlar)
-Şunu yap lütfen dediğimde “ben bunu bir X Beye(patronu kastederek) sorayım” diyor ki normalde bizde hiyerarşik bir düzen mevcut öyle dimdirekt patronun karşısına dikilip bir şey sormuyoruz çok gerekmedikçe
Bu sorunu kendisiyle direkt olarak görüştüm ama tamamen kaçamak cevaplar verdi. Sanki genel tavrı bu değilmiş de bu örneklemeler sınırlı sayıda istisna olan somut olaylar üzerine yaşanmış gibi davrandı. Fakat buna rağmen kendisini çok net bir dille uyardım. Aynı şekilde konuyu diğer kişilerle de görüştüm ve onlar da sen konuş eğer düzelmezse biz de uyaracağız zaten farkındayız dediler.
Gelgelelim bugünkü olaya; bugün benim için inanılmaz yoğun bir gündü. Bir anda üstüme iş yığıldı onlar bir taraftan, sıcak bir taraftan. Bir de bu hanımefendi son güne bıraktığı işi mail olarak göndermiş bana (normalde kontrol edilecek işin dosyasını da götürür kontrol edecek kişinin masasına bırakırız). Kontrol edeceğim hemen arada dosya yok. Seslendim X hanım dosyayı getirin lütfen diye. Yan odamda oturmasına rağmen hiçbir icrai harekette bulunmadı. 5 dk sonra tekrar seslendim X hanım dosya lütfen diye yine yok.Aradan bi 10 dk daha geçti odasının önünden geçerken getir artık şu dosyayı bir de ayağına mı gelip alayım son güne bıraktığın işin dosyasını dedim suratıma ters ters bakıp getirdi koydu masaya. Ben de her zaman şunu şöyle yapar mısın vs diye uyarırdım fakat bu sefer sinirden ve sıkışıklıktan son derece rencide edici bir biçimde kontrol ettim(ama gerçekten çok kötüydü) “bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun” gibi gibi gibi gibi.
Her neyse cinnet anında olduğumu sezinleyince bu arkadaş gıkını çıkarmadan tamam diyip gitti.Bir yarım saat sonra patron beni çağırdı(ki patronla aram aslında çok iyidir işle ilgili herhangi bir konuda konuşmak için çağırdığını düşündüm). Fakat olay şöyleymiş ki bu arkadaş ne hikmetse benim sözlerimden dolayı çok incinip ağlayarak patronun kapısı açık olan odasının önünden geçmeye karar vermişpatron da biraz daha sakin davran vs vs telkinlerde bulundu. Ben de yaşananları olduğu gibi aktardım normalde bu derece gündelik bir konuyla kendisini sıkmak istemezdim ama yapacak bir şey yok. Patron da çok sinirlendi e iyi hak etmiş o zaman ağlasın dedi ben de çıktım odadan.
Açıkçası içimden geçen şey kızın suratına salak gerizekalı diye çemkirmek tabi ki ama bunu yapmayacağım aşikar. Ayrıca patron da sinirlendi evet ama ofisteki böyle saçma sapan şeylerle hiç uğraşmaz. Ben de kızın bu şark kurnazlığına inanılmaz derecede sinir oldum. O yüzden sizlerin engin tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Fikirlerinizi bekliyorum.
Cevabınıza hayran kaldım söylemek istedim ☺Nasıl bir yerde çalıştığınızı bilmiyorum, ileride yönetici olma olanağınız/beklentiniz var mı bilmiyorum.
Eğer varsa; ister kişi ister olay, bir sorun karşısındaki yönetim beceriniz iyi olmadıkça ağzınızla kuş tutsanız ilerletmezler.
Patronunuzun "sakin ol" lafını bu manâda bir ihtar olarak görün.
O yüzden bu hanımı, bir kişi olarak değil, bir test olarak görün öncelikle.
Sesinizi yükseltmeyin, hele "cinnet" halinizi asla sezdirmeyin, ses tonunuz hep aynı hep mesafeli olsun.
Sizi delirttiğini bilirse, bunu yansıtırsanız, "eşitiniz" olur, onu motive edersiniz.
Aradaki profesyonel mesafe duvarını ne yaparsa yapsın aşamazsa cesareti kırılır.
Bireysel olarak da, cinnet noktasına gelmemek için kendinizi eğitmeye başlayın.
"Başkalarının işlerini iyi benimkileri özensiz yapıyor" demişsiniz mealen.
Sizin için yaptığı işler sizi yegane ilgilendiren şeyler olsun.
Eleştirileriniz sadece iş üstünden olsun.
Hatalarını gösterin, yorumlamayın. Yorumlamak kişisel ilişki kurmaktır, sizin aleyhinize çalışır, ona alan açar, örnek veriyorum;
Siz : "..bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun "
Ben : "..bu cümle değişmeli, ...a uygun hale getirilmeli, paragraflar arasına boşluk koyulmalı. " "Murat bey, X hanım şu şu düzeltmelerini yaptıktan sonra, kendisinin dosyasını da sizin dosyalarla beraber .... yapın/çıkarın/verin/gönderin, daha fazla geciktirmeyelim."
( X hanımın metninin son halini almasında, takım arkadaşı Murat'ı süpervizor yaptım, Murat bayıldı, X hanımın eşitini ona üstün kıldım, X hanım hiç bayılmadı.Gecikmenin sebebinin de X hanım olduğunu kendi gurubuna ilân ettim)
Ayrıca Murat beyi grup içinde, örneğin akşam saat 16:00'da son işleri teslim almakla görevlendirin. Murat'ın masasında toplansın, Murat size getirsin.
Hem araya bariyer koydunuz, hem de geciktirirse, artık muhatabı gurubun geri kalanı, size gelene kadar zaten onlar tepki gösterecek.
Ama en önemlisi, yaptığı/yapamadığı işi artık Murat da görecek. Ki bu, tüm gurup bilecek demektir.
Bunlar benim çok kısıtlı bilgiyle örnek olarak ürettiğim senaryolar, işe yarar olabilecekleri siz bilirsiniz, bulun, uygulayın.
Çok yanlış anlaşılmaya müsait bir şey tavsiye edeceğim, kastettiğimi anlayın lütfen; insanları insan olarak görmeyin.
Onları, sizin yapmakla mükellef olduğunuz işi yapmanızda yardımcı araçlar olarak görün, diyelim bir bilgisayar gibi. Bilgisayar işin aksamasına sebep olan bir arıza çıkarsa, bilgisayara delirmezsiniz, madem eldeki bilgisayar bu, ne yaparım da bana lâzım olan verimi alırım diye yaklaşırsınız duruma. İşte, yönettiğiniz insanları da öyle görün.
Son olarak; asla, asla duygu ifade etmeyin, göstermeyin, soğuk olmayın, sıcak olmayın, adil ve mesafeli olun.
Kendinize istisnalar için hak vermeyin, izin vermeyin; Şu şu oldu, çok üst üste geldi, yoksa normal şartlarda şöyle yapmam vs.. demeyin. Yönetebilmek, her türlü şartta sakin kalmaktır.
Siz yaparsınız. Metindeki dil çok sağlam.
Nasıl bir yerde çalıştığınızı bilmiyorum, ileride yönetici olma olanağınız/beklentiniz var mı bilmiyorum.
Eğer varsa; ister kişi ister olay, bir sorun karşısındaki yönetim beceriniz iyi olmadıkça ağzınızla kuş tutsanız ilerletmezler.
Patronunuzun "sakin ol" lafını bu manâda bir ihtar olarak görün.
O yüzden bu hanımı, bir kişi olarak değil, bir test olarak görün öncelikle.
Sesinizi yükseltmeyin, hele "cinnet" halinizi asla sezdirmeyin, ses tonunuz hep aynı hep mesafeli olsun.
Sizi delirttiğini bilirse, bunu yansıtırsanız, "eşitiniz" olur, onu motive edersiniz.
Aradaki profesyonel mesafe duvarını ne yaparsa yapsın aşamazsa cesareti kırılır.
Bireysel olarak da, cinnet noktasına gelmemek için kendinizi eğitmeye başlayın.
"Başkalarının işlerini iyi benimkileri özensiz yapıyor" demişsiniz mealen.
Sizin için yaptığı işler sizi yegane ilgilendiren şeyler olsun.
Eleştirileriniz sadece iş üstünden olsun.
Hatalarını gösterin, yorumlamayın. Yorumlamak kişisel ilişki kurmaktır, sizin aleyhinize çalışır, ona alan açar, örnek veriyorum;
Siz : "..bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun "
Ben : "..bu cümle değişmeli, ...a uygun hale getirilmeli, paragraflar arasına boşluk koyulmalı. " "Murat bey, X hanım şu şu düzeltmelerini yaptıktan sonra, kendisinin dosyasını da sizin dosyalarla beraber .... yapın/çıkarın/verin/gönderin, daha fazla geciktirmeyelim."
( X hanımın metninin son halini almasında, takım arkadaşı Murat'ı süpervizor yaptım, Murat bayıldı, X hanımın eşitini ona üstün kıldım, X hanım hiç bayılmadı.Gecikmenin sebebinin de X hanım olduğunu kendi gurubuna ilân ettim)
Ayrıca Murat beyi grup içinde, örneğin akşam saat 16:00'da son işleri teslim almakla görevlendirin. Murat'ın masasında toplansın, Murat size getirsin.
Hem araya bariyer koydunuz, hem de geciktirirse, artık muhatabı gurubun geri kalanı, size gelene kadar zaten onlar tepki gösterecek.
Ama en önemlisi, yaptığı/yapamadığı işi artık Murat da görecek. Ki bu, tüm gurup bilecek demektir.
Bunlar benim çok kısıtlı bilgiyle örnek olarak ürettiğim senaryolar, işe yarar olabilecekleri siz bilirsiniz, bulun, uygulayın.
Çok yanlış anlaşılmaya müsait bir şey tavsiye edeceğim, kastettiğimi anlayın lütfen; insanları insan olarak görmeyin.
Onları, sizin yapmakla mükellef olduğunuz işi yapmanızda yardımcı araçlar olarak görün, diyelim bir bilgisayar gibi. Bilgisayar işin aksamasına sebep olan bir arıza çıkarsa, bilgisayara delirmezsiniz, madem eldeki bilgisayar bu, ne yaparım da bana lâzım olan verimi alırım diye yaklaşırsınız duruma. İşte, yönettiğiniz insanları da öyle görün.
Son olarak; asla, asla duygu ifade etmeyin, göstermeyin, soğuk olmayın, sıcak olmayın, adil ve mesafeli olun.
Kendinize istisnalar için hak vermeyin, izin vermeyin; Şu şu oldu, çok üst üste geldi, yoksa normal şartlarda şöyle yapmam vs.. demeyin. Yönetebilmek, her türlü şartta sakin kalmaktır.
Siz yaparsınız. Metindeki dil çok sağlam.
Hemen hemen aynı konumdayız.. Öncelikle o kendını akıllı sanıp bızım zekamızı küçümseyen gerızekalılara ne kadar uyanık olduğumu defalarca gösterdim. Birincisi bırebır alıp konusman gayet ıyı olmus. Ikıncısı o noktada sakın olup arkana yaslanıp mantıklı kararlar almaya bak onun oyununa gelmişsin o senı o tuzağa çekmiş.. Benm çok çok çok sorunlu ve tehlıkelı bır elemanı öyle köşeye sıkıştırdım ki sağını solunu çevresını blokladım onu ekipte de dıslayıp yalnızlaştırdım sonra bana takla üstüne takla atsada onun arkamdan çevırdığı oyunlara son vermediğini görünce duyunca başka bır departmanda değerlendirilmek üzere gönderdim. Bir kişi tüm ekibi etkileyip sorun ve stres yaratıyorsa sonuc bu olmalı.. Toplu bır toplantı yap. Bunu kastederek ve gerıye adım atmadan sağlam bır konusma yaptıktan sonra toplantıyı tutanak halıne getır herkese imza attır.. Sonra o toplantı tutanağında konusulanlara riayet etmeyenlere başta savunma ve daha sonrasında daha sert cezaların olacağını belirt. Tekrar ederse savunmayı kanıt göstererek gereğini yap.. Ekibin kalanını mutlaka yanında tut o yalnız kaldıkca sana yanasacak gaz aldığı bırılerı varsa oMerhaba arkadaşlar. Çalıştığım işyeriyle ilgili olarak bir sorunumu danışmak istiyorum sizlere.
İşyerinde 15 mesai arkadaşım var. Bunların 5 (4erkek ve 1 kız) tanesinden ben sorumluyum. Bu arada bu arkadaşlar öyle denk geldiği için hemen hemen aynı dönemde işe başladılar. Fakat ben okulu biraz daha erken bitirdiğim için hepsi benden 2-3 yaş büyük.
Bahsi geçen 5 kişiye yapılacak işleri vermek ve bunları kontrol edip ardından tekrar kontrol için bir üste göndermekten ben sorumluyum. Hepsi bu konuda işe alındıkları esnada zaten aydınlatıldılar.
Bu arkadaşlar arasından erkek olanlarla hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kendilerine tevdi ettiğim işleri itiraz etmeksizin kabul ettiler ve işleri kontrol için de sıralamayı bozmadan ilk önce bana ve ben onay verdikten sonra bir üst kısma iletiyorlar işlerini.
Fakat kadın olan arkadaş bana ilk geldiği günden beridir “sen” diye hitap etmesiyle başlayarak beni yok sayma aktivitelerine hızla devam ediyor. Örnek olarak;
-Kendisine verilen iş uğraştırıcı bir işse oflayıp pofluyor
-Benim kendisine verdiğim işleri aşırı özensiz yapıyor fakat diğer kişilerin verdiklerine inanılmaz ihtimam gösteriyor
-Yaptığı işi kontrol esnasında şunları şunları düzeltip tekrar gönder lütfen dediğim halde onları düzeltmeden bir üst kısma iletiyor(ki sonra onlar da bana gelip neden kontrol etmedin diyorlar)
-Şunu yap lütfen dediğimde “ben bunu bir X Beye(patronu kastederek) sorayım” diyor ki normalde bizde hiyerarşik bir düzen mevcut öyle dimdirekt patronun karşısına dikilip bir şey sormuyoruz çok gerekmedikçe
Bu sorunu kendisiyle direkt olarak görüştüm ama tamamen kaçamak cevaplar verdi. Sanki genel tavrı bu değilmiş de bu örneklemeler sınırlı sayıda istisna olan somut olaylar üzerine yaşanmış gibi davrandı. Fakat buna rağmen kendisini çok net bir dille uyardım. Aynı şekilde konuyu diğer kişilerle de görüştüm ve onlar da sen konuş eğer düzelmezse biz de uyaracağız zaten farkındayız dediler.
Gelgelelim bugünkü olaya; bugün benim için inanılmaz yoğun bir gündü. Bir anda üstüme iş yığıldı onlar bir taraftan, sıcak bir taraftan. Bir de bu hanımefendi son güne bıraktığı işi mail olarak göndermiş bana (normalde kontrol edilecek işin dosyasını da götürür kontrol edecek kişinin masasına bırakırız). Kontrol edeceğim hemen arada dosya yok. Seslendim X hanım dosyayı getirin lütfen diye. Yan odamda oturmasına rağmen hiçbir icrai harekette bulunmadı. 5 dk sonra tekrar seslendim X hanım dosya lütfen diye yine yok.Aradan bi 10 dk daha geçti odasının önünden geçerken getir artık şu dosyayı bir de ayağına mı gelip alayım son güne bıraktığın işin dosyasını dedim suratıma ters ters bakıp getirdi koydu masaya. Ben de her zaman şunu şöyle yapar mısın vs diye uyarırdım fakat bu sefer sinirden ve sıkışıklıktan son derece rencide edici bir biçimde kontrol ettim(ama gerçekten çok kötüydü) “bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun” gibi gibi gibi gibi.
Her neyse cinnet anında olduğumu sezinleyince bu arkadaş gıkını çıkarmadan tamam diyip gitti.Bir yarım saat sonra patron beni çağırdı(ki patronla aram aslında çok iyidir işle ilgili herhangi bir konuda konuşmak için çağırdığını düşündüm). Fakat olay şöyleymiş ki bu arkadaş ne hikmetse benim sözlerimden dolayı çok incinip ağlayarak patronun kapısı açık olan odasının önünden geçmeye karar vermişpatron da biraz daha sakin davran vs vs telkinlerde bulundu. Ben de yaşananları olduğu gibi aktardım normalde bu derece gündelik bir konuyla kendisini sıkmak istemezdim ama yapacak bir şey yok. Patron da çok sinirlendi e iyi hak etmiş o zaman ağlasın dedi ben de çıktım odadan.
Açıkçası içimden geçen şey kızın suratına salak gerizekalı diye çemkirmek tabi ki ama bunu yapmayacağım aşikar. Ayrıca patron da sinirlendi evet ama ofisteki böyle saçma sapan şeylerle hiç uğraşmaz. Ben de kızın bu şark kurnazlığına inanılmaz derecede sinir oldum. O yüzden sizlerin engin tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Fikirlerinizi bekliyorum.
Çok güzel olurdu bu anlattıklarınız ama malesef o kadar etkin bir konumda değilim
Merhaba arkadaşlar. Çalıştığım işyeriyle ilgili olarak bir sorunumu danışmak istiyorum sizlere.
İşyerinde 15 mesai arkadaşım var. Bunların 5 (4erkek ve 1 kız) tanesinden ben sorumluyum. Bu arada bu arkadaşlar öyle denk geldiği için hemen hemen aynı dönemde işe başladılar. Fakat ben okulu biraz daha erken bitirdiğim için hepsi benden 2-3 yaş büyük.
Bahsi geçen 5 kişiye yapılacak işleri vermek ve bunları kontrol edip ardından tekrar kontrol için bir üste göndermekten ben sorumluyum. Hepsi bu konuda işe alındıkları esnada zaten aydınlatıldılar.
Bu arkadaşlar arasından erkek olanlarla hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kendilerine tevdi ettiğim işleri itiraz etmeksizin kabul ettiler ve işleri kontrol için de sıralamayı bozmadan ilk önce bana ve ben onay verdikten sonra bir üst kısma iletiyorlar işlerini.
Fakat kadın olan arkadaş bana ilk geldiği günden beridir “sen” diye hitap etmesiyle başlayarak beni yok sayma aktivitelerine hızla devam ediyor. Örnek olarak;
-Kendisine verilen iş uğraştırıcı bir işse oflayıp pofluyor
-Benim kendisine verdiğim işleri aşırı özensiz yapıyor fakat diğer kişilerin verdiklerine inanılmaz ihtimam gösteriyor
-Yaptığı işi kontrol esnasında şunları şunları düzeltip tekrar gönder lütfen dediğim halde onları düzeltmeden bir üst kısma iletiyor(ki sonra onlar da bana gelip neden kontrol etmedin diyorlar)
-Şunu yap lütfen dediğimde “ben bunu bir X Beye(patronu kastederek) sorayım” diyor ki normalde bizde hiyerarşik bir düzen mevcut öyle dimdirekt patronun karşısına dikilip bir şey sormuyoruz çok gerekmedikçe
Bu sorunu kendisiyle direkt olarak görüştüm ama tamamen kaçamak cevaplar verdi. Sanki genel tavrı bu değilmiş de bu örneklemeler sınırlı sayıda istisna olan somut olaylar üzerine yaşanmış gibi davrandı. Fakat buna rağmen kendisini çok net bir dille uyardım. Aynı şekilde konuyu diğer kişilerle de görüştüm ve onlar da sen konuş eğer düzelmezse biz de uyaracağız zaten farkındayız dediler.
Gelgelelim bugünkü olaya; bugün benim için inanılmaz yoğun bir gündü. Bir anda üstüme iş yığıldı onlar bir taraftan, sıcak bir taraftan. Bir de bu hanımefendi son güne bıraktığı işi mail olarak göndermiş bana (normalde kontrol edilecek işin dosyasını da götürür kontrol edecek kişinin masasına bırakırız). Kontrol edeceğim hemen arada dosya yok. Seslendim X hanım dosyayı getirin lütfen diye. Yan odamda oturmasına rağmen hiçbir icrai harekette bulunmadı. 5 dk sonra tekrar seslendim X hanım dosya lütfen diye yine yok.Aradan bi 10 dk daha geçti odasının önünden geçerken getir artık şu dosyayı bir de ayağına mı gelip alayım son güne bıraktığın işin dosyasını dedim suratıma ters ters bakıp getirdi koydu masaya. Ben de her zaman şunu şöyle yapar mısın vs diye uyarırdım fakat bu sefer sinirden ve sıkışıklıktan son derece rencide edici bir biçimde kontrol ettim(ama gerçekten çok kötüydü) “bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun” gibi gibi gibi gibi.
Her neyse cinnet anında olduğumu sezinleyince bu arkadaş gıkını çıkarmadan tamam diyip gitti.Bir yarım saat sonra patron beni çağırdı(ki patronla aram aslında çok iyidir işle ilgili herhangi bir konuda konuşmak için çağırdığını düşündüm). Fakat olay şöyleymiş ki bu arkadaş ne hikmetse benim sözlerimden dolayı çok incinip ağlayarak patronun kapısı açık olan odasının önünden geçmeye karar vermişpatron da biraz daha sakin davran vs vs telkinlerde bulundu. Ben de yaşananları olduğu gibi aktardım normalde bu derece gündelik bir konuyla kendisini sıkmak istemezdim ama yapacak bir şey yok. Patron da çok sinirlendi e iyi hak etmiş o zaman ağlasın dedi ben de çıktım odadan.
Açıkçası içimden geçen şey kızın suratına salak gerizekalı diye çemkirmek tabi ki ama bunu yapmayacağım aşikar. Ayrıca patron da sinirlendi evet ama ofisteki böyle saçma sapan şeylerle hiç uğraşmaz. Ben de kızın bu şark kurnazlığına inanılmaz derecede sinir oldum. O yüzden sizlerin engin tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Fikirlerinizi bekliyorum.
Nasıl bir yerde çalıştığınızı bilmiyorum, ileride yönetici olma olanağınız/beklentiniz var mı bilmiyorum.
Eğer varsa; ister kişi ister olay, bir sorun karşısındaki yönetim beceriniz iyi olmadıkça ağzınızla kuş tutsanız ilerletmezler.
Patronunuzun "sakin ol" lafını bu manâda bir ihtar olarak görün.
O yüzden bu hanımı, bir kişi olarak değil, bir test olarak görün öncelikle.
Sesinizi yükseltmeyin, hele "cinnet" halinizi asla sezdirmeyin, ses tonunuz hep aynı hep mesafeli olsun.
Sizi delirttiğini bilirse, bunu yansıtırsanız, "eşitiniz" olur, onu motive edersiniz.
Aradaki profesyonel mesafe duvarını ne yaparsa yapsın aşamazsa cesareti kırılır.
Bireysel olarak da, cinnet noktasına gelmemek için kendinizi eğitmeye başlayın.
"Başkalarının işlerini iyi benimkileri özensiz yapıyor" demişsiniz mealen.
Sizin için yaptığı işler sizi yegane ilgilendiren şeyler olsun.
Eleştirileriniz sadece iş üstünden olsun.
Hatalarını gösterin, yorumlamayın. Yorumlamak kişisel ilişki kurmaktır, sizin aleyhinize çalışır, ona alan açar, örnek veriyorum;
Siz : "..bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun "
Ben : "..bu cümle değişmeli, ...a uygun hale getirilmeli, paragraflar arasına boşluk koyulmalı. " "Murat bey, X hanım şu şu düzeltmelerini yaptıktan sonra, kendisinin dosyasını da sizin dosyalarla beraber .... yapın/çıkarın/verin/gönderin, daha fazla geciktirmeyelim."
( X hanımın metninin son halini almasında, takım arkadaşı Murat'ı süpervizor yaptım, Murat bayıldı, X hanımın eşitini ona üstün kıldım, X hanım hiç bayılmadı.Gecikmenin sebebinin de X hanım olduğunu kendi gurubuna ilân ettim)
Ayrıca Murat beyi grup içinde, örneğin akşam saat 16:00'da son işleri teslim almakla görevlendirin. Murat'ın masasında toplansın, Murat size getirsin.
Hem araya bariyer koydunuz, hem de geciktirirse, artık muhatabı gurubun geri kalanı, size gelene kadar zaten onlar tepki gösterecek.
Ama en önemlisi, yaptığı/yapamadığı işi artık Murat da görecek. Ki bu, tüm gurup bilecek demektir.
Bunlar benim çok kısıtlı bilgiyle örnek olarak ürettiğim senaryolar, işe yarar olabilecekleri siz bilirsiniz, bulun, uygulayın.
Çok yanlış anlaşılmaya müsait bir şey tavsiye edeceğim, kastettiğimi anlayın lütfen; insanları insan olarak görmeyin.
Onları, sizin yapmakla mükellef olduğunuz işi yapmanızda yardımcı araçlar olarak görün, diyelim bir bilgisayar gibi. Bilgisayar işin aksamasına sebep olan bir arıza çıkarsa, bilgisayara delirmezsiniz, madem eldeki bilgisayar bu, ne yaparım da bana lâzım olan verimi alırım diye yaklaşırsınız duruma. İşte, yönettiğiniz insanları da öyle görün.
Son olarak; asla, asla duygu ifade etmeyin, göstermeyin, soğuk olmayın, sıcak olmayın, adil ve mesafeli olun.
Kendinize istisnalar için hak vermeyin, izin vermeyin; Şu şu oldu, çok üst üste geldi, yoksa normal şartlarda şöyle yapmam vs.. demeyin. Yönetebilmek, her türlü şartta sakin kalmaktır.
Siz yaparsınız. Metindeki dil çok sağlam.
Mavikurdele10 , B Bremenmizikacisi 'nin affina sığınarak buna cevap vermek isterim;
Duygusal bağ, kendi başına zaten çok güçlü bir kavram. İş hayatında yerinin olup olmadığı, biraz da iş hayatındaki beklentinizle ilgili. Önceki cevabımın ilk başında, yöneticilik ihtimali/niyetinden o yüzden söz ettim zaten. Yöneticiyseniz duygusal bağ kurmamalısınız.
Yönetiminizdeki çalışanlar sizin dostunuz, arkadaşınız değil, sorumluluğunuzdur. Bu insanlar, üstlerinizin/patronlarınızın yatırım yaptığı iş gücüdür ( çalışanlarının işverene ortalama maliyeti, çalışanın aldığı net maaşın çok üstündedir) , bu iş gücüne de iş - size ve tüm herkese maaşları ödeyen iş- emanet edilir. Size de o kişilerin yönetilmesi ve işin ortaya çıkması emanet edilir. Size o insanları; onlar en şahane, en doğru, en uygun insanlar diye emanet etmezler. Size, sizin yönetim becerinize güvendikleri için emanet ederler.
Zinciri, umarım doğru düzgün ifade edebilmişimdir. Derler ya, bir zincir en zayıf halkası kadar güçlüdür; Duygusal bağ, o insanla ilişkinizde duygularınızı işe/konuya katarak hareket etmenize sebep olur. Bu ise, yeri geldiğinde sizi adil olmaktan, saygılı olmaktan, muhakemenizi rasyonel olmaktan alıkoyabilir. İşe değil, kişiye odaklanmanıza sebep olabilir. Bunlar da size verilen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmenize engel olabilir, yetkilerinizi kullanırken sizi adaletten ve "fayda"dan uzaklaştırabilir.
Giriş, gelişme, sonuç. Eee süper!Merhaba arkadaşlar. Çalıştığım işyeriyle ilgili olarak bir sorunumu danışmak istiyorum sizlere.
İşyerinde 15 mesai arkadaşım var. Bunların 5 (4erkek ve 1 kız) tanesinden ben sorumluyum. Bu arada bu arkadaşlar öyle denk geldiği için hemen hemen aynı dönemde işe başladılar. Fakat ben okulu biraz daha erken bitirdiğim için hepsi benden 2-3 yaş büyük.
Bahsi geçen 5 kişiye yapılacak işleri vermek ve bunları kontrol edip ardından tekrar kontrol için bir üste göndermekten ben sorumluyum. Hepsi bu konuda işe alındıkları esnada zaten aydınlatıldılar.
Bu arkadaşlar arasından erkek olanlarla hiçbir sıkıntı yaşamadım. Kendilerine tevdi ettiğim işleri itiraz etmeksizin kabul ettiler ve işleri kontrol için de sıralamayı bozmadan ilk önce bana ve ben onay verdikten sonra bir üst kısma iletiyorlar işlerini.
Fakat kadın olan arkadaş bana ilk geldiği günden beridir “sen” diye hitap etmesiyle başlayarak beni yok sayma aktivitelerine hızla devam ediyor. Örnek olarak;
-Kendisine verilen iş uğraştırıcı bir işse oflayıp pofluyor
-Benim kendisine verdiğim işleri aşırı özensiz yapıyor fakat diğer kişilerin verdiklerine inanılmaz ihtimam gösteriyor
-Yaptığı işi kontrol esnasında şunları şunları düzeltip tekrar gönder lütfen dediğim halde onları düzeltmeden bir üst kısma iletiyor(ki sonra onlar da bana gelip neden kontrol etmedin diyorlar)
-Şunu yap lütfen dediğimde “ben bunu bir X Beye(patronu kastederek) sorayım” diyor ki normalde bizde hiyerarşik bir düzen mevcut öyle dimdirekt patronun karşısına dikilip bir şey sormuyoruz çok gerekmedikçe
Bu sorunu kendisiyle direkt olarak görüştüm ama tamamen kaçamak cevaplar verdi. Sanki genel tavrı bu değilmiş de bu örneklemeler sınırlı sayıda istisna olan somut olaylar üzerine yaşanmış gibi davrandı. Fakat buna rağmen kendisini çok net bir dille uyardım. Aynı şekilde konuyu diğer kişilerle de görüştüm ve onlar da sen konuş eğer düzelmezse biz de uyaracağız zaten farkındayız dediler.
Gelgelelim bugünkü olaya; bugün benim için inanılmaz yoğun bir gündü. Bir anda üstüme iş yığıldı onlar bir taraftan, sıcak bir taraftan. Bir de bu hanımefendi son güne bıraktığı işi mail olarak göndermiş bana (normalde kontrol edilecek işin dosyasını da götürür kontrol edecek kişinin masasına bırakırız). Kontrol edeceğim hemen arada dosya yok. Seslendim X hanım dosyayı getirin lütfen diye. Yan odamda oturmasına rağmen hiçbir icrai harekette bulunmadı. 5 dk sonra tekrar seslendim X hanım dosya lütfen diye yine yok.Aradan bi 10 dk daha geçti odasının önünden geçerken getir artık şu dosyayı bir de ayağına mı gelip alayım son güne bıraktığın işin dosyasını dedim suratıma ters ters bakıp getirdi koydu masaya. Ben de her zaman şunu şöyle yapar mısın vs diye uyarırdım fakat bu sefer sinirden ve sıkışıklıktan son derece rencide edici bir biçimde kontrol ettim(ama gerçekten çok kötüydü) “bu ne biçim bi cümle, sen bizi firmaya rezil mi edeceksin, sokak röportajı mı veriyorsun, kaç aydır buradasın hala paragraflar arasında boşluk bırakmayı beceremiyorsun” gibi gibi gibi gibi.
Her neyse cinnet anında olduğumu sezinleyince bu arkadaş gıkını çıkarmadan tamam diyip gitti.Bir yarım saat sonra patron beni çağırdı(ki patronla aram aslında çok iyidir işle ilgili herhangi bir konuda konuşmak için çağırdığını düşündüm). Fakat olay şöyleymiş ki bu arkadaş ne hikmetse benim sözlerimden dolayı çok incinip ağlayarak patronun kapısı açık olan odasının önünden geçmeye karar vermişpatron da biraz daha sakin davran vs vs telkinlerde bulundu. Ben de yaşananları olduğu gibi aktardım normalde bu derece gündelik bir konuyla kendisini sıkmak istemezdim ama yapacak bir şey yok. Patron da çok sinirlendi e iyi hak etmiş o zaman ağlasın dedi ben de çıktım odadan.
Açıkçası içimden geçen şey kızın suratına salak gerizekalı diye çemkirmek tabi ki ama bunu yapmayacağım aşikar. Ayrıca patron da sinirlendi evet ama ofisteki böyle saçma sapan şeylerle hiç uğraşmaz. Ben de kızın bu şark kurnazlığına inanılmaz derecede sinir oldum. O yüzden sizlerin engin tecrübelerinizden faydalanmak isterim. Fikirlerinizi bekliyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?