- 18 Nisan 2022
- 1
- 32
- 33
- Konu Sahibi nilgunozdemiroglu
- #1
Merhabalar öncelikle doğum ve sonrasında çok büyük korku endişe ve acı yaşayan ve umut olsun diye etrafına sormadığı kalmamış, tüm siteleri araştırıp tek bir umut ışığı bulamamış ve çocuğum bu süreci sağlıkla atlatınca umut olsun diye forumlara hikayemi anlatacağım diye kendine söz vermiş bir annenin kendine verdiği sözü tutmasının gereği olarak yazılmış bir yazı :) Umut olsun, şifa olsun inşallah...
2020 Aralık ayında normal doğumla ilk bebeğimi kucağıma almanın hayallerini kurarken doğumda bebeğimin ağlamadığını çok az inleyerek ses çıkardığını fark etmemle hayatımın en korkunç günleri başladı. Apar topar bebeği aspire edip nefes almıyor diye evirip çevirip başaramayınca çocuk doktorları apar topar yeni doğan yoğun bakıma götürdü. Bebeğime ne oldu diyorum cevap yok. Kordonda kan yokmuş, bebek yan gelmiş, nefes alamıyormuş, kendi aralarında konuştukları sıradan şeyler. Bebeğimin yüzünü bile göremeden götürdüler. Ben kadın doğum bölümünde kalkamıyorum. Bebeğim yeni doğan bölümünde yatıyor. Bir iki güne çıkar diye düşünürken hopp oksijensiz kaldığı için hipotermi tedavisi alması gerekiyor (daha önce hiç duymadım) ve sadece İstanbulda .... hastahanesinde boş yer var bir an önce gitmesi gerekiyor deniliyor. ilk 6 saatte bu tedaviye başlanmalıymış. Bebeğin babasına ve halasına korkunç şeyler söyleniyor. Büyük ihtimalle engelli olacak. Kasları çok gevşek, nefes alamıyor. Tedavi kesin sonuç değil... Daha kucağıma alamadığım göremediğim bebeğimi bir an önce götürsünler diye kendimi paralıyorum. Bebeğim ulaşıyor tedaviye başlanıyor. Tedaviye başlayan doktor daha olumlu konuşsa da yine de garanti vermiyor. 3 gün soğutma 3 gün ısıtma işlemi. Gidip gelip gördüğüm tek şey çocuğumun hareketsiz yatışı. Hareket edip edemeyeceğini bile bilmiyorum. Sürekli eşime götürülürken nasıldı? Ağlıyor muydu? Tepki veriyor muydu? İnsan çocuğunun ağlayabilmesine sevinir mi? Ben bunlara tutundum. Okuduğum hiç bir forumda hiç bir yerde umut olan tek bir yazı göremedim. Soğutma ve ısıtma işlemini ardından bebeğimi emzirmeme izin verdiler. Çakmak çakmak bakan sesimden beni tanıyan ve hemen emmeye başlayan yavrumla tanıştım. Hayatımın en buruk ve mutlu günüydü o gün. Biraz rahatlasam da asla kimse umut vermek istemedi. Daha sonra beyin MR'ı çekildi tertemz çıktı ama yine de kimse umut vermek istemiyor... Her şey olabilirmiş. Ultrasonla tüm vücut tarandı tertemiz. Kanı düşük çıkmış doğum sırasında kanama olmuş o yüzden kan takıldı. Enfeksiyon kapmış tedavi oldu derken 14 yıl gibi gelen 14 günün sonunda evime getirdik yavrumu. 1 yaşına kadar nörolojik takibi yapıldı. EEg ler çekildi, 3 ayda bir muayene vs. Her şeyi normal gitmesine rağmen gene kimse umut vermek istemedi. Hiç bir doktor içimi rahatlatacak hiç bir şey söylemedi. Mesleğim Psikolojik danışmanlık, çocuk gelişimini bildiğim ve takip edebildiğim halde yine de çocuğum yürüyene kadar asla içim rahat etmedi. Bir sürü gelişim alanında yaşıtlarının ilerisinden gittiği halde gene de rahat edemedim. 7 aylıkken emekledi, 10 aylıkken yürüdü, şu an 16 aylık iki kelimeli konuşmalara geçti. Her şeyi o kadar sağlıklı, o kadar harika o kadar mutlu bir bebeğim var ki... Milyonlarca kez şükürler olsun. Ona her baktığımda şükürle doluyorum. Onu bana getiren her ana şükürler olsun.
Asla sizin suçunuz değil güzel anneler, asla bebeğinize zarar vermediniz. Daha farklı daha iyi ne mümkünse olması için canınızı bile verirdiniz. Ben kendimi çok suçladım. Başkalarını çok suçladım. Bunlar bir süreç ve herkesin geçtiği bir süreç. Bebeğinizi kucağınıza aldığınızdaki o aşk var ya her şeyi unutturuyor. Öfkeden suçluluktan sevgiye şefkate terfi ediyorsunuz. Ona sunduğunuz koşulsuz sevgiyle tanışıp kendinizi sevmeyi öğreniyorsunuz. Ona sunduğunuz şefkatle tanışıp kendinizi suçlayıp kızmaktan çıkıp kendinize şefkat göstermeyi öğreniyorsunuz. O büyüyor siz büyüyorsunuz. O iyileşiyor siz iyileşiyorsunuz. Siz iyileşiyorsunuz o iyileşiyor...
Böyle bir yazıyı o günlerde okusaydım her gün açıp okuyup bak bunları yaşayan birileri var ve korktukları hiçbir şey olmamış diyebilseydim çok daha kolay bir süreç geçirebilirdim. Bebeğinize bol bol sarılın, öpün, sarmalayın, ninniler söyleyin, hikayeler okuyun onu ne kadar çok sevdiğinizi bıkmadan usanmadan her gün söyleyin. Mutlu umutlu kalın güzel anneler. Güzel sevgi dolu kalplerinizden öpüyorum. Bunu okuyan ve zor zamanlardan geçen bir anneyseniz bu günleriniz çocuğunuza olan sabrınızı şefkatinizi ve şükrünüzü arttırdığını fark edeceksiniz ileride. Sevgiyle kalın :)
2020 Aralık ayında normal doğumla ilk bebeğimi kucağıma almanın hayallerini kurarken doğumda bebeğimin ağlamadığını çok az inleyerek ses çıkardığını fark etmemle hayatımın en korkunç günleri başladı. Apar topar bebeği aspire edip nefes almıyor diye evirip çevirip başaramayınca çocuk doktorları apar topar yeni doğan yoğun bakıma götürdü. Bebeğime ne oldu diyorum cevap yok. Kordonda kan yokmuş, bebek yan gelmiş, nefes alamıyormuş, kendi aralarında konuştukları sıradan şeyler. Bebeğimin yüzünü bile göremeden götürdüler. Ben kadın doğum bölümünde kalkamıyorum. Bebeğim yeni doğan bölümünde yatıyor. Bir iki güne çıkar diye düşünürken hopp oksijensiz kaldığı için hipotermi tedavisi alması gerekiyor (daha önce hiç duymadım) ve sadece İstanbulda .... hastahanesinde boş yer var bir an önce gitmesi gerekiyor deniliyor. ilk 6 saatte bu tedaviye başlanmalıymış. Bebeğin babasına ve halasına korkunç şeyler söyleniyor. Büyük ihtimalle engelli olacak. Kasları çok gevşek, nefes alamıyor. Tedavi kesin sonuç değil... Daha kucağıma alamadığım göremediğim bebeğimi bir an önce götürsünler diye kendimi paralıyorum. Bebeğim ulaşıyor tedaviye başlanıyor. Tedaviye başlayan doktor daha olumlu konuşsa da yine de garanti vermiyor. 3 gün soğutma 3 gün ısıtma işlemi. Gidip gelip gördüğüm tek şey çocuğumun hareketsiz yatışı. Hareket edip edemeyeceğini bile bilmiyorum. Sürekli eşime götürülürken nasıldı? Ağlıyor muydu? Tepki veriyor muydu? İnsan çocuğunun ağlayabilmesine sevinir mi? Ben bunlara tutundum. Okuduğum hiç bir forumda hiç bir yerde umut olan tek bir yazı göremedim. Soğutma ve ısıtma işlemini ardından bebeğimi emzirmeme izin verdiler. Çakmak çakmak bakan sesimden beni tanıyan ve hemen emmeye başlayan yavrumla tanıştım. Hayatımın en buruk ve mutlu günüydü o gün. Biraz rahatlasam da asla kimse umut vermek istemedi. Daha sonra beyin MR'ı çekildi tertemz çıktı ama yine de kimse umut vermek istemiyor... Her şey olabilirmiş. Ultrasonla tüm vücut tarandı tertemiz. Kanı düşük çıkmış doğum sırasında kanama olmuş o yüzden kan takıldı. Enfeksiyon kapmış tedavi oldu derken 14 yıl gibi gelen 14 günün sonunda evime getirdik yavrumu. 1 yaşına kadar nörolojik takibi yapıldı. EEg ler çekildi, 3 ayda bir muayene vs. Her şeyi normal gitmesine rağmen gene kimse umut vermek istemedi. Hiç bir doktor içimi rahatlatacak hiç bir şey söylemedi. Mesleğim Psikolojik danışmanlık, çocuk gelişimini bildiğim ve takip edebildiğim halde yine de çocuğum yürüyene kadar asla içim rahat etmedi. Bir sürü gelişim alanında yaşıtlarının ilerisinden gittiği halde gene de rahat edemedim. 7 aylıkken emekledi, 10 aylıkken yürüdü, şu an 16 aylık iki kelimeli konuşmalara geçti. Her şeyi o kadar sağlıklı, o kadar harika o kadar mutlu bir bebeğim var ki... Milyonlarca kez şükürler olsun. Ona her baktığımda şükürle doluyorum. Onu bana getiren her ana şükürler olsun.
Asla sizin suçunuz değil güzel anneler, asla bebeğinize zarar vermediniz. Daha farklı daha iyi ne mümkünse olması için canınızı bile verirdiniz. Ben kendimi çok suçladım. Başkalarını çok suçladım. Bunlar bir süreç ve herkesin geçtiği bir süreç. Bebeğinizi kucağınıza aldığınızdaki o aşk var ya her şeyi unutturuyor. Öfkeden suçluluktan sevgiye şefkate terfi ediyorsunuz. Ona sunduğunuz koşulsuz sevgiyle tanışıp kendinizi sevmeyi öğreniyorsunuz. Ona sunduğunuz şefkatle tanışıp kendinizi suçlayıp kızmaktan çıkıp kendinize şefkat göstermeyi öğreniyorsunuz. O büyüyor siz büyüyorsunuz. O iyileşiyor siz iyileşiyorsunuz. Siz iyileşiyorsunuz o iyileşiyor...
Böyle bir yazıyı o günlerde okusaydım her gün açıp okuyup bak bunları yaşayan birileri var ve korktukları hiçbir şey olmamış diyebilseydim çok daha kolay bir süreç geçirebilirdim. Bebeğinize bol bol sarılın, öpün, sarmalayın, ninniler söyleyin, hikayeler okuyun onu ne kadar çok sevdiğinizi bıkmadan usanmadan her gün söyleyin. Mutlu umutlu kalın güzel anneler. Güzel sevgi dolu kalplerinizden öpüyorum. Bunu okuyan ve zor zamanlardan geçen bir anneyseniz bu günleriniz çocuğunuza olan sabrınızı şefkatinizi ve şükrünüzü arttırdığını fark edeceksiniz ileride. Sevgiyle kalın :)