- 28 Şubat 2007
- 842
- 7
- 55
Aramızda, ayrılık sadece bir kelime, neden terk etmiyorsun beni bir türlü,
söyle!
Annemin saçlarımı taradığı günler gibi aklımdan hiç çıkmıyorsun, neden insan
hafızasından bazı şeyleri silemiyor acaba...
Ruhuna kazınmaya görsün bir an, çakılıp kalıyor içine sonra çıkartabilene
aşk olsun.
Bir şeyler esir alıyor ruhunu ve seni terk etmiyor asla.
Sonra oyalanıyorsun orada, burada benim gibiysen çoğu zaman kitaplarda...
Kimi başucumda, kimi salondaki sehpalara dağılmış kitaplarım, sayfalarının
arasına işaret koyduğum, nerede kaldıysam oradan devam ettiğim kitaplarım
artık beni oyalamıyor, ne yalan söyleyeyim bıktım okumaktan çünkü hiç biri
seni anlatmıyor.
Seni en fazla hiç tanımadığımız insanlar anlatıyor gözümün bebeği. Hepsinin
yaşadıklarındasın. Galiba aşk, bir adamı bin insanda görmek.
Salı pazarında dolaştım gene, baş parmaklarının uçları bıçak kesiği kadınlar
ellerinde torbaları karınca misali yuvalarına bir şeyler taşıyan kadınların
pazarı.
Herkes tanıdık, herkesin yamalı bohça gibi hayatı yanında, öyle ortak yanlar
var ki şaşırıyorum baktıkça kadınlara. Hepsi biraz benim, satıcıların
öfkesinde biraz sen. Çınlıyor sesin ekmek parası derdinde, ve her tezgah
kendinin ağası. Kadınlar, parfüm satan tezgahın önünde mutlaka duruyorlar,
bakıyor, kokluyor ve çoğu kez almıyorlar, öyle ya o paraya çocuğa eşofman
alınır, yani o paraya, ne beğendiyse yerine neler alınır diye hesap yapan
kadınlar var her tezgahta.
İşittikleri son sevgi sözcüğü neydi acaba, biri ortada kurulmuş çay ocağında
yanıma oturuyor. Çoğu konuşmaz, konuşkan değildir Salı Pazarı kadınları ama
pek sıkılmış belli bana askerdeki oğlundan söz ediyor, çok özlemiş, hangi
sebzeye baksa, oğlunun sevdiği yemek aklına gelmiş anlatıyor ve gözleri
doluyor.
Savaş çıkmaz değil mi diye soruyor, bilmem diyorum; savaşlara karar verenler
askerlik yaşı geçmiş erkekler, ne yapacakları belli mi olur, bekliyoruz
hangi namluda öfkeleri durulur diye.
Sağ kalmayı becerdikse, hani bizi de yaşarken öldürmelerine sustuğumuz
içindir.
Doğru diyor kadın, dikleşiyor yorgun vücudu bıraksalar koskoca bir orduyu
haklar bir oğul uğruna.
İşte böyle bir şey kadın olmak, annelik var ucunda, elinde file, torba, üst
baş pejmürde ama oğlu düşünce aklına kafa tutuyor dünyaya.
Neye baksam Salı Pazarı’nda seni anlatıyor bana, arkamdan konuştuklarında
utanmamalıyım diye yaşadığım hayatım, sana anlatamadıklarım, yarım kalan ne
varsa aramızda aşk oluyor Salı Pazarı’nda, herkesin alabileceği kadar ucuz
bir aşk.
Affediyorum bugün ne varsa beni inciten sırf intikam olsun diye. Telefon
çalıyor, beni arıyorsun birden sesler kesiliyor, duyacaklar diye ürküyorum
ondan bir an sessiz kalışım.
Ama tabii sen bunları bilmiyorsun,
Telefonda neredesin diyorsun
Bıraktığın yerdeyim.
Salı Pazarı’nın ortasında
Denizi seyrediyorum
Ya da bir yürüyüşte
bir toplantıda
Ne derlerse yapıyorum.
Ne kadar zaman oldu görmeyeli seni
Diye soruyorsun
Zaman artık yok ki bilmiyorum
Neyse ki
Ellerim hep benimle
Sana dokunmayan
Durmadan içinde senin olduğun şiirler yazan.
Tarih
Sabahları seni özlemiş kalktığım
Kahve vakitleri
Şimdi telvelerden medet umma günleri
Her yalana razı geldiğim
Kahve falları.
Peki sen hatırlıyor musun beni ,
Çantasında mutlaka kitap gezdiren bir kadın
Ve küçük bir kolonya şişesi, bir de kalp ilacı.
Ne zaman mı,
Sağır zaman, çıt yok.
Salı Pazarı’nda durduğuma bakma
Çoktan çekip gittim başka diyarlardayım.
Aramızda, ayrılık sadece bir kelime
Neden terk etmiyorsun beni bir türlü, söyle!
alinti