• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Öğrencinin akran istismarı ve rahatsız edilmeye maruz kaldığı nasıl anlaşılır?

Halikarnas

DÖNDÜM
Kayıtlı Üye
24 Kasım 2008
14.247
37
208
İstanbul
Çocuklarınızı tacizden nasıl koruyabilirsiniz?



Okulda çocuğunun akran istismarına ve rahatsız edilmeyle karşılaştığını ya da bunu diğer arkadaşlarına yaptığını öğrenen ebeveynler büyük panik yaşamaktadır. Bu durumu fark eden yetişkinlerde kızgınlık, şaşkınlık, pişmanlık duyguları ortaya çıkmaktadır. Akran istismarı; o anda daha güçlü olan kişi ya da grupların daha güçsüz olan kişiye birden fazla olmak üzere rahatsız edici davranışlarda bulunması ve incitmesidir. İstismar, vurma gibi şiddet içerebileceği gibi, sözel (lâkap takma, dalga geçme vb) de olabilir. Bazen eşit güçte öğrenciler arasında bir konuyla ilgili bir kez tartışma yaşanabilir, bu durum istismar değildir.



Öğrencinin akran istismarı ve
rahatsız edilmeye maruz kaldığı nasıl anlaşılır?


Çocuk, okula gitmek istemez ve pek çok bahane üretir. Zaman zaman okuldan kaçar. Derste yeterince etkin değildir, başarısızdır. Kendine olan güveni zayıftır. Sürekli tetiktedir, geceleri uyuyamaz, kâbuslar görür ve içine kapanır. Sıkıntılarını çevresine anlatmak istemez. Sinirini kendinden küçük çocuklardan ya da kardeşlerinden çıkarmaya çalışır. Asabidir. Vücudunda sebebini söylemediği çizikler, morluklar vardır. İstenmedik davranışlarda (rahatsız eden arkadaşlarına vermek üzere para çalması ya da yalan söylemesi vb) bulunur.



Ebeveynler çocuğa nasıl yaklaşmalıdır?

Öncelikle yetişkinler, çocuğu dikkatle dinlemeli ve yanında olduklarını çocuğa hissettirmelidirler. Ona verilecek öneriler mantıklı olmalıdır. ‘Sen de ona vur, senin elin armut mu topluyor?’ gibi öneriler, çocuğun daha fazla istismara uğramasından başka bir işe yaramaz. Öğrencinin bulunduğu ortamdan ve o arkadaşlarından uzaklaşması, yeni arkadaşlar edinmesi tavsiye edilebilir.
Aynı davranışların devam edip etmediğini çocuğa sormak gerekir. Olaylar ne zaman, nerede yaşandı? Kaç kişilerdi, gören oldu mu ve bu konuda bir şey yapıldı mı? Okul yönetimiyle konuşmak ve işbirliği içinde olmak çok önemlidir. Öğretmenle görüşmeli ve neler yapılabileceği hakkında görüş birliğine varılmalıdır. Okulun rehberlik servisi de bu sürece dâhil edilmelidir. Toplantılarda soğukkanlı olmak ve neler yapılabileceğini önceden düşünmek faydalı olacaktır. Gerekirse bunlar not alınmalıdır. Öğretmen de aileler gibi istismarı fark edememiş olabilir. Durumun soruşturulması zaman alır. İlk aşamada neler yapılması gerektiği ve adımlar belirlenmelidir. Çocuğunuza istismar ve rahatsız etme davranışında bulunan çocuklara direkt yaklaşmaktan veya ailesiyle kendi aranızda durumu çözmeye çalışmaktan kaçının. Bu davranışlar genellikle olayların daha karışık ve içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olmaktadır. Çocuğun karşılaştığı sorunları güvendiği öğretmenleriyle paylaşması teşvik edilmeli ve okulla işbirliği koparılmamalıdır.

Benim çocuğum başkalarına karşı rahatsız
edici davranışlarda bulunuyorsa?

İstismara uğrayan çocuğa ya da ailesine doğrudan yaklaşmayın. Akran istismarına uğrayan ya da başkalarına yapan öğrencileri okul idaresine bildirin. Çocuğunuzun bu davranışını savunmaya çalışmayın ve diğer velilerden bu konuda destek almaya çabalamayın. Çocuğunuza arkadaşlığın güzelliğini ve empatiyi anlatın. İstismarın ne kadar kötü bir şey olduğunu izah edin. Ailenizde de benzeri davranışların yaşanmamasına özen gösterin.

Saldırgan çocuklarda dayakla
cezalandırma işe yaramaz


Saldırgan çocuklar, duygusal olarak diğer arkadaşlarıyla, öğretmenleriyle iletişim kuramazlar. Saldırganlık, okulda itişip kakışmak ya da küçük atışmalardan daha ciddî ve sürekli bir durumdur. Bu çocuklar saldırganlık yönlerini, diğer öğrenciler üzerinde üstünlük sağlamak amacıyla kullanırlar. Saldırgan özellikler sergilediğinde çocuğun istedikleri yerine getirilmemelidir.
Dayakla cezalandırıldığında çocuk daha da sinirli olur ve başkalarına zarar verebilir. ABD’nin Kuzey Carolina eyaletinde bulunan Duke Üniversitesi Çocuk ve Aile Politikaları Merkezi araştırmacıları tarafından farklı kültürel değerlere sahip altı ülkede gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre, hangi kültürel ortamda olursa olsun dayak yiyen çocuklarda şiddet eğilimi daha fazla olurken, endişe oranlarının da arttığı tesbit edildi. Araştırmacılar, çocuklara uygulanan dayak ile çocuklarda şiddet ve endişe bağıntısının, dayağın kültürel olarak genel kabul gördüğü Kenya’da en düşük olduğunu belirlerken, bu bağıntıyı en yüksek oranda şiddet karşıtı Budist öğretinin yaygın olduğu Tayland’da tesbit ettiler. Bu çocukların grup çalışmalarına katılması teşvik edilmeli, isteklerini şiddet yerine konuşarak ifade etmesi öğretilmelidir. Okulda, çocukların eğitime sağlıklı biçimde devam edebilmesi için okul ve aile işbirliği çok önemlidir. Bilinçli olmak, öğrencileri doğru gözlemlemek faydalı olacaktır.
 
bu konuda benım kadar dertlı bırı daha yoktur herhalde oglum bırıncı sınıfa basladıgında okulla ev arasında mekık dokudum.burda sankı cocukları kavga etmeye programlamıslar benım oglumda alısık degıl boyle kavgalara gercekten ılk cocukta cok korumacı oluyor sanırım anneler bırde burası daha farklı cocuklar sureklı evde okula gıdıncede ne yapacaklarını sasırıyorlar neyse artık kendını korumayı ogrendı.
 

78.jpg

Cinsel taciz ya da cinsel istismar tüm ebeveynlerin korkulu rüyası.

Böyle bir riskin varlığı bile insanın huzurunu kaçırıyor. Ancak korkmak böyle bir tehlikeyi ortadan kaldırmaya maalesef yetmiyor. Onları bu konuda bilgilendirmemiz gerekiyor.

Akşam haberlerini ailece izliyoruz. Ekranda son birkaç günü meşgul eden konu var. Nehir bana dönüp "Anne cinsel taciz ne demek?" diye sordu. Yutkundum. 9 yaşındaki bir çocuğa 78 yaşındaki birinin 14 yaşındaki küçük bir kız çocuğuna yaptıklarını öfkeme engel olarak anlatmam gerekiyordu. "Türkiye'nin başkenti neresi?" sorusuna "Ankara" yanıtını vereceğim ses tonuyla "Tanıdığın ya da tanımadığın birilerinin senin vücudunda özel yerlere dokunması" dedim. Kızım "Çok kötü bir şey" diye tepki gösterdi. Neyse ki kızım daha fazla uzatmadı.

Cinsel taciz ya da cinsel istismar tüm ebeveynlerin korkulu rüyası. Böyle bir riskin varlığı bile insanın huzurunu kaçırıyor. Ancak korkmak böyle bir tehlikeyi ortadan kaldırmaya maalesef yetmiyor. Çocuklarımızı cinsel istismardan korumak için biz ne kadar tetikte olsak da asıl tetikte olması gereken onlar. Bu nedenle onları bu konuda bilgilendirmemiz gerekiyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hamit Hancı ile Dr. Çağlar Özdemir, çocuk istismarı yani çocuğa kötü muamele konusunda ailelerin nelere dikkat etmeleri gerektiğine açıklık getiriyorlar.

10 yaşın altı riskli

Cinsel çocuk istismarı, çocuğun kendisinden en az 6 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılması olarak tanımlanıyor.

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; yüzde 30'unun 2-5 yaş (henüz 17 aylık bebeğe tecavüz olayını hatırlayın), yüzde 40'ının 6-10 yaş, yüzde 30'unun ise 11 17 yaş grubunda olduğu görülüyor. Yani yüzde 70'i 10 yaşın altında. İstismarcıların yüzde 96'sı erkek, yüzde 80'i de çocuğun tanıdığı birisi.

Bu rakamlara bakıldığında insanın paranoyak olması bana göre çok normal.

Cinsel istismara uğrayan çocuklar kimi zaman yaşadıklarını aileleriyle paylaşırken kimi zaman da paylaşmıyor. Çünkü birçoğu ailesinin anlattıklarına inanmayacağından korkuyor. Kimi çocuk cinsel istismarcının tehditleri karşısında susmayı tercih ediyor. Kimi çocuk kendisine istismar yapan kişi tanıdık olduğu için koruma içgüdüsüyle susuyor ama yaptıklarını sevmiyor. Bazı çocuklar ailesine durumu nasıl anlatacağını bilemiyor. Ya da yapılan cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebiliyor. Ailesiyle cinsel konuları konuşmaktan utanıyor.

Belirtilere dikkat

Cinsel istismarın ne olduğunu, nasıl korunması gerektiğiyle ilgili bilgi vermemiz, çocuğun kendisine yapılanın doğru olmadığını fark etmesine yardımcı olabilir. Çocuğumuz böyle bir durumla (Allah korusun) karşı karşıya kaldığında söylenmesi gerektiğini öğrenirse kendisine en yakın kişiyle paylaşabilir.

Çoğunuz "Çocuğum cinsel istismara maruz kaldıysa ama söylemiyorsa nasıl anlarım?" diye merak ediyorsunuz. Cinsel istismara uğrayan çocuklarda tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, olayla ilgili kábuslar görülüyor. Uykuya dalma güçlüğü, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, olayı anımsatan nesnelere karşı yoğun psikolojik sıkıntı, korku, olayı anımsatan yerler, kişiler, görüntüler ve konuşmalardan kaçınma, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar, cinsel davranışlarda artma, yaşadığı cinsel travmayı yeniden yaşama ve tekrarlama eğilimi: cinsel oyunlar oynama, erişkinleri ayartıcı davranışlarda bulunma şeklinde bir tablo ortaya çıkıyor.

Çocuk büyütmek zor iş. Cinsel istismarın bu kadar yoğun olduğu bir ortamda işimiz daha da zor. Gözümüzü açık tutacağız.

Akşam haberlerini ailece izliyoruz. Ekranda son birkaç günü meşgul eden konu var. Nehir bana dönüp "Anne cinsel taciz ne demek?" diye sordu. Yutkundum. 9 yaşındaki bir çocuğa 78 yaşındaki birinin 14 yaşındaki küçük bir kız çocuğuna yaptıklarını öfkeme engel olarak anlatmam gerekiyordu. "Türkiye'nin başkenti neresi?" sorusuna "Ankara" yanıtını vereceğim ses tonuyla "Tanıdığın ya da tanımadığın birilerinin senin vücudunda özel yerlere dokunması" dedim. Kızım "Çok kötü bir şey" diye tepki gösterdi. Neyse ki kızım daha fazla uzatmadı.

Cinsel taciz ya da cinsel istismar tüm ebeveynlerin korkulu rüyası. Böyle bir riskin varlığı bile insanın huzurunu kaçırıyor. Ancak korkmak böyle bir tehlikeyi ortadan kaldırmaya maalesef yetmiyor. Çocuklarımızı cinsel istismardan korumak için biz ne kadar tetikte olsak da asıl tetikte olması gereken onlar. Bu nedenle onları bu konuda bilgilendirmemiz gerekiyor.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hamit Hancı ile Dr. Çağlar Özdemir, çocuk istismarı yani çocuğa kötü muamele konusunda ailelerin nelere dikkat etmeleri gerektiğine açıklık getiriyorlar.

10 yaşın altı riskli

Cinsel çocuk istismarı, çocuğun kendisinden en az 6 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz bırakılması olarak tanımlanıyor.

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; yüzde 30'unun 2-5 yaş (henüz 17 aylık bebeğe tecavüz olayını hatırlayın), yüzde 40'ının 6-10 yaş, yüzde 30'unun ise 11 17 yaş grubunda olduğu görülüyor. Yani yüzde 70'i 10 yaşın altında. İstismarcıların yüzde 96'sı erkek, yüzde 80'i de çocuğun tanıdığı birisi.

Bu rakamlara bakıldığında insanın paranoyak olması bana göre çok normal.

Cinsel istismara uğrayan çocuklar kimi zaman yaşadıklarını aileleriyle paylaşırken kimi zaman da paylaşmıyor. Çünkü birçoğu ailesinin anlattıklarına inanmayacağından korkuyor. Kimi çocuk cinsel istismarcının tehditleri karşısında susmayı tercih ediyor. Kimi çocuk kendisine istismar yapan kişi tanıdık olduğu için koruma içgüdüsüyle susuyor ama yaptıklarını sevmiyor. Bazı çocuklar ailesine durumu nasıl anlatacağını bilemiyor. Ya da yapılan cinsel davranışların yanlış olduğunu bilmeyebiliyor. Ailesiyle cinsel konuları konuşmaktan utanıyor.

Belirtilere dikkat

Cinsel istismarın ne olduğunu, nasıl korunması gerektiğiyle ilgili bilgi vermemiz, çocuğun kendisine yapılanın doğru olmadığını fark etmesine yardımcı olabilir. Çocuğumuz böyle bir durumla (Allah korusun) karşı karşıya kaldığında söylenmesi gerektiğini öğrenirse kendisine en yakın kişiyle paylaşabilir.

Çoğunuz "Çocuğum cinsel istismara maruz kaldıysa ama söylemiyorsa nasıl anlarım?" diye merak ediyorsunuz. Cinsel istismara uğrayan çocuklarda tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, olayla ilgili kábuslar görülüyor. Uykuya dalma güçlüğü, öfke patlamaları, konsantrasyon güçlüğü, olayı anımsatan nesnelere karşı yoğun psikolojik sıkıntı, korku, olayı anımsatan yerler, kişiler, görüntüler ve konuşmalardan kaçınma, yaşına uygun olmayan cinsel davranışlar, cinsel davranışlarda artma, yaşadığı cinsel travmayı yeniden yaşama ve tekrarlama eğilimi: cinsel oyunlar oynama, erişkinleri ayartıcı davranışlarda bulunma şeklinde bir tablo ortaya çıkıyor.

Çocuk büyütmek zor iş. Cinsel istismarın bu kadar yoğun olduğu bir ortamda işimiz daha da zor. Gözümüzü açık tutacağız.

667.jpg
 
Okul sırasında tecavüz şoku!

11 Kasım 2008


İnanılmaz ama sonunda bu da oldu! İlköğretim sınıfında ilişkiye giren 14 ila 15 yaşlarında iki öğrenci sınıfta basıldı!

Son günlerde art arda yaşanan cinsel şiddet olaylarına bir yenisi eklendi. Bu kez tecavüzün adresi bir ilk- öğretim okulu, zanlısı 15, mağduru ise 14 yaşında...

Skandal Çorum merkez Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu’nda yaşandı. F.T. (15), okul arkadaşı S.K. (14) ile boş bir sınıfta ilişkiye girdi. Sınıfta yaşanan olayı gören öğrenciler durumu okul yönetimine bildirdi.

2 öğrenci yetkililer tarafından sorgulandı. S.K.’nin ailesi Çorum Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak şikayetçi oldu. Polis tarafından gözaltına alınan F.T. tutuklanarak cezaevine gönderildi.

VALİ OLAYA EL KOYDU

Çorum Valisi Mustafa Toprak, ilköğretim okulundaki olaya el koyarak, ''Olayda okul yönetiminin bir ihmalinin olup olmadığının öğrenilmesi için 2 müfettiş görevlendirildi'' dedi.

Vali toprak, "Çocuklar arasında bir cinsel birleşmenin olduğunu zannetmiyorum. Cinsel manada yakınlaşma olduğunu düşünüyorum. Biz bu konuyu duyar duymaz araştırma başlattık. Ama olaya küçük yaşta çocukların karışmasından dolayı onları deşifre etmek istemedik. Çocukların ve ailelerin zarar görmesini istemedik'' diye konuştu.
 
Aydın'ın Germencik İlçesinde Bağlı Ortaklar Beldesinde 3 İlkokul Öğrencisine Tecavüz Ettikleri Gerekçesi ile Gözaltına Alınan 2'si 18 Yaşından Küçük 4 Kişi Çıkarıldıkları Mahkemece Tutuklanarak, Aydın E Tipi Cezaevi'ne Gönderildi.

Aydın'ın Germencik ilçesinde bağlı Ortaklar beldesinde 3 ilkokul öğrencisine tecavüz ettikleri gerekçesi ile gözaltına alınan 2'si 18 yaşından küçük 4 kişi çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak, Aydın E Tipi Cezaevi'ne gönderildi. Edinilen bilgiye göre, Germencik ilçesine bağlı Ortaklar beldesinde ilkokul 3. sınıf öğrencisi 9 yaşındaki İ.D., 4. sınıf öğrencileri 10 yaşındaki İ.K.., M.A., ve M.S.'yi okul çıkışında; amca oğulları olan 13 yaşındaki M.A. 14 yaşındaki R.A ve 18 yaşındaki C.A. kandırarak Yeşiltepe Mahallesi yakınlarındaki tren garı civarında ıssız bir mekana getirdiler. Burada ''Cinsel istismar suçundan'' sabıkası olduğu bildirilen 36 yaşındaki S.Y. ile birlikte diğer zanlılar çocuklara tecavüz ederken çocukları kimseye söylememeleri için tehdit ettiler.
jandarmatecavuzcumersini.jpg
Ertesi gün okula giden çocukların durumlarından şüphelenen öğretmenleri, çocuklarla görüşerek korkunç olayı öğrendi. Okul idaresi tarafından durum polise bildirildi. Uzmanlar eşliğinde çocuklarla görüşen polis, olayın zanlısı 4 kişiyi kısa sürede yakalayarak gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen 4 zanlı da çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayla ilgili tahkikatın sürdürüldüğü bildirildi.
 
canım çok teşekkürler önemli bir konu bu okuduğum haberlerden şok oldum inan Rabbim korusun neler oluyor şaşırdım kaldım biraz araştırma yaptım da bir yazı çok hoşuma gitti ekliyorum
Pedagog Adem Güneş, küçük yaştaki çocukları taciz ve tacizcilerden korumanın yolunun çocuklara bilinçsizce ve korku dolu nasihatler vermek değil, onlarda Temel Davranış Reflekslerini geliştirmek olduğunu söyledi.


Güneş, belli bir eğitim metodu izlenilerek geliştirilen bu refleks sayesinde çocuğun kendisini tacize karşı ani bir refleks davranışla kendini savunmaya çalışacağını belirtti.


Çocuklara yönelik taciz, toplumun tüm tepkisine rağmen devam etmekte. Vicdan sahibi hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu çirkin ve iğrenç olay tüm ana babaların yüreğini ağzına getirmekte, tacize uğramış çocukların hayatlarında tamir edilemeyecek izler bırakmaktadır? Peki, çocuklar bu çirkin olaydan kendilerini nasıl koruyacaklar?





Sistem Yayıncılık tarafından yayımlanan ve Pedagog Adem Güneş`in kaleme aldığı `Anababaların Korkulu Rüyası, Çocuklara Yönelik Taciz` isimli kitapta çocukların korku ve endişeye düşürülmeden kendilerine yönelebilecek bir taciz konusunda nasıl eğitilmesi gerektiği ayrıntıları ile ele alıyor. Kitap aynı zamanda, bu konuda anne babanın bilmesi gerekli olan temel öğretilere de yer veriyor. Kitap özellikle aile içi iletişim ve bilgi akışının sağlıklı olmasının önemini vurgularken, ihmal edilmiş çocukların potansiyel taciz kurbanı olduklarının altını çiziyor.





Pedagog Adem Güneş, kitapta anne babaların çocuğun kendini koruyabilmesi için bir eğitim süreci takip etmeleri gerektiğini belirtiyor. Bu eğitim sürecinin en önemli bölümünü `Tacize karşı refleks kazanma` kısmı oluşturuyor.


Pedagog Güneş, farkında olunmasa da insan vücudunun kendisine yönelmiş birçok tehlikeyi refleksleri sayesinde bertaraf ettiğini belirterek `Küçük yaştaki çocukların tacizden korunabilmesi için refleks kazanmaya ihtiyaçları vardır. Çocuk, kendisine yönelmiş bir taciz tehlikesine farkında bile olmadan, refleks halinde karşı koymasını öğrenmelidir` diyor.


Çocuklar bu refleksi nasıl öğrenecek? Pedagog Güneş, çocuğa 4-7 yaşlarında iken bazı bilinçler kazandırılmasının çocuğun kendini tacize karşı korumada hayati öneme sahip olduğunu belirterek bu bilinçleri şöyle sıralıyor:


`Bedenim bana aittir` bilinci: Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir. Kendi bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan ve kendi bedeni üzerinde başkalarının bir şeyler yapabileceğini düşünen çocuk rahatlıkla taciz tuzağına düşebilmektedir. Anababalar çocukları 4 yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir. Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anababaların çocuklarının bedenleri ile yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir. Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır. Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.


`İzin verirsem dokunabilirsin` bilinci: Bu bilincin oluşturulması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken `seni öpebilir miyim?` diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir. Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır.


`Dokunulması yasak olan yerlerim` refleksi: Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.


`Fiziksel baskıya direnme` refleksi: Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Anne babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler. Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir.


`Vücudum görünmemeli` hissi: Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır. Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.


`Banyoda çıplak olunmaması` bilinci: Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. Ayrıca çocuklar banyo yaparken üzerinde külotu da bulunmalıdır ki çocuk genital bölgelerinin görülmemesi ilkesini pratikte yaşayarak öğrenmiş olsun.


Tuvalette benden başkası olmamalı bilinci: Bazı anne babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin `özel` bir mekan olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvalette iken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.


`Soyunma ve giyinmede yalnızlık` ilkesi: Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir. Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir.


`İzin verirsem kabul edilirsin` ilkesi: Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren `izin verirsem kabul edilirsin` ilkesi hayata geçirilmelidir. Anne baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.
 
canım çok teşekkürler önemli bir konu bu okuduğum haberlerden şok oldum inan Rabbim korusun neler oluyor şaşırdım kaldım biraz araştırma yaptım da bir yazı çok hoşuma gitti ekliyorum
Pedagog Adem Güneş, küçük yaştaki çocukları taciz ve tacizcilerden korumanın yolunun çocuklara bilinçsizce ve korku dolu nasihatler vermek değil, onlarda Temel Davranış Reflekslerini geliştirmek olduğunu söyledi.


Güneş, belli bir eğitim metodu izlenilerek geliştirilen bu refleks sayesinde çocuğun kendisini tacize karşı ani bir refleks davranışla kendini savunmaya çalışacağını belirtti.


Çocuklara yönelik taciz, toplumun tüm tepkisine rağmen devam etmekte. Vicdan sahibi hiçbir insanın kabul edemeyeceği bu çirkin ve iğrenç olay tüm ana babaların yüreğini ağzına getirmekte, tacize uğramış çocukların hayatlarında tamir edilemeyecek izler bırakmaktadır? Peki, çocuklar bu çirkin olaydan kendilerini nasıl koruyacaklar?





Sistem Yayıncılık tarafından yayımlanan ve Pedagog Adem Güneş`in kaleme aldığı `Anababaların Korkulu Rüyası, Çocuklara Yönelik Taciz` isimli kitapta çocukların korku ve endişeye düşürülmeden kendilerine yönelebilecek bir taciz konusunda nasıl eğitilmesi gerektiği ayrıntıları ile ele alıyor. Kitap aynı zamanda, bu konuda anne babanın bilmesi gerekli olan temel öğretilere de yer veriyor. Kitap özellikle aile içi iletişim ve bilgi akışının sağlıklı olmasının önemini vurgularken, ihmal edilmiş çocukların potansiyel taciz kurbanı olduklarının altını çiziyor.





Pedagog Adem Güneş, kitapta anne babaların çocuğun kendini koruyabilmesi için bir eğitim süreci takip etmeleri gerektiğini belirtiyor. Bu eğitim sürecinin en önemli bölümünü `Tacize karşı refleks kazanma` kısmı oluşturuyor.


Pedagog Güneş, farkında olunmasa da insan vücudunun kendisine yönelmiş birçok tehlikeyi refleksleri sayesinde bertaraf ettiğini belirterek `Küçük yaştaki çocukların tacizden korunabilmesi için refleks kazanmaya ihtiyaçları vardır. Çocuk, kendisine yönelmiş bir taciz tehlikesine farkında bile olmadan, refleks halinde karşı koymasını öğrenmelidir` diyor.


Çocuklar bu refleksi nasıl öğrenecek? Pedagog Güneş, çocuğa 4-7 yaşlarında iken bazı bilinçler kazandırılmasının çocuğun kendini tacize karşı korumada hayati öneme sahip olduğunu belirterek bu bilinçleri şöyle sıralıyor:


`Bedenim bana aittir` bilinci: Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir. Kendi bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan ve kendi bedeni üzerinde başkalarının bir şeyler yapabileceğini düşünen çocuk rahatlıkla taciz tuzağına düşebilmektedir. Anababalar çocukları 4 yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir. Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anababaların çocuklarının bedenleri ile yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir. Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır. Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.


`İzin verirsem dokunabilirsin` bilinci: Bu bilincin oluşturulması için anne baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken `seni öpebilir miyim?` diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir. Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır.


`Dokunulması yasak olan yerlerim` refleksi: Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.


`Fiziksel baskıya direnme` refleksi: Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Anne babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler. Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir.


`Vücudum görünmemeli` hissi: Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır. Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.


`Banyoda çıplak olunmaması` bilinci: Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. Ayrıca çocuklar banyo yaparken üzerinde külotu da bulunmalıdır ki çocuk genital bölgelerinin görülmemesi ilkesini pratikte yaşayarak öğrenmiş olsun.


Tuvalette benden başkası olmamalı bilinci: Bazı anne babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin `özel` bir mekan olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvalette iken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.


`Soyunma ve giyinmede yalnızlık` ilkesi: Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir. Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir.


`İzin verirsem kabul edilirsin` ilkesi: Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren `izin verirsem kabul edilirsin` ilkesi hayata geçirilmelidir. Anne baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.


SEVGİLİ KK DOSTUM EVLATLARIMIZIN BAŞINA BİRŞEY GELMEMESİ İÇİN BEBEKLİKTEN İTİBAREN NASIL YETİŞTİRECEĞİMİZ KONUSUNDA Kİ BU ÇOK AYDINLATICI YAZI İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM a.s.
 
çok kötü,güncel yaşamda sürekli görülen,yaşanılan olaylar.allah tüm bunları yapamadan ıslah etsin.:oklava: :oklava:çocuklarımızıda eğitmemiz lazım,koşulan tehditlere,iknalara inanmaması için.ne kadar yapabilirler artık.yanlarında olduğumuzu ,onlara inandığımızı bilmeleri gerekiyor.oofff çok kötü yaa ne diycemi bilemedim.allah korusun tüm evlatlarımızı.
emeğine sağlık canım benim.emeğine sağlık..çookk teşekkürler.
 
Allah ım korusun çocuklarımızı:Saruboceq:.Evet,evet,evet her şeyin başı eğitim,sevgi ve ilgi:1hug:.Bunları sağlamamız gerek,elimizden geldiğince.a.sBu olayları yaşayanlarında,altında kimbilir neler,neler,ne eksiklikler vardır,hayatlarında.:1no2:Evlat sahibi olmak,öyle büyük bir sorumlulukki,doğurmakla bitmiyor işte her şey.:çok üzgünüm:Allah,güzel yazılar yazsın,iyilerle karşılaştırsın inşallah yavrularımızı.:Saruboceq::nazar:
 
8.ci sınıfta bir kız öğrencim vardı.O kadar sessiz o kadar içe kapanıktı ki!Sınıf arkadaşları sürekli olarak okul çıkışı kızı taciz ediyorlarmış.Kızcağız korkusundan kimseye diyememiş.Bana söylediğinde ise direk okul yönetimini haberdar ettim.Sonuç: bunu yapanlar dayak yemekle kaldı.Aileler bir gün olsun okula gelmedi.
Bir erkek öğrencime ise kendinden yaşça büyük bir arkadaşı tarafından tecavüz edildi.Savcılık hemen yapanı buldu ama ne fayda...
İçim acıdı bu çocuklara.İnanın bir eğitimci olarak bu çocuklara neler veriyoruz diye düşündüm.Geleceğin yan kesicileri,tecavüzcüleri,.....
Küçük bir yer olduğu için ailelerin eğitim düzeyi çok düşük,ilgisiz.Kimbilir aileler çocukların neler yaptıklarıyla biraz ilgili olsa bunlar yaşanmayabilirdi.
Mesleğimi bıraksam da bu konu hala içimi yakıyor.Ne olur çocuklarınıza sahip çıkın.
 
Çok güzel bir başlık.Çocuklara bu konuda yeterli bilinci kazandırmalıyız.

geçen yıl 2. sınıfı okuturken böyle bir olay öğrencimin başına geldi.Benim öğrenci tuvalete girince kapıyı kilitlemiyormuş.4. sınıftan bi öğrencide ısrarla o tuvaletteyken kapıyı açmaya çalışıyormuş.
Çocuk geldi bana söyledi.Utanıp sıkılıp söylemeseydi belki daha kötü olaylar yaşanabilirdi.

bende öğrencime tuvaletin kapısını kilitlemesi gerektiğini söyledim.
İçeride kilitli kalırım diye korkuyordu.Ona kilitli kalırsa bağırmasını söyledim,kapıyı dışarıdan bozuk para ile açabileceğimizi gösterdim.

Diğer öğrencinin de kendisiyle konuştum durumu öğretmenine bildirdim.

Çocuklara böyle durumların doğal olmadığını anlatmalıyız.Ev -Hanımı da güzel bir alıntı yapmış cidden.Orda yazanları çocuğa kazandırmalıyız.
 
televizyonlarda onca abuk sabuk programlar yerine bu tarz sosyal konulara daha çok ağırlık verilmesini,her şeyden önce toplumca bilinçlendirilmenin çok daha etkili olacağı kanısındayım...
yıllardır kanayan yaraların tedavisi yerine kangren olana denk beklenildi ve hala daha bekleniliyor ve bu konuda kayde değer atılımlar yok ne yazıkki...
en azından bizler üstümüze düşen görevleri yerine getirmeliyiz
tabi öncelikle anne ve anne adaylarnın bu konulara daha duyarlı olmaları,kendilerini eğitmeleri lazım
bilinçli annenin yetiştirdiği çocuk oluşabilecek riski minimuma düşürerek hayata başlar böylece...
konuşabilen,derdini anlatan ve sığınmayı içinde değil ebeveyn ve öğretmenlerde olduğunu onlara öğretirsek oluşacak yada oluşmuş durumların önüne daha kolay geçilebilinir elbette...
öğretmen arkadaşlarımızın sergilediği içten ve anaç duyguları için teşekkür ediyorum kendilerine...a.s.
emanet ettiğimiz ellerde kendi çocuklarına duydukları ilgi ve sevgiyle onlara sahip çıkmaları güven verdi bana...a.s
 
arkadaşlar çok güzel bir konuya parmak basmışsınız.teşekkürler ,nedense bu tür olaylara bugünlerde o kadar çok rastlıyoruzki ,çok kötü .toplumumuz nereye gidiyor diye düşünmeden edemiyorum allah herkesin yardımcısı olsun çocuklarımızı da korusun inşallah
 
biz ne kadar öğretirsek öğretelim allah çocuklarımızı kötü niyetli kişilerin eline düşürmesin
ben çocukkende çevremizde yaşanan bir tecavüz olayından dolayı ailem tarafında bu konuda oldukça iyi eğitildim
ama çocuksun sonuçta;
çok çok iyi hatırlıyorum annemin babamın ne demek istediğini ne tür insanlardan korumak isteğini
bi türlü anlayamıyordum..
bunu ancak büyüdüğüm zaman anladım..
neyi nasıl anlatıcas ki? sadece ayıbı bilmelerini sağlamakla taciz olayını önlemiş mi oluyoruz ?kesinlikle hayır tabiki..
çünkü asıl önemli olan potansiyel tacizcinin ayıbı bilmemesi..
gazetelerde okuyoruz amcası ,dayısı ,öğretmeni,hatta babasının tacizine tecavüzüne uğramış bi sürü çocuk var ..
.onlara amcalarından dayılarından hatta ve hatta babalarındn korkmayımı öğretices
bu onların hayata çok güvensiz bireyler olarak yetişmelerini sağlamazmı? daha bugün açılan bir konuda epilepsi hastası bir çocuğun yoğun bakımda uğradığı tacizi okuduk
bi çocuğun en aciz durumundan faydalanmak isteyen bi yaratık burda söz konusu
bu ve butür yaratıklardan çocuklarımızı nasıl koruyacağız
bu yaratıkların önüne geçmek için her seferinde mutlaka bir kurban mı vermemiz gerekiyoo
açıkçası bu konu benim uzun zamandır düşündüğüm bir konu idi çocuklarımı nasıl bilinçlendirebilirim? çok fazla seçenek yok gibi
her anne gibi bende onlara öğütlerde tenbihlerde bulunuyorum aşağıda yazdığınız herşeyi de yaptım çocuklarım güvenndemi?
- hayır
ne yapıcas bilmiyorum... çok yazık ama bu konuda ben umudumu iyice yitirdiğimi düşünüyorum
çocuklarım için girdikleri ortamları gözlemlemekten ve allaha dua etmekten başka bi çözüm yolu yok..
en başındada dediğim gibi allah kötü niyetli insanların şerrinde korusun:Saruboceq:
 

Kahve Delisi arkadaşım yapılabilecek çok şeyler var...

mesela ben 14 yaşında ki erkek evladımı, bu tablolar yoktu o zamanlar ama bu tablolardakileri 2 yaşından itibaren öğreterek eğiterek büyüttüm..çok şükür Allah ın izniyle sapasağlam bir genç oldu.

sizler de alacaksınız çocuklarınızı karşınıza aşağıda ki verdiğim linkteki tabloları ister göstererek ister göstermeyerek tek tek anlatacaksınız...

mutlaka evlatlarımız ilk önce Allah'a emantler fakat bize emrolunan tebbir almaktır a.s.





http://www.kadinlarkulubu.com/aile-...ediyorsunuzquotcocuk-istismari-nedirquot.html
 
Kahve Delisi arkadaşım yapılabilecek çok şeyler var...

mesela ben 14 yaşında ki erkek evladımı, bu tablolar yoktu o zamanlar ama bu tablolardakileri 2 yaşından itibaren öğreterek eğiterek büyüttüm..çok şükür Allah ın izniyle sapasağlam bir genç oldu.

sizler de alacaksınız çocuklarınızı karşınıza aşağıda ki verdiğim linkteki tabloları ister göstererek ister göstermeyerek tek tek anlatacaksınız...

mutlaka evlatlarımız ilk önce Allah'a emantler fakat bize emrolunan tebbir almaktır a.s.
canım ne yaparsn yap ne öğretirsen öğret zaman o kadar kötü ki
sapıklar heryerde ve bunların zerre kadar vicdanı yok
benimde 13 yaşında bir oğlum 6 yaşında bir kızım var eminol bende onları bilinçlendirmeye çalışıyorum ama çok çaresiz umutsuz ve mutsuzum bu konuda

kaç yıllık servis şöförümüzün kızımı belinden tutup arabadan indirmesinden dahi rahatsız oluyorum halbuki tanıdığım bildiğim hiç bi ard niyeti olmayan bi insan bu şekilde nasıl yaşanırki

bu ülkede su kuyularından tecavüz edilip atılmış onlarca çocuk cesedi çıkarıldı o çocukların sence ailesi çokmu ilgisizdii bence senden benden bi farkı yoktu o ailelerin sadece iğrenç yaratıklar kurban olarak onların çocuklarını seçti
malesef çocuklar çok korumasızlar ve çok temiz kalpliler
 
Kahve Delisi arkadaşım yapılabilecek çok şeyler var...

mesela ben 14 yaşında ki erkek evladımı, bu tablolar yoktu o zamanlar ama bu tablolardakileri 2 yaşından itibaren öğreterek eğiterek büyüttüm..çok şükür Allah ın izniyle sapasağlam bir genç oldu.

sizler de alacaksınız çocuklarınızı karşınıza aşağıda ki verdiğim linkteki tabloları ister göstererek ister göstermeyerek tek tek anlatacaksınız...

mutlaka evlatlarımız ilk önce Allah'a emantler fakat bize emrolunan tebbir almaktır a.s.
canım ne yaparsn yap ne öğretirsen öğret zaman o kadar kötü ki
sapıklar heryerde ve bunların zerre kadar vicdanı yok
benimde 13 yaşında bir oğlum 6 yaşında bir kızım var eminol bende onları bilinçlendirmeye çalışıyorum ama çok çaresiz umutsuz ve mutsuzum bu konuda
kaç yıllık servis şöförümüzün kızımı belinden tutup arabadan indirmesinden dahi rahatsız oluyorum halbuki tanıdığım bildiğim hiç bi ard niyeti olmayan bi insan bu şekilde nasıl yaşanırki
bu ülkede su kuyularından tecavüz edilip atılmış onlarca çocuk cesedi çıkarıldı o çocukların sence ailesi çokmu ilgisizdii bence senden benden bi farkı yoktu o ailelerin sadece iğrenç yaratıklar kurban olarak onların çocuklarını seçti
malesef çocuklar çok korumasızlar ve çok temiz kalpliler


son derece haklısın herkese potansiyel sapık olarak bakmamız lazım...

ama dikkatini çekerim sapık olarak değil POTANSİYEL SAPIK olarak bakmalıyız

evlatlarımıza eğitim verirken paronoya derecesinde değil tabiki tedbirli olma ile paronoyak arasındaki ince çizgiyi ayırtederek eğitmeliyiz evlatlarımızı

eğer aradaki çzigiyi ayırt edemeyeceğinizden endişeniz varsa mutlaka bir uzmandan veya okulun rehberlik öğretmenlerinden yardım isteyin...

aklıma güzelbir fikir geldi; milli eğitim bakanlığından öğrencilere "istismar ve istismardan korunmanın yolları" konusunda eğitim vermelerini için talepte bulunmak lazım..

konu çok hassas ve olayların durulmaya niyeti yok :1no2:

bizler çaresizce endişe içinde sapığın bize vurmamasını bekleyecek yerde elimizden ne ama ne gelirse yapmalıyız

yarın çok geç olabilir:1no2:

ben evladımı yetiştirdiğim gibi çevremde yolda metroda markette hastanede bankada nerde evlat sahibi bir kadın görsem hemen derse başlıyorum
 
son derece haklısın herkese potansiyel sapık olarak bakmamız lazım...

ama dikkatini çekerim sapık olarak değil POTANSİYEL SAPIK olarak bakmalıyız

evlatlarımıza eğitim verirken paronoya derecesinde değil tabiki tedbirli olma ile paronoyak arasındaki ince çizgiyi ayırtederek eğitmeliyiz evlatlarımızı

eğer aradaki çzigiyi ayırt edemeyeceğinizden endişeniz varsa mutlaka bir uzmandan veya okulun rehberlik öğretmenlerinden yardım isteyin...

aklıma güzelbir fikir geldi; milli eğitim bakanlığından öğrencilere "istismar ve istismardan korunmanın yolları" konusunda eğitim vermelerini için talepte bulunmak lazım..

konu çok hassas ve olayların durulmaya niyeti yok :1no2:

bizler çaresizce endişe içinde sapığın bize vurmamasını bekleyecek yerde elimizden ne ama ne gelirse yapmalıyız

yarın çok geç olabilir:1no2:

ben evladımı yetiştirdiğim gibi çevremde yolda metroda markette hastanede bankada nerde evlat sahibi bir kadın görsem hemen derse başlıyorum

okul yönünden çok şanslıyız müdürümüz bu konu üstüne çok duruyor devlet okulu olmasına ragmen bize bir çok imkan sundu saolsun okulumuzda 2 tane güvenlik var maaşını veliler karşılıyor ayrıcada rehber öğretmen cuma günleri özellikle bu konularda çocukları bilinçlendirmeye çalışıyor ama dediğim gibi ben çok umutsuzum
 
okul yönünden çok şanslıyız müdürümüz bu konu üstüne çok duruyor devlet okulu olmasına ragmen bize bir çok imkan sundu saolsun okulumuzda 2 tane güvenlik var maaşını veliler karşılıyor ayrıcada rehber öğretmen cuma günleri özellikle bu konularda çocukları bilinçlendirmeye çalışıyor ama dediğim gibi ben çok umutsuzum


Türkiyedeki her anne senin gibi hissediyor artık ....

yalnız değilsin ama ilk şoku atlatıp artık atağa geçtik sende atlat ve yanımıza gel :teselli:
 
bu konu sürekli güncellensin lütfen
cok önemli oldugunu düşünüyorum
keşke bunları yapmak zorunda olmasaydık
 
Back