Olumlu Düşünelim

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
26
İnsan ancak belirli şartları oluşturarak ve önce kendisini tanıyarak pozitif düşünmeyi ve bunu alışkanlık haline getirmeyi başarabilir

Sadece söyleyerek pozitif düşünemezsiniz. Bunu yapmak için kendinize zaman ayırmalı, çatışmalardan uzak durmalı, korkularınızla yüzleşmelisiniz.

Her geçen gün hayatından memnun olmayan insan sayısı artıyor. Sorunlarıyla uğraşmaktan fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak yorgun düşmüş bir çok insan, hiçbir şeyin düzelmediğinden ve her gün işlerin biraz daha kötüye gittiğinden yakınıyor. Oysa sorunlarla başa çıkabilmek için yapılması gereken ilk şey; pozitif düşünmek. Ancak pozitif düşünebilmek öyle kendiliğinden olabilecek bir şey değil. Günümüz dünyasının koşullarında binlerce farklı uyaran tarafından etrafımız sarılmışken pozitif düşünebilmek için doğru şekilde hareket etmek gerek.

Öncelikle pozitif düşünebilmek için uygunabilecek tek bir formül olmadığını belirtmekte yarar var. İnsan ancak belirli şartların oluşması sonucunda pozitif düşünebilmeyi başarabilir. Diğer bir deyişle, bazı şartlar gerçekleşmeden pozitif düşünmek için gerekli şartların oluşması mümkün değildir. Pozitif düşünebilmek için kişinin öncelikle içinde bulunduğu koşulları analiz etmesi, genel psikolojik ve fiziksel durumunu kontrol altına alması gerekir. İnsanların sadece kendi kendilerine telkin yoluyla pozitif düşünebilme noktasına ulaşması, diğer bir deyişle insanın sadece kendi kendisine "pozitif düşün" mesajı vererek pozitif düşüncelere yönelmesi çok zordur. Bu nedenle kişisel yaşamımızda devamlılık gösterecek bir kaç sağlam hamle ile hayata daha pozitif yaklaşmayı daha kolay bir biçimde başarabiliriz.

KENDİNİZE ZAMAN AYIRIN
Hayatımızın çoğunu kuru kalabalık içerisinde oradan oraya sürüklenerek geçiririz. Kişisel süreçlerimizi daha sağlıklı yaşayabilmek için arada sırada hayatın içinde mola vermek ve kendimizle baş başa kalmak; zihinsel, duygusal ve fiziksel açıdan kendimizi daha iyi hissetmemiz için oldukça yararlıdır. Kendinize zaman ayırarak, kişisel süreçlerinizi daha yakından tanıyıp, pozitif düşünmek için ihtiyacınız olan adımları daha iyi planlayabilirsiniz. Kişinin kendisine zaman ayırması, kendisini yüceltmesi demektir. Pozitif düşünebilmek için kendinizi yüceltmekten kaçınmayın.

ÇATIŞMADAN KAÇIN
Çatışma, hayatımızın bir parçası olarak her an her şekilde karşımıza çıkabilir ve doğası gereği olumsuz özellikler gösterdiği için de pozitif düşüncenin tam anlamıyla düşmanıdır. Çatışmanın kaçınılmaz olması, ondan uzak durulamayacağı anlamına gelmez. Negatif enerjinin varlığını hissettiğiniz an, negatif enerji kaynağından uzak durmak, çatışmanın ortaya çıkıp olumsuz sonuçlar doğurmasını engellemek için etkili bir yöntemdir. Sebep ne olursa olsun, çatışmaya girmeden önce, kaybedeceğiniz enerjiyi hesaba katarak olumsuz düşüncelerden uzak durmanız gerektiğini asla aklınızdan çıkarmayın.

NEDEN SORUSUNA CEVAP VERİN
Her ne şekilde hareket ederseniz edin, ne yaparsanız yapın ya da ne düşünürseniz düşünün, her zaman "neden" sorusuna cevap verebilmelisiniz. Bu şekilde kendi hayatınız üzerinde kontrol sahibi olma gücünüzü daha çok arttırmış olursunuz. İnsan, çoğu zaman davranışlarının sonuçları ortaya çıktıktan sonra gerekli analizleri yapar. Oysa daha önce "neden" sorusuna verilecek cevaplar, pozitif düşünebilmek ve hayata daha pozitif yaklaşabilmek için gerekli ön zemini hazırlayacaktır. Hayatta her şeyin bir nedeni vardır ve bu nedenlerin farkında olmak, bizi olumlu düşünebilmek için hayat karşısında daha güçlü kılar.

KORKULARINIZLA YÜZLEŞİN
Olumsuz düşüncelerin arkasında genellikle içimizde fark edilmeden ortaya çıkan ve gelişip büyüyerek hayatımızı kontrol altına alan korkularımız vardır. Pozitif düşünebilmek için önemli bir adım bu korkular ile yüzleşmektir. Korkmak tutsak olmakla aynı şeydir. Korkularımız kendilerini göstermezler. Sadece gerekli olduğunda ortaya çıkarlar. Onların farkına vardığımız an onlarla başa çıkmak için mücadele etmeye başlamamız gerekir. Aksi takdirde korkular olumsuz düşünceleri yaratır ve güçlendirir. Pozitif düşünebilmek için korkularımızla yüzleşip onları tanımamız, onlarla başa çıkmak için harekete geçmemiz gerekir.

BAŞKALARINI ÖNEMSEMEYİN
Hayatımızın hemen her alanında başkalarıyla birlikte olmak zorunda kalırız. Bu nedenle içinde bulunduğumuz grupların diğer üyelerinin üzerimizde etkili olması farkında olmadan kapılabileceğimiz bir durumdur. Diğer insanların bizim ne düşündüğümüz ve ne yaptığımızla yakında ilgilendikleri fikri, olumsuz düşüncelerin çok çabuk ortaya çıkmasına yol açabilir. Kendimize olan güvenimizi arttırmak ve etrafımızdaki insanların üzerimizde yarattığı baskıdan kurtulmak için atılan her adım, pozitif düşünmek için bize yardımcı olacaktır.

SAĞLIK VE SPOR
Sağlıklı beslenmek ve spor yapmak insanın fiziksel açıdan kendisiyle ilgilenmesi ve zihinsel süreçlerini kendi kontrolü altında daha olumlu bir seviyeye ulaştırması için önemlidir. Kendinizi fiziksel olarak rahat ve iyi hissederseniz, düşüncelerinizin de pozitif olması ve daha olumlu bir bakış açısına sahip olmanız kolaylaşır. Daha pozitif düşünceler için sağlıklı beslenmeniz ve spor yapmanız gerektiğini unutmayın.

GEÇMİŞ GEÇMİŞTE KALSIN
Kötü anılar, olumsuz duyguların ortaya çıkmasına yardımcı olma özelliğine sahiptir. Geçmişte yaşadığımız kötü şeyleri hatırladıkça, hissettiğimiz olumsuz duyguları da hatırlar ve zihinsel olarak o günlere geri döneriz. Önemli olan böyle bir durumda kötü şeyleri unutmak değil, onların hafızalarımızda edindiği mevcut önemi azaltmaktır. Geçmişin önemini azaltarak onun düşüncelerimizi olumsuza çevirmesine engel olabiliriz. Geçmişi geçmişte bırakıp, geleceğe bakmak dönmek iyi bir başlangıçtır.

HAYATA KARŞI ESNEK OLUN
Esneklik, hayat karşısında daha rahat hareket etmemizi sağlar; sert ve kesin tavırlar zorlanmamıza ve kırılıp yok olmamıza yol açar. Esneklik, pozitif düşünebilmek için çok önemli bir ön koşuldur; çünkü farklı alanlara hareket edebilme yeteneğimizin olması alternatif açılardan bakabilmemizi ve farklı şekillerde düşünüp daha kolay bir şekilde pozitif düşüncelere odaklanabilmemizi sağlar.
Ozanser Uğurlu
 
Pozitif düşünebilmek için hazır mısınız?


1. Sık sık hayatta tek başıma olduğumu düşünürüm.
Evet Hayır

2. Kendimi eleştirmekten kaçınırım.
Evet Hayır

3. Ağladığım zamanlar güldüğüm zamanlardan daha çoktur.
Evet Hayır

4. Başıma kötü şeyler gelmesi benim için kabul edilemeyecek bir durumdur.
Evet Hayır

5. Hayatımdaki her şeyin mükemmel olmasını isterim.
Evet Hayır

6. Olaylar karşısında çaresizlik hissettiğim zamanlar çoğunluktadır.
Evet Hayır

7. Hayal kırıklığı yaşamamak için hayal kurmam.
Evet Hayır

8. Yaptığım bir çok şeyi neden yaptığımı bilmem.
Evet Hayır

9. Başkalarının benim hakkımda ne düşündüğü benim için çok önemlidir.
Evet Hayır

Verdiğiniz "Hayır" cevapları pozitif düşünebilmek için yapılması gereken şeyler hakkında ne kadar hazır olduğunuzu gösteriyor. "Evet" cevabı verdiğiniz sorular üzerinde bir kez daha düşünmenizde yarar var; çünkü pozitif düşünebilmek konusunda kendi kendinize yarattığınız bazı engellerle karşı karşıyasınız.

Ozanser Uğurlu
 
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünürsün , gülüstan olursun
Diken düşünürsün dikenlik olursun

MEVLANA​



Pozitif düşünce , olumsuzluklara razı olmayan,her koşulda yapabilecek iyi bir şeyin olduğuna inanan , insan hayatını olumlu yönde etkileyen bir düşünce tarzıdır. Bugün artık iş,spor ve sanat dünyasında bile pozitif düşünce ve beyin gücü verim arttırıcı bir faktör olarak kabul edilmektedir.Doğu felsefesinin ana kaynağı olan pozitif düşünce günümüzde batı tıbbının da benimsediği sihirli bir kelimedir. Doğada,evrende herşey karşılıklı etkileşim halindedir.Zihinle beden arasında da böyle bir etkileşim vardır. Zihindeki olumlu düşünceler bedende bir takım olumlu sonuçlar yaratıyor. Mutlu insanlarda veya ızdırabını dindirme imkanı arayan kişilerin beyninde,Endorfin denilen bir çeşit doğal morfin salgılanır.Bu morfin bildiğimiz morfinden en az yüz kez daha güçlüdür.Kişinin ızdırabını dindirmesine yardımcı olur.Bu da insana mutluluk verir.İnsanlar ne kadar mutlu ne kadar pozitif olurlarsa ürettikleri Nöropeptip denilen protein zincirleri daha sağlıklı olur ve bağışıklık sistemi daha da güçlenir.Bu gün artık başarının yolu pozitif düşünmekten geçiyor.Bu iki kelimeyi hayat felsefesi olarak benimseyen,insanlar,umudunu,güvenini,iyimserliğini kaybetmeden kendine güvenen,cesur ve insiyatif sahibi bireyler olduklarını çevrelerine hissettiriyorlar. Pozitif düşünen kişiler , pozitif enerji veren insanlarla arkadaşlık ediyorlar,pozitif enerji veren yiyeceklerle besleniyorlar,pozitif enerji yüklemek için spor ve meditasyon yapıyorlar. Sizi daha güçlü kılacak şu yaşam felsefesine kulak verin;

MİZAH DUYGUNUZU YİTİRMEYİN
Mizah duygusu çok önemlidir. Onu yanınıza almadan sakın evden çıkmayın. Kendinize gülmeyi bilin. Yoksa kendinizi çok ciddiye alır ve bu kadar yükseklerde dolaştığınız için alay konusu olursunuz.

CESUR OLUN
Eğer doğru olduğuna inandığınız şeyi yaparsanız , ödülünüzü alırsınız. O da öz saygıdır. Bir ev satın alabilirsiniz, ama yuva satın alamazsınız. İnsanları satın alabilirsiniz , ama dostlar satılık değildir. Hatta kendinize bir ün bile alabilirsiniz. Ama karakter ? İşte doğru olduğuna inandığınız şeyi yapmanız bu yüzden önemlidir. Bir zorlukla karşılaştığınızda onunla dost olmak çok etkili bir yaşam gücüdür. Mark Twain.” Olumsuzluklar insanın kendisini tanımasını sağlar “ demiştir.

İDEALİST OLUN
Biz dünyaya yalnızca yaşamak için değil , bir fark yaratmak için geliyoruz. Diyelim ki vurmak istediğiniz hedef “AY” ama isabet ettiremediniz. Yinede yıldızlardan birini vurabilirsiniz. Eğer bir hayaliniz yoksa , hayalinizi gerçekleştirme şansınız olabilir mi ? Daha çok düşünün , daha çok risk alın ve daha çok eylemde bulunun. İsminizi başkalarının kalplerine kazıyın, böylece sonsuza kadar yaşarsınız


 
Zaman zaman olumlu düşünmekle ilgili tavsiyelere ilginç yorumlar gelir. Bu tepkilerden anladığım kadarıyla insanlar, olumlu düşünmekle sorunları göz ardı etme tavrını karıştırıyorlar ya da böyle düşünmek onlara daha kolay geliyor. Olumlu düşünmeyi bir tür Pollyannacılık oyununa benzetiyorlar. Pollyanna tabiri belli yaşın altındaki insanlar için bir anlam ifade etmeyebilir. Kısaca açıklayayım:

Pollyanna, başa çıkamadığı her olayda güzel bir yan bulan bir roman kahramanıdır. Bu roman kahramanı, kendisini aldatmamaktadır. Sadece bir şeyi değiştiremediği zaman, onda güzel bir yan, öğrenilecek bir şey bularak hayata tutunmaktadır. Aslında başka çaresi de yoktur. O da kötü bir şey yaşadığında acı çekmektedir, ama bunun sürekli olmasına izin vermemektedir. Yoksa Pollyanna’nın yaptığı, acıyı ya da problemleri göz ardı etmek değildir.

Olumlu düşünce de, sorunları göz ardı etmek ya da acı çekmemek anlamına gelmiyor. Olumlu düşünme tarzının bize ilham ettiği sorular şunlardır: ben bu sorunu çözmek için ne yapabilirim? Bu sorundan ne öğrenebilirim? Olumlu düşünmeyi sorunları göz ardı etmek olarak algılamak son derece yanlış bir düşüncedir. Bu bence “olumlu düşünmek zorunda” olduğumuz gerçeğinden kaçmaktır.

Olumlu düşünceden neden kaçarız? Cevap basit: olumlu düşünmek emek ve çaba ister ve genel-geçer alışkanlıklarımıza ters gelir. Olumlu düşünmek rahatlık bölgemizden çıkmamızı gerektirir. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim ya da “kötümser olmanın neresi rahat?” diyeceksiniz. Sizlere açıklayayım:

Rahatlık bölgesi, gerçekten rahat olunan bir yer değildir. Alıştığımız ve risklerini bildiğimiz bir bölgedir. Dolayısıyla, sorunlar karşısında çaresizlik rolünü doğal gören ve öyle davranan birinin, tersi bir tavır ortaya koyması, çaba gerektirecektir. Bu açıdan olumlu düşünmek ve olumlu davranmak, rahatlık bölgemizden çıkmamızı gerektirir. Bu da bazılarımıza hatta çoğumuza zor gelir.

Pozitif düşünen insanlar, elbette zaman zaman sınırı geçip gerçekçi olmaktan uzaklaşabilirler. Fakat bu, tutumlu bir insanın zaman zaman cimri izlenimi vermesi gibidir. Bazen sınırı geçmek, kaçınılmaz olabilir, mümkündür. Fakat, olumlu düşünce, sorunların göz ardı edilmesi şeklinde ortaya çıkan bir tavır bozukluğu değildir. Pozitif düşünmek, sorunu tanımladıktan sonra hemen bir diğer aşamaya geçmektir. Yani çözümlere odaklanmaktır. Size bir örnek vereyim: Çocuğunuzu hastaneye götürdünüz. Doktorlar ve hemşireler, çocuğunuzun problemini teşhis edip-çözüm aramak yerine oturup sizinle birlikte ağlasalar ne olurdu? Nasıl hissederdiniz? Elbette bunu istemezdiniz, bu durum sizi rahatsız ederdi. Ya da hastalanmış çocuğunuzu muayene etmeden çocuğunuzun hiçbir şeyi olmadığını söyleselerdi ne yapardınız? Bunu yapmaları da saçma olurdu. İşte benim olumlu düşünce kastettiğim şey birinci tavırdır: çocuğun sağlık problemini teşhis edip-tedaviye odaklanmalarıdır.

Olumlu düşünce insanı acı çekmekten korumaz. Fakat yıkılmasını engeller. Esir kamplarından, zor günlerden geçip gelen insanlar, olumlu düşünceye ve bir hayale sahip insanlardır. Bu insanların acı çekmediğini iddia etmek saflık olur.

Benim de hayatımın bazı dönemleri çok sıkıntılı geçmişti. İster inanın ister inanmayın “bu sorunu çözmek için ne yapabilirim?” ve “Bu sorundan ne öğrenebilirim” ifadeleri, beni sinir krizleri geçirmekten korumuştur. Bu soruları sorup cevaplarını aramasaydım, bugün burada değil akıl ve ruh hastalıkları hastanesinde olabilirdim.

Olumlu düşünmek ve bazı hayallere-hedeflere tutunmanın işe yarar başka bir pozitif alternatifi de yoktur. Başka bir deyişle, olumlu düşünmek zorundayız zaten. Başkaca işe yarar bir yöntem varsa, ben de bilmek isterim.
 
Düşünce çok hızlı ve kolayca değişebilen bir enerji şeklidir! Belirli bir niteliğe ya da titreşime sahip enerji, kendisine benzer bir nitelik ve titreşime sahip enerjiyi çekme eğilimindedir! Güçlü, yoğun olumlu düşünceler diğer olumlu düşünce ve olumlu eylemleri, olumlu eylemlerde mutlu ve başarılı bir hayatı çeker!Aynı şekilde güçlü olumsuz düşünceler de diğer olumsuz düşünce ve olumsuz eylemleri, olumsuz eylemler de başarısız ve mutsuz bir hayatı çeker! Bireysel düşünceler ve eylemler bireyleri, kitlesel düşünce ve eylemler de yoğunluğu ölçüsünde kitleleri çeker!

Zihin her an savaş içerisindedir: 0lumlu ve olumsuz düşüncelerin güç savaşı! Savaşı genellikle güçlü olan kazanır! Her gün yaşadıklarımız, düşündüklerimiz ve kendimize söylediklerimiz bu iki orduyu besler; olumlu olanlar olumlu olanları, olumsuz olanlar olumsuz olanları besler! Gelecekte olacak olumlu ve olumsuz olayları da geçmişte biriktirdiğimiz olumlu ve olumsuz düşünce ve olaylar belirler! Olayları değiştiremeyiz ama onlara bakış açımızı değiştirebiliriz! Geçmişi değiştiremeyiz ama şu andaki ve gelecekteki düşüncelerimize hükmedebiliriz!Hayatta başımıza gelen şeylerin sorumlusu, düşünce tarzımızdır! Düşüncelerimizi en fazla etkileyen unsurlardan biri de, bilerek ya da bilmeyerek her gün kendimizesöylediklerimizdir! Farkında olsak da olmasak da her an kendimize olumlu ya da olumsuz bir şeyler söyleriz!Sonrabusöylediklerimiz düşünce ve eylemler ilekendinikanıtlarcasına gerçeğe dönüşür! Kendime her söylediğimiz, herhissettiğimiz hatta aklımızdan geçirdiğimiz her düşünce bilinçaltımıza kaydolur! Tabiki başkalarının söyledikleri ve yaşadığımız çevrenin düşünceleri ve söyledikleri de bilinçaltımıza kaydolur! Yaşadığımız çevre, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz bilerek ya da bilmeyerek; medya, siyasiler, şeytanın avukatları, negatif dünyanın uşakları, çekemeyenler� bizlere bilerek negatif düşünce aşılarlar! Bu aşılanan negatif düşünceler bilinçaltımıza kaydolur, zihnimizdeki olumsuz orduyu güçlendirdikçe güçlendirir! Daha sonra doğal olarak negatif konuşur, negatif olayları çekip negatif olaylar yaşar, etrafa negatiflik saçarız! Sanki bir erdemmişcesine negatifliği savunur, kendimizi, arkadaşlarımızı, yaşadığımız toplumu, milletimizi kötüleriz! En aydın, en okumuşgeçinenlerimiz dahi ne kadar işe yaramaz bir millet olduğumuzu söylemekten büyük bir keyif alır! İnsan nasıl olurdakendini,milletini� kötüleyerek kendiniyücelteceğiyanılgısına düşer! Ama ne yazık ki kendimizi ve milletimizikötüleme düşüncemiz kendini gerçekliğe dönüştürmüş, hortumcular, deprem altında kalanların mallarını çalanlar, küçük çocuklara tecavüz eden, sayamadığım nice insanlık dışı suçu işleyen� sefil insanlar yetiştiren bir millet olmuşuz! Ama bunların yanında bilinçli yetişen ve olumlu yönlendirmeye ihtiyaç duyan temiz gençlerimiz var!

Gelin hep beraber önce bireysel daha sonra kitlesel bir uyanış başlatalım! Öz de olmayan, dışa tesir edemez! Her gün, her saat, her dakika, her saniye, her an kendimize ve çevremize daha olumluşeyler söylemeye, daha olumlu düşünmeye ve daha olumlu hareket etmeye başlayalım! Zihnimizdeki olumluorduyubesleyelim,bırakalım olumsuz orduyu güçsüzbırakalım!Zihinsel savaş asla bitmez! Negatif düşünce ve olaylar bizimkontrolümüz dışında sürekli olarak olumsuz orduyu besler! Bunu için de bilinçli bir şekilde zihnimizdeki olumlu orduya yatırım yapalım! Sizden para pul istemiyoruz! Kendiniz için bir şeyler yapın! Sevdikleriniz için bir şeyler yapın! Bireysel uyanış, bir kartopu misali zamanla kitlesel uyanışa dönüşecektir!



Adem Altay
 
Beyin, alt beyin, üst beyin, sinir sistemi diye üç kısımdan oluşur. İnsan beyninin diğer canlılardan farkı, üst beynin gelişmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Alt beyin daha çok otomatik fonksiyonları denetler. Kalbimizin atması, kan basıncı, hormonlar alt beyin tarafından idare edilir.

Üst beyin ise, daha çok entellektüel işlevlidir. Bilgiler burada kaydolunur, değerlendirme burada yapılır, davranışlar buradan idare edilir.

Peki, üst beyin alt beyni kontrol edebilir mi? Yapılan araştırmalar, bunun mümkün olduğunu göstermiştir. Biz, mutlu olmayı düşününce mutlu oluyor, hastalığı kafamıza takınca da hasta oluyoruz. Yani, düşünce tarzımız; hem yaşantımızı, hem de bedenimizi etkilemektedir.

O zaman şu ortaya çıkar: Beynimizin bizim için en önemli tekniği, olumlu düşünmenin ileri şekillerini uygulamasıdır.

Olumsuz zihni kurgu, yani olumsuz düşünce ise beynimizi kendimize karşı olumsuz çalışmaya programlayacaktır.

Örneğin bir futbolcu, üç kez kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen topu dışarıya atmıştır. Bir dahaki maçta aynı hatayı yapmak istememektedir. Bunun için beynini şöyle programlamıştır: "Topu dışarı atmayacağım. Topu dışarı atmayacağım." Bunu kendi kendine defalarca söylemiş ve maça çıkmıştır. Sonuç: Topu yine dışarı atmıştır.

Burada futbolcunun yaptığı hata, topu kaleye atmaya değil, dışarı atmamaya şartlanmasıdır. Bu durumda beyin, kalenin içine değil, dışına kilitlenmiştir. Bu olumsuz uyarıcı da, başarıya değil, başarısızlık korkusu yüzünden başarısızlığa götürmüştür.

Olumlu düşüncede temel nokta, beyni olumlunun üzerine programlamaktır. Yâni, başarısız olmamayı değil, sadece başarmayı düşünmelisiniz.

Bunu hafıza noktasında düşünürsek, unutmayı değil hatırlamayı seçmeli, ona kilitlenmelisiniz.

Evet, başarının en önemli anahtarlarından birisi, beynin olumlu düşünceye programlanmasıdır. Bu ise, gerçek bir özeni gerektirmekle beraber, aslında zevkli bir uğraştır.

OLUMLU DÜŞÜNMENİN GETİRİLERİ

Amerika'da bir okulda ilginç bir deney yapılır. Özel bir sınıf oluşturulur ve bir grup öğretmen bu sınıfa verilir.

Öğretmenlere, bu sınıftaki öğrencilerin çok seçme öğrenciler olduğu söylenir. Öğrencilere de aynı şekilde, öğretmenlerinin çok seçme öğretmenler oldukları belirtilir.

Yıl sonunda, sınıfın başarısı hârikadır. Okul müdürü, o öğretmenlerle bir toplantı yapar ve sınıfın gerçekte kura ile, gelişigüzel bir şekilde oluşturulduğunu açıklar. Bunun üzerine öğretmenler, "Bu durumda, demek ki biz süper öğretmenleriz." derler. Müdür cevap verir: - Hayır, sizler de kura ile seçildiniz.

İnsanların ortaya çıkaracakları eserler, genellikle yakın çevresindeki insanların kendilerinden bekledikleriyle doğru orantılıdır.​
 
başkalarını önemsememeyi bir becerebilsem her şey daha kolay olucak, herşeyi kafaya takıyorum çabuk yaşlanıcam bu gidişle tatlicadiarzu
 
yazını okudum kafaya takmayın pzitif düşünün diye yazmışsın ama ne kadar denesekte olmuyor biryerde takılı kalıyor
 
Çok güzel yazıydı Vicdan.Bu arada ben neymişim.9 HAYIR CEVABIM VAR.
 
Mukemmel yazilar.. Teoridekini bir de pratige gecirebilsek :)

Ben de fazla karamsar dusunup, surekli herseyi elestiri haline getirip bir de SUREKLI ENDISE eden biriyim. Endise degil de, kuru kuru... neydi??? Husnu kuruntu?
Bu arada Mevlana ile ilgili sizin okudugunuz tavsiye ettiginiz bir basim var mi?
Selamlar ve hepinize mutlu gunler!!!! : )
 
X