- 5 Kasım 2010
- 56
- 1
Hepimizin ailesi bizim için değerlidir.Onlara bir şey olsun istemeyiz ne var ki bazen bu elimizde değil.Kızlar ben hemşireyim.Gün içerisinde birçok vak'ayla karşılaşmam mümkün.Fakat öyle bir olayla karşılaştım ki bu konuyu sizinle paylaşmak hemde organ bağışı konusunda sizi bilinçlendirmek istedim.Benim baktığım bir hasta vardı.Hastanın böbrek yetmezliği vardı ve sürekli diyalize geliyordu.Eşinin böbreği ona uymuyor akrabaları ise böbrek vermiyordu.Fakat öyle bir tatlı dilli öyle sevimli öyle iyi bir insandı ki anlatamam.
Hastam tam 5 yıldır diyalize gelip gidiyordu.Diyaliz insan bedenini çok yıpratan bir işlem ne yazık ki. Her neyse bundan 4 gün önce tekrar hastaneye gittiğimde hastam gelmemişti.
Merak ettim ailesini aradım.Öğrendim ki vücudu daha fazla dayanamamış ve ölmüş.Çok üzüldüm lakin şunu öğrendim ki hastamın organları bağışlanmış.Bu çok güzel bir şey başka nakil bekleyen insanlara can verecek olması çok sevindirici.
Ecele çare yok tabi ama böbrek nakli yapılsaydı eğer belkide hayatının kalan kısmını daha rahat huzurlu geçirebilecek ve yakınları da bu kadar üzülmeyecekti.Sonradan üzülmek fayda etmez.
Bu yüzden bir cerrahın yazısını paylaşmak istedim : :93:
İnsanın hayata tutunmasını sağlayan en önemli özelliklerinden biridir unutmak, unutabilmek. Ancak unutarak hayata tutunabilirken bir ölçüde unutarak yanılırız aynı zamanda. Gündelik yaşamın koşturmacası içerisinde bazen hayat yaşadığımız o gün olmaya başlar, yarını yarın düşünmek isteriz. Bugün zaten yeterince zordur.
Bugün sağlıklı, iştahı, gücü, kuvveti yerinde bir insan, yarın da öyle olacağına inanır. Asıl mesele gündelik dertleri savuşturabilmektir. Böyle olması tamamıyla yanlış da değildir elbet. Her an hastalanabileceğini düşünerek de yaşayamaz insan. İşte o yüzden unutabilmektir bizi yaşama tutunduran. Kırılgan olduğumuzu unutabilmektir bizi ağır yüklerin altına şevkle sokan. Ancak gün gelip de sağlık sorunları karşımıza çıktığında durur zaman, kafamızı kaldırıp bakarız ne oluyor, neredeyiz diye.
Bir gün böbreklerinizin artık iş göremediğini, hayatınızın artık eskisi gibi olamayacağını öğrenirsiniz. Televizyonda gazetelerde tanık olduğunuz böbrek hastalarından biri olmuşsunuzdur. Diyaliz tedavisi anlatılır. Düzenli olarak makineye bağlanmak, istediğin kadar su içememek, her istediğini yiyememek yeni düsturlarıdır yaşamınızın. Kronik böbrek yetersizliği hastalığını kabullenmek zordur.
Haftada üç gün diyalize girmek hayatımızdan giden üç gün müdür yoksa diyaliz tedavisi olmasaydı kaybolup gidecek bir hayatın haftada dört gününün kazanılması mıdır? Türkiye'de bugün 60000 diyaliz hastası mevcut.Gelin çok geç olmadan sizde sevdiklerinize hayat verin...
Hastam tam 5 yıldır diyalize gelip gidiyordu.Diyaliz insan bedenini çok yıpratan bir işlem ne yazık ki. Her neyse bundan 4 gün önce tekrar hastaneye gittiğimde hastam gelmemişti.
Merak ettim ailesini aradım.Öğrendim ki vücudu daha fazla dayanamamış ve ölmüş.Çok üzüldüm lakin şunu öğrendim ki hastamın organları bağışlanmış.Bu çok güzel bir şey başka nakil bekleyen insanlara can verecek olması çok sevindirici.
Ecele çare yok tabi ama böbrek nakli yapılsaydı eğer belkide hayatının kalan kısmını daha rahat huzurlu geçirebilecek ve yakınları da bu kadar üzülmeyecekti.Sonradan üzülmek fayda etmez.
Bu yüzden bir cerrahın yazısını paylaşmak istedim : :93:
İnsanın hayata tutunmasını sağlayan en önemli özelliklerinden biridir unutmak, unutabilmek. Ancak unutarak hayata tutunabilirken bir ölçüde unutarak yanılırız aynı zamanda. Gündelik yaşamın koşturmacası içerisinde bazen hayat yaşadığımız o gün olmaya başlar, yarını yarın düşünmek isteriz. Bugün zaten yeterince zordur.
Bugün sağlıklı, iştahı, gücü, kuvveti yerinde bir insan, yarın da öyle olacağına inanır. Asıl mesele gündelik dertleri savuşturabilmektir. Böyle olması tamamıyla yanlış da değildir elbet. Her an hastalanabileceğini düşünerek de yaşayamaz insan. İşte o yüzden unutabilmektir bizi yaşama tutunduran. Kırılgan olduğumuzu unutabilmektir bizi ağır yüklerin altına şevkle sokan. Ancak gün gelip de sağlık sorunları karşımıza çıktığında durur zaman, kafamızı kaldırıp bakarız ne oluyor, neredeyiz diye.
Bir gün böbreklerinizin artık iş göremediğini, hayatınızın artık eskisi gibi olamayacağını öğrenirsiniz. Televizyonda gazetelerde tanık olduğunuz böbrek hastalarından biri olmuşsunuzdur. Diyaliz tedavisi anlatılır. Düzenli olarak makineye bağlanmak, istediğin kadar su içememek, her istediğini yiyememek yeni düsturlarıdır yaşamınızın. Kronik böbrek yetersizliği hastalığını kabullenmek zordur.
Haftada üç gün diyalize girmek hayatımızdan giden üç gün müdür yoksa diyaliz tedavisi olmasaydı kaybolup gidecek bir hayatın haftada dört gününün kazanılması mıdır? Türkiye'de bugün 60000 diyaliz hastası mevcut.Gelin çok geç olmadan sizde sevdiklerinize hayat verin...