• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Neredeyim, kimim, ne yapacağım? "Kendime itiraf"

raggiodisole

Lethe..
Kayıtlı Üye
29 Ekim 2012
431
433
103
Yıllardır buralardayım, yıllardır konu açmadan sessizce okuyorum forumu. En son açtığım konu terk edildiğimi yazdığım konuymuş. 6 yıllık ilişkinin bitişi, kendimi toparlayışım, kozamdan çıkmam, kelebeğe dönüşmem, mutlu hayatım, mutlu işim, hayallerim, başarılarım.

Ne değişti? Neden böyleyim? Neden aynada yüzüne baktığım kadını tanıyamıyorum artık?

Tanıyordum onu. 10 ay önce evet dedim, 10 ay boyunca çok mutluyduk. Çok mutluyduk, gerçekti bu mutluluk. Evet dedim, nişanlandık, gün aldık, evi tuttuk, eşyaları aldık. Her şeyi hazırladık. Nikaha 50 gün kaldı... Son 3 haftadır sürekli tartışıyoruz, herkes streslisiniz, bu süreç normal, evlenince düzeleceksiniz, alttan al, ses çıkarma, tamam de, sus diyor. Neden susmak zorundayım? Susmamalıyım, susmayacağım. İnsanların içinde bana bağırmasını yutmamalıyım, yutmayacağım. Onun istediğini yapmak zorunda değilim. Evlilik iki kişinin ortaklığı, iki kişinin anlaşması, iki kişinin tek olması. Bir kişinin baskı kurması olmamalı. Annemi ve babamı biliyorum, annemi ve babamı gördüm, bir evliliğin yıkılışına şahit oldum. Kendi hayatımın benzer olmasını kaldıramam. Yapamam. 2. kez olmaz.

Ne değişti? Ben kimim?

İşimin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Onun da işinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bir hayat kurmaya çalışmanın stresi çok ağır, eziliyoruz altında. Ailesinin destek vermeyişi canını sıkıyor, ailesinin yaptıkları onu yaralıyor, ailesinin yokluğu kendini kimsesiz hissetmesine neden oluyor. Görüyorum. Tutunacağı dal olayım istedim, huzur bulsun istedim, mutlu olsun istedim. Ben kimim? Neden değişti? Neden acımasızlaştı, neden bağırıyor bana?

Beni dinlemedin diyor, dinliyorum, aylardır dinliyorum. Aylardır yaptığım en iyi şey onu anlamaya ve dinlemeye çalışmak zaten. Bağırıyor bana. Sırf seçeceğimiz eşya konusunda anlaşamadık ve kafası karıştığı için bağırıyor, insanların içinde hem de. Kalabalıkta, tanımadığımız onlarca insanın içinde. Sus diyorum susmuyor, hızla yürüyüp uzaklaşmak istiyorum, nefes almak istiyorum, sussun istiyorum. Peşimden geliyor, susmuyor, nefes alamıyorum. Küçücük bir eşyayı seçememek neden bu kadar büyüyor?

Nasıl başladı?

Yorgun olduğunu biliyorum, şehir dışından geldiğini, dinlenemediğini, h.sonu çalışmaktan nefret ettiğini biliyorum. Gitme dedim ama mecburdu, gitmezse önümüzdeki yıl aynı şekilde çalışamayacak diye korkuyordu. Ek iş yapmak istiyordu. Gitti. İstersen çıkmayalım dedim, yorgunsun dinlen sonra bakarız daha zaman var dedim, çıkalım dedi. Çıktık, baktık, yoruldum kafam durdu dedi, tamam dedim gidelim sen dinlen ben de biraz daha internetten araştırırım sonra bakarız. Cevap vermedi, odanın ölçüleri iyice karıştı dedi, tamam dedim tekrar ölçer bakarız, sen dinlen. Sonra ne oldu? Hatırlayamıyorum, hatırlayamamaktan nefret ediyorum. Bağırdığını biliyorum, önce insanların içinde kendi kendine konuşmasıyla başladı, ne dediğini duymadım, yapma dedim ne söyleyeceksen söyle. Yorgunsan dinlen. Son 2 aydır beğenmediği ne yapsam, ne söylesem yüzü değişiyor, görüyorum. Kör değilim. Bişey var yüzünde, çözemiyorum.

Konuşmaya başladığımı hatırlıyorum, sus dedim insanların içinde konuşma sus. Önden yürüdüm, poşetleri yere attı kendi kendine konuşarak yürümeye devam etti. Sus dedim insanların içinde yapma, sus. Susmadı. Çıktım arkamdan seslendi, bağırmaya başladı. Dur konuşalım, bekle diyorum sana, ne yapmaya çalışıyosun. Uzaklaşmak istedim, nefes almak istedim, ağlamamak istedim. Ağladım. Nefret ettim kendimden, alışveriş merkezinde ağlamaktan nefret ettim. Kitap okumak istedim, istediğim kitabı almak istedim. Peşimdeydi, cevap vermedim. Eve gidiyorum ben dedi git dedim, giderse gitsin, kafamı dağıtmam lazım. Yalnız kalmam lazım. Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Kitap seçerken aradı, gelme dedim, geldi. Bazılarına göre bu yaptığım şımarıklık ama değil aslında. Gelmeseydi daha iyi olurdu. Kafamı toplamalıydım. Toplayamadım. Çıktık, konuşalım dedi oturduk, beni suçladı, anlamadığımı söyledi, iletişim kuramadığımızı söyledi, kendimi gerizekalı gibi hissettim o an. Orda olmak istemedim, seninle konuşmak istemiyorum dedim, kendini anlattın dedim, eve gitmeliyim dedim. Kalktım, elindeki kalemi açıp kapatarak peşimden gelmeye başladı. Huzursuz hissettim, istemedim orda olsun. O kalemle oynamayı kes diye bağırdım. Sinirlenince bağırıyorum. Bağırmalıydım yoksa patlayacaktım.

İstersen çocuk gibi tokatla dedi, tokatlasaydım keşke. Minibüste yanıma oturdu, yakın yerlerde yaşamaktan nefret ettim, aynı yolu paylaşmak zorunda kalmaktan nefret ettim. Kulaklığını taktı, müzik dinlemeye başladı. Şok oldum. Kırıldım...

Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri. Nikaha 50 gün kaldı.

50.

Ben kimim bilmiyorum, ne yapıyorum bilmiyorum, kendimi anlatamıyorum, onu anlıyorum ama o beni anlamıyor. Yapayalnızım. Artık onu tanıyamıyorum.
 
Topluluk içinde bana bağırılmasından ben de nefret ederim. Bunu yapan sevgililerim oldu, hepsini terk ettim. Bana çok sinirlendiği birkaç sefer hariç sesini hiç yükseltmeyen, topluluk içinde asla kavga etmeyen, saygılı bir adam bulup onunla evlendim.
 
ne olduğu bile belli değil. birden kavgaya başlamışsınız. bi sebebi olsa tamam yardım edelim ama sebep de hatırlamıyorsunuz. büyütülecek bişey yok. insanların içinde bağırmamalıymış. bunun için konuşun. halledilemeyecek bişey yok gibi görünüyor.

ayrıca peşimden gelme demişsiniz kaç kere. gelmiş. aynı yol olduğu için aynı minibüse binmenize bile laf etmişsiniz. ama adam kulaklık takınca şok oluyorsunuz. sizde de biraz dengesizlik var gibi.
 
Herkes bu tip durumları evlilik öncesi strese bağlıyor fakat ben buna pek katılmıyorum.

Yakında zamanda arkadaşım bir evlilik yaptı. Sizinle benzer sorunlar yaşıyordu ve şuan evlendiğine bin pişman. Tabi ki her ilişkinin dinamiği farklı, sizde de aynı durum yaşanacak diye bir şey yok.

Aynı evde bile değilken birbirinize tahammülünüz bu kadar azalmışken, aynı evde ne hale geleceğinizi düşünün.
 
Topluluk içinde bana bağırılmasından ben de nefret ederim. Bunu yapan sevgililerim oldu, hepsini terk ettim. Bana çok sinirlendiği birkaç sefer hariç sesini hiç yükseltmeyen, topluluk içinde asla kavga etmeyen, saygılı bir adam bulup onunla evlendim.

Merhaba, topluluk içinde bağırma durumu dün ilk defa oldu, daha önce hiç olmamıştı, hatta daha büyük konularda bile daha sakin kaldığı olmuştu, bilemiyorum.

ne olduğu bile belli değil. birden kavgaya başlamışsınız. bi sebebi olsa tamam yardım edelim ama sebep de hatırlamıyorsunuz. büyütülecek bişey yok. insanların içinde bağırmamalıymış. bunun için konuşun. halledilemeyecek bişey yok gibi görünüyor.

ayrıca peşimden gelme demişsiniz kaç kere. gelmiş. aynı yol olduğu için aynı minibüse binmenize bile laf etmişsiniz. ama adam kulaklık takınca şok oluyorsunuz. sizde de biraz dengesizlik var gibi.

Merhaba, sebep hatırlamıyor değilim, sebep bir ev eşyası seçiminde ortaya aniden çıkan gerginlik. "Sonra ne oldu? Hatırlamıyorum" dediğim nokta sen dinlen dedikten sonra olanlar. Büyütülecek bişey yok demişsiniz ama benim yerimde olsanız vereceğiniz tepkiyi ölçebilir miydiniz? Bağırmama konusunu zaten konuştum, kapıları kapatmadım yüzüne. Evet kulaklık takınca şok oldum, olabilirim, yorumunuza teşekkür ederim ama dengesiz olduğumu düşünmüyırum.

Herkes bu tip durumları evlilik öncesi strese bağlıyor fakat ben buna pek katılmıyorum.

Yakında zamanda arkadaşım bir evlilik yaptı. Sizinle benzer sorunlar yaşıyordu ve şuan evlendiğine bin pişman. Tabi ki her ilişkinin dinamiği farklı, sizde de aynı durum yaşanacak diye bir şey yok.

Aynı evde bile değilken birbirinize tahammülünüz bu kadar azalmışken, aynı evde ne hale geleceğinizi düşünün.

Etrafımda yazdığınıza benzer birkaç örnek var, stres kaynaklı tartışmalar konusunu çok fazla duyuyorum, öyle olduğuna inanmak istiyorum, 50 gün kaldı, şu 50 gün içinde ölçüp tartıcam davranışlarını ve davranışlarımı, ya batarız, ya çıkarız bakalım.
 
Ben anlamadım 6 yıllık iliskinizle geri barıştiniz onla mi evleniyorsunuz? Orayı pek anlayamadım?
 
Yazınızı okurken bir romanın içinde gibi hissettim kendimi :) kitap okumayı seviyorsunuz belli oldu.

Konuya gelecek olursak adam bildiğin saygısızın teki. Arkadaşın biri söyle demişti burada: Evlilik öncesi ne olumsuzluk yasadiysaniz evlendikten sonra ×10 olarak dönecek size.
İyi düşünün. Ben suan bosaniyorum öyle zor bi süreç ki. Rabbim bir daha yasatmasin
 
Merhaba,

Hayır onunla barışmadım, onunla evlenmiyorum, burada açtığım son konu o ilişkinin bitişiydi, ona bi gönderme vardı. Evleneceğim kişi başka biri
Anladım açtığınız konulara bakmamistim. Şimdi bakınca gördüm. İnşallah mutlu olursunuz, bu kisi doğru kişidir. Biraz evlilik öncesi stres gibi geldi yasadiklaeiniz arkadas çevremde de bu tarz şeylere şahit olmuştum ama. Size hiç romantiklik yapmamasi bana biraz değişik geldi. Sonuç olarak kadın olarak her kadın öyle şeyleri sever ve ayda yılda bir olsa da bekler. Beyfendi birazcık odun olabilir mi kusura bakmayın ama:KK12:
 
Yazınızı okurken bir romanın içinde gibi hissettim kendimi :) kitap okumayı seviyorsunuz belli oldu.

Konuya gelecek olursak adam bildiğin saygısızın teki. Arkadaşın biri söyle demişti burada: Evlilik öncesi ne olumsuzluk yasadiysaniz evlendikten sonra ×10 olarak dönecek size.
İyi düşünün. Ben suan bosaniyorum öyle zor bi süreç ki. Rabbim bir daha yasatmasin

Evet, çok severim, hayattaki en büyük zevkimdir kitap okumak :) Nişandan beri çok farklı yönlerini gördüğüm için artık çözemiyorum kendisini, boşanmak zor bir süreç yaşamadım ama tahmin edebiliyorum ailemden gördüğüm kadarıyla. Az önce özür dilediğini söyleyen bir mesaj attı bana, iletişim kuramadığımızı ve pişman olduğunu söyledi, terapiste gitmeyi önerdi, değerlendireceğim bu düşüncesini bakalım.

Anladım açtığınız konulara bakmamistim. Şimdi bakınca gördüm. İnşallah mutlu olursunuz, bu kisi doğru kişidir. Biraz evlilik öncesi stres gibi geldi yasadiklaeiniz arkadas çevremde de bu tarz şeylere şahit olmuştum ama. Size hiç romantiklik yapmamasi bana biraz değişik geldi. Sonuç olarak kadın olarak her kadın öyle şeyleri sever ve ayda yılda bir olsa da bekler. Beyfendi birazcık odun olabilir mi kusura bakmayın ama:KK12:

Genel olarak öyle romantiklik yapmayan bir adam kendisi. En büyük romantikliği doğum günümde yemeğe götürmesi oldu, çiçek almaz, çiçeği geçtim kitap bile almaz, kaldı ki benim en büyük tutkum kitaplardır. 28 yaşında ve odunluğu bundan sonra değişmez sanırım :) Yine de tartışmadığımız zamanlarda çok eğleniriz, çok ortak noktamız vardır ve parmakla gösterilen bir çiftiz genelde. Bu durumun stres kaynaklı olmasını ve geçmesini umuyorum.
 
Yıllardır buralardayım, yıllardır konu açmadan sessizce okuyorum forumu. En son açtığım konu terk edildiğimi yazdığım konuymuş. 6 yıllık ilişkinin bitişi, kendimi toparlayışım, kozamdan çıkmam, kelebeğe dönüşmem, mutlu hayatım, mutlu işim, hayallerim, başarılarım.

Ne değişti? Neden böyleyim? Neden aynada yüzüne baktığım kadını tanıyamıyorum artık?

Tanıyordum onu. 10 ay önce evet dedim, 10 ay boyunca çok mutluyduk. Çok mutluyduk, gerçekti bu mutluluk. Evet dedim, nişanlandık, gün aldık, evi tuttuk, eşyaları aldık. Her şeyi hazırladık. Nikaha 50 gün kaldı... Son 3 haftadır sürekli tartışıyoruz, herkes streslisiniz, bu süreç normal, evlenince düzeleceksiniz, alttan al, ses çıkarma, tamam de, sus diyor. Neden susmak zorundayım? Susmamalıyım, susmayacağım. İnsanların içinde bana bağırmasını yutmamalıyım, yutmayacağım. Onun istediğini yapmak zorunda değilim. Evlilik iki kişinin ortaklığı, iki kişinin anlaşması, iki kişinin tek olması. Bir kişinin baskı kurması olmamalı. Annemi ve babamı biliyorum, annemi ve babamı gördüm, bir evliliğin yıkılışına şahit oldum. Kendi hayatımın benzer olmasını kaldıramam. Yapamam. 2. kez olmaz.

Ne değişti? Ben kimim?

İşimin ne kadar zor olduğunun farkındayım. Onun da işinin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Bir hayat kurmaya çalışmanın stresi çok ağır, eziliyoruz altında. Ailesinin destek vermeyişi canını sıkıyor, ailesinin yaptıkları onu yaralıyor, ailesinin yokluğu kendini kimsesiz hissetmesine neden oluyor. Görüyorum. Tutunacağı dal olayım istedim, huzur bulsun istedim, mutlu olsun istedim. Ben kimim? Neden değişti? Neden acımasızlaştı, neden bağırıyor bana?

Beni dinlemedin diyor, dinliyorum, aylardır dinliyorum. Aylardır yaptığım en iyi şey onu anlamaya ve dinlemeye çalışmak zaten. Bağırıyor bana. Sırf seçeceğimiz eşya konusunda anlaşamadık ve kafası karıştığı için bağırıyor, insanların içinde hem de. Kalabalıkta, tanımadığımız onlarca insanın içinde. Sus diyorum susmuyor, hızla yürüyüp uzaklaşmak istiyorum, nefes almak istiyorum, sussun istiyorum. Peşimden geliyor, susmuyor, nefes alamıyorum. Küçücük bir eşyayı seçememek neden bu kadar büyüyor?

Nasıl başladı?

Yorgun olduğunu biliyorum, şehir dışından geldiğini, dinlenemediğini, h.sonu çalışmaktan nefret ettiğini biliyorum. Gitme dedim ama mecburdu, gitmezse önümüzdeki yıl aynı şekilde çalışamayacak diye korkuyordu. Ek iş yapmak istiyordu. Gitti. İstersen çıkmayalım dedim, yorgunsun dinlen sonra bakarız daha zaman var dedim, çıkalım dedi. Çıktık, baktık, yoruldum kafam durdu dedi, tamam dedim gidelim sen dinlen ben de biraz daha internetten araştırırım sonra bakarız. Cevap vermedi, odanın ölçüleri iyice karıştı dedi, tamam dedim tekrar ölçer bakarız, sen dinlen. Sonra ne oldu? Hatırlayamıyorum, hatırlayamamaktan nefret ediyorum. Bağırdığını biliyorum, önce insanların içinde kendi kendine konuşmasıyla başladı, ne dediğini duymadım, yapma dedim ne söyleyeceksen söyle. Yorgunsan dinlen. Son 2 aydır beğenmediği ne yapsam, ne söylesem yüzü değişiyor, görüyorum. Kör değilim. Bişey var yüzünde, çözemiyorum.

Konuşmaya başladığımı hatırlıyorum, sus dedim insanların içinde konuşma sus. Önden yürüdüm, poşetleri yere attı kendi kendine konuşarak yürümeye devam etti. Sus dedim insanların içinde yapma, sus. Susmadı. Çıktım arkamdan seslendi, bağırmaya başladı. Dur konuşalım, bekle diyorum sana, ne yapmaya çalışıyosun. Uzaklaşmak istedim, nefes almak istedim, ağlamamak istedim. Ağladım. Nefret ettim kendimden, alışveriş merkezinde ağlamaktan nefret ettim. Kitap okumak istedim, istediğim kitabı almak istedim. Peşimdeydi, cevap vermedim. Eve gidiyorum ben dedi git dedim, giderse gitsin, kafamı dağıtmam lazım. Yalnız kalmam lazım. Yalnız kalmaya ihtiyacım var.

Kitap seçerken aradı, gelme dedim, geldi. Bazılarına göre bu yaptığım şımarıklık ama değil aslında. Gelmeseydi daha iyi olurdu. Kafamı toplamalıydım. Toplayamadım. Çıktık, konuşalım dedi oturduk, beni suçladı, anlamadığımı söyledi, iletişim kuramadığımızı söyledi, kendimi gerizekalı gibi hissettim o an. Orda olmak istemedim, seninle konuşmak istemiyorum dedim, kendini anlattın dedim, eve gitmeliyim dedim. Kalktım, elindeki kalemi açıp kapatarak peşimden gelmeye başladı. Huzursuz hissettim, istemedim orda olsun. O kalemle oynamayı kes diye bağırdım. Sinirlenince bağırıyorum. Bağırmalıydım yoksa patlayacaktım.

İstersen çocuk gibi tokatla dedi, tokatlasaydım keşke. Minibüste yanıma oturdu, yakın yerlerde yaşamaktan nefret ettim, aynı yolu paylaşmak zorunda kalmaktan nefret ettim. Kulaklığını taktı, müzik dinlemeye başladı. Şok oldum. Kırıldım...

Bugüne kadar hep kendim sardım yaralarımı, bir kere çiçek almadı bana, bir kere özür dilemedi, bir kere bile göremedim o diğer erkek arkadaşların yaptığı romantik hareketleri. Nikaha 50 gün kaldı.

50.

Ben kimim bilmiyorum, ne yapıyorum bilmiyorum, kendimi anlatamıyorum, onu anlıyorum ama o beni anlamıyor. Yapayalnızım. Artık onu tanıyamıyorum.
Sana kim olduğunu söyleyeyim en azından, yazmayı seven birisin. Edebiyatik birisin. (Romantiğe alternatif :110:)
 
Siz böyle uzun uzun anlatınca, biraz da böyle hikaye/roman yazar gibi, kırgınlığınız anlaşılıyor sadece.
Sebepler yok konuda.
Size değil başkasının yanında, normalde de sesini yükseltmemeli. Konuda tek elle tutulur anlaşılan şey.
Bu ek iş, şehir dışı mevzularının mı değiştirdiğini düşünüyorsunuz?
Evlilik stresi var mı? Anlaşamadığınız konu alt tarafı eşya mı? Almayın. Evlenince tamamlanır bazı seyler.
Ailesi destek değil demişsiniz, istenmeyen bir evlilik mi? Arada kalmışlık mı değiştiriyor bu adamı?
Güzel yazıyorsunuz da sanırım ben direkt seyleri okumaya alışmışım, anlaşılır bulmadım.
Belki siz de anlamıyorsunuz, bilmiyorum
 
Siz böyle uzun uzun anlatınca, biraz da böyle hikaye/roman yazar gibi, kırgınlığınız anlaşılıyor sadece.
Sebepler yok konuda.
Size değil başkasının yanında, normalde de sesini yükseltmemeli. Konuda tek elle tutulur anlaşılan şey.
Bu ek iş, şehir dışı mevzularının mı değiştirdiğini düşünüyorsunuz?
Evlilik stresi var mı? Anlaşamadığınız konu alt tarafı eşya mı? Almayın. Evlenince tamamlanır bazı seyler.
Ailesi destek değil demişsiniz, istenmeyen bir evlilik mi? Arada kalmışlık mı değiştiriyor bu adamı?
Güzel yazıyorsunuz da sanırım ben direkt seyleri okumaya alışmışım, anlaşılır bulmadım.
Belki siz de anlamıyorsunuz, bilmiyorum

Merhaba, benim genel yazma tarzım böyle, biraz da mesleki bir alışkanlık sanırım.

Evet kırgınım, kırgınız diyelim. Sebepler var ama ben hepsini tek tek anlatmaya güç bulamadım kendimde, küçük küçük biriktikçe bir dağ haline gelen sebeplerimiz var. Normalde sesini yükselten biri değildir, dün oldu zaten bu ses yükseltme olayı. Genel olarak tartışmalarımızı sakinleşip konuşunca tatlıya bağlardık. Dün istisnaydı.

Ek iş, şehir dışı konuları yordu, uykusuz bıraktı onu çok fazla. Hem evlilik koşturması hem de haftada 7 gün çalışması çok zorluyor. Evlilik stresimiz yok, yani bizim bildiğimiz, etrafımızda evlenen arkadaşlarımızda gördüğümüz tarzda bir stresimiz yok aslında her şeyimiz tıkır tıkır yolunda gidiyordu 3 hafta öncesine kadar. Tabii ki evlenince tamamlanır, bunun farkındayız, zorlamıyoruz, alacağımız eşya TV sehpası ve kitaplıktı aslında, yorgundu, uykusuzdu, ben de gece çalışmak zorunda kalmıştım, sabah eşya taşıyıp gece çalıştığım için yorgundum, aslında bunlar birleşince patladık bir yerde.

İstenmeyen bir evlilik değil, kayınvalidem çok sever, çok sayar beni. En küçük geliniyim, 2 abisi var ama ortanca abisi yüzünden çok fazla sorun yaşadı nişanlım. Hatta 4 ay önce abisi ve abisinin eşiyle ettiği bir kavga yüzünden yaşadığı evden ayrıldı, arkadaşında yaşamaya başladı. Babası vefat etmiş yıllar önce, büyük abi evli ve uzakta oturduğu için çok sık görüşemiyoruz ama çok iyidir bana ve aileme karşı. Sorun ortanca abisinin paraya olan açlığı ve para yüzünden nişanlımı sömürmeye çalışması. Nişanlım abisinin bu sömürüsüne baş kaldırdığı için tavır almış durumdalar ve annesi de arada kalıyor doğal olarak. Ben ailesinin bu konularına çok karışmıyorum çünkü en başta bu sınırı çizdik, ailelerimiz birleşecek ama evliliğe kadar da bizim dışımızdaki sorunların bizi yıpratmasına izin vermeyeceğiz dedik. Annesine, büyük abisine kapım, gönlüm her zaman açık. Bunu o da biliyor. Benim ailem daha doğrusu annem bu süreçte maddi manevi en büyük destekçimiz nişanlım biraz da annesi birşey yapamıyor diye üzülüyor ama annesi hem yaşlı hem de rahatsız olduğu için çok gelip gidemiyor. Sadece yorulmayacağı şeylerde gelmesini istiyorum ben de.

Umarım bu mesajımdan sonra biraz daha açık anlatabilmişimdir kendimi size :) Anlıyor muyum anlamıyor muyum bilmiyorum. Yazarak daha iyi görüyorum bazı şeyleri. Böyle böyle çözüm bulacağım sanırım :)
 
İletişim engelleriniz var, hallolmayacak şeyler değil. Stres yorgunluk ve iki tarafın da “fedakarlık” yapmaları var.
Fedakarlık yapmayın, yapmadan evvel konuşun. Artıları eksileri getirileri götürüleri konuşun.
İkiniz birlikte yapın bunu.
Sonra ev eşyası denilen şeyi evlendikten sonra yavaş yavaş alın, evlenmeden %100 tamamlanmak zorunda değil. Ben bu sürecin ilişkileri yıprattığını öngörüp eşimle konuştum, eşyalı minik bi ev tuttuk. Eşyalarımızı da evimizi de evlendikten sonra yerleştirdik zamanla. Bu süreç birbirimizden nefret ettirmedi, bizi kenetledi. Koştur koştur yapmadık evimizi. İhtiyaç gördükçe tamamladık. Eşya yani zaten zamanla aldığın kırılıyor başka çeşidi çıkıyor, içinde yaşarken alınca gereksiz şeyleri almıyorsun. İletişim engellerini kapı dışında bırakıyorsun.
Ama şunun kararını iyi verin, nişanlandıktan sonra birbirinizi tanıdığınız için mi kavga ediyorsunuz? (Eğer cevap buysa anlaşamazsınız, yol yakınken el sıkışıp ayrılın) Yoksa nişanlandıktan sonra sorumluluklar sizi yorduğu için mi kavgalar artıyor? (Bu durumda yorgunluğunuzu birbirinizden almak da yorgunluğunuzu katlayıp birbirinizden nefret etmek de siZlerin elinde)
 
İlişkinizi nişanlınızı başka ilişkilerle kıyaslamayın en büyük hatayı burada yaparsınız.
Önemli olan çiçek almak değil gönül almak, bunun yollarını bilebilmek.
Büyük bir karar da insanın telaşa kapıldığı oluyor. Kaygı ve stres buna etken.
Kafanızı boşaltmanızı tavsiye ederim, bunu nasıl yaparsınız orasını bilemiyorum:)
 
Merhaba, benim genel yazma tarzım böyle, biraz da mesleki bir alışkanlık sanırım.

Evet kırgınım, kırgınız diyelim. Sebepler var ama ben hepsini tek tek anlatmaya güç bulamadım kendimde, küçük küçük biriktikçe bir dağ haline gelen sebeplerimiz var. Normalde sesini yükselten biri değildir, dün oldu zaten bu ses yükseltme olayı. Genel olarak tartışmalarımızı sakinleşip konuşunca tatlıya bağlardık. Dün istisnaydı.

Ek iş, şehir dışı konuları yordu, uykusuz bıraktı onu çok fazla. Hem evlilik koşturması hem de haftada 7 gün çalışması çok zorluyor. Evlilik stresimiz yok, yani bizim bildiğimiz, etrafımızda evlenen arkadaşlarımızda gördüğümüz tarzda bir stresimiz yok aslında her şeyimiz tıkır tıkır yolunda gidiyordu 3 hafta öncesine kadar. Tabii ki evlenince tamamlanır, bunun farkındayız, zorlamıyoruz, alacağımız eşya TV sehpası ve kitaplıktı aslında, yorgundu, uykusuzdu, ben de gece çalışmak zorunda kalmıştım, sabah eşya taşıyıp gece çalıştığım için yorgundum, aslında bunlar birleşince patladık bir yerde.

İstenmeyen bir evlilik değil, kayınvalidem çok sever, çok sayar beni. En küçük geliniyim, 2 abisi var ama ortanca abisi yüzünden çok fazla sorun yaşadı nişanlım. Hatta 4 ay önce abisi ve abisinin eşiyle ettiği bir kavga yüzünden yaşadığı evden ayrıldı, arkadaşında yaşamaya başladı. Babası vefat etmiş yıllar önce, büyük abi evli ve uzakta oturduğu için çok sık görüşemiyoruz ama çok iyidir bana ve aileme karşı. Sorun ortanca abisinin paraya olan açlığı ve para yüzünden nişanlımı sömürmeye çalışması. Nişanlım abisinin bu sömürüsüne baş kaldırdığı için tavır almış durumdalar ve annesi de arada kalıyor doğal olarak. Ben ailesinin bu konularına çok karışmıyorum çünkü en başta bu sınırı çizdik, ailelerimiz birleşecek ama evliliğe kadar da bizim dışımızdaki sorunların bizi yıpratmasına izin vermeyeceğiz dedik. Annesine, büyük abisine kapım, gönlüm her zaman açık. Bunu o da biliyor. Benim ailem daha doğrusu annem bu süreçte maddi manevi en büyük destekçimiz nişanlım biraz da annesi birşey yapamıyor diye üzülüyor ama annesi hem yaşlı hem de rahatsız olduğu için çok gelip gidemiyor. Sadece yorulmayacağı şeylerde gelmesini istiyorum ben de.

Umarım bu mesajımdan sonra biraz daha açık anlatabilmişimdir kendimi size :) Anlıyor muyum anlamıyor muyum bilmiyorum. Yazarak daha iyi görüyorum bazı şeyleri. Böyle böyle çözüm bulacağım sanırım :)

:)) bunları ilk mesajdan anlamak epey zordu, yordum sizi de kusura bakmayın :)
Tek seferlik ve çok sebepli bir durum var gibi ortada.
Adam bir çok yerden sıkılmış. Sıkışmış.
Patlaması size olmuş.
Önemli olan bunu nasıl çözmeye çalışacağı.
Bu kırgınlık için nasıl bir adım atacak?
 
Ayrıca birazcık saygısız da , hadi saygısızlık yaptı bir değil iki değil bı k
Evet, çok severim, hayattaki en büyük zevkimdir kitap okumak :) Nişandan beri çok farklı yönlerini gördüğüm için artık çözemiyorum kendisini, boşanmak zor bir süreç yaşamadım ama tahmin edebiliyorum ailemden gördüğüm kadarıyla. Az önce özür dilediğini söyleyen bir mesaj attı bana, iletişim kuramadığımızı ve pişman olduğunu söyledi, terapiste gitmeyi önerdi, değerlendireceğim bu düşüncesini bakalım.



Genel olarak öyle romantiklik yapmayan bir adam kendisi. En büyük romantikliği doğum günümde yemeğe götürmesi oldu, çiçek almaz, çiçeği geçtim kitap bile almaz, kaldı ki benim en büyük tutkum kitaplardır. 28 yaşında ve odunluğu bundan sonra değişmez sanırım :) Yine de tartışmadığımız zamanlarda çok eğleniriz, çok ortak noktamız vardır ve parmakla gösterilen bir çiftiz genelde. Bu durumun stres kaynaklı olmasını ve geçmesini umuyorum.
Yani genel olarak iyi anlasiyorsaniz beraber güzel vakit geciriyosaniz sorun yok bence. Herkesin yapısı aynı değil biz bekliyoruz ama bazı erkekler beceremiyor romantikligi. Güzel vakit geçirebilmek beraber eglenilmek daha önemli, bunları basarabiliyorsaniz ne güzel. Stres kaynaklıdir ve geçer inşallah çok mutlu olursunuz.
 
maddi sıkıntıları var belli ki..bütçeyi belirleyin önce, alışverişi ona göre yapın.
farklı yerlerde yaşıyorsanız siz gezin bakın değerlendirin.
erkekler illa ben de göreyim demez zaten.
adetleri filan boşverin.
mutlu olmak için evlenin. eğer şartlar sizi yıpratıyorsa acele etmeyin.

yaşadıklarınızı çok da büyütmetin.
biz ki oldukça saygılı bir çiftiz ama neler neler yaşadık, oluyor yani..
 
Back