• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Odtü'de eylem ve sökülen ağaçlar

Değerli Mensuplarımız ve Sevgili Öğrencilerimiz,

Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin Üniversitemizin bilgisi ve izni olmaksızın, 18 Ekim 2013 Cuma gecesi saat 21.15 civarında Yerleşkemize girerek yol inşaatına başlaması ve ağaçları sökerek kaldırması ile başlayan sürece ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planına ilişkin aşağıdaki bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz:

Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin 18 Ekim 2013 Cuma gecesi habersiz ve izinsiz olarak yerleşkemize girerek baskın şeklinde başlattığı yol inşaatının ve ağaçların kaldırılmasının durdurulması için Rektörlük tarafından meşru tüm çözüm yolları denenmiş, gece boyunca ilgili kurumlara ve yetkili mercilere sözlü ve yazılı olarak ulaşılmaya çalışılmıştır. Ancak yapılan başvurulara rağmen Belediye ekiplerinin faaliyetleri sabah 6.30’a kadar sürmüştür.

19 Ekim 2013 Cumartesi günü Üniversite Yönetimi, Hukuk Müşavirliği, ilgili birim yöneticileri ve Yönetim Kurulu üyeleri saat 10.00 – 17.00 saatlerinde toplanarak yasal ve idari yönlerden stratejileri tartışmıştır. Toplantının sonunda hazırlanan Rektörlük Açıklaması 19 Ekim 2013 Cumartesi Üniversitemiz web sayfasında kamuoyu ile paylaşılmıştır.

20 Ekim 2013 Pazar günü Rektörlük yöneticilerinin, Üniversite Senatosu ve Üniversite Yönetim Kurulu üyelerinin, Şehir ve Bölge Planlama ve Mimarlık Bölümleri öğretim üyelerinin, hukuk müşavirlerinin ve teknik birim yöneticilerinin katılımıyla 14.00 – 19.00 saatleri arasında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan planın, ODTÜ önerisinden farklı olduğu noktalar değerlendirilmiş ve itiraz edilecek noktalar belirlenmiştir. ODTܒnün plana itirazları en kısa sürede Bakanlığa iletilecektir. Plan 4 Ekim 2013 tarihinde askıya çıktığından, bir aylık itiraz süresi 4 Kasım 2013 tarihinde sona ermektedir.

Toplantılarda alınan kararlar doğrultusunda öngörülen eylem planı aşağıda özetlenmiştir.

Yerleşkeye izinsiz girilmesi, ağaçların sökülerek kaldırılması ve bu müdahaleden sorumlu kişi ve kurumlar hakkında yasal başvurular 21 Ekim 2013 Pazartesi gününden itibaren başlatılacaktır. Bu işlemlere ilişkin ayrıntılı bilgiler ilerleyen günlerde sizlerle paylaşılacaktır.
Üniversite Senatosu 22 Ekim 2013 Salı günü saat 13.30’da toplanarak konu hakkında Üniversitemizin tepkisini yansıtan bir metni karara bağlayacaktır.
Üniversite Senatosunun duyurusu 23 Ekim 2013 Çarşamba günü basın mensupları ile paylaşılacaktır.
24 Ekim 2013 Perşembe günü veya 25 Ekim 2013 Cuma günü Yerleşkemize yaklaşık 3000 fidan dikilmesini amaçlayan bir etkinlik düzenlenecektir. Bu etkinliğe tüm mensuplarımız ve öğrencilerimiz davetlidir. Etkinlik programı Üniversitemiz web sayfasında duyurulacaktır.
Bakanlık tarafından onaylanan planla ilgili bir bilgi notu hazırlanarak Üniversite kamuoyu ile paylaşılacak ve bilgilendirme toplantıları düzenlenecektir.


Yerleşkemize yapılan müdahale ve ağaçların sökülerek kaldırılmasına ve ODTÜ Koruma Amaçlı İmar Planındaki değişikliklere yapılacak itirazlara ilişkin olarak başlatılan yasal süreçlerdeki gelişmeler mensup ve öğrencilerimizle paylaşılacaktır.

Bilgilerinize saygı ile sunulur.

Rektörlük

21.10.2013
 
Az kaldı,ODTÜ yü yıkıp yerine AVM yapalım diycekler:27:

Maksat öğrenciler sosyalleşsin değil mi? :51:

Yandaş medya yavaş yavaş niyetini belli etmeye başlamış;

Hüseyin KOCABIYIK: Ankara'nın paraziti ODTÜ
22.10.2013
Bir kişinin veya bir kurumun ne kadar değerli olduğunu anlamanın basit bir yolu var: "O olmazsa ne olur?" sorusunu sormak.
Bu sorudan "o olmazsa olmaz!" şeklinde bir sonuç çıkarsa o kişinin, o kurumun nazını çekmek mantıklı bir davranıştır.
Ya "olsa da olur, olmasa da" diyeceğiniz türden bir nesneyse ne yapmak iktiza eder? Bunun da basit bir cevabı var: Ya önemsemeyeceksiniz ya da ondan kurtulacaksınız!

***


ODTÜ'lü eşkıyanın yol eylemleri sürüyor. Tüm anlaşmalar yapılmış... Hukuki herhangi bir engel yok... Rektörlük onay vermiş... Ama eşkıya eylemde. 12 Mart eylemcilerini barındıran...
Bize Göktürk-2 uydusu onurunu yaşatmayan... Başörtülü kızları taciz eden ODTÜ'lüler bunlar.
Bilimsel Atıf Endeksi'nde ilk yüze dahi girememiş... "Türk buluşu" diyeceğimiz tek buluş gerçekleştirememiş bu kötü şöhretli üniversite Ankara'nın sorunu haline gelmiş durumdadır.
***


Başa dönelim ve soralım:
Şu ODTÜ denen üniversite olmamış olsa Ankara ne kaybeder? Üniversite sistemimiz ne kaybeder?
Türkiye'nin bilimsel varlığı ne kaybeder?
Cevabı belli: Hiçbir şey kaybetmez! Kuruluş amacında başarılı olamamış bu şöhreti kazıp kurumu kapatsak inanın Türk üniversite sistemi kazançlı çıkar. ODTÜ'nün kuruluş amacı neydi?
Ben Melih Gökçek'in yerinde olsam bu konuyu tartışmaya açarım.

Tek dileğim bu adamlar gibi parazitlerden kurtulur bir gün bu ülke.

Tüm yazılarında hedef ODTÜ.
 
Yandaş medya yavaş yavaş niyetini belli etmeye başlamış;

Hüseyin KOCABIYIK: Ankara'nın paraziti ODTÜ
22.10.2013
Bir kişinin veya bir kurumun ne kadar değerli olduğunu anlamanın basit bir yolu var: "O olmazsa ne olur?" sorusunu sormak.
Bu sorudan "o olmazsa olmaz!" şeklinde bir sonuç çıkarsa o kişinin, o kurumun nazını çekmek mantıklı bir davranıştır.
Ya "olsa da olur, olmasa da" diyeceğiniz türden bir nesneyse ne yapmak iktiza eder? Bunun da basit bir cevabı var: Ya önemsemeyeceksiniz ya da ondan kurtulacaksınız!

***


ODTÜ'lü eşkıyanın yol eylemleri sürüyor. Tüm anlaşmalar yapılmış... Hukuki herhangi bir engel yok... Rektörlük onay vermiş... Ama eşkıya eylemde. 12 Mart eylemcilerini barındıran...
Bize Göktürk-2 uydusu onurunu yaşatmayan... Başörtülü kızları taciz eden ODTÜ'lüler bunlar.
Bilimsel Atıf Endeksi'nde ilk yüze dahi girememiş... "Türk buluşu" diyeceğimiz tek buluş gerçekleştirememiş bu kötü şöhretli üniversite Ankara'nın sorunu haline gelmiş durumdadır.
***


Başa dönelim ve soralım:
Şu ODTÜ denen üniversite olmamış olsa Ankara ne kaybeder? Üniversite sistemimiz ne kaybeder?
Türkiye'nin bilimsel varlığı ne kaybeder?
Cevabı belli: Hiçbir şey kaybetmez! Kuruluş amacında başarılı olamamış bu şöhreti kazıp kurumu kapatsak inanın Türk üniversite sistemi kazançlı çıkar. ODTÜ'nün kuruluş amacı neydi?
Ben Melih Gökçek'in yerinde olsam bu konuyu tartışmaya açarım.

Tek dileğim bu adamlar gibi parazitlerden kurtulur bir gün bu ülke.

Tüm yazılarında hedef ODTÜ.


Bize lazım olmadığı iddia edilen,ellerinden gelse bilimi falan umursamayıp kapatacakları ODTÜ ye bakın kaçıncı sırada;


İngiltere merkezli Quacquarelli Symonds kuruluşu, 2013 yılı için“Dünyanın en iyi 800 Üniversitesi” listesini 10 Eylül’de açıkladı. Listeye Türkiye’den en yüksek dereceyle giren üniversite ODTÜ oldu.

Mühendislik ve Teknoloji alanında ODTÜ 177. sırayı elde ederek, tüm alanlarda en iyi 200 dünya üniversitesi içerisinde yer alan tek Türk üniversitesi oldu.
ODTÜ, eğitim ve araştırma faaliyetlerini yürüttüğü tüm alanlarda Türkiye’deki üniversiteler arasında en yüksek dereceleri elde etti. Bu yıl listenin 431-440 bandına yükselen ODTÜ, Türkiyede yine birinci.


Bazılarına lazım olmayabilir ama bize çok lazım ODTÜ.
 
Maksat sadece yolsa...
$1382194_538357169577219_2021375243_n.jpg
 
Öncelikle bu yolun hikayesi nedir onu hatırlamakta fayda var. Tartışma bahsi geçen iki yol üzerinden yürüyor fakat ikisinin de ayrı olduğu gözden kaçırılarak olay tek noktaya dayandırılıyor:Ağaç Kesimi . Türkiye Cumhuriyeti 2013 yılı kadar çevreci bir yıl görmemiştir.
Aslında konun özü basit ancak iki tarftanda olayı kendi lehinde şekillendirmek isteyen gruplarca su bulanıklaştırıldıkça bulanıklaştırlıyor. e milletin kafası zaten karışık, her bilgi birbirne girmiş, varsın bir daha grisin. kurt puslu havayı sever.
Rektör Acar,23 Ağusto 2011 tarihind eyaptığı açıklama da ,ikinci projenin ''Ankara Büyükşehir Belediyesince yapılan 1/25000 ölçekli planda bulunan Bilkent Yolu ile Anadolu Bulvarı arasında ve Eskişehir Yolu'na paralel olarak önerilen yol' olduğunu, ''ODTÜ'nün eğitim binaları arasından geçmesi planlanan bu yolun, şehircilik ilkeleriyle bağdaşmadığı, üniversitenin bütünlüğünü bozacağı, can tehlikesi oluşturacağı ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçeleriyle mahkemeler tarafından uygun görülmediğini '' ifade ediyor
Yani; bir yol ile Üniversitenin bütünlüğünü bozacak herhangi bir girşim yok ortada. Şu anda inşaatı devam eden yol ise, Otdünün içinden geçmiyor, takip edenler bilirler, yol; Anadolu Bulvarı'nın devamı olarak ODTÜ A1 kapısından A4 kapısına, oradan da 100. Yıl ve Çiğdem mahallelerinin içinden geçerek Konya Yolu'na bağlanıyor. Geçtiği güzergahta, ikisi ODTÜ arazisinin içinde, biri 100. Yıl İzci Park'ının yanında ve biri de Konya Yolu bağlantısı olmak üzere dört adet kavşak yapılması planlanıyor. 4'er şeritten 8 şeritli ve 50 metre genişliğinde inşa edilecek olan bu yol, bağlantı noktalarında 12 şeride kadar çıkıyor. 100. konun özüne inenlerin üzerinde durduğu nokta, asıl mağdurların 100. Yıl ve Çiğdem mahalleleri olduğu. Yol; 1991 yılında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın tarafından Belediye Meclisi'ne sunularak onay görüyor. Ve yapılan çalışmalar, görüşmeler ile Karayolları ile Otdü arasında anlaşma imzalanıyor. O zamndan bu zamana 22 yıl geçmiş. Bu zaman zarfında bu kararlara rağmen iki mahalle vücuda gelmiş. Mahalle halkı makul nedenlerden ötürü yola karşı çıkıyor. Mahallenin , ikiye bölünmesi, gürültü, çevre kirliliği vb.
Gelelim bir bardak suda fırtınlar kopmasına müsade edenlere. Aradan 22 yıl geçmiş, Otdü ile Gökçek'in arası zaman zaman çok gerilmiş. Ortada birde Gökçek'in Çılgın Projesi, Eymir gölü meselesi var. Başkanlığı ölene kadar götrümeye niyetli olan Gökçek, başkanlık için her "yol" mübahtır diyerek olayı bazen çok abartıyor. başkanlığı süresince konuya el atmayıp tamda bu dönemde bunu öyle güzel pazarlıyor ki. kamuoyunda madur, çalışmaları belirli çevrelerce engellenmeye çalışılan hizmetkar başkan rolüne bürünüyor. belkide sürenin altı böyle pek çok proje ile dolu idi sayın Başkanın. Zamanı geldikçe kullanılan sansasyonel projeler! Ama adaylığı, hiç bu kadar kritiğe kalmadığından son kozunu iyi değerlendirme çabasında. Kendi çapında haklı. Ama ya öbür taraf. Yine ağaç üzerinden acaba ne koparabiliriz derdindeki öbür taraf. gerçeklerin üzerini örtmeye, tüm tuzaklara takılma çabasına rağmen devam eden öbür taraf. kimse kusura bakmasın ama Rus ruletinde son ele kalmış bir insan pozundasınız. Harcadıkça bozuluyorsunuz. Ortada, insanları kandırmaya uğraştığınız bir çevre katliamı yok. siz neden kaybetmeye mahkumsunuz biliyor musunuz, kendinizle çeliştiğiniz için, zümrüdü ankaya bel bağlayıp 39 gün yatan , 40. günd eonun sihri ile en ince elbiseyi padişaha götüren kel oğlan gibisiniz. davanızda dürüst değilsiniz. her haksızlığa böyle meyden okusaydınız rus ruletinde son ele kalmazdınız zaten.

Merak edenler için kaynaklar;Sol Portal,Son dakika com,Sabah,Bloomberg,Kgm Stratejik Planı,nazlı ılıcak. Bir nevi sanal araklama:34:
 
Son düzenleme:
kıyametin koptuğunu görsen de elindeki fidanı dik (Hz. Muhammed)

kıyamet de kopsa o ağaçlar sökülecek ( Hz. Başbakan)
 
Türkiye ne zaman siyasî ve iktisadî bağımsızlık yolunda ilerlese Siyonist odakların kontrol ettiği ülkeler ve onların Türkiye’deki payandaları tarafından istikrarsızlaştırılmak istenir.

Buna tarih boyunca pek çok örnek verebiliriz. Şu var ki ülke dışındaki rahatsızlıkların yansıması ilk olarak ülke içindeki ihanet şebekelerin içinde zuhur eder.

İsrail, ABD yahut AB ülkelerinden biri Türkiye’deki bir gelişmeden veya bağımsızlık göstergesi olabilecek bir tekâmülden rahatsız olduğunda önce sessizce işi bitirmek ister. Bunun için de içerideki işbirlikçileri kullanır. İşbirlikçiler bu tekâmülü veya bahis konusu olan gelişmeyi, ilerlemeyi kısaca Batı ittifakını üzen, rahatsız eden hadiseyi engellemede yetersiz kalırsa bu sefer Batı, Siyonist medya aracılığıyla ikinci operasyonu yapar ve Türkiye aleyhine matbuata başlar. Bunda da başarı sağlanamazsa üst düzey Batılı yetkililer basına demeç verir. Bu arada yerli işbirlikçiler onların en büyük destekçisidir.

Yerli işbirlikçilerin en büyük destekçisi ise yerli Siyonizm’in gayriresmî temsilcisi olan işbirlikçi medyadır. Batı yanaşması medya ile işbirlikçilerin maşa olarak kullandıkları kesim ise sayıca az, kaba kuvvetçe güçlü marjinallerdir.

Son yıllarda yaşanan olaylar, tarih boyunca tekerrür eden hadiselerin bir devamıdır. Dün Gezi Direnişi adlı isyan girişimi vardı, bugün Hakan Fidan’a yapılan Siyonist saldırı ve ODTÜ’ deki ot kavgası var.

Siyonistler ve Batı ittifakı ile yerli işbirlikçiler Hakan Fidan’ı istemediğine göre MİT bugün emin ve millî ellerdedir.

26 bin öğrenciye sahip ODTÜ’de yüz adet marjinalin sesi malum odaklar tarafından yükseltiliyorsa bu da olaya Siyonizm’in müdahil olduğunun bir göstergesidir. Gezi kargaşasında mesele nasıl ki parktaki iki yüz ağaç değil idiyse ODTÜ’deki kargaşada da mesele 2 bin ağacın yer değiştirmesi değildir. Mesele dışarından gelen emirlerin uygulanması, ülkenin batağa sürüklenmesi, Batı ittifakının yeniden ülkeye hâkim olma meselesidir.

Maalesef CHP bu kargaşa ortamlarının yönlendiricisi değil yönlendirilenidir. Terör örgütünün misafiri olan Hüseyin Aygün ile Ergenekon sanığı İlhan Cihaner, ODTÜ’deki otları temizleyerek yol açmak isteyen işçilere saldırıp iş makinelerine zarar veriyor. Bir ODTÜ’lü olan Aylin Nazlıaka da bu müsamerede bir çeşni olarak bulunuyor. Sırrı Süreyya ile Gürsel Tekin bu konuda biraz gevşek davranmış. Oysa bu konuda ilk protestoyu onlar yapmıştı.

ODTÜ gerçekten bir bilim yuvası mıdır? Bunu sorgulamamız lâzım. Bugüne kadar ODTÜ, Türkiye teknolojisine hangi katkıları sunmuştur? Hangi cep telefonunu, hangi otomobil motorunun prototipini yapmıştır?

ODTÜ kurulalı beri hangi uçağın motorunu tasarlamış, hangi füze sistemini dizayn etmiştir? ODTÜ bugüne kadar, 1980 öncesi sol militanları dışında, hangi insan potansiyeli ile şöhret bulmuştur?

ODTÜ gerçekten bir bilim yuvası mıdır yoksa içi boş bir balon mudur? ODTÜ’nin sol militanlarının dışında neyi meşhurdur?

Sosyal bilimler alanında ün salmış ODTÜ’lü siyasetçileri ve gazetecileri bilim adamı diye yutturamazsınız. ABD’de yaşayan mankurtlaşmış ODTÜ’lüleri de Türkiye’ye hizmet edenler sınıfına koyamazsınız.

ODTÜ’nün yaptığı ve ülkeyi yükselten bir icadını gösterin bana? Hangi bilimsel tasarıyı üretmiş, hangi prototipi, hangi taslağı yapmış?

ODTÜ, 1956’dan bu yana velinimetini sırtından vuran, bugün de kurucusu Adnan Menderes ile aynı çizgideki iktidara vurmaya devam eden zavallı bir okuldur.


Alintidir
 
100. yılda helikopterin teki sürekli aşağı lazer gibi güçlü bir ışık tutarak odtü kapısı tarafında uçuyor. bana resmen amerikan filmleri hissi yarattı. üstümde parkamsı bir kaban olduğu için kafama biber gazı atacakları endişesiyle ağaçların altından altından yürüdüm. olayın ortasında kalsan anlatamazsın da eylemde değilim diye. üstünde parka, fakülte solcu falan. tırsıyom valla. :26: karşıdan karşıya geçerken önümden toma geçerse kafamı çeviriyom. :23:
 
Son düzenleme:
Vay be yine mi marjinaller:27:Yalniz boyle yazilar yazmadan once google'da ufak bir arastirma yapmakta fayda var yoksa komik duruma dusebilir insan
ODTÜ'lü mühendisten hayati icat! - En Son İş-Yaşam Haberleri - HTEkonomi
ODTÜ'lülerden müthiş icat
ODTÜ'DEN MÜTHİŞ İCAT videosu
ODTÜ'lüler yapay gen üretti | Patent, mucit, icat, buluş, buluşcu
Bunlar da " ODTU bilim yuvasi midir?"Hangi calismalari yapmistir" sorularina cevaben birkac ornek...

evrimi ispatladılar desen yaranamazsın ya boşver. :ssz:
 
tarafsız bir gözle dışardan eleştirirsek : ülkemin ağaçlara bu kadar önem verdiğini bu sene öğrendim..şimdiye dek residence lar camiler , otoparklar ve daha bilmem nereler için yüzbinlerce kesilen ağaç olmulş olmasına ragmen 2013 yılında insanlarn çıkıpta bişeyleri görüpte çabalaması güzel birşey... bu internetin, global dünyanın, türk toplumndaki eğitiminde artmasınnda getrdiği etkiler. toplum bilinci yaratmak toplumda bişeylern daha iyiye doğru değişmesi için baskı oluşturmak...
anlaşılmaz olan bi durum varki : odtü tc nin en iyi üniversitesi gözbebeği. elüstünde tutulup şımartılması gereken bir deger.mantıken o degere sahip çıkan bir ülkede onu korur kollar dahada büyümesi için çabalar.. dahada deger verip o üniversiteyi kendinize çekmek bukadar kolayken bu çatışmaların olması anlaşılmaz bir durum. ister istemez bitakım çevreler tarafından sevilmediği izlenimi uyandırıyor. burada odtü nün kendine dönüpte bizdemi hata var diyemi sorgulaması gerekiyor? orası tartışılır. kapalı kutular sevilmez bu ülkede. aşırı farklılıklar sevilmez.tedirginlik verir, kaygı verir, illa bize yakın hissedicez.. bu yaşananlar kapalı kutu olmasındanmı kaynaklı yoksa baska sebeplermi var bunuda zaman göstericek.ülkemz için en iyisinin olması tabiki dileğimiz..

Son balık öldüğünde,son nehir kuruduğunda,son ağaç kesildiğinde beyaz adam paranın yenmediğini anlayacak
 
mesele ağaç değil yeğen; mesele birilerinin her istediğiini yapamayacağını, babasının çiftliği misali at koşturamayacağını göstermek!!!
 
ODTܒnün yaptığı ve ülkeyi yükselten bir icadını gösterin bana? Hangi bilimsel tasarıyı üretmiş, hangi prototipi, hangi taslağı yapmış?

ODTÜ, 1956’dan bu yana velinimetini sırtından vuran, bugün de kurucusu Adnan Menderes ile aynı çizgideki iktidara vurmaya devam eden zavallı bir okuldur.


Alintidir

ODTÜ, Boğaziçi ve İTÜ bu ülkenin gururu 3 büyük üniversitedir... İstanbul'da olsun Ankara'da olsun olan olaylarda da bu 3 okul öğrencileri pek çok defa eylem yapmıştır. Kaldı ki 'zavallı bir okul' demek hem de ODTÜ'ye?
Gafletin böylesi... :31:
Bu okullardan mezun olan öğrenciler burslu olarak yurtdışında mastra kabul ediliyor bilmem farkında mısınız?
Güzel yüzleri için değil herhalde... :31:
 
mesele ağaç değil yeğen; mesele birilerinin her istediğiini yapamayacağını, babasının çiftliği misali at koşturamayacağını göstermek!!!

ama koşturuyorlar, acı ama gerçek. çiftlik dedinde aklıma geldi, Atatürk Orman Çiftliğindeki orman katliamı noldu, unutuldu
 
ama koşturuyorlar, acı ama gerçek. çiftlik dedinde aklıma geldi, Atatürk Orman Çiftliğindeki orman katliamı noldu, unutuldu

çünkü "babasının çiftliği" olarak görüyor. adamı bir gün televizyonda izledim, osmanlı müzesi gibi bir şeyin açılışında konuşuyordu. "kullarım burada ecdadını öğrenecek" minvalinden bir açıklama yaptı. "kullarım" dediğini bizzat canlı yayında duydum. seni beni kendi kulu olarak gören, her yerde istediği gibi at koşturacağını düşünür tabi. kendisine karşı çıkan da bir avuç gençlik zaten.
 
ama koşturuyorlar, acı ama gerçek. çiftlik dedinde aklıma geldi, Atatürk Orman Çiftliğindeki orman katliamı noldu, unutuldu

ABD Büyükelçiliği binasının Atatürk Orman Çiftliği arazisine yapılacağı gündemdeki yerini korurken, Yalova’da bulunan ve Atatürk’ün adını taşıyan Canlı Ağaç Müzesi’nin de rezidans yapılmak üzere satıldığı ortaya çıktı.
(Milliyet Haziran Haberi):34:
 
Erdoğan ODTÜ’de yapılacak yolu protesto eden eylemcileri eleştirdi. Başbakan açıklamasında şunları söyledi: “Bugün bir pankart gördüm. ’Yol değil orman istiyoruz’diye. Böyle şey olur mu ya. Orman çok. Yol olmazsa üniversiteye gidemezsiniz. Sizleri ormanlara gönderelim. (Yeniçağ Gazetesi)

Beyefendi; siz Amerika’nın, gerçekte ise siyonizmin projesi olan “Büyük Ortadoğu Projesi”nin eş başkanısınız? 11 Yıldır BOP adına Türk milleti ile kavga ediyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bütün simgelerini yok ediyor, adeta kazıyorsunuz.

ODTÜ’ye giden öğrencileri bu güne kadar ışınlıyor muydunuz? Bu güne kadar okullarına hangi yoldan gittilerse gene aynı yoldan giderler. Sizin amacınız başka.

Gökçek denilen zat A.O.Ç. ve ODTÜ’ye zaten takmıştı. A.O.Ç. tarumar edildi. Hem Cumhuriyet ve Atatürk’ü temsil eden bir alanı yok ettiniz. Hem de Ankara’nın akciğerleri görevi yapan bir alanı kirlettiniz.

Ey Ankara halkı, Ankara’ya bir bakın, Cumhuriyete ait simgelerden geriye ne kaldı?

Kızılay Meydanına adını veren Kızılay binası yıkıldı. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin önemli bir simgesi yıkıldı.

Emperyalizmin güç gösterisi ve hakimiyetini temsil eden çirkin, ruhsuz bir AVM yapıldı.

Eski T.B.M.M. binası dışarıdan artık görülmüyor. Yeni hizmet binası denilen çirkin bir binayı adeta bir perde gibi önüne dikmişler.

Kuğulu Parka yapılan malum.

Türk Milletine ve Türk adına karşı sinsi bir savaş başlattınız. Önce Balkan Türkleri derneklerinin başına “Türk” kelimesinin getirilmesini yasaklandınız(2006). Sonra Kurtuluş Savaşı Müzelerini kaldırıldınız.

Evlerine “Türk Bayrağı” asan vatandaşlar CİA eğitimli bir kısım devşirme polisler tarafından “tahrik ediyor” diyerek uyarıldı. Plakasında Türk Bayrağı olanlara ceza yazıldı.

Bu milletten “90 yıl önce kaybedenlerin intikamını” mı alıyorsunuz?

90 yıl önce Kuvayı Milliye’ye karşı düşmanın yanında yer alan şeyhlere methiyeler düzerken, Kuvayı Milliye’yi sanık sandalyesine oturttunuz.

Siz Hürriyet ve İtilaf Partisinin 90 yıl sonra hortlamış yeni bir versiyonu olarak zamanın Kuvvacılarından intikam mı alıyorsunuz?

Şeyh Saitlerin, Said-i Nursilerin, Said Rızaların temsil ettiği işbirlikçi kimliğine sahip çıkarak “MANDACI” zihniyeti baş tacı ettiniz. Mandacılarla mücadele edenleri yargılıyorsunuz. Kimin adına?
Dün Kocatepe’de, Sakarya’da yenilenlerin, İzmir’de denize dökülenlerin intikamını almak için mi?

Çorum’da yaptığınız bir miting konuşmanızda; İskilipli Atıf Hoca’yla gurur duyduğunuzu söylediniz. O pek övdüğünüz İskilipli Atıf Hoca kimdir?

İstiklal savaşında “Mustafa Kemal isyankardır, katli vaciptir, Yunan askerleri, padişahımız efendimizin daveti üzerine gelmişlerdir, onlara saygılı olalım” diye yazılar yazan biridir. Türk askerlerine yazdığı mesajlarla, Türk askerinin cepheden çekilmelerini istemiş, padişahımın emirlerine karşı gelmeyin, Mustafa Kemal’e karşı gelin mealindeki yazıları Yunan uçakları tarafından cephedeki mevzilere atılmış, askerin dağılması amaçlanmıştır. Zaferden sonra istiklal mahkemelerinde yargılanmış ve asılmıştır.

İskilipli Atıfları, Seyit Rızaları, Şeyh Saitleri masumlaştırma gayretlerinizin altında ne yatıyor? İngiltere ve Amerika adına vefa borcu mu ödüyorsunuz?

Türk Milletinin oyu ile meclisinde oturup, hovarda gibi savurduğunuz parasıyla;
Türk Milletinden emperyalist devletler ve yerli işbirlikçilerin 90 yıl önceki yenilgisinin intikamını mı alıyorsunuz?

Milletin üzerine tomayla, biber gazıyla, plastik mermiyle saldığınız polis İtilaf Devletleri adına hareket eden Kuvayı İnzibatiye polisi mi?

Sahi siz kim oluyorsunuz da bu milletin sahiplerini ormana yolluyorsunuz?

-Ben Gürcü’yüm, eşim Arap diyen siz de Gürcistan ya da Arabistan’a gitseniz de, şu topraklar bir rahat etse.

-Ya da eş başkanlık görevi aldığınız Beyaz Saray’a gitseniz de bir nefes alsak.

-Ya da güvenliği için her türlü gayreti gösterdiğiniz İsrail’e gitseniz de sular rahat aksa. Ağaçlar kesilmese.

Şehirler talan edilmese. Sadece insanlar değil, bütün Anadolu taşı-toprağı-hayvanları-börtü-böceği ile rahat etse.

-“Sayın” diyerek cilaladığınız, birlikte anayasa yapmaya kalktığın sapık bebek katili Öcalan’ın yanına da gidebilirsiniz.

Bizim oralarda “yüzünü şeytan görsün” derler. Ben de sana ve ekibine diyorum ki;
Yüzünüzü Obama görsün, Hikmetyar görsün, Netanyahu görsün.
Bizden uzak, hizmetkarı olduğunuz şeytana yakın olun!!.

Zahide UÇAR...
 
Back