kızlar iki üç haftadır düşüyorum derdime bir çare bulamadım. dedim ki bulsa bulsa bizim kızlar bulur bana bir çare.
şimdi benim bir oda arkadaşım var efendim. nereden geldiğini söylemeyeceğim yanlış anlaşılma olmasın ama türkiyeden değil, türki cumhuriyetlerden gelmiş, türkçesi iyi ama anlaşabiliyoruz dil konusunda.şakır şakır konuşuyor. inanın çok ilginç bir insan. dört haftadır beraber kalıyoruz ama idare etmekten o kadar yoruldum ki anlatamam.
-öncelikle herşeyi defalarca sormak gibi bir huyu var. inadından değil gerçekten anlamadığından yapıyor, diğer arkadaşlarıyla da arkadaş olduk onlara karşı da öyle ve sabrımız tükeniyor artık çok yorucu gerçekten. dizi izliyorum, ne izliyorsun diyor. cevaplıyorum, nasıl yani, o iyi birşey mi kötü birşey mi diyor. ne yedin diyor söylüyorum, nasıl yedin diyor. inanın beş yaşında bir çocuk gibi o ne bu ne diye soruyor sürekli. zekasıyla ilgili bi problemi var diyeceğim ama üniversite öğrencisi.
-hazırlık sınıfında, kalmak üzere devamsızlıktan çünkü şimdiye kadar gittiği ders sayısı bir elin parmaklarını geçmez. samimi bir arkadaşı var biz de arkadaş olduk. ikimiz aldık karşımıza konuştuk. bak bu iş böyle olmaz kalmak üzeresin çeki düzen ver kendine ailene yazık falan dedik ama dinleyen kim. sonrasında bu samimi arkadaşı babana şikayet edicem diyerek tehdit etti yine bir gelişme yok, babasına şikayet etti, hala yanı vaziyette. babası "saol kızım iyiki söyledin, biz de okuyor oralarda zannediyoruz, boğazımızdan kısıp da yolluyoruz. işimi gücümü bırakıp geleyim diyicem ama iki gün düzelir üçüncü gün yine aynı olur, siz sahip çıkın." dedi. bir de kızıyla konuşmak için telefon açmış ama hanımefendi babasının telefonlarına bile çıkmıyor çok üzülüyorum.
-sabahları uyanamıyor. saati kuruyor sabah altıya, o saat öğleden sonra ikiye kadar çalıyor. haliyle ben de uyanıyorum. sabahın altısında hem de. saati kapatsın diye zorla uyandırıyorum. üzerinden yorganını çekiyorum bağırıyorum. tamam kalktım diyor, saati kapatıp yine yatıyor. akşamları yatamadığı için uyanamıyor tabii haliyle gece ikide üçte geliyor odaya, benim de düzenimi bozuyor.
- babası banka hesabına para yolladığında bankalar kapanana kadar uyuduğundan gidip de parasını çekemiyor. ya benden ya o samimi arkadaşından geçiniyor. biz para vermesek para istemiyor ama yemeğe gidiyoruz ya da bir şeyler alınıyor. odanın tüm ihtiyaçlarını ben aldım, çok bi para tuttuğundan değil, temizlik malzemeleri peçete sabun falan ne kadar tutabilir ki ama bir gün de demedi, "canım zahmet etmişsin vereyim parasının yarısını." ya da "ben de bugün bu eksiğimizi aldım." hadi onu geçtim teşekkür bile etmedi. parayı bankadan çektiğinde de o para iki gün ya dayanıyor ya dayanmıyor. bir insan iki günde 100$ nasıl harcar aklım almıyor.
-o kadar yavaş hareket ediyor ki bir yere giderken beklemekten yoruldum. derse gideceği zaman da yetişemiyor haliyle. bak yetişemiyeksin diyorum, yetişirim diyor çıkıyor odadan on dakka sonra otobüsü kaçırdım diye geliyor gerisin geri.
-bunlar hadi neyse de bu samimi arkadaşıyla keşfettiğimiz bir şey var. sabundan ve şampuandan korkuyor. duşa girerken bi baktım şampuan falan almadı yanına senin yoksa ben vereyim kullan benimkini dedim. yok ben kullanmam dedi. peki dedim ne diyeyim. geçen günde yeni şampuan almıştım üçümüz oturuyoruz odada kokusuna baksınlar istedim koklatıcam odanın diğer ucuna kaçtı. banyodaki sabun şişesini ta tezgahın ennn uzak köşesine koyuyor her seferinde üşenmeden arkasını da çeviriyor, üzerine de peçete örtüyor.
-üç dört gün aynı şeyleri giyiyor, ben artık duşa gir dersem haftada bir duşa giriyor. yüzüm de tutumuyor artık duşa gir demeye. girdiği duş da duş değil su dökünüp çıkıyor ama o da bir şey en azından. duştan sonra giderdeki saçlarını almaktan aciz bir insan zaten temizlik yapmasını falan beklemiyorum ama ben temizlik yaptığımda da öğğ iğrenç kokuyo burası ben burda duramıycam nefes alamıyorum çamaşır suyu kokuyo falan diyo. o kokunca oda da kokuyor haliyle ben de hergün temizlik yapmak zorunda kalıyorum oda parfümleri falan fayda etmiyor. hem birinci katız yere döktüğü kırıntılardan böcek geliyor odaya.
üzülüyorum da haline, belli ki ruh hastası normal bir insanın böyle olması imkansız. odamı değiştirmek istiyorum ama idareye de benim oda arkadaşım ruh hastası diyemiyorum. ben çıkarım odadan ama onu kimsenin yanına veremezler, bir de öğrenci atmaktan sakınmayan bir yurt. kontrata göre öğrenci yurttan atılırsa para iadesi yapılmıyor. atıcaklar kızı yurttan, günahı boynuma kalıcak diye korkuyorum. onu odasını değiştirmeye ikna etmeye çalıştık. samimi arkadaşı benim odama gelecekti o da onun odasına gidecekti, oda değişimini duyunca. "oo ben yapamaaam, o kızın şampuanları banyoda duruyor." dedi çıktı odadan.
bu kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim yardımlarınızı bekliyorum.
şimdi benim bir oda arkadaşım var efendim. nereden geldiğini söylemeyeceğim yanlış anlaşılma olmasın ama türkiyeden değil, türki cumhuriyetlerden gelmiş, türkçesi iyi ama anlaşabiliyoruz dil konusunda.şakır şakır konuşuyor. inanın çok ilginç bir insan. dört haftadır beraber kalıyoruz ama idare etmekten o kadar yoruldum ki anlatamam.
-öncelikle herşeyi defalarca sormak gibi bir huyu var. inadından değil gerçekten anlamadığından yapıyor, diğer arkadaşlarıyla da arkadaş olduk onlara karşı da öyle ve sabrımız tükeniyor artık çok yorucu gerçekten. dizi izliyorum, ne izliyorsun diyor. cevaplıyorum, nasıl yani, o iyi birşey mi kötü birşey mi diyor. ne yedin diyor söylüyorum, nasıl yedin diyor. inanın beş yaşında bir çocuk gibi o ne bu ne diye soruyor sürekli. zekasıyla ilgili bi problemi var diyeceğim ama üniversite öğrencisi.
-hazırlık sınıfında, kalmak üzere devamsızlıktan çünkü şimdiye kadar gittiği ders sayısı bir elin parmaklarını geçmez. samimi bir arkadaşı var biz de arkadaş olduk. ikimiz aldık karşımıza konuştuk. bak bu iş böyle olmaz kalmak üzeresin çeki düzen ver kendine ailene yazık falan dedik ama dinleyen kim. sonrasında bu samimi arkadaşı babana şikayet edicem diyerek tehdit etti yine bir gelişme yok, babasına şikayet etti, hala yanı vaziyette. babası "saol kızım iyiki söyledin, biz de okuyor oralarda zannediyoruz, boğazımızdan kısıp da yolluyoruz. işimi gücümü bırakıp geleyim diyicem ama iki gün düzelir üçüncü gün yine aynı olur, siz sahip çıkın." dedi. bir de kızıyla konuşmak için telefon açmış ama hanımefendi babasının telefonlarına bile çıkmıyor çok üzülüyorum.
-sabahları uyanamıyor. saati kuruyor sabah altıya, o saat öğleden sonra ikiye kadar çalıyor. haliyle ben de uyanıyorum. sabahın altısında hem de. saati kapatsın diye zorla uyandırıyorum. üzerinden yorganını çekiyorum bağırıyorum. tamam kalktım diyor, saati kapatıp yine yatıyor. akşamları yatamadığı için uyanamıyor tabii haliyle gece ikide üçte geliyor odaya, benim de düzenimi bozuyor.
- babası banka hesabına para yolladığında bankalar kapanana kadar uyuduğundan gidip de parasını çekemiyor. ya benden ya o samimi arkadaşından geçiniyor. biz para vermesek para istemiyor ama yemeğe gidiyoruz ya da bir şeyler alınıyor. odanın tüm ihtiyaçlarını ben aldım, çok bi para tuttuğundan değil, temizlik malzemeleri peçete sabun falan ne kadar tutabilir ki ama bir gün de demedi, "canım zahmet etmişsin vereyim parasının yarısını." ya da "ben de bugün bu eksiğimizi aldım." hadi onu geçtim teşekkür bile etmedi. parayı bankadan çektiğinde de o para iki gün ya dayanıyor ya dayanmıyor. bir insan iki günde 100$ nasıl harcar aklım almıyor.
-o kadar yavaş hareket ediyor ki bir yere giderken beklemekten yoruldum. derse gideceği zaman da yetişemiyor haliyle. bak yetişemiyeksin diyorum, yetişirim diyor çıkıyor odadan on dakka sonra otobüsü kaçırdım diye geliyor gerisin geri.
-bunlar hadi neyse de bu samimi arkadaşıyla keşfettiğimiz bir şey var. sabundan ve şampuandan korkuyor. duşa girerken bi baktım şampuan falan almadı yanına senin yoksa ben vereyim kullan benimkini dedim. yok ben kullanmam dedi. peki dedim ne diyeyim. geçen günde yeni şampuan almıştım üçümüz oturuyoruz odada kokusuna baksınlar istedim koklatıcam odanın diğer ucuna kaçtı. banyodaki sabun şişesini ta tezgahın ennn uzak köşesine koyuyor her seferinde üşenmeden arkasını da çeviriyor, üzerine de peçete örtüyor.
-üç dört gün aynı şeyleri giyiyor, ben artık duşa gir dersem haftada bir duşa giriyor. yüzüm de tutumuyor artık duşa gir demeye. girdiği duş da duş değil su dökünüp çıkıyor ama o da bir şey en azından. duştan sonra giderdeki saçlarını almaktan aciz bir insan zaten temizlik yapmasını falan beklemiyorum ama ben temizlik yaptığımda da öğğ iğrenç kokuyo burası ben burda duramıycam nefes alamıyorum çamaşır suyu kokuyo falan diyo. o kokunca oda da kokuyor haliyle ben de hergün temizlik yapmak zorunda kalıyorum oda parfümleri falan fayda etmiyor. hem birinci katız yere döktüğü kırıntılardan böcek geliyor odaya.
üzülüyorum da haline, belli ki ruh hastası normal bir insanın böyle olması imkansız. odamı değiştirmek istiyorum ama idareye de benim oda arkadaşım ruh hastası diyemiyorum. ben çıkarım odadan ama onu kimsenin yanına veremezler, bir de öğrenci atmaktan sakınmayan bir yurt. kontrata göre öğrenci yurttan atılırsa para iadesi yapılmıyor. atıcaklar kızı yurttan, günahı boynuma kalıcak diye korkuyorum. onu odasını değiştirmeye ikna etmeye çalıştık. samimi arkadaşı benim odama gelecekti o da onun odasına gidecekti, oda değişimini duyunca. "oo ben yapamaaam, o kızın şampuanları banyoda duruyor." dedi çıktı odadan.
bu kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim yardımlarınızı bekliyorum.