• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kürt Teali Cemiyeti (Kürt Yükseltme Cemiyeti)

Türkiye'de yaşayan Kürtleri, bağımsızlığa kavuşturmak amacıyla Mayıs 1919'da İstanbul'da kuruldu. Doğu illerinde şubeler açtı. Kurtuluş Savaşı karşıtı bu derneğin çalışmalarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasıyla son verildi.
 
Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barışı sekiz aylık çetin ve uzun bir müzakere devresinden sonra, Lozan Üniversitesi'nin tören salonunda imzalanmıştır. Lozan'da imzalanan belgeler, esas Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, beyanname ile bir de nihai senetten ibarettir. Lozan'da imzalanan bu belgelerle sadece bir barış düzenlenmemiş, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasi, hukuki ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir. Bir deyime göre Lozan, bir bakım Doğu ile Batı'nın hesaplaşmasıdır.

Lozan Barış Antlaşması önsözünde, devletlerin istiklal ve hakimiyetine hürmet edilmesi prensibine yer verilmiştir. Bu prensip yeni Türkiye'nin I. Dünya Savaşı galipleri ile eşit şartlar altında, Lozan'da siyasi bir mücadeleye giriştiğini gösteren bir hükümdür. Türk istiklal ve hakimiyetinin tanınması bakımından da önem arz eder.

Esas Barış Antlaşması bir önsöz ve 5 bölümden oluşan 143 maddedir.

Lozan Barış Antlaşması'nda düzenlenen önemli konular aşağıda özetle belirtilmiştir:

1. Sınırlar
a. Güney Sınırı

20 Ekim 1921, Ankara İtilafnamesi gereğince Fransa ile anlaşılarak güney sınırı kararlaştırılmış, Lozan'da bu sınır sadece teyid edilmiştir.

b. Irak Sınırı
Lozan Barış Antlaşması'nda Irak sınırı uyuşmazlığı çözülememiştir. Antlaşma'da, Türk topraklarının tahliyesinden itibaren bu uyuşmazlığın dokuz ay zarfında dostane bir şekilde halledileceği beyan olunuyordu.

c. Batı Sınırlarımız
Yunanlılarla batı sınırı, Misak-ı Milli'ye uygun, Mudanya Mütarekesi'nde öngörüldüğü gibi Meriç nehri sınır olmak üzere düzenlenmiştir. Karaağaç ve havalisi de Yunanlılardan alınarak savaş tamiratı karşılığı gereği Türkiye'ye bırakılmıştır. Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye bırakılmıştır. Ayrıca Yunanlıların elinde bırakılan Anadolu kıyısına yakın adalar da, askersiz hale getirilmiştir.

2. Azınlıklar
Birinci Dünya Savaşı'na son veren barış antlaşmalarında azınlıkların himayesine ait hükümler mevcuttur. Lozan Barış Antlaşması'nın bu hususla ilgili hükümleri tetkik olduğunda, azınlıklar bir imtiyaza mazhar olmamışlardır. Türk teb'asından sayılan gayri müslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği söz konusu olmuştur.

Lozan Barış Antlaşması'nın 42. maddesi ile gayri müslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile önem ve anlamını yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiçbir yetkileri kalmamıştır.

3. Kapitülasyonlar
Kapitülasyonlar, adli, mali ve idari sahada ecnebilere tanınan imtiyaz ve muafiyetlerdir. Barış Antlaşması'nın 28. maddesiyle bütün sonuçları ile birlikte kaldırılmış ve yeni Türkiye, asırlardan beri çekilen bir beladan da sonsuza dek kurtulmuştur.

4. Harp Tazminatı
I. Dünya Savaşı'nın galipleri, bizden I. Dünya Savaşı sebebiyle tamirat talep etmişler, ayrıca buna ek olarak işgal masrafı, kendi teb'alarının zarar ve ziyanlarını da buna eklemişlerdir. Savaş içinde Almanya'dan borç karşılığı ve rehin bulunan beş milyon altın ve savaş yıllarında İngiltere'ye sipariş edilen donanma bedeli de kendi ellerinde bulunduğundan bizlere verilmemiş ve tazminat karşılığı tutulmuştur.

I. Dünya Savaşı'na giren mağlup devletlere esaslı mali bir yük olan bu beladan, geleceğe bir borç bırakılmada, sadece fiilen elimizde bulunmayan meblağ karşılık gösterilerek, büyük bir başarı ile işin içinden sıyrılınmıştır.

Türkiye, Yunanistan'ın harbin devamından ve bunun neticelerinden doğan mali vaziyetini nazarı dikkate alarak tazminat hususunda her türlü taleplerinden Karaağaç ve havalisinin Türkiye'ye bırakılması şartı ile vazgeçiyordu.

5. Borçlar Sorunu
1845'den itibaren I. Dünya Savaşı sonuna kadar devam eden Osmanlı amme borçları, I. Dünya Savaşı'nda yapılan istikrazlar da dahil, büyük bir yekün teşkil ediyordu.

Sene tertipleri üzerinden borcun taksimi yerine, sermaye üzerinden borcun taksimi ile esas borç toplamı bir hayli azaltılmıştır. Diğer taraftan bu borçlar Ormanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletlere de gelirle orantılı olarak bölünmüştür. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu'nun Almanya, Avusturya, Macaristan ve Bulgaristan'a olan borçları bu devletlerle de yapılan antlaşmalarla I. Dünya Savaşı'nın galiplerine devredilmiştir.

Osmanlı amme borçlarının diğer çetin bir safhası da tediye edeceğimiz borçların hangi para ile ödenmesi hususunda kendini göstermiştir. Karşı taraf bunu altın veya sterlin olarak talep etmiştir. Biz Türk parası ve Fransız frangı olarak ödemeyi teklif ettik. Aradaki farkın muazzam meblağlara varmasına rağmen, burada da görüşümüz kabul edilmiştir.

6. Boğazlar
Lozan'da imza olunan en önemli belgelerden biri de, Türk boğazlarının statüsü ile ilgili Sözleşme'dir. Boğazla sorunu Lozan'da Barış Antlaşmasında madde 23'te genel olarak yer almış, Barış Antlaşması'na ek Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile ayrıca ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonu'nun kurulmasını, Boğazların ve civarının askersiz hale getirilmesini hedef tutan ve Milletler Cemiyeti'nin de garantisini sağlayan hükümleri ihtiva eden bu Sözleşme, 1936'da Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiş, milli hakimiyeti sınırlayıcı hükümler kaldırılmış, milli çıkarlarımıza uygun hale getirilmiştir.

7. Nüfus Değişimi
Lozan'da çözümlenen bir diğer önemli sorun da, İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç, Türkiye'deki bütün Rumlarla, Yunanistan'daki bütün Türklerin değiştirileceğini öngören sözleşmenin, Barış Antlaşması'na ek olarak imzalanmış olmasıdır.

Lozan Barış Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı'nın sağladığı, Türk milletinin hayati hakları ve emellerini gerçekleştirdiği bir eserdir. Lozan aynı zamanda, Orta Doğu'nun en önemli bir bölgesinde devamlı bir barış ve güvenliği kurmak ve devam ettirmekle dünya barışına da hizmet etmiştir.

Türkiye Lozan'da genel olarak, Misak-ı Milli'yi gerçekleştirmiştir. İsmet Paşa, antlaşmayı Büyük Millet Meclisi'ne sunarken söylediği nutukta Lozan'dan getirdiği Türkiye'yi şöyle tarif etmiştir: "Mütecanis, yeknesak (birlik ve bütünlük içinde) bir vatan; bunun dahilinde (içinde) harice (dışa) karşı gayri tabii kuyuttan (olağanüstü sınırlamalardan) ve hükümet içinde hükümet ifade eden imtiyazattan (ayrıcalıklardan) müberra (aklanmış) bir vaziyet; gayri tabii (olağanüstü) mükellefatı maliyeden (mali yükümlülüklerden) azade (kurtulmuş) bir hal, hakk-ı müdafaası mutlak, menabii mebzul (kaynakları bol) ve serbest bir vatan. Bu vatanın adı Türkiye'dir. O Türkiye'yi bu muahedenameler (antlaşmalar) ifade ve tavzih etmektedir."

 
Mavri Mira (Kara Kader) Cemiyeti

Yunan Başbakanı Venizelos'un öngörmesiyle İstanbul Rum Patrikliğinde kurulan gizli örgüt. Patrik Vekili Doroteus'un başkanlığında kurulan bu örgüt, Ermeni Patriği Zaven Efendi ile iş birliği içinde çalıştı.Bu örgütün görevi, silahlı Rum çeteleri oluşturmak, ayaklanma için silah toplamak, Rum göçmenlerini Trakya ve Anadolu'ya yerleştirmek, Rum gençlerini, askeri birlikler şeklinde örgütlemekti.
 
Mecelle (Osmanlı Medeni Kanunu)

1868 - 1876 yılları arasında büyük devlet adamı ve tarihçi Ahmet Cevdet Paşa tarafından hazırlandı. Bu yasa İslam Hukuku ile çağdaş hukuku bağdaştırmaya çalıştı. Medeni Kanun'un kabul edildiği 1926 yılına kadar yürürlükte kaldı.
 
Misakı Milli (Ulusal Ant - 28 Ocak 1928)

28 Ocak 1920 günü Osmanlı Mebusan Meclisi'nde, ülkenin bağımsızlığını ve ulusal sınırlarını belirlemek amacıyla kabul edilen kararlar.
Misakı Milli Esasları:

1. Mondros Ateşkesi imzalandığı sırada Osmanlı Devleti'nin düşman orduları işgali altında kalan, Arap çoğunluğunun bulunduğu kısımların geleceği, halk oyuna göre tayin edilmelidir. Ateşkese göre, dini, ırk ve sosyal bağlarla birleşik, Osmanlı İslam çoğunluğunun bulunduğu kısımlar, hiçbir sebeple ayrılamaz bir bütündür.

2. Halkı özgür kalır kalmaz anavatana, kendi istekleri ile katılmış olan Kars, Ardahan, Artvin için gerekirse tekrar halk oyuna başvurulmasını kabul ederiz.

3. Geleceği Türkiye ile yapılacak barış antlaşmasına bırakılan Batı Trakya'nın durumu, özgürce yapılacak halk oyuna göre ortaya konulmalıdır.

4. İslam halifeliğinin, Osmanlı saltanat ve hükümetinin başkenti olan İstanbul şehri ile Marmara denizinin her türlü güvenliği sağlanmalıdır.

Bu esas dahilinde olmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının yabancı devletlerin ticaret ve ulaştırmasına açılması, bizimle ilgili devletlerin oy birliği ile verecekler karara bağlıdır.

5. Azınlıkların hakları, İtilaf Devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında kararlaştıracak esaslar içerisinde ve komşu memleketlerdeki Müslümanların aynı haklardan faydalanmaları şartı ile tarafımızdan sağlanacaktır.

6. Ulusal ve iktisadi gelişmemiz imkan çerçevesine girmek ve daha modern bir düzenli yönetimle işleri yürütmeyi başarabilmek için her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin esasıdır. Bu nedenle siyasal, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalara karşıyız. Borçlarımızın ödenmesi de bu esasa aykırı olamaz.
 
Mondros Mütarekesi (Ateşkes Anlaşması)

30 Ekim 1918 tarihinde Limni adasının Mondros Limanı'nda imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devleti - İtilaf Devletleri arasındaki silahlı çatışma sona ermiştir.

Mondros Ateşkes Anlaşması aslında Osmanlı Devleti'nin yıkılışını öngörmekte; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı İmparatorluğu'nun herhangi bir bölgesini, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi.

Ateşkes Anlaşması'nda yer alan Osmanlı Devleti'nin ulaştırma vasıtalarını İtilaf Devletleri'nin kontrol etme hakkı ise, Osmanlı Devleti'nin hayat ve can damarlarının İtilaf Devletleri'nin elinde bulundurulması, istedikler anda Osmanlı Devleti'nin hayatına kastetmek yetkisinin İtilaf Devletleri'ne tanınması demekti.

Mondros Ateşkes Anlaşması'nın başlıca hükümleri şunlardır:

1.
Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz'e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkamlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

2. Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlalar ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

3. Karadeniz'deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

4. İtilaf Devletleri'nin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul'da teslim olunacaktır.

5. Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis (salıverme) edilecektir.

6. Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

7. İtilaf Devletleri güvenliklerini tekdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde, herhangi sevkülceyş noktasını işgal hakkını haiz olacaktır.

8. Osmanlı demiryollarından, İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri müttefiklerin hizmetinde bulundurulacaktır.

9. İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaklardır.

10. Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

11. İran içlerinde ve Kafkasya'da bulunan Osmanlı kuvvetleri işgal ettikleri yerleden geri çekileceklerdir.

12. Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletleri'ne geçecektir.

13. Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

14. İtilaf Devletler kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye'den temin edeceklerdir. (Bu maddelerden hiç biri ihraç olunmayacaktır.)

15. Bütün demiryolları, İtilaf Devletleri'nin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

16. Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak'taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletleri'nin kumandanlarına teslim olacaktır.

17. Trablus ve Bingazi'deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olunacaktır.

18. Trablus ve Bingazi'de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

19. Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

20. Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse vasıtalarının İtilaf Devletleri'ne teslimine dair verilecek herhangi bir emir derhal yerine getirilecektir.

21. İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışarak, bu devletin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

22. Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletleri nezdinde kalacaktır.

23. Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

24. Altı vilayet adı verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaklardır.

25. Müttefikler Osmanlı Devleti arasındaki savaş 1918 yılı Ekim ayının 31. günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir.

Arthur Galthorpe H.Rauf Reşat Hikmet Sadullah
 
Moskova Antlaşması

1. İki taraftan birinin tanımadığı devletler arası bir senedi diğer ülke de tanımayacaktır.

2. Sovyetler Hükümeti, Türk Misakı Millisini tanıyacaktır.

3. Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusyası arasında imzalanmış olan anlaşmalar geçersiz olacaktır.

4. Sovyetler Hükümeti, kapitülasyonların kaldırılmış olduğunu kabul edecektir.

5. İki devlet arasındaki ilişkileri sıklaştırmak için ekonomik, mali, kültürel bağlar kurulacaktır

6. Sovyetler, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Ermenistan ve Gürcistan arasında imzalanmış antlaşmalara göre saptanmış olan sınırı, Batum Gürcistan'a verilmek şartıyla tanıyacaktır.

 
Mudanya Ateşkes Anlaşması

Büyük Taarruz sonucu galip gelen ve zafer kazanan ordunun, Trakya'yı da düşmandan kurtarması esas amaçtı. Hedef, bütünü ile birlikte, Misak-ı Milli'de ilan olunan Türklüğün anavatanı idi.

Ordularımız İzmir ve Bursa'yı kurtardıktan sonra, Trakya'yı da Yunan Ordusundan kurtarmak için İstanbul ve Çanakkale istikametlerinde yürüyüşlerine devam ederken, İtilaf Devletleri durumdan telaşlandılar. Edirne dahil Meriç'e kadar Trakya'nın bize iadesi hakkındaki isteğimizin kabul edilmesi üzerine, Mudanya Ateşkes Anlaşması'na ulaşan yol açılmış oldu.

3 Ekim 1922'de Mudanya'da toplanan konferansta Türkiye'yi Batı Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa, Büyük Britanya'yı General Harington, Fransa'yı General Charpy, İtalya'yı General Mombelli temsil etmiştir. Çetin görüşmeler sonunda hazırlanan Mudanya Ateşkes Anlaşması 11 Ekim 1922'de imzalanmıştır.

Ateşkes Anlaşması ile, Türkiye ve Yunanistan arasında silahlı çatışmaya son verilmiştir. Trakya, Meriç sınır olmak üzere Türkiye'ye bırakılmıştır. Yunanlılar on beş gün içinde Trakya'yı boşaltacaklardır. Yunanlılardan boşalan yerlere İtilaf Devletleri birlikleri girecek, onlar da en geç bir ay içerisinde, Trakya'yı Türklere teslim ve devredeceklerdir. Türklerin Trakya'da en çok sekiz bini bulan jandarma kuvveti olacaktır. Türkler, Ateşkes Anlaşması'nda öngörülen sınırlar içinde İtilaf Devletleri birliklerinin bulundukları yerlere girmemeyi taahhüt etmektedir. Ateşkes Anlaşması imza edildiği tarihten üç gün sonra yürürlüğe girecektir.

Mudanya Mütarekesi akti için yapılan toplantıda geçen bir olay, İsmet Paşa'nın gücünü belirtmekte ve nasıl görüşmeye daha ilk andan itibaren hakim olduğunu göstermektedir. Olay şöyle cereyan etmiştir: ismet İnönü diyor ki: "Küçük bir heyetle Mudanya'ya gittik. Benim yanımda Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz, birkaç kurmay subay vardı. Mudanya'da bir binada yerleştik. General Harington İngiltere'yi, General Chary Fransa'yı, General Mombelli'de İtalya'yı temsil ediyorlardı.

Ben heyeti ikamet ettiğimiz binada kabul ettim. Generallere masada yer gösterdim. Harington'u sağıma aldım. Fransa delegesini karşıma, İtalyan generalini de soluma oturttum. Fakat ben generallere yer gösterirken onlar biraz şaşırmış gibi oldular. Meğer başkanlığı, müzakereyi idare etmeyi onlar kendileri için düşünmekte imişler."

Sonradan Fransız General şöyle demiş: "İsmet Paşa, bize mağlup generaller muamelesi yaptı."

 
Muhafazai Mukaddesat Cemiyeti (Derneği)

TBMM içinde Teşkilatı Esasiye Kanununun öngördüğü "Egemenlik Kayıtsız Şartsız milletindir" maddesine karşı olan bazı milletvekilleri tarafından, padişahlık ve halifelik haklarını, şeriat düzenini korumak amacıyla kuruldu.
 
Musul Sorunu

Lozan Barış Antlaşması'nda durumu kesin bir sonuca bağlanmayan Musul'un Türkiye veya Irak'a bağlanması konusunda Türkiye ile İngiltere arasında ortaya çıkan anlaşmazlık.

Lozan Barış Antlaşması Musul'un yönetimini kesin bir sonuca bağlayamadı. 16 Aralık 1925'te toplanan Milletler Cemiyeti Genel Kurulu, Musul ili topraklarının Irak'a, dolayısıyla İngiliz Mandasına bırakılmasına karar verdi. Musul sorunu, İngiltere ile Türkiye arasında imzalanan Ankara Antlaşması'yla (5 Haziran 1926) bir sona bağlandı ve Musul kesin olarak Irak'a bırakıldı. Bu antlaşma gereğince Irak'ın Musul petrollerinden sağlayacağı karın %10'u 25 yıl süreyle Türkiye'ye verilecekti.

 
Back